C

Binbaşı
25 Kasım 2008
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
6 üye
Görüntülenme (?)
209 (Bu ay: 1)
Gönderiler Hakkında
C
geçen yıl
Ipa\u0027nın Fendi Bakteriyi Yendi Bölüm 2
https://forum.donanimhaber.com/ipa-nin-fendi-bakteriyi-yendi--137655013-3#137963317

Arkadaşlar, konu bana ait, o zaman çok uzatmışım konuyu, bu kez kısa kesiyorum.

5,5 yıl geçmesine rağmen, hala ara sıra burnuma koku gelince, son kez farklı bir yöntem deneyeyim dedim.

Verdiğim linkteki kesip çıkardığım taban keçesi ile aynı kalınlığında keçe satın alıp aynı şekilde kestim.

Dün taban halısını kaldırıp ayak basılan yere küçük bir leğen yerleştirdim, halıyı leğen içinde katlayabildiğim kadar katlayıp üzerine 5 kg dambıl koydum, 3 litre kadar bu kez saf olarak su ile seyreltmeden İpa döküp 10 dakika bekledim, daha sonra leğeni kaldırıp aldığım yeni keçeyi tabana koyarak halıyı üzerine kapattım, halı üzerine tekrar yarım litre kadar fısfısla İpa sıktım.

Yazlık paspası da aynı şekilde balkonda leğen içine koyup üzerine araba içinde kullandığım İpa'yı döküp aynı işlemi uyguladıktan sonra banyoda yıkayıp kurumaya bıraktım.


Başına bu durum gelen son kişi olmayacağım gayet açık olduğu için, benzer durumu şu an yaşayan arkadaşlara bazı tavsiyelerim olacak;

Öncelikle süt veya süt ürünü dökülen yer benim araçta olduğu gibi bölgeselse, örneğin tabandaysa halıyı kaldırın, keçeyi kesin, benim daha önce yaptığım gibi yıkamayla uğraşmayın, aynı boyutta yeni keçe kestirip eskisini direk çöpe atın.

Eğer dökülen süt fazlaysa, tüm tabana yayıldıysa o zaman taban halısı ve keçe tamamen sökülecek, keçe direk çöpe gidecek, bana kalırsa her taraf söküldükten sonra ona da uğraşmayın halıyı da atın derim ama, uğraşırım derseniz benim uyguladığım yöntemle halıyı katlayıp üzerine taş veya başka bir ağırlık koyarak 20-30 litre saf IPA uygularsanız bir şansınız olabilir, koku geçmezse taban halısı da direk çöpe yenisi alınacak ki kokunun geçip geçmediğini açık havada iken anlayamazsınız, halıyı araba içine döşeyip koku tamamen geçmiş gibi arabayı eski haline getireceksiniz, bir kaç gün geçtikten sonra kokunun geçip geçmediği belli olur, koku halen varsa geçmiş olsun.

Gelelim koltuklara, bu konuda çok fazla konuşmaya gerek yok, direk çöp, ben oraya şunu uygularım bunu uygularım, "dur bi de son çare şunu deneyeyim hele belki geçer", diyerek kendinizi kandırır, yorulduğunuzla kalırsınız.

Koku özellikle koltuk içinde döşemeye sindiği için döşeme değişse belki kurtulma şansı var ama, döşemeyi söküp oraya yeni döşeme koymak, o koltuğu eski şekline getirmek hem iyi bir usta ister, hem de astarı yüzünü geçebilir.

Şahsen koltuk konusunda ben hiç uğraşmam, direk çöpe atarım, ya çıkma bulurum ya yenisini alırım.

Boş yere ziebart'a oraya buraya paranızı kaptırmayın, her gittiğiniz yer paranızı almak için "merak etme biz hallederiz abi" der ama bi bok yapamaz.

IPA dışında ne kullanırsanız kullanın fayda etmez, zefiran kullanmadım belki faydası olabilir, malumatım yok.

Baş belası bir olay bu, yarım çay bardağı süt bir arabayı batırmaya yeter de artar.

Söyleyeceklerim bundan ibaret, geçmiş olsun.




< Resime gitmek için tıklayın >


< Resime gitmek için tıklayın >


< Resime gitmek için tıklayın >
C
2 yıl
Braun Kahve Makinesi
Arkadaşlar, normalde kahveyi nadir içerim, karaciğerimde rahatsızlık var, filtre kahvenin çok faydalı olduğunu okudum.

