![]() Kaçak süper kütleli kara delik nasıl tespit edildi?Söz konusu kaçak süper kütleli kara delik, yaklaşık sekiz milyar ışık yılı uzaklıkta bulunan ve Kozmik Baykuş olarak adlandırılan etkileşim halindeki iki galaksinin içinde gözlemlendi. Güneş’in kütlesinin yaklaşık 10 milyon katı büyüklüğünde olduğu tahmin edilen bu devasa cisim, galaksi merkezinden çok uzakta yer almasıyla araştırmacıların dikkatini çekti. İlk ipuçları 2023 yılında Hubble Uzay Teleskobu verileriyle elde edilse de, olay ufkunun ışığı soğurması nedeniyle kara deliğin doğrudan gözlemlenmesi oldukça zordu. James Webb Uzay Teleskobu’nun kızılötesi gözlem yetenekleri, bu noktada devreye girdi. JWST, kara deliğin önünden geçerken etkileşime girdiği gaz bulutlarını ayrıntılı biçimde analiz etmeyi başardı. Bu analizler, cismin saniyede yaklaşık 620 mil hızla hareket ettiğini ve galaksinin yerçekiminden tamamen kurtulduğunu ortaya koydu. Bu hız, onu şimdiye kadar gözlemlenen en hızlı gök cisimlerinden biri haline getiriyor. Ayrıca Bkz.NotebookLM, Gemini 3 ile güçlendi: Veri Tabloları özelliği geldi Gözlemler yalnızca kara deliğin konumunu değil, çevresi üzerindeki dramatik etkilerini de gözler önüne serdi. Kara deliğin önünde galaksi ölçeğinde bir şok dalgası oluşurken, arkasında yaklaşık 200 bin ışık yılı uzunluğunda dev bir gaz kuyruğu meydana geldi. Bu gaz kuyruğu içinde yeni yıldızların oluşması, kara deliklerin yalnızca yok edici değil, aynı zamanda dolaylı olarak yapıcı süreçleri de tetikleyebileceğini gösteriyor. Bilim insanları, bu olağanüstü hızın muhtemel nedenleri üzerinde de duruyor. En güçlü senaryoya göre kara delik, başka bir süper kütleli kara delikle çarpışma veya yakın etkileşim sonucu oluşan yoğun kütleçekim dalgalarıyla fırlatıldı. Alternatif bir açıklama ise üç cisim etkileşimi olarak bilinen ve iki kara delikten oluşan bir sisteme üçüncü bir kara deliğin dahil olmasıyla ortaya çıkan dinamik dengesizlik. Bu tür olayların, galaksi birleşmeleri sırasında sanılandan daha yaygın olabileceği düşünülüyor. Kaynak:https://www.space.com/astronomy/black-holes/james-webb-space-telescope-confirms-1st-runaway-supermassive-black-hole-rocketing-through-cosmic-owl-galaxies-at-2-2-million-mph-it-boggles-the-mind |
![]() OnePlus 15T'nin teknik detayları gün yüzüne çıkıyorOnePlus 15T’nin ekran tarafında, serinin diğer üyeleriyle benzer bir çizgi izlediği görülüyor. Sosyal medyada ortaya çıkan bilgilere göre cihaz; 6,3 inç büyüklüğünde, 1,5K çözünürlük ve 165Hz yenileme hızı sunan düz yapılı bir OLED panel ile gelecek. Performans tarafında ise OnePlus 15T’nin Qualcomm Snapdragon 8 Elite Gen 5 yonga setiyle donatılacağı belirtiliyor. Kamera özellikleri de OnePlus 15T’nin dikkat çeken noktaları arasında yer alıyor. Sızıntılara göre cihazda 50 megapiksel çözünürlüğünde bir ana kamera bulunacak. Buna ek olarak 50 megapiksel telefoto lensin yer alacağı ifade ediliyor. Ultra geniş açılı kameraya dair henüz net bir bilgi paylaşılmamış olsa da telefoto lens tercihi OnePlus’ın optik zoom kalitesine odaklandığını gösteriyor. Bu yaklaşım, özellikle portre çekimleri ve uzaktan detay yakalamak isteyen kullanıcılar için önemli bir artı olabilir. Ayrıca Bkz.Android 16 güncellemesi, Pixel telefonlara güç