C

Yüzbaşı
15 Ağustos 2007
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
5 üye
Görüntülenme (?)
22 (Bu ay: 0)
Gönderiler Hakkında
C
14 yıl
EXE. Hataları ?
Merhaba dostlar.
Dükkanımda boş oturmaktan sıkılıp kendime yeni bir bilgisayar aldım geçen hafta.

Toplama bir bilgisayar.

Masaüstü bilgisayar.

1GB Ekran kartı ATİ Radeon bilmem ne serisi (son çıkanlardanmış arkadaşım öyle söyledi), 1 terabayt harddisk, 4 ram ve 4 çekirdek.

Bilgisayarım sorunsuz çalışıyor, internete girmede, windows işlemlerinde bır sıkıntı çıkarmıyor ancak 2-3 gündür oyun oynamak için yeltendim, oyunları yükleyip oynuyorum ancak en en en fazla 30 dk sonra misal veriyorum 'pes10 exe yanıt vermiyor' gibi bir uyarı verip 'hata raporu gönder' yada 'gönderme' diye uyarı veriyor.

Oyunlarımın hepsi de orijinal.

10-15dk da 1 oyunuı tekrar açmak zorunda kalıyorum.

Hatta bazen bilgisayar kendi kendine reset bile atıp yeniden başlatıyor.


Sistemim çok sağlam ama bu sorun beni çıldırtıyor!

Ne yapmalıyım? Sizce sorun neyden kaynaklanıyor?


Yardımcı olursanız çok minnettar olacağım. Olmazsanız da katil olup şu makineyi paramparça edeceğim.

Okadar para saydık hala hala hala sorun çıkartacaksa neyleyim ben bu bilgisayarı?!
C
16 yıl
Amerikan Konsolosluğuna Saldırı ve Orada Görevli Polisler
Her nekadar ABD konsolosluğu olsada ölen polisleriniz için üzüldüm.

Fakat olayda birşey dikkatimi çekti.


Kenan adında bir arkadaşım ABD konsolosluğuna yakın oturuyor.Olaya şahit olmuş ve onun bahsettiğine göre amaç Amerikan konsolosluğuna değil, orada çalışan bürokrat veya herhangi bir amerikalıya değilde türk görevlilereymiş.
Araçtan iner inmez, izlediklerime ve Kenan'ın bahsettiklerine göre söylüyorum, oradaki ABD konsolosluğu görevlilerine değilde polislere saldırmışlar.O Amerikalıları görmüş oldukları halde polise ateş etmeleri ilginç.

Hedef saptırma var zannediyorum.Çünkü bu meselenin aslında Ergenekon Terör Örgütünün bulunduğunu düşünüyor ve yurt dışına çıkan bir rütbelinin bu konuda polislere göz dağı verme olasılığını yüksek buluyorum.

Bilmiyorum, sizler ne düşünüyorsunuz bu olayda fakat izlenimlerim bunlardı.

Keşke ABD konsolosu bu polisler yerine ölseydi diyeceğim fakat birçoğunuz tepki gösterecek.
Ben Amerikayı sevmiyorum.Bunu normal karşılayın.Aynı duyguları benim konsolosluğum için paylaşan milyonlarca Amerikalı İdiot var.Bizde taş atana ekmek atmak yoktur...

Cevaplarınızı bekliyorum, sevgilerle.
C
16 yıl
Yaşlılık
Evime yürüyordum.Elimde poşetlerim, aklımda düşüncelerimle.Bir bağrışma sesi ilişti kulağıma.
Yolun sağ tarafındaki evin 2. katındaki perdeleri açık olan pencerenin önünde ortalama 40-45 yaşındaki bir hanımefendi ile oğlu tartışıyor.

Oğlu kadına 'ne var ulan, ne istiyorsun, sanane yani, öyle olmuşsa seni ne ilgilendirir' gibi cümleleri patavatsızca annesine savuruyor ve elini de havaya kaldırıp sınırli bir şekilde jestler yapıyordu.