Bundan sonra düzenli olarak kahve tüketmeyi düşünüyorum, cihaz falan yok evde, en iyi kahve marka hangisi ?

tchibo mu alayım , jacobs monarch duydum onu mu alayım, başka marka mı alayım hangisini tavsiye edersiniz ?

bu konuda bilgim sıfır.

Bir de tesadüfen gördüm, bunu alayım mı ?

Teşekkürler.


https://www.bim.com.tr/aktuel-urunler/filtre-kahve-makinesi-cafehouse-pure-aroma-kf560-1/aktuel.aspx
C
2 yıl
Can Çekişen Türkçe
Arkadaşlar, konu olarak pek cazibesi olmayan, pek önemsemeyeceğiniz, çoğunuzun hali hazırda duyarsız olduğu bir konuda başlık açıyorum, biraz uzun olabilir.

Hiç kimse okumayacak bile olsa bu konuyu açmak istedim.

Konu türkçe, can çekişen, ingilizce’nin boyunduruğu altına girmiş ana dilimiz.

Neden ingilizce’nin baskısı altında ?

Çünkü ulusça hayran olduğumuz amerika’nın dili ingilizce, amerika’nın dili “urduca” olsaydı yerlisi dururken kullandığımız yabancı kelimelerin tamamı urduca olacaktı.

Türkçe karşılığı olan yüzlerce kelimenin yerine ingilizcesini kullanıyoruz.

Telefon, elektrikli araç pili yerine “batarya” demek, asgari-azami yerine minimum-maksimum demek, yer, konum yerine “lokasyon”, kışkırtma, tahrik yerine “provokasyon”, onay, tasdik yerine “konfirme” demek, yıllık, düzenli yerine “periyodik “ demek, belirli yerine “spesifik “ demek, tecrübe etme, sınama yerine ”deneyimleme” gibi saçma sapan uydurulmuş bir kelimeyi kullanmak….

Bu liste böyle uzar gider.

Internet, faks gibi kullanıma girdiği zaman türkçe karşılığı oluşturulmamış bir kelime olur, yabancı dilden aynen alınıp kullanılır, bu bir dereceye kadar kabul edilebilir ama türkçesi olan kelime yerine ingilizcesini kullanmanın kabul edilir yanı yok.

Diyebilirsiniz ki ulan ülkede binbir türlü dert, öncelikli sorun varken bunu mu dert edelim ?

Evet bir sürü sorunumuz var, ancak bunların çoğunu düzeltmek ya da değiştirmek şu an için elimizde değil, gücümüz yetmiyor, ama bu konu onlardan biri değil.

Düzeltmek, değiştirmek elimizde ve biraz dikkat, biraz duyarlılıkla gayet de kolay.

Lütfen dilimizi koruma konusunda duyarlı olalım, hepimizin ortak malı olan ve en az vatan toprağı kadar kıymetli olan bu ortak değeri koruma konusunda elimizden geleni yapalım.

Nasıl çevre kirliliği bugün bu ülkenin önemli sorunlarından biriyse, ormana atılan bir pet şişe, atılan bir plastik mamul o ormanı kirletiyorsa, o yabancı kelimeyi de kullandığımız zaman da dilimizi kirletmiş oluyoruz, hem de hiç farkına varmadan.

Başka ülkelerin bu konuya olan yaklaşımını incelemek gerekirse fransa buna en iyi örneklerden biri olur, fransa’nın bu konuda ne kadar duyarlı olduğunu bilenler vardır.

Kaldı ki bizzat tecrübe ederek bunu kendim de gördüm, yıllar önce katıldığım yurtdışı gezisinde paris’te bir kafede oturan kıza yanındaki boş sandalyeyi alabilir miyim diye ingilizce olarak sordum, kız soruyu anladı ama bana cevabı ingilizce olarak değil fransızca olarak verdi, ve bunu tesadüfen değil bilinçli olarak yaptı.

Başka toplumlar kendi dilini koruma hususunda bu kadar duyarlılık gösterirken bir milleti millet yapan temel birkaç husustan biri olan dil konusunda milletçe bu kadar duyarsız olmamız beni ziyadesiyle üzüyor ve rahatsız ediyor.

Konuya dikkatinizi çekmek istedim, başınızı şişirdimse affola.
C
2 yıl
Oto Branda Tavsiyesi
Arkadaşlar, selam.

