S

Teğmen
27 Mart 2014
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
1 üye
Görüntülenme (?)
9 (Bu ay: 0)
Gönderiler Hakkında
S
10 yıl
Coğrafya İç-Dış Kuvvetler Notlarım
S
10 yıl
Osmanlı\u0027nın Yaptığı Anlaşmalar - Not
Osmanlı'da yapılan anlaşmaların üniversiteye hazırlanırken çıkardığım notları. +30 net isteyenler için idealdir. Birey föyleri, FDD ve FEM konu anlatımlı kitapların karmasından oluşmaktadır.

http://imgur.com/JjoJP28
http://imgur.com/2SVcOJ1
http://imgur.com/uSEFac4
http://imgur.com/Mb2U9fo
http://imgur.com/hYWHtxI
http://imgur.com/7QLBllg
http://imgur.com/Dv7wpWe
http://imgur.com/C70Jly7
http://imgur.com/PJUqml3
http://imgur.com/Eku3qPn
http://imgur.com/63cfomq
http://imgur.com/9XIrwet
S
10 yıl
Tarih Notları - Beylikten Devlete, İlk Müslüman Türk Devletleri, Türkiye Tarihi - 4 Sayfa ArkalıÖnlü
S
10 yıl
Psikoloji Notlarım
Sözelcilerin forumda az olduğunu biliyorum ama kısa olduğundan eklersem herkesin işine yarayabileceğini düşündüğüm notlarım.

http://imgur.com/JTDMUa1
http://imgur.com/yt5l3Hv
http://imgur.com/XcpzmPS
http://imgur.com/4WU1uHU
http://imgur.com/s0JadB8
http://imgur.com/9El4qfP
http://imgur.com/J2xaxu4
http://imgur.com/PJuPfkb
S
10 yıl
Annem çalışmıyor, Babam vefat etti. Eve giren gelir?
Annem dediğim gibi çalışmıyor ve evlendi. Babam vefat ettiği için kardeşim ve benim yetim maaşı var. Bu maaşlar bizim üstümüze olduğu için annemin maaş kısmını boş bıraktım. Yurt çıkar mı?
S
10 yıl
Yetim maaşı alıyorum KYK Bursu/Kredisi çıkar mı?
Babamdan yetim maaşı alıyorum. Annem çalışmıyor, sigortası yok. Arabamız yok. Sadece annemin üstüne oturduğumuz evin yüzde ellisi var. Burs/Kredi çıkar mı?
S
10 yıl
KTÜ - Zaytung Üniversite Tanıtım Rehberi
TRABZON… NEDİR? NE DEĞİLDİR?
Bu güne kadar nerede yaşadıysan, nerede doğduysan hiçbir önemi yok; çünkü artık Trabzon’dasın. Biliyorum şimdiye kadar adını çok defa duydun; ama Trabzon, bir Ankara bir İstanbul gibi anlatılarak değil yaşanılarak öğrenilecek bir şehirdir. Şimdiye kadar duyduğun herşeyi unutarak başlıyoruz önce.
Trabzon güzel ülkemizin Karadeniz Bölgesi’nin merkezi sayılan bir liman şehridir. Çoğu kişi “Samsun’dur merkez, kafasına göre herkes” diye çıkış yapabilir; ama bunları duymazlıktan geleceksin. Zamanla “Samsun kuru kalabalık”, “kolbastı farozda doğdu” demeyi öğreneceksin sen de. Merak etme yazının sonunda kafandaki bütün soru işaretleri ortadan kalkacak.
Trabzon’un Türkiye’deki coğrafi koordinatlarını bilmen bence çok önemli; çünkü burayı kazandığını ilk duyduğunda annenden veya babandan “ne kadar doğudaymış bu Trabzon böyle be” tepkisini alabilirsin. Her ne kadar büyükşehirlere uzak da olsa Trabzon’da aradığını bulursun merak etme. Bunaldın mı en kötü ihtimal paraya kıyıp atlarsın uçağa, en fazla 2 saatte özlediğin büyükşehirdesin işte.


KTÜ’ye yerleştiysen eğer, hiç kaçarın yok, en az 4 sene o kırmızı boyalı yerdesin.
Dediğim gibi bu şehri yaşayarak kendin öğreneceksin; çünkü burada karşılaşabileceğin insanlar sınırı olmayan bir mantığın insanlarıdır. Okula kayıt yaptırmaya geldiğinde eğer Trabzon’u ilk defa görüyorsan, “ne biçim merkez lan burası?” sorusunu soracaksın. O konuda da merak edilecek bi’şey yok. İlk karşılaşmada Trabzon, hemen kerkes üzerinde aynı etkiyi bırakır
Sonuç olarak buradan ayrılık vakti geldiğinde, artık damarlarında kanın bordo-mavi akacak, Fenerbahçe’den nefret edeceksin, karadeniz fıkralarının aslında gerçekten yaşanmışlıklar olduğunu anlayacak ve “ballim” kelimesini ne demek olduğunu, belli bir tanım veremesen de cümle içinde kullanıldığı yere göre zaman zaman iltifat zaman zaman da küfür olarak kullanılabildiğini öğreneceksin.

“GÜNEŞ GÖRMEYELİ 15 GÜN OLDU. NE BİÇİM HAVASI VAR LAN BURANIN?”
Coğrafi özellikleri nedeniyle; yani dağların kıyıya paralel ve bunun yanında dik (gerçek anlamda dik. Böyle denizin bittiği karanın başladığı yeri düşün. İşte normalde orada kumsal olması gerekirken, Trabzon’da duvar gibi dağ vardır.) uzanmasından dolayı en az 4 sene baya ıslak geçen bir öğrencilik hayatın olacak. Emeklilik günlerinde romatizmal problemler yaşayacağının teminatı olan bu iklim, kışın kendisini bol yağmur ve ocak-şubat gibi kar şeklinde göstermekte, yazın ise %90 civarında nem ile ortaya çıkmaktadır. Havasından dolayı gözünde arpacık oluşma olasılığı çok yüksektir. Hemen herkeste olunca, bir değeri de olmuyor tabi arpacığın. İklim özellikleri nedeniyle son vereceğim tavsiye yanında güzel bir yağmurluğun bulunmasıdır. Çünkü nemden dolayı yaklaşık 25-30⁰C hissetiğin havada şakır şakır yağmur yağdığına birçok kez şahit olacak, yer yer sudan çıkmış sıçana döneceksin

< Resime gitmek için tıklayın >
Trabzon’un genel görünüşü. Denizle karanın buluştuğu o düzlük alan seni yanıltmasın. Orası komple deniz doldurularak oluşturulmuştur ve üzerinden Karadeniz Sahil Yolu geçer. İklimi etkileyecek bir ova özelliği yoktur kısacası.

"KTÜ’YE GELEBİLİR MİYİZ ARTIK?"
Tamam tamam geldik, merak etme. Karadeniz Teknik Üniversitesi köklü geçmişe sahip bir okuldur. İstanbul ve Ankara dışına kurulan ilk üniversitelerden birisidir ve yaklaşık 60 yıllık bir mazisi vardır. Biraz da ambleminden bahsetmek gerekirse soldaki kol insanı, sağdaki kol bilimi ve o gördüğün yuvarlak da evreni temsil etmektedir. Tabi bu yazdıklarım resmi söylem. İşin aslı bu amblem, KTÜ’ye bir girişin olduğu ancak bir çıkışın bulunmadığını sembolize eder. (Yuvarlak kampüsü, alttaki yol ise A kapısını temsil etmektedir) Öyle, “Ben artık üniversite öğrencisiyim. 4 yıl sonra babalar gibi mezun da olurum, gerekirse dünyayı da fethederim.” demek biraz sıkar KTÜ’de.
Yeni okulunun yaklaşık 40 bin öğrencisi bulunmakta. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi hariç Karadeniz Bölgesinde bulunan bütün devlet üniversiteleri 2007’den sonra KTÜ’den ayrılmış üniversitelerdir. KTÜ’nün Trabzon merkezde Kanuni ve Fatih Kampüsü olmak üzere iki tane kampüsü bulunmaktadır.
Kanuni Kampüsü bir anlamda merkez kampüs olup en baba fakülteler barındırır. Ayrıca Fatih Kampüsü’nde okuyan her öğrencinin hayallerini süsleyen kampüstür. Kanuni Kampüsü Florida Üniversitesi’nin kopyasıdır. Kopyası derken, burada elinde sörf tahtasıyla amfiye giren bikinili kızlar yok elbette. Olsa iyi olurdu ama yok işte... İçerisinde banka şubeleri ve bankamatikler, lokantalar, kafeler, kuaför, çamaşırhaneler, spor sahaları ve tenis kortları gibi aradığın herşeyi bulabilirsin. Mühendislik, Mimarlık, Fen, Orman, Edebiyat, Hukuk, İlahiyat, İdari ve İktisadi Bilimler (ki burası TİTİA olarak bilinir ve yaklaşık 9 bin öğrencisi ile üniversite içinde üniversitedir. Türkiye çapında efsanedir lan burası.) Fakültelerinden birine yerleştiysen hiç korkma Kanuni’de okuyacaksın. Eğitim veya İletişim Fakültesi’ne yerleştiysen geçmiş olsun, Fatih Kampüsü’ndesin artık. Burada 4 yılını geçirdikten sonra hiçbir yokuş sana yeterince dik gelmeyecek emin ol.

