S

Teğmen
15 Haziran 2009
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
5 üye
Görüntülenme (?)
120 (Bu ay: 0)
Gönderiler Hakkında
S
5 yıl
imsak vakitleri neden farklı ?
http://www.turktakvim.com/pdf/YanlisImsakVaktiAciklamasi.pdf

1
YANLIŞ OLAN, 1983 VE SONRASI NAMAZ VAKİTLERİNİN AÇIKLAMASI (1)
Yukarıda görüldüğü gibi, namaz vakitleri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 1 Ocak 1983 gününden
itibaren değiştirilmiştir. Yer küresi ile güneşte ve hareketlerinde, hiçbir değişiklik olmadığı hâlde, bir
günde imsakte Ankara için 20 dakika ileri, yatsıda 9 dakika geri alınmak sureti ile değiştirilmiştir.
Bunun ilmî izahı yoktur. Aşırı temkin ile de alakası yoktur. İlmen ve astronomik zaruretine binaen
temkin müddetinin kullanılması şarttır. Kullanılmazsa yanlıştır.
1982 ve dahâ önceki yıllarda, takvîmlerde bildirilen imsâk vakitleri için uygulanan ve (-19) derece olan
güneşin ufkun altındaki yükseklik açısı, 1983 senesinden itibâren, (-18) derece alınmıştır. Bunun
hiçbir şer’î, ilmî ve astronomik mesnedi de yoktur. Böylece 1983 senesinden itibaren bütün
takvimlerde neşr edilen doğru vakitler terk edilerek, İslâm âleminin birlik ve beraberliğinden
ayrılınmıştır. Çünkü (-18) derece, islâm âlimleri ve islâm astronomi mütehassıslarının ittifakla
bildirdikleri, beyâzlığın doğudaki ufuk hattında bir nokta hâlinde görülmesi şeklinde değil de,
Avrupalıların beyâzlığın ufukda yayılması şeklinde bildirdikleri “Astronomik tan”a âid olan irtifâ’dır.
Hem Güneşin ufkun altındaki açısını, (-18) derece almakla ve hem de bütün islâm astronomi
âlimlerinin doğru imsâk ve yatsı vakitlerini bulmak için, hesâblarda astronomi ilminin îcâbı olarak
kullandıkları temkin müddetini de kaldırmakla, bu iki değişikliğin neticesinde, imsâk vaktinde yaklaşık
(Türkiye gibi arz derecesi 36-42 derece arasında kalan yerlerde) 15-20 dakîkaya varan ve yatsı
vaktinde de temkin müddetini kaldırarak 10 dakikaya varan farklar ortaya çıkmıştır. Yani, oruca
Türkiyede gerçek imsâk vaktinden, takrîben 15-20 dakîka sonra başlanmakta,15-20 dakîka dahâ
yeme ve içmeye devâm edilmekte ve tutulan oruclar da fâsid olmaktadır. Böyle imsâk vakitlerine
2
uyularak tutulan oruclar fâsid olduğundan, kazâ edilmeleri lâzımdır. Yatsı vaktinde de 10 dakikaya
varan farklarla yatsı namazının farzına da vakit girmeden başlandığı için, bu namazın kazâ edilmesi
îcâb eder.
Temkin müddeti lâlettayin bir müddet değildir. Her birinin ayrı ayrı formülleri veya hesâbla bulunarak
hazırlanan cedvelleri olan, birbirlerinden farklı 4 unsurun bulunup, aralarındaki işlemleri de yapılarak
elde edilen müddet olup, bu temkin müddeti astronomik formülle bulunan öğleden evvelki vakitlerden
çıkarılarak, öğleden sonraki vakitlere ilâve edilerek takvimlere yazılan doğru namaz vakitleri bulunur.
Temkin Cedveli için buraya tıklayınız. Temkin müddetini kaldırmak, doğru namaz vakitlerini ortadan
kaldırmak demektir. Her namaz için ayrı ayrı temkinler yoktur. Temkin müddeti bir ihtiyat zamanı
değildir. Temkin mikdârını bir ihtiyât zemânı zan ederek, imsâk vaktini 3-4 dakîka gecikdirenin orucu
