K

Yüzbaşı
10 Mart 2006
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
1 üye
Görüntülenme (?)
30 (Bu ay: 0)
Gönderiler Hakkında
K
12 yıl
Bedelli askerlik uygulaması sıfır araç satışlarını azaltır mı?
460 bin kişiye hitap eden böyle bir uygulamanın sıfır araç satışlarını azaltacağını ve diğer taraftan da ikinci elde de araç bolluğundan dolayı fiyatların düşeceğini tahmin ediyorum..Yani her türlü otomobil fiyatları düşecek hatta konut fiyatları bile talep sayısı fazla olursa etkilenebilir..Sizler ne dersiniz?
K
14 yıl
Azerbaycan’a Türk askeri üssü iddiası
Rus Nezavisimaya Gazeta, Azerbaycan'da Türkiye'nin bir askeri üs kurabileceğini iddia etti
Cuma, 20 Ağustos 2010 16:50


Dünya Bülteni/Haber Merkezi

Rusya'nın önemli gazetelerinden Nezavisimiya Gazeta yazarlarından Yuri Roks, Rusya'nın Ermenistan'daki askeri üssünün süresini 2044 yılına kadar uzattığı bir günde ilginç bir iddia ortaya attı.

Rus yazar, Türkiye'nin Azerbaycan'da bir askeri üs kurabileceğini, bu üssün de Nahcıvan'da olabileceğini öne sürdü.

Azeri basınında da benzer haberlerin yer aldığını belirten Yuri Roks, Abdullah Gül’ün son Azerbaycan ziyaretinde Aliyev ile bu meseleyi görüştüğünü savundu. Bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda, Bakü ve Ankara'nın, Rusya ile Ermenistan arasındaki askeri savunma anlaşmasına da cevap vermiş olacağı bildirildi.

RUSYA'DAN ÜMİT KESİLDİ

Yuri Roks “bir millet iki devlet” diye tabir edilen Azerbaycan ve Türkiye işbirliğinde şimdiye kadar askeri üs meselesinin gündeme taşınmamış olmasının şaşırtığı olduğunu ifade etti. Buna sebep olarak Rusya’nın Dağlık Karabağ konusunda kilit rol oynamasını gösteren yazar, Bakü ve Ankara'nın son ana kadar Rusya’nın Ermenistan’a baskı yapacağını ve işgal altındaki Azeri topraklarının işgalden kurtulacağına inançlarını kaybetmediğini savundu.

Bu beklentilerin gerçekleşmediğini ve Rusya’nın taraflar arasında "adil hakem" olamadığını kaydeden Roks şunları kaydetti:

"Bakü yetkilileri Medvedev’in Eylül ayında gerçekleşecek olan Azerbaycan ziyaretini bekliyor. Ermenistan ile savunma anlaşması imzaladıktan sonra Bakü’ye gelecek olan Medvedev’in sunacağı teklifler merak konusu. Gül'ün Bakü dönüşü stratejik ortaklık anlaşmasının üçüncü bir ülke aleyhine yönelmediği ve soğuk savaşın bittiği açıklamasına rağmen, askeri üs meselesinin gündeme taşınması Erivan’a bir cevap..."

"SAFLAR BELİRLENİR"

Gazeteye konuşan Azeri uzman Rasim Musabeyov ise, Azerbaycan ve Türkiye'nin mevcut petrol ve doğalgaz boru hatlarının güvenliğini temin etmek zorunda olduğunu bildirdi. Karabağ’da yeni bir savaşın başlaması durumunda Türk askeri üssünün varlığının büyük bir önem kazanacağını iddia etti.

Ermeni uzmanlar ise Türk askeri üssünün kurulmasının safların belirlenmesi anlamına geleceğini savundu, ancak Türkiye'nin Rusya ile mevcut işbirliğini tehlikeye atmayacağına inandıklarını kaydetti.

KAYNAKLAR:

http://www.ng.ru/cis/2010-08-20/1_azer.html
http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=125927
K
14 yıl
Harvard Üniversitesi İsrail hisselerini satıp, Türk Hazine bonosu aldı
18/08/2010 2:00

Harvard Üniversitesi İsrail şirketlerindeki 48 milyon dolarlık hisselerini sattı. Üniversite onun yerine 10 milyon dolarlık Türk bonosu satın aldı

WASHINGTON - Dünyanın en prestijli üniversitelerinden Harvard, üniversitenin portföyünde yer alan beş İsrail şirketine ait olan toplam 48 milyon dolarlık hisse senedini elden çıkardı. Üniversite satıştan elde ettiği kaynağın bir bölümü ile de Türk Hazine’sine ait olan bonolardan aldı. Üniversiteden yapılan açıklamada 10 milyon dolarlık Türk Hazine bonosu satın alındığı duyuruldu. Üniversite yönetimi, bunun ekonomik bir karar olduğunu, İsrail’i boykot amacı taşımadığını da vurguladı.
Filistin yanlısı gruplara göre Harvard Üniversitesi, İsrail’in Gazze politikası ve filo baskınını protesto etmek için böyle bir karar aldı. Ancak Harvard yönetimi bu yöndeki iddiaları kesin bir dille yalanlıyor.

