
|
arkadaşlar önce monitör bozuldu ardındanda kasaya bişey oldu sanırım , monitor devamlı kendi kendine açılıp kapanıyor başka makinede denedim sonuç aynı... - bu sırada windows sorunuda oluştu xp tam dolum yerine gelince takılıp kalıyor ilk baş monitorden sandım monitoru değiştim düzeldi ama sonra gene yaptı... ( tüm bunlar durup duruken başladı ) mecburen bastım formatı... temiz makine kurdum gayet güzel bişey yoktu , driverları yükledim bide firefox kurdum sadece , sonra terar bozuk olan monitoru deneyim dedim taktım makine gene xp dolumunda kaldı çıkardım hemen sağlam monitoru taktım şu an gene xp dolumunda kalıyor , yani sanırım sorun donanimda bir yerde ama nerde , xp açılırke yada açıldığında hiç bir hata almıyorum bileşenler bunlar e8500@ gtx 260 192 /asus p5qpro anakart/ 2x1 800mhz ram / highpower 650 watt |
|
bugün acayip bişey geldi başıma , monitör kendi kendine açılıp kapanmaya başlamıştı bende sorunu aramaya başladım tabi - ekran kartındaki lcd bağlatı aparatını değiştirdim denemek için yedekteki bitaneyi taktım , makineyi açtım xp dolum yerinden sonra açılmıyor makine ( önyükleme güvenli mod faide yok ) , ulan dedim "herhalde windows çöktü" nerdeyse format atacaktım , sonra dedim "la dur alakasız ama şu eski aparatı bir takayım":) çat açıldı windows onca yıllık bilgisayar kullanıcıyım bunu da görmüş olduk nediyim... |
|
bilgisayarda hiç bir yeni yazılım yada başka bir ayar yokken , dün aniden monitor kapandı 2 senelik makine nerdeyse ilk defa böyle bişey oldu , anladım tabi ardı gelecek... bir başladığı zaman baya bir açılıp kapanıyor , hatta bikeresinde bilgisayar kapalı iken monitor kendi kendine açıldı bugün tv ile beraber paylaşımlı aldım görüntüyü monitor kapanırken tv de sorun yok görüntü almaya devam ettim , sorun monitör bazlı olmalı peki ne oldu sizce ve nasıl çözebilirim |
|
ne oldu böyle anlayamdım , bilgisayarda hiç bir yeni yazılım yada başka bir ayar yokken , bu gün aniden monitor kapandı 2 senelik makine nerdeyse ilk defa böyle bişey oldu , anladım tabi ardı gelecek... gün içinde birkaç sefer yaptı ışığı gidiyor bazen gidip geri açılıyor bazen ben açmak zorunda kalıyorum ama kasa normal çalışıyor makinede herhangi bir kitlenme falan olmuyor sadece motitor kapanıyor ... ekran kartının oc sini düşürdüm bir ara yapmadı ama az önce gene oldu , tam bela bir sorun sanırım varmı fikri olan e8500@4,1 ghz/ gtx 260 192 /asus p5qpro anakart/ 2x1 800mhz ram / 17 benq lcd |
|
2 senelik üyeliğimiz var 1024 sınırsızda buyrun gelin modem verelim kampanya girin dediler 2 sene üyeliğimiz olduğu için tamam dedik, sen kalk bizi "net 4" pakte geçir okadarda söyledim "1 limtsiz" olacak diye.. anlaşmaya bakıyorum "net 4" gözüküyor halen diyorki bilgisayarda o limitsiz gözükür... iyi dedik baktım halen hız yüksek yani 600-700 le falan down yapıyor... gittim bakın dedim böyle böyle eminmisizi 1024 de olduğuma evet diyor hızlı diyorum olusun bişe olmaz diyor , neyse dedim yani kendimi tutamıycam zaten bağırdık çağırdık bir ton ... aradım müşteri hizmetlerini sordum"net 4" paket gözüküyor diyolar neyse bir hışımla döndüm telekoma , diyorki seni yannışlıkla geçirmişim buraya ama farketmez her ay düşümünü yapacaz sen gene 39 ödeyecen 6 ay boyunca ve 8gb hızında kullanacan ... iyi dedim nediyim ama içimde rahat değil açıkcası ? |
