R

Yüzbaşı
20 Mart 2018
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
0 üye
Görüntülenme (?)
85 (Bu ay: 0)
Gönderiler Hakkında
R
6 yıl
Ateizm Ne Değildir ?
Ateizm Ne Değildir ?
http://www.ateizmvedin.org/ateizm-ne-degildir/

quote:

Bunca yıldır Ateistforum’da ve Ateizm.org’da ateizmi anlatır dururuz. Buna rağmen, gerek toplumda, gerekse Ateistforum ziyaretçileri arasında -ki bu ziyaretçiler sözde konuya ilgi duyan ve meseleyi araştırmış olması gereken kişilerdir-, ateizmin tam olarak ne olduğunun ve ne olmadığının anlaşılmadığını, netleşmediğini görüyoruz.

Belki de ateizmin ne olduğundan çok, biraz da ne olmadığına değinmemiz gerek. Yanlış anlamaların ve geçersiz kabullerin önüne geçebilmek için.



Ateizmin ne olduğu tanımından bellidir. Ateizm, teist iddiaların reddidir. Teizmin Tanrı’sına ve dolayısıyla bununla bağlantılı diğer iddialarına inanmamaktır.



Ateizm, Tanrı’nın varolmadığının kanıtlanmak zorunda olunduğu bir duruş değildir. ‘Güçlü’ (pozitif) ateizm Tanrı’nın varolmadığına dair savlar ve iddialarla gelir, ama ‘Zayıf’ (negatif) ateizm Tanrı’nın varolmadığını kanıtlamakla uğraşmaz. Teist iddiaların ve Tanrı’nın varlığı fikrinin reddinde kullanılabilecek başka bazı yöntemler izler bu tür ateizm. Dolayısıyla, ateizmin tanımında iki bakış açısını da kapsayacak bir ifade yer almak durumundadır, bu yüzden de ateizmin tanımında Tanrı’nın varolmadığını kanıtlama yükümlülüğünü gerekli kılacak ifadeler yer almaz. Ateizm Tanrı’nın varlığı iddiasının reddidir denir. Bu reddin gerekçesi ister böyle bir Tanrı’nın varolmadığının gösterilmiş olması olsun, ister böyle bir Tanrı olduğunu düşünmeye bizi itecek geçerli sebeplerin olmadığının gösterilmesi olsun, sonuçta önemli olan nokta ve ateizmi ateizm yapan nokta, Tanrı’nın varlığı iddiasının reddedilmesidir.



Dolayısıyla, ateistten “Madem ateistsin, Tanrı’nın varolmadığını kanıtla” türünde bir talepte bulunulması doğru değildir. Tanrı’nın varolmadığı kanıtlanmadan da ateist olunabilir.



Ayrıca, zaten konuyu yeteri kadar incelememiş çoğu kişinin farkında olmadığı birbaşka gerçek, ortada pek çok farklı Tanrı kavramlarının dolaştığıdır. Değişik kişilerin Tanrı’dan anladığı değişik şeylerdir, ve sadece deist, panteist ve agnostiklerin değil, inançlıların bile pek çoğunun ortak bir Tanrı tanımında buluşması zordur. Zaten çoğu kez inançlı, inandığını söylediği Tanrı kavramı konusunda yeteri kadar kafa yormamıştır, ve net bir tanımı olmayan, tartışmadan tartışmaya, konudan konuya anlamı ve tanımı değişen bir Tanrı’ya inanmaktadır. Hatta çoğu ortalama inançlı, zaten inandığı Tanrı’yı tanımlama yetisine de sahip değildir.



Bu yüzden, Tanrı hakkında konuşabilmek için zaten önce hangi Tanrı’dan bahsedildiğini netleştirmek, Tanrı’nın doğru dürüst bir tanımını yapmak gerekmektedir. Ancak ondan sonra ‘Güçlü’ veya ‘Zayıf’ ateizm, hatta deizm, panteizm, vb gibi ayrımlar yapılmalıdır.





Kısacası, ateizm, Tanrı’nın varolmadığını kanıtlamak zorunda olmak demek değildir.