ve gurûbu (akşamı) 3-4 dakîka öne alanın orucu ve akşam nemâzının fâsid olacağı (Dürr-i yektâ)da
da yazılıdır.
“Temkin Müddeti” hakkında teferruatlı malûmat için buraya tıklayınız.
Nitekim Diyanet’in ilgili yetkilileri ile takvim temsilcilerinin de katıldığı, Diyanet İşleri Başkanlığında
yapılan 26.05.1992 târîhli toplantıda, Diyanet İşleri Başkanlığı uzman yetkilisi Arif Çöklü’nün, uzun
yıllar yapmış olduğu gözlemlerden elde ettiği sonuçlar da göz önünde bulundurularak, imsâk vakti
hesâbında 19 derecenin esâs alınması ve Türkiyede temkin müddetinin 10 dakîka olarak
kullanılmasının uygun olduğu husûsunda sağlanan mutabakat neticesinde, toplantıya katılan
uzman yetkilisi Arif Çöklü ile Diyanet İşleri Başkanlığının Astronomu ve Vakit Hesâblama Şube
Müdürü de dâhil, hey’etteki takvim temsilcilerinin imzâları ile tanzim edilen “Zabıt”la da, 1982 ve
evvelindeki vakitlerin doğruluğu sabittir.
DOĞRU OLAN, 1982 VE EVVELİ NAMAZ VAKİTLERİNİN AÇIKLAMASI (2)
Türkiye Takvimi’ndeki, internette de neşr edilen oruc ve namaz vakitleri, Osmanlı âlimlerinin en
yüksek makamı olan Meşîhat-i İslâmiyye’nin hazırladığı 1916 senesi İlmiyye Sâl Nâmesi ismindeki
takvimden ve İstanbul Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nin 1958 tarih ve 14 sayılı Türkiye’ye
Mahsûs Evkât-ı Şer’iyye kitabından alınmıştır. Aynı vakitler için, 1926 senesindeki Takvim-i Ziya’da
diyor ki: “İşbu takvim, Diyanet İşleri Riyaseti Heyet-i Müşâveresi tarafından tetkik edilip,
riyaset-i celîlenin tasdiki ile tab’ edilmiştir.”
Doğru namaz vakitlerinin değiştirilmemesi hususunda, Elmalılı Hamdi Yazır, Sebîl-ürreşâd
Mecmuası’nın 22. cildinde tafsilâtlı malumat vermiştir. 1983’e kadar, Türkiye’de temkin zamanını ve
imsakte güneşin ufuktan yükseklik açısını kimse değiştirmemiş, bütün âlimler, velîler, şeyhülislâmlar,
müftüler, bütün Müslümanlar, asırlar boyunca namazlarını bu şer’î vakitlerinde kılmışlar ve oruclarına
bu vakitlerde başlamışlardır. Takvimimizde temkin zamanı ve güneşin imsakte ufkun altındaki
yükseklik açısı değiştirilmemiş, namaz ve oruç vakitleri, doğru olarak bildirilmiştir.
İmsak vakti: Dört mezhebte de şer’î gecenin sonunda, fecr-i sâdık denilen beyazlığın ufuk hattının
bir noktasında görülmesi ile, yani, Güneş ufuk hattına -19 derece yaklaşınca başlar. Oruç da, bu
vakitte başlar.
İslâm alimleri ve İslâm astronomi mütehassısları, 1982 senesi ve evvelinde, imsak vaktinde
güneşin ufkun altında (-19) derece olduğunda ittifak, yani söz birliği etmişlerdir. Bu ittifak, hem
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluşundan, 1982 senesine kadar muhtelif yazılarında ve hâlen
yayında olan sitelerinde de bildirilmiştir. Meselâ; 1958 senesinde bir köşe yazarına verilen cevap
yazısında, 13.08.2010 tarihinde bir okuyucusunun sualine cevabında, 17.07.2013 tarihindeki “Basın
Açıklaması”nda açıkça bu söz birliği ifade edilmektedir. 1400 seneden beri de, imsak vakti
hesabında, ufkun altında (-19) derece uygulanagelmiştir. T.C. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli
Rasathanesi’nin 08.07.1992 tarih ve 1354 sayılı yazısı ile de, bu söz birliği teyid ve ifade edilmiştir.
