C

Er
25 Ekim 2014
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
0 üye
Görüntülenme (?)
4 (Bu ay: 0)
Gönderiler Hakkında
C
9 yıl
Şarkı Adı Ne
C
10 yıl
Bir Şey Diyeceğim
Merhaba arkadaşlar bu kadar çok şey öğrendim bir şey yok ya ne kadar oy CHP'ye gidebilir miyim acaba ne kadar oy CHP'ye gidebilir miyim acaba ne kadar çok seviyorum ben seni çok seviyorum ben seni çok seviyorum ben seni çok çok seviyorum seni çok seviyorum demek bir de sen kaydet Serbest Stil Üyelerin bir şey yok ama ben de sana kurban kesmedir Yarabbim bu gün çok çok seviyorum seni seviyorum ve ben de seni çok çok çok iyi olur diye düşünüyorum ama sen de bir çok insan bi araba üzerinde tutun ve bu gizlilik önemli değil de bir şey yok ya ben seni çok çok çok iyi olur mu öyle şey olmaz ki de bu konuda bir şey olmaz ki bu da bir şey var gol yedi gün içinde teslim oldu ama mesleğini bir şey yok ya ne zaman?
C
10 yıl
Maaşlar Yattı [Ana Konu Kasım]
Arkadaşlar bugün bankadaydım bir bakayım dedim Premium maaşlarına 2.537.03 dolarım yatmış hesabıma geçen ay prim yapmışlardı 3.753.43 dolar almıştım acaba Aralık'ta ne kadar alacağız sizede yaptılar mı prim?
C
10 yıl
Kıza Verdiğim Cevap [Yardım]
Günlerden biri işte,boş gün öyle..Güzel bir kız var bizim sınıfta ''Aylin..''.Bana yazdığını düşünüyorum,bende ona karşı pek boş değilim.Derin bir bakış attı bana.Bende karşılık verdim.Yanıma geldi konuşmaya başladık.Gözleri aşağıya kaydı:Annem hasta,Almanya'daki doktorlar içinde para lazım,dedi.Üzüldüm.Kızın gözleir dolmaya başladı ve gözlerinden bir damla yaş süzüldü.Gözyaşını elimin tersiyle sildim ve yanağına bir öpücük kondurdum.Üzülme,bunlar geçer dedim.Kız ''Seni seviyorum'' dedi.Şok oldum.O an dünyanın en mutlu insanı bendim.Bende seni dedim.Ve o an gaza gelip,senin için o parayı bulacağım dedim.O da bana teşekkür etti gittim bankaya.Babamın hesabından 50.000 lira kredi çektim.3 gün sonra kız aradı kafede buluştuk.Neyse konuştuk filan kız dediki bana ''Gel parayı götürelim seni çok seviyorum aşkım''.Geldim ve bir anda kızın annesini gördüm.Annesi bana sarıldı ''Yavrum dedi..''Sonra kapıdan bir playboy edasıyla Bakkal Remzi Amca geldi ve Glock 7.65 marka silahını ağzıma soktu ''Borcunu ödeme parayı karıyla kızla ye ha!Bunun hesabını ödeyeceksin ''Kahkaha'' ''Remzi amcayı ittim paramı aldım ve kaçmaya çalıştım orada bir motor buldum açıktı hemen bindim ve gitmeye çalıştım fakat o da ne ormanlık bölgelerine geldiğimizde Remzi amca ateş etmeye başladı lastiğim patladı ve çarptım.Her yerim kanıyordu.Remzi amca bana ''Yolun sonu evlat..''Dedi.Silahı kafama dayamıştı ben ise yerde yatıyordum.Yolun sonu olduğunu anlamıştım.O anda zebani geldi ve beni kurtardı ama o da ne zebani düşmanmış beni zindana attı remzi amcayla aynı zindayız şuan barıştık kendisiyle mutlu son.
C
10 yıl
Hayvan Korkusu [CİDDİ]