35 milyar doları var
Üniversite sözcüsü kararın tamamen ekonomik olduğunu, İsrail’e yönelik tepki olmadığını vurguladı. Harvard’a göre, İsrail şirketlerinin hisseleri gelişmekte olan ülkeler portföyünde bulunuyordu. Ancak israil’in statüsü gelişmiş ülke pazarına yükseltilince, üniversite de hisseleri satma kararı aldı. İsrail’in boykot edilmesi için Harvard Üniversitesi’ne uzun süredir yoğun baskı uygulanıyordu. Dünyanın en köklü üniversitelerinden olan Harvard, 35 milyar dolarlık varlığa sahip.
Üniversite 2005 yılında Petro China hisselerini de Çin’in Darfur’da soykırım yapan Sudan hükümetiyle ilişkileri nedeniyle satmıştı. Ancak o zaman satışın boykot amacı taşıdığını açıkça kabul etmişti.

‘Bu ikiyüzlülük’
Harvard’ın portföy değişim kararı değişik kesimler tarafından farklı yorumlandı. “Bu ikiyüzlülük! Harvard’ın portföy yöneticisinin anlık kararıyla birbiriyle alakası olmayan İsrail’de bulunan 5 firmanın tüm kağıtları satıldı. Burnuma kötü kokular geliyor” diyen Musevi telekominikasyon şirketi Power Line’dan John Hinderaker, bu hareketin, daha önce Çin’e ve Suudi Arabistan’a yapılan gibi, tamamen politik bir karar olduğunu öne sürdü.
Business İnsider’ın yardımcı editörü Joe Weisenthal ‘Allahaısmarladık İsrail, Merhaba Türkiye’ adlı makalesinde ‘çirkin tekne’ olayının göz önünde tutulması gerektiğine değindi.
Cellcom’un CFO’su Yaacov Heen ise duruma şu yorumu getirdi: “Bazı fonlar sadece gelişmekte olan ülkelere yatırım yapmayı tercih eder. Bu yüzden de Harvard İsrail’deki kâğıtlarını acil olarak satmak durumunda kaldı.” (Radikal)


KAYNAKLAR:

http://www.businessinsider.com/harvard-dumps-israel-etf-buys-turkey-etf-2010-8
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=1014147&CategoryID=101
http://www.superpoligon.com/haber/19909
http://www.haber7.com/haber/20100817/Harvard-5-Israilli-sirketi-birakip-Turk-bonosu-oldu.php
http://www.hurriyetdailynews.com/n.php?n=harvard-invests-10-million-in-turkish-bonds-2010-08-17
K
14 yıl
Alain Touraine:AB’nin geleceği İslam\u0027la ilişkilerine bağlı..
Avrupa, ancak Müslüman dünyayla köprü kurmayı becerebilirse dünya sahnesinde etkin bir aktör olabilir. Bu sözler, yaşayan en büyük sosyal bilimcilerden birisi sayılan Alain Touraine’e ait.

ABD’nin İslam dünyasında “utanç verici bir savaş” yürüttüğünü belirterek AB’nin bundan istifade edebileceğine dikkat çeken Fransız sosyolog, bu çerçevede Türkiye’nin AB üyeliğinin önemine vurgu yapıyor. Touraine, ödül almak için geldiği Strasbourg’ta İslam-terör ilişkisi, ekonomik kriz, haç tartışması ve laiklik gibi konularda euronews’e konuştu.

Cecilia Cacciotto, euronews:
Sayın Touraine, euronews’e hoş geldiniz.

Alain Touraine:
Davetiniz için teşekkürler, merhaba.

euronews:
Bugün İslam ve müslüman dediğimiz zaman otomatik olarak terörizm ve terörist olarak algılanıyor.

Alain Touraine:
Abartmayalım. Bu şekilde algılama yönünde bir eğilim var ve bu kolaylıkla anlaşılabilir çünkü terör haber oluyor. En küçük bir saldırıda, bireysel bir intihar saldırısı bile çok dikkat çekiyor ve gazetelerde haber oluyor.

euronews:
Öyleyse bu, medyanın suçu mu?

Alain Touraine:
Hayır, hayır. Sadece aşırı durumlar her zaman daha çok göz önünde oluyor.

euronews:
Dinin, bir alarm alanı olarak algılandığını söyleyebiliriz. İsviçre’deki minare referandumunu, Fransa’daki burka tartışmalarını düşünüyorum.

Alain Touraine:
Hayır. Aynı fikirde değilim. Fransa’da 5-6 milyon Müslüman yaşıyor, bu çok büyük bir nüfus ve bu nüfusun büyük çoğunluğunun bununla bir ilgisi yok. Burka tartışması belki gelişecek. Ama şu anda burkadan ziyade peçe mevzuu var. O da iki üç bin kişiyi alakadar ediyor. Şu anda bile fazla. Çünkü daha önce hiç yoktu. İki üç bin arasında diyelim, 6 milyonun yarısı olan 3 milyonla devasa bir fark mevcut. Avrupa’da , ekonomi, politika ve dinin birbirinden ayrı tutulduğu bir alanda yaşıyoruz. İslam dediğiniz zaman, bütün bunların birlikte olduğunu varsayıyorsunuz tıpkı Huntington’un meşhur medeniyetleri olduğu gibi. Özünde, ne İslam’da ne Hristiyanlık’ta böyle bir bütünlük bulunuyor. Dinlerin bu yönünü bir kenara bırakalım.

euronews:
Sosyal olarak bir felaket döneminde miyiz?

