Rusya’da bozulan aracı için yola uyarı levhası koymaya çalışan şahıs kaza kurbanı olmaktan son anda kurtuldu. VİDEO |
Bugün bu olayın 102. yıl dönümüymüş. Merak edenler için birkaç bilgi paylaşmak istiyorum < Resime gitmek için tıklayın > İngiliz White Star Line denizcilik şirketine ait lüks donanımlı Titanik yolcu gemisinin, Atlas Okyanusunda, bin 514 kişiyle sulara gömülüşünün 102. yıldönümü. < Resime gitmek için tıklayın > Devrinin en büyük ve lüks yolcu gemisi olan Titanik’in uzunluğu 271 m, genişliği 28 m, derinliği 29 metre, deplasmanı 60.000 tondu. < Resime gitmek için tıklayın > 16 su geçirmez bölmeden meydana gelen çift tabanlı tekne gövdesi, bir seferde 500 kişiyi yemek salonuna alabiliyordu. < Resime gitmek için tıklayın > Lüks gemi, sigara ve kahve salonlarından, okuma salonu, geniş karyolalı yatak odaları, asansörleri, banyoları, alaturka hamamlarına kadar her şeyi barındırıyordu. < Resime gitmek için tıklayın > Geminin batma olasılığı kimsenin aklının ucundan geçmiyordu. Teknik kadrosu ve içinde yolculuk yapanlar, böyle bir geminin batacağını düşünmüyordu. < Resime gitmek için tıklayın > Titanik, 10 Nisan 1912’de ilk seferine çıktı. < Resime gitmek için tıklayın > Günlerce yapılan hazırlıklardan sonra, aralarında pek çok tanınmış şahsiyetin de bulunduğu 2 bin 340 yolcusu olan Titanik, İngiltere’nin Southamton limanından ABD’nin New York şehrine doğru yola çıkmıştı. < Resime gitmek için tıklayın > Titanik, Atlas Okyanusu’nda süratle ilerlediği sırada, civarda bulunan gemiler, tehlike teşkil edecek buzdağları gördüklerini haber verdiler. < Resime gitmek için tıklayın > Titanik görevlilerine yapılan bu uyarı hiçbir işe yaramadı. < Resime gitmek için tıklayın > Titanik personeli bu uyarıya aldırış etmedi ve 14 Nisan 1912 gecesi, 22 deniz mili hızla ilerlediği sırada buz dağına çarptı. < Resime gitmek için tıklayın > Bu buz dağı, yaklaşık Kuzey Amerika’nın doğusundaki Newfoundlan Adası’nın 640 km açığında, 15 km boyunda ve 60 m genişliğindeydi. < Resime gitmek için tıklayın > Çarpma neticesinde su geçirmez bölmelerden beş tanesi hasar gördü. Gemi, 15 Nisan sabahı 02.20 sıralarında battı. < Resime gitmek için tıklayın > Çevrede bulunan gemiler, kazadan bir müddet sonra olay yerine gelebildiler. Yardımlar neticesinde ölü sayısının artması önlendiyse de 2 bin 340 yolcunun bin 514’ten fazlası öldü. < Resime gitmek için tıklayın > Geminin büyüklüğü ve sağlamlığı sebebiyle batmasına ihtimal bile verilmediği için telaştan eser yoktu. < Resime gitmek için tıklayın > Gemi orkestrası, son dakikaya kadar, su çalgıcıların dizlerine gelinceye kadar çalmaya devam etmişti. < Resime gitmek için tıklayın > Gemiyle ilgili yer alan bilgiler arasında, orkestra şefi ile arkadaşlarının konuşmaları göze çarpar: Orkestra şefine arkadaşlarından biri; “Gemi batacak olsa, sen de gemide bulunsan ne yaparsın” diye sorar. Şef; “Derhal adamlarımı toplayıp çalgı çaldırırım.” diye cevap verir. < Resime gitmek için tıklayın > “Peki, hangi havaları