| Ilk çıkan cep telefonlarında bile pilin yeniden çıkartılabilme imkanı varken neden tüm iphonelerde bu özellik yok . Telefonu kapattığımız zaman telefonun kapandığını mikrofonun ,sensörlerin,konum servislerinin kapandığına nasıl emin emin olabiliriz. Amerikan Şirketleri birçok alanda ABD ordusuyla istihbarat Alanında işbirliği yapıyor . Tüm mailler ,internet haberleşmesi kontrol altında. Pilin telefondan ayrılamaması bununla ilgili olabilir mi? |
|
Google ile soğuk savaş yaşayan Avrupa Birliği'nin lokomatif ülkelerinden Fransa'da yapılan bir araştırma Android uygulamalarının, kullanıcıların kişisel verilerini "sinsi sinsi" kayıt altına aldığını bir kez daha ortaya çıkardı. Fransız araştırmacılar, gönüllü Android kullanıcılarından telefonlarına araştırma için hazırlanmış özel bir uygulama yüklemelerini istediler. Bu uygulama, telefondaki lokasyon, adres defteri, fotoğraflar, sms'ler, e-postalar gibi özel verilere hangi uygulamaların ne kadar süreyle ulaştığını kaydedecek şekilde tasarlanmıştı. Üç ay süren araştırma sonucunda, Android kullanıcılarının, masum sandıkları uygulamalar tarafından bile sürekli gözlendiğini ve bu özel verilerin reklamverenlere satılacak şekilde, uzak sunuculara gönderildiği ortaya çıktı. Uygulamaların, kimi zaman bir saat içinde on kez telefonun lokasyon bilgilerini aldığı, kimi uygulamaların e-postaları okuduğu, kimilerinin SMS'leri kontrol ettiği ve reklam verenleri ilgilendirecek anahtar detayların, kullanıcının reklam kimliğini oluşturmak için kullanıldığı anlaşıldı. Böylece örneğin telefonda arkadaşına, "açım, yemek yiyelim" gibi bir SMS atan kullanıcıya derhal fast food reklamları gönderilmesi veya benzer şekilde reklam kampanyalarına dahil edilmesi mümkün oluyor. Facebook uygulamasının, kullanıcının lokasyonunu her dakika başında kontrol ettiğini, bir başka uygulamanın ise kullanıcı lokasyonunu ayda 1 milyon kez yokladığı ortaya çıktı. Elbette, bu izinsiz erişimlerden kullanıcının haberi olmasa da, taciz haline dönüşen reklam SMS'leri veya benzer reklam gösterme teknikleri nedeniyle kullanıcıların keyfi kaçarken, telefonun şarjının ve internet kotasının da hızla azaldığını unutmamak gerekiyor. Fransız araştırmacılar, aslında bir uygulamanın, ihtiyacı olandan çok daha fazla izin istediğini ve bu uygulamaların kullanıcıların verilerini sömürmek için hazırlandığını vurgularken kullanıcıları da uygulamaları seçerken daha titiz ve bilinçli davranmaları konusunda uyarıyorlar. |
|
Ottawa Üniversitesi Kalp Enstitüsü bilimadamlarından oluşan ekibin lideri Dr. Fodor, Danimarkalı Dr. Bang ve Dr. Dyerburg tarafından 1970’li yıllarda “Balık yağı”nın faydalarına ilişkin yapılan orijinal çalışmanın, bilinenden farklı olduğunu öne sürdü. Fodor: “Bu araştırma o yüzden yıllarca olduğu gibi kabul edilmiş. Ben, balık yağı kapsüllerinin insan sağlığı için bir yararı olduğuna inanmıyorum” Balık yağının tüm dünyada tanınmasına ve milyarlarca dolarlık bir pazar oluşmasına sebep olan 1970’li yıllarda yapılan alanındaki ilk bilimsel araştırmanın bilimsel temellere oturmadığı iddia edildi. Bol balık yemenin ve balık yağının kalp rahatsızlıkları üzerindeki etkilerini araştıran bilim ekibinin çalışmalarının sonuçları, Kanada Kardiyoloji Dergisi’nde yayımlandı. Orijinal araştırmanın belgelerini tek tek incelediğini ve İnuit halkının kalp hastalıkları sıklığının hiçbir şekilde ölçülmediğine rastladıklarını belirten Fodor, “Eski araştırmacılar, Grönland halk sağlığı kayıtlarına ve kulaktan dolma bilgilere dayanmış. Görüştükleri yerel halk kalp hastalıklarının çok nadir olduğunu söylemiş. Haliyle bu veriler bilimsel olmaktan uzak ve çok zayıftır” dedi. Dr. Fodor, 70’li yılların Grönland’ında, zor ve çetin doğa şartları yüzünden birçok kişinin doktor veya sağlık merkezine ya erişemediğini ya da erişimin sınırlı olduğunu, bu sebeple sağlık kayıtlarının da az ya da hiç olmadığını hatırlattı. Yaptıkları çalışmada İnuit halkının kalp hastalığı oranlarının, İnuit dışındakilerle benzer, kalp krizinden ölenlerin oranının ise çok yüksek olduğunu dile getiren Fodor, çalışmada ayrıca Grönland İnuitlerinin genel ölüm oranlarının bölge dışındakilerden iki kat yüksekliğini de saptadıklarını kaydetti. Çoğu araştırmacının, orijinal çalışmanın sonuçlarını okumadığını ileri süren Dr. George Fodor, “Bu araştırma o yüzden yıllarca olduğu gibi kabul edilmiş. Ben balık yağı kapsüllerinin insan sağlığı için bir yararı olduğuna inanmıyorum. İnsanlar balık yağı kapsüllerinin kalp hastalıklarını önlemede yardımcı olmadığını bilmeli” dedi. Dünya kamuoyu 1970’lerde, Danimarkalı doktorların araştırması sonucu, Grönland’da yaşayan İnuit halkının, çok fazla balina ve fok eti yemeleri ve bunların omega-3 yağ asitleri açısından zenginliği dolayısıyla kalp hastalıkları oranlarının düşük olduğu fikri ile tanışmıştı.(TRT) Yani kapitalizm ve ilaç tekelleri yanıltıcı hatta sahte bilimsel araştırmalarla balığı şişeleyip malı götürmüşler |
İnsanlara da meslekdaşlarıma da vitaminlerle, antioksidanlarla, besin destekleriyle, bağışıklığı kuvvetlendiren ilaçlarla sağlıklı yaşamanın mümkün olmayacağını bir türlü anlatamıyorum.
Ne oluyor?
Amerika’ lı araştırmacılar haklı olduğumu göstermek için çalışma üstüne çalışma yapıyorlar.
Neurology isimli tıp dergisinde yayınlanan araştırma da balık yağı hapı içmenin veya bol balık yemenin “zihin” üzerine bir etkisinin olmadığını ortaya koydu (1).
Araştırma, Kadın Sağlığı Girişimi (U.S. Women’s Health Initiative) çalışmasına dâhil, düşünce ve hafızaları başlangıçta normal olan 65-80 yaş arası 2.157 kadın üzerinde gerçekleştirildi.
Başlangıçta alyuvarlardaki omega-3 seviyeleri ölçüldü; bu değerler kadınların son iki ay içinde aldıkları omega 3 miktarlarını yansıtıyordu.
Kadınlar ortalama olarak 6 sene süreyle, senede bir düşünce ve hafıza ile ilgili yedi farklı test yapılarak takip edildi.
Alyuvarlardaki omega-3 (DHA + EPA) seviyeleri ile zihinsel ölçümlerin başlangıçtaki ve zamanla değişimleriyle olan ilişkileri değerlendirildi.