***



Ayrıca ateizm, dünyanın ve evrenin kökeni ile ilgili felsefi soruların cevabını bulduğunu iddia etmek de değildir.



Ateist, genel olarak evren ile ilgili, içinde akıllı tasarımcı temaları içermeyen açıklamaları tercih eder haliyle. Ama ateist, evren ile ilgili belli bir spesifik düşünceyi savunmak zorunda olan bir kişi değildir.



Ateizmin tanımı ile bağdaşan, evreni teist Tanrı haricinde başka fikirlerle açıklayan, fakat birbirinden farklı pek çok bakış açısı mümkündür ateist birey için. Evrenin nedensiz varolduğunu söylemek de bir ateist fikirdir, evrenin bir nedeni olduğunu, fakat bunun akıllı ve bilinçli bir neden olmadığını söylemek de ateist bir fikirdir, evrenin başlangıcı ve sonu olmayan, dolayısıyla yaratılmamış olduğunu söylemek de ateist bir fikirdir. Hatta, günümüzde evrende varolan zeka ve uygarlığın, çok uzak bir gelecekte, zamanda geriye doğru bir etkide bulunarak evreni yaratmış olabileceği türünde, içinde akıllı tasarımcı temaları taşıyan pek çok fikir de ateist kanatta kabul edilebilecek fikirlerdir. (Teizmle ve teizmin Tanrısı ile bağdaşmadıkları için).



Dolayısıyla ateist, evrenin kökeni, hayatın amacı, vs gibi felsefi konularda tek bir şekilde düşünmek zorunda olan bir kişi değildir. Ateistlerin bu konularda ne düşünmeleri gerektiğinin yazılı olduğu, ateizmin bir kutsal kitabı falan bulunmamaktadır.



Ateistler genel olarak, bağımsız ve özgür düşünceli bireyler olarak, bu konularda kendi yaptıkları bazı araştırmaların neticesinde bazı fikirleri benimserler. Ya da bu konularda agnostik bir tavır da takınabilirler.



Fakat bu, teizmin Tanrı’sı konusunda ateist olmamak için bir sebep değildir.



Tanrı kavramı konusunda epistemolojik olarak agnostik olup, ontolojik anlamda inançsız, yani ateist olmak mümkündür, hatta bence tutarlı tavır budur. Çünkü agnostisizm, “Tanrı’nın varolup olmadığı bilinebilir mi?” sorusuna verilebilecek bir potansiyel cevaptır, ateizm ise “Tanrı’ya inanıyor musun?” sorusuna. Yani bu iki eğilim aslında farklı soruları cevaplar.



Kısacası ateizm, dünya ve evrenin kökeni ile ilgili temel felsefi soruların kesin cevabının verildiği ve bulunduğu bir alan değildir. Bu konularda birbiriyle uyuşmayan, ya da agnostik tavır takınanların da ateist tanımlaması içinde kalmaları mümkündür.



***



Ayrıca ateizm, belli politik fikirleri veya ahlaki prensipleri savunmak demek de değildir. Ateizmin bu konulara değinen ve bunları tanımlayan bir kutsal kitabı yoktur. Ateistler arasında liberali de vardır, sosyal demokratı da vardır, komünisti de vardır, faşisti de vardır.



Ateizm politik prensipler ortaya koymadığı gibi, ahlaki prensipler de ortaya koymaz. Çünkü bu tür konular, ateizmin araştırma konusu içindeki konular değillerdir.



Ateizm teizmle ilgilenir, teizmin çürütülmesi ile ilgilenir.



Fakat yanlış anlamayı önlemek için hemen ardından şunu da eklemeliyiz ki, bu ateistlerin ahlaki prensipleri yoktur, ateistler ahlaksızdır, ya da ahlaksız olmaları mübahtır anlamına gelmez.



Ahlak ateizmin araştırma konusu değildir, ama ateizm misyonu gereği belli bir insan tipi gerektirir. Araştırmacı, sorgulayıcı, entellektüel, okuyan ve inceleyen, vs. Bu ise, dolaylı olarak toplumun kalburüstü kesiminden olmayı ve topluma örnek olmayı gerektirir. Örnek birey ve vatandaş olmanın gerektirdiği özelliklerden biri de haliyle ahlaklı olmaktır, eski zamanların değil ama modern çağın ahlak prensiplerini takip edip uygulamaktır.