Evi 100metre geçmemişken dış kapısını sertçe kapatıp: 'konuşma be yaşlı bunak' diyen bir çocuk daha gördüm.
Şok olmuştum.Nedense aklıma benimde zamanında rahmetli anneme ve babama yapmış olduğum edepsizliklerim geldi.Eden buluyordu işte.Gerçi o insanların bir günahı var mıydı bilinmez fakat çok üzüldüm.

Bir arabaya sahip olduğumdan otobüslere binmem.Arabam bozulduğu için otobüse bindiğim cuma günündeyse kendisinden belki 4 kat daha büyük yaşlı bay ve bayana yer vermeyip uyumuş taklidi yapan gençlere, hatta ve hatta hiç utanmadan ondan yer isteyen amcanın birine 'yok, olmaz' diyen insanlar gördüm.

Baktım onlar, gençler kalkmıyor ben kalktım.Tepem attı ama bu arada.Sadece Turkiye'de de yok bu olay.
Moskova'daki metroda da sıkça oluyor.Orada metro her yere gittiği için ve kar, buz, soğuk problemi olduğu için metro tercih ediliyor.
Aynı zamanda benzin masrafı yerine 2-3 rubleyle Moskova'nın diğer ucuna gitmek herkesin hoşuna giden birşey olduğundan onlarca hatta binlerce çeşit insanla muhatap oluyor, kişilik öğreniyor, sizin deyiminizle insan sarfarı oluyorsunuz.

70'lik amcalarımızı ayakta bekleten 25'lik gençler, onları aciz gören fakat 20-30 sene sonra aynen ona benzeyeceğini düşünemeyen, halbuki bu iyiliğin kendisine döneceğini anlayamayan gençler...

Tanrı bizi affetsin...
C
16 yıl
Fast and Furious 4 - London Pursuit (2009)
C
16 yıl
Bir internet sitesinde çalan müziği bilgisayarıma kaydetmek istiyorum?
Yoldaşlar, şöyle bir problemim var:

Tarihi değeri olan Zeugma'nın sitesi,
ZeugmaWeb'in açıldığında çalan müziğini bilgisayara yüklemek istiyorum.Bunu nasıl yapabilirim?

Birde birinin profilinde bulmuştum, bir filmdeki parçanın adı
Ava Maria'yı da yükleyebilir miyim?

Platformlar faklı sanırım.

Yardımcı olursanız sevinirim.

İyi forumlar dilerim.
C
16 yıl
Spor Müsabakaları Toplumu Uyuşturuyor mu?
Futbol maçlarının izlenme katsayısı nedense ülke sorunları varken oluyor.Benim ülkem Rusya bunca senedir futbolda pekte önemli işler yapmamış bir ülke.Benim de ilgim yoktur futbola.İlgim olmasa bile şuan ülkemde olan sorunları avrupa kupası organizasyonu perdeliyor.Moskovsky Komsomolets'te onlarca siyasi ve ekonomik problem sunulduğu halde sür manşete Rusya-Hollanda maçı verildi.
Birisi yazmıştı, kim hatırlamıyorum gazeteyi artık arka sayfadan okumaya başlıyoruz.
Turkiye-Croatia maçından sonraki sabah çoğu gazetenin ilk sayfasında turk oyuncuların yüzlerinden başka ibare yoktu.Sen spor gazetesi değilsinki Turkiye veya Rusya'nın atladığı turu normalmişcesine kapak yapasın?
Yanlış.
İdiot Amerika'da da bu var. NBA miydi neydi, onunla, basketbolla uyutuyorlar oradada.
Her devlette aynı sorun; farklı uyutma çeşiti, kimi basketle kimi futbolla.
Açıkçası spor bir bağımlılık maddesi gibi, bunuda iyi kullanıyorlar bizi uyutanlar.
C
16 yıl
Dünyada çocuk sayısı giderek düşüyor, İsrail\u0027de ise artıyor!
Gelişmiş Batılı ülkeler çok çocukluluğu teşvik ediyor. Ancak nüfus bir kez düşmeye başlayınca teşvikler de işe yaramıyor. Yıllık artışın yüzde 2,1'in altına düşmemesi gerekiyor. Türkiye tam sınır noktasında bulunurken, İsrail'de her aileye 4-5 çocuk düşüyor.

