DonanımHaber Mini sürüm 2 Ocak 2026 tarihi itibariyle kullanımdan kalkacaktır. Bunun yerine daha hızlı bir deneyim için DH Android veya DH iOS uygulamalarını kullanabilirsiniz.
G

Yüzbaşı
07 Ağustos 2005
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
0 üye
363096 Gün Cezalı
356097 gün 18 s. 32 dk.
Gönderiler Hakkında
G
19 yıl
\\\\\\Türkler\u0027in Asaleti/// Yaşanmış bir olay!!!
TÜRKLERİN ASALETİ
Şimdi size anlatacağım olay yaşanmış bir olaydır. Bu olayın kahramanı ise hala yaşıyor. Bir Doktor.

Ben okuduğumda tüylerim diken diken oldu. Türk olduğum için bir kere daha gurur duydum.
Dünyadaki diğer ülkeler tarafından istilacı millet diye anılan Türk milletinin asaleti bu olayla bir kere daha gözler önüne seriliyor. Çanakkale Zaferinin yıldönümüne az kaldı. Aslında o tarihte yazmayı düşündüm ilk önce. Sonra vazgeçtim. Belki o zamana kadar birilerine kaynak olabilir araştırmalarında diye erken aktarmak istedim.

Çanakkale zaferlerinde bu ve bunun gibi birçok olayı okumak bilmek mümkün. Bu sadece onlardan bir tanesi. Bu savaşın dünya tarihindeki önemini ise tek bir cümleyle anlatmak gerekirse, bir milletin, Türk milletinin, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde emperyalizme karşı kazandığı zaferdir demek yeterli olacak bana göre. İşte dış güçlerinde hazmedemediği budur. O günden bugüne değişen bir şey olmamıştır. En korktukları millet Türk milletidir. Ömür boyuda korkmaya, bu devleti yıkmak için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerdir. Bunun açık nedenini işte aşağıdaki hikâyede bulacaksınız.
1957 Yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olup ihtisas yapmak üzere ABD'ye giden Doktor Ömer Muşluoğlu, görev yaptığı hastanede başından geçen çok enteresan bir hadiseyi şöyle anlatmaktadır:

Amerika 'ya gittiğim ilk yıllar. New York’ta, Medical Center Hospital' da görev almıştım. Fakat vazifem kan almak, kan vermek, serum takmak, elektrokardiyografi çekmek gibi işler.. Hastaya o kadar önem veriyorlar ki yeni doktorlar hemen direkt olarak hasta muayenesine, tedavisine verilmiyor. Diğer zamanlarda da laboratuvarda çalışıyorum. Bir hastaya gittim. Yaşlıca bir adam, tahminen yetmiş beş yaşlarında.


—Kan vereceğim kolunuzu açar mısınız? Dedim.

Adamcağız kanserdi ve aynı zamanda kansızdı. Kolunu açtım, baktım pazusunda bir Türk bayrağı dövmesi var. Çok ilgimi çekti, kendisine sormadan edemedim:

-Siz Türk müsünüz?
—Kaşlarını yukarıya kaldırarak "hayır" manasına bir işaret yaptı.
—Ama ben hala merak ediyorum. "Peki, bu kolunuzdaki Türk bayrağı nedir?"
-"Aldırma öylesine bir şey işte" dedi.

Ben yine ısrarla: "Fakat benim için bu çok önemli, çünkü bu benim milletimin bayrağı, benim bayrağım..."

Bu söz üzerine gözlerini açtı. Derin derin yüzüme baktı ve mırıltı halinde sordu:

-Siz Türk müsünüz?
—Evet Türk'üm.

