Teknoloji Haberleri
I
Gönderiler
Hakkında
0 I
14 yıl
|
Merhabalar, 21 Ekim'de 30 yaşına girdim; bana sürpriz bir doğumgünü hazırlayan sözlüm de gene sürpriz bir hediye olarak PS3 almış.  Daha hediye paketini bile açmadım, özelliklerini dahi bilmiyorum, muhtemelen 120 gm slim'dir, gidip direkt aldığı için kol, hdmi vs. gibi detayları atlamıştır. Ben de sizlere sorayım: - LG Flatron Monitor TV M2794 ekranım var. PS3'ü buna bağlamayı düşünüyorum. Bu monitor 27", full hd. Bağlantıyı HDMI girişi ile mi yapmalıyım? Bunun için HDMI kablosu almam gerekecek sanırım, önereceğiniz marka var mı? - İkinci bir kol almak şart tabii ki. Orjinal Sony mi almak lazım, yoksa muadil bir kol da olur mu? Önereceğiniz bir marka var mıdır? - Evimdeki wi-fi'ya PS3'ü tanıtabilir miyim? - Başka bilmem gereken birşey var mı? - fifa mı, pes mi? 
|
I
15 yıl
|
Evet, Turkcell 27 Aralık itibarıyla iPhone paketindeki aylık ücret tarifelerini arttırdı. Hem de ne artış! İlk iki tutar 8GB ve 16 GB için peşin ödeme, son tutar aylık sabit fatura ücreti: Küçük paket 150 dk +150 SMS + sınırsız internet paketi : 279 YTL 479 YTL 108 YTL Orta Paket 500 dk + 500 SMS + sınırsız internet paketi + Turkcell'lilerle hafta sonu ücretsiz konuşma 189 YTL 379 YTL 181 YTL Büyük paket 1000 dk + 1000 SMS + sınırsız internet paketi+ Turkcell'lilerle hafta sonu ücretsiz konuşma Ücretsiz, 195 YTL 266 YTL Şu anda orta paketi bile almak ne kadar mantıklı bilemiyorum. |
I
16 yıl
|
Daha önce de yazdım ama sanırım orda pek kimse okuyamadı.. En sonunda ben de çok kuvvetle ihtimal Astra almaya karar verdim. Şu ana kadar neler baktım? - Peugeot 207 1.6 HDi.. segment olarak küçük olsa da, hali hazırda Polo kullanan benim için çok da farketmeyecekti sınıf olarak, üstelik dizel olması da bana cazip gelmişti. Ancak 207 forumunda zaman zaman rast geldiğim bazı olumsuz eleştiriler beni 207'den soğuttu. Aslında bu olumsuz eleştiriler daha çok yeni piyasaya çıkmış bir aracın bebeklik dönemi sorunları gibiydi ve düzeltilebilmesi de muhtemeldi.. Yine de bu tip sorunlarla uğraşmaya gözüm yemedi. - Citroen C4 1.6.. Yüksek yakıt tüketimi ve SXPK modelinin görece yüksek fiyatı, yedek parçalarının ve bakımlarının pahalılığı bu seçeneği de menzil dışına attı. - Golf 1.6 102 bg.. VW Polo kullanan birisi olarak VW'den devam etmek en mantıklısı gibi görünüyordu. Ancak Doğuş Oto'nun akıl almaz fiyat politikası, nedensiz bir şekilde çok da donanımlı olmayan Golf Midline'ın daha donanımlı ve modern motorlara sahip rakipleriyle bu benzin canavarı motora sahip aracını nerdeyse aynı hatta daha pahalıya satılması, 1.6 FSi motorlu Midline'ınsa tümünden pahalı satılması ve yakın zamanda FSi diye bir motor türünün kalmayacak olması, VW'nin Türkiye'de yürüttüğü abuk subuk satış politikası, Golf'e uzak durmama neden oldu. - Toyota Auris.. Kapısı en güzel kapanan araba :) ama başka hiç birşeyine alışamadım.. Ne yüksek oturma pozisyonuna, ne yukarda kalan vites koluna, ne dirseğinizi güç bela dayadığınızda zort diye üst kapağı açılan kol dayamasına.. Benzin tüketiminde de obur olunca, Toyota hayalim suya düştü.. - Honda Civic.. Aklımı en çok karıştıran araba! Modern hatlar, sportif bir dizayn, inanılmaz