Herhangi bir şey için olabilir. Bir sınava çalışmak, bir alışkanlık edinmek, bir konuda gelişmek. Eğer bir şeyi deneyeceksen, sonuna kadar git. Aksi halde hiç başlama bile. (Charles Bukowski) |
Kısacası her şeye üşeniyorum. Mesela işe gitmek için her zaman son ama son dakikaya kadar yataktan çıkamıyorum. İmkanı yok. Bazı insanları duyuyorum 1 saat önce uyanıp duşunu kahvaltısını filan yapıyorlar. Böyle ritüelli filan, asla öyle biri olamadım. Her gün bu yüzden acı çekiyorum. Servise yetişme stresi, bu yüzden yanıma almayı unuttuğum şeyler, gece geç yattığım için uykusuzluk. Filan bir sürü sıkıntı var benim için. Ama üşeniyorum işte. O şeyi yapmak bana anlamlı gelmiyor. Motivasyonum ancak zorunluluk ile tetikleniyor. Bu doğal ama bu kadarı da fazla insanın yaşamı üzerinde biraz kontrolü olmalı. Çalıştığım vardiyalı iş hayatımdan çok vakit çalıyor ve ben eve geldiğimde hiçbir şey yapmaya enerji bulamıyorum. Bunu da kompanse edecek motivasyonum yok maalesef. Ya böyle düzenli insanlar var ya, asla olamadım ve olmak istemiyorum da. Çok sıkıcı değil mi akşam 10da yatmak sabah 8de kalkmak, sanki robotmuşsun gibi. Öylece durup uyuyamıyorum işte. Benim de bir hayatım olmalı. Eve 8de geliyorsam 10da uyumamalıyım abi. 2 saat zaten ne yaptım ki yemek yedim kendime geldim 2 saat geçti bile. Çalıştıktan sonra kendime vakit ayırmaya çalışıyorum yok olmuyor. Tüm bunlar moral bozukluğu ve üşengeçlik yaratıyor bence soğuyorum hayattan. Hedefimin olmaması da bir etken. Önüme baktığımda gördüğüm bir şey yok ki kendimi uyutayım. Şu an sadece mutlu olmak istiyorum ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. Gerçekten bir hedefe ihtiyacım var ama ne olabileceği konusunda bir fikrim yok. Çoğu zaman da olmadı. Bir hedef koymayı kendime hedef koymadım hiç. Ne bileyim bana göre hayat karşılığında zevk aldığın bir şey olmalı. Zevk aldığım net bir şey de yok. Ben bilgisayar başında kahve sigara ile hayatını geçirmek, hobileriyle vakit geçirmek dışında bir şey istemiyorum. Evlenmekmiş, kendini gerçekleştirme hedefiymiş, yok öyle bir şey. Bence bir insan kendini en iyi kendi halinde bırakarak gerçekleştirir. Gerçekleştirdiği de bir şey yok bunu çevre sağlar. Sabah 4de kalktım hayatım değişti, geçiniz. Neyse üşeniyorum işte. Bu yazı yordu bari bir duş alayım. |
Param var ama almak istediğim hiçbir şey yok. Kötü olmayan bir bilgisayarım var, bu bilgisayarla normal insanlar eğlenebilecek bir sürü yol bulabilir ben masaüstü ekranına bakıyorum. Bir kıza karşı heyecan veya hoşlantı yok. Tamamen öylesine oturmuş hayatı izliyorum. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor. E bu hayat mı şimdi? Kendimi bir şeyler yapmaya zorlayınca geri tepiyor. Daha çok bunalıyorum ve sıkılıyorum. Motivasyon denen şey yok ve her şeyi gereklilikten yapıyorum. Sanırım tarihi belirleme vaktim geldi. |
Sorum bu kadar basit. Psikolojisi çökmüş DPDR'ye sahip biriyim. Etrafımdakiler bana gerçek gelmiyor. Her şeyden kopuk durumdayım. Sonuç olarak da hiçbir şey ama hiçbir şey bana mutluluk vermiyor. Motivasyonum sıfır. Ciddi anlamda sıfır. Az filan da değil. Ve bana dışarı çık spor yap filan demeyin. Ben hastayım. Ciddi anlamda her gün intiharı düşünüyorum. Hayatın benim için çıkarı ne? Hiçbir şey. Gerçekten mutluluk hissedemiyorsam neden yaşayayım ki? Cidden mantıksal olarak şu an nefes almamın hiçbir açıklaması yok. Kendimi bilgisayar oyununda gibi hissediyorum. DPDR'nin semptomlarından biri de bu. Ve bu hastalık kalıcı da olabiliyor yani ölene kadar böyle olabilirim. Sanki yaşadığım gerçek bir hayat değil ve ben bir bilgisayar oyunundaki karakterim gibi. Ve bu oyunda hiçbir şey hissetmiyorum. Etrafımdakilerden kopuğum. 7/24 cehennemi yaşıyorum. Yaşama dair çok şey düşündüm. Yaşamaya sebeplerim vardı. Zevk alabiliyordum. Ama hasta oldum ve şimdi yaşamaya karşı bir sebep göremiyorum. Depresyon değil bu. Depresif bile olamamak bu. Yani depresif bile olamayacak kadar düştüm. (DPDR'yi meraklısı araştırabilir) Eğer hayatım böyle devam edecekse hiçbir anlamı yok. Biraz yazayım dedim. |