İhtiyar gözlerime tanıdık bir göz arıyor gibi baktı. Anlatmaya başladı:

"Yıl 1915. Çanakkale diye bir yer var Türkiye'de. Orada savaşmak üzere bütün Hıristiyan devletlerden asker topluyorlardı. Ben, Avustralya Anzaklarındandım. İngilizler bizi toplayıp dediler ki: 'Barbar Türkler Hıristiyan dünyasını yakıp yıkacaklar. Bütün dünya o barbarlara karşı cephe açmış durumda. Birlik olup üzerine gideceğiz. Bu savaş çok önemlidir. ' Biz de inandık sözlerine ve savaşmak isteyenler arasına katıldık. Beynimizi yıkayan İngilizler Türklere karşı topladığı askerlerin tamamını Çanakkale'ye sevk ediyormuş. Bizi gemilere doldurup Mısır'a getirdiler, orada birkaç ay talim gördük, sonra da bizi alıp Çanakkale'ye getirdiler. Savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm. Öyle ki denize düşen gülleler suları metrelerce yukarı fışkırtıyor, gökyüzünde havai fişekler geceyi gündüze çeviriyordu.

Her taarruzda bizden de Türklerden de yüzlerce insan hayatının baharında can veriyordu. Fakat biz hepimiz Türklerdeki gayret ve cesareti gördükçe şaşırıyorduk. Teknolojik yönden çok çok üstün olduğumuz gibi sayı bakımından da fazlaydık. Peki, onlara bu cesaret ve kuvveti veren şey neydi? İlk başlarda zannediyordum ki İngilizlerin bize anlattığı gibi Türkler barbarlıktan böyle saldırıyorlar. Meğer bu barbarlıktan değil, kalplerindeki vatan sevgisinden kaynaklanıyormuş. Biz karaya çıktık. Taarruz edeceğiz, bizi püskürtüyorlar. Tekrar taarruz ediyoruz, bizi gene püskürtüyorlar. Tekrar taarruz ediyoruz. Derken böyle bir taarruzda başımdan yediğim bir dipçik darbesiyle kendimden geçmişim.

Gözlerimi açtığımda kendimi yabancı insanların arasında buldum. Nasıl korktuğumu anlatamam. İngilizler bize Türkleri barbar, vahşi kimseler olarak tanıttı ya... Ama dikkat ettim, bana hiç de öfkeli bakmıyorlar, yaralarımı sarmışlar. İyice kendime gelince bu defa çantalarında bulunan yiyeceklerden ikram ettiler bana.

İyi biliyorum ki onların yiyecekleri çok çok azdı. Bu haldeyken bile kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardı. Şoke oldum doğrusu. Dedim ki kendi kendime:

-Bu adamlar isteseler şu anda beni öldürürler, ama öldürmüyorlar... Veyahut isteseler önceden öldürebilirlerdi. Hâlbuki beni cephenin gerisine götürdüler. Biz esirlere misafir gibi davranıyorlardı.

Bu duygularla

—Yazıklar olsun bana! Böyle asil insanlarla ben niye savaşıyorum, niye savaşmaya gelmişim?
Bu İngiliz milleti ne yalancıymış, ne kadar Türk düşmanıymış! diyerek pişman oldum. Ama bu pişmanlığım fayda etmiyor ki... Bu iyiliğe karşı ne yapsam diye düşündüm durdum günlerce.
Nihayet bizi serbest bıraktılar. Memleketime döndüm. İşte memlekette Türk milletini ömür boyu unutmamak için koluma bu Türk bayrağı dövmesini yaptırdım. Bu bayrağın esrarı bu işte.

Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti:

Talihin cilvesine bakın ki, o zaman ölmek üzere iken yaralarımı iyileştirerek, sıhhate kavuşmama çaba sarf eden Türkler idi. Şimdi de Amerika gibi bir yerde yıllar sonra yine iyileştirmeye çaba sarf eden bir Türk...
Ne garip değil mi? Avustralya 'dan Amerika'ya gelirken bir Türk ile karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Siz Türkler gerçekten çok merhametli insanlarsınız. Bizi hep kandırmışlar, buna bütün kalbimle inanıyorum.