|
arkadaşlar bence fazla hayıflanmadan kendimizide çok övmeden yola devam etmeliyiz bu turnuva bitti önümüzde dünya kupası var.. bu topcularıda nekadar beğenmesek bile nasıl top oynadıklarını gösterdiler özellikle bu son maçta.. bence fatih terim gibi bir gaz hoca asla bulamayız takımı bırakmasın.. ve yola daha hırslı bir şekilde hazırlasın takımı.. evt avrupa kupası olmadı oturup çok güzel oynadık yenildik diye ağlamak yerine futbolcuların bunu son gelebilcekleri nokta saymaları yerine dahada hırsla dünya kupasına hazırlanalım.. savunma zaaflarını giderelim.. bu kupa olmadı ama dünya kupası neden olmasın
|
|
http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=385423 Agor film ekibi ve cem yılmaz ilginç bir video hazırlamış milli takıma destek videosu
|
|
arkadaşlar tüm serinin konusunu bir başlık altında tooplayalım bence HL1 ve HL2 ile başlayalım Dünya tarihine göre, 1995 yılında, Combine güçleri Xen'i istila edip, tüm Xenian ırkını ve gezegeni köle haline getirdiler. Ve her ele geçirdikleri gezegende yaptıkları gibi Combine teknolojisini kullanarak, Xen'in üstün ırkı sayılan Vortigaunt'lardan (Half-Life 1'deki elektrik atan yaratıklar) yeni melez Süper Askerler yarattılar. Xen iklimine uygun ve Combine teknolojisini kullanabilen bu askerler sayesinde gezegen üzerindeki hakimiyetlerini iyice kurmuş oldular. Combine aynı zamanda kurbanları olan türlerden birini, halkının Combine'ın isteklerini yerine getirmesini sağlayacak bir lider olarak gezegenin başına geçirdi. Bu yaratık, Half-Life 1'in sonunda Gordon Freeman'in yokettiği Ninilanth'dı (ki biraz dikkat ederseniz, aslında Ninilanth'ın bayağı geliştirilmiş bir Vortigaunt'a ne kadar benzediğini farkedebilirsiniz.) Xen'de bunlar olurken, Dünya'da henüz Combine tehlikesi baş göstermemişti. Gordon Freeman, henüz Black Mesa'daki görevine başlamamıştı ve hala doktorası için M.I.T.'de çalışmaktaydı. Black Mesa'da ise küçük teleportasyon deneyleri yapılıyordu. Araştırmacılar Dr. Eli Vance ve Dr. Isaac Kleiner'ın gözetimi altında Xen'den gelen kristaller ve organizmalar incelendi ve araştırmalar ilerledi. Xenian'ların Combine'a boyun eğmelerinin üzerinden 5 yıl geçtiğinde ve 2000 yılına geldiğimizde ise, insan ırkının çöküşüne neden olan olay gerçekleşti. Combine'ın Dünya'mızı farketmesine neden olan "Ses Çağlayanı" olayı. Çağlayan'a, Black Mesa'nın Yöneticisi Wallace Breen'in seçtiği bazı örnekler neden oldu. Yine de bu Çağlayan'ın başlamasına Breen'in bilinçli ya da bilinçsiz neden olduğu bir muamma olarak kaldı. Gordon Freeman ise, M.I.T.'teki doktorasını bitererek, Dr. Isaac Kleiner'ın da katkısıyla Black Mesa'daki görevine başladı ve önemli bir teleportasyon deneyinde görev aldı. Herşeyin ters gidip de, Black Mesa'yı cehenneme çeviren deneyde yani. Gordon radyasyona ve birçok şeye dayanıklı HEV suit'inin ve G-Man'in de katkılarıyla Black Mesa'dan sağ kurtulmayı başardı. Sağ kurtulmakla da kalmayıp, Xen'e giderek oradaki Combine güçleriyle savaştı. Ve en sonunda da Ninilanth'ı öldürerek Vortigaunt'ları ve diğer Xenian'ları serbest bıraktı. İşin ilginç olan yanı ise, Gordon Xenian'ları kurtardığının farkında değildi. Çünkü Gordon'un tek amacı hayatta kalıp Xen'den ve Black Mesa'dan sağ olarak