kazandırdı Batarya tarafında ise 6,3 inçlik kompakt bir gövdeye rağmen cihazın 7.000 mAh’nin üzerinde bir bataryaya sahip olacağı iddia ediliyor. Batarya kapasitesinin yüksek olması, özellikle yüksek yenileme hızlı ekran ve güçlü işlemci kombinasyonunda kullanım süresini dengelemek açısından kritik bir rol oynayabilir. Cihazda ayrıca 3 boyutlu ultrasonik parmak izi sensörünün yer alacağı belirtiliyor. Bu teknoloji, klasik optik sensörlere kıyasla daha hızlı ve güvenli bir kilit açma deneyimi sunuyor. Henüz OnePlus tarafından resmi bir lansman tarihi açıklanmış değil. Ancak mevcut raporlar, OnePlus 15T’nin 2026 yılının ilk çeyreğinde tanıtılabileceğine işaret ediyor. Kaynaklara göre bu model, önümüzdeki yıl piyasaya çıkacak az sayıdaki kompakt performans telefonlarından biri olabilir. Bu da OnePlus’ın amiral gemisi segmentindeki rekabet gücünü daha da artırabilir. Kaynak:https://www.gizmochina.com/2025/12/20/oneplus-15t-display-camera-performance-and-battery-details-leak/ |
![]() Ayrıca Bkz.Android 16 güncellemesi, Pixel telefonlara güç kazandırdı Oppo Pad Air 5, 25 Aralık'ta tanıtılacak: İşte ekran, donanım ve yazılım detaylarıOppo Pad Air 5’in en çok öne çıkan özelliklerinden biri 2.8K Ultra HD çözünürlüklü ekranı. Bu çözünürlük, özellikle video izleme, dijital içerik tüketimi ve çoklu görev kullanımı açısından önemli bir avantaj sağlıyor. Geniş ekran alanı, tabletin hem eğitim hem de eğlence amaçlı kullanımda güçlü bir deneyim sunacağını gösteriyor. Ayrıca Soft Light olarak adlandırılan özel bir ekran versiyonunun da sunulacak olması, uzun süreli kullanımda göz yorgunluğunu azaltmayı hedefleyen kullanıcılara hitap ediyor. Tablet, Oppo’nun kendi yazılım arayüzü olan ColorOS ile çalışacak. ColorOS, Android tabanlı bir işletim sistemi olarak çoklu pencere desteği, tablet optimizasyonları ve ekosistem entegrasyonu gibi avantajlar sunuyor. Donanım tarafında ise Oppo Pad Air 5, 10.050 mAh kapasiteli büyük bir batarya ile geliyor. Bu pil kapasitesi, tabletin tek şarjla uzun saatler boyunca kullanılabilmesini mümkün kılıyor. WiFi ve 5G olmak üzere iki farklı bağlantı seçeneğinin sunulması da cihazın farklı kullanıcı profillerine hitap etmesini sağlıyor. ![]() Son olarak tasarım tarafında ise Oppo Pad Air 5, Yıldız Işığı Pembesi ve Uzay Grisi olmak üzere iki farklı renk seçeneğiyle sunulacak. Mat kadife dokulu arka panel, hem estetik hem de tutuş açısından premium bir his yaratmayı amaçlıyor. Oppo’nun son dönem ürünlerinde benimsediği sade ve modern tasarım dili, bu tablette de kendini gösteriyor. Kaynak:https://www.thetechoutlook.com/new-release/gadgets-release/mobile/oppo-pad-air-5-confirmed-to-launch-in-china-on-25th-december-colour-options-storage-variants-battery-details-and-more-revealed/ |