çaldırırsın?” sorusuna karşı ise; “O zaman en sevdiğim havalardan birini “Ben sana her zamandan daha yakınım Yâ Rabbi” havasını çaldırırım” diye cevap verdi. < Resime gitmek için tıklayın > Titanik’in orkestra şefi, kaza esnasında bu dediğini yaptı. Vücudunun yarısı suya batıncaya kadar; “Ben sana her zamandan daha yakınım Yâ Rabbî” ilahisini çaldıra çaldıra sulara gömüldüğü söylenir. < Resime gitmek için tıklayın > Konferansın sonunda, her gemide, yolcuların tümüne yetecek sayıda tahliye sandalının bulundurulması, yolculuk sırasında sandalların her an kullanılabilir durumda hazır bulundurulması ve gemilerin radyo mesajlarını takip etmeyi 24 saat sürdürmeleri mecburiyeti getirildi. < Resime gitmek için tıklayın > Ayrıca gemilerin, Atlas Okyanusu’nun kuzey kesimindeki buz dağları konusunda uyarılması için Uluslararası Buzdağı Devriyesi kuruldu. < Resime gitmek için tıklayın > Titanik’in enkazı, 1 Eylül 1985’te, Okyanus’un 3950 m derinliğinde bulundu. < Resime gitmek için tıklayın > ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi Kurumu yetkilisi James Delgado, adli tıp kanıtlarının, enkaz bölgesinde hâlâ insan kalıntıları olabileceğine işaret ettiğini söyledi. < Resime gitmek için tıklayın > Delgado, 2004 yılına ait bir fotoğrafta, çamura gömülmüş mont ve botlar görüldüğünü, bunların duruş şeklinin, bölgede hala insan kalıntısı olabileceğine dair “ikna edici bir durum” ortaya koyduğunu belirtti. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > KAYNAK |
Türkiye'de mutlaka görmeniz gereken 21 doğa harikası şelale... < Resime gitmek için tıklayın > DÜDEN ŞELALELERİ.... Dünyanın dört bir yanından turistleri çeken Düden Şelalesi Antalya şehir merkezine 8 km. uzaklıktadır. Şelalede bir de mağara vardır. Bu mağara, şelaleyi daha güzel yapmaktadır. Düden Şelalesi, bu mağaradan 10 km sonra başka bir güzelliği daha Lara'dan Akdeniz'e dökülerek bir kez daha insanlara güzelliğini göstermektedir. < Resime gitmek için tıklayın > YERKÖPRÜ ŞELALESİ... Konya'nın Hadim ilçesinde, Konya merkezine 110 km, Karaman'a 60km uzaklıktadır. Göksu Nehri üzerinde bulunan ünlü bir şelaledir. Giderseniz güzel piknik yapabilir köylülerden meyveler alabilirsiniz. < Resime gitmek için tıklayın > ERFELEK ŞELALESİ... Erfelek Şelaleleri veya Tatlıca takım şelaleleri olarak bilinir. İrili ufaklı 28 ayrı şelale barındırmaktadır. Erfelek'e yaklaşık 10, Sinop'a ise 45 km uzaklıktadır. < Resime gitmek için tıklayın > GELİNTÜLÜ ŞELALESİ... Gelin Tülü Şelalesi, İl merkezine 90 km. mesafede olan Ayder Yaylası'nda yer almaktadır. Suyun düşüş şekli gelin tülünü andırdığı için bu adı alan şelale görülmeye değer bir tabiat harikasıdır. < Resime gitmek için tıklayın > TORTUM ŞELALESİ... Erzurum'un Tortum ilçesindedir. 