[Imgur](http://i.imgur.com/giR3Fbg)
KTÜ’nün genel görünüşü. Havaalanının sol tarafı gördüğün gibi deniz sağ tarafı ise Kanuni Kampüsü’dür. Kampüsün sağ tarafındaki yuvarlak binaları olan yerleşke ise Tıp Fakültesi’dir. Bu fakülteden herşey çıkar, arada sırada da doktor çıkar. Buranın havası biraz farklı olup tıpçılar Kanuni’de pek takılmazlar. Kanuni'dekiler de Tıp Fakültesi’ne ihtiyaç olmadıkça pek uğramazlar zaten.

“HAVAALANI VEYA OTOGARDAN KAMPÜSE NASIL GİDEBİLİRİM?”
1) KANUNİ KAMPÜSÜ
Trabzon’a uçakla geldiysen Kanuni Kampüsü havaalanına yürüme mesafesindedir. Havaalanının önüne çıktıktan sonra karşında C kapısını göreceksin. Üst geçitten karşıya geçtiğinde kendini Kanuni Kampüsü’nün içinde bulacaksın. İlerleyen yıllarda çoğu kez havaalanının kampüsün dibinde olmasına şükürler edeceksin ve mezun olduğunda da emin ol uçak nasıl indirilip kaldırılır az çok bir bilgiye sahip olacaksın.
Eğer Trabzon’a otobüsle geldiysen kampüse her firmanın servisi vardır. Onlardan yararlanabilirsin veya otogarın önünden geçen belediye otobüslerine binebilirsin. Ancak otobüsü tercih etmek ilk anda sıkıntı olabilir, çünkü Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin otobüslerine binmen için “takkart”ının olması gerekiyor ve bu kart da ancak belediyeden alınabiliyor. Akçaabat Belediyesi’nin otobüslerine para ile binebilirsin ancak onlar da çoğu kez camlardan insanların fışkırabileceği şekilde dolu olurlar. O yüzden otogardaysan sen hiç belediye otobüsü falan karıştırma atla servise git kampüse. Hem bedava yani servisler. Unutma artık sen bir üniversite öğrencisisin ve yeri geldiğinde 50 kuruşun bile ne kadar büyük bir para olduğunun farkında olmalısın.

2) FATİH KAMPÜSÜ
Havaalanından Fatih Kampüsü'ne ulaşmak biraz zahmetlidir İlk olarak Kanuni Kampüsü’ne yürüyüp Makina Mühendisliği Bölümü’nün karşısındaki ilk duraktan Akçaabat Belediyesi’nin otobüslerine binip yaklaşık 40 dakikalık bir yolculuktan sonra Fatih Kampüsü’ne ulaşabilirsin. Bu, en ucuz ve en kestirme yoldur. İkinci yol olarak havaalanından Havaş’ın şehiriçi servisine binip Atatürk Meydanı’ında ya da Moloz mevkiinde inerek Akçaabat dolmuşlarına binip Fatih’e ulaşabilirsin. Servisten Atatürk Meydanı’nda inersen Moloz’a elinde çantalarla yaklaşık 15 dakika yürümen gerekir. Tavsiyem Havaş’ın şoförüyle konuşman; çünkü normalde Moloz’dan geçmezler; ancak Fatih Kampüsü’ne gideceğini söylersen mümkün mertebe yardımcı olurlar sana. Üçüncü bir yol olarak Havaş servisi yerine havaalanının önünden geçen meydan dolmuşlarına binebilirsin. Sonra da anlattığım gibi Moloz’a yürüme etabı başlar senin için. Dördüncü ve son yol olarak da eğer “ben ağayım.” diyorsan, havaalanından taksiye binebilirsin. Tabii bunu tercih edersen ya en az 60 lirayı gözden çıkarman gerekir ya da taksimetre açtırmayıp pazarlık gücüne güvenmen. Öğrenci adamsın, bu yolu hiç tavsiye etmiyorum. Sadece aklında bulunsun diye yazdım buraya.
Eğer Trabzon’a gelmek için otobüsü tercih ettiysen o zaman yaşadın işte. Samsun-Ordu; yani batı tarafından geliyorsan otobüs Fatih Kampüsü’nün önünden geçer. Muavine “eğitimde inecem ben ya” dediğinde de seni, artık öğrencisi olduğun kampüsün önünde otobüsten indirirler. Artık önünde sadece tırmanman gereken yaklaşık 40⁰’lik eğime sahip bir yokuş vardır o kadar.

“TRABZON’DA HANGİ YURTTA KALABİLİRİM, NASIL EV BULABİLİRİM?”
Kanuni ve Fatih Kampüsleri’nde KYK’ya ait hem erkek hem de kız yurtları bulunmaktadır. İlk olarak bunları tercih edebilirsin. Sonra Tıp Fakültesi’nin biraz ilerisine Avrupa Gençlik Olimpiyatları nedeniyle kurulmuş olimpiyat köyü bulunmaktadır. Burada sporcular için yapılmış yurtlar olimpiyatların bitmesiyle KYK’ya devredilmiştir ve şu anda şanslı KTÜ öğrencilerinin hizmetindedir. Yeni yapılmış olmasından dolayı bu yurtlar açıkçası kusursuzdur ve gerçekten her ayrıntı düşünülmüştür. Şanslıysan şu anda bilinen adıyla Doğu Karadeniz Öğrenci Yurtları’na düşebilirsin. Eğer bayansan ve gerçekten derslerinde başarılıysan üçüncü alternatif olarak TEV Trabzon Kız Öğrenci Yurdu’nu düşünebilirsin. Burası açılalı 1 sene bile olmadığı halde, Doğu Karadeniz Öğrenci Yurtları’nın her anlamda yarışamayacağı niteliktedir. Son olarak tavsiye edebileceğim yurt TSK Eğitim Vakfı Öğrenci Yurtları’dır. Hem kız hem de erkek öğrencilere hizmet veren bu yurt artık TSK’da görev yapan bir yakın şartı aramaksızın herkese kapılarını açmıştır. Yalnız burası Kanuni Kampüsü’ne biraz uzaktır ve Fatih Kampüsü’ne yürüme mesafesinde olmasından dolayı daha çok burada okuyan öğrencilere hitap etmektedir. Bunun yanında bu yurtta Kanuni’de okumasına rağmen birçok öğrenci de kalmaktadır; ancak onların da hayatı otobüs ve dolmuşlarda geçmektedir
Eğer, “Ben yurtta falan yapamam. Kesin ev tutmam lazım.” diyorsan, şimdi yazacaklarımı iyi oku.
Kanuni Kampüsü’nde okuyorsan Kalkınma veya Pelitli mahallelerine bakmanı tavsiye ederim. Buralardan bölümüne yürüyerek ulaşabilirsin. İkinci alternatif Atatürk Meydanı veya Beşirli Mahallesi civarından ev tutabilirsin; ancak buralarda ev tutarsan okula otobüs veya dolmuşla gelmen gerekir. E bu da para demek. Zorunda kalmadıkça pek buralara açılma derim.
Fatih Kampüsü’nde okuyorsan Söğütlü veya Yıldızlı Beldesi’nden ya da yine Beşirli Mahallesi’nden ev tutabilirsin. Beşirli’den buraya ulaşım da yine ya otobüsle ya da dolmuşla; yani kısacası parayla.
Hee bi de; Kalkınma Mahallesi’nden ev tutup Fatih Kampüsü’nde okuyan çılgınlar vardır. Sakın sakın bunlardan olma derim. Kalkınmanın ortamına takılıcam deyip yollarda tüketme ömrünü. Fatih’te okuyorsan ne işin var senin Kalkınma’da? Herkes yerine kardeşim. Senin için en ideali Söğütlü.
Son olarak şunu tavsiye ederim: Zırt diye emlakçıya gidip de ev lazım bana demeyin. Önce yürüye yürüye kendiniz bi ev arayın, ev sahipleriyle konuşun. Hee bi de sakın ev sahibiniz hacı amcalardan olmasın. Yoksa iki ayda bir kira zammıyla falan karşılaşabilirsiniz, aman dikkat. Baktınız bulamadınız hiçbir yer, o kadar beceriksizsiniz yani, o halde buyurun gidin emlakçıya. Unutmadan, eşya alınacak en iyi zaman haziran ayıdır KTÜ’de. Mezun olan arkadaşlar bir an önce kaçıp kurtulmak için yok pahasına eşyalarını satmaktadır. O zamanı kaçırırsanız, bir sürü ikinci el eşya mağazası size beklemektedir Kalkınma Mahallesi’nde.

