|
arkadaşlar bu donanıma sahip araçların listesini yapmaya çalışıyorum, hangi modelde ne tip bir sistem var ve opsiyon ücretleri ne kadar bilgi sahibi olanlar yardımcı olursa sevinirim. ankarada yaşıyorum ve bu şehire dair en sevmediğim şey kışın 3-5 ay sabah/akşam buz gibi arabaya binip, araç ısınana kadar (min 15 dakika) tir tir titremek. Bir yandan da benden başka kimse bu konudan şikayetçi değil mi diye hayret ediyorum, forumlarda hiç bu konularda birşey bulamadım, showroomlara gittiğimde satış personeli biraz bilgisiz ise neden bahsettiğimi bile anlamıyor, kimi markaların satışçıları araçlarında bu donanımın olduğundan bile habersiz (borusan mesela, x1 de böyle bir opsiyonun olmadığını söylemişti, halbuki bmw de -bildiğim kadarıyla- bu opsiyon professional navigation sisteminin bir parçası ve modelden bağımsız olarak, prof. nav.i satın aldığınızda bu opsiyona da kavuşmuş oluyorsunuz) demekki kimse merak edip sormuyor!. neyse benim bulabildiğim kadarıyla bu opsiyonu sunan şimdilik 2 marka var ve sistemleri birbirinden farklı; bmw - aslında bmw ninki için "uzaktan çalıştırma" tabiri doğru olmaz. daha doğrusu "zaman ayarlı çalıştırma" olacak. ama aynı amaca hizmet ettiği için buraya aldım. idrive menüsünden girerek arabayı haftanın her günü için farklı çalışma saatlerine ayarlanabiliyor diye biliyorum. aşağıda bahsedeceğim volvo nun sistemine göre bariz bir dezavantajı var, o da haftanın her gününü önceden planlamış bir robot gibi yaşamıyorsanız arabayı sık sık gereğinden fazla ısınmış (ve gereksiz yere yakıt tüketmiş) veya yeterince ısınmamış olarak bulacağınız gerçeğidir. volvo - soğuk iklimden çıkan bir markadan bekleneceği üzere, volvo bu konuyu ciddiye almış ve kullanıcılara birbirinden farklı alternatifler sunmuş. öncelikle "compartment heater" diye bir opsiyon satın alabiliyorsunuz. bu yolcu kabinine takılan harici bir parça, normal havalandırma ızgaralarından değil kendi üstünde bulunan ızgaradan hava üflüyor. bu sistem aracı çalıştırmaya gerek olmadan aküden beslenerek aktif hale geliyor. herhangi bir zaman ayarı veya uzaktan çalıştırma fonksiyonu söz konusu değil, kabin ısısı belli bir derecenin altına düşünce kendi kendine çalışmaya başlıyor. İkinci seçenek uzaktan kumanda ile kaloriferi çalıştırmak, bu bir önceki sisteme göre aküyü yıpratmamak açısından cazip olabilir ama kumandanın çekmediği durumlarda (aracınızı evden/ofisten uzak bir yere park ettiğinizde) yine sıkıntı yaşanacaktır. Fakat volvo buna da bir çözüm düşünmüş ve bence bu alandaki son noktayı koymuş; "Volvo on Call". Bu sistem pek çok iletişim fonksiyonu sağlamasının yanı sıra, aracınıza SMS atarak kaloriferini çalıştırma komutu vermenizi de sağlıyor. Böylece aracı nereye park ettiğinizin bir önemli kalmıyor. (tabi GSM operatörünün kapsama alanları içerisinde!) açıkçası bu iki marka haricinde bu donanımı sunan başka araç bulamadım. (muhtemelen range roverlarda ve bilimum üst sınıf SUV araçlarda vardır ama bu araçlar benim bütçemin ötesinde olduğu için onları araştırmadım). audi de mesela yukarıdakilere benzer bir teknolojiyi