Arkadaşlar ben her türlü hayvandan (böcekler hariç,örümcek korkusu filan yok) Golden cins köpekten kanişten,en zararsız en minnoş kediden bile korkuyorum,nasıl yeneceğim bu korkuyu herkes benimle dalga geçiyor?
C
10 yıl
William\u0027lar
PART 1
Koltuğumda oturup viskimi yudumluyordum..Antonio içeriye girdi.Üzerinde ciddi bir tavır olduğu anlaşılabilirdi.Geldi ve hemen hazır ol müdaafasında durdu.Ona dikkatlice bakıyordum,koltuğa yayılmış olan ben,doğrulup ciddileştim.Antonio'yu ciddi görmek pek mümkün olmazdı..Masaya bir kağıt bıraktı ''Efendim-..Şu Hernandes'ler..Okuyunuz''Kağıdı okudum.Kağıtta Hernandez'lerin görüşme için saat gece 11 gibi gelecekleri yazıyordu.Ve bir sürü ıvır zıvır.Söyledim ,biraz sert bir tavırla''Ben onlara görüşme izni verdiğimi hatırlamıyorum Antoni'..''Hemen kafasını kaldırdı''Efendim adamlar geliyor,diğerlerini çağırdım 10.30'da hazırlıkları yaparız,emanetleri toplayalım mı?''Cevap verdim ''Ne olur ne olmaz en azından bir Revolver bulundurun.Adamlar boş gelmez sanırım..Bu herifler zengin,yeni baron olma ihtimalleri var,fakat kaptırmayız rahat ol.''Koltuğuma gene yayıldım ve viskimden bir yudum aldım.''Çıkabilirsin Antonio,adamlara temkinli olmalarını bildirirsin.''Antonio çıktı.Masamın önünde Sezar'da vardı..O da düşüncelerini dile getirmekten geri kalmadı..Benim yaşlarımda en yakın arkadaşımdı Sezar.''Şu herifleri ben anlamıyorum.Bir tehdit seziyorum ama-..Size kalmış bir şey Mr.William.''Hafifçe sırıttım.
PART 2
Adamlar gemiyle gelecekmiş.Limanda büyük bir gemi görüldü.Olanları pencereden izliyordum.Adamlarım limanın önünde nöbetteydi.Hepsinin üstünü aradılar.Ben bana çok değerli birinin hatırası 6 yıllık 7.65'lik tabancamın güvenliğini çekip belime yerleştirdim.Üstümdeki ceketle kamufle ettim.Başları Mr.Hernandez kapıdan içeri girdi ''Buyrun oturabilirsiniz.''Adam yüzünü astı.Bende sinirli bir ifade vardı.Antonio'ya herkesi tetikte tutmasını söyledim.Mr.Hernandez söz aldı ''Evet,bu gün sizinle mal alış verişi için konuşacaktım.''Söze girdim ''Konuşabilirsin,izin veriyorum.'' Atıldı ''Siz vermesenizde konuşacağım zaten,bu nedir ''Gülme Sesi''. Sesimi yükselttim ve sinirlice''Haddini bil,daha dünün çocuğusun,ben 10 yıldır şehrin baronuyum!''Hemen silahımı belimden çekip kafasına dayadım.Diğer herifler için bağırdım ''Sakın bir şey yapmayın sonra bu herifte ölür sizde,kimse size bu herifin köpekliğini yaptınığız için madalya takmayacak ama biz size bir bıçak takarız..!''
C
10 yıl
Kız Meselesi [YARDIM]
kocamustafapaşa da bir evdeyim. istanbulun alışıldık, eski, dökük, eşyaları birbirinden uyumsuz az rutubet kokulu bir bekar evinde misafirim.
normalde bu evde misafir olmam ben çünkü kendi evime en yakın arkadaş evi bu mekandır. bende anahtarı vardır. evde kahve kalmaz gelir alır giderim. bilmukabil, benim evden de gecenin üçlerinde ne çukulatalar kaçar bu eve.