Alain Touraine:
Bakın, buna iki nedenden dolayı hemen hayır diyeceğim. Bir: dünya çapında herhangi felaket yok. Dünya ilerliyor ve büyüyor. Afrika büyük yol aldı.

euronews:
Değerleri kastediyorum.

Alain Touraine:
Hayır, bekleyin, bu nispeten soyut bir konu.
Avrupa hariç dünya ekonomik anlamda daha iyiye gidiyor. Amerikalılar bile mali krizin ardından düze çıktı. Bununla birlikte Avrupa 2010’da, Yunanistan başta olmak üzere ki belki devamı gelecek, problemleri yönetmekte ve üzerine gitmekte kabiliyetsiz olduğunu ortaya koydu. Dolayısıyla dikkat edin, dünya çapında felaket yok. Eğer bir felaket varsa o da Avrupa’dır. Evet, en azından kesin bir şey. Amerika’da ve diğer ülkelerde Çin’de, Hindistan’da bir güç var. Oysa Avrupa Birliği, neredeyse varolmayan, çok zayıf bir güç. Bu birinci husus. İkincisi, felaket olmadığını gösteren unsur, Avrupa ülkelerinin 2009’da rezervlerini kullanıp para takviyesi yaparak yaşam standartlarının zayıflamasını önlemeleridir. 2009’da, Avrupa ülkelerinin çoğunda, örneğin Fransa’da büyüme çok azdı ama felaket değildi. Görünüşe göre 2010 daha kötü olacak.

euronews:
Din konusuna dönecek olursak. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İtalya’daki okullarda haç asılmasıyla ilgili karar verecek. Haç sizin için neyi ifade ediyor?

Alain Touraine:
Çok sayıda ılımlı veya muhafazkar İtalyan, haçın milli bir simge olduğunu söyler. Bu, çok tuhaf. Haç, milli bir sembol değildir.

euronews:
Bu, geleneğimizin, İtalyan geleneğinin bir parçası.

Alain Touraine:
Fransız, Alman, İngiliz geleneğinin de bir parçası. İtalyanlar, Hristiyanlık demek değil. Papaları var. Sahip çıkın ona. Bu, çok iyi. Bizim yok. Daha iyi ya. Ama haçın benim için ne anlama geldiğini soruyorsanız. Ben, gerçek laik bir Fransızım. Laikliğin, bugünün sorunlarının çözümünde temel olduğunu düşünüyorum. Fakat, haç ise, Katolik Kilisesi’nin İtalyan kamusal hayatı üzerine kurduğu bir sulta.

euronews:
Uzmanlara göre, Türkiye’nin nüfusunun büyük çoğunluğunun Müslüman olması Avrupa Birliği üyeliği önünde bir engel. Bu görüşü paylaşıyor musunuz?

Alain Touraine:
Bildiğim kadarıyla, Türkiye’nin AB’ye girişi Avrupa’da oylandı. Dolayısıyla şu anda Türkiye’yi bekletiyoruz. Üyeliği reddedildi denemez. Ülkelerin çoğu, katılımını istiyor. Karşı çıkan ülkeler Fransa ve Almanya. Özellikle de, cumhurbaşkanı ve onun partisiyle (UMP. Euronews) bağlantılı olarak Fransa. Bana gelince, çünkü soruyu bana soruyorsunuz, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin en hararetli destekçilerinden biriyim. Neden? Çünkü Avrupalılar için bugünün en büyük sorunu müslüman dünyasıyla olan ilişkileri. Amerika, Arap ülkeleri üzerinden müslüman dünyayla bağlantı kurdu ki bu ülkeler Avrupalılar‘ın eski kolonisiydi. Netice olarak düşmandılar. Hiçbir zaman güçlü devlet olamadılar. Dolayısıyla kültürel duygular içerisindeler ve düşmanlık siyaseti güdüyorlar. Türkiye hiçbir zaman sömürge olmadı. Başkalarını sömürge yaptı ama kendisi asla olmadı. Her zaman güçlü ve modern bir devleti oldu. Çünkü Kemal Atatürk vardı. Amerikalıların, müslüman dünyasında utanç verici bir savaşa gömülürken, Avrupa, Batı‘nın bir bölümüyle müslüman dünya arasında köprü kurmaya muktedir olduğunu ispatlarsa gerçekten dünya sahnesinde yer alır.