bir önceki kasa A8 de sunmuştu, sunroof üzerine yerleştirilen güneş panellerinin ürettiği elektrik ile aracın içini ısıtmak veya soğutmak mümkündü ama bunu devam ettirip alt sınıftaki araçlarına yaymadılar, hatta bildiğim kadarıyla yeni nesil A8 lere de hiç koymadılar. merakım orta-üst sınıfta, fiyatı çok abartı olmayan bir segmentte bu opsiyonu alabileceğimiz başka marka var mıdır ? bir de, eğer bu opsiyonu benimle benzer düşüncelerle satın alıp kullananlar varsa onların yorumlarını da dinlemek isterim. umdukları performansı alabiliyorlar mı, yoksa şu anki haliyle pratik olmaktan uzak sistemler mi ? Teşekkürler |
|
Selamlar, Yaşının ilerlemesi ve ailemizin genişlemesi sebebiyle 2006 Passat ımızı yeni nesil bir SW araçla değiştirmeyi düşünüyoruz. bu iş için 70-80 bin liralık bir bütçe ayırdık. Aslında ne yalan söyleyeyim ailenin genişlemesi bir yana, aklımda hiç SW araç yoktu, zaten 20 yılı deviren otomobil hobim süresince bir tane sw araç beğenmişliğim veya göz koymuşluğum yoktu, taa ki geçen hafta Opel bayisine Antara bakmaya gidene kadar. Kapıdan girdiğimde tam karşımdaki mavi Insignia Sports Tourer gördüğümdeyse antarayı çoktan unutmuştum bile. Uzun zamandır bir araçtan bu kadar etkilendiğimi hatırlamıyorum, ilk görüşte aşk gibiydi son derece sportif dış tasarıma, iç mekanda deri/ahşap kombinasyonunun verdiği konfor eşlik ediyordu. Bilenler bilir, bu araç sadece en üst donanim seviyesi ile geliyor dolayısı ile donanım listesinin de sonu yok gibiydi, navigasyon, park sensörleri, cam tavan, adaptif farlar, elektrikli hafızalı koltuklar vs vs.. araçtan o kadar etkilenmiştim ki, kendimi iyi bir otomobil meraklısı olarak tanımlamasam hemen o anda orada el sıkışıp işi bitirecektim. ama serde merak var, araştırma arzusu var. o günden beri kendimi sw dünyasına verdim. dediğim gibi genelde çok merakım olmadığı için pek çok markanın pek çok modelini elemem fazla zaman almadı. en sonunda, uzun zamandır sedan versiyonuna heveslendiğim v60 ile bu alandaki ilk göz ağrım olan Insignia sports tourer arasında kaldım. bu iki aracın fiyat olarak aynı sınıfta olmadıklarının farkındayım fakat ihtiyaçlar/talepleri daha iyi karşılaması durumunda volvo için fazladan 10-15 bin tl vermeyi düşünebilirim. söz ihtiyaçlardan açılmışken önceliklerimiz şu şekilde; Donanimsal özellikler - navigasyon, hafızalı koltuk, uzaktan (veya zaman ayarlı) motor çalıştırma özelliği, ipod bağlantılı iyi bir ses sistemi Teknik özellikler - düşük motor hacimli, düşük veya makul tüketim değerlerine sahip motor, otomatik şanzıman tercih sebebi Genel Özellikler işçilik ve malzeme kalitesinin yüksek olması, en az passat kadar konforlu sürüşe imkan vermesi (yani yol/rüzgar/motor gürültüsünün minimumda olması), servis/bakım ücretlerinin makul olması ikilem yaratan durum ortada sanırım, volvo bunların hemen hepsini sağlayabiliyor fakat fiyat farkı imkanların üzerine çıkıyor ( donanımlı s60-v60 ların 100 bin tl civarında olduğu söyleniyor. opel 75 bin civarında). Ayrıca Volvo da makul motor opsiyonlarının daha bir kaç ay stoklara girmeyeceği, ufak