Amerika'nın en hızlı büyüyen ailesi, Ankansas eyaletinde yaşıyor. 41 yaşındaki Michelle Duggar, geçtiğimiz günlerde 18'inci çocuğa hamile kaldığını öğrendi. En yaşlısı 20 yaşında, en genci 9 aylık olan 10 erkek ve 7 kızdan oluşan aile, yeni üyesini bekliyor. Duggar, iki kez ikiz doğurmuş. ABD'de doğum oranı, 1970 yılındaki yıllık yüzde 2,55'ten, 2,1 seviyesine geriledi. Bütün çabalara ve teşviklere rağmen de bu oran düşmeye devam ediyor. Bugün her altı kişiden biri 65 yaşın üzerinde.

Ülke nüfusunun ne azaldığı ne de arttığı denge durumundaki hâle "nüfus istikrarı" deniyor. Sadece nüfusun aynen devamı için bile ortalama her kadının, hayatı boyunca 2,1 çocuk yapması gerekiyor. Bazı çocukların yetişkinliğe ulaşmadan ölmesi sebebiyle 2 çocuk yerine 2,1 çocuk ortalaması nüfus istikrarının temel rakamı. 2,1'den fazla doğum oranında nüfus artıyor.

Doğum oranı Avrupa'da düşüyor

Doğum oranı en az olan 10 ülkeden 9'u Avrupa'da bulunuyor. Avrupa'da doğum oranı istikrar eşiği olan 2,1'den çok daha az, 1,3 seviyesinde. Bu eşiğin üstünde olan hiçbir Avrupa ülkesi yok. Avrupa'da, fabrikaları kimin çalıştıracağı, tarımı kimin yapacağı en büyük sorunlardan biri haline gelmiş durumda. Doğum oranı düşüşü gelişmekte olan ülkelerde de sorun olmaya başladı. Çin'in doğum oranı 1970 yılındaki 5,8'den günümüzde 1,6'ya, Hindistan'ınki 5,8'den 2,9'a, Endonezya'nınki 5,6'dan 2,4'e geriledi.

Time dergisinin haberine göre, Washington yönetimi yeni doğan her çocuk başına yükseköğrenimi için 5 bin dolar para ayırmayı içeren bir plan üzerinde çalışıyor. Yılda 4,5 milyon çocuğun doğduğu ABD'de bunun devlete yılda 20 milyar dolarlık maliyeti olacak. Nüfus artışı ve çocukların geleceği, siyasetin de en önemli gündem maddelerinden biri. Demokrat Parti'nin başkan adaylarından New York Senatörü Hillary Clinton da doğan her yeni çocuk başına ailelere 5 bin dolar yardım yapılacağını vaat etti. Clinton'ın önerisinde, yeni doğan her çocuğa, 18 yaşında kendisinin tercihine göre üniversite parası ya da ev almak için olmak üzere doğduğunda adına bankaya 5 bin dolar yatırılması öngörülüyor. Ancak, nüfus artışı bir kere düştüğünde, artırmak için ekonomik teşvik yapmak tek başına işe yaramıyor. Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkede nüfusu artırabilmek için çeşitli teşvik yolları deneniyor. Avustralya'da çocuk başına 3 bin dolar ikramiye veriliyor. Birçok Avrupa ülkesinde bu uygulama var. Rusya Federasyonu, birinci çocuktan sonraki her çocuk için 250 bin ruble teşvik ikramiyesi ödüyor. Aylık ortalama gelirin 330 dolar olduğu ülkede bu bile nüfusu artırmıyor. Çünkü bütün tecrübeler gösteriyor ki, çiftler, kişisel, kültürel ya da dinî sebeplerle çocuk yapıyor, para için değil. Türkiye'de durum ne?

Yıllarca Türkiye'de çok çocuk yapmak neredeyse ayıplanacak bir olay gibi gösterildi. Başbakan Erdoğan'ın aileler için yaptığı "en az 3 çocuk yapın" çağrısı yine bazı kesimler tarafından hakarete varan eleştirilerle karşılandı. Oysa Türkiye'de ailelerin ortalama çocuk sayısı bugün 2,1. Yani tehlike sınırında.