Yani ateist, kendisini ateist yapan özellikler sebebiyle uygar, çağdaş, bilgili, entellektüel, bilimsel ve ahlaklı bir kimsedir.



Bu tür şartlar ateizmin bir kutsal kitabında falan yazılı değildir, ama istatistiksel verilerin gösterdiği sonuç genellikle bu yöndedir.



Örneğin ABD’de yapılan istatistiksel araştırmalar, ateistlerin politik olarak muhafazakar değil liberalliğe daha yakın olduğunu göstermektedir. (ABD’de liberal kelimesi ile ifade edilen politik eğilim, bizdeki liberallikle aynı değil. Bizde liberal deyince sağ anlaşılıyor, ABD’de ise politik olarak ikisi de sağ kanatta kalan iki büyük politik eğilimin biraz daha merkeze yakın olanı, yani diğerine göre daha solcu olanı liberal olarak nitelendiriliyor. Yani ABD’de liberal deyince anlaşılan kişiler, bizde sosyal demokrat deyince anlaşılan kişi tiplemesine benziyor).



Ayrıca, yine Batı’da yapılan istatistiksel araştırmalar, ateistlerin ortalama olarak muhafazakarlardan daha zeki olduğunu gösteriyor. (IQ düzeyi olarak).



Yine Batı’da yapılan araştırmalar, ateistler arasındaki boşanma oranının, inançlılara nazaran daha düşük olduğunu, ateistler arasındaki suç oranının da inançlılara nazaran çok daha düşük olduğunu göstermektedir. (ABD toplumunun %10-15 kadarı ateistken, hapishanedeki suçluların sadece %0.21’i ateisttir Amerika’da).



Yani ateizmin politika, ahlak, vs gibi konularda belli bazı prensipleri veya inançları yoktur, ama ateistlerin, kendilerini toplumun dinsel şartlanmalarından kurtaran özellikleri sebebiyle, istatistiksel olarak genellikle belli kişi tiplemelerine uyduğu söylenebilir. (Entellektüel, bilgili, okuyan, araştıran, sorgulayan ve ahlaklı kişilerdir genellikle ateistler).



***



Peki ateistlerin parapsikoloji, UFO’lar, doğaüstü olaylar, fal, büyü, hayaletler, komplo teorileri, vs gibi konulardaki tavırları nasıldır?



Yine aynı şekilde, bunlar ateizmin araştırma konusuna giren alanlar değillerdir. Bu yüzden de ateizmin bu konuda dile getirdiği fikir, prensip ve inançlar vardır denemez.



Ama ateistlerin büyük çoğunluğu bilimsel/materyalist dünya görüşünü benimsemiş kişilerdir. Dolayısıyla, yine istatistiksel olarak konuya bakacak olursak, ateist dünya görüşünü benimsemiş kişilerin büyük çoğunluğunun bu tür konulara olan bakış açılarının da uyuştuğu gözlenecektir.



Ateistler genellikle bilimsel ve kuşkucu kişilerdir. Eleştirel düşünce ve bilimsel kuşkuculuk gibi konularda iyilerdir. Bu yüzden de ateistler arasında dayanaksız veya şüpheli iddialara inananların oranı düşüktür. Yani hayaletler, fal, büyü, komplo teorileri, vs gibi konularda bilimsel bir şüpheciliğin gerektirdiği gibi davranır çoğu ateist.



Ateisti yaşadığı toplumun dinini ve inançları sorgulamaya iten özellikleri, haliyle başka alanlardaki şüpheli ve dayanaksız konuları reddetmeye de itmektedir. Yani ortada istatistiksel bir gösterge ve bir eğilim vardır ateistlerin bu konulardaki yaklaşımı ile ilgili olarak, yoksa ateizmin getirdiği prensipler veya inançlar falan sebebiyle değil.





***



Ateizmden olduğundan fazla birşey beklemek doğru değildir. Ateizm, toplumsal sorunlara bir çözüm değildir, politik veya aklaki bir felsefi akım değildir, en derin felsefi sorulara bir cevap değildir.