sessiz start up yapan bir motor, çok güzel sürüş dinamikleri, geleceğe dönüş filmini hatırlatan göstergeler... Bir Japon kadar sağlam ve sorunsuz ama bir Japon kadar sıradan değil.. Aslında tam anlamıyla rüyalarımın otomobiliydi Civic.. Ancak deri direksiyon olmamasını bir nebze anlasam da, onca dijital oyuncağın arasında yol bilgisayarı olmamasını bir türlü kabullenemedim.. Bir de sedan olarak büyük boyutları, İstanbul gibi 3-4 cm'in park yeri bulma konusunda hayati önem arzettiği bir şehirde oturan beni son kararıma itti.. Yine de hala aklım kalmıştır.. - .. ve Astra.. Oturmuş bir modeldi, artık ergenlik dönemindeydi ve bir çok bebeklik hastalığını atlatmıştı.. Donanım olarak istediğim herşeyi veriyordu, ön sis farları, mp3 çalar, yol bilgisayarı, kol dayama, deri direksiyon.. Ön konsoldaki eşya koyamama sorununu da artık gözardı edebilirdim sanırım. Berbatlığı artık yedi cihana yayılmış Opel servislerinin cinnetlik problemlerini de göze almıştım. Üstelik tüm bunlara rağmen, fiyatı en uygun araç olarak karşıma çıkmıştı, üstelik de benzinliler arasında sınıfın en az tüketeniydi, Astra Enjoy spor paket.. Şimdilik yaşıma da (28) uygun bir model olacağını düşünüp kararımı bu yönde verdim.. Şimdi hali hazırda yeni ve eski Astra sahibi arkadaşlara sorularım var.. - Ne gibi problemlerle karşılaştınız? Kronik diyebileceğiniz bir durum oldu mu? - "Arabamı çok seviyorum ama keşke şu eksikliği de olmasaydı!" dediğiniz birşey var mı? - Yakıt konusunda cidden rakamlar kadar cimri mi? (115 bg benzinli için konuşuyorum) - Müzik sisteminin kötü olduğu söylenmiş.. Hiç bir zaman arabamın bagajında amfi olmadı ve ultra süper kaliteli müzik sistemleri yaratmadım ama 5 hoparlörün performansı o kadar mı kötü?? - 115 bg benzinlinin motor performansı özellikle esnekliği nasıldır acaba? Cevaplarınız için teşekkürler.. |
I
17 yıl
|
Merhabalar, Artık arabamı değiştirmenin zamanının geldiğini düşünüyorum. Aklımda bir kaç araç var, ancak şimdi bunları söylesem, "neden Astra almam gerektiğini" değil, diğerlerini "neden almamam gerektiğini" söyleyeceksiniz, o yüzden siz tarafsız bir şekilde Astra'yı anlatın bana.  Opel Astra 1.6 Benzinli Enjoy fiyatı sanırım 34bin YTL civarlarında öyle değil mi.. Dizel almak gibi bir derdim yok, aradaki farkın amorti edeceğini sanmıyorum kullanımım boyunca. Ayrıca hem konfor, hem sessizlik hem de performans aynı ortamda buluşsun istiyorum; o yüzden benzinli tercihim.. Evet.. yorumları alalım şimdi.. |
I
17 yıl
|
Biliyorsunuz, yaklaşık 1 aydır Toyota "Teşvik Primi: Eski aracını getirene 1.000 YTL'lik takas indirimi" diye bir kampanya başlattı. Mevcut fiyatlarıyla piyasa ortalamasının hayli üzerinde kalan Toyota [Misal doğru düzgün donanımı olmayan Auris Comfort 36.600'ken, cruise control'den ESP'ye kadar full olan Leon 34.400] zaten bu tip bir kampanyayla tüketici açısından cazip hale gelmek mecburiyetindeydi. Ancak, yüksek fiyatına rağmen, hala ve hala, böylesine havada kalan ve açıkçası yetersiz bir kampanyayla göz boyamaya çalışmaları garibime gitti. Kampanya diye adlandırdıkları şey, aslında o kadar göreceli birşey ki.. Daha önceden takasa araç götürdüyseniz bilirsiniz. Aracınızın yaşına ve durumuna