![]() Ayrıca Bkz.iOS 26 kodları, Apple’ın gelecek planlarını ortaya çıkardı NotebookLM artık Gemini 3 altyapısını kullanıyorGoogle’ın yaptığı resmi açıklamaya göre NotebookLM artık tamamen Gemini 3 altyapısını kullanıyor. Şirket, bu geçişin özellikle mantıksal çıkarım kabiliyetlerinde ve farklı veri türlerini aynı anda anlama becerisinde kayda değer iyileştirmeler sağladığını vurguluyor. Hangi Gemini 3 varyantının kullanıldığı açıkça belirtilmese de NotebookLM’nin önceki sürümlerde genellikle daha hızlı yanıt veren Flash modellerini tercih ettiği biliniyor. Uygulama içinde model değişikliğini gösteren ayrı bir ibare bulunmaması ise Google’ın bu geçişi kullanıcı deneyimini bozmadan, arka planda gerçekleştirmeyi seçtiğini gösteriyor. ![]() NotebookLM’de Yeni Veri Tabloları Ne Sunuyor?NotebookLM güncellemesinin en dikkat çekici yeniliklerinden biri de Veri Tabloları adlı yeni Stüdyo çıktısı oldu. Daha önce Sesli Genel Bakış, Videolu Genel Bakış, Zihin Haritası, Raporlar, Bilgi Kartları, Sınav, İnfografik ve Slayt Sunumu gibi farklı çıktı türleri sunan platform, artık kaynakları yapılandırılmış tablolar haline getirebiliyor. Bu özellik, dağınık metinleri düzenli ve analiz edilebilir veri setlerine dönüştürerek özellikle profesyonel kullanıcılar için ciddi bir zaman tasarrufu sağlıyor. Oluşturulan tabloların Google Sheets’e aktarılabilmesi ise veriyle çalışmayı daha da pratik hale getiriyor. ![]() Şu an için Veri Tabloları özelliği Google AI Pro ve Ultra abonelerine açık durumda. Google, önümüzdeki haftalarda bu özelliği ücretsiz kullanıcılara da sunmayı planladığını belirtiyor. Son olarak kullanıcılar, oluşturdukları çalışma kılavuzlarını, bilgilendirme belgelerini veya kaydedilmiş notlarını Google Dokümanlar ve E-Tablolar’a kolayca dışa aktarabiliyor. Kaynak:https://x.com/NotebookLM/status/2002115447425282449 |
![]() Ayrıca Bkz.Samsung, yeni kamera sensörü ile hareket bulanıklığını tarihe gömebilir Android 16 güncellemesi, performansı neden artırdı?Yapılan testler, Android 16 güncellemesinin işlemci performansına etkisinin sınırlı ama istikrarlı olduğunu gösteriyor. Geekbench 6 sonuçlarına göre Pixel 10 Pro XL’in tek çekirdek performansı yaklaşık %2, çok çekirdek performansı ise %5 oranında artmış durumda. Bu değerler kağıt üzerinde büyük bir sıçrama gibi görünmese de, sistem genelindeki diğer optimizasyonlarla birleştiğinde kullanıcı deneyimine olumlu yansıyor. Özellikle arayüz geçişlerinde ve uygulama açılış sürelerinde daha stabil bir yapı dikkat çekiyor. Asıl farkın ortaya çıktığı nokta ise günlük kullanım senaryolarını simüle eden testler oldu. PCMark Work 3.0 testinde Pixel 10 Pro XL’in aldığı puan yaklaşık %19,6 oranında yükseldi. Bu test; web tarama, belge düzenleme ve basit görsel işlemler gibi gerçek hayatta sıkça yapılan görevleri temel alıyor. Dolayısıyla Android 16 güncellemesiyle elde edilen bu artış, sentetik testlerden ziyade doğrudan kullanıcıların hissedeceği bir performans kazanımına işaret ediyor. ![]() Bu noktada performans artışının kaynağı merak konusu oluyor. değerlendirmelere göre Android 16 güncellemesiyle gelen gelişmiş bellek çöp toplama mekanizması bu iyileşmenin temel nedeni olabilir. Çöp toplama, işletim sisteminin kullanılmayan bellek alanlarını temizleme sürecini ifade ediyor. Android 16’da bu sürecin daha verimli hale getirilmesi, CPU üzerindeki yükü azaltarak gecikmeleri minimuma indiriyor ve genel sistem akıcılığını artırıyor. Güncellemenin bir diğer dikkat çekici yönü, performans artışlarının yalnızca en yeni Pixel modelleriyle sınırlı kalmaması. Kullanıcı geri bildirimlerine göre Pixel 8a gibi daha eski modeller de 3DMark testlerinde daha yüksek puanlar alıyor ve oyunlarda daha iyi kare hızları sunuyor. Bu durum, Google’ın yazılım optimizasyonlarını geniş bir cihaz yelpazesine yayma konusundaki kararlılığını gösteriyor. Reddit gibi platformlarda paylaşılan deneyimler, Android 16 güncellemesinin eski Pixel telefonlara da ikinci bir nefes kazandırdığını doğruluyor. Kaynak:https://www.androidauthority.com/android-16-qpr2-performance-test-3622602/ |