İsrail'de aile başına 4-5 çocuk düşüyor

Yahudilerin aile başına çocuk sayısı Amerika ortalamasının çok üzerinde. İsrail'de de ailelerin çocuk yapması teşvik ediliyor. Aile başına düşen çocuk sayısı bu ülkede 3 ila 4 arasında değişiyor. İsrail içinde en yüksek doğum oranı "Ultra Ortodoks" ailelere ait; gruptaki her bir Yahudi aile başına yaklaşık 8 çocuk düşüyor. 2003 yılı istatistiklerine göre İsrail'deki Yahudi aile başına ortalama 4,8 çocuk düşüyor. İsrail, aile başına düşen çocuk sayısında dünyada birinci.

Ayten Gökçer, Brooklyn'i görse ne derdi?

New York Brooklyn'de bir cumartesi günü dolaşmaya çıkın. En çok dikkatinizi çekecek olan hususlardan biri, dinî kıyafetleriyle Yahudi aileler olacaktır. Hem de bunlar tek kişilik, iki kişilik değil, en az 4, 5 ve 6 çocuklu aileler. Başbakan Tayyib Erdoğan'ın üç çocuk yapın çağrısından sonra sanatçı Ayten Gökçer, katıldığı bir sohbet programında; "Tekamül etmiş insan 1 veya 2 çocuk yapar. Cahiller çok çocuk yapar." demişti...

----

Birilerinin yaptığı gaf beni pek ilgilendirmiyor da ''İsrail'in ve Yahudilerin Nüfus Artışı'' beni tedirgin ediyor...
C
16 yıl
Kızıl Ordu Korosu Türkiye\u0027ye geliyor!
TARİHÇE VE TANITIM


1927 Yılında kurulan ve dünyanın en büyük ordu korosu ünvanını elinde bulunduran “Alexandrov Red Army Chorus” (Rus Kızılordu Korosu) 80. Yılında, 15 Yıl aradan sonra, 30 – 31 Mayıs 2008 tarihleri arasında Ankara’da konser turnesi için Türkiye'ye geliyor.


1927 yılında 20 kişiyle kurulan koro, Moskova Konservatuarında akademisyen olarak görev yapan Aleksandr Aleksandrov tarafından ordu korosuna dönüştürülmüştür. Aleksandr Aleksandrov'un 1946 yılında ölümüyle yerine geçen oğlu Boris Aleksandrov tarafından bugünkü haline dönüştürülen koro önceleri Sovyet devriminin sembolü olarak tanındı. Ancak, değişen zaman ve koşullarla birlikte koro siyasi yapısından çok “Folklorik” bir yapıya dönüşmüştür.


Dünyanın her ülkesinde, çok sayıda konserler veren “Aleksandrov Red Army Chorus”, 1987 yılından sonra tamamen folklorik özellikleri ile izleyicilerin karşısına çıktı. Repertuarında 2000'e yakın eser bulunan koronun bir diğer özelliği ise, gittikleri ülkelerde o ülkeye ait seçtikleri eserleri de seslendirmeleridir. Rusya açısından folklorik bir sembole dönüşen koro, güçlü yorumları, sempatik tavırlarıyla, dünyanın hemen her ülkesinde milyonlarca izleyiciye konserler vermeye devam ediyor.


Koro ve organizasyon yetkilileri Türkiye ile Rusya'nın, iki büyük medeniyet olarak, asırlardır aynı coğrafyayı paylaştığını, özellikle de son yıllarda sanayi ve ticaret alanındaki yaşanan hızlı gelişme ve işbirliğinin kültür ve sanat alanlarında da aynı ivmeyi göstermesi gerektiği düşüncesinden yola çıkarak, bu görüşe katkı sağlamak açısından sanat organizasyonlarının önemli olduğu hususunda birleşiyorlar.



