Belki tanıyan vardır beni bilmiyorum ama hep hedefim tıp okumaktı ama anladım ki sonucunda hayalime daha yakın olabileceğim bölüm psikoloji ve bunun için savaşıp savaşmamaya karar verme aşamasındayım.Edebiyatım sıfır bu arada edeb. hakkında birkaç tavsiye verebilecek var mı (dr.hafız) Düzenleme: -ma |
FORMULSUZ FİZİK İLE İLGİLİ SORUSU OLAN SORABİLİR (DURUMU ÇOK İYİ OLMAYAN ARKADAŞLAR İÇİN UFAK BİR İNDİRİM DE SAĞLADIM.AMA İYİ OLMAYANLAR İÇİN SUİSTİMAL ETMEYİN(DR.HAFIZ) düzenleme:imla. |
Konumu silmişler kaydeden var mı (dr.hafız) Buradaki insanlara faydalı olsun diye bir iş yapıyoruz anlamıyorum neresi dokunuyor ? ![]() |
Bilgi paylaştıkça çoğalır.Buyrun hafız(e)lar. Otobüste,arabada,yolda izlemelik bir kanal ben çok faydasını gördüm siz de görün https://www.youtube.com/channel/UCNLRwiQSPlAn_hiEM2yWIwg ![]() Bu da emektar hocalarımızın arşivlerinden ... https://onedrive.live.com/?id=5159184FA48491D6%21105&cid=5159184FA48491D6 |
Bir gün delikanlı sevgilisiyle buluşucaktı bu sefer buluşmalarının amacı beraber 1 yılı paylaşmaları ve bunu kutlamaları idi ne alacağını düşünüyordu hediye olarak ama hediye olarak almak istediği manevi değerii büyük bir hediye idi ve bir kristal gül almaya karar verdi ... Kristal gül almaya giderken bir küçük çiçekçi kız önüne çıktı bu kızın ısrarlarına dayanamayıp elindeki gülleri sepet ile birlite aldı ve bir taksiye bindi sevgilisinden mesaj gelmişti çok sabırsız ve heyecanlıydı..bindiği taksinin çok suratlı gittiğinin farkına vardı ama onun için önemli değildi çünkü ne kadar çabuk yetişseydi onun için o kadar iyi idi...Sonucunda büyük bir kaza oldu ve gözlerini açtığında ise kendini ve her tarafı beyazlar içinde gördü.Öldüğünün farkına vardı ve yanına gelen melek onu cehenneme götürmeye geldiğini ve son isteğinin ne olduğunu sordu o ise son kez sevdiğimi göreyim dedi melek sasırdı çünkü bugüne kadar herkese cehenneme gitmek istemediğini söylemişti o ise sadece o anda bile sevdiğini düşünüyordu...Yanındaki melek onun günahlarına baktı ve hiç bir günahı yoktu ama neden cehenneme gönderilecekti çünkü tanrının yarattığı bi kulu tanrıdan çok sevmesiydi melek hayretler içinde ilk defa böyle bir seye sahit oluyordu bazı şeyler bildiği için önce delikanlıyı uyardı ama onun ısrarlarına dayanamadı ve delikanlının dileğini yerine getirdi onu serce olarak dünyaya gönderdi.ve delikanlı öldüğü yere gitti ordaki polisler gül sepetini ve içindeki notu kıza verdi kız ise ağlamaktan göz pınarları kurumuştu ve aradan aylar yıllar derken aradan tam 1 yıl geçmişti delikanlı serce olarak dünyada hergün sevdiğini takip ederdi onun penceresine konardı ve aradan 1 yıl geçtikten sonra kız bir gün bir erkekle tanışmıştı ve ilk defa o erkek onu çekmişti kendine ve kız evine gittiğinde odasına çekilip ölen sevgilisinin fotoğrafını ve o 1 yıl önceki gül sepetinin içindeki notu almıştı eline ve notta su yazıyordu seni 1 yıl değil bir ömür boyu seveceğim diye kız bu yazıyı okuyunca gülmeye başlamıştı serce de aynı zamanda pencerede onu izlemekteydi.Serçe şaşırdı neden gülüyor acaba dedi ve kız şu sözleri söledi kendi kendine ben bir karadulum her yıl aralık 23’te karadula dönüşürüm ve o gün birlikte olduğum erkeği yerim ve sen ölmese idin seni de ham yapacaktım diye konuşmaya başladı ve bunları duyan serce kızı izliyor ve sölediklerini duyuyordu o anda melek sercenin yanna gelere sakın ağlama bilirsin serceler ağlarsa ölürler dedi ve serce son kez sevdiği kıza bakıp göz yaşını bıraktı ve onu bu sefer cehenneme de almadılar çünkü tanrı kuluna tanrıdan çok taptığı için onu gökyüzüne haps ettiler....HERKES ASKINA SADIK OLMAK İSTER AMA NE YAZIK Kİ SEVEN SEVİLENDEN ÇOK ACI ÇEKER.. Bir başka gerçek hikayede görüşmek üzere dostlar |