kurtulmaktı. Sonrasında ise, G-Man Gordon'a seçim şansını sundu. Kendi ölümü veya ona hizmet etmek arasındaki seçimde, Gordon G-Man'e hizmet etmeyi seçti. G-Man, Gordon'u uyutarak, gerektiğinde çağırmak üzere bir tür zaman yavaşlatıcı bölmeye koydu. Ve bizim bildiğimiz Half-Life da burada sona erdi. Gordon Xen'deki Combine hakimiyetini kaldırırken, Combine da Gordon'u ve Xen ile Dünya arasında açık kalmış portalları farketti. Daha önce Dünya'nın varlığını farketmemiş olan Combine, derhal Dünya'yı istila planlarına başladı. 2002 yılında, Portal Fırtınaları başladığında ise, Half-Life'daki olayların ardından Black Mesa'nın tüm dünya üzerinde büyük bir dalga gibi etkisi oldu. Xen'den gelen her türden uzaylı, artık özgür olsalar da yarım bıraktıkları savaşı bitirmek için Dünya'ya akın etti. Headcrab'ler yerleşim merkezlerine akın ederken başka Xenian'lar da şehirlere ışınlandılar. Dünya'da bir kaos hüküm sürmeye başladı. Askerler tarafından korunan, dikenli tellerle çevrili şehirlere, Xenian'lardan korunma amacıyla kaçan insanlar büyük bir nüfus kaymasına yol açtılar. Xenian'lar dış dünyayı istila ederken şehirlerinde yeniden normal hayatlarına dönen insanların üzerine güven verici bir huzur çöktü. 2 yıl sonra, 2004'te, Combine'ın Dünya üzerine istilası başladı. Xen portallarını bir taşıma kapısı olarak kullanan Combine, Dünya'daki hakimiyetini kurmak için topyekün bir saldırı başlattı. Xen'de de kullandıkları aynı DNA kombinasyonu teknolojisini, Dünya'da en üstün ve de baskın ırkı insanlar üzerinde kullanarak, burada da bir süper ordu oluşturdular. İşte insanlar ve özgür Xenian'lar arasındaki ittifak da böylece kurulmuş oldu. Özgür kalan Vortigaunt müttefikleriyle birlikte diğer Xenianlar, Combine'dan intikam almak için insanlarla ittifak yaptılar. Xenian'ların çoğu, insanların yanında yer alırken, Headcrab'ler gibi bazı yaratıklar ise, doğaları gereği gördükleri her canlıya saldırmaya devam ettiler. Yine de, Xenian ve insanların yaptığı ittifak, Combine'ı durdurmaya yetmedi. 7 Saat Savaşı olarak anılan savaşın sonunda, sadece 7 saat içinde Dünya, istilacı Combine güçlerinin önünde düştü. Black Mesa'nın eski yöneticisi Dr. Wallace Breen, Dünya'nın teslimiyetini Combine'a ilan etti. Buna karşılık olarak da, Combine Breen'i Dünya üzerindeki Combine Overwatch'un lideri yaptı. Aynı Xen'de Ninilanth'ı yaptıkları gibi... Dünya'daki nüfusun yoğun olduğu bölgelerdeki topraklar yokedildi. İnsanlar, Combine tarafından ele geçirilme korkusuyla şehir dışına kaçıp, yayıldılar. Küçük isyancı grupları ise, Combine'a ve köleliğe karşı yüzeyde çarpışmaya devam ettiler. Geriye kalan yoğun nüfuslu şehirler ise, Combine tarafından City 1, City 2... City 17 gibi isimlerle tekrardan isimlendirildiler ve Dünya'nın hakimiyetini eline almış olan Combine'ın emri altına girdiler. Bu sırada New York'taki Birleşmiş Milletler merkezi de ele geçirilip yokedildi. City 17'de, Combine'ın Dünya'daki ana kalesi olan "The Citadel" inşa edildi. Başka şehirlerde başka kaleler inşa edilmiş olsa da, hiçbiri City 17'deki kadar etkili olamadı. Bu devasa, bulutlara kadar uzanan yapılar Combine'ın kontrol merkezlerinin yuvaları haline geldiler. Combine orduları, askerleri, araçları ve cephaneleri (oyunun sonunda The Citadel'e girerken, kendiniz de