Peki nedir ateizm?



Ateizm, bizleri dinlerin insanları uyuşturan, ilkelliğe ve bağnazlığa iten ve günümüzün sözde ileri toplumunu bile esir almış özelliklerinden kurtarabilecek, en azından bu konulardaki mücadelede katkı sağlayabilecek bir bilimsel ve felsefi bakış açısıdır.



Türkiye gibi bir ülkede aynı zamanda laikliğin yerleşmesi ve insanların farklı düşüncelere daha fazla tolerans gösterecek bir olgunluğa ulaşmalarını sağlama açısından da önemli bir misyonu olduğu söylenebilir ateizmin.



Bunlardan daha fazlasını beklememek gerekir ateizmden.



Çünkü, bence bu kadarı bile önemli bir misyondur.
R
6 yıl
Eğitim Seviyesi Yükseldikçe Dindarlık Azalıyor.
Eğitim Seviyesi Yükseldikçe Dindarlık Azalıyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın milyonlarca lira harcayarak çocuklara ücretsiz dağıttığı, “Peygamber ve Gençlik” kitabında : Eğitim seviyesi yükseldikçe dinden uzaklaşıldığını savunan kitapta, “Seküler alanlarda yüksek tahsil yapmanın dini inanç ve ibadetler üzerinde olumsuz etki yaptığı tespit edilmiştir”

Birgün'den Mustafa Mert Bildircin'in haberine göre, kitapta, üniversiteli olmayan gençlerin üniversitelilere kıyasla daha düzenli ibadet ettiği belirtildi. Üniversite öğrencilerinin diğerlerine oranla yüzde 8 daha az ibadet ettiğini öne süren kitapta, “Tahsil ile dindarlık arasında ters yönlü bir ilişkiden bahsedilebilir. Seküler alanlarda yüksek tahsil yapmanın genel anlamda dindarlık, özelde dini inanç ve ibadetler üzerinde olumsuz etki yaptığı tespit edilmiştir” ifadeleri kullanıldı.

ATEİSTLİK EĞİLİMİNİ ARTIRIYOR
Kitapta, Türkiye’deki eğitim sisteminin yapısı da “eleştirildi.” Eğitim sisteminin pozitivist yapısının bilinç ile inanç arasındaki bağı zayıflatıcı bir fonksiyon üstlendiğini ileri süren kitapta, eğitim düzeyi artan bireyler arasında dine mesafeli durma eğiliminin de arttığı ifade edildi. Yüksek eğitimli insanların ibadetlere fazla rağbet etmediğini ve ateistlik eğilimi ile din değiştirme oranlarının fazla olduğunu öne süren kitapta, “Bu durum genel anlamda modernite ve sekülerizmin geleneği sorgulayıcı, hatta dışlayıcı tutumunun yansıması olarak kabul edilebilir” düşüncesi paylaşıldı.
R
7 yıl
İdam nedir, Bir insanı öldürmek ne kadar insanidir, İdam suç miktarının azalmasına katkı sağlarmı ?
İdam nedir, Bir insanı öldürmek ne kadar insanidir, İdam suç miktarının azalmasına katkı sağlarmı ?

Benim kişisel görüşüm idamın veya en basit suçlarda hırsızlığa verilecek cezanın suç miktarının %1 dahi azalmasına sebeb olmayacaktır.

Toplumun eğitilmesi, Sonra Suçlunun eğitilmesi, Arkasından Suçlunun suç işlemeye iten nedenlerin bulunması önceliğimiz olmalı, ve yeni eğitim yöntemleri üretmeye yönelmeliyiz.

Bir sapığı ele alalım 5 yaşındaki çocuğa tecavüz ederek öldürdü.

Bu suç hepimizin içini yakar. ve hemen arkasından binlerce kişi linç girişiminde bulunur.

Toplumsal infiale dönüşür.
Merak etmişimdir: Linç girişiminde bulunan kişilerin yüzde kaçı içindeki kötülüğü ört bas etmeye çalışır.?