“DERS NOTLARINI VE ESKİ SINAV SORULARINI NASIL BULABİLİRİM?”
Yaklaşık 60 yıllık birikim işte tam bu konuda sana çok yardımcı olacak. Hangi bölümün hangi dersi olursa olsun, o ders ile ilgili en az bir kere yazılmış ders notları ve sınav sorularını bulmak çok sıkıntı değildir KTÜ’de. Kanuni kampüsü’nün içindeki fotokopicilerden bütün ders notlarına ulaşabilirsin. Buralarda sınav soruları okul yönetiminin izin vermemesinden dolayı bulunmamaktadır; ama bi 10 dakika daha yürüyüp Kalkınmaya çıkarsan eski sınav soruları seni bekler. Kalkınma Mahallesi’nde metrekareye yaklaşık 3 fotokopici düşmektedir ve aradığını hatta daha da fazlasını bulabilmek işten bile değildir.
Eğer Fatih Kampüsü’nde okuyorsan o kampüsün içinde de daha sınırlı sayıda olmakla beraber fotokopiciler bulunmakta. Yine bunlardan sadece ders notlarına ulaşabilirsin. Eski sınav soruları için o meşhur yokuşundan aşağıya doğru kendini saldığında, buradaki 3-4 tane fotokopicinin sana hizmet aşkıyla yanıp tutuştuğunu göreceksin.
Özellikle ders notları ve sınav soruları konusunda Makina Mühendisliği öğrencileri daha şanslıdır; çünkü kendi bünyelerinde kurmuş olduklarıwww.vsuk.org bu konuda onlara sınırsız bir paylaşım imkanı sunmaktadır; ama onlar da haklı şimdi. Ne yapsın adamlar? Okudukları bölümü normal zamanda bitirmek için önşart anormal olmak olunca, onlar da alternatif çözümler üretiyorlar işte. “Bu vsuk’ta ne ola ki?” diyen arkadaşlar için açılımı: “vidayı seven ucuna katlanır”. Fazla yoruma gerek yok sanırım...

“HİÇ Mİ BOŞ VAKTİMİZ YOK BİZİM? NEREDE EĞLENECEK BU MİLLET?”
Sevgili KTÜ mensubu, yazının başından beri en merak ettiğin yere geldik işte. Trabzon’daki öğrencilik hayatın boyunca en sık takılacağın mekanlar Kalkınma Mahallesi’nde, Atatürk Meydanı’nda ve ****abzon alışveriş merkezinde olacak. Özellikle Kalkınma Mahallesi son iki yıldır bu konuda kendisini aşmıştır. Şimdi burada tek tek mekan ismi saymak istemiyorum ama Farabi Caddesi üzerinde gerçekten arkadaşlarınla oturup bi’şeyler yiyip içebileceğin çok sayıda mekan bulunmakta. Kalkınma her konuda olduğu gibi bu konuda da senin ekmeğin suyun. Kanuni’ye yürüme mesafesinde olan ****abzon çok büyük bir şans KTÜ öğrencisi için. Atatürk Meydanı’nda ise aradığın her tarzda; yani alkollü alkolsüz eğlence mekanları, lokantalar, sinemalar ve kitabevlerini bulabilirsin. Bunlara alternatif olarak Kanuni Kampüsü’ndeki mekanlarda özellikle Cafe 5’te ve yeni belediye binasının oradaki Atapark Varlıbaş alışveriş merkezi’ne takılabilirsin.

“GENEL OLARAK TECRÜBELERİNLE BANA ÇEŞİTLİ KONULARDA YOL GÖSTEREBİLİR MİSİN?”
Evet genç arkadaşım, aşağıda yazacaklarım emin ol yeri gelecek senin hayatını kurtaracak. Yazının geri kalanını okumaktan sıkıldıysan bile bundan sonra yazacaklarımı kesinlikle oku; çünkü bunların hepsi tecrübe ile sabittir.

• KTÜ’yü kazandığını ilk öğrendiğinde karşına bir kayıt tarihleri haftası çıkacak. Burada her fakülte için ayrı tarihler yerine hafta verilmektedir; yani o hafta içerisinde ne zaman gidersen git hangi bölüm öğrencisi olduğun önemli değil kayıt yaptırabilirsin. Bu haftanın ilk günü hemen anneni babanı yollara döküp Trabzon’a damlama derim; çünkü herkes senin gibi ilk heyecanla kayıt yaptırmaya gelmekte. Üniversite hayatının ilk günü Öğrenci İşleri'ndeki kuyrukta geçmesin. En ideal kayıt günü, kayıt tarihlerinin 2. hatta 3. günüdür. Kuyruk muyruk olmaz 2. günden sonra. Sen de rahat rahat işini halledip, yurt aramaya başlayabilirsin.

• Her ne kadar saçını sakalını uzatma desem de uzatacaksın. Öğrencinin raconudur bu “üniversiteyi yeni kazandım saç ve sakalı.” Hiç olmazsa saçını sakalını salmaya Haziran'da falan başla da Ekim-Kasım gibi insan içine çıkabilecek halin olsun. Hee bu sakal bıyık salmayı özellikle Mühendislik Fakültesi’nde okuyan kızlar da yapmakta bazen. Onlara tavsiyem: Yapmayın, etmeyin, eylemeyin...

• Okul açıldığında ilk hafta oryantasyon gezisi düzenlenmektedir. Buna da kesinlikle katıl. İlk arkadaşlarını büyük ihtimal burada edineceksin.

• Üniversitede çok fazla insanla tanışacaksın. Burada önemli olan gerçek arkadaşlarını seçebilmektir. Çok kazık yiyeceksin etrafındaki insanlardan. Bundan kaçışın yok maalesef. Önemli olan bu kazıklara hazırlıklı olmak. Öyle kampüste 15 erkekle topluca gezmek sana bi yarar sağlamaz unutma bunu. Arkadaşların, özellikle ilk yıldan sonra, az ve öz olsun. İki gruba ayır arkadaşlarını. İlk grup takıldıkların ikinci grup ise selam verip geçtiklerin olsun.

• Sana açık yüreklilikle söyleyebilirim ki çok verimli bir öğrencilik geçirmen de, bu yılların içine etmen de senin elinde. Çoğu kişi "Trabzon’da yapacak bi’şey yok oturuyoruz öyle akşama kadar" dese de bunlara kulaklarını tıka. Bunu diyen insanları İstanbul’a da götürsen, bu adamlar akşama kadar evde otururlar. Mesela Trabzon’da sık sık tiyatroya gidebilirsin. Trabzon Devlet Tiyatrosu’na yaklaşık 3 haftada bir yeni oyun gelmektedir ve 3 lira gibi cüz-i bir fiyata, çok iyi zaman geçirebilirsin. ****abzon’da gnçtrkcll’in “Her Pazartesi ve Perşembe 1 bilet alana 1 bilet hediye” eden efsane sinema kampanyasından yararlanabileceğin Cinemaximum bulunmaktadır. Kampanyadan faydalanmak için gereken şifreyi edinmek için ise tek yapman gereken “SFR1” yazıp 2222’ye göndermen. Ayrıca haftanın diğer günlerinde Atatürk Meydanı’ndaki sinemaları Forum ve Varlıbaş’ta bulunan sinemaların yerine tercih edebilirsin. Fiyatları yarı yarıya farketmekte neredeyse. Buraya gelirken Müzekart edin derim. Tarihi çok eski zamanlara dayanan bir şehirdesin artık ve gezilmesi gereken bir sürü müze mevcut burada. Ayder Yaylası’nı, Uzungöl’ü, Sümela Manastırı’nı ve Atatürk Köşkü’nü kesinlikle gezmeni tavsiye ederim. Akçaabat’ta köfte ve Necla Hanım’da laz böreği yemeyi unutma. Akyazı’da Zigana Restaurant’ta kuymak yemeden ben Trabzon'da okudum deme. Bu yemeklerin arasında sürmene pidesini saymadım. Zaten onu meydanda kusuna kadar yiyeceksin 4 sene boyunca; ama hiçbir zaman bu pideyi bir Trabzonlu gibi yemeyi öğrenemeyeceksin emin ol. Pideyle karşılaşınca ne demeye çalıştığımı anlayacaksın merak etme.

• “Hamsi, balık mıdır değildir midir?” tarzı Trabzon’a has balık ırkı tartışmalarına hiç girmiyorum. Çok ucuza sık sık balık yiyebilirsin burada.