göre değişmekle beraber, yetkili bayi, aracı piyasa ederinin yaklaşık 1.000-2.000 YTL altına alır. Diyelim ki 7 yaşında 150bin km'de bir arabanız var, ortalama piyasa değeri 9-10bin YTL olsun ikinci elde. Takasta bu araç 8bin YTL civarına sayılır. Ama bu tamamen yetkili bayinin ve eksperinin insafına kalmış. Eksper dilerse araca 7bin YTL de bedel biçebilir, 8.500 de.. Şimdi Toyotacılara bakacak olursak, 8.000 YTL aracımızın eksper bedeli, 1.000 YTL de takas indirimi; 9.000 YTL'ye alınması lazım.. Ama dedim ya, 8.000 YTL'lik değer, tamamen eksperin tutturmaya çalıştığı bir rakam. Eğer ki, eksper 7.000 YTL derse ne olacak. 7.000+1.000= 8.000 YTL, gene bir değişiklik olmuyor, aracınız gene "olması gereken" değerden alınıyor takasa.. Ne anladım ben bu sözde "takas indirimi"nden..? Haftasonu kendi aracımla beraber Toyota Plazaları ziyaret edeceğim. Bakalım Toyota gerçekten samimi bu takas indirimi konusunda, yoksa bu olay pazarlamacılar tarafından yaratılan "abi bir kampanya uyduralım, geçmez bu hayat böyle" tadında, çocuk kandırmaktan öteye gidemeyecek bir satış stratejisi mi? |
I
17 yıl
|
Arkadaşlar, Bazı arkadaşlarımıza 78 sayfayı okumak zor geldiğinden, ne yazık ki D900 topic'inde her sayfada daha önce en az 100 kere cevaplanmış sorularla karşılaşıyoruz. Şahsi fikrim model topiclerinin öncelikli olarak paylaşım için olması. Bazı arkadaşlarımızın, bu topicleri "Samsung help desk" gibi görüp, sürekli olarak cevaplanmış soruları sormaları (ve nedendir bilinmez ısrarla acil olarak cevap istemeleri) forum kirliliğine sebep oluyor. Bunun önüne geçmek için D900 modeli için sıkça sorulan soruları tek bir başlıkta toplamak gerektiğini hissettim. Kendi aklımda olan ve sıkça sorulan bir takım problemlerle ilgili olarak aşağıda cevapları bulabilirsiniz. Lütfen siz de D900 ile ilgili daha önceden yanıtını bulduğunuz veya bir püf noktası olan bir sorun var ise bu topic altında belirtelim. (diğer modeller için de bunun gibi bir topic açılsa fena olmaz. Lütfen bu topic altına gereksiz mesajlar koymayalım, her mesajımız en az bir tane Sıkça Sorulan Soru içersin) *********************************************************************** Soru: Telefonumun bataryası nasıl çıkartılıyor? Kapağı çıkartamıyorum? Cevap: Telefonunuzun bataryasını çıkartmak için öncelikle arka taraftaki kapağa parmağınızla basarak (samsung yazan yerin üstüne) üst tarafa doğru itiniz ve çıkartınız. Bataryayı üst tarafından tırnaklarınızla kavrayarak yukarı doğru çekiniz. *********************************************************************** Soru: Telefonumu ilk seferde ne kadar şarj etmeliyim? Cevap: Genel kanı ilk seferde en az 12 saat kadar şarj etmek gerektiği yönünde. Bunla beraber, ilk 5-6 şarjda da, telefonun pilinin tamamen bitirilmesi ve öyle şarj edilmesi gerektiği söyleniyor. Telefon, ilk kullanımda kısa bir şarj süresine sahipken, düzgün şarj edildikçe bu süre farkedilir miktarda gelişiyor. *********************************************************************** Soru: Telefonum tuşlara basarken çok ses çıkartıyor, menüde ise "tuş sesi" yönetilemiyor..Tuş sesini nasıl kesebilirim? Cevap: Telefonunuzu kaydırarak açınız. Şu an standby konumdadır, bu