1983 ve daha sonraki senelerde, imsak vakti hesabında (-18) derece kullanılmış ve temkinsiz imsak
ve yatsı vakitleri verilmiştir. Öğle ve ikindi vakitlerinde de, zaruri olan temkin müddeti azaltılmıştır. Bu
şekilde verilen vakitlerin hepsi yanlıştır. 1898 senesinde Maarif nezaretince bastırılan,
3
Muhtasar İlm-î Heyet isimli kitapda, “Güneş, ufka -19 derece yaklaşınca, fecirden temkin
çıkarılmakla imsak bulunur.” demektedir.
Bütün vakitlerde, Türkiye’de 10 dakika temkin kullanılmaktadır. Diyânet İşleri Başkanlığı’nın
13.08.2010’da bir okuyucusunun suâline verdiği cevap yazısında; “Halîfe Me’mûn [198 (m.813)
tarihinden itibaren] zamanından beri yatsı ve imsak vakitleri, bu (yatsı için -17°, imsak için -19°)
değerlere göre tespit edilmiştir.” şeklinde bildirilmiştir.
17.07.2013 tarihindeki, linki hemen aşağıda bildirilen basın açıklamasında ise; “1949 yılında
Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki’nin talimatıyle Kandilli Rasathanesi’nin kurucusu
Prof. Fatin Gökmen Başkanlığında; Kâmil Mîrâs, İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen, Eyyüp
Müftüsü İsmail Habib Erzen ve Muvakkıt Yusuf Ziya Gökçe’den oluşan komisyon da imsakın
belirlenmesi için -19 dereceyi esas almıştır.” denilmektedir.
(http://diyanet.gov.tr/tr/icerik/basin-aciklamasi/8204?getEnglish=8204)
(https://www.diyanet.gov.tr/tr/icerik/imsak-vakitlerinin-belirlenmesi-usulu-ile-ilgiliaciklama/6275?getEnglish=)
İslâm astronomi mütehassısları tarafından, evvelce yazılan sayısız muteber ve kıymetli
kaynaklardan sadece bazıları kısaca aşağıdadır.
İbni Yunus (Vefâtı, hicrî 399 [milâdî 1009]), İbni Şâtır (Vefâtı, hicrî 777 [milâdî 1375])
(En-nef’ul’âm) kitâbında, çağdaşı El- Halîlinin tablolarında, Kedûsî (Rub’-ı Dâire) kitabında,
(Mekteb-i bahriye-i şâhâne), fenn-i hey’et muallimi yüzbaşı Mustafa Hilmi efendi, 1306 [m.1888]
baskılı (Heyet-i felekiyye) kitâbında, Erzurumlu İbrâhîm Hakkı hazretlerinin Evkât-i Şer’iyye
Cedvelleri ile (Mi’yâr-ül-evkât) kitabında, Ahmed Ziyâ Bey (Vefâtı hicrî 1355) (Rub-ı dâirenin
sûret-i isti’mâli) kitâbında, imsak ve yatsıda güneşin ufuktan yükseklik açıları ile temkin hakkında
kıymetli ve doğru bilgiler mevcuttur. Bütün bu kaynaklardan çıkan netice şudur: Temkinsiz ve
güneşin ufkun altındaki yükseklik açısı (-18) derece alınarak hesap edilen imsak vakitleri
yanlıştır.
İslâm âlimleri asırlardan beri, imsak vaktinde Güneş’in ufkun altında -19 derece olduğunu
anlamışlar, diğer rakkamların doğru olmadığını bildirmişlerdir. Fetva da böyledir. Müctehid
olmayanların bu fetvayı değiştirmeye hakları yoktur. Fetvaya uymayan ibâdetler, sahîh olmaz.
Dolayısıyla, kolaylaştırma ilkesi ifadesi kullanılarak, 1983 senesinden itibaren namaz vakitlerinde
yapılan değişikliklerle doğru vakitler ortadan kaldırıldığından, bu yanlış vakitlere uyularak kılınan
namazlar ve tutulan oruclar da fâsid olduğundan, kazâ edilmeleri lâzımdır. Doğru Namaz Vakitleri ile
ilgili geniş açıklamamız,www.turktakvim.com adresinin, sağ üst kısmındaki Önemli Linkler
başlığında bulunmaktadır.
TÜRKİYE TAKVİMİ
VAKİT HESÂBLAMA HEY’ETİ
E-posta adresimiz: bilgi@turktakvim.com
S
7 yıl
Farklı takvim ve imsakiyeler
Farklı takvim ve imsakiyeler