• Buradaki ilk yılında aç gibi çömlekçiye dalma hemen. Hatta hiç gitme 4 sene boyunca. Burası hakkında daha fazla bi’şey yazmak istemiyorum konu başka yerlere gidebilir çünkü. Çömlekçi de neresiymiş diye kendin araştır öğren sonra.

• Gürcistan’a git. Dalga geçmiyorum, buraya günübirlik ve ucuz turlar düzenlenmekte. Zerre gezmece adamı değilsen bile, oradaki free-shop'tan yapacağın alışveriş yanına kar kalacaktır.

• KTÜ’nün her bölümü öğrencilerine Erasmus imkanı sunmaktadır. Derslerine biraz asılıp bu imkandan faydalan ve lisans eğitimin bitmeden kesinlikle bir yurtdışı tecrübesi edin.

• Öyle “vurdum kapıya tekmeyi daldım hocanın odasına” tarzı hikayeler burada olmaz, unutma. Eğer anlatan varsa bil ki sallıyordur. Yemez burada öyle şeyler. Sonra mezun olmak için birilerinin emekli olmasını beklersin.

• Mühendislik okuyosan elinde çizim çantası ve T-cetveliyle TİTİA Kantini’ne ava gitme. Çok antipatik görünüyorsun dışarıdan. Bir elin önünde, bir elin çantada geri dönersin sonra.

• Meydanda ilk olarak Şişman Restaurant’a git ve gece hayatına önce oradan atıl. Rahat edebileceğin bir yer burası ve hemen herkes senin gibi öğrenci. Başka mekanları zamanla keşfedersin.

• Faroz’a gitme.

• Trabzon ve KTÜ hakkında ktü sözlük’ten ayrıntılı şekilde yararlanabilirsin. Hatta ortam yaparım diye gaza gelip burada yazar olmak için başvurabilirsin. Ortalama bir KTÜ öğrencisinin hayatı zaten ilk sene ktü sözlükte takılmakla, ikinci sene ktü portal etkinliklerine gitmekle, üçüncü sene ktü itirafa aşk acılarını yazmakla ve dördüncü sene de alttaki dersleri temizlemeye çalışmakla geçer.

• Avni Aker’e maç seyretmeye git; ama kesinlikle deplasman takımıyla değil. Özellikle desteklediğin takımın maçlarına gitme. Sonucu seni çok da ırgalamayan maçlara git. Trabzonspor taraftarıyla beraber otur. Emin ol bu kadar eğlenceli ve insana tecrübe kazandıran başka bir ortam yok Trabzon’da. Hee bi de kale arkası tribüne gitme. 10 lira kar edicem diye n’olacağı belli olmaz şimdi orda. Trabzon’da amaç; her ortamdan tek parça halinde çıkmak, bunu unutma.

• Her ne kadar final haftasına denk gelse de şenlikleri kaçırma. Ona göre planlı çalış ve kendine boş zaman yarat. Ayrıca şenlik alanının kenarında oturup örgü ören Trabzonlu teyzelerle Sezen AKSU falan dinlemenin tadı başka hiçbir yerde bulunamaz.

• Son olarak şunu diyebilirim ki her şey sana bağlı. İster hayatı kendine zehir et istersen dibine kadar eğlen. Tavsiyelerimi de aklından çıkarma.
Buraya kadar sabredip okuduysan son olarak şimdi de şu alttaki videolar izle. KTÜ için efsanedir bu videolar. Yazının üzerine çok iyi gider diye düşünüyorum. Hoş geldin sefa geldin KTÜ’ye. Mezun olurken arkadaşlarından ayrıldığına üzülecek, KTÜ’den kurtulduğuna sevineceksin büyük ihtimalle. Ne olursa olsun bu üniversitenin diplomasına sahip olmanın bu güzel ülkede bir ayrıcalık olduğunu aklından çıkarma.
S
10 yıl
Ege Üniversitesi - Zaytung Üniversite Tanıtım Rehberi
1- HAVALİMANINDAN YA DA OTOGARDAN KAMPÜSE NASIL GİDERSİN?

İzmir’e ilk adımını attın. Havaalanındaysan ve bir an önce kendini Ege Üniversitesi kampüsünde bulmak istiyorsan, 204 numaralı otobüse atlar gidersin. He, “ben uçakla gelmiş adamım, attan inip eşeğe mi bineceğim?” dersen kakalak gibi kalırsın. Eğer varış saatin gece 12’den önceyse, İzban hattını kullanıp Halkapınar’dan aktarmalı olarak Bornova’ya gidersin. Yok eğer otogardaysan; geldiğin firmanın Bornova servisine binmen yeterli olacaktır.

2- ŞEHİR İÇİNDEYKEN KAMPÜSE NASIL ULAŞILIR?

Eğer Manisa kavşağına yakın olan girişteysen, kampüs içine sırtında gitarın, elinde bavulunla artist gibi yürüyerek ulaşabilirsin. Eğer Bornova Metrosu’ndaysan iki seçeneğin var, fakültenin bulunduğu yere göre tercih yapabilirsin. Biraz da maceraya ihtiyacım var diyorsan meşhur 525’e binebilirsin. (Taşımacılıkta lider marka 525’i ben anlatamam, sen yaşayarak öğren!) İkinci olarak, yaklaşık 6 senedir kampüs içindeki inşaatı süren ve geçen sene itibari ile son bulan bir metro var. Mediko arkasındaki istasyon da sana ulaşım için kolaylık sağlayacaktır.

3- İZMİR’İN HAVASI NASILDIR?

Biraz da havasından bahsedelim sana. İzmir rüzgar şehridir. Sınava hazırlanırken coğrafyada kusa kusa ezberlediğin bütün rüzgar çeşitlerini, burada birebir görebileceksin. Yazın klimasız ortamlarda yaşam mücadelesi verecekken, kışı az hasarla atlatabilirsin. Neme karşı alerjin varsa dikkatli olmakta fayda var. İzmir’de nem, yağmur olup akar. Kışlarını hafife alma, ayaz vurur insana, kar görünce sevinçten sokaklara dökülen İzmirlilere şaşırma, delikanlım.

4- KAMPÜSE VARMADAN İZMİR’LE İLGİLİ BİRKAÇ AYRINTI İSTER MİSİN?

Tabi istersin! İzmir’in insanı sabah kahvaltıda boyoz yer (içi boş milföy hamuru benzeri). “Simit istiyorum.” dersen, “Abi ben de bir gün kısmetse bisikletle dünyayı dolaşmak istiyorum.” şeklinde cevap alabilirsin. İzmirli simite gevrek, çekirdeğe çiğdem, domatese domat, çamaşır suyuna klorak der. İzmirliler için kumrunun anlamı ise güvercin türünden çok, karın doyurucu bir lezzettir. Ama bu başka yerde yediğin içi boş kumruya benzemez. İzmirli tok gözlü insandır, malzemeden çalmaz. Kumrunun yanı sıra “karışık” adı verilen bir icatları vardır ki; babanın para yatırmayı geciktirdiği, burs parasının suyunu çektiği zamanlarda öğrenci adama padişah yemeği gibi gelir. Maksimum 5tl’ye, bütün ayaküstü büfelerde bulunur. Açlıktan ölmek ve mideyi bozmak pahasına da olsa karın doyurmak arasında tercih yapacağın günlerde kurtarıcın olacaktır.
İzmir’de buluşma yerleri bellidir. Alsancak’ta buluşacaksan Sevinç Pastanesi önü, Konak’ta ise YKM önü ya da metro çıkışı buluşma noktalarıdır. Yalnız bilmende fayda var; metronun iki çıkışı olduğunu keşfedene kadar ne insanlar telef oldu, ne arkadaşlıklar bitti, sevgilisini beklerken karşı cinsten soğuyan ne insanlar oldu…

İzmirli yaşlı teyzeler süslüdür, tontondur. Dedeler janti giyinir. Hani “fotoğrafçılığa gönül verdim, iki hamur açan teyze, berduş dede çekeyim” diyerek işe koyulsan, moda fotoğrafçısı olur çıkarsın.

İzmir’de ders dışında bir yere yetişmeye çalışmazsın. Özellikle İstanbul’dan gelenler için alışılması en zor durum bu olacaktır. Yayalara yol veren arabaları, durduk yere selam veren insanları görüp, ilk bir hafta yatağına kendini yüzüstü atıp ağlayabilirsin.

5- PEKİ KAMPÜS HAKKINDA BİRKAÇ UFAK BİLGİYE NE DERSİN?

Şanslısın, Ege’nin tek kampüsü var. Tıp, Sağlık Yüksek Okulu, İİBF ve Bilgisayar Mühendisliği ve öğrenci köyü Bornova metroya yakın olan kısmında, diğer fakülteler ise diğer kısmında yer alıyor.