Euronews

KAYNAK:

http://www.timeturk.com/ab%E2%80%99nin-gelecegi-islamla-iliskilerine-bagli_133157-haberi.html
http://videos.wittysparks.com/id/1714506651
http://www.eurotopics.net/en/dienste/medienindex/media_articles/archiv_article/ARTICLE69977-Alain-Touraine-recommends-Europe-should-dialogue-with-Islam
K
15 yıl
İnternet, yetişkin beynini geliştiriyor!
Yapılan araştırmaya göre, bir haftalık internet kullanımı bile yetişkinlerde beyin faaliyetlerini ve idraki geliştiriyor.

İnternet kullanımının yetişkinler üzerinde olumlu etki yaptığı öne sürüldü. ABD'nin Los Angeles kentindeki California Üniversitesinde (UCLA) yapılan bir araştırmaya göre, bir haftalık internet kullanımı bile yetkişkinlerin beyin faaliyetlerinde gelişmeye neden oluyor.

Araştırma sonuçları, internet kullanmayı öğrenmenin, sinirsel etkinlik kalıplarını harekete geçirdiğini ve özellikle ileri yaşlardaki yetişkinlerde beyin faaliyetlerini ve idraki geliştirebildiğini ve bir çeşit beyin egzersizi olduğunu ortaya koyuyor.

Yaş ilerledikçe, beyinde hücre faaliyetlerinin azalması ve Alzheimer hastalığına yol açan amiloid plakları birikiminin yükselmesi gibi bazı yapısal ve fonksiyonel değişimler meydana geldiği ve bunların idrak fonksiyonunu etkileyebileceği belirtiliyor.

Çalışmayı kaleme alan Dr. Gary Small, "İnternet kullanımı konusunda tecrübesi az olan ileri yaşlardaki kişilerin kısa bir süre bile olsa internetle meşgul olmalarının beyin faaliyetlerini geliştirdiğini keşfettik" diye konuştu.

Nörolojik olarak normal, yaş, eğitim seviyesi ve cinsiyetleri benzerlik gösteren 55-78 yaşları arasındaki 24 gönüllü üzerinde yapılan araştırmada, deneklerin yarısı her gün, diğer yarısı çok az bir süre internet kullandı ve bu sırada fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme tekniği ile beyin faaliyetleri gözlendi.

Beyin taramasının ardından denekler evlerine gönderildi ve gün aşırı, bir saat internette araştırma yaptılar.

Yapılan araştırmalar, çeşitli konuların öğrenilmesine yönelik ve okuma gerektiren konularla ilgiliydi. Ardından deneklere, internette ilkinden farklı bir konuyu araştırdıkları sırada tekrar beyin taraması yapıldı. İlk taramada, az internet kullanan deneklerin beyinlerinin dil, okuma, hafıza ve görsel yetenekleri kontrol eden bölgelerinin faaliyete geçtiği, ikinci taramada ise aynı deneklerin beyinlerinde, bu bölgelerin yanı sıra "çalışan hafıza" ve karar vermeyi etkileyen bölgelerin de faaliyete geçtiği görüldü.

Üstelik, uzun süre internet kullananlarla kısa süre kullananların beyin faaliyetlerinin birbirine yakın olduğu gözlemlendi. İnternet kullanmının gençler üzerindeki etkileri için ilave çalışmalar gerektiği belirtildi. Araştırma sonuçları, Chicago kentinde düzenlenen bir toplantıda açıklandı.


KAYNAK:
http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=93055
http://www.today.ucla.edu/portal/ut/081015_gary-small-ibrain.aspx
K
15 yıl
Avcılardan Atatürk havalimanına nasıl gidilebilir acil!
Arkadaşlar İstanbulu pek bilmiyorum.Avcılardan Atatürk havalimanına en kısa nereden nasıl gidebilirim?metro varmı yoksa taksiyle mi gitmeliyim..Yani en kısa sürede ulaşmak istiyorum masrafı önemli değil..Kaç dakka sürer?
K
15 yıl
MOVED: Pepe Escobar\u0027dan cevaplanamayan 50 adet 11 Eylül sorusu!!
K
15 yıl
Pepe Escobar\u0027dan cevaplanamayan 50 adet 11 Eylül sorusu!!
Ünlü yazar ve gazeteci Pepe Escobar 11 Eylül'le ilgili görmezden gelinen 50 soruyu sordu..Cumartesi, 12 Eylül 2009 18:20


11 Eylül olaylarının üzerinden sekiz yıl geçti. George W. Bush yönetimi bitti gitti. "Küresel terörle savaş" ise Barack Obama tarafından " overseas contingency operations" (muhtemel acil durum harekâtları) olarak yeniden adlandırıldı. Obama'nın yeni stratejisi – savaşı tırmandırma stratejisi – Afpak'ta sahnede. Usame bin Ladin ölmüş de olabilir yaşıyor da olabilir. El Kaide, içerisinde her şeyi barındıran bir teşekkül. 11 Eylül – neocon'ların yeni Pearl Harbor'ı – 21.yy başındaki en karanlık yap-boz oyunu olma özelliğini muhafaza ediyor.

Amerikan kurumsal medyasının ve yönetici seçkinlerin siyasi tetikçilerinin 11 Eylül saldırılarıyla ilgili gerçek bir soruşturma yapılması çağrısını beklemek nâfile. Örtbas etmek kaide haline gelmiş. Ancak "Büyük Satranç Tahtası'nın" müellifi, eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Brzezinski bile "terörle savaşın efsânevi bir tarihi anlatı" olduğunu Amerikan Kongresi'nda kabul etti.