dizel motor sipariş için ise en az 2011 in ikinci yarısına kadar beklemeyi göze almamız gerektiği kesin gibi. volvonun başka eksileri de var; navigasyon henüz aktif değil ne zaman olacağı da belli değil, iç mekanı opele göre daha dar, her ne kadar iç mekanın opelden daha kaliteli olacağı kesin olsa da, opel kadar albenili bir iç tasarımı yok, bakım/servis ücretleri opele göre daha yüksek. öte yandan opel de listenin çoğunu karşılarken, az sayıda ama çok hayati handikaplara sahip. en önemlisi sanırım benzin tüketimi. 1.6fsi motorlu otomatik şanzımanlı passat ile ortalama 9 L yakarken insignia ile muhtemelen 10-11 aralığını göreceğim. ne zaman araba satışı konusu açılsa "passat çok yakıyor satıp ekonomik bir şey alacağım" derken insignia almak tam bu ne perhiz bu ne lahana turşusu durumu yaratıyor. Ek olarak opelde otomatik şanzımanın sunulmaması da beni düşündüren başka bir dezavantaj. düz vitesli araç kullanmasını severim ama sabah-akşam iş trafiğinde boğuşurken değil tabiiki. seçim konusunda yorumlara ve tavsiyelere ihtiyacım var. özellikle opel sports tourer kullanıcıları fikir beyan ederse sevinirim. bu iki araç haricinde tavsiyelere de açığım. cevap veren herkese şimdiden teşekkürler |
|
Öncelike bu konu daha önce açıldıysa özür dilerim, aradım fakat bulamadım. Ateşleme bobini arızası sebebiyle servise götürdüğümüz 2006 1.6 FSI aracımızda, bir de direksiyon arızası (ELV) çıktı. Doğuş Oto tamirin yaklaşık 500-600 tl tutacağını söyledi ben de önce bir araştırma yapmak istedim. Diagnose sonuçlarını (arıza kodlarını) alıp internette arama yaptım ve hayretle, bu sorunun özellikle 2006 Passatların kronik bir problemi olduğunu, ortada bariz denebilecek bir dizayn/üretim kusuru olduğunu öğrendim. Misal; http://forums.vwvortex.com/showthread.php?3656214-Steering-Column-Lock-for-2006-Passat&p=56190981&viewfull=1 Bu yüzden, pek çok ülkede bu arızayı çıkaran araçların garanti kapsamından çıkmış olsalar bile servisler tarafından özel bir indirimle tamir edildiği söyleniyor. Bizde ise Doğuş Oto nun böyle bir müşteri memnuniyeti düşüncesi yok tabii, "arabayı şu an yaptırmayı düşünmüyorum" dedim diye servis danışmanının anahtarla evrakları bi kafama fırlatmadığı kaldı. Öğrenmek istediğim, bu tarz elektronik donanımların tamir veya parça değişimini yetkili servisler haricinde bir yerde yaptırmak mümkün müdür ? forumda benzer sorunu yaşayan varsa nasıl ve ne kadara çözdüğünü bildirirse çok sevinirim. |
|
Merhabalar, Şahsen merakla beklediğim ve yurtdışı testlerinde hep çok olumlu yorumlar alan BMW X1 nihayet türkiye'de satışa sunuldu. fakat, bu aracın lansmanını borusan oto biraz eline yüzüne bulaştırdı gibi geliyor bana. öncelikle, otomobil dergilerinde yaklaşık 10 gün önce türkiyede satışa sunulduğu yönünce haberler çıkan araç için, yanılmıyorsam düne kadar borusan oto ne web sitesinde ne de gazete/ tv reklamları aracılığı ile hiç bir şekilde bu bilgiyi duyurmadı. özellikle son bir haftadır önce merakla ardından hayretle her gün bmw türkiye web sitesini ziyaret ettim ve yepyeni kasa ve üstelik sınıfında çok iddialı