K

Teğmen
04 Temmuz 2005
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
3 üye
Görüntülenme (?)
14 (Bu ay: 0)
Gönderiler Hakkında
K
14 yıl
Canı sıkılan var mı?
varsa birlikte bir sinerji yapıp çözüm bulalım bu işe.
K
15 yıl
\u0027\u0027Sevdiğiniz Kişi\u0027\u0027 bunu okuyor, ona ne söylemek istersiniz?
Her şeye rağmen seni sevmek çok güzeldi
K
15 yıl
Hiç intihar etmeyi düşündünüz mü?
burayı doldurmak zorunluymuş ama benim içimden bir şey yazmak gelmiyor
K
15 yıl
osym nin sitesine girebiliyor musunuz?
Şu anda sitemiz hizmet verememektedir.
Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz. diyor.
K
15 yıl
Acilen Biriyle Konuşmaya İhtiyacım Var
ama kimseyi bulamıyorum
K
15 yıl
aöf final notlarını öğrenen var mı?
K
15 yıl
Kadını Bir Cinsel Obje Olarak Gören Erkekler Mi? Yoksa Kendilerini Böyle Gösteren Kadınlar Mı?
Erkekleri hep topa tutuyoruz, haklıyız da. Fakat Sezar’ın hakkını Sezar’a vermeli. Zaten erkekleri bu hale getiren de gene biz kadınlar değil miyiz?

Anneler erkek ve kız evlatlarını farklı değer yargıları ile yetiştirdikleri için bu gün kadınlar adına yaşanan problemlerin çoğunluğunun temelinde gene kadınların parmağı var. Biz kadınlar hep en iyisini biliriz ya, oğlumuz ergenlik dönemine geldiği zaman kız arkadaşlarından gurur duyarız, ama kızlarımızı kapı önüne çıkartmayız. Şimdilerde bu önemli ölçüde değişmiş olsa da temel yargılar gene hakim durumda. Ben sadece kız çocuklarının değil, aynı zamanda erkek çocuklarının da belli değer yargılarına sahip olarak yetişmesi gerektiği fikrine katılıyorum.

Namus kavramı erkeğin kafasında sadece kadının namusuna endekslenmiş bir durumda. Erkek her türlü haltı yer, ancak kadının yaptığı da yapmadığı da suç. İşte böyle bir düzen ve böyle bir düşünce tarzı aile içi eğitimle başladığı için ve bu eğitimin de önemli kısmını çocuklara anneler tarafından verildiği için bu günkü eşitsizlik kavgalarının temelini de kadınlar atmış bulunmaktalar.
Bu sözlerim için kimse bana kızmasın; ama hakikat bu. Tabi bu duruma milletçe alışmış olduğumuz için, yazarız, konuşuruz; harekete geçmek söz konusu olduğunda elimiz kolumuz bağılı otururuz.

Tabi son yıllarda kadınların ön plana çıkmaları ile bu yargılar değişti zannedilir; ama bu konuda kadınlara destek veren, yani kadının değişip sosyal alanda rahat hareket etmesini destekleyen çoğu erkek, bunu kendi aile yaşantılarına uygulamazlar. Dışarıda kadınlara “Tabi canım, devir değişti. Kadın da erkek de aynı. Erkeğin yaptığını kadın da yapar.” deyip kadınlar yanında saf tutarken, kendi kız kardeşlerine ya da eşlerine asla böyle bir yaşam adına ne fırsat ne de taviz verirler. Evlenecekleri zaman da kendi aile yapılarına uygun, tabiri caiz ise temiz aile kızı arayıp dururlar.

Son yılardaki gevşeyişle birlikte kadınların ortalarda çok çirkin bir biçimde boy göstermeleri ayrı bir gerçek. Modernleşmek adına verilen tavizler kadını artık kadınlığından etti. Kimi zaman kendi kendime modernleşmenin adı teşhircilik mi oldu diye soruyorum.
O kadar değiştik kendi değer yargılarımızı bir kenara bırakışımız yetmezmiş gibi değerlerini yitirmiş insanları alkışlar hale geldik. Evet, maalesef bu gün modernleşmenin adı neredeyse teşhircilik oldu çıktı. Eskiden filmlerde en ufak bir açık sahne olduğu zaman insanların yüzü kıpkırmızı olurdu. Şimdi insanlar ve gene üzülerek söylüyorum ama kadınlar kendi bedenlerini öylesine gözler önüne seriyorlar ki bakanların değil, artık kendi yüzleri bile kızarmıyor. Sonra da kadınlar cinsel obje olarak kullanılıyor diye çıkıp ver yansın ediliyor. Kadınlar kendilerini bu hale getirdikleri için kendilerine bakanları, iç çekenleri, laf atanları değil, kendilerini bedenlerini ortaya atarak buna zemin hazırlayanları suçlamak daha doğru olmaz mı?