Aşağıdaki sorular – 11 Eylül Komisyonu tarafından büsbütün görmezden gelinmiştir – 11 Eylül buzdağının sadece tepesidir. Şapka çıkarılacak çalışmayı yapanlar: 911Truth.org, whatreallyhappened.com, ae9/11 truth, İtalyan belgeseli Zero ve Asia Times Online okuyucu e-postaları.

Bu soruların hiçbirisi, resmi anlatıyla ikna edici bir şekilde cevaplanmış değil. Baskıyı sürdürüp sürdürmemek, Amerikan sivil toplumuna kalmış bir iş. Olaydan sekiz yıl sonra varılacak en temel hüküm şu: 11 Eylül hakkındaki resmi anlatı basitçe kabul edilemezdir.



Elli soru:

1) FBI, 11 Eylül sorumlusu olarak (ölü ya da diri) Usame bin ladin hakkında niçin resmen dava açmıyor? Bunun nedeni, bizzat FBI'nın da kabul ettiği üzere, ABD yönetiminin inandırıcı tek bir delil bile üretemeyişi midir?

2) Falçatayla silahlandığı iddia edilen 19 müslüman, olay yeri incelemesi yapılmaksızın, 72 saatten daha az bir süre içerisinde nasıl teşhis edildi?

3) United Airlines ve American Airlines'ın aynı gün yayınladığı yolcu listesinde bu 19 isimden hiçbiri niçin yoktu?

4) FBI'nın yayınladığı "orjinal" listedeki sekiz ismin canlı ve farklı ülkelerde yaşıyor olmaları nasıl söz konusu olabilir?

5) Dindar cihatçı Muhammed Atta intihar saldırısı için yola düşmüşken çantasında niçin bir uçuş elkitabı, bir üniforma ve son arzusu vardı?

6) Muhammed Atta, en az altı donanma eğitim üssünün bulunduğu Opa Locka'daki uçuş simülasyonunda niçin eğitim aldı?

7) Tek bir karakutu bile bulunamazken, Muhammed Atta'nın pasaportu mûcizevi bir şekilde Dünya Ticaret Merkezi enkazında nasıl bulunabilir?

8) Dört uçuşun ortalıktan yok olan, imha edilemez sekiz karakutusu kimin elinde?

9) Amerika'da muhtemel bir terörist saldırı olabileceğine dair uluslararası kırmızı alarm verildiğini göz önüne alınca – buna eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın 6 Ağustos 2001 tarihli iç yazışması da dâhildir – uçuş güzergâhlarından sapan ve radardan kaybolan kaçırılmış dört uçağın Amerikan hava sahasında bir buçuk saatte fazla uçmasına nasıl izin verildi? İşin cabası, bu süreç zarfında Pentagon'un mükellef savunma sistemleri devre dışıydı.

10) Amerikan Hava Kuvvetleri komutanı James Joche, Dünya Ticaret Merkezi'ne (New Jersey'deki McGuire hava üssüne sadece 7 dk uzaklıkta) ve Pentagon'a (aynı üsse 10 dk uzaklıkta) çarpan iki uçağı neden engellemeye çalışmadı? Roche'un Pentagon'a çarpan uçağa cevap vermek için en az 75 dakikası vardı.

11) George W. Bush Florida'daki okulda "My Pet Goat" adlı çocuk hikayesini okumayı niçin sürdürdü ve güvenliği için gizli servis tarafından niçin saklanmadı?

12) Bush, dediği üzere, DTM'ne çarpan ilk uçağı canlı olarak nasıl görmüş olabilir? Önceden bir bilgisi mi vardı yoksa medyum mu?

13) Bush, kendisinin ve Andrew Card'ın, DTM'ne çarpan ilk uçağı gördüklerinde bunun küçük uçakla yapılan bir kaza olduğunu düşündüklerini söyledi. FAA ve NORAD kaçırılmış bir uçak olduğunu zaten bilirlerken bu nasıl mümkün olabilir?

14) Dört farklı uçaktaki transponder'lar (alıcı-verici cihazlar) nasıl olur da aynı anda, ulusun merkezi Washington'a çok yakın aynı coğrafi bölgede kapalı olur ve hiç kimse Pentagon'la temas kurmaya çalışmaz?

15) Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Andrew hava üssünde savaş uçağı bulunmadığına dair gelen ilk haberleri ve sonra uçak vardı ama yüksek alarm düzeyinde değildi şeklinde ikinci haberleri açıklayabilir mi?

16) Washington'daki DC Ulusal Hava Muhafızları 11 Eylül'de niçin görevi başında değildi?

17) New Jersey'deki McGuire hava üssündeki 305'nci intikal kolu 7 dk içinde müdahale edebileceği halde DTM'ye çarpan ikinci uçağı niçin durdurmadı?

18) Andrew hava üssündeki 459'ncu filoya ait herhangi bir savaş uçağı sadece 16 kilometre ötede Pentagon'a çarpan uçağı niçin durdurmadı? Pentagon, çarpma anına ait görüntüleri tam olarak niçin yayınlamıyor?