Araç bana ait, yeni aldım, zaten aracım olduğu için kullanmayacağım, kapalı garajım da olmadığı için brandayla korumayı düşündüm, ihtiyacı olan faydalansın diye burada başlık açayım dedim.

Bu brandayı sipariş etmeden önce Şaşmaz’ı gezdim, hepsiburada’yı inceledim, koçtaş’a gittim, gördüklerimin hepsi incecik naylonumsu bir malzemeden yapılmıştı, sıfır araba için de güvenemedim.

Sağlıklı olduğunu düşünerek bez yaptırmaya karar verdim, bu brandacıdan sipariş vermeye meyilli oldum ama emin olmak adına sipariş vermeden önce biri Ankamall’e biri Acity’ye yakın 2 çadırcıya gidip kaça dikersiniz diye fiyat sordum.

İkisi de 2 bine dikeriz deyince, resimde gördüğünüz brandanın siparişini kesinleştirdim.

Henüz kullanalı bir hafta oldu, hafta sonu açıp baktım, herhangi bir sıkıntı yok, araç yıkattığım gibi tertemiz kalmış, boyada da herhangi bir sorun görünmüyor.

Hediyesi kargo dahil 1.570’e geldi bana.

Dolu da büyük dert olmasına rağmen benim önceliğim güneş ve özellikle kuş pisliği, diğer araçta kuş pisliğinden yıldım, nereye çekersen çek kurtuluşun yok.

Uzun vadede güneş tavan boyasını yakıp atıyor, kuş pisliği desen kaç kez temizleyeyim derken boyayı çizdim.

Fiyatı ucuz olsa bi tane de diğer arabaya yaptırırdım.

Yağmur, kar, dolu performansı nasıl olur bilemiyorum, tecrübe edip göreceğiz.

Yaptırmayı düşünen olursa “oto terzi evi” diye youtube’da aratın, videoları çıkıyor üreticinin, numarası da orada var, ben de zaten youtube’dan branda kullanımı ile ilgili bilgi toplarken tesadüfen bulmuştum.

Belki merak eden olur, brandanın logolu/logosuz olması isteğe bağlı, fiyat değişmiyor.











< Resime gitmek için tıklayın >


< Resime gitmek için tıklayın >


< Resime gitmek için tıklayın >


< Resime gitmek için tıklayın >


< Resime gitmek için tıklayın >
C
7 yıl
İPA’nın fendi bakteriyi yendi !!!
Arkadaşlar, okuyan herkese selam.

2019 model bir süt dökülme vakasıyla karşınızdayım.

Bu yazı özellikle Volkswagen grubu aracı olanları ilgilendiriyor.

Sağlıklı yaşayalım, köyden süt alıp evde kendi yoğurdumuzu kendimiz yapalım dedik, Gölbaşına köye süt almaya gittim, gitmez olaydım, başıma gelecek varmış.

Köyde bulunan mandıradan iki pet şişede 10 litre süt aldım, adam da alırken özellikle uyardı , dikkat edin arabaya dökülmesin kokar dedi, ben de önce torbaya koyayım diye düşündüysem de sonradan adamın dediğini önemsemedim, direk sağ arka koltuk tarafı paspas üzerine koydum.

Eve geldim, şişeleri arabadan çıkarırken arka sağ paspasın oraya az bir miktar süt döküldüğünü gördüm, önemsemedim, şişeleri alıp eve çıktım, olayı da unuttum.

3-4 gün geçti üzerinden, araca bindim sabah, aman Allahım öyle bir koku geliyor ki arkadan buram buram, o zaman ayvayı yediğimi anladım, elime bi sünger alıp sıvı sabunla dökülen bölgeyi sildim, heralde geçer diye düşünerek işe gittim, ama geçmedi tabi zıkkım.

Kapı aç, pencere aç, işyerinde camları aralık bırak, ne yaparsan yap, koku bana mısın demiyor, kurtulamayacağımı anlayınca başladım başta donanımhaber, o internet sitesi, bu internet sitesi, bütün interneti taramaya, dr. matından tut, karbonata, dezenfektana, kahve çekirdeğine, yatak limonuna, sirkesine, antibiyotiğine kadar çözüm öneren önerene, artık aklına ne gelirse…

“Süt dökülen arabayı ya yakacaksın ya satacaksın” derler diyen, o koku çıkmaz diyen, türlü türlü moral bozan yorumlar okudum, iyice canım sıkıldı.