ben lazım oldu diye mavi fularımı geri almaya girdim eve.
yerini de telefonla sorup öğrendim.
kapıyı açmamla içerdeki adam irkildi. ben irkilmeyi geçin bir kalemde çığlığı bastım. evsahibinin babası yok ve bu adam sevgili olmak için fazlasıyla olgun.
o halde iyiniyetli bir seçenek kalmadı geriye sandım.

şık bir takım elbise adamın üzerinde. alışılmış baba figüründen bağımsız, dümdüz bir karın.
elli küsür yıllık saçlarını jölelemiş, bütün salon traş kolonyası kokuyor.

neyse atlattım ben paniği. ziyadesi ile kibar bir beyfendi. aile dostları imiş.
telefonla teyit aldırdı bana güvenebilmem için.arkadaşımı aradım. -gelmiş mi?- dedi.-iyi bir insan, ileride sık sık karşılaşırsın umarım- dedi. gülüyor da şırfıntı içten içe. anlamadım ama adam güvenilir duruyor.

beyefendi (bizim kız adamın adını da söylemedi bana kim olduğunu da) - çok korktunuz siz, bir kahve ikram edeyim acaleniz yoksa-

ne acelem olacak beyfendi, acelem olsa mavi fularları kafaya takıp terliklerle yollara düşer miyim? kahve ise en zayıf olduğum nokta.

ben diyorum ki adama; siz tam olarak nesi oluyorsunuz?
o bir anda tüm mantığını mutfakta bırakmış gibi yerdeki kenarları püsküllü turuncu mindere bakıyor.

başlıyor, başlıyoruz:

yıllardan 1975.
ben o zamanlar harp okulundayım. cerrahpaşa' da da bir güzel restoran var samatyaya inen yokuşta.
aslında yasaktır bize alkollü ortamlar ama, hergün denize bakıp da bir rakıya dilini değirememek zor iş.
kaçıp ayarladık birşeyler arkadaşlarla..

kırmızı kadife sandalyeleri var lokantanın. lokanta diyorum ama şimdiki tabiri ile restaurant.

mezeleri taze, etleri taa erzurumdan geliyor.
iyi biliyorum çünkü yıllarca her hafta gittim sonraları.
neyse, dün gibi aklımda tam su servisi yapıyordum rızanın bardağına, bir sarılık gördüm lokantanın sütunları arkasında. kafamı iyice eğdim ki bu nedir göreyim.
dedim ki- bana deseler, hayalindeki kızı resmet, böyle güzel çizemezdim.-
öyle bir duruluk, hiç boyasız dudakları, hem şuh hem hanımefendi kahkahaları, zaten ses de çizilemez ve anlatılamaz değil mi ya?
bir saçları vardı, dedim ya ilk gördüğümde ışıklı birşeyler sandım.

üç kadehi yarım saatte hiçbirşey duymadan konuşmadan tatmadan içtim.
masadaki vazodan tek gülü aldım, yanına vardım.
saçmaladım sanki, ne dedim hatırlamıyorum. sadece -zahmet etmişsiniz, müesseseden birşey demesinler- dediğini hatırlıyorum. bunu söylerkenki gülüşünü çizebilmek için resim kurslarına gittim sonraları. ama olmadı.

o bana güldü ya, ben hergün samatya yollarını arşınladım. tam 42 gün sonra, başında kara bir yemeni, gözleri ağlamaktan şişmişken gördüm onu.
bir ev kadarlık mahalle camisinde gördüm.

kalakaldım cami kapısında, en sona o kaldı. kollarında iki kadın, ayakta duramıyor.
ama tanıdı sanki beni. kapıdan çıkarken yüzüme baktı -çok gülen gerçekten çok ağlıyormuş- dedi.

doğumgününde ilk kez gördüğüm kadınımı, bir de ailesinin cenazesinde gördüm.
sonra soruşturdum cenaze sahibini, öğrendim.
teyzesinin yanında kalmaya başlamış.
iki ay daha bekledim, sonra bir salı günü izin aldım, teyzesinin evinin orada beklemeye başladım. salıları pazar kurulurdu. bir umudum pazara gider diye..

hakikaten çıktı evden. ben gizli gizli takip ettim. hiç unutmam portakal seçiyordu. pardesüsünün cebine
10 sayfalık mektubumu bıraktım.

gene de haftada iki gün gittim samatyaya görürüm umuduyla.
hiç beklemediğim birgün geldi yanıtı.

sonra 3 ay hayatımın en güzel dönemini yaşadım.
hep film karesi gibiydi buluştuğumuz zamanlar.
her çay bahçesine geri dönerdim onu eve bıraktıktan sonra.
tüm konuştuklarımızı hatırlatırdım kendime.

biraz durgundu.
baba ocağı gibi olmuyor diyordu. hernekadar teyze, anne yarısı olsa da..

istetecektim ki tayinim çıktı.
taa batmana.
onu götüremezdim. tam bir istanbul hanımefendisiydi.
ben zaten aldırırım tayinimi diyordum.