19) Tecrübeli pek çok pilot – Amerikan müttefiki Mısır'ın eski bir jet pilotu olan Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek dâhil – kaçırılan uçaklarla böylesine karmaşık manevraları ancak as pilotların yapabileceğini söylerken bazılar da bunun yalnızca uzaktan kontrolle olabileceğinde ısrar ediyorlar. Uçağı kaçıranların bu göreve uygun olduklarına inanılabilir mi?

20) Hatırı sayılır derecede pek çok şahit, DTM'nin her iki kulesinde de birden fazla patlama gördüklerine ve patlama sesi duyduklarına dair yemin ediyorlar.

21) Hatırı sayılır derecede saygın mimar ve mühendis, resmi anlatının yazılı tarihteki en büyük bina çöküşünü (ikiz kulelerin çöküşünü) ve bir uçağın bile çarpmadığı DTM'nin 7 no'lu binasının çöküşünü açıklamadığında nasıl olurda ısrarlı olurlar?

22) DTM inşaat müdürü Frank de Martin'e göre "binayı birden fazla jet uçağına direnecek şekilde inşa ettik." İkinci uçak, birinci kuleyi neredeyse ıskalıyordu; yakıtın büyük bir kısmı kulenin dışındaki bir patlamada yandı. Ancak ilk çöken bu kule oldu ki ikinci kulede delik olmasına rağmen. Jet yakıtı hızla yandı ve bir Boeing 707 çarpsa bile kulenin çökmesini engellemek için özel olarak tasarlanmış kulenin merkezindeki altı adet çelik borunun erimesi için gereken 2.000 derecelik sıcaklığa ulaşamadı. Bir Boeing 707, kuleye çarpan Boeing 757 ve 767'den daha fazla yakıt taşımaktadır halbuki.

23) Vali Rudolph Giuliani, DTM enkazını geri dönüşüm amacıyla Çin ve Hindistana gönderilmesini hemen alelacele niçin kararlaştırdı?

24) Pensilvanya'da düşen uçağın kaza alanından 13 km ötede niçin metal parçaları bulundu? Uçak aslında Dick Cheney'in emriyle düşürüldü mü?

25) Boru hattı meselesi. Büyükelçi Wendy Chamberlain 10 Ekim 2001 tarihinde Pakistan petrol bakanıyla telefonda ne görüştü? Ona, 1990'larda yapılması planlanan fakat Taliban'ın geçiş ücreti talep etmesi yüzünden geri durulan Unocal'ın TAP (Türkmenistan-Afganistan-Pakistan) doğalgaz boru hattının şimdi tekrar gündemde olduğunu mu anlattı? (aradan iki ay sonra, üç ülke lideri boru hattı anlaşmasını imzaladılar).

26) Eski Unocal lobicisi ve G.W. Bush'un gözdesi Afgan Zalmay Halilzad Afganistan'da ne işler çeviriyor?

27) Pakistan eski Dışişleri bakanı Niyaz Niak, 2001 Temmuz ortalarında, Amerika'nın Usame bin Ladin'e ve Taliban'a Ekim ayına kadar saldırmayı zaten planladığını nasıl söyleyebilir? Pakistanlı diplomatlar, Temmuz'da Ceneviz'de yapılan G-8 zirvesinde bu konunun gizlice müzakere edildiğini söylüyor.

28) Amerika'nın Yemen büyükelçisi Barbara Bodine, 2001 Temmuz'unda, FBI ajanı John O'Neill'e el Kaide'nin mâli operasyonlarını soruşturmaktan vazgeçmelerini söyledi – O'Neill hemen DTM'deki bir güvenlik görevine geçti ve 11 Eylül'de hayatını kaybedenler arasında oldu.

29) Taliban ve Pakistan istihbarat servisi ISI arasındaki mahrem ilişkilere, ISI ve CIA arasındaki mahrem ilişkilere bakınca, bin Ladin ölü mü yoksa diri mi yahut ISI ve/veya CIA için değerli bir varlık olmayı sürdürüyor mu hâlâ?

30) bin Ladin 4 Temmuz'da Pakistan Quetta'dan gelip Dubai'deki bir Amerikan hastahanesine kabul edildi ve 11 Temmuz'a kadar tedavi gördü mü?

31) bin Ladin grubu Tora Bora'daki mağaraları 1980'lerde Sovyetlere karşı cihat sırasında CIA'nin yakın işbirliğiyle mi inşa etti?

32) 2001 Kasım'ında General Tommy Franks, bin Ladin'in Tora Bora'da saklandığından nasıl emin olabildi?

33) Bill Clinton 1999 Ekim'inde bin Ladin'i vurma operasyonunu niçin iptal etti? O zamanın Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref aynı tarihlerdeki bir örtlü operasyonu niçin iptal etti? Ve Müşerref aynı şeyi 2001 Ağustos'unda niçin tekrarladı?

34) George W. Bush, 11 Eylül'den dokuz ay önce bin Ladin Görev Gücünü niçin dağıttı?