İkinci öğretimin olduğu fakültelerin varlığından dolayı, üniversite içinde akşam 10’a kadar açık cafelere rastlaman mümkün. Çünkü fakülte kantinleri en geç 6 veya 7’ye kadar açıktır yani sabırları sen dersten çıkana kadardır.

Kampüs içinde yemek yemeyi düşünürsen, en yüksek müzik gelen kafeye otur. Racon budur! Yok ben ortamı yemekten sonra yapacağım, yemekhanede yiyeceğim diyorsan kampüs içinde iki yemekhane bulunuyor. 1 nolu yemekhane, öğrenci çarşısının sonunda, Mediko karşında yer alıyor. 2 nolu yemekhane ise, hastanenin arkasındaki Tenis Café’nin karşında.

Yalnız yemekhaneler çok kalabalık olur. Aklın varsa dersten erken çıkıp, yemek sırasına gir. (Dersten erken çıkabilmek için bahane olarak yemek sırasını öne sürme tabi, toyluğun alemi yok!) Aksi takdirde son ödeme günü gelmiş fatura kuyruğundaki gibi beklersin.
Bak yine konu 525’e geldi. 525, kampüs içinde öğrenciye ücretsiz ring sefer yapan bir otobüstür. Beş otobüs kapasitesinde yolcu alabilen 525 sayesinde tanımadığın insanlarla tek yürek, tek ses, tek vücut olursun. Körüklü 525’lerin ara ara devrildiği de rivayet edilir. Günahını almayayım ben hiç devrilmişine rastlamadım. Ama seyir halindeyken yere 45 derece açıyla gitmenin heyecanını yaşadım.

6- DERS NOTLARI NASIL BULUNUR?

Derse gidip not tutarak! Şaka şaka =) Her fakültenin yakınında kendi fotokopicisi var. (Bu adamların çoğu BMW sahibidir. Mezun olur iş bulamazsan aklında bulunsun.) Fotokopiciler işlerini çok ciddiye alırlar. Ders notlarını ciltlenmiş şekilde bulman yetmiyormuş gibi, yeni çıkanlar, en çok satanlar bölümlerinizi gezerek aradığından fazlasını bulabilirsin. Hiç tanımadığın halde o sıra best seller olan Sanem’in Notları sayesinde mezun olabilirsin.
Ama fotokopiyi çok da dert etmene gerek yok çünkü gnçtrkcll’in sana acayip bir kıyağı var: Yıl boyu ders notların gnctrkcll.com’da yayınlanacak=)

7- EN YAKIN BANKAMATİKLER NEREDE?

Aaaaa paran mı bitti? Öğrencinin hayatında önemli bir yere sahip olan bankamatikleri hastane girişinde ve öğrenci çarşısının başında, yani devlet yurdunun tam karşısında bulabilirsin. “Ben kampüsten çıktım, artık çok geç” diyorsan da küçük parkın girişinde, yahu hemen sağ tarafta, heh orada pek çok atm göreceksin.

8- HANGİ YURTTA KALMALI NEREDE EVE ÇIKMALI?

Kalacak yerin mi yok? Konaklama alternatifi olarak 7000 kişi kapasiteli, 6 veya 8 kişilik odalarla seni bekleyen bir devlet yurdu var. Unutma, çok kişiyle yaşamak zor olsa da çevre edinmene yardımcı olacak ilk adres budur. Fakat burası kışladan bozmadır. Odan üst katlarda ise kışın bazı yerlerin donabilir. Ara kat değilse asla ısınmaz. Millet yanarken sen grip olursun. Banyolar eskidir, duş başlıklarından su akmaz, aksa ya hep sıcak akar ya hep soğuk akar, ortasını bulamazsın. Perdesi olmayan bölmelerde duş almak cesaret ister. Perdeler de banyo kapısı açılıp kapandıkça havalanır. Gece yatmadan, deftere imza atmak şarttır. Olur da imza atmadan uyuyakalırsan yedi büyük günahtan birini işlemişsin gibi bir acayip muamele görürsün. Dolayısıyla 23:00 sularında başlayıp 01:00’a kadar süren imza kuyrukları vardır ki, imza atmaya bu kadar hevesli insanı başka bir yerde göremezsin. Güvenlikteki amcayla aran iyiyse arkadaşının yerine imza atabilirsin. Hem ilk yıl ailenin de gönlü olmuş olur. “Sana güveniyoruz ama çevreye güvenmiyoruz.” diye başlayan cümleleri çok sık duyuyorsundur zaten. Yurt girişleri ise yaz ve kış saati uygulamasına göre değişiyor. Diğer bir seçenek: Üniversitenin yarı özel yurdu, öğrenci köyü. Tek ve iki kişilik odalarda bütün imkânlar sağlanıyor.

Ege’de öğrenciysen, Küçükpark ve civarında ev kiralaman daha kolay olacaktır. Herhangi bir ulaşım aracı kullanmayacağın için, derse gitmemek için bahane üretemeyeceksin. İlla ucuza kapatayım diyorsan Bornova merkezde, Migros civarında da uygun evler bulabilirsin. Hepten beleşçiysen, biraz daha arka mahallelerde iyice ucuz hatta bedavaya bile ev bulursun. Ama o evden çıkabilir misin, bilemem.

9- EV EŞYASI NEREDEN VE NASIL ALINIR?

Ev tuttun ama eşyan yok diyelim. Bunu da çözeriz, sakin ol =) Bornova Stadı yakınlarındaki spotçular sana ikinci el eşya bulmanda yardımcı olacaktır. İlk verdikleri fiyatı kabul etme, sıkı pazarlıkla işini daha ucuza kapatabilirsin. Sen Ege Üniversitesi öğrencisisin, pazarlıksız olmaz bu işler.

Daha güzel bir fırsat değerlendirmek istersen de Facebook’takihttps://www.facebook.com/groups/egealsat/ grubuna katılman yeterli olacaktır. Spotçu ve emlakçı dertlerinden uzak, öğrencilerin kurduğu bir grup burası. İkinci el eşya da bulabilirsin, depozitosuz çıkabileceğin bir ev de.

Eve çıktın ama ev arkadaşın yok diyelim; ev arkadaşı bulmak istiyorsan gene doğru adrestesin, hatta nakliye konusunda sana yardımcı olacak iletişim bilgilerini de buradan edinebilirsin. Anlayacağın, bu grup öğrencinin her derdine deva =)

10- PEKİ, ULAŞIM ŞEHİR İÇİNDE NASIL?

Artık şehirdesin. Toplu ulaşımda, öğrenci için Kent Kart çıkartırsan süper olur. “Kent Kart da ne?” diyorsan, gerekli bilgilere İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin web sitesinden ulaşabilirsin. Öğrenci Kent Kart’ın yoksa da, sivil Kent Kart’la veya otobüslerde ve metro girişlerinde satılan biletle ulaşımını sağlayabilirsin.

Sen Bornova’dasın malum. Şehir merkezinde kullanabileceğin metro ancak 12’ye kadar hizmet veriyor. Birçok eğlence mekanının olduğu Alsancak ve Bornova arası ulaşımda taksiler de işini görebilir. Diğer bir seçenek olarak, her saat başında seferi bulunan 63 no’lu otobüsü kullanabilirsin. 12’den sonra olan 63 seferlerine “Baykuş” deniliyor.

11- GÜZEL YEMEK YERLERİ, KAFELER, ORTAMLAR NEREDE?

Acıktığın zaman yemek yiyebileceğin çeşit çeşit mekân var. Bilmen gereken en önemli nokta, Küçükpark’ın merkezindeki Üniversite 2 Café. Üniversite‘den Küçükpark’a doğru yürüdüğünde, Sevgi Yolu’nu göreceksin. Sevgi Yolu diye bahsettiğimiz, Kafeler Sokağı’mız. Burada sıra sıra kafeler var. Üniversite 2’den devam edersen, Barlar Sokağı’na ulaşırsın. Canın sıkkın olduğunda, arkadaşlarınla güzel geçirebileceğin mekânlar bu sokakta seni bekliyor olacak. Üniversite 2’ den sağa dönüp uzunca yürüdüğünde, Büyük Park’la karşılaşacaksın. Yine aynı şekilde, orada da gitmek isteyeceğin kafeler mevcut. Küçükpark çevresinde bir sürü ev yemeği yapan yer de vardır. Yine maksimum 5tl’ye menü seçeneği sunar ki lezzetleri hiç de kötü değildir. Ucuz diye burun bükme, fena mı olur, ev yemeği yer anneni anarsın.
Bornova’nın hatta İzmir’ in en nezih mekânlarından olan Ozze Venue, haftanın 3 günü (Çarşamba, ücretsiz) yapılan çılgın partileri ile seni bekliyor olacak.

12- SİNEMA İÇİN NEREYE GİDİLİR?