ağlaşa ağlaşa vedalaştık.
tam da kartpostallardaki gibi vedalaştık garda.
saçından tutam aldım, o zamanlar adet öyleydi.
kendi göğsünde üç gün gezdirdiği bir mendil verdi.

dayanamadım batmanda. zaten denizi olmayan memleket denize alışanı daraltır.
kahverengiden başka birşey kalmamış aklımda. hiçbirşey umurumda değildi. istifamı verdim. babadan kalan parayla dükkan açarım dedim.
sevdiğim yanımda olur. kabul ettirene kadar istifamı, bir yığın işler geldi başıma. ankarada askeri mahkemeye çıktım. ama sonunda kurtardım yakamı.

ankaradan mevlana şekeri aldım. batmandan gümüş bilezikler, ipek şallar aldım. istanbula kadar hiç uyumadan geldim.

teyzesinin kapısını çaldım. durumu izah ettim. hayırlı bir iş için de ziyaret edeceğim inşallah dedim.
kadın boynunu büktü.
-size yazdı ama haber alamayınca biz ısrar ettik, nazdır sandık, yalan söylüyor sandık, nişanladık. dedi.

hayatımda ilk kez bir kadına kin duydum. kapısında ağladım yine de yalvardım. o adamla oturacağı evi temizliyormuş.
adresini istedim.
vermedi. ben çağırtayım dedi.

elimde hediye paketlerim, yoluk yoluk olmuş çicekler merdiven basamağında üç saat bekledim.

geldi, gözleri kan çanağı gibiydi.
-neden yazmadın? - dedi. imdat demiş son mektubunda, canımdan can kopuyor demiş.

-gelmedi ki mektup, dedim. ordudan ilişiğimi kestiğime dair yazı vardı elimde onu bıraktım avucuna.
-daha nikah yok ki- dedim.
-alayım gideyim seni-

kurana el bastırmışlar, kayınvalidesi salmamış geri gelmez diye, oğlum öldürür kendini demiş.
ağlamış, yalvarmış gitme diye.
sonra da kurana el bastırmış.

evlendi..
ben öldüm. ne işlerde çalıştım o zamanlar, hiç anlamadım, süründüm oradan oraya. illaki istanbula döndüm her seferinde
anlamsız insanlarla dost oldum belki bir haberini alırım diye..Sonra bir gün daha gördüm onu.Bakıştık uzun uzun.Birden bana ''Akbilin var mı?'' dedi.Aklımdan bir düşünce geçti;Ne alaka!Sonra ben ''Akbili değil seni istiyorum'' diyince kız Darth Vader'a dönüştü ve light saberlarla savaşmaya başladık bir anda bizim Hüsnü amcayı gördüm o ise fırıncı küreğiyle kızın ağzına vurdu sonra ise beni kurtardı ve dağ evine götürdü...Sonrasını söylemek istemiyorum..

adam sustu. ben mutfaktan peçete getirdim. kendimi yokladım mutfakta. ilaç almadım, uyuşturucu ile alakam yok. sarhoş değilim. kim bu adam? neden dinliyorum, neden ağlıyorum onunla beraber? başıma neler geliyor benim?

peçetesini uzattım.

sustuk. on beş saat süren beş dakikalık bir sessizlik oldu..

ben dayanamadım;

-sonra bir daha gördün mü abi o kızı?- dedim. bir saattir o anlatmıştı ben dinlemiştim. hem konuşmamaktan hem de boğazıma oturan birşeylerden sesim acınacak halde çıktı. hem de abi dedim babam yaşındaki adama.
o kadar cocukça, o kadar saf ve derindi ki acısı, oğlum desem yeriydi.

-gördüm dedi. pendik' te oturuyormuş. haberini aldım sonra. pendik arşınladım aylarca.
gittim camcı dükkanı açtım oralarda. onu da batırdım sokaklarda sürtmekten.
sonra buldum onu. evini gördüm uzaktan. saklambaç oynadım kendi kendime oralarda.
bebeği vardı ilk gördüğümde. benim gibiydi sanki çocuk.
aynı güzelim sarıdan saçlar. hep uzaktan seyrettim.
koluna girerdi kocasının, ciğerimden boğazıma kadar ateş basardı. daha otuzlarımdaydım ama bembeyazdı saçlarım o elini bir adam kolunda görmekten.
gülerken görünce hem sevinirdim mutlu olduğuna hem de nefret ederdim herşeyinden, benim mutsuzluğumla karşılaştırınca.

