
Çabuk ölüyor
|
| Ne çalışmak istiyorum, ne de başka bir şey. Kendime 1 gün izin verdim ama yine de içimden bir şey yapmak gelmiyor. Çalışsam ne olacak ki? Para verecekler. Ne yapacağım o parayla? Yine belirsiz. Tek yaptığım ara sıra uzun yürüyüşlere çıkmak. 10 km yürümek gibi. Fişimi çekmek istiyorum artık yani çok sıkıldım. Bir fişimiz bir güç butonumuz olsa da basınca kapatabilsek keşke kendimizi, kendimi. |
| Bu çok saçma değil mi? Bir de bu cezanın şöyle bir özelliği var, 6 ay sonra tekrar girsem hala bu ceza devam ediyor. Yok böyle bir şey! Yani 1 ay ban atsalar bir şey değil ama bu ne ya? İnsanın oynama hevesi kalmıyor bu şekilde. Çok can sıkıcı bir durum. Sanki isteyerek geç girmişim gibi bir de hiç utanmadan ceza atıyorlar. Böyle saçma ceza mı olur ya? |
| Kimse onları ciddiye almıyor. İnsanlarla ilişkileri çok az, ve çok zorlanıyorlar. Yapmak zorunda oldukları şeyler(nefes almak, yemek yemek vs.) artık onlara inanılmaz zor geliyor. Kendilerini öldürmek daha da zor geliyor. İnsanlardan da epey farklı hissettikleri için ve kimse de onlarla ilgilenmediği için onları öldürmek istiyorlar. Bir süre sonra da yapıyorlar bunu. |
|
Merhaba arkadaşlar, benim şimdi kız arkadaşlarım var. Babaları çok zengin bunların mesela, bir ojeleri var 500 $ mış mesela kendi aralarında konuşurlarken duydum. Paris'e gidiyorlar sık sık alışveriş yapmak için. Bir gün eve davet ettim bu kız arkadaşlarımı, babaannem de vardı evde ve karalahana dolması yapmıştı. Biz de işte içeride oturuyorduk, kızlar Amerika'da erkekleri nasıl tavladıklarını anlatıyordu. Sonra işte ferrariyle erkek tavladığını anlatıyordu, kızlardan biri bana dönüp "al şu ferrarinin anahtarını istersen biraz tur at, senin baban fakirdir alamaz" dediler ve gülmeye başladılar hep birlikte. Biraz kızardım, ama ne biçim arkadaşlar bunlar ama neyse. Sonra babaannem geldi içeriye, gızlar dedi o pis köylü şivesi kokan ağzıyla, garalahana yaptım yiyesiiz dedi. Kız arkadaşlarım tabi anlamadı ve gülmeye başladılar. Ben öyle rezil olmuştum ki resmen yerin dibine batmıştım. Kesin içlerinden ne kadar köylü olduğumu düşündükleri geçiyordu. Ben de babaanneme dönüp sinirlendim bağırdım çağırdım, hemen tansiyonu düştü tabi galiba kadının biraz fenalaştı. Ama hatasını anlamış olmalıydı ki artık daha düzgün bir Türkçeyle konuşuyordu. Kız arkadaşlarım da aralarında Fransızca bir iki bir şey fısıldaştılar, kesin benim ne kadar köylü olduğumu söylediler birbirlerine Babaannem ise ağlıyordu sessizce, ona bağırdım bak ne rezil oldum senin yüzünden arkadaşlarıma dedim. O da yavrum bak garalahana yaptım saatlerdir pişirdim başında yersiz dedi yine, ben de sus dedim ve kız arkadaşlarımı da alıp pahalı bir restoranta gidip orada yemeğimizi yedik. Yemeğimizi yerken kız arkadaşlarım, senin babaannene Fransızca hocası tutalım da biraz kültürlensin hahahah diyerek gülmeye başladı. Ben de daha Türkçeyi doğru düzgün konuşamıyor Fransızcayı nasıl öğrenecek ki dedim utanarak. Onlar da daha yeğin gülmeye başladılar. İşte böyle rezil etti babaannem beni, onu evine geri göndertmeyi düşünüyorum yaşasın tek başına evinde istiyorum, burada hepimizi bozuk Türkçesiyle daha da bozuyor kültürürümüz bozuluyor Sizce göndertmeli miyim? Arkadaşlarım da gitsin kendi evinde yaşasın tek başına diyor ne biçim arkadaş bunlar ama neyse
|
| Ölmek istiyorum ama kesmek filan da oldukça zor ve riskli bir iş. Sizce kiralık katil mi tutmalıyım kendimi öldürmek için? |
| Ciddi konudur arkadaşlar. Bıktım artık bu hayattan, bir son vermek istiyorum her şeye. Boğazımı bıçakla kessem kesinlikle ölürüm değil mi? |
Sizce zarar verir mi? Pazardan aldım 2 tane, tanesi 50 kuruştu anlamalıydım zaten
|
Mesela diyorlar ki intihar eden çoğu kişi aslında ölmek istemezmiş. Ölmek istemese ne olur ki? Boktan bir hayat zaten başta. Sanki yine ölmeyecek mi? Bilmem kaç yıl sonra tabi. Çok mu güzel yaşayacak hayır, köpek gibi çalışarak geçirecek büyük ihtimalle hayatının çoğunu. Düşünmeye bile vakti olmayacak. Bir makina gibi.