İzmir’de gnçtrkcll’in “Her Pazartesi ve Perşembe 1 bilet alana 1 bilet hediye” eden efsane sinema kampanyasından yararlanabileceğin tam 5 sinema mevcut: Ege Park Mavişehir, Forum Bornova, Kipa Extra Balçova, Optimum ve Konak Pier’de bulunan Cinemaximum’lar gnçtrkcll’lilerin hizmetinde.J Kampanyadan faydalanmak için gereken şifreyi edinmek için ise tek yapman gereken “SFR1” yazıp 2222’ye göndermen!

Bu güzel Ege şehrine hoş geldin, sıcak insanları seni hemen sahiplenecektir zaten. Son bir tavsiye benden sana: Güzel İzmir’in ve burada öğrenci olmanın tadını çıkar... ;)
S
10 yıl
Hacettepe Üniversitesi - Zaytung Üniversite Tanıtım Rehberi
1- YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN ANKARA

Ankara siyasette başkent, bürokraside memur, şehir bölge planlamada üstgeçit, sokakta altı su dolu kaldırım taşı, mutfakta aspava, yatakta buz gibi olan bir büyükşehirdir. Belediye başkanı ise İ. Melih Gökçek’tir. Ankara’yı Gotham City’den ayırt etmemizi sağlayan en sağlam kanıt da budur. Doğru noktadan bakıldığı takdirde Atakule, Sheraton, Kocatepe ve Anıtkabir aynı görüş açısı içine dahil olabilir, zaten şehir manzarası namına bir tek bu dörtlü görülmeye değerdir. Doğru noktayı ise ancak ona bakmayı öğrenenler bilirler evlat. (normalde burada Thomas Newman bestesinin girmesi ile aydınlanma yaşamak lazım ama burası Ankara, ibreti de Ankaralı Coşkun’la alacağız, takdir edersin ki…)

Ankara’nın hemen bütün sokakları isimlerini ya dünyanın geri kalanındaki yerlerden ya da adları tarih kitaplarından hayal meyal hatırlanan kişilerden almıştır. O sokakların hiçbiri denize çıkmaz ama Samsun/Konya/İstanbul/Eskişehir yollarından birine illa ki açılır. Asfalt kaplı sokaklardan geriye kalan alanların %98’inin üzerine beton yığılı olsa da Kuğulu’su vardır, Seğmenler’i vardır, Güven’i vardır, Botanik’i vardır, park değil vahadır.

Ankara kurudur, yazın da kurudur, kışın da kurudur. Bu kuruluğun sebebinin Ankara’da deniz olmayışı sanılsa da asıl sebep “Behzat Ç.’de pavyonda oynayan kuru”dur. Grinin ise yüz elli tonu vardır ki, elli tonuyla bile elalemin başına neler neler geliyor, malum.

Ankara’da her şey vardır, “K” harfi hariç…



2- HACETTEPE’YE ULAŞIM

Welcome to AŞTİ, Welcome to hell… AŞTİ’de indikten sonra çığırtkanların büyüsüne kapılarak kendini Kahramanmaraş otobüsünde kolonya ikram edilirken bulmazsan en zor aşamayı başarıyla geçmişsin demektir. Şimdi bu badireyi atlattığına göre sen hangi yolun yolcususun, onu söyle: Sıhhiye mi? Beytepe mi? Beşevler mi?

Sıhhiye kampusune gitmek için Ankaray tabir edilen metro hattını kullanman gerekecek. Ankaray’a ulaşmak için “gelen yolcu” kalabalığını takip etmen yeterli. Kurtuluş durağı seni doğruca Sıhhiye Kampusu’ne ulaştıracak. Sakın “aaa Sıhhiye durağı varmış” diye atlayıp da Kızılay’dan Metro’ya aktarma yapayım deme, canını sokakta bulmadın. “Ben bilmem Ankaray” dersen AŞTİ’nin karşısından geçen Sıhhiye dolmuşlarına atlayabilirsin. Eşşek kadar “Hacettepe” yazısını göreceksin zaten. AŞTİ’den Beytepe’ye gitmek için ise AŞTİ önünden geçen Sıhhiye-Beytepe dolmuşuna binmen yeterli.

Otobüs mü ıyyy, fakir gibi, uçakla geliyorum ben diyorsan da Esenboğa’dan Beytepe’ye ulaşabilmen için O Aşti’ye gidilecek arkadaş! Havaş’la ya da EGO tabir edilen belediye otobüsü ile AŞTİ’ye ulaşabilirsin. AŞTİ ile uzlaşasın yoksa Sıhhiye Köprüsü’ne ulaşman gerek ki, eziyet Sıhhiye Köprüsü’nün göbek adıdır dostum. Beytepe’ye giden otobüs hattı numarasının 230 olduğunu belirteyim.



3- KAMPÜSLERDE HAYAT NASILDIR?

Beytepe “kışın buralara kurt inerdi” tipi bir mahrumiyet bölgesidir ve adını Beytepe köyünden alır. Yine de kampus iyidir, güzeldir, devdir. Hatta Orienteering gibi saçma sapan hobilerin varsa Beytepe tam sana göre bir yer, hoş geldin. İşe içerisinde birçok amfi bulunduran, gri (gülüşmeler), mimarisi biraz şeyyy…ımmm… değişik bir bina olan Yıldız Amfi’nin yerini öğrenmekle başla çünkü Yıldız amfi, kampüsün mihenk taşı. İstersen “Kızılay’a nasıl gidebilirim? “diye sor, tarif illa ki “bak hocam, yıldız amfi’nin…” diye başlayacaktır.

Öğrenci adamsın, yoldan gelmişsin, acıktın. Her tür bütçeye göre yer bulabilirsin: BAM, city center, nacho, beycafe… BAM, Beytepe alışveriş merkezi. Öğrenci kasabası tabir edilen bölgenin içinde, gerisi fakültelere daha yakın. Bir çılgınlık yapıp kampüs dışı bir yerlerde takılmak istersen de dolmuşlar hazır.

Şehre inmek ya da Ankara’nın tarihi ve turistik yerlerinden olan alışveriş merkezlerine gitmek istersen Sıhhiye kampüsüne kadar giden bu dolmuşları kullanabilirsin. Paran yoksa ya da maceraperestsen otostop becerine kuvvet, göreyim seni. Bu arada Bilkent kampüsüyle sırt sırtasın. Hani bir takım resmi temaslarda bulunman gerekir, disiplinler arası çalışma yapmak icap eder, aklında bulunsun. Gerçi paran yoksa Bilkent’e gitmek çok akıllıca sayılmaz.

Beytepe’de okuyacaksan şunu iyi belle: Şehir içinde kar kalınlığı 1 mm ise Beytepe’de bileğine geliyordur. Kar ihtimalinde dahi kuru/konserve gıda-bakliyat-su stoğunu gözden geçirmekte fayda var. Aksi halde kendini Beytepe ormanlarının vahşi doğasında (yurt odan) açlıktan oda arkadaşını dişlerken bulabilirsin. Tüm bu sıkıntılara rağmen seni gerçekten eğlenceli bir kampüs hayatı bekliyor, hazır ol (böyle deyince de beklentilerini yükselttim galiba, istemeden oldu…)

Sıhhiye’de bir fakülteyi kazandın demek. Üzgünüm ama seni dünyanın en sıkıcı üniversite kampüsü bekliyor. Karşına her an her yerden “patoloji ne tarafta?” diye darlayacak hastalar, hasta dosyaları, röntgenler, sedimantasyon tüpleri filan çıkacaktır. Karşıdan karşıya geçerken bile dikkatli olman gerek çünkü oradan buradan fırlayabilir ambulansların birinin altında kalabilirsin. Olaya iyi tarafından bak: dört tarafın hastane.

Yine de sosyalleşeceğin yerler oldukça fazla: Kütüphane, fakülte kantinleri, yurdun çalışma salonları… hehe… şaka şaka… dememi bekliyorsan üzgünüm ama gerçek bu… kampüsün içinde ve etrafında birçok kafe/lokanta mevcut. Birkaç yıl öncesine kadar “iç organlarını kaybetme fobisi”ni tetikleyen bir bölgeyken kentsel dönüşüm projesiyle restore edilerek Ankara’da gezilebilecek açık hava mekanlarının 3.sü (ilki Ankara Kalesi ama 2.yi ben de şu an anımsayamadım)haline gelen Hamamönü semti de kampüsün nimetlerinden biri.

Bu kampüste çok fazla eğlence olmasa da öğrenci toplulukları genellikle Sıhhiye kampüsünde toplanır. Eğer kaynaşma meraklısı sevimli dostlarımızdansan bu toplulukların ilanlarını takip etmende fayda var. Zaten kısa süre içerisinde “pano takip etmek” gibi zorunlu bir hobi edineceksin. Asosyal ve çekingen bir kişiliksen de hiç üzülme, ders notları kısa sürede yeme-içme-barınma gibi temel ihtiyaçlarından biri haline geleceği için okuldaki 2. ayın dolmadan Facebook’tan arkadaş olacağın fotokopicilerle yıllarca sürecek seviyeli ama sıcak bir ilişkin olacak.