22 metrelik genişlikten ve 48 metre yükseklikten düşmektedir. Düşen sular, üstte gökkuşağı, altta koca bir dev kazanı meydana getirmektedir. Ayrıca bu göl bir doğal anıttır. Şelalenin bulunduğu bölgede ziyaretçiler için piknik alanı ve hemen şelalenin altına inen merdivenlerin üzerinde İzleme Balkonu bulunmaktadır < Resime gitmek için tıklayın > GİRLEVİK ŞELALESİ... Erzincan'a 14 km. uzaklıktadır. Piknik alanları, lokantalar mevcuttur. < Resime gitmek için tıklayın > DARENDE GÜNPINAR ŞELALESİ... Günpınar Şelalesi, Malatya iline bağlı Darende İlçesi?nin 10 km kadar batı yönünde bulunmaktadır. Günpınar Çayı çok yüksek bir yerden akmaktadır. Bu yüzden de kaynağından çıktıktan sonra kayalar arasında oldukça hızlı bir akış yapmaktadır. Suyun çıkış yerinden yere düşüş mesafesi yaklaşık 40 - 45 metre kadardır. Bu mesafeden suyun akışı ve yere düşüş anı izlenmeye değerdir. < Resime gitmek için tıklayın > SAKLIKENT ŞELALESİ... Düzce'ye 40 km. mesafededir. Bölgede piknik, mesire alanı ve alabalık tesisi vardır. < Resime gitmek için tıklayın > BULUT ŞELALESİ Çamlıhemşin ile Ayder Yaylası arasındaki Tar Deresi'nden vadiye birçok küçük düşümlü şelale akar. Bunların en uzunu ve seyrine doyum olmayanı, 250 metre yükseklikten üç kademeli olarak akan Bulut Şelalesi'dir. Çamlıhemşin ilçe merkezine 2 km uzaklıkta bulunan şelaleye ağaçların arasından, su sesleri eşliğinde yapılan bir yürüyüş ile varmak mümkündür. < Resime gitmek için tıklayın > KAPUZBAŞI ŞELALELERİ Kapuzbaşı Şelaleleri Kayseri'nin Yahyalı ilçesine yaklaşık 80 km. mesafededir ve Aladağlar Milli Parkı sınırları içerisinde yer almaktadır. En önemli özelliği kaynağından çıktığı şekilde aşağıya dökülmesidir. Gittiğinize asla pişman olmayacağınız bir doğa harikası. < Resime gitmek için tıklayın > KURŞUNLU ŞELALESİ Antalya-Isparta karayolunun 24. km'nde bulunan şelale 18 metre yükseklikten dökülmekte ve küçük şelaleciklerle 7 adet küçük gölet birbirine bağlanmaktadır. Kurşunlu Şelalesi 2 kilometrelik bir kanyonun içinde kalmaktadır. Şelale ve piknik yeri 33 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. < Resime gitmek için tıklayın > ILICA ŞELALESİ Pınarbaşı Ilıca Köyü sınırları içerisinde bulunup, 12 km uzaklıktadır. Ilıca Köyünden itibaren patika yoldan yaya olarak yarım saat sürmektedir. Su yaklaşık 10 metre yükseklikten dökülmektedir ve bu suyun döküldüğü yerde doğal olarak bir havuz oluşmuştur. < Resime gitmek için tıklayın > SUUÇTU ŞELALESİ Bursa ilinin Mustafakemalpaşa ilçesine 18 km. uzaklıkta bulunan ve ilçenin içme suyu ihtiyacını karşılayan, 38 metre yükseklikten dökülen şelaledir. Kayın, meşe, çam ağaçlarının gölgesinde serin bir dinlenme alanı olan bu alan, etrafındaki ahşap piknik masaları ve ocakları sayesinde piknikçilerin çok rağbet ettiği bir mesire yeridir. < Resime gitmek için tıklayın > KIRK MERDİVEN ŞELALERİ Tunceli'nin Ovacık ilçesinde bulunan şelale Munzur Dağlarının, Mercan Vadisine inen yamaçlarında yer alıyor. Dar ve küçük bir vadide akan birkaç şelaleden oluşmaktadır. Suyun bolluğu, doğal çevre ve peyzaj özellikleriyle ilginç ve çekici görsel zenginlikler sunan Kırk Merdiven Şelaleleri, Ovacık kuzeyinde yaylalara çıkan güzergâh üzerinde ilk durak yerlerinden biridir. < Resime gitmek için tıklayın > PALOVİT ŞELALESİ Rize, Çamlıhemşin'de bulunan şelale Kaçkar dağları milli parkı içinde tabiat güzelliklerinden biridir. Zilkale harabesini geçtikten sonra başlayan şelale 15 m. yüksekliğindedir. < Resime gitmek için tıklayın > TOMARA ŞELALESİ Gümüşhane'nin Şiran İlçesi'ne bağlı Seydibaba Köyü sınırları içerisinde bulunan Tomara Şelalesi Şiran'a 25 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Su kaynağının tamamı Şelalenin olduğu kısımdan yer altından çıkmaktadır. Şelalenin çevresi dik yamaçlardan oluşmasına karşın çevre halkı tarafından piknik alanı olarak da kullanılmaktadır. < Resime gitmek için tıklayın > SUDÜŞEN ŞELALESİ Yalova sınırlarında, samanlı dağlarının arasında bir şelaledir. Doğa yürüyüşleri için tercih edilir ve bisiklet severlerin uğrak noktasıdır. < Resime gitmek için tıklayın > MASELEVAT ŞELALESİ Bu şelale de Çamlıhemşin'de. Hatta buna yakın iki şelale daha var. Onların isimleri de Eğrisu ve Çopuri. < Resime gitmek için tıklayın > MURADİYE ŞELALESİ Muradiye ilçesine 10 km. uzaklıkta, Bend-i Mahi Çayı üzerindedir. Doğuş yeri sönmüş bir volkanik dağ olan Tendürek dağıdır. Çok yüksekten düşmese de hoş bir görünümü vardır. Muradiye Şelalesi 15-20 metre arasında değişen yükseklikten dökülmektedir. Asma köprüsü ve doğal güzelliği ile halkın rağbet ettiği bir mesire yeridir. Kış aylarında donarak tam bir doğa harikasına dönüşmektedir. Doğubeyazıt-Van karayolu üzerindedir. İl merkezine 86 km mesâfededir. < Resime gitmek için tıklayın > MANAVGAT ŞELALESİ Manavgat ilçesinin 3 km kuzeyinde bulunan ve adını bu ilçeden alan şelale, ırmak sularının 3-4 m'lik bir falezden düşmesiyle meydana gelir. Az bir yükseklikten dökülmesine rağmen geniş bir alan üzerinde yüksek bir debiyle akar. Kent gürültüsünden uzaklaşıp doğa ile başbaşa kalmak isteyenler için şelalenin çevresinde uygun piknik alanları vardır. Ayrıca çevredeki lokantalar, taze balık yeme imkanını sunarlar. KAYNAK |
Annesi tarafından azarlanan küçük çocuğu koruyan köpekler, kadını sakinleştirmeye çalışıyor. VİDEO, KAYNAK |
< Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Bueren Dağı, Belçika Bueren Dağı gerçek bir dağ değildir. Bu bir 374 adım uzunluğunda bir merdivendir. Merdiven 1881 yılında inşa edilmiştir. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Deniz üstünde Merdiven, İspanya... Bu güzel merdiven İspanya'da Gaztelugatxe adasında bulunuyor. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Taihang Dağları sarmal merdiven, Çin... Çin'de yapılmış bu merdiven dağcılara tırmanma zorluğunu kaldırarak dağa çıkmasını sağlıyor. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Awaji Hyakudanen, Japonya... Japonya'da Awaji Adası'nda bulunan merdiven küçük bahçeler olarak karmaşık bir şekilde inşa edilmiş < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Moses Köprüsü Merdiveni, Hollanda... Fort de Roovere bir hendek ile çevrilidir ve aslında bir köprü olmadan önce inşa edilmiştir. Ancak, yeni bir restorasyon programının bir parçası olarak, bir erişim köprünün eklenmesi gerekliydi. < Resime gitmek için tıklayın > Canyon Steps – Ekvador... Pailon del Diablo Ekvador'da bu ünlü Kanyon Merdiven şelale yanında yer alıyor ve muhteşem bir görüntüye sahip. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Chand Baori, Hindistan Chand Baori, Hint devletinde Jaipur yakınlarında bulunan Abhaneri köyünde inşa edilmiş ilginç ve popüler bir merdiven türü. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Santorini Adası Merdiveni, Yunanistan... Bu merdiven 1715 yılında, adanın sakinleri tarafından dik dağı kolayca aşabilmek için inşa edilmiş. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Schlossberg Merdiveni, Avusturya... Turistler ve yerel ziyaretçilerin Graz'ın bu muhteşem görüntüsü ve çevresini görmek için üstüne tırmandığı popüler bir merdiven. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Potemkin Merdivenleri, Ukrayna... Dev bir merdiven olan Potemkin Merdivenleri Ukrayna Odessa da inşa edilmiş ve Odessa'nın sembolü olmuş bu merdiven şehre resmi giriş olarak kabul ediliyor. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Haiku Merdiven, Hawaii, ABD Oahu adası'nda bulunan ve Stairway olarak bilinen haiku Merdiven, bir dik yürüyüş parkuru olarak kullanılır. < Resime gitmek için tıklayın > Köprü Merdiven, İsviçre Bu muhteşem görüntüye eşlik eden ve bağlantı sorununu çözen merdiven, bir köprü üzerinde kurulmuş. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Almanya'da sanatsal bir merdiven < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > İngiltere'de sanatsal bir merdiven kaynak http://www.ajanshaber.com/dunyanin-en-ilginc-ve-muhtesem-merdivenleri-fotogaleri/52505 |
Ünlü oyuncu Kenan Işık’a uygulanan müzikli terapi nasıl bir yöntem? AjansHaber sizler için araştırdı. 21 martta geçirdiği beyin kanaması sonrası, 20 gündür yoğun bakımda uyutulan tiyatrocu Kenan Işık'a, dün konuşma ve müzik tedavisi uygulandı. Yapılan açıklamada, bu yöntemin, Işık'ın algısının açılmasına yarayacağı belirtildi. Beril Işık’ın verdiği bilgilere göre Kenan Işık’a, bilinçaltına inilmesi ve uyanma aşamasında faydalı olması için sevdiği Malatya türküleri ve uzun hava dinlettiriliyor. Tedavilerin büyük bölümünün uyandırılma aşamasında olduğunu belirten Beril Işık, “20 gündür uyutuluyor. Doktorlar şimdiye kadarki tedaviye olumlu cevap vermesinin, kendilerine bir adım daha artırdığını söylediler. Bizi ve verilen sesleri hissediyor algılayabiliyor. Bu da beynin durumunun iyiye doğru gittiğini gösteriyor. Gözlerini açıp konuşacağı günü sabırsızlıkla bekliyoruz." şeklinde konuştu. 