Eğitilmiş toplumda bu suçlunun psikolojik yapısını uzun yıllar incelemek ve nedenlerini bularak topluma daha fazla faydalı olamazmıyız.

İdam naraları atarken acaba içimizdeki kötüyümü bastırmaya çalışıyoruz ?

Adam hırsız diyelim. Patlat iki yıl hapsi.
Binlerce yıldır el kesme dahil hapis cezaları uygulandı. Sonuç sıfıra sıfır elde var sıfır.
Hırsızlığa neden olan toplumsal olguları ortadan kaldırsak ne dersiniz ?
Hırsızdan önce kendimizi eğitmeliyiz.

Gaziantepte üç baklava çalan iki çocuğa verilen ceza yıllarca hep içimi yaktı.
O çocukları hırsızlığa iten, sicillerine sabıkalı kaydı düşüren toplum utansın.
Sizi bilmem ben utanıyorum. Hemde çok.
Kısasa kısas diyerek, ellerini kessek daha mı isabetli olurdu
R
7 yıl
Felsefe Bölümünü Çöplüğe Çeviren Forumdaşların Yanılgıları
Felsefe kelime anlamı ile "filozofların yaptığı eyleme denir."
Bir düşünsel etkinlik, doğru ve tutarlı akıl yürütmedir.
Bir insanın veya bilgenin tüm doğa bilim hakkında bilgi sahibi olması beklenemez.

Felsefe=Philo-sophia (bilgelik sevgisi)
Matematikçi Pisagor MÖ580 yıllarında felsefe kelimesini kullanmış.
MÖ altıncı yüzyıldan itibaren çok sayıda düşünürün gezginci olduğunu görmekteyiz.
Hiç birini yazılı belgesi yoktur. Kulaktan kulağa aktarım vardır.
Halka ulaşma ve doğruları aktarmaya çalışan insanlardır.
Halkın karşısına çıkıp anlamsız cümleler, kurup konuşamazsınız.
Halk sizi iplemez.

Forumun müdavimi olan üç beş arkadaş, Anladıkları veya anlamadıkları her konuda anlaşılmaz yazılar yazmayı kendilerine iş edinmişler.

Biz halkız. Abuk subuk konu ve mantıksız düşüncelerinizle zamanımızı çalmayın.
En azından benim tarafımdan okunmuyorsunuz.

Bu adamlara iki ay sonra sorsan, kendi yazdıklarını anlamazlar.
İnsanların beynini bulandırma konusunda köleci ve feodalizmin sözde aristokrat filozoflarını örnek alıyorlar.

20 yüzyıldan itibaren türeyen Emperyalizmin sözde filozoflarıda aynı mantıkla, Kalemşörlük yapıyorlar.

Kopyanın kopyasısının kopyası.

Biz sizi okumuyoruz. Arada bir bakarım aynı hamam aynı tas bile diyemeyeceğim.
Kurnanın altına yatıp yıkanmaya çalışıyorlar.
R
7 yıl
İnsanlığın zeka seviyesi giderek düşüyor.
Son IQ-testleri, gözlemlenen insanlarda zeka düzeyinin düştüğünü gösteriyor.

MedicalXpress portalının haberine göre Norveçli bilim adamları, insanların entelektüel yeteneklerinin azalmaya başladığını tespit etti. Çalışma materyali olarak, 1970-2009 döneminde askere alınan Norveçlilerin IQ -test sonuçları kullanıldı. Toplamda 730 bin testin sonuçları incelendi.

20. yüzyılın ilk yarısı boyunca gözlemlenen IQ artışı Flynn etkisi adını almıştı. Bu fenomeni açıklamak için birçok tez öne sürülmüştü. Teorik olarak insanların ‘akıllanmasını' etkileyen faktörler arasında beslenme, sağlık ve eğitimin iyileştirilmesi gösterilmişti.

Ancak Norveçli bilim insanlarının son araştırması etkinin tersine değiştiğini ortaya koydu.