Sanayide ya da profesyonel temizlik yapan yerlerde çözüm aramaya gelince, herkes sizi öpme, sizden yolabildiğince yolma derdinde, ağzını açan 150-200 liradan açıyor, adam gibi firma sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

Ulan bir de youtube’a bakayım dedim, linkini altta verdiğim arkadaşın videosuna rastladım, yöntemi mantıklı geldi , kendi başıma yapabir miyim yapamaz mıyım derken bir gazla giriştim arabaya, koltuğu yuvalarından kurtarıp kaldırdım, taban halısını kaldırıp, alttaki keçeyi açtım (taban halısına daha sonra tekrar geleceğim)

Halı altındaki keçenin 7-8 kat kalınlıkta olduğunu görünce üstten yapılan bütün uygulamaların nafile olduğunu gördüm, derinlemesine temizlik yapmadıkça sonuç değişmiyor, boşuna yorulduğun ve umutlandığınla kalıyorsun.

Sorunun kaynağına inmeden çözüme kavuşamayacağımı anlayınca, ben de videodakine benzer şekilde keçeyi kesip evde yıkayayım diye düşündüm, videodaki gibi tamamını kesmek istesem de acemilik olduğu için o kadar muntazam kesemedim, taban halısı sağolsun çalışma esnasında bana olabildiğince mukavemet gösterip engel oldu, ama nihayetinde bana lazım olan süt dökülen kısmı zorlanarak da olsa kestim.

Keçeyi eve getirip küvete attım, küveti yarı doldurdum, biraz sıvı sabun, bi kapak çamaşır deterjanı, dörtte bir protex kalıp sabun attım, fırça ya da başka bir alet kullanmadan sıcak su altında ayağımla kilim çiğner gibi 10 dakika çiğnedim, suyunu küvette süzdürüp kalorifer önünde kurumaya bıraktım.

Arabadaki taban halısı ayrı, keçe ayrı koktuğu için taban halısını da yıkamak gerektiğinden, yarım kova kaynar suya, gene sıvı sabun, çamaşır deterjanı, protex kalıp sabun atıp, oto fırçasıyla taban halısı altına örtü serip halıyı fırçaladım, tamam kurtuldum artık diye düşünürken 2-3 gün sonra koku “ceeeee” deyip geri geldi.

Yorumlarda Zefiran diye bir dezenfektan okudum, piyasada her yerde de yok, zorla buldum, 2-3 gün boyunca fısfısa doldurup ön arka tüm zemine sıktım ama kesin çözüm için etkili olmadı.

1-2 gün sonra baktım, koku azalsa da gene var, artık iyice umudum kesilirken, son kez bir daha fırçalayayım dedim, ertesi güne taban hemen kuruduğu gibi koku biraz daha azalmıştı ama hala vardı.

Toplamda etkili ya da etkisiz yöntemlerle zemini 6-7 kez fırçaladım, en iyi temizlik malzemelerini de kullansanız bir sefer temizlikle kesinlikle bitecek bir olay değil, en az 2-3 kez o bölgeyi temizlemek gerek.

Temizlik maddesi olarak evde ne varsa onu kullanmak yeterli, illa öyle pahalı sabunlar, özel deterjanlar kullanmanıza gerek yok, benim kullandığım malzemeler altta resimlerde mevcut.

Sinmiştir diye düşünerek, bütün ön kısmı, direksiyon, camların iç kısmı, kapı kolları,vites, kapı cepleri vs. sabunlu bezle sildim.

Bakteriyi etkili olarak ne öldürür diye araştırmalarıma devam ederken İzopropil alkolün bakteriler üzerinde etkili olduğunu öğrendim.

Yine donanımhaberden aldığım bilgiyle Ulus’ta yeni yapılan cami karşısında Aklar kimya diye bir yerin sattığını öğrenip giderek 1 litre izopropil alkol aldım. Yanıcı, kolay alev alabilen bir madde olduğunu bildiğimden arabayla eve getirene kadar da yolda çok endişe ettim.

Nette yabancı kaynaktan edindiğim bilgi ile en iyi oranın % 70 olduğunu okuyunca, elimde saf su olmadığı için boş litrelik kola şişesinde % 70 alkol % 30 kaynamış su olarak 1 litre karışım hazırlayıp fısfısa doldurdum.

Tabanda süt dökülen bölge ağırlıklı olmak üzere, diğer taban kısımlarına, koltuk, koltuk arkası, arka cam önü, koltuk kapı içi kumaşları, orta kol dayama vs., tavan hariç kumaş gördüğüm her yere sıktım.