zaten imanı bıraktım bir kenara, kurana el bastığı içindi tüm bu acılarım. her akşam içerdim. hiçbir içki onu gördüğümdeki kadar yakamazdı midemi, genzimi.

tek tesellim, kocası iyi bir adammış. hani şakadan, eğlenceden anlamazmış ama bir dediğini de iki etmezmiş. tüccarmış, hali vakti yerindeymiş.
köşe minderi gibi adam derlerdi. ne hayır demeyi bilir, ne sesini yükseltir.

bir gün sahile gidiyorlardı yine, cocuk o zamanlar yürüyordu. üç yaşında falan. önlerinden koşuyor. o da kocasıyla o kabusum olan eli kolunda haliyle arkadan geliyor.
düştü yavrum. ama nasıl düşmek. etimden et koptu sanki.

tutamadım kendimi fırladım. o da fırladı, kocası rahmetli, ağır adamdı herhalde, arkada kaldı.
çocuğu kaldırırken yerden, eli elime değdi.
-sağolun beyfendi- dedi, sonra kafasını kaldırdı.

sen hiç yüzü değişmeden ağlayan insan gördün mü? ben gördüm.
öylece olanca güzelliği ile resim gibi duruyordu yüzü, ne kaşı oynadı ne gözü, sicim sicim ağladı.

ben sadece;- benim kızım olabilirdi, olsaydı-
diyebildim..

taşıdım evi barkı sonra.. dayanamadım.
kocası vefat etmiş. çook sonraları duydum.
keşke kalsaymışım, kaçmasaymışım.

ağlıyorum ben de. mavi fular diye çıktım evden.şimdi hüngür hüngür ağlıyorum.
tanımıyorum adamı. nedir derdi? kafası mı güzel bilmiyorum.
aşıkla aşık olmuşum, sarsıla sarsıla ağlıyorum.
peçetenin de sonuncusunu ona vermişim.

hıçkırığım bitmiyor ki nefes alıp soramıyorum; -peki siz kimsiniz? diyemiyorum.

20 yaşındayım o zaman, zehir gibi kafam ama ağzımdan sadece mahallenin sokakta çekirdek çitleyen, cama minder koyup karşı komşuyla dedikodu yapan teyzeleri gibi yayvan bir -eeeee?- kopuyor dilimden.

-e' si, - diyor adam,

buldum izini. yemeğe götüreceğim akşama. yüzük de aldım, bak bakalım beğenecek mi?

ben yüzüğe bakıyorum, çok güzel, dünyanın en güzel yüzüğü. kutusunda - naim kuyumculuk/batman- yazıyor.

o eve bakıyor, gülümsüyor.
bir minder daha koyuyor sırtına;

-hala kızımmış gibi-, diyor. -kızımın evi gibi rahatım.

arkadaşımın annesi, rana sultan evleniyor.
C
10 yıl
Bir Sevgilim Olmasını İstiyorum Ama [Ciddi]
Arkadaşlar bir ilişkim var(olmasını istiyorum) ama aylık 14.95$ filan diyor, nedir bu tam olarak bilgisi olan var mı?
C
10 yıl
Tor Browser Captcha Sorunu
Arkadaşlar ben giriyorum bi yere attention required diyor enter above textin üstünde bi captcha kodu olcak o bazen çıkıyo bazen çıkmıyo yardım edin
C
10 yıl
Kardeşim kendini zenci zannediyor
Nasıl desem bilmiyorum çocuk filmlerden filan etkilenmiş 14 yaşında filmmi oyunmu neyden etkilenmiş bilmiyorum babama homie diyo banada sup nigga diyo annemede geçen whatsup homie dedi yürüyüşü filan değişti aynı zenci gibi yürüyo odası kapalı ne zaman girsem son ses rap açıp ve bana diyorki ot kafası zenci benle zenci diye konuşuyor.kendisini zenci sanıyor zenciler gibi davranıyor zenci filmleri istiyor en kısa sürede silah alıp ganton'a gidip gangster olmak istiyor.okuldada böyle arkadaşlarıyla homie nigga sup gibi şeylerle konuşuyo öğretmenlere zenci diye hitap ediyo öğretmenleri şikayetçi nasıl düzeltcez biz bu çocuğu?
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.