“Artiz olacam ben” diyen konservatuvarlı arkadaşları da şöyle Ankara’nın göbeğindeki Beşevler’deki kampüse alalım. Meşhur olunca bizi de görürsün artık eheheh. Gerçi o binadan adımını atar atmaz, değil bizi, dünyanı unutacaksın J

Hangi kampusun öğrencisi olursan ol, ortak paydan olacak yer: Öğrenci İşleri. Rivayet odur ki; FBI, ajan dayanıklılık testlerini Hacettepe Öğrenci İşleri memurlarını izleyerek geliştirmiş. O yüzden oraya girmeden önce tuvalet aynasında “kafası gözü patlamış Tyler Durden sırıtışı”nı çalış. Bu teknik akıl sağlığını korumanda oldukça işine yarayacaktır. Buranın insana hiç mi faydası yok? Var tabii. Hacettepe’den mezun olduğunda hiçbir şey olmasan derviş olursun.



4- YURDA MI ÇIKAYIM, EV Mİ TUTAYIM?

Beytepe’deysen ve durumun varsa öğrenci evleri tam sana göre. Devlet yurdu mu çıktı, yurt da gayet iyi. Sıhhiye’deysen işin daha kolay, okulun yurdunda da kalabilirsin, Cebeci’deki bir sürü özel yurtta da… “insanın ayağı halıya basmalı, halıya” diyen konfor manyaklarındansan Cebeci-Kurtuluş-Kolej-Seyran Bağları civarında şimdiden ev aramaya başla, gelecek hazirana kadar ancak bulunur. Bu civarda evleri bulunan ev sahiplerinin en önemli gelir kaynağı öğrenciler olduğu için, yatak ile yorgan arasında yeterli süre kaldığın takdirde çimlenebileceğin kadar soğuk ve karanlık olan “folluk tipi” deliklere rezidans aidatı isteyecek kadar şuursuzlaşma durumuyla da karşılaşacaksın, sakın şaşırma. Bende cukka sağlam hacı, raad ol, diyorsan da Bahçelievler-Beşevler civarında da oturabilirsin. Ankara’daki tüm ev sahiplerinin ortak özelliği ise, “memur kefil” fetişlerinin olması. Memur tanıdığın yoksa, kontrat aşamasında bile arıza çıkarıyorlar. Manyaklar.



5- EV EŞYASI NEREDEN BULUNUR?

Ev eşyasını Opera dediğimiz, ismiyle pek de müsemma olmayan bir muhitimizin arka tarafında bulunan İtfaiye Meydanı’ndaki spotçulardan son derece ucuza getirebilirsin.



6- ŞEHİR İÇİNDE ULAŞIM NASILDIR?

Ankara’nın yolları büklüm büklüm olmasından çok hayvan gibi dik yokuşlara sahiptir. Hepsi Kızılay’a çıkar. Nereden binersen bin, bir şekilde Kızılay’a ulaşırsın. Metrobüs, tramvay ve -takdir edersiniz ki- şehir hatları vapurları yok ancak çılgın bir dolmuş kültürü ve dehşet verici bir EGO terörü var. Bir de Metro ve Ankaray olmak üzere 2 metro hattı mevcut. Ve bunların hepsi tamamen bir diğeri yokmuş gibi başına buyruk bir sistemle çalışıyor. En geç gece 11’de de bir çok yere ulaşım tamamen imkansız hale geliyor. Taksilerin pahalı olduğunu belirtmeden geçmek olmaz.



7- YOK MU ŞÖYLE OYNAK BİR ŞEYLER, NEŞEMİZİ BULALIM…

Var canım oynak bir şeyler, Çankırı caddesi’nde Kristal var mesela. Şaka lan şaka. Pavyona gidecek kadar para ne gezecek sende…

Sen Sakarya’da takıl, Nefes’te bira iç, 3E’de teras havası al. Açmadı mı? Tunalıhilmi caddesi var, Bestekar sokak var, Tunus caddesi var. Tunus caddesinde Sakal var misal. Elektrik direkleri var ya, hah onlara asılı afişleri de iyi takip edersen konserlerin ilk yarısını da kaçırmazsın (ikinci yarıda ya kızı yurduna bırakmak ya da kendin kampüse giden son otobüse yetişmek için çıkmak zorunda kalacaksın.)

“Okumaya mı geldin, içmeye mi?” dediğin noktada da artık alkol-free Bahar Şenlikleri var ki, Serdar Ortaç’a çatal fırlatılan günden beri düzenlenenlerde eğlenceye en yakın şey şenliklerden önce toprağa gömülen nevalenin yerini doğru tahmin edip, yakalanmadan çıkarmaya çalışmak.
S
10 yıl
Dokuz Eylül Üniversitesi - Zaytung Üniversite Tanıtım Rehberi
1- OTOGARDAN KAMPÜSE NASIL GİDERSİN?

Dokuz Eylül Üniversitesinde kampüs kavramı çok geniş bir çoğrafyayı özetler. İzmir’in 3 farklı çıkışına 5 farklı kampüs stratejik olarak konumlandırılmış ve böylelikle İzmir’den karayolu ile çıkmaya çalışanların eğitimle temas etmesi istenmiştir. Buca tarafındaki kampüsler (Tınaztepe, Dokuz Çeşmeler ve Eğitim) için eğer gece 12’den evvel İzmir’e vardıysanız İzban’ı kullanarak, Şirinyer istasyonunda inip bir dolmuşa veya “Buca koop” yazan her hangi bir otobüse binerek ulaşabilirsiniz. Ege Üniversitenin içindeki kampüs için ise İzban yanında 204 numaralı otobüs kullanılabilir. Eğer ki yüksek puan alıp Tıp Fakültesini kazanmışsanız, Narlidere tarafına gideceksinizdir ve onun için de havalimanından 202 numaralı otobüse binip, Üçkuyular’a gidip oradan geçen Narlıdere otobüsleri ile gidebilirsiniz. Bu süreçte çok fazla yerli ile karşılaşıp sınır tanımayan bir doktora dönüşebilirsiniz.



2- ŞEHİR İÇİNDEYKEN KAMPÜSE NASIL ULAŞILIR?

Kardeşlerim, İzmir’in kendisi zaten Dokuz Eylül kampüsü olarak dizayn edildiğinden, değişik yerlerdeki derse girmek yerine, oturup pişti oynayacağınız kantinlerinize değişik yöntemlerle ulaşabilirsiniz. Ege Üniversitesi içerisindeki sınıflardaysa dersleriniz, Bornova’ya gidip genç kalabalıkları takip edebilirsiniz. Dokuz Eylül Üniversitesi size daha hayatınızın başında doğru zamanda doğru yerde olup, doğru insanları takip etmeyi öğretecektir.

Buca tarafındaki kampüslerde iseniz, şehrin her yerinden geçen “Buca koop” otobüsleri ile uygun duraklarda inerek, uygun yerlerde yaşlı teyzelere, emekli ve hamilelere yer vererek ulaşabilirsiniz. Tınaztepe kampüsüne geldiğinizde, kampüs içi ringler sizi araziye, hiçliğin ortasına götüreceklerdir.

Tıp fakültesi için ise, Narlıdere yönüne giden otobüslere binebilirsiniz. Dokuz Eylül üniversitesinin en önemli özelliği, kafanızda belli bir istikamet belirleyebiliyorsanız, oraya giden tüm araçların okulun önünden geçmesidir.



3- İZMİR’İN HAVASI NASILDIR?

Aynı gün içersinde bir kaç mevsimin yaşanabileceği bir şehirdir İzmir. Bilim adamları yıllar yılı İzmir’in havasını incelemiş, çözemedikten sonra “İzmir’in havası kızı gibidir, sağı solu belli olmaz” diyerek arazi olmuşlardır. Tınaztepe kampüsünde kar yağarken, aşağıda otobüs duraklarının orada havanın günlük güneşlik olup, geçen kurban bayramında orada bulunan hayvan kesim yerinden kaçan kuzuların meleştikleri görülebilir. Kışın 3 ay sürdüğü, yazın 6 ay ve sonbaharın 3 ay sürdüğü bu şehrimizde, klimayi bulan şahıs için İkiçeşmelik’te “Natürzade Efendi Türbesi” adında bir türbe bile yapılmıştır. Nisan ayından itibaren evinde klima bulunan insanlarla daha samimi ilişkiler kurmanızı tavsiye ederiz.



4- KAMPÜSE VARMADAN İZMİR’LE İLGİLİ BİRKAÇ AYRINTI İSTER MİSİN?