![]() Yörüngedeki GPU deneyi ne anlama geliyor?Starcloud tarafından SpaceX roketiyle fırlatılan Nvidia GPU, yörüngede aktif hale getirilerek Google’ın açık kaynaklı büyük dil modeli Gemma’yı çalıştırdı. Bu test, uzayda modern bir yapay zeka çipinin gerçek zamanlı olarak kullanıldığı ilk örnek olarak kayda geçti. Şirket ayrıca Shakespeare’in tüm eserleri üzerinde eğitilmiş küçük ölçekli bir dil modeli geliştirerek uzayda yapay zeka eğitiminin mümkün olduğunu somut biçimde gösterdi. Modelin ürettiği metinler, klasik Shakespeare İngilizcesine yakın bir dil kullanmasıyla dikkat çekti. Starcloud CEO’su Philip Johnston’a göre bu deney, konseptin teknik olarak sağlam olduğunu kanıtlıyor. Johnston, Dünya’daki veri merkezlerinde yapılan hemen her işlemin uzayda da gerçekleştirilebileceğini ve asıl motivasyonun enerji kısıtlamalarını aşmak olduğunu vurguluyor. Nvidia uzayda yapay zeka eğitimi yaklaşımı, özellikle soğutma ve enerji maliyetleri açısından ciddi avantajlar sunabilir. Uzayda güneş enerjisinin sürekli ve bol olması, uzun vadede operasyonel maliyetleri düşürme potansiyeli taşıyor. Ayrıca Bkz.Grip virüsünün hücrelere girişi ilk kez gerçek zamanlı izlendi Bununla birlikte, uzayda veri merkezi işletmenin zorlukları da azımsanacak gibi değil. Dünya’daki tesisler hava ve suyla soğutulabilirken, uzay ortamında ısıyı uzaklaştırmak çok daha karmaşık mühendislik çözümleri gerektiriyor. Starcloud bu sorunu, pasif radyatif soğutma prensiplerine dayanan devasa panellerle aşmayı planlıyor. Şirketin hedefi, altı kilometrekareden büyük soğutma yüzeyine sahip ve tamamen güneş enerjisiyle çalışan beş gigawatt kapasiteli bir yörünge veri merkezi kurmak. Teknik raporlara göre bu tür yörünge veri merkezleri, modüler yapıları sayesinde hızlı şekilde ölçeklenebilecek. Ayrıca Dünya’daki arazi, izin ve altyapı kısıtlamaları olmadan genişleme imkanı sunacak. Nvidia uzayda yapay zeka eğitimi vizyonu, bu anlamda yalnızca bir teknoloji gösterisi değil, aynı zamanda uzun vadeli bir altyapı stratejisi olarak görülüyor. Ancak radyasyonun elektronik bileşenlere etkisi, uzay çöpleriyle çarpışma riski, yörüngede kalmak için gereken yakıt ve veri güvenliği gibi konular hâlâ çözülmesi gereken başlıca sorunlar arasında yer alıyor. Bu alana ilgi duyan tek şirket Starcloud değil. Google, Project Suncatcher adı verilen girişimiyle kendi tensör işlem birimlerini yörüngeye taşımayı hedefliyor. OpenAI, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, Google CEO’su Sundar Pichai ve Elon Musk gibi isimler de uzay tabanlı veri merkezleri fikrini açıkça tartışıyor. Bu da Nvidia uzayda yapay zeka eğitimi hamlesinin, sektörde daha geniş bir dönüşümün parçası olduğunu gösteriyor. Kaynak:https://futurism.com/artificial-intelligence/orbital-ai-data-center-trains-first-model-space |