olacağa benzeyen aracı neden bu denli umursamadıklarını anlayamadım. normalde firmalar aracı daha satışa sunmadan önce bu tip tanıtım kampanyalarına başlamaz mı ? neyse dün itibariyle x1 nihayet bmw nin web sitesine eklenmiş ve hürriyet gazetesinde reklamı çıkmıştı. hemen girip siteyi inceledim. fakat o kadar gecikmeye rağmen, bu site de son derece itinasız görünüyor. x1 fiyat listesinde tek bir motor ve tek bir donanım seçeneği ile 45.000 euro luk fiyat var. araç özelliklerini içeren sayfalarda dolaştığınızda ise dev navigasyon ekranından geri görüş kamerasına, deri döşemeden direksiyondan kumandalı otomatik vitese kadar onlarca donanım göze çarpıyor. 45.000 euroluk bir araçta bu donanımların olması ihtimali yok tabi, ama bu fiyata sattığı arabanın neye benzediğine dair fotoğraflar ve donanım listesi de koyması gerekmez mi borusan oto nun ? bütün fotoğraflar ve bilgiler bmw nin global web sitesinden alınıp türkçeye tercüme edilip konulmuş. o fotoğraflara bakıp borusan oto showroomuna gitse birisi muhtemelen orada gördüğü aracı tanıyamayacak. hayır madem sonuçta yapacağınız türkiyeye özel bir çalışma olmayacaktı o zaman neden bu kadar geciktiniz. topu topu 2 sayfalık metni türkçeye çevirmek mi bu kadar zamanınızı aldı ? sonuçta zaten bir ankaralı olarak borusan otoya kızgınım. zira koca 5 milyonluk ankarada biri havalimanının dibinde ( şehirden 30 km uzakta) diğeri ise gop ta (ufacık 2-3 arabalık) topu topu 2 showroomu var. şimdi x1 g.o.p. ta ki küçücük showroom da yoksa, görmek için kalkıp bir saatlik yola gitmek lazım. premium bir markanın potansiyel müşterisine bu kadar eziyet etmemesi gerekiyor. aynı kitleye hitap eden diğer firmalar ( sırf otomobil değil, kıyafet, gıda, mobilya aklınıza ne gelirse) en prestijli, en göz önündeki yerleri seçerken borusan showroom u dağın başına taşıdı resmen. şimdi de bu yeni araca olan ilgisizlik canımı sıktı. belki de x1 in x3 için çok ciddi bir rakip olması borusanın canını sıktı ve yeni x3 ler gelene kadar x1 i biraz düşük profil tutmaya karar verdi, kim bilir ? hiç showrooma gidip x1 inceleyen var mı ? fiyat ve donanımlar hakkında biraz gerçekçi fikir sahibi olmak istiyorum. ayrıca 45.000 euro ya otomobil diye ne verdiklerini de merak ediyorum. bu arada kendimce şöyle basit bir hesap yaptım; ingilterede benzer donanımlı bir x1 ile tiguan arasında 2-3 bin sterlin fiyat farkı var. geçen gün doğuşoto da gördüğüm full donanımlı tiguan 56 bin euro idi. bu da demektir ki, web sitesindeki kadar donanımlı bir x1 in en az 60 bin euro civarında olması lazım. |
|
traş makinası, projeksiyon cihazı, kahve pişirebilme özelliği.. iphone u tahtından indirecek"telefon" http://www.pomegranatephone.com/ bilenler söyleyip işin heyecanını kaçırmasın en azından bi süre
|
|