görebileceğiniz gibi) burada üretilmeye başlandı. Wallace Breen, City 17 kalesinin en tepesinde isyancı gruplarla başetmek üzere bulunmaktaydı. Planlarının bir parçası da, Dünya'nın kalan vatandaşlarına bir psikolojik oyun yaparak, onları Combine'ın daha kolay asimile edebileceği hale getirmekti. Bu amaçla, Combine istilasının aslında insanlık adına iyi bir şey olduğu, ölümsüzlüğün ve daha bir çok yolun kapılarının insanlık adına açıldığına dair propagandalar yapmaya başladı. Portal Fırtınaları'nın ardından, insanlar yine böyle bir düzensizlik içinde Breen'in varsayımlarına ve yalanlarına inandılar. Overwatch'lar, insan şehirlerini dış dünyadaki uzaylılardan korumaya devam ettiler. Böylece korkak insanlar, şehirlerde yaşamaya devam ettiler. Wallace Breen, Combine'ın tüm insanlığı öyle ya da böyle yok edeceğini anlamıştı. Kendi hayatını kurtarmak amacıyla Dünya'yı, hayatı karşılığında teslim etti. Böylece Combine ile bir anlaşma yaptı: Eğer Dünya'yı güvenli bir şekilde Combine Yüksek Lord'una götürebilirse, kendisi bir Combine portalı ile Dünya'dan güvenli bir şekilde kaçacaktı. Bu zamana kadar, isyancılarla baş etmek ve onları Combine, gezegene yerleşinceye kadar Combine kırması kuvvetlerle durdurmak onun göreviydi. The Combine bazı geçişsel projelere başladı. İlk olarak Dünya'nın atmosferini insanların zorlukla soluyabileceği bir hava ile değiştirdiler. Bunu Combine Overwatch'unun anahtar bir elementi olan Hava Değiştirme Programı (Air Exchange Program) ile yaptılar. Ardından, Overwatch'lar bir Önleme Alanı ile insanların üremesini engellediler. Bunu yapmalarının sebebi yeni insanların doğamaması, böylece kalan insanların, insanlığın son nesli olmasını amaçlamalarındandı. En son olarak Combine, Dünya'nın okyanuslarını emmeye başladı. Bu projeler Combine'ın, gelecek olan yeni yerleşecek halkı için hazırlık yaptığını gösterdi. Ve tarihler 2010'u gösterdiğinde, G-Man, Gordon Freeman'ı yeni görevi için uyandırdı. Gordon, Dünya üzerindeki isyancı güçlere yardım etmek amacıyla G-Man tarafından City 17'ye yollandı, ve böylece, bizim bildiğimiz Half-Life 2 başlamış oldu. HL2 city 17'de the combine'in stormtrooperlara benzeyen askerleri disinda savastigimiz baska uzayli yaratiklar da var. combine'in dunyadan once isgal ettigi xen isimli bir gezegenden geliyor bu ucube yaratiklar. arada sirada combine askerlerinin de bunlarla savastigini goruyoruz. bazilari insanlari kafalarina yapisarak bir nevi zombi haline getirmekte. bunlarin dunyaya gelisi ilk half life'daki baska bir hadise, kisaca bir portal kazasi diyelim. xen gezegeninin zeki irkindan dunyaya gelen direnisciler ise bizimle isbirligi yapiyor. iste boyle sagda solda uzayli, zombi, combine askeri kici tekmeledikce, tecrube kazanmis ve yeni silahlar edinmis olarak oyuna ilk basladigimiz mekana donuyoruz. tabi ortam eskisinden biraz farkli. bizden gazi alan direnisciler karsi taarruza gecmis. onlarin da yardimiyla kendimizi combine'in bir uzay gemisini andiran merkez binasina, gokdelenine atiyoruz. burada isbirlikci dr breen bizi kendi tarafina cekmek icin turlu maymunlukler yapsa da delikanliliktan odun vermeyip binanin guc unitelerini ve ana portal'ini hasat ediyoruz. bu sirada buyuk bir patlama oluyor elbette. iste tam bu patlama aninda gman