![]() Ayrıca Bkz.Samsung, yeni kamera sensörü ile hareket bulanıklığını tarihe gömebilir iOS 26.4’ten iOS 28’e: İşte Apple’dan beklenen yeniliklerKod parçacıklarının işaret ettiği ilk büyük durak iOS 26.4 güncellemesi. Apple’ın 2026 ilkbaharında yayınlaması beklenen bu sürüm, Apple Intelligence çatısı altındaki yenilikleri daha görünür hale getirecek. Özellikle Siri tarafında uzun süredir beklenen gelişmeler öne çıkıyor. Yeni Siri, desteklenen uygulamalar içinde sesli komutlarla bağlama dayalı görevler gerçekleştirebilecek. Kullanıcı, alışveriş listesine ürün eklemekten mesaj göndermeye ya da müzik başlatmaya kadar birçok işlemi daha doğal bir dil kullanarak yapabilecek. Siri’nin bir diğer önemli kazanımı kişisel bağlam farkındalığı olacak. Bu özellik sayesinde asistan, kullanıcının mesajlaşmalarında, e-postalarında veya diğer uygulamalardaki verilerinde geçen bilgileri anlayarak daha kişiselleştirilmiş yanıtlar sunabilecek. Örneğin bir sohbet içinde adı geçen bir podcast’i doğrudan bulup oynatabilmesi mümkün hale gelecek. Ekran farkındalığı ise Siri’nin o an ekranda görünen içeriği analiz ederek buna uygun eylemler önermesini sağlayacak. iOS 26.4 kodları, yalnızca Siri ile sınırlı kalmayan başka yeniliklere de işaret ediyor. iPhone, üçüncü taraf uygulamalarda kaydedilen kredi kartı bilgilerini algılayarak bunları iCloud Anahtar Zinciri’ne eklemeyi önerebilecek. Freeform uygulamasına klasör desteğinin eklenmesi, özellikle yoğun çalışan kullanıcılar için düzenleme tarafında önemli bir eksikliği giderecek. Apple TV uygulamasında yer alacak yeni Spor kategorisi ise içerik keşfini daha net bir yapıya kavuşturacak. Ayrıca Apple Hesabı ve iCloud girişlerinde cihaz bütünlüğünü kontrol eden yeni bir doğrulama sistemi de güvenlik tarafında öne çıkan bir detay olarak dikkat çekiyor. ![]() Aynı kodlarda Fotoğraflar uygulamasındaki koleksiyonların geliştirilmesine yönelik işaretler ve AirPods için yeni bir eşleştirme sistemi de yer alıyor. Bu detaylar, Apple’ın ekosistem içi deneyimi daha sorunsuz ve akıcı hale getirme çabasının devam ettiğini gösteriyor. Daha ileriye bakıldığında iOS 28 ile birlikte Apple Watch tarafında uyku takibine yeni ölçümlerin eklenmesi planlanıyor. Bununla paralel olarak Sağlık uygulamasının macOS 28 ile Mac bilgisayarlara taşınması da gündemde. Bu adım, Apple’ın sağlık verilerini cihazlar arasında daha bütüncül bir şekilde ele almayı hedeflediğini ortaya koyuyor. Kaynak:https://wccftech.com/ios-26-code-snippets-reveal-what-to-expect-from-ios-26-4-ios-27-and-ios-28-updates/ |
![]() Grip, her yıl milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir solunum yolu enfeksiyonu olsa da arkasındaki biyolojik süreç son derece karmaşık. Virüs, solunum yoluyla vücuda girdikten sonra bağışıklık sistemini aşarak hücrelere tutunur ve çoğalmaya başlar. İşte bu ilk temas ve hücre içine giriş aşaması, enfeksiyonun kaderini belirleyen kritik bir evre olarak kabul ediliyor. Yeni çalışma, bu sürecin sanılandan çok daha dinamik ve iki taraflı bir etkileşim olduğunu ortaya koyuyor. Yeni mikroskopi yöntemi hücre-virüs etkileşimini nasıl ortaya koydu?Araştırmacılar, klasik görüntüleme tekniklerinin sınırlarını aşmak için atomik kuvvet mikroskobu ile floresan mikroskobunu bir araya getiren hibrit bir sistem geliştirdi. ViViD-AFM