Kızılordu Korosu'nun 'aslı' geliyor


Rus Aleksandrov Kızılordu Korosu ve Dans Topluluğu, Türkiye'ye geliyor. Geçtiğimiz yıllarda 'Kızılordu Korosu' adıyla konser veren topluluklar olmuştu


Yetkililer bunların gerçek koro olmadığını, dünyaca ünlü asıl Kızılordu Korosu'nun 30 ve 31 Mayıs tarihlerinde Anadolu Gösteri ve Kongre Merkezi'nde başkentlilerle buluşacağını söylüyor. Kuruluşlarının 80. yılında, ilk kez 120 kişilik kadroyla Türkiye'ye gelecek toplulukta, 20 kişilik dans grubu da yer alacak. Portföyünde 2.000 eser bulunan topluluk, kendi klasik eserlerinin yanı sıra Türk müziğinden örnekler de sunacak. Gösteriyi, Rusya Federasyonu Büyükelçiliği, Rusya Federasyonu ile Türkiye İş ve Dostluk Derneği (RUTİD) ve Rus Kültür Derneği de destekliyor.
C
16 yıl
Teknoloji; Faydalı mıdır, Zararlı mı?
Bizden 800km ötedeki insanın sesini sadece 'yeşil tuş'a basarak duyabiliyoruz, 'telefonlarımızla'.
Sesini duymak yetmiyorsa şayet, 1saat kafi geliyor yanına varmamıza, 'uçakla'.
Sol kolumuz mu kırıldı, hiç üzülmeyelim.'Röntgen' ile nerede ne kadar çatlak ve kırık var tesbit ederiz.

Aslına bakarsanız bunların kulağa hoş gelen şeyler olduğunu bilirsiniz.
500 Sene önce Leningrad'daki akrabama İstanbul'dan 'Selam' göndermem belki 5 ayı bulurdu ama o akrabama '1,5 saat sonra yanındayım' diyebilecek bir cihazın olması ve benim 1,5 saat sonra orada olmamı o akrabama söylemem, onun bana 'hadi ordan be!' demesine sebep olurdu.Katırla 4-5 ay, Demir Kanatlarla sadece 1,5 saat!Fazla değil sadece 60 yıl önce yaşamış bir adama gidip:

Arkadaş, kendi sesini ve görüntünü bir gün sudaki yansımanı ve ses yankısını duyar ve görür gibi izleyeceksin deseydim, 'Tanrı aşkına ne saçmalıyorsun sen?' derdi.

Fakat şu an bunun gerçek olduğunu gerek tv gerekse video kameralarımızdan da görebiliyoruz.

Meseleye geri dönecek olursam, bizi 1000km uzaktaki arkadaşımızla tek tuşla buluşturan teknoloji harikaları telefonların yaydığı radyasyonun, Röntgen çeken bir adamın belli bir süre sonra parmağının işlevini yitirip kopmasının ve çok uzaktaki akrabamıza kısa sürede varmamızı sağlayan uçakların, otomobillerin ve daha nicelerinin yaydığı pis dumanlara ve çevre kirliliğine ne demeli?

Şimdi durup yargılıyorum, teknoloji beni arkadaşımla buluşturduğu için mi yoksa bunu yaparken bana zarar verdiği için mi faydalıdır?
Bu ancak, herkese en doğru davranma biçimini anlatan fakat kendi tam tersini yapan bir adama benzetilebilir.

O adam anlatmış olduğu güzelliklerle çevresine yarar mı sağlıyor yoksa sergilediği yanlışlıklarla çevresine kötü örnek olup zarar mı veriyor?

Bunu düşünmek lazım...
C
16 yıl
Rusya\u0027da yeni dönem!
< Resime gitmek için tıklayın >

Putin ikinci kez başbakan oldu...


Rusya'da önceki gün gerçekleşen törenlerle Kremlin'e oturan Rusya'nın yeni lideri Dmitri Medvedev, ilk icraat olarak selefi Vladimir Putin başbakanlığa aday göstermek olmuştu. Bugün yerel saatle 12:00'da toplanacak Parlamento Putin'in başbakanlığını müzakere ederek oylayacak. 450 sandalyeli mecliste 57 milletvekili olan Komünist Parti'nin dışında tüm partilerin Putin'e tam destek vermesi bekleniyor.