konumdayken yan taraftaki ses tuşlarını kullanarak tuş sesini tamamen kısabilirsiniz. *********************************************************************** Soru:UGO teknolojisi denip duruyor sürekli. Nedir UGO? Cevap: UGO, Adobe ile ortak üretilen ve interaktif duvar kağıdı diyebileceğimiz bir teknoloji. Buna göre, UGO'ya sahip ekranlarda, Türkiye için Ortaköy Camii ve arkada boğaz köprüsü görünüyor. Servis desteğine göre, gideceğiniz şehirlerde UGO desteği var ise, o şehirle özdeşleşmiş bir görüntü ekranınıza geliyor. Bununla birlikte, örneğin bu görüntü, gündüz iken gündüz, hava karardığında ise gece görüntüsüne geçiyor, havadaki bulutlar sinyal gücüne göre artıyor veya azalıyor, mesaj geldiğinde uçaklar geçiyor, havai fişekler atılıyor. *********************************************************************** Soru: Bende neden UGO teknolojisi yok? Cevap: Muhtemelen telefonunuzun versiyonu eskidir. Telefonunuz garantili ise ücretisiz, garantisiz ise ücretli olarak yetkili servislerde güncel versiyonu yükletebilirsiniz. *********************************************************************** Soru: Son versiyon nedir? Cevap: Versiyonlar sürekli güncellenmekle beraber, d900jvgb1 versiyonunda bir çok özellik sorunsuz çalışmaktadır. *********************************************************************** Soru: Çektiğim fotoğraflar bulanık çıkıyor. Cevap: D900 ile fotoğraf çekmek nispeten kolay değil. Bu yüzden Auto Focus'u kullanmanız önerilir; belki daha geç çekersiniz ama bulanıklık diye bir sorunla karşılaşmanız başka model telefonlara göre neredeyse imkansız. *********************************************************************** Soru: Fotoğrafları neden hafıza kartına direkt atamıyorum? Cevap: Çekilen fotoğraflar önce telefon hafızasına kaydediliyor, bunları sonradan sizin manuel olarak karta transfer etmeniz gerekiyor. Fotoğrafların üstünde herhangi bir işlem yapmanız için de (telefon rehberindeki bir kayda resim olarak atama, tam ekran görme gibi) gene telefon hafızasında bulunması gerekiyor; hafıza kartına sadece resminizi saklamak için atmanız önerilir. *********************************************************************** Soru: Kaç MB'a kadar hafıza kartı destekleniyor? Cevap: Maksimum 1GB'a kadar sorun yaşanmıyor. *********************************************************************** Soru: Gelen mesaj sesini değiştiremiyorum, hep aynı şeyler var. Cevap: Evet, değiştirilemiyor. Mevcut olanlarla idare etmek zorundasınız. *********************************************************************** Soru: Telefon rehberinde hem sim kartımdaki kayıtlar hem de telefonun hafızasındakiler gözüküyor. Acaba bunları ayıramaz mıyım? Cevap: Ne yazık ki telefon her iki türdeki kayıtları da beraber gösteriyor. Sadece sim'deki veya sadece telefondaki kayıtları ayrı ayrı göremiyoruz. *********************************************************************** Soru: Gelen arama zili, önce çok hafif başlayıp daha sonra artıyor. Bunu nasıl düzeltebilirim. Cevap: Samsung'ların tümü bu şekilde çalıyor ve bu değiştirilemiyor. Yurtdışı Samsung forumlarında da tartışılan bu konu, kulak sağlığını koruma önlemi olarak