adı verilen bu yöntem, canlı insan hücrelerinin yüzeyini son derece yüksek çözünürlükle tararken aynı anda virüslerin hareketlerini de izleyebiliyor. Atomik kuvvet mikroskobu, hücre zarının fiziksel şekil değişimlerini nanometre hassasiyetinde ölçerken, floresan mikroskobu virüs kaynaklı sinyalleri takip etmeyi mümkün kılıyor. Böylece hem hücrenin hem de virüsün davranışı eş zamanlı olarak analiz edilebiliyor. Bu teknik sayesinde grip virüsünün hücre yüzeyinde pasif bir şekilde beklemediği, aksine hücreyle adeta bir etkileşim süreci yaşadığı net biçimde gözlemlendi. Virüsün yüzeyinde bulunan hemaglutinin ve nöraminidaz proteinleri, hücre zarındaki siyalik asit moleküllerine bağlanarak ilk teması kuruyor. Ancak bu noktadan sonra hücre de sürece aktif olarak dahil oluyor. Hücre zarı geriliyor, şekil değiştiriyor ve virüsü içine almak için yapısal düzenlemelere gidiyor. Ayrıca Bkz.Balık mı pişireceksiniz? Tazeliğini dakikalar içinde ölçmek artık mümkün Çalışmanın en dikkat çekici bulgularından biri, hücrenin bu süreçte tamamen savunmasız olmadığı yönünde. Araştırmacılar, hücrenin aktin adı verilen iskelet proteinlerini kullanarak yüzeyinde çıkıntılar oluşturduğunu ve bu çıkıntıların virüsün içeri alınmasında kilit rol oynadığını tespit etti. Bu yapıların, virüs hücreye girmeden hemen önce ortaya çıktığı ve virüsün hücre zarında klatrin adı verilen bir kılıfla sarılmasını tetiklediği görüldü. Sonuçta virüs, küçük bir kesecik içinde hücrenin daha derin bölgelerine taşınıyor ve enfeksiyon süreci başlıyor. ViViD-AFM yönteminin bir diğer önemli avantajı ise floresan etiketlere ihtiyaç duymadan virüslerin izlenebilmesi. Bu durum, doğal koşullara daha yakın gözlemler yapılmasını sağlıyor ve etiketlerin hücre davranışını değiştirme riskini ortadan kaldırıyor. Araştırma ekibi, farklı grip virüsü türlerini ve çeşitli deneysel koşulları test ederek hücre-virüs etkileşiminin ne kadar değişken olabileceğini de ortaya koydu. Bu da grip virüsünün hücrelere girişi konusunda daha kapsamlı bir anlayış geliştirilmesine katkı sağlıyor. Kaynak:https://ethz.ch/en/news-and-events/eth-news/news/2025/12/how-influenza-viruses-enter-our-cells.html |
![]() Mevcut akıllı telefon kameralarının büyük bölümü rolling shutter yani kaydırmalı deklanşör adı verilen bir yöntem kullanıyor. Bu sistemde görüntü, piksellerin satır satır okunmasıyla oluşturuluyor. Hareketli sahnelerde ise bu yöntem, objelerin eğilmiş ya da bulanık görünmesine yol açabiliyor. Samsung’un üzerinde çalıştığı yeni kamera sensörü, bu temel sorunu çözmeyi amaçlayan küresel deklanşör seviyesinde bir yaklaşım sunuyor. Küresel deklanşör teknolojisi Galaxy kameralarını nasıl etkileyecek?Küresel deklanşör teknolojisi, görüntüyü satır satır değil tüm piksellerden aynı anda yakalamasıyla biliniyor. Bu sayede hareketli sahnelerde oluşan bozulmalar büyük ölçüde ortadan kalkıyor. Ancak bugüne kadar bu teknolojinin önündeki en büyük engel, yüksek çözünürlükte veri işlemenin zor ve maliyetli olmasıydı. Aynı anda çok sayıda pikselden veri alınması, sensör boyutunu büyütüyor ve işlem süresini uzatabiliyordu. Sızdırılan bilgilere göre Samsung, bu sorunu aşmak için hibrit bir sensör mimarisi geliştiriyor. Yeni Samsung kamera sensörü, kaydırmalı