35) 13 Aralık 2001'de bin Ladin'in 11 Eylül saldırılarını "itiraf ettiği" (sahte) video görüntüleri, çekildiği tarihten (9 Kasım) sadece iki hafta sonra nasıl bulundu?; (Kuzey ittifakı ve ABS askerlerinin henüz orada olmadıkları bir tarihte) gerçekten Celalabad'da mı bulundu?; (berbat edilen) birincisinden sonra, başka bir tercümeyle o görüntüleri yeniden yayınlamaya Pentagon'u zorlayan kimdi?

36) ISI başkanı Tuğgeneral Mahmud Ahmed 8 Ekim 2001'de, Amerika'nın Afganistan'ı bombalamaya başladığı gün âniden niçin "emekli oldu"?

37) Ahmed, 11 Eylül haftasında (4 Eylül'de) Washington'da ne işler çeviriyordu? Ahmed, 11 Eylül sabahı, Capitol Hill'de Bob Graham ve Porter Gross'la kahvaltı yapıyordu ki bu iki kişi 11 Eylül Komisyonu üyesi oldu ve komisyon, bu iki üyesi hakkında soruşturma açmayı reddetti. Ahmed, 12 ve 13 Eylül'de Dışişleri Bakanı yardımcısı Richard Armitage ile kahvaltı yaptı (bu tarihte Pakistan "terörle savaşta" işbirliğini müzakere ederken), CIA ve Pentagon'un üst düzey yetkilileriyle görüştü. Müşerref 13 Eylül'de, Ahmed'i Afganistan'a göndererek Taliban'dan bin Ladin'in iadesini talep edeceğini duyurdu.

38) Hindistan istihbaratına göre bir ISI çalışanı, Muhammed Atta'ya 2001 yazında 100.000 dolar havale gönderdi. Bu kişi kimdi? Bin Ladin'in bilgi teknolojisi uzmanı, daha sonra Amerikalı gazeteci Daniel Pearl'ün Karaçi'de katledilmesini sağlayan Ömer Şeyh miydi gerçekten? ISI ve 11 Eylül arasında bu sayede mi doğrudan bağlantı kuruldu?

39) FBI, Muhammed Atta ve Mervan el Şehhi ile 8 Eylül 2001'de, New York'ta Helmsley Oteli'ndeki Harry's Bar'da buluşan şaibeli iki karakter hakkında soruşturma yürüttü mü?

40) Dışişleri Bakanlığı Asya işlerinden sorumlu müdür Christina Rocca ve Taliban büyükelçisi Abdusselam Zâif 2001 Ağustos'unda İslamabad'da buluştuklarında neler görüştüler?

41) Bir el Kaide mensubunun Afgan ulusçusu komutan Ahmed Şah Mesud'u, nâmı diğer "Pençşir Aslanı'nı" 11 Eylül'den sadece iki önce öldüreceğini Washington biliyor muydu? Mesud, Taliban ve el Kaide'ye karşı savaşıyordu – Rusya ve İran desteğinde. Kuzey İttifakı'na göre Mesud'u öldüren ISI-Taliban-el Kaide ekseniydi. Halen yaşasaydı, Amerika'nın Afganistan'da bir loya jirga (büyük konsey) tesis edip, yönetime CIA'nin Hamid Karzai'si gibi bir kukla yerleştirmesine asla müsaade etmeyecekti.

42) Muhammed Atta'nın Hamburg'da bir apartman hücresindeki oda arkadaşı olduğu göz önüne alınınca, Yemenli Remzi Binalşib isminin 11 Eylül bağlamında ortaya çıkması niçin yaklaşık dört ay gerektirdi?

43) Ayakkabı bombacısı Richard Reid ISI'nın adamı mıydı?

44) Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rusya istihbaratı, 25 pilotun intihar saldırısı için eğitim gördüğü bilgisini 2001'de CIA'e iletti mi?

45) Alman İstihbarat servisi başkanı August Hanning, CIA'e teröristlerin ticâri uçaklarla saldırma planı yaptıklarını ne zaman anlattı?

46) Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, patlayıcı yüklü uçaklarla Amerika'da saldırı düzenleneceğini CIA'e ne zaman anlattı?

47) Mossad direktörü Efraim Halevy yaklaşık 200 teröristin Amerika'ya muhtemel saldırısından CIA'e ne zaman bahsetti?

48) Taliban, "ya üzerine altın serili halı teklifimizi kabul edersiniz ya da sizi bombalı halının altına gömeriz" diyen bir Bush yönetimi yetkilisinin henüz 2001 Şubat'ında yaptığı bu uyarıyı anlamış mıydı?

49) Northrop-Grumman, Global Hawk teknolojisini – insansız uçakları uzaktan kontrol etmeye imkan veren bir teknoloji - 2001 Ekim'inden bu yana kullanıyor mu? Global Hawk'ı ticari bir uçağa yerleştirdi mi? Global Hawk, ticari uçaklarda artık mevcut mu?

50) Cheney, 11 Eylül'de tüm gün yaptıklarının detaylı bir zaman çizelgesini vermeye gönüllü olacak mı?