açıklanıyor. *********************************************************************** Soru: Telefon kapalı haldeyken ekran simsiyah oluyor, yeni mesaj gelmiş mi, arayan var mı, hiç bir şey göremiyorum. Cevap: Sol yandaki ses tuşlarına uzun basarsanız, telefon size her türlü bilgiyi oldukça sade bir şekilde güzel olarak veriyor. *********************************************************************** Soru: Fotoğraflara nasıl zoom yaparım? Cevap: Yan taraftaki ses tuşlarını kullanarak zoom yapabilirsiniz. *********************************************************************** Soru: Videoları nasıl tam ekran yapabilirim? Cevap: İzlerken "1" tuşuna basın. ***********************************************************************
|
I
18 yıl
|
Dijital fotoğraf dünyasında genel olarak Canon veya Sony kadar taraftar toplamasa da, bu işle ciddi anlamda uğraşanların takdirle karşıladığı bir marka Panasonic -ve doğal olarak da Lumix modelleri. 2003 yılında ilk aldığım makine bir Canon A60'tı. Hala aynı makinem en ufak bir arıza çıkartmaksızın çalışmakta. Bu süreç içerisinde kendimi fotoğrafçılık konusunda oldukça geliştirmeme faydası olduğunu söylemem lazım. Full manuel kontrole sahip olan bu modelle, her türlü koşullarda fotoğraf çektim, zamanına göre uygun denebilecek bir fiyata aldığım bu makineyle çok memnun kaldığımı söyleyebilirim. Bu noktada şunu diyebilirim ki, yeni fotoğraf makinesi alacak arkadaşlar hemen gaza gelip s3, s2, H1 vb. modellere atlamasınlar, dünya para vermesinler. Kendisini yetiştirmek isteyenlerin, önce basit, görece daha ucuz fakat manuel ayarlara sahip bir model ile başlamalarını tavsiye ederim. Tabii bu benim şahsi fikrim. Canon A60 ile geçen 3 yıldan sonra bir üst sınıf model bir makineye geçmek ihtiyacı doğdu. Alacağım makinede olmasını istediğim özelliklerin başında daha yüksek zoom kabiliyeti ve daha büyük objektif çapı yeralıyordu. Özellikle üye olduğum steves-digicams forumundaki araştırmalarım sonucu, şu an için hem performans hem de maliyet açısından en iyi makinenin Panasonic Lumix FZ7 olduğuna karar verdim. "Canon kullanıyormuşsın, neden marka değiştiriyorsun" diyenler olabilir. Bunun sebebi, Canon'un görüntüleme kalitesinden her ne kadar çok memnun olsam da, özellikle s2'lerin örnek fotoğraflarına baktığımda renklerin aşırı soft -ki A60'ta da böyleydi- olduğunu görüyorum. Açıkçası colour rendetion denen renkleri yansıtma olayının Panasonic'te daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Burada asıl aslan payı, elbetteki üstündeki Leica lensin. Gene okuduğum yorumlara dayanarak söylüyorum ki, Image Stabilization (titreşim engelleme) özelliğinin zayıf olması, LCD'sinin küçük olması -dönebilir olması enterese etmiyor beni-, Lumix'e göre daha ağır ve büyük olması gibi sebeplerle, hakkında (meşhur "noise" problemi hariç, onun da fotoğraflara bakarak biraz abartıldığını düşünüyorum) olumlu yorumlar aldğım Lumix FZ7'yi almaya karar verdim. Sony tarafına gelirsek, ne yazık ki özellikle H1'in üstündeki standart Sony lensi ve Sony'lerin kanımca kötü ergonomik özellikleri (işaret parmağım deklanşördeyken elimi ayırmadan W/T (zoom) düğmelerine basamamak gibi) yüzünden çok da dikkate aldığımı söyleyemem. Tabii FZ7 şu an itibariyle TR'de yok. Nisan ayı başında (malum maaş) e-Bay'den satın almayı düşünüyorum. Aldığım zaman hakkında daha detaylı bir yazı ve örnek fotoğraflar yollayacağım. |