Sual: Takvimler ve Ramazan imsakiyeleri neden farklıdır, niye hepsi aynı değil?
CEVAP
Bugün ülkemizde, iki çeşit takvim ve imsakiye yayınlanmaktadır. Bir kısmı, yüz senedir kullanılmakta olup, doğruluğunda en ufak bir şüphe, tereddüt hasıl olmamış namaz vakitleri cetvelini aynen muhafaza eden takvimler; bir kısmı da, 1983'ten sonra, çok oruç tutuyoruz diyenleri susturmak gayesiyle, imsak vaktini uzatan takvimlerdir.

1983 yılından önce bütün takvimler aynı idi. Fakat 1983'ten itibaren Diyanet İşleri temkin vakitlerini kaldırdığından, böyle farklı iki durum ortaya çıkmıştır. 1983 tarihinden önceki takvimlerin yanlış olmadığını herkes kabul etmektedir. Bu hususta bir ihtilaf yoktur. Nitekim, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 30 Mart 1988 tarih ve 234-497 sayılı müftülüklere gönderdiği tamimde şöyle denilmektedir:
(1983 öncesi takvim ile yeni uygulama arasında sadece temkin farkı bulunmaktadır. Buna göre 1983 öncesindeki uygulama yanlış değildir.)

Türkiye Takvimi ile diğer bazı takvimler, doğruluğunda ittifak olan 1983 öncesine göre hazırlanmaktadır. Diyanet'in tamiminde bildirdiği gibi, 1983 yılından önceki uygulamaya göre hazırlanan takvimler ile bu takvimlere dayanılarak hazırlanan Ramazan imsakiyeleri yanlış değil, sadece temkinlidir. Yani Türkiye Takvimi’nin yanlış olmadığını Diyanet de bildirmiştir. Çünkü, ecdadımız takvimin başlangıcından beri, bu vakitleri esas almış, Diyanet de daha önce, uzun yıllar, Türkiye Takvimi'ndeki vakitleri uygulamıştır.
http://www.turktakvim.com/index.php


Temkin nedir?
Sual: Temkin nedir, âlimler, bu temkini niçin koymuştur?
CEVAP
Bir namaz vakti hesaplanırken, hesabı yapılan şehrin arazisinin yükseklik ve alçaklık, doğu-batı, kuzey-güney, genişlik gibi durumları göz önüne alınması gereklidir. Ayrıca vakte tesir edecek atmosfer şartlarının da en anormal hâli düşünülerek, bütün bu şartların hepsini karşılayarak, vakti emniyet altında tutacak zamana, vaktin temkini denir. Bu vakit, ibadet vaktinin emniyeti bakımından zaruri olarak konulması şart olan bir zamandır. Temkinsiz yapılan ibadet, vaktin dışında yapılmış demektir.

Temkin hakkında teknik bilgi için buraya tıklayınız.

Birkaç dakika
Sual: Birkaç dakika önce olmuş sonra olmuş ne fark eder?
CEVAP
Sonra olması fark etmez de önce olması çok şey fark eder. Çünkü namazları vaktinde kılmak şarttır. Birkaç dakika önce kılınsa namaz sahih olmaz. Oruç da böyledir. Güneş batmadan önce yiyip içilince, oruç sahih olmaz. Namazları vakit girdikten üç-beş dakika sonra kılmakta hiç mahzur yoktur. Güneş battıktan 5-10 dakika sonra orucu açmakta da mahzur yoktur. Hatta yıldızlar görülünceye kadar geciktirmek caizdir. Nur-ül izah şerhinde; "Bulutlu gecelerde, orucun bozulmasından korunmak için, ihtiyatlı davranarak oruç açmayı biraz geciktirmelidir. Yıldızlar görülmeden önce iftar eden acele etmiş olur" buyuruluyor.

