|
Ülkenin en büyük problemlerinden biri malum saldırgan köpekler. Köyde böyle terörist köpekler oldu mu bu sorunlar köylüler tarafından çabuk çözülüyor ama ilçe merkezi gibi yerlerde böyle bir imkan yok. Akşam bi sahile yürüyüşe gidelim falan desen her taraftan köpek saldırısına uğruyorsun resmen insanlar yürüyüş yapmaya korkuyor. Ben de geçenlerde saldırıya uğrayınca bununla ilgili yaşadığım köyün bağlı olduğu ilçenin belediyesini sokak köpekleriyle ilgili Cimer’e şikayet ettim. Şikayet Yalova’dan yapıldı. Gizlilik vs.den dolayı tam olarak neresi olduğunu yazmıyorum ama başvuru sonuçlanınca buradan nasıl sonuçlandığını forum halkına bildireceğim. |
| Ya diyorum ki legal parasıyla alayım kafam rahat etsin, donma takılma olmadan izleyeyim. Bakıyorum EPL, UCL, La Liga falan için Tod ve Tv+ mıdır nedir öyle iki tane platform var, bunların ikisi aylığa vurunca 260 tl civarı yapıyor. İyi güzel, ama şimdi bakıyorum İspanya Süper kupasını tivibu almış. FA Cup'ı da tabii diye bir şey almış. E arkadaş bu nedir yahu yuh artık. Her kupa için ayrı yerden mi üyelik alıcaz. Zaten futboldan soğudum eskisi gibi değil, bunlar da üstüne iyice insanı korsana itiyorlar. Bu ne ya hepsini bir araya toplamak bu kadar mı imkansız? Bu kadar müşteri düşmanı bir yaklaşım olamaz, insanı parasıyla rezil ediyorlar. Eskiden ne güzel açardım Star'ı, NTVSpor'u bitti gitti... |
| Bu konuyla ilgili neden referanduma gitmiyoruz? Ülke resmen, parti ayrımlarından bağımsız olarak ikiye bölünmüş durumda. Nereden bölündüğünü bulmak ve demokrasiye uygun olarak çoğunluğun isteğini yerine getirmek için referandumun şart olduğunu düşünüyorum. AKP ve CHP (seçmenlerden bağımsız) bu konuda iki karşıt görüş gibi yerleşmiş durumdalar. Bu iki parti diğerlerine ihtiyaç duymadan ülkeyi referanduma götürebilirler ancak böyle bir konuşma, düşünce dahi ortaya atılmış değil. Sizlerin fikirleri neler? |
| Sıradaki şoför arkadaşından 3-5 yolcu çalacak diye minibüsler bu şekilde yol kenarından yavaş yavaş gidiyorlar. Zamanın bu kadar değerli olduğu bir çağda 10 dakikalık yolu yarım saatte götürmek hak mı? Yok mu bu işe çözüm olacak, halkını düşünen bi politikacı? |
|
Bıktım artık reeldeki havai hoppa kızlardan, hepsinin aklı eller havayada. Yok mu burda aklı başında, naif, saygılı, görgülü kızlar tanışalım? Katılımcılar dm’den ulaşabilir, lütfen göz renginizi, boyunuzu ve ayakkabı numaranızı belirtirseniz sevinirim. |
|
Öncelikle aşağıya oradaki son durumu özetleyen bir video bırakıyorum (otomatik çeviriden Türkçe'ye çevirtebilirsiniz): https://www.youtube.com/watch?v=sfQtZgENKWg&ab_channel=TLDRNewsEU Evet arkadaşlar sizce Türkiye olarak bu konudaki tutumumuz ne olmalı? Bence Yeni Kaledonyalı özgürlük savaşçılarına sonuna kadar destek verilmeli. Bölgede demografik değişime sebep olan, soykırım yapan, yasakçı, baskıcı ve küstah Fransız rejimine karşı Yeni Kaledonya halkının haklarını sonuna kadar savunmalıyız. Bu konuda özgürlük savaşçısı sevici İsveç ve Belçika'nın, hatta Almanya'nın ve Amerika'nın da bize büyük destek vereceğinden adım gibi eminim. |
| Deniz yok la böyle iş mi olur? Bu o kadar moral bozucu bir şey ki ama kimse farkında değil. Böyle başkent mi olur? Burada yaşamak zorunda olanlar adına çok üzgünüm. |
|
< Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Kendisi ve bu vaatleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Görselde basitçe belirtilmiş vaatlerini bu linkte (Instagram) biraz daha detaylandırmış. Sizce de artık farklı bir şeyler denemenin vakti gelmedi mi? Geçen 20 yılın ardından artık oyları bölmenin vakti geldi de geçmedi mi? |
Her neyse gelelim o kritik soruya. Aslında sorunun baş kahramanı şuan yanımda oturuyor. Kendisi ÖSYM kalemliğinin içinde. Hani şu hiçbir zaman mükemmel şekilde kapanmayan ve sürekli kendi kendine ağzı açılıp içindeki kalemlerin yere, sağa ve sola saçıldığı kalemlik. On yıllar geçmesine rağmen hala mükemmelleştirilemeyen o kalemlik. 2013'te üniversite sınavına girdiğimde de böyle defolu ve problemli bir üründü ve hala öyle olduğunu görmek açıkçası gözümden bir damla yaş süzülmesine sebep oldu. Ahh anılar...
Daha da uzatmadan artık konuya geleyim. Sorunun baş kahramanı yanımda oturuyor demiştim. Kendisi kalemliğin içinden çıkan kalemtıraş. Öncelikle bu kalemliğin içinden çıkanlarla ilgili ilginç bir anekdot paylaşmak isterim. Yalnızca silginin üzerinde "yerli üretim" logosu/ibaresi var. Diğerlerinin nerede üretildiğiyle ilgili hiçbir ibare yok; hikayemizin başrolü olan kalemtıraş hariç. Kendisi "KUM" marka olup üzerinde "Made in Germany" ifadesi yer alıyor. Şimdi benim kafamı kurcalayan esas soru ise şu: Koskoca Türkiye'de yok mu bir vatandaş ÖSYM için bir kalemtıraş üretsin? Yok mu bir damat, yeğen, amca kızı vs. ihaleyi üstlensin de üretsin şunu. Yok yere elin Hans'ına niye para yediriyoruz?