I
19 yıl
|
Arkadaşlar, Son zamanlarda donanım haber notebook forumunda iyice rahatsızlık gösteren bir olay var. Bazı arkadaşlar -ki bunlar genelde notebook forumuna yeni gelenler oluyor- ilk mesajlarında kafalarına takıldıkları bir soruyu, yada yaşadıkları bir problemi soruyorlar. Buraya kadar herşey normal. Ancak işin rahatsızlık edici kısmı bundan sonra başlıyor. Soruyu sorduktan çok kısa bir süre sonra eğer soruya bir cevap, çözüm, yorum vs gelmezse hemen bu arkadaşlar kendi sorularının altını doldurmaya başlıyorlar: - Cevap verecek kimse yok mu? - Bilgisi olan yok mu? - Birisi birşey yazsın! - Kimse bilmiyor mu? - Yok mu bir marka öneren? - Ne biçim forum burası, neden kimse cevap vermiyor? Burası bir FORUM. Buradaki bazı istisnalar hariç hiç kimse bir konuda yetkili otorite değil. Bu platform darda kaldığınız zaman girip, sorunuzu sorabileceğiniz ve anında cevabı, çözümü beklediğiniz bir HELP DESK değil. Buradaki kimse profesyonel olarak size yardım hizmeti sunmuyor. Sorunuzun cevabını henüz soruyu sorduktan 1-2 saat sonra "Yok mu bilen?" diye yazarak daha hızlı alamazsınız! O anda forumda bilen birisi varsa ve yardımcı olmak istiyorsa zaten cevabını yazacaktır. Sorunuzun cevabını bilmesi muhtemel bir kişi o 1-2 saat içinde forumda olmayabilir. Herkesin tek hayatı burası değil, herkesin işi gücü var. Kaldı ki sorulan sorunun cevabı çoğu kez belki 100 defa verilmiş oluyor, biraz ARAMA butonunu kullanın! Böyle yaparak, o an forumu kullanan diğer kullanıcıları da rahatsız ediyor ve forumun gidişatını bozuyorsunuz. Forumun üstünde koskoca "notebook alma kılavuzu" diye harika bir topic var, hala girip notebook önerisi isteyen "armut piş ağzıma düş" arkadaşlar var. Biraz araştırıcı olunması gerektiği kanaatindeyim. Şahsen ben artık sorduğu sorunun altına "bilen kimse yazsın, yok mu bilen?" diye yazan ve daha önceden defalarca sorulmuş soruların cevaplarını arayan arkadaşların sorularını eğer bilgim varsa da cevaplamayacağım. Bu tip sorular ve topic'ler forumun gidişatını olumsuz yönde etkiliyor çünkü. |
I
19 yıl
|
Forumda nedense Vaio'lara karşı hep olumlu eleştiriler yazılmış olsa da pek Vaio kullanıcısı yok gibi. Vaio'ların pahalı olduklarına dair de genel bir kanı mevcut. Oysa şöyle bir model var: SONY VGN FS-285H Centrino 1.73 Ghz -533 MHz FSB SONOMA 15.4" X-Black ekran 512 MB DDR RAM 80 GB HDD DVD-RW DL 128 MB NVIDIA GeForce Go 6200 Fiyatı istanbul bilişim'de 1329 € (+KDV) Dolara vurduğunuzda 1524 $ gibi bir rakam ortaya çıkıyor ki, X-Black ekranlı, böylesine bir ürün bence oldukça makul.  Uzun süredir notebook bakıyorum kendime, sanırım kararımı verdim, bu modeli alacağım. Hakkında herhangi bir bilgisi olan var mı? Kronik bir rahatsızlığı (ısınma, ekran titreme hede hödö) mevcut mu? |
DH Mobil uygulaması ile devam edin.
Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin.
Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.
Ben Honeywell akıllı termostat kullanıyorum evde (Honeywell Total Connect Comfort).