Peşinden nemli gözlerle
—Bana adınızı söyler misiniz?" dedi.
—Ömer" cevabını verdim. Merakla tekrar sordu:
—Peki, niçin Ömer ismini vermişler sana?
—Babam Müslümanların ikinci halifesinin isminden ilham alarak bana Ömer adını vermiş."
—Senin adın Müslüman adı mı?
—Evet, Müslüman adı deyince yüzüme baktı, doğrulmak istedi. Onun yatakta oturmasına yardım ettim. Gözleri dolu doluydu. Yüzüme bakarak dedi ki:
—Senin adın güzelmiş. Benim adım şimdiye kadar Josef Miller idi, şimdiden sonra "Anzaklı Ömer" olsun.
—Olsun dedim.
—Peki, doktor beni Müslüman eder misin? Müslüman olmak zor mu ?"

Şaşırdım, nasıl da birdenbire Müslüman olmaya karar vermişti. Meğer o bunu hep düşünüyormuş da kimseyle konuşup soramadığı için gerçekleştirememiş..

—Tabii dedim. "Müslüman olmak çok kolay." Sonra kendisine imanın ve İslam’ın şartlarını anlattım, kabul etti. Hem kelime-i şahadet getiriyor, hem de ağlıyordu..

Mırıldandı:

—Siz Müslümanlar tespih çekersiniz, bana da bir tespih bulsan da ben de yattığım yerden tespih çekerek Allah'ımı ansam olur mu? Bu sözden de anladım ki dedelerimiz savaş esnasında Hakk'ı zikretmeyi ihmal etmiyormuş. Hemen bir tespih bulup kendisine getirdim. Hasta yatağında tespih çekiyor, biz de tedavisiyle ilgileniyorduk. Bir gün yanına gittiğimde samimi bir şekilde rica etti.

—Beni yalnız bırakma olur mu?

—Ne gibi Ömer amca?

—Ara sıra gel de bana İslamiyeti anlat! Sen çok güzel şeylerden bahsediyorsun. O sözleri duydukça kalbim ferahlıyor."

O günden sonra her gün yanına gittim, bildiğim kadarıyla dinimizi anlattım. Fakat günden güne eriyip tükeniyordu. Kaç gün geçti tam hatırlamıyorum, hastanenin genel hoparlöründen bir anons duydum;

-Doktor Ömer, lütfen 217 numaralı odaya gelin!

Hemen yukarı çıktım.

Ömer amcanın odasına vardığımda gördüğüm manzara aynen şöyleydi:

Sağ elinde tespih, açık duran sol kolunun pazusunda dövme Türk bayrağı, göğsünde imanı ile koskoca Anzaklı Ömer son anlarını yaşıyordu. Hemen başucuna oturdum, kendisine kelime-i şahadet söylettirdim, o şekilde kucağımda teslim-i ruh etti...

Bir Çanakkale gazisi görmüştüm. Yıllar sonra da olsa Müslüman Türk Milletine olan sevgisi sayesinde kendisine iman nasip olmuştu.

Ne yalan söyleyeyim, ağladım...
Saygılarımla.
(alinti)

VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN !
G
19 yıl
TURK SOYADI 5 KITADA!!!
Türk soyadı beş kıtada
ABD'li Tony Turk araştırdı, Antarktika hariç beş kıtada Türk'ten türemiş 472 farklı soyadı var: Tuerk, Türki, Turkus, Le Turcq, MacTurk, Von Turc

08/01/2006 (2623 kişi okudu)

İHSAN DÖRTKARDEŞ (Arşivi)