Kendimde motivasyon uyandıracak şeyler yapmaya çalışıyorum ama olmuyor. Yok yani, içimden yaşamaya karşı bir istek gelmiyor. Para kazanmaya başladım, bu yaşımda kendimi iş hayatına attım. Değişen bir şey yok günün sonunda. Zorlamaktan yoruldum. Gerçekten hayatımın bu şekilde ilerlemesini izlemekten sıkıldım. İçten ölü hissediyorum. Kötü veya iyi değil, ölü. Akıl sağlığım o kadar ipin ucundaki her an psikoza bağlayabilirim. Bunun olma ihtimali ve derin bir isteksizlikle her gün yaşadığınızı düşünün. İstememek de değil, herhangi bir isteğin var olmaması, soğuk ölülük hali. Psikiyatrik yardım aldım fakat herhangi bir şeyi çözdüğü yok. En azından benim için. Kendimi çıkmazda hissediyorum. Tek çıkış yolu gerçekten çıkmak. Yaşamak değil benimki. Gerçekten, kendi vücudunun kölesi olup zorla devam etmek her gün. Şöyle de bir şey var. Çıkış yapmak için acı çekmem gerekiyor. Acısız bir yöntem varsa da ona ulaşacağımı pek zannetmiyorum. Lanet olsun. |
Bir insanın hayatını belirler. Çünkü makine nasıl kurulmuşsa bilgileri de ona göre o kalitede algılayabilir ve aktarabilir. Bu makinenin kurulumu yani genetiğimizin oluşumu elimizde olamadığı için, resmen bize hangi kartlar sunulduysa onlarla oynamak zorundayız. İnsan özgür iradesi olamayacak bir varlık çünkü genetik bir koda göre hareket etmek zorunda. Beyniniz çalışmazsa siz diye bir şey de olmaz. Etrafınızdaki olaylar yalnızca beyninize etki edebilirse size etki edebilir. Yani olay yine beyninizin yapısına bağlıdır. |
Psikolojini yitirmen için şartları hazırlar, sonra ise suçu tamamen sana atar ya da yine kendi ürettiği 'çözümler' ile sana yardım ediyormuş gibi yapar. Günün sonunda ölmemek için sistemin bir parçası olarak kalırsın. |
Bu tamamen subjektif bir yorumdur. Kendimce artık yaşama kabiliyetimi de kaybetmiş hissediyorum. DPDR sahibiyim. Artık yaşadığımı bile hissetmiyorum. Benlik algım yok oldu gibi bir şey. Her şeyi unutuyorum. Her şeyi teorik olarak hissediyorum. Sanki yaptığım şeyleri ben yapmıyormuşum gibi. Yürüyorum ama yürürken onu yapan ben ile aramda kopukluk var gibi. Beynim kendini tamamen izole etti ve otopilota geçtim. Aklıma ne gelirse yapıyorum. Zaten yıllardır depresyona sahibim. Eski konularımdan da görebilirsiniz. O kadar uzun süredir izole ve depresif durumdayım ki beynim artık hayatla başa çıkmama moduna geçti ve şimdi benlik algım ortadan kalktı, kaygılarım depresyonum ve hayatın anlamı ortadan kalktı. Hiçbir şey yok artık. Yemek yiyorum ama yemiyorum sanki, biriyle konuşuyorum ama duvara bakıyorum sanki, arada hiçbir fark yok. Herhangi bir şey yapmanın tek farkı gerektirdiği fiziksel efor. Mental olarak her şey aynı benim için. Dışarıya çıkmak ile evde bilgisayar oynamak aynı. Her şey sadece teorik. Bu şekilde yaşamanın hiçbir anlamı yok. Gerçekten. Buna anlam yüklediğimi de düşünmeyin. Büyük ihtimalle bu yazıdan sonra da yaşamaya bir süre devam ederim. Ama niye ederim nereye kadar ederim gerçekten bilmiyorum. Kendim diye bir şey yok artık. Depresyonda bile değilim. Ben olarak belirtebileceğim bir duygudurumum yok artık. Koptum. Her şeyden. Neden yaşayayım? Yaşamazken. |
Tam şu an, seni itekleyen şeyi yap. Kendini çok salma ama çok baskılama da. He yapmak istiyorsan yap. Ne yapmak istiyorsan onu yap.
Bence ailelerimiz bize kendi normlarını bu kadar kabul ettirmeye çalışmasa ve eyleme geçmemize, heveslenmemize engel olmasalardı, her şey çok daha mantıklı ilerlerdi diye düşünüyorum.
Kötü veya iyi olan her şey bir gün bitecek. So fuck it.