DHA: docosahexaenoic acid EPA: eicosapentaenoic acid
Demografik, klinik ve davranış karakteristikleri için düzenlemeler yapıldıktan sonra, omega 3 seviyeleri ile demansları olmayan kadınlarda yaşlanmayla ilgili zihinsel fonksiyonlar arasında şu ilişkiler tespit edildi:
BİR: Omega-3 değerleri yüksek olanlarla düşük olan kadınlar arasında ilk testlerde düşünce ve hafıza bakımından herhangi bir farklılık bulunmadı.
İKİ: Her iki grup arasında ne kadar hızlı düşündükleri ve altı sene boyunca hafızalarındaki azalma bakımından da bir fark yoktu.
ÜÇ: Sadece omega 3 değerleri yüksek olan kadınların ince motor hızları ve sözle akıcılıkları biraz daha iyi idi.
Omega-3 elbette gerekli ama…
Omega-3 yağ asitleri sağlıklı olmamız ve hastalıklardan korunmamız için elbette “olmazsa olmaz” besin ögeleridir ve vücutta üretilmedikleri için de dışarıdan alınmaları icap eder.
Omega-3 yağ sitlerinin vücudun ihtiyacından az alınması elbette bir takım sorunlar yaratabilir çünkü bunlar enflamasyonu önler, kan basıncı ve trigliseritleri düzenler, beyin gelişimi ve zihinsel faaliyetler ile kalsiyum ve D vitamini alımı için gereklidir.
Yağlı balıklar, keten tohumu, ceviz, badem, arı poleni, yumurta ve bazı algler önemli omega-3 kaynaklarıdır.
Bu araştırma, omega-3 yağ asitlerinin “gereksiz olduğunu göstermiyor”; tek başına kan omega-3 değerlerinin düşünce ve hafıza fonksiyonları için belirleyici olmadığına işaret ediyor.
Omega-3 için tespit edilen bu sonuç, diğer besin ögeleri (vitaminler, antioksidanlar, mineraller vb) için de geçerlidir.
Sadece tek bir parametreye bakarak sağlık ve hastalık hakkında değerlendirme yapmak doğru değildir.
Daha önce de omega-3 haplarının kalp hastalıklarından korunmada işe yaramadığı, prostat kanseri riskini artırdığı da tespit edilmişti (2, 3).
Gelelim neticeye
BİR: Omega-3 elbette vücudumuza dışarıdan girmesi gereken bir besin ögesidir ama güvenli gıdalarla doğru beslenenlerin bunu hap olarak almaları icap etmez.
İKİ: Omega-3 hapları herkese değil, sadece özel durumlarda ve çeşitli sebeplerle sağlıklı beslenemeyenlere verilebilir.
ÜÇ: Omega-3 yağ asitleri, haftada 1-2 kez balık yiyerek ve diğer besinlerle yeteri kadar alınabilir; üstelik bu sayede bu yiyeceklerde bulunan protein, vitamin, mineral ve diğer besin ögeleri de alınmış olur.
DÖRT: Tek bir parametreye bakarak ne zihin ne kalp ne akciğer ve ne başka bir organ veya sistemin sağlığı hakkında yorum yapılamaz.
BEŞ: Haplarla, sağlıklı olmak ve hastalıklardan korunmak mümkün değildir. Bunun için kaliteli gıdalarla doğru beslenme, yeterince hareket, düzenli uyku, sigara-alkol ve stresten uzak bir hayat tarzının benimsenmesi gerekir.
ALTI: Omega-3 hapı için diyenler de, tıpkı kolesterol hapı için diyenlerle veya kilo ya da vücut kitle endeksi üzerinden sağlığı değerlendirenlerle aynı yanlışı yapıyorlar.
http://ahmetrasimkucukusta.com/2013/09/27/yazilar/tip-yazilari/besin-destekleri/omega-3-haplarini-cope-atin/