İSTANBUL - Polonya kökenli bir ABD'li olan Tony Turk, tüm dünyada 'Türk' soyadının izini sürdü. Amerika'nın Sesi Radyosu'nun haberine göre Tony Turk, Antarktika hariç beş kıtada Türk soyadından türemiş 472 farklı soyadı saptadı.
Tony Turk, araştırmasında arşivlerden yaklaşık 90 bin belge inceleyerek 50 bin kişilik bir liste hazırlamış. Listede Türk ve Türkel'in yanı sıra aynı anlamdaki Türki, Tuerck, Tuercke, Tuerk, Tuerke, Turck, Türck, Türcke, Turcott, Turcotte, Turcq, Tureck, Turek, Turkel, Turkheim, Turkington, Turkoglu, Turkus, Turque, Von Turk, Le Turc, Le Turcq, Le Turque, MacTurk, McTurk. adları var. ABD'deki Kızılderililerde bile Türk soyadı çıkmış.
Turk, büyük dedesinin Polonya'dan ABD'ye geldiğinde soyadını 'ü' harfiyle yazdığını ancak, İngilizce'de bu harf olmadığı için 'u' harfi kullanıldığını anlattı. Tony'nin soyadı aslında Polonya'da Turkey adlı bir köyle bağlantılıymış.
Tony Turk, Antarktika dışında, üzerinde insan yaşayan her kıtada Türk soyadına rastlandığını belirtirken; "Belki Antarktika'da vardı ama ben bulamadım" dedi. Tony Turk'un İnternetteki 'www.turkgenealogy.com' adresli web sayfası projeyle ilgili bilgilerle dolu. Diyelim ki soyadı Türkel olan bir Türk vatandaşısınız ve Brezilyalı bir Türkel ile akrabalığınız var mı diye merak ediyorsunuz. Binlerce kişi bu amaçla DNA analizi yaptırmış. DNA analizi sonucu akraba olmayan yedi ayrı grup çıkmış. Gruplardan bazıları Ortadoğu ve Türkiye'yle bağlantılı. Bazıları da eski Osmanlı topraklarında yaşayan 'Turk' soyadlılar.
G
19 yıl
ACİL! 5MiLYoN ToN ÇiMeNTo NeW YoRK iÇiN! BuLaNa 0,1$/Ton
Sayın dostlarım;
ABD hükümetine bağlı büyük bir firma var müşterim olan.

ABD ordusunun Irak'taki inşaat malzemeleri vs her türlü çalışıyoruz.

New York ve Jamaika için benden 5milyon metrik ton portland çimento istiyorlar.

Şöyle diyor:
"Hello Baris,

You need to find straight Portland Cement.
American Standards are ASTM Specifications for C150 for Type I and II Portland Cement.
European Standards are OPC 42.5 and 42.5R PORTLAND CEMENT.

This type of Cement would be used in Highway Construction and Buildings."

Dostlarım tanıdığınız vs varsa bu malzemeden,ortak olarak satalım.

PM atmayın lütfen buradan yazın.(PM'de sorun var)
G
19 yıl
!!BALON SALDIRILARI! MAHALLE DAGILIYOR
ARKADAŞLAR ESKİDEN YAPTIĞIM KISA BİR FİLMİ SİZE AKTARIYORUM. MUTLAKA İZLEYİN!
http://www.youtube.com/watch?v=FhlpMun7gtg
G
19 yıl
İş İçin Ne Alayım? ACİL BU HAFTA ALACAĞIM!
Dostlarım bir PDA almak istiyorum.
İşleri yürütmek için cepten gmail.hotmail.yahoo ve birkaç siteye daha gireceğim msne gireceğim.
Mail atacağım ve yazışma yapacağım.
En fazla 900milyon falan verebilirim.
Ne almalıyım?
G
20 yıl
ÇOK ACİL TELEFON ALMAM GEREK! LÜTFEN YARDIM EDER MİSİNİZ?
Arkadaşlar;
6111 ya da 6131 model nokia telefon almayı düşünüyorum.Fiyat açısından o civarda bir şey düşündüğüm için 6111 ya da 6131 kafama yattı.Bu modeller hakkında ne düşünürsünüz ya da tavsiye edeceğiniz başka bir Nokia model var mı?Ama dediğim gibi bu iki model hakkında bilgiler verirseniz sevinirim.
Ayrıca sürgülü kapaklar hemen bozulur diye bir şey duydum doğru mu?Kapaklı modeller için ne dersiniz?
Yardımlarınızı bekliyorum.
G
20 yıl
!!! TURAN HARITASI!!! TÜRK MILLETINE ARMAGANIMDIR!
G
20 yıl
IDDAA\u0027DA 1\u0027e 60 KAZANDIM. BAKIN HANGİ MAÇLAR:
Şimdi ne var ki diyeceksiniz ama ne bileyim heyecanlandım işte bir anda. Daha önce 1 e 15 tutturmuştum,bayağıdır oynamıyordum. Bakın kuponum:

5 Mart Pazar 2006

544 Chievo - Lazio MS: 2-2 Seçim:0 Oran:2.80

621 Celta Vigo - Osasuna MS: 2-0 Seçim:1 Oran:1.85

625 Frankfurt - Wolfsburg MS: 1-1 Seçim:0 Oran:3.10

641 Porto - Nacional Madeira MS: 3-0 Seçim:1 Oran:1.30

644 Roma - Inter MS: 1-1 Seçim:0 Oran:2.80

1YTL'lik oynamıştım. Neyse Allah nazardan saklasın.

G
20 yıl
DVI KABLOSU NERDE????
Arkadaşlar babama bilgisayarı aldık ama Hyundai 17" Q70U'dan DVI kablosu çıkmadı,ama DVI'lı monitör. Beyaz olan çıkmadı,yerine lacivert olan Analog var.
Daha önce kendime Hyundai 19" L90D+ ve kız arkadaşıma Hyundai 17" L73D aldığım zaman çıkmıştı. Eksen bazı modellerde çıkmıyor falan dedi. Kitapçığında içerikte yoksa yoktur dışardan almanız gerekir dedi.
Bilgisi olan var mı?
Ne diyorsunuz?
G
20 yıl
BABAMA BİLGİSAYARI ALDIK SONUNDA,BİLL GATES ZENGİN OLDU.
İşte konfigürasyon:

CPU - INTEL PENTIUM 4 - HT LGA 775 640 / 3.2GHZ EM 64BIT 2MB CACHE
MAINBOARD - ASUS P5GD2-X I915P,PCIEXP16,800MHZ,DUAL DDR2
VGA - SAPPHIRE ATI RADEON X800GTO 256MB GDDR3
RAM - 2GB DDR2 533MHZ PC2 4200 KINGSTON CL4
HARD DISK - SAMSUNG 200GB,SERIAL ATA II,7200RPM,8MB
DVD RW - 16X ASUS 1608P2,8X DOUBLE LAYER
FLOPPY - ALPS 1.44MB SİYAH
KASA - AOPEN H600 B26 400W 2 FAN USB2.0 AIR GUIDE
SES KARTI - CREATIVE SB AUDIGY VALUE 7.1
KLAVYE&MOUSE SETİ - MICROSOFT BASIC VALUE PACK
MONİTÖR - LCD 17" HYUNDAI Q70U,0.264 MM,1280X1024/75HZ 3MS
İŞLETİM SİSTEMİ - WINDOWS XP HOME EDITION
PROGRAM - MICROSOFT OFFICE BASIC (WORD,EXCEL) TÜRKÇE
PROGRAM - SYMANTEC NORTON INTERNET SECURITY 2006

12TAKSİTLE TOPLAM 2900YTL

ÜRÜNLERİ BİZ TEST EDİP ONAYLADIK,BENZER KONFİGÜRASYONLARI BEN KENDİME VE KIZ ARKADAŞIMA DA ALMIŞTIM. BU SEFER BİR TEK ANAKART VE MONİTÖR FARKLI OLDU. BU ARADA KULLANICI ADIMI DEĞİŞTİRDİM,BU DAHA GÜZEL OLDU UMARIM.

SAYGILAR DOSTLARIM...
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.