Oldukça memnunum. Sebepleri ise basit:
1. Marka. Honeywell, termostatın mucidi diyebileceğimiz bir firma, ABD ve Avrupa seyahatleri yapmış olanlar bilir ki, evlerin ve otellerin bir çoğunda oda ısıtma kontrol elemanları hep Honeywell'dir. Üstelik bir çoğu nuhu nebiden kalmadır ama hala tıkır tıkır çalışır.
2. Dayanıklılık. İki günde gebermeyecek, uzun yıllar işimi görecek bir marka benim için önemliydi. Sonuçta bu karşılık beklediğimiz bir yatırım ve karşılığını görmem lazım. Yukarıda bahsettiğim 30-40 yıllık Honeywell ürünlerinin hala çalışıyor olması beni biraz da bu marka ve modele yönlendirdi.
Piyasadaki diğer Çin işi cihazların aksine, Honeywell'ler bildiğim kadarıyla İskoçya'da üretiliyor. Bu bence çok önemli.
3. Uyumluluk. Honeywell, zaten piyasadaki bir çok marka kombi ve termostata ürün sağlıyor, yani aslında farklı markaların bile içinde Honeywell komponentleri var. Şimdiye kadar hiç bir uyumsuzluk yapamadım, verdiğim her komut kombi tarafından tıkır tıkır yerine getirildi, yanlış ayarlanan ve atlanan bir adım olmadı. Sistem tıkır tıkır işliyor. İnternetten yapılan değişikliklerin ana üniteye ve ordan da kombiye bilgi göndermesi ve değişikliğin yapılması hızı oldukça iyi (öyle internetten değişiklik yapıp 10 dk sonra etki etmesini beklemiyorsunuz)
4. Manuel ünite: Ürünün sırf cep telefonundan kontrol edilmemesi benim için önemliydi. Her ne kadar bu ürünleri cep telefonundan uzaktan erişim için alıyor olsak da, kombinin ısısını ayarlamak için evde fıldır fıldır telefonumu aramak, aplikasyonun içine girmek ile falan uğraşacağıma evde kolayda olacak bir manuel ünite bence şart. Üstelik herkes teknolojiyle bu kadar haşır neşir olmak zorunda değil, ben evde yokken evde kalanlar için de ayarlaması kolay bir ünite olmalı. Bunun ne kadar önemli olduğunu, cihazın kontrolünün teknolojik olmasının yanında basit olması da gerektiğinin ne kadar şart olduğunu pratikte kullanmaya başlayınca anlıyorsunuz. Önemsiz gibi görünmesin, çok önemli.
5. IF: Honeywell uygulamasının IF ile çalışıyor olması müthiş bir şeydi ve en etkili nedenlerden birisi de bu oldu. Şu an IF sayesinde her türlü "şart"a göre kombi ayarlarımı yapabiliyorum; misal evden 500 mt uzaklaşırsam kombiyi direkt kapat/ısıyı azalt gibi..
6. Tasarım: Honeywell'in manuel ünitesi, çok şık bir tasarıma sahip, standart bir termostattan daha fazlasını kullandığınızı belli ediyor.
7. Fiyat: Her ne kadar piyasada daha ucuz muadilleri olsa da (ki bir çoğu bence dandik, Türk malı denenlerin bile çoğu Çin yapımı) yukarıda da bahsettiğim gibi Honeywell markası da düşünüldüğünde bence satış fiyatı benzer rakiplerinden uygundu.
Benim tecrübelerim bunlar. Elbette kişisel tercihler ve beğeniler kullanıcıdan kullanıcıya değişir, ancak ben bu tip konularda biraz da titizim. Honeywell için konuşmuyorum ama 3 kuruş fazla olsun ama bilindik bir marka olsun, herhangi bir sıkıntı yaşadığımda global twitter hesaplarına mesaj atarsam, hemen dönüş yapacak küresel kurumsallıkta olduklarını bileyim isterim; daha önceden başka alışverişlerimde buna dikkat ettim ve çok faydasını gördüm. Bir karton sigara parası bile etmeyen fark benim için bunların yanında önemsizdi.
Bu yüzden uygun fiyata markalı ve donanımlı bir ürün almak için, gene Honeywell gibi bir markadan yana tercihimi kullandım.