İmsak vakti
Sual: Yeni takvimlerde imsak vakti ne kadar sonraya alınmıştır? Sonraya alınması oruca zarar verir mi?
CEVAP
Yeni takvimlerde, imsak vakti 10-15 dakika geciktirilmektedir. Böyle olunca, oruç tehlikeye sokulmaktadır. Eğer imsak vaktinden sonra yiyip içilmeye devam edilirse, oruç tutulmamış olur. Bunun için imsak vaktinde yiyip içmeyi kesmek şarttır. İmsak vaktinde eski cetvelleri esas alıp, yeni takvimlerden 10-15 dakika önce yiyip içmeyi kesmekte hiç mahzur yoktur. Hatta çok iyi olur, tedbirli ve temkinli hareket edilmiş olur. Tedbirsizlik ve temkinsizlik sebebiyle namaz ve oruçları ifsat etmemek lazımdır.

Temkinli ve temkinsiz takvimler
Sual: Eski takvimlerle yeni takvimler arasındaki en önemli fark nedir?
CEVAP
İki takvim arasında fark, biri temkinli, öteki temkinsizdir. Yeni takvimlerden Türkiye Takvimi, ehil kimseler tarafından, çok hassas bir şekilde hazırlanmaktadır. Bu hususta takvimimizde her sene, Mühim Tenbih başlığı altında ikaz yapılmaktadır. Mevcut takvimler içinde, Türkiye Takvimi ve bu takvim esas alınarak hazırlanan Ramazan imsakiyeleri temkinli olup, en uygun olanıdır.

İmsak vakti nedir?
Sual: Takvimlerde yazılı olan imsak ne demektir? Bu vakitte sabah namazı kılınır mı?
CEVAP
İmsak, gecenin bitimi, Ramazanda yiyip içmenin yasak olduğu vaktin başlaması demektir. Türkiye Takvimi’nde yazılı olan imsak vaktinde, yiyip içmeyi kesmelidir! Türkiye'de bundan 15 dakika kadar sonra sabah namazı kılınabilir!

Yanlış takvime uymak
Sual: Yeni takvimlere göre imsak vaktini uzatan kimsenin sorumluluğu olur mu?
CEVAP
Yanlış takvimlere göre hareket edip de, yiyip içmeye ezan okununcaya kadar devam eden kimsenin, suçu yanlış takvime bulması, kendini mesuliyetten kurtaramaz!

Temkinsiz takvime uymak
Sual: (Deniz kenarındaki şehirlerde temkin gerekmediği için, Diyanet’in takvimi esas alınmalıdır. Bunun için, Türkiye Takvimi’ne göre ikindi vakti girmemiş olsa da, temkinsiz vakit girdikten sonra, öğle namazını kılan kimsenin, ikindiyi asr-ı sanide kılması gerekir) deniyor. Türkiye Takvimi, deniz kenarlarını hesaba katmamış mı?
CEVAP
Elbette katmıştır. Bir namaz vakti hesaplanırken, hesabı yapılan şehrin arazisinin yükseklik ve alçaklık, doğu batı, kuzey güney, genişlik, vakte tesir edecek atmosfer şartları gibi bütün durumları göz önüne alınmıştır. Bütün bu şartların hepsini karşılayarak, vakti emniyet altında tutacak zamana, vaktin temkini denir. Bu vakit, ibadet vaktinin emniyeti bakımından, konulması şart olan bir zamandır. Temkinsiz yapılan ibadet, vaktin dışında yapılmış demektir.

Deniz kenarı da olsa, Türkiye Takvimi’ndeki ikindi vakti girmeden önce öğle namazına başlayanın, ikindi vakti yani asr-ı evvel vakti girer girmez, ikindiyi kılmasında hiçbir mahzur yoktur. Asr-ı sani vaktini beklemesi gerekmez.
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.