1488’DE DE HASTALAR MÜZİKLE TEDAVİ EDİLİYORDU Kenan Işık için uygulanan yöntemlerden biri olan müzikle tedavi aslında oldukça eski bir iyileştirme yöntemi. Örneğin Sultan 2. Bayezit, Edirne'de 1488’de mimar Hayrettin'e inşa ettirdiği külliyenin darüşşifa (akıl hastanesi) bölümünde, hastaları müzikle tedavi ettiriyordu. Müziğin tedavi gücü, bilimsel çalışmalar ile ruh hekimliği alanında, çağdaşlarına göre yüksek düzeye ulaşmış Osmanlı ruh hekimleri, hastaların müzikle tedavi konusunda bir hayli ileri gitmiş, İbn-i Sinâ, Râzi, Farâbi gibi bilginlerin öncülüğünü yaptığı müzikle terapi, günümüz modern tıbbına da ışık tutmuştur. DEPRESYONU VE ÖFKEYİ İYİLEŞTİREN EZGİLER Müzikle tedavi konusunda özel bir çaba sarf eden Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Koordinatörü Prof. Dr. Sevda Asqarova, yöntemin nasıl uygulandığını ve hangi alanlarda fayda sağlanıldığını, AjansHaber’e anlattı. Müzikle; fiziksel, duygusal, entelektüel ve sosyal problemlerin çözülmesine yardımcı olan terapinin, müzik terapisi olarak adlandırıldığını belirten Asqarova, “Çok eski tarihlerden beri var olan ve birçok hastalıkların tedavisinde kullanılan bu yöntem, yaklaşık 2,400 yıl önce Antik Yunan’da, Hipocrates tarafından bazı hastalıkların tedavisi için kullanılmaya başladı. Genel olarak, ezgilerle tedavi yapıyorlardı. Daha sonra Pythagoras, umutsuzluğa düşen, şimdiki dille söylersek, depresyona kapılan veya çabuk öfkelenen hastaları, belirli melodilerle tedavi etmeye başladı.” şeklinde konuştu. MÜZİK, HASTALIKLA MÜCADELE İÇİN CESARET VERİR Prof. Asqarova, Selçuklu ve Osmanlı devrinde müzikle tedavinin, en parlak devrinin yaşandığını söyleyerek “Farabi, İbn-i Sina, Hasan Şuuri, Hafız Hasan Efendi, Haşim Bey gibi bilginler, Türk müziği makamlarının vücut organlarına, mizaca ve icra zamanlarına ait etkilerini eserlerinde yazmışlar. Örneğin; İbni Sina’nın ‘Tedavinin en iyi yollarından, en etkililerinden biri, hastanın akli ve ruhi güçlerini arttırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, ona en iyi müziği dinletmek, onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir.’ sözleri çok dikkat çekicidir.” ifadelerini kullandı. AMERİKA, MÜZİKLE TEDAVİYİ BİLİM DALI KABUL EDİYOR 1947'de Michigan Devlet Hastanesinde tedavi programları içinde müzikle tedavinin yer aldığını belirten Prof. Asqarova, 1949 yılından beri de, Fransa'da müzik terapi çalışmaları yapılmakta olduğunu kaydetti. Sevda Asqarova “2. Dünya savaşı sonrası, İsveç'in Stockholm şehrinde bir müzik terapi enstitüsü kurulmuştur. 1977'de Amerika, müzikle tedaviyi bir bilim dalı olarak kabul etti. Müzik terapisi, psikiyatri temelli hastalıklarda, 1950'lerden bu yana etkin olarak kullanılıyor. Bugün dünyada, Amerika ve diğer ülkelerin pek çok kliniklerinde, araştırma merkezlerinde, sanat merkezlerinde, hastanelerde, kreşlerde ve bağımsız alanlarda, müzik terapi uygulamaları yapılmaktadır.” hatırlatmalarını yaptı. Asqarova ayrıca, müzikle tedavinin, merkezi sinir sistemi ve beyin kabuğunda yer alan düşünme, konuşma, beden kontrolü ile ilgili merkezleri uyardığını ve bu alandaki gelişmeleri desteklediğini söyledi. MÜZİK TERAPİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KURULDU Üsküdar Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. Nevzat Tarhan Hocamızın teşvikiyle yola çıktık ve MÜTEM’i (Müzik Terapi Uygulama ve Araştırma Merkezi) kurduk diyen Asqarova, bu merkez ile psikoloji ve psikiyatride