Sistemi de değiştiremezsin nereye değiştiriyorsun evrenin sistemi bu. İt gibi çalış it gibi ye. Yoksa öl. Yıldızlar bile öyle, sıcaklığın yoksa parlamazsın. Yani kalkıp da buradan, yaşamalıyız çünkü hayat çok güzel gibi bir anlam çıkarmanın manası yok. Böyle bir anlamı ilk çıkaranı bulsam ağız burun kıracağım zaten. Olsaydı eğer intihar edenler olmazdı. Nasreddin Hoca demiş zaten çatıdan düşenin halini çatıdan düşen anlar. Dediğim gibi zenginler için konuşmuyorum. Nedenini de yazdım yukarıda. Zengin olsam hiç çalışmazdım belki. En azından bir süre. Ama ben sıkılırdım sonra, ne bileyim başkasının hakkına girmiş gibi oluyorsun. Fakirler varken o kadar.
Not:Depresyon falan filan demeyin bana. Bunlar hayatın gerçekleri işte. Hayatta tek ciddiye alınabilecek problem intihardır. Gerisi depresyon, yok aman düzelelim, aman mutlu düşünelim, mutlu yaşayalım falan. Polyannacılığın alemi yok. Hayatın gerçeklerini görmek ve bilmek ne zamandan beri depresyon oldu?
Edit: Şunu da eklemek istiyorum. Zengin insanların acıları yok mu tabii ki var, mesela adam her gün havyar yiyordur kahvaltıda, alışmıştır, hizmetçisi o gün havyar alamamıştır tavuk yumurtasına talim eder, belki çok üzülür, yataklara düşer. Üzüntüler insanın yaşam tarzına göre, alışkanlıklarına göre şekillenir. Yani neye üzüleceğin demek istiyorum. Buradan her türlü zenginlik hikayesi çıkartabilirsiniz: gönül zengini, karı kız zengini, bilmem ne zengini. Zengin olup da bir gün derin üzüntülere düşerseniz bu dediğimi hatırlarsınız. İnsan ottan şeylere de üzülebilir daha iyisine alışmışsa. Bir başkası onu zor buluyordur onu düşünmez. Düşünmelidir demiyorum. Düşünse ne olur ki? Belki yardım falan eder ama demişler ki bana balık verme balık tutmasını öğret. Ki insanlar artık ona da talim etmez kolay yoldan her şeyi ister.
Edit 2: Yani bu editi de yazdım ki insanlar anlasın herkesin başına gelir bu tür şeyler. İstediğimiz şeyler çat diye önümüze düşmüyor mesela. Ben buna çok üzülüyorum ve evrene ana bacı sövüyorum hep. Niye bunun olmasını istiyorsak çalışmak zorundayız? Fak dı sistem. Ben karı istiyorum mesela çat diye önüme düşsün şimdi. Nasıl ölmek istemez insan? Ben enerjimi çok harcadım, kendime göre çok fazla efor sarfettim. Maddi ve manevi kaynaklarımı harcadım. Sevdim belki birilerini. Ama olmadı. O kadar çok olmadı ki... Bu emeklerim zihnimde o kadar kötü bir biçimde yer kaplıyor ki, anlatamam. Her gün derin acılarla uyanıyorum, bütün her şey aklıma geliyor. Niye anlatıyorum ki işte aynısını yaşamadıkça anlamanız mümkün değil. Buna benzer bir his yaşarsınız ama aynısını değil.
Zenginlik istemiyorum, mesela hiç çalışmak diye bir şey olmasın. Çalışmak ZORUNDA olmayalım. Robotlar yapsın çalışmayı. Bu kadar nüfus olması da bence biraz anlamsız. Mesela ben eğer hep wow oynayabilsem oynardım, hiç sıkılmadan. İnsan sadece kendisi için yaşar. Yaşarsın, ölürsün. Bu üreme içgüdüsü falan diyorlar saçma yani. Yok işte neslin devamıymış ne neslin devamı arkadaş, ölüyorsun bitiyor her şey. Neden öldükten sonra arkanda bıraktıklarını falan güya düşünesin? Belki başta çocuk sevmek güzel ama sonrasında nesi güzel? Neyse işte, wowu ve başka sevdiğim oyunları ölene kadar oynardım. Ama işte böyle bir hayat stili şu anda desteklenebilir değil. Diyorsunuz yok işte aşkım seninle sonsuza kadar sarılmak istiyorum falan, ben böyle diyince neden garip oluyor? Bu kınamayı anlamıyorum. İçtenlikle bir şey söylüyorum burada. Yoksa yarın gidip yine semer bağlayıp sırtıma çalışacağım. Buraya ... küfür ekleyin.
Neyse işte, diyorlar ki çok aşırı çalışmak insanı güçsüz düşürür, hasta eder, belki öldürür. İnsanın kendi hafızası insanı bin kat yeğin hasta eder, öldürür. Kötü anılar yaratan her şey yasaklanmalı mesela. Kötü anılar bir zehirdir. Maneviyat dediğimiz şey bence iyi anılarımızdır. Benim için öyle.