Rusya parlamentosu alt kanadı Duma Başkanı Boris Grizlov basına yaptığı açıklamada oturumun yerel saatle 12:00'da başlayacağını açıkladı. Müzakere ve oylama sürecinin 2 saate yakın sürmesi öngörülüyor. Putin'i başkan olarak seçen Birleşik Rusya (315 milletvekili), aşırı sağcı Vladimir Jirnovski'nin Liberal Demokrat Partisi (40 milletvekili) ve Federal Konsey Başkanı Sergey Miranov'un partisi Adaletli Rusya (38 milletvekili) Putin'in başbakanlığına destek verecek. Putin'in 400'e yakın bir milletvekili desteği ile başbakan seçilmesi bekleniyor.

Putin'in başbakan olmasının ardından herkesin merakla beklediği yeni kabine ile ilgili basına sızan ipuçlarının dışında herhangi bir açıklama yapılmıyor. Başbakan Putin yeni kabine ile ilgili çalışmalara önümüzdeki hafta başlayacak. Yarın Rusya'nın gündemi önceki günkü devir teslim töreninden daha fazla önem verilen 9 Mayıs Zafer Bayramı kutlamaları var.

PUTİN'İ İÇERDE ÖNEMLİ SORUNLAR BEKLİYOR

Makro ekonomik verilerin olumlu sinyaller vermesine karşın içerde ekonomik alanda önemli sorunlar Putin'i bekliyor. Gıda fiyatlarındaki aşırı artış, iki haneli rakamlara çıkan enflasyon, zengin- fakir arasında makasın açılması, rüşvetle mücadele yasası, emekli ve işçilerin durumlarının iyileştirilmesi, hukukta yapılması hedeflenen yeniden yapılanma, konut sorunu, sağlık alanındaki sorunlar başbakanın gündeminde olacak.

Putin tüm bu sorunlarla başa çıkabilmek için ilk iş olarak başbakan yardımcılarının sayısını artırıyor. Yeni dönemde 11 başbakan yardımcısının Putin'in kabinesinde yer alması bekleniyor. 1999 yılında Boris Yeltsin tarafından ilk defa başbakanlığa getirilen Putin ikinci kez oturduğu koltukta başarılı olmak zorunda. Aksi durumda planlandığı şekilde 2012'de tekrar Kremlin'e dönmesi güç olabilir.
------------
ve Medvedev...

< Resime gitmek için tıklayın >

Medvedev'den Almanları kızdıracak açıklama:

Rusya'nın yeni lideri Dmitri Medvedev 9 Mayıs Zafer Bayramı kutlamalarında yaptığı konuşmada Sovyetler Birliği'nin Nazi Almanya'sını yenerek Avrupa'ya özgürlük kazandırdığını savundu.




Politikacıların hatalarını insanların kanları ile ödediğine değinen Medvedev, "Savaş yıllarında büyük sayıda kayıplarımız oldu. Yaşlılar, kadınlar ve çocuklar hayatları ile politikacıların hatalarının bedelini ödedi. Bu yanlışlar gelecek nesillerin boyunlarında ağır bir yük olarak duruyor. Onlarca yıl geçmesine rağmen savaşın tarafı olan ülkeler o dönemin korkunç hasarını henüz gideremedi." dedi. Farklı verilere göre Sovyetler Birliği II. Dünya savaşında 8-30 milyon arasında genç nüfusunu kaybetti. Rusya'da yaşanan nüfus sorununun temelinde II. Dünya Savaşı'nda genç nüfusun cephede hayatını kaybetmesi yatıyor.

Rusya vatandaşlarının büyük bir kahramanlık göstererek sadece kendi ülkelerini değil, tüm dünyayı Nazizm tehlikesinden kurtardığını söyledi. Medvedev, "Avrupa ülkelerine özgürlük verdik." dedi. II. Dünya savaşında yer alan gazilere sağlık ve afiyet dileyen Medvedev, "Tüm yaşamınız boyunca saygıyı hak ediyorsunuz." ifadesini kullandı. Rusya'nın yeni lideri Uluslararası toplumun yeni tehdit ve tehlikelere karşı da birlikte hareket etmesini istedi.

...

Kendini beğenmiş Hitler ve kafası çalışmayan askerleri her 9 Mayıs'ta bizden ders alsınlar!..

-------------------------------------------------------------------------------------------------------
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.