kullanılan çeşitli yöntemlerle, eğitim-öğretime katkısı olan araştırmalar yapmayı hedeflediklerini belirtti. MÜTEM’de; AR-GE, proje, tez ve hastalara yönelik uygulamalar yapıldığını söyleyen Prof. Asqarova, kurumun interdisipliner bir birim olarak çalıştığını ve uygulamalarına terapötik (art-terapi kapsamında) nitelik kazandırıldığını kaydetti. HASTALAR, SANATLA TEDAVİ EDİLİYOR Prof. Sevda Asqarova müzik terapisinin neleri kapsadığı sorusuna “Müzik, beden (dans ve ritmik hareketler), ebru sanatı (ki bunlar bizim hastanemizde düzenli olarak yapılıyor), drama, resim yani bu yönteme genel olarak sanat terapisi de diyebiliriz” cevabını verdi. TEDAVİDE DOĞRU STRATEJİ ÇOK ÖNEMLİ Bu yöntemde; gözlem ve değerlendirmenin büyük rolü olduğunu söyleyen Sevda Asqarova, “Önce müzikle tedavinin stratejileri belirlenecek, tedavinin planı çizilecek, bireysel ve grup çalışmalarının şekli belirlenecek ve en son kişinin müziğe verdiği tepki ölçülerek ona göre strateji belirlenecektir.” açıklamalarını yaptı. BU YÖNTEMLE, HASTALARIN ÖZGÜVENİ ARTIYOR Yaşam içinde oluşan ailesel, çevresel, duygusal sorunlar yaşandığında daha rahat soluklanabilmek ve hayata dair daha olumlu olabilmek için bu yöntemin kullanılabileceğini kaydeden Asqarova, bu çalışmadan önce, seans öncesi ve sonrası EEG (beyin filmleri) çekimleri yapıldığını söyledi. Nefes terapisi, dijital ve canlı enstrüman uygulamaları, ses terapisi ya da Klasik Türk Müziği ve Klasik Batı Müziği dinletileri ve faaliyetleri içeren terapiler yapıldığının altını çizen Prof. Asqarova, “Bu tip çalışmalar, hastaların özgüvenlerinin artmasında yardımcı oldu. Stres ve kaygı ile başa çıkılmasında önemli bir adım atılmasına yardımcı olundu. İnsanların olumsuz davranış ve düşüncelerden uzak kalmalarına yardımcı oldu. Çevrelerindeki bireylere farklı bir çerçeveden bakmaya başladılar ve en önemlisi, müzikle terapi, kendilerini yeniden keşfetmelerine yardımcı oluyor.” şeklinde konuştu. Müzikle terapi yönteminde en önemli şeyin, seansların akışı olduğunu belirten Asqarova, bu akışı şöyle tarif etti: Ritmik egzersiz, Şarkı veya eser seçimi, (Bu çok önemli. Kimi ilahi sever, kimi türkü, kimi klasik müzik dinler, kimi tasavvuf müziğine kapılır dolayısıyla herkesin zevkine göre şarkı seçilmelidir.) Müzik dinleme, Enstrüman çalmak, (Farklı müzik aletlerinin mevcut olması gerekiyor.) Ritim terapisi, Hisleri ifade edici ritmik hareketler, Nefes terapisi, Ses terapi, Hislerini anlatmaları amacıyla küçük bir sohbet, Psikologların seans değerlendirmesi. Prof. Sevda Asqarova, bu tedavi yönteminin fayda sağladığı alanları ise şöyle sıraladı: - Ameliyat öncesi ve sonrası, - Depresyon, - Kaygı bozuklukları, - Stres, - Sinirlilik, - Panik atak, - Uykusuzluk, - Dikkat dağınıklığı, - Baş, boyun ve bel ağrıları, - Kas ve eklem ağrıları, - Diyabet, - Hiperaktivite, - Otizmli bireyler, - Öğrenme güçlüğü çeken bireyler, - Şizofreni hastaları. kaynak http://www.ajanshaber.com/kenan-isika-neden-malatya-turkuleri-dinletiliyor-haberi/52309 |
VİDEO