deklanşör temelli bir piksel yapısını, küresel deklanşöre yakın sonuçlar üreten algoritmalarla birleştiriyor. En dikkat çekici yenilik ise analogdan dijitale dönüştürücülerin doğrudan piksel gruplarına entegre edilmesi. Bu sayede sensör, veriyi daha hızlı okuyabiliyor ve gecikmeyi azaltabiliyor. Ayrıca Bkz.Asus Zenbook Duo 2026, daha büyük batarya ve çift ekranla geliyor Samsung’un tercih ettiği çözümde pikseller, 2x2’lik gruplar halinde çalışıyor ve her dört piksel ortak bir dönüştürücü kullanıyor. Piksel boyutunun 1,5 mikrometre seviyesinde tutulması, sensörün akıllı telefon gövdelerine sığmasını mümkün kılıyor. Bu yaklaşım, donanım boyutunu kontrol altında tutarken performans artışı sağlamayı hedefliyor. Ancak bu yapı, tamamen saf bir küresel deklanşör deneyimi sunmuyor. Şirket yetkililerinin paylaştığı bilgilere göre, 2x2 piksel grupları kendi içinde hâlâ kaydırmalı deklanşör benzeri bir davranış sergiliyor. Bu durum, görüntülerde çok hafif bozulmalara yol açabiliyor. Samsung burada devreye gelişmiş yazılım algoritmalarını sokuyor. Yeni kamera algoritması, hareket telafisi yaparak bu küçük bozulmaları yazılımsal olarak düzeltiyor ve kullanıcıya daha net kareler sunmayı amaçlıyor. Bu gelişme özellikle hareketli sahnelerde fotoğraf çeken kullanıcılar için büyük önem taşıyor. Çocuk, evcil hayvan veya spor fotoğrafçılığı gibi alanlarda Samsung telefonların zaman zaman eleştirildiği deklanşör gecikmesi sorunu, bu yeni kamera sensörüyle büyük ölçüde hafifleyebilir. Ancak henüz bu sensörün ne zaman ticari bir üründe kullanılacağı netleşmiş değil. Kaynak:https://www.sisajournal-e.com/news/articleView.html?idxno=417766 |
Yeni güncelleme ile Galaxy Buds uygulamasının çökme problemi giderildi
Galaxy Buds uygulaması çökme sorunu, özellikle kulaklıklar ilk kez kutudan çıkarılıp telefona bağlandığında ortaya çıkıyordu. Kullanıcılar, bağlantı anında uygulamanın kapandığını ve ekranda Galaxy Buds sürekli duruyor uyarısının belirdiğini bildiriyordu. Bu hata, kulaklıkların sağlıklı şekilde yapılandırılmasını engellediği için cihazdan tam verim alınamamasına yol açıyordu. Samsung’un yayınladığı yeni güncelleme, tam olarak bu senaryoyu hedef alıyor.
Ayrıca Bkz.Oppo Pad Air 5 tanıtım tarihi açıklandı: İşte öne çıkan özellikler
Android için Galaxy Buds uygulamasına gelen 8.0.00.2500 sürüm numaralı güncelleme, uygulamanın arka planda çökmesine neden olan yazılım hatalarını gideriyor. Samsung’un açıklamasına göre bu sürüm, özellikle ilk eşleştirme ve yeniden bağlantı süreçlerinde yaşanan kararsızlığı ortadan kaldırıyor. Güncelleme, Galaxy Store üzerinden kullanıcılara sunulmuş durumda ve uyumlu tüm Galaxy akıllı telefonlarda indirilebiliyor.
Galaxy Buds uygulaması, Samsung telefon ve tabletlerde genellikle önceden yüklü olarak geliyor. Ancak önceden yüklü uygulamalar da zamanla güncellemeye ihtiyaç duyabiliyor. Bu nedenle kullanıcıların Galaxy Store üzerinden uygulamanın güncel sürümünü kontrol etmeleri önem taşıyor. Güncelleme sonrasında uygulamanın daha stabil çalıştığı ve hata mesajlarının ortadan kalktığı belirtiliyor. İlk geri bildirimler de bu yönde olumlu sinyaller veriyor.
Kaynak:https://www.sammobile.com/news/galaxy-buds-app-crashing-often-samsung-has-released-fix/