merhabalar, tv araştırırken her geçen gün biraz daha detayların arasında kaybolduğumu, sürekli ikilemlere düştüğümü fark ediyorum. burada yazanların bir çoğu da farklı görünmüyor :) kuyuyu biraz daha derinleştirmek adına kararsız kaldığım bir konuyu tartışmaya açmak istedim. toshibanın üst seviye lcd tv lerinde 2 özellik ön plana çıkıyor; - 100Hz tarama: Bu destek sadece Hd read (768p) modellerde var. - 1080p Çözünürlük: bu da sadece standart (60Hz) tarama ile beraber sunuluyor. ileride birgün ps3 alma ihtimali, hd dvd leri kayıpsız seyretme arzusu ve birşeyi almışken en iyisi olsun düşüncesiyle 1080p bir tv almayı düşünüyordum. ama öbür taraftan; çoğunlukla tv -özellikle spor programları- seyredeceğim için, 100Hz in bu alanda avantaj sağlayacağını düşünüyorum ( lcd nin bildiğim kadarıyla en büyük dezavantajı normal tv yayınlarında kötü ve doğal olmayan görüntü vermesi. 100hz nin bunu bir noktaya kadar engellediğini duydum) sizler ne dersiniz ? özellikle bu iki tip tv yi kullananların veya karşılaştırma imkanı bulanların yorumlarını bekliyorum. teşekkürler |
|
başlık pek spekülatif oldu kusura bakmayın. hepimiz; xbox360 ve ps3 ün grafik olarak wii den üstün olduğunu, fakat wii nin oynanabilirlik ( ki burada kastedilen %99 joystick oluyor) olarak diğer iki konsoldan daha iyi olduğu " gerçeğini" aldık kabul ettik. nintendo nun da üzerine yaslandığı pazarlama stratejisi de bu idi zaten. ne var ki sans voir kabul ettiğimiz bu durum hakkında -özellikle 5 dakikalığına bile olsa wii yi test etme şansı bulduktan sonra- kafamda soru işaretleri oluşmaya başladı. dediğim gibi wii nin fiziksel olarak oyuna katılma iddiası kulağa çok hoş geliyor. ama burada gerçekten fiziksel olarak oyuna mı katılıyoruz, yoksa yaptığımız diğer konsollarda parmakla yapılan şeyi kolla yapmaktan mı ibaret ? şahsen ikinci ihtimalin doğru olduğuna dair ciddi şüphelerim var. evde bir xbox ım var (360 değil) en sevdiğim oyunlarda bir tanesi fight night. fight night dediğiniz oyunda topu topu 3 çeşit yumruk var; direk, kroşe ve aparkat. wii nin işlemci/grafik anlamında xbox tan çok üstün bir makina olmadığı malum. bu durumda ben elimde bir joystickle odanın içinde kendimden geçmiş halde sağa sola yumruklar yağdırıp fişek gibi eskivler yaparken tv de ki karakter odun gibi pat pat yumruklar atacak demektir. her ne kadar bunun bile bir süreliğine çok eğlenceli olabileceğini kabul etsem de, bu etkinin çabuk geçeceğine, sıkılacağıma inanıyorum. bildiğim pek çok kişi wii çıktığından beri ışın kılıcı kullanabileceği bir star wars oyununun yolunu gözlüyor. fakat ben kılıç kullanılan oyunlarda da farklı bir durum olacağını sanmıyorum. bizler istediğimiz kadar elimizdeki kumandayla havada daireler çizelim, oyundaki karakter standart hareketlerini yapacaktır. wii nin jostick inden maksimum kullanılırlığın alınacağı oyun muhtemelen fps ler olacaktır. bana 10-15 sene önceki ördek vurduğumuz atarileri hatırlatıyor :) bütün bunlara rağmen, imkanım olan en kısa zamanda bir wii alacağım. alet tek kelime ile "orijinal" . ayrıca, apple ürünlerine karşı zaafım vardır ve apple bir konsol yapsaydı bu kesinlikle wii benzeri bir şey olurdu. ( güzel tasarım, güzel fikirler, düşük konfügürasyon yüksek fiyat :)) |
not: birebir aynı fiyatı bekleyecek kadar hayalperest değilim elbette ama verilen indirimin en fazla yarısını geri alırlar diyordum, onu bile kurtaramadık..