https://forum.donanimhaber.com/bir-askin-aci-ve-vefa-dolu-hikayesi-18--130524553#130524553 Bu olay, Marmara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü 1993 yılında bitiren Dilek isimli bir kızın başından geçmiş. (Böyle anlatılıyor, soyadı yok) Dilek bir gün okuldan çıkmış, durakta minibus bekliyomuş. Yalnız korkunç yağmur yağıyormuş bu arada. Kızın önüne bir araba yanaşmış. İyi giyimli, temiz yüzlü bir genç, "yanlış anlamayın n'olur. Ben de yakın zamana kadar öğrenciydim. Islanmayın, gelin ben sizi uygun bi yere kadar bırakayım" demiş. Dilek, başta biraz tereddüt etmiş ama çocuğun iyi niyetine inanmış ve arabaya binmiş.Yolda sohbet filan etmişler. Hoslanmışlar birbirlerinden. Çocuk, lütfen izin verin sizi evinize bırakayım. Bakın yağmur da iyice hızlandı" demiş, Dilek kabul etmiş tabii. Sohbet iyice koyulaşmış. Kızın evine gelmişler, bu arada telefon değiş tokuşu yapmayı da ihmal etmemişler. Dilek çok etkilenmiş çocuktan. O hafta her telefon çaldığında yüreği hop etmiş, "Ay benimki mi arıyor?" diye telefona koşmuş. Ama arayan olmamış maalesef. Dilek yüzünü kızartıp çocuğu aramaya karar vermiş, "Belki numaramı kaybetmiştir, n'olucak ki ben arasam" deyip kandırmış kendini. Telefonu ağlamaklı bi kadın sesi açmış. Meğer teyze, bizim çocuğun annesiymiş ve hıçkıra hıçkıra, oğlunun trafik kazasında öldüğünü söylemiş. Anlattıklarından Dilek anlamış ki, çocuk onu bıraktıktan 5 dakika sonra yapmış kazayı. "Keşke eve bırakmasaydı. Benim bunun sorumlusu" diyerek hemen kendini suçlamaya başlamış. Suçluluk duygusundan kurtulmak için teyzeden adresi almış, "En azından başsağlığına gideyim bari" diye düşünmşü. Ziyaret ağlamaklı ve de yaşlı geçmis. Ayrılma vakti geldiğinde iyice havaya giren kız, "Bana oğlunuzdan bi hatıra verir misiniz? Onu gerçekten çok sevmiştim" demiş. Bunun üzerine anne içeriye gitmiş, döndüğünde elinde çocuğun kaza günü üzerinde olan gömlek varmış. Üstelik de hala kanlar içindeymiş gömlek. Dilek çok kötü olmuş, gömleğin niye saklandığı! ve niye ona verildiği anlamsızlığına rağmen yine de kadını kıramayıp almış kanlı gömleği. Ama eve gelir gelmez ilk işi gömleği yıkayıp ütülemek olmuş. Bütün gece gömleğe baka baka, ağlamış. Sürekli de, "Onu ben öldürdüm, onu ben öldürdüm" diye tekrar ediyormuş kendi kendine. Artık ağlamaktan bitap düştüğünde gömleği yastığının altına koymuş ve yatmış. Sabah uyandığında kendini daha iyi hissediyomuş. Ama yastığı kaldırdığında bir de görmüş ki gömlek yine kanlar içinde. İnanamamış bu duruma. "Herhalde dün o kafayla iyi yıkayamadım" diyerek yeniden yıkamış gömleği. Ama ertesi sabah da hiç bi değişiklik yokmuş gömlekte, yine kanlar içindeymiş. Bunun üzerine Dilek girdiği ruhsal çöküntünün de etkisiyle bir hocaya gitmeye karar vermiş. Çünkü başına gelen olayı mantıksal olarak bir türlü açıklayamıyormuş. Çevresinden edindiği bilgiyle değerli bir insan olan Mercan dedeyi bulup olayı başından sonuna anlatmış.Mercan dede uzun uzun dualar okuduktan sonra Dilek’e gömleği neyle yıkadığını sormuş. Dilek de tam iki kez deterjanla yıkadığını, ilk başta gömleğin temizlendiğini fakat sabah tekrar kanlar içinde olduğunu ağlayarak anlatmış. Bunu duyan mercan dedenın gözleri faltaşı gibi açılmış ve ellerini Dileğin kafasına dokundurarak sorunun çözümünü söylemiş : Abenim salak kızım, hiç normal deterjanla kan lekesi çıkar mı?Hem renkli hem de renksiz çamaşırlarında ariel kullanmalısın. Dilek bunu duyunca bir nebze olsa bir ufak bir zerre kadar vicdanı rahatmış.Artık yasını tutar iken vicdan azabı çekmeyecekmiş.Evet arkadaşlar dilek adlı kardeşimizin de hikayesine benzer çok hikayeler var bu hayatta.Umarım hayatımızda güzel inan’lar karşımıza çıkar ve güzel işlerle uğraşırız.Başka bir gerçek olayda görüşmek üzere... |
Tamer hoca fizik kimdir Benim her soruma usanmadan cevap veren şahıştır kendisi Bugün de sizlere kendisini takdim edeyim Boğaziçi fizik derece ile mezun olmuş Ytü de doktora yapıyor Yüksek lisans tamamlamış.Farklı araştırma metodları üzerine araştırmalar yapıyor kendisi.Birçok öğrencisi de var aynı zamanda.Ahmet nuri akay’ın gelecek vaat eden gençlik hali p derece ve iyi yani mantığını veriyor Ayrıca geçen bıraktım diye konu açmışım abuk subuk konuşmuşum benim öyle bir lüksüm yok kendimi kandıramam ![]() |
Hadi siz çalışın,biraz dinleneyim bende
(Linç etmeyin)