Yapılan hesaplamalara göre, zeka düzeyi ortalama bir nesil başına 7 puan düşüyor. IQ 'deki düşüşün kısmen çevre faktörlerinin yan ısıra insanların yaşam tarzındaki değişikliklerle ilgili olabileceği düşünülüyor. (Sputnik)

< Resime gitmek için tıklayın >
R
7 yıl
Tarihe bir not : ÇiftlikBank önergesi AKP’nin oylarıyla reddedildi
Çiftlik Bank ile ilgili araştırma komisyonu kurulması önergesi AKP’nin oylarıyla reddedildi
Binlerce kişiyi dolandırarak Urugay’a kaçan Çiftlik Bank vurgunu Meclis’in gündemine taşındı. CHP’li Erkan Aydın, Genel Kurul’da bir konuşma yaptıktan sonra önerge verdi. Ancak Aydın’ın önergesi AKP’nin oylarıyla reddedildi.


quote:


TBMM Genel Kurulunda, CHP ve HDP'nin Çiftlik Bank ile ilgili araştırma komisyonu kurulması önergesi AKP’nin oylarıyla reddedildi.

HDP İzmir Milletvekili Müslüm Doğan, Çiftlik Bank olayında, milletin dini duyguları kullanılarak kandırıldığını söyledi.

Hükümetin bu konuda duyarsız kaldığını vurgulayan Doğan, "Bu konuda hükümet, müteselsilen bu suçun ortağıdır, eğer değilse bunu ortaya çıkarır. Bu iş 27 yaşındaki bir kişinin tek başına yapacağı bir iş midir? Bu işe ortak değilseniz gelin araştıralım, eğer araştırmazsanız aksi takdirde bu suça ortak olmuş olacaksınız." diye konuştu.

Anadolu Ajansı'nın aktardığı bilgiye göre, CHP Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan da insanları yüksek kar vaadi ile dolandıran Çiftlik Bank'ın devlet tarafından denetlenmediğini öne sürdü. 27 yaşındaki birinin, milletten topladığı parayı hesabına aktararak kaçtığını söyleyen Tarhan, "Bir genç hayal satarak milleti dolandırıyor. Gelin, bu son olsun, bu dolandırıcılığın üzerine gidelim ve bu olayı araştıralım." dedi.

Daha sonra CHP'nin, Çiftlik Bank mağduriyetinin araştırılmasına ilişkin araştırma önergesinin bugün görüşülmesi önerisi ele alındı.

CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın, Çiftlik Bank'ta toplanan paranın, Silikon Vadisi'ndeki şirketlerin büyümesinden daha hızlı olduğunu söyledi. Çiftlik Bank'ın "organize suç örgütü" olduğunu vurgulayan Aydın, "Bu tosuncuk bu kadar parayı nasıl topladı? Araştırılınca bu tosuncuğun o kadar saf olmadığı ortaya çıkıyor. Türkiye'den yurt dışına para gönderiliyor. Burada acaba 'Kara para aklama mı var?' diye aklımıza geliyor. Peki bunlar olurken devlet ne yapıyor? Bütün bu konuların araştırılması gerekiyor." şeklinde konuştu.

HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de titan saadet zincirinden sonra bu tür dolandırıcılık olaylarının yasaklandığını ifade ederek, "Çiftlik Bank dolandırıcılığının olmaması gerekiyordu ama yaşandı. Devletin ilgili kurumları neden bu dolandırıcılık olaylarını araştırmıyor? Bu olayın araştırılması gerekiyor." dedi.

Müzakerelerin ardından CHP ve HDP'nin Çiftlik Bank ile ilgili araştırma komisyonu kurulması önerisi kabul edilmedi


< Resime gitmek için tıklayın >
R
7 yıl
Binlerce yıldır bizi kimler nasıl uyuttu - Ne zaman uyanacağız ?
Binlerce yıldır bizi kimler nasıl uyuttu - Ne zaman uyanacağız?

Birileri sıcacık yataklarında keyif sürerken veya haremlerindeki onlarca hatunla oynaşırken, geçmişten günümüze biz ne yapıyorduk?

Başkaları için savaştık. Başkaları için çalıştık. Emeğimiz nasıl sömürülüyor. Kendimiz için ne zaman savaşacağız.

1.600 TL maaş ile ev kiralarının en az 1000 YL olduğu zamanımızda Yaşlılarımız nasıl geçinir?
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.