Arabayı 2 saat kilitleyip eve çıktım, 2 saat sonra inip şişede kalan alkolü de aynı karışım oranıyla % 70 seyrelterek hazırlayıp tamamını süt dökülen yere sıkıp 1 saat daha aracı kapalı tuttuktan sonra kapıları açıp havalandırdım.

Ertesi gün de hava iyi olduğu için hem ıslanan bölgeler kurusun diyerek hem de sıcaklık etkisiyle bakterilerin hareketlenerek hala koku üretip üretmediğini test etmek amacıyla aracı güneşe çekip camları 1 parmak açıp bıraktım.

İki gün sonra sabah araca binerken hiçbir koku gelmedi burnuma, birkaç gün daha bekledim, benim burnum alışmış olabilir diye düşünerek işyerinde özellikle burnu hassas arkadaşlarımı arabaya oturttum, koku olmadığını söylediler, kokunun tamamen kesildiğine emin olduktan sonra araçtan çıkarıp yıkadığım keçeyi yerine koyup arka koltuğu kaldırarak taban halısını tamamen yerine oturttum.

Ondan sonra sıra geldi işin eğlence kısmına.

Hepsiburada’dan Dr. Würth aldım, eski polen filtresini yerinden çıkarıp Dr. würth’ü araç içinde uyguladım ve yeni polen filtresini taktım (ekte koyduğum videoda en iyi sonucu almak için polen filtresinin çıkarılması öneriliyor ), böylelikle kokuyla olan amansız mücadelem sona erdi.

(Araç içine yaydığı koku güzel, etkisi birkaç güne geçiyor, olmasa da olur, ama illa deneyeyim derseniz size kalmış. )

Başıma gelen vaka bundan ibaret….

Başarıya ulaştığım için kendimi çok mutlu hissediyorum, bu beladan kurtulma adına okumadığım yazı, araştırmadığım bilgi, denemediğim şey kalmadı, çeyrek kimyager, biyolog oldum sayılır.

Bu yazıyı buraya yazmak için, tüm işlemleri yaptıktan sonra belirli bir zaman geçip kokunun gelmediğinden kesin olarak emin olmayı bekledim, Allaha şükür ki koku tamamen gitti, eğer tekrar “ceee” yapacak olursa % 70’lik İPA’yı gözüne dayayacağım.

Kokuyu gidermek konusunda başarıya ulaşıp ulaşmadığınızı anlamak için şöyle bir test yapabilirsiniz; yaptığınız bütün uygulamalardan sonra geceden camları kapalı bırakmak koşuluyla sabah arabanın kapısını açtığınızda direk burnunuza gelen rahatsız edici bir koku yoksa işlem tamam demektir.

Hiçbir oto temizlik firması ya da orada çalışan hiçbir personelin arabanıza sizin kadar özenli, ihtimamlı yaklaşmayacağını aklınızdan çıkarmadan, araçla ilgili elinizden gelen kendi başınıza yapabileceğiniz herşeyi üşenmeden mümkün mertebe siz yapın, çaresiz kalmışsanız firma yardımına başvurun, unutmayın “El elin eşşeğini türkü çağırarak arar”, 10 liralık işe 50 lira istemeleri, sizi yolunacak kaz gibi görmeleri, enayi yerine koymaları da cabası.

Bunun dışında , sakın araca sıvı sokmayın, turşu,süt,yoğurt,kanlı kurban eti hiç farketmez, hele hele en kötüsü deniz ürünleri, illa bunları taşıyacaksanız arabada, bir kova olsun bagajda ona koyun, kapağını kapatın, kova da taşıma esnasında bagajda değil araç içinde gözünüzün önünde olsun, en garanti yöntem.


https://blog.gotopac.com/2017/05/15/why-is-70-isopropyl-alcohol-ipa-a-better-disinfectant-than-99-isopropanol-and-what-is-ipa-used-for/


SONUÇ


İçine süt dökülen bir araba, yakılmadan, satılarak bir başkasına kakalanıp vebal alınmadan, aracın orjinalliği bozulmadan, azimle, sabırla ve inatla temizlendi ve bu konuda % 100 başarı sağlandı.

Darısı tüm yeni kurbanların başına, geçmiş olsun.

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

















Videoyu izlemek için tıklayınız

Videoyu izlemek için tıklayınız
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.