yine zamani yavaslatarak gelip bizi kurtariyor. Episode One ilk oyunda dr. breen'in partikullerine ayrıldıgı teleport patlamasından sonra, episode one'da vortiguantlar sayesinde bu patlama alanından kurtuluyor ve kendimizi bir toz toprak yıgınının altında buluyoruz. dog bizi kurtardıktan sonra, alyx vance'le buluşuyor ve dr. isaac kleiner ve dr. eli vance ile video konferans aracılıgıyla ne olup bittigini ogreniyoruz. her ne kadar bu muhabbet "oh my god!"larla dolu, $ehrin durumunu cok da acıklamayan bir diyalog olarak geli$se de, oyun boyunca duruma tanıklık etmeye bol bol fırsatımız oluyor ve daha da guzeli, sokaklarda dr. breen'in konu$malarını yaptıgı devasa ekranlarda artık dr. isaac kleiner'i izliyoruz! gorunuşe bakılırsa, yarattıgımız patlama sonucu citadel'in dark matter core'u kararsız hale gelmiş ve her an devasa bir patlama yaşanabilir. gorevimiz, patlamayı geciktirmek. citadel'in icine tekrar girince, dark matter core'un patlamasının aslında combine (hadi biz bunlara dr. breen'in tanımıyla "benefactors", dr. isaac kleiner'ın yeni tanımlamasıyla da "malefactors" diyelim...) tarafından bilincli bir bicimde gercekle$tiriliyor. icerigini henuz bilmedigimiz bir mesajı citadel'de kopyalayıp durumun karmaşası konusunda bir fikir edinince, gorevimiz city 17'den mumkun oldugunca uzaklaşmak ve mesajı deşifre etmek icin dr. eli vance'in yanına gitmek oluyor. kısaca episode one, citadel'de başlayıp kacışımızla bitiyor . Episode Two oyuna bir önceki bölümde tren faciasından kurtularak başlıyoruz .. citadel parcalanmış durumda ve de devasa metal yıgınları şehrin en uzak koşelerine kadar yayılmış, topragın icine saplanmışlar. citadel'in merkezinden ise mavi bir ışık şeridi, gokyuzunde, bulutların arasındaki devasa bir hortuma uzanıyor. anlaşılan o ki, citadel kullanılamaz durumda olsa bile, combine citadel'in parcalanmasıyla oluşan enerjiyi bir "super portal" acmakta kullanıyor. Direniş üssüne gitmek üzere yola koyuluyoz yolda alyx mefta ediyolar bizde onu canlandırmak için vortigua lerden yardım alıyoruz.. alyx canlandırdıktan sonra yola devam etcez.. ama onun canlanması sırasında g-man görünüyo ve alyx e babasına iletmesi için bir mesaj veriyo.. Direniş üssünde combinelerin portalını yok etmek için bir roket hazırlanmış bunun ateşlenmesine yardımcı oluyoruz.. bu arada alxy mesajı babasına iletiyo oda bize borealis adlı gemeiden bahsediyo bu gemide combinelerin aradığı bişe var ve tehlikeli olabilirmiş.. ( borealis black esa ihalesini almak isteyen ama lamayan aperture şirketine ayit bir gemi ) sonrasında roketi ateşlemek için çetin bir mucadeleye giriyoruz.. ve portal patlatılıyor.. ayrılış sırasında alyx babası eli vance öldürülüyo ve ölmeden önce borealisin yok edilmesi gerektiğini söylüyor sanırım episode 3 de bu borealis e seyah etcez .. G-MAN la ilgili yeni teori.. episode 2 deki bilgiler ışığında .. g-man bu black mesa ihalesini alamayan diğer şirketin adamı çıkabilir o şirketin bambaşka amaçları vardı belkide.. g-man de şimdi bunlar için uğraşıyo arkadaşlar sizde bulduğunuz spoilerları ve daha detaylı konu anlatımları varsa ekleyin güzel bir paylaşım olsun NOT : yazıların büyük çoğunluğu eksisozluk ve trgamer dan alıntıdır |
birde bu ertelenen maçlardan oynamışım ben kupon ne olacak şimdi