Nereye baksanız, hangi konu işleniyor olursa olsun her taraf açık saçık kadınlarla dolu. Ölçü yok, sınır yok. Fuarlara gidin, araba tanıtımında mayolu bikinili kızlar... Kalem tanıtımında gene kızlar...

Hemen hemen hangi şarkının klibine baksanız kadınlar sere serpe. Söyledikleri şarkıdan çok kendilerini gösterdiklerini kimse inkar edemez. İşte sonra kadınlar kullanılıyor, kadınlar dışlanıyor, kadınları erkekler istismar ediyor diye sızlanıp duruluyor.
İnsanlar size müsaade ettiğiniz ölçü ve sınırda davranırlar. Erkek yaklaşmanın yollarını arar, kimisi sırnaşır, kimisi sizi iltifatlara boğar, kraliçe muamelesi yapar. Bu çok doğal. Fakat siz istemiyorsanız karşınızdakinin önünü kesmelisiniz, ya da kesmeyi öğrenmelisiniz.
Yapraklarınızın Yolunmasına İzin Vermeyin!

Kadının bu kendini ortaya atmışlığı sadece görsel basından ve magazin programlarından şahit olduğumuz görüntülerden ibaret değil. Bugün bu tablolara aile ve çalışma hayatında sık sık rastlamak mümkün.

Kendini derlemeyi toparlamayı, oturmasını kalkmasını, nasıl konuşacağını, nerede nasıl giyineceğini bilmeyen çok kadın var. Bu kadınlar namussuz mu? Tabi ki hayır. Fakat karşıdan bakıldığında hafif ve basit bir kadın olarak görülürler. Çoğuna şahit olmuşumdur. Erkek kadını iltifatlara boğarak o halini ve şeklini modern görüşlü bir kadın olarak kabul ettiğini ima eder, kadın da gururlanır. “Aaaaa ben neymişim!” der kedi kendine. Modern ve ileri görüşlü bir kadın zanneder kendini. (Aslında öyledir de sunum şekli yanlıştır.) Ve ona bu kadar iltifatı yapıp yere göğe sığdıramayan adam, daha kadın arkasını dönmeden yanındakilere sinsi sinsi gülerek asıl amacını belli eder. Böyle erkekleri tabi ki kınıyorum; fakat ya bu erkeklere meydan ve fırsat veren hanımlara ne demeli? “Hop, biraz durun” diyelim. “Çuvaldızı erkeklere batırırken kendimize de biraz iğne batıralım” diyelim. Yani sonuç olarak kadınlara cinsel bir obje olarak bakılıyorsa, bunun için kadınların payına düşen suçu kabul etmek gerekiyor.

Tutumumuz üzerinde çalışabilir ve daha olumlu bir hale getirebilirsiniz. Şimdi ne kadınlar cinsel obje olarak kullanıldıkları için başkalarını suçlasınlar, ne de sızlanıp dursunlar. Otursunlar oturdukları yerde ve kendilerine çeki düzen versinler. Erkeğin karşısında değil, bir hayvanın karşısında kıkırdayıp bacağınızı göğsünüzü açıp histerik kahkahalar atsanız hayvan harekete geçerken, bir erkeğin aynısını yapmamasını nasıl beklersiniz. Erkek erkektir, kadın kadın... Bunu unutulmamalı...


Bu çarpıtılmış modernlik erkelerin işine tabi ki geliyor. Ama kadınlar da buna çanak tutuyor.
Kütüğün yapraklarına saldıran bin kişiye karşılık ancak bir kişi köküne saldırır. Ya akıllı davranarak bir kişiyle muhatap olup yapraklarınızı koruyacak ve bir değer olacaksınız, ya da ufak menfaatler adına yapraklarınızı yolmalarına müsaade edeceksiniz. Fakat yapraksız bir ağacının kökünün ne kadar sağlam olduğunu varın siz düşünün artık. Modernleşmenin adı teşhircilik olmuşsa, gelin geri kalalım. Hiç değilse değer yargılarımıza sahip çıkmış oluruz.

Sevda Türküsev
K
15 yıl
kahkahaçiçeği
Aşkın İşgaldir Ey Kahkaha Çiçeği…

cıvıldayışını seviyorum
kahrın ortasında kızılderili gülüşünü

ellerin bir şenlik yaratıyor gövdemde
çocukluğumu sevindiriyorsun
annemin bıraktığı yeri
esmerliğimi
öpen dudaklarınla, lacivert sözlerinle, diriminle
vakti çıkarıp benden beni bir sonsuzluğa koyuyorsun
yeryüzünü geçiyorum, yüreğimi geçiyorum, kendimi geçiyorum
izmir'de martılar neş'e içinde
nergisler şiirden dönüyor
zambakların vakti gelmedi daha
ellerim, kalbim, kırk yaşım
korku ve titreme arasında bir iman ağrısı gibi
ishak'ın boynu moria Dağı'nda
ucu kör bir bıçak
ne ölebiliyorum
ne öldürebiliyorum bekleyişini, açlığını
seviyorum
vaktin ortasında frida kahlo gibi ağrıyışını
nemini, derini