Daha şehre gelir gelmez, insanların tanımadıkları insanlara selam verebildiklerini, herkesin kendi uğraşında olup, kimsenin hiç bir şeye acele etmediğini farkedeceksiniz. Siz alttan 2. kez aldığınız dersin sınavına yetişmeye çalışırken önünüzdeki kadının çocuk arabasını otobüse yavaşça bindirmeye çalıştığını ve kimsenin bundan bir şikayeti olmadığını da ilerde göreceksiniz. O yüzden şimdiden bu yavaşlığa alışın.

Değişik lokasyonlarda değişik uğraşlar bulunmasıyla birlikte İzmir’in kalbi Alsancak’ta atar. Kıbrıs Şehitleri, İstiklal caddesinin minik ve tramvaysız bir versiyonu olarak eğitim hayatın boyunca en çok bulunacağın yerlerden birisi olacaktır. Gazi kadınlar ve Müzeffer İzgü sokaklarında sosyalleşecek, sana yapılan yanlışları içki eşliğinde “o kız buraya gelecek” diye dostlarına anlatacaksın. Her ne kadar sabah kahvaltida yense de yağlı bir besin olan boyozu, içki gecelerinden sonra burada çok güzel bir şekilde tüketebilirsin. Ayrıca yine aynı gecelerin sonunda, kokoreç adı verilen ve İstanbullular’in içine domates gibi gereksiz şeyler attıkları yiyeceği, ekmek arasında bol baharatla tüketebilirsin. Tabii ki Türkiye’nin en mükemmel ve hesaplı midyeleri bu şehirdedir. Eğer biraz esmerseniz “Selam biz Mardinliyiz buraya okumaya geldik” diyerek tüm midyecilerden “hemşehri indirimi” alabilirsiniz.

Ege Üniversitelilerle sosyalleşmek istediğinizde gideceğiniz mekan “Küçük Park” adı ile anılan yer olacaktır. Aynı sokakta onlarca mekanın birbirinden tek bir farkı olmadan nasıl kendilerine özel müşterileri olduğuna bir Dokuz Eylül’lü olarak şaşıracaksınız. Ege Üniversitesinde okuyanların, bu Küçük Park ve kampüs sevdalarını “bir arkadaşın abisi bizden mezun olmuş, şimdi 4000 liraya bir yerde çalışıyormuş” diyerek bozabilirsiniz.

İzmir’de haftasonları futbolla geçer. Her ne kadar Süper Lig’de kendi takımı olmasa da, İzmir’in futbol hayatı Göztepe, Karşıyaka, Bucaspor ve Altay ekseninde döner. Şehrin neredeyse her duvarında bu 4 takımdan birisinin adının yazılı olduğunu ve o adın karalanıp ayıp şeylere çevrildiğini görebilirsiniz. İzmirliler hiç birşeyde olmadıkları kadar, duvarlara takımlarının isimlerini yazma konusunda hırslıdırlar.

Havalar ısınmaya başladığında 3-4 arkadaşıyla bir araba kiralayip Çeşme’ye günübirlik gezmeye gitmeyen öğrenci, İzmir’de öğrencilik yapmış sayılmaz. Diğer şehirlerde bulamayacağınız bu güzelliğin tadını çıkartmak, İzmir’de öğrencilik yaptım demek için olması gerekenlerdendir.



5- PEKİ KAMPÜS HAKKINDA BİRKAÇ UFAK BİLGİYE NE DERSİN?

Yukarıda da dediğim gibi Dokuz Eylül Üniversitesinin bir çok kampüsü vardır. Öyle kampüste dolaşırım, çimlere yayılırım, çimlerde gitar çalıp manitacılık yaparım diyorsanız, en başta bunu unutun. Burada kendi bölümünüze, sınıfınıza arkadaşlarınıza bağlı olacaksınız, kardeşler takımı olacaksınız!! Öyle “Mimarlıktan Melis var ya!” “Kimya Mühendisi Atakan canım!” gibi muhabbetler olmayacak!

Yine de şanslı bir kaç bölümden birisindeyseniz, üniversite hayatınızın bir kısmını Ege kampüsünde yaşayabilirsiniz. Ancak orada da; Kemalettin Tuğcu kitaplarındaki gibi üvey evlat muamelesi göreceğinizi unutmayın.

Bir diğer ve ikinci en büyük kampüs Dokuz Çeşmeler kampüsüdür ki, üniversitenin lojistik üssü buradadır. Zira karşısındaki “Burak Fotokopi” önderliğindeki fotokopicilerde her bölümün, her dersinin kitabı, ders notu, geçmiş 10 senede çıkmış sınav soruları bulunabilir. Bulunmazsa kendileri yazarlar, derse girip not tutarlar ya da sizin için o çirkin ama süper notları olan kızla samimiyet kurar, yeri gelir sevgili bile olurlar..

Fakültenin içindeki kafeler ve Sherwood’u ile, dışındaki bilardo salonları ve (türkü barlar içerisinde bir “Wembley”, bir “Madison Square Garden” olan) “Kızılırmak” kafesi ile kendi halindedir Dokuz Çeşmeler. Dünyanın en müthiş tostu, bu kampüs ile Buca lisesi arasında kalan dar sokaklardaki tostçularda yapılır.

Tınaztepe kampüsü ise, tam bir eğitim yuvasıdır. Hatta öyle ki, kimi hocaların o kampüs daha yapılmadan orada oldukları, soğuk karlı kış günlerinde Tınaztepe’ye inen kurtlar tarafından büyütülmüş ve yardımcı doçent yapilmis olduğu rivayetleri vardır. Filmlerden, ağabeylerinizden, ablalarınızdan kampüs hayati hakkında duyduğunuz tüm neşeli hikayeler burada geçersizdir. Tinaztepe kampüsünde tek tük göreceğiniz insanlar, “zombi” çıksalar şaşırmayacağınız, “şu konsepte de başka bir şey uymazdı” diyeceğiniz canlılardır. İşte bu yüzden bölüm veya sınıf arkadaşlarınızla inanılmaz samimi olacaksınız. Bir sınıf arkadaşı değil, yaren, kardeş, yoldaş olacaksınız. Her türlü hava koşulunu, yalnızlığı paylaşacak, belki de; en sevdiğiniz arkadaşınızın, o meşhur, dev, turuncu kütüphanede kaybolmasına tanık olacaksınız… (İhsan… Özledik seni…)

Mesafelerin birbirinden uzak olduğu, iki fakülte arasinda konuşulan dilin bile farklılaştığı bu zorlu kampüste, yemekler de “köfte varmış, köfte yedik” uslubu ile yenir. Her fakültenin altında bulunan kantinlerde yapılan yemeklere alışan öğrenciler, başka fakültelerde yediklerini sindiremeyebilir ve hasta olabilirler.



6- DERS NOTLARI NASIL BULUNUR?

Burak Fotokopi’de bulabilirsin. Burak Fotokopi aslında bir çok farklı dükkandan oluşur ama Dokuz Çeşmeler kampüsünün oradaki fotokopici kompleksine Burak Fotokopi denmektedir. Sonra buraya gelip “vay efendim Burak Fotokopi dedi, Zafer’den çektirdik” denmesin. Burak fotokopicilik, nesillerdir universitelilerimizin mezun olmasını sağlayan bir eğitim müessesidir ve halka mal olmuştur. Bugün İzmir’de Nevval – Salih İşgören ikilisinden daha fazla eğitime katkısı vardır. (Bu ikilinin ismini de İzmir’deki her 3 okuldan birinde duyacaksın.)

Eğer ki Tınaztepe’deysen ve Burak fotokopide amacına yönelik ders notu yok ise fakültenin en çirkin ama iyi yürekli kızı Sibel’de o notları bulacaksın. Sen ki Tınaztepelisin, kardeşlerin için o kızla yakınlaşacak, o notları alana kadar icabında Sibel’i öpeceksin bile. Tınaztepelilik bir gönül işidir, fedakarlıktır yeri geldiğinde. Bugun sen notları alırsın, yarın senin için teeee Tınaztepe’ye gidip imza atar arkadaş dediğin.



7- EN YAKIN BANKAMATİKLER NEREDE?

“Paran yoksa yarın verirsin, nerden bulacaksın şimdi bankamatik?” düsturunun uygulandığı Tınaztepe kampüsünden bahsetmediğinizi düşünüp, diğer kampüslere değinmek istiyorum.

Dokuz Çeşmeler’de, Tınaztepe tarafına doğru az ilerlediğinizde veya Sherewood civarında, bankamatikleri bulabilirsiniz. Para konusunda dikkatli olun, ayın 15’ine kadar tüm parayı biraya yatırıp, ay sonuna kadar kumru (İzmir’de yenen bir çeşit kuş!) ve makarna ile karnınızı doyurmak zorunda kalmayın.
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.