ürperişin bir keklik koyuyor avuçlarımın içine
terim uyanıyor, gazelim uyanıyor, toprağım uyanıyor
asi yanımla, susuz yanımla, kaderimle
şuuraltı kavlamış şark'ım kanıyor
nefti ve ela akın akın gelişin
eriyor aynanın önünde muhabbetten
muhabbet ki tüyünü döküyor kedi
sırrını döküyor ayna
yemişlerini döküyorsun
suçiçeği çıkaran bir çocuk gibi ateşler içinde
yalan desem de, inkar etsem de
gamzelerin uykularımı kaçırıyor
füsun diyorum onlara, ağrı diyorum, lezzet diyorum

aşkın işgaldir ey kahkaha çiçeği
seni seviyorum
dokunduğun taşları
içtiğin su'yu
yaktığın ateşi


söylediğin şarkı kalbimde poyraz
sözlerin anadolu, sözlerin kahırdolu, sözlerin girdap
atlarını saldın bir kere
çiçeğini saldın
terini
akıttın filikalarını, bakırını
gel
saçların rüzgara ilk heceyken
gel
bozulsun imlası gövdemin
dili bozulsun
şahmeranı bozulsun
kalbi
atsın yeniden
atsın üzerinden küfü pası tenekeyi
gel
izmir'in kavakları bir şiirden diğerine sallanmayı öğrensin
seni öğreneyim
gel
hallerini
hallerinden su içmeye gelen maralı
hatırladım
kertenkeleler kırlangıçlara doğru bükülür
gel
kervanın bir ürperişken
sular henüz temizken
sular akarken gel
ser üzerime ipeğini
ser üzerime kadınlığını, zenciliğini
olayım sana
gövereyim toprağa
tamamlanayım allah'a, gel
suçlarınla, kabilenle, mayhoşluğunla
gelebildiğin kadar
ne kadarsan o kadar
mavileşebildiğin kadar
sırlarınla, kuytularınla, kederinle gel
boşalt acılarını üzerime
boşalt kunduzlarını
boşalt ebabillerini
bir su damlası gibi
doyayım yeryüzüne


celali saçlarınla savrul
sür şiirini aşkın muazzam atlarınla
tepele geç kanlı tarihi
güllerin omuzlamakta kainatı, gel
gel ki Yunus gelsin, Mevlana gelsin, Nazım gelsin
taraçalarında nadide ay ışıkları büyüten annem gelsin
alnında hangi dille yazıldığını çözemediğim billurdan bir su
onca isyanın içinde tanırım seni, gel
boylu boyunca bir tarihe uzanmış bedrettin gelsin
deniz gelsin
zaman ve mekandan tövbe uzak gülşen gelsin
behçet
sivas'ta hala bir çuha çiçeği olarak dolaşan
iyi huylu bir cinnet gibi sardı ruhumu süvarilerin, gel
raksınla gel, toroslarınla gel, fıratınla gel
okşa saçlarımı, sıvazla yüzümü, öp!
tashihleri yapılmamış yerlerimden
turnalarımdan, alageyiklerimden
papatyalar daha ölmemişken
saçlarını beline kadar uzatan çayır nergisi
havadaki tanrıları içine çekerken oburca
aynalarıma gel, şahdamarıma
ey peri'şanım

indir Kıbele'yi yeniden nasipleneyim o rüyadan
bana kadar getirmiş seni o yol, o lila yol
getirip ece yapmış, suların ecesi, hüzünlerin ecesi
ah…sen yokken akşamlar şarabi ve buruk
suretin ne kadar güzelmiş meğerse tanrım
dediğin kadar varmış aşk, gel
hayyam gel, ıtri gel, galip gel
tufanındayım sana doğru eğilmenin
ilminde turnaların,omurliğinde, sancısında
ela bir çocuktur güzergahım, gel
ırmakların ezelden beri bildiğine
rüzgarın söylediğine, çeliştiği yere hayatın
kalbine
anlat uzun uzun çiy damlasını, aslını, kehribar olanı, gel
açılsın makam
caz olsun patlayışı tomurcuğun
hicaz olsun, nihavent olsun, gel
zulüm bitsin
ben biteyim
ney sussun.
K
17 yıl
Aşık değilim olabilirim
Aşık değilim olabilirim,olabilirim,olabilirim.

Her an aşık olabilirim,olabilirim,olabilirim


Şarkının sözlerini bu kadar hatırlayabiliyorum.Şarkının adını ve kimin söylediğini hatırlayan var mı?
K
17 yıl
***DARALDIM***
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.