KAYNAK:

http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=89250
http://www.atimes.com/atimes/Middle_East/KI11Ak02.html
K
15 yıl
TSK\u0027dan atılanlar Boğaziçi Üniversitesine yerleştirildi!!
TSK ve Polis Akademisi'ne bağlı üniversitelerde okurken ilişiği kesilen 20 öğrencinin YÖK tarafından öğrenci affı kanunu kapsamında Boğaziçi Üniversitesi'ne yerleştirilmesi eleştirilere yol açtı. Yerleştirmenin TBMM'den çıkan son af kanunuyla yapıldığını söyleyen YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan ise "Biz kanun ne diyorsa onu yaptık" dedi.

YÖK'ten alınan bilgiye göre, TSK ve Polis Akademileri'nde okurken ilişiği kesilen öğrencilerden 672'si son çıkan aftan yararlanmak istedi. 627'inin başvurusu kabul edildi. Bu öğrencilerden 20'si Boğaziçi Üniversitesi'ne, 45'i İTÜ'ye, 18'i ise ODTÜ'ye yerleştirildi. Başvuran öğrencilerin büyük bölümünün, daha önce Kara Harp Okulları'nda 'Sistem Mühendisliği' okuduğu ve ona denk gelen 'Endüstri Mühendisliği'ne yerleştirildiği öğrenildi.

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri "Bize danışılmadan bu öğrenciler nasıl üniversitemize yerleştirilir" diye tepki gösterince tartışma başladı. YÖK Başkanı Özcan ise eleştirilere "İtirazları olamaz çünkü kanun öyle gerektiriyor. 'Bunları not sıralamasına göre dizin, bölümü olan yerlere yerleştirin' diyor. Kanun ne diyorsa onu yaptık. Üniversitelere danışmamız gerekmiyor, kanun öyle bir şeyi gerektirmiyor"diye yanıt verdi.

28 Ekim 2008 tarihli 5806 sayılı kanunla 'Yükseköğretim Kanunu'na' 'Geçici Madde' eklenmişti. Geçici Madde'nin 15'inci fıkrasında, TSK'ya bağlı yüksek öğrenim kurumları ile Polis Akademisi'nde öğrenci olup ilişiği kesilenlerin YÖK'ün belirlediğibölümlere yerleştirileceği belirtiliyor.

Bu öğrenciler için YÖK Yürütme Kurulu'nca üniversite öğretim üyelerinden dört ayrı komisyon kuruldu. Aftan yararlanmak isteyenlerin okuldaki ders başarıları esas alındı. Kara, Hava ve Deniz Harp Okulları'nın ÖSS'de de çok yüksek bir puan diliminde olması da değerlendirmede dikkate alındı.

Not cetvelleri üzerinden yapılan denklik işlemlerinde üniversiteler 2008 taban puanlarına göre sıralandı. Not cetvelinde puanları en yüksek olan öğrenciler, 2008 taban puanına göre puanı en yüksek bölüme yerleştirildi. Böylece Kara Harp Okulu'nun Sistem Mühendisliği Programı'ndan ilişiği kesilenler 'Endüstri Mühendisliği'ne, Deniz Harp Okulu'ndan ayrılan öğrencilerse 'Gemi Makine Mühendisliği'ne yerleştirildi.

Özcan, uygulamanın kanunun emri olduğunu söylüyor. MHP Milletvekili Beytullah Asil de "Bütün partilerin olumlu görüşüyle bu madde çıkarıldı. Bütün öğrencileri af kapsamına alıp, askeri okullarda okuyanlarla polis akademisinde okuyan öğrencileri dışarıda tutmak imkânsızdı" derken CHP'li Nur Serter ise "Af yasasına destek verdik ama o yasada böyle bir düzenleme yoktu" diye itiraz etti.


Kaynak: Radikal

http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=88336
K
15 yıl
OECD:Türk Gençliğinin Hali Perişan..
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), gençliğin içinde bulunduğu durum nedeniyle Türkiye'yi uyardı.
02 Eylül 2009 / 17:30


Türk gençliği "dünyanın en çok içki ve sigara içenleri" sıralamasında ikinci sırada yer aldı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), gençliğin içinde bulunduğu durum nedeniyle Türkiye'yi uyardı.

TÜRKİYE, KÖTÜ ANNE-BABALAR ÜLKESİ

Çocuk denebilecek yaştaki gençlerin içki ve sigara içmelerinin yanı sıra rastgele cinsel ilişkide bulunmaları ve yaşamdan fazla birşey beklememeleri, Türkiye'yi Batı dünyasının "kötü anne-babalar ülkesi" haline getirdi.

DÜNYANIN EN KÖTÜ DURUMDAKİ GENÇ NÜFUSU

Sanayileşmiş 30 ülkeyi kapsayan geniş çaplı araştırmada, Türk gençliği sağlık, ekonomik refah, yaşam tarzları ve okul standartları açısından dünyanın en kötü durumdaki genç nüfusu oldu.

ALKOL VE SİGARADA YAŞ SINIRI YOK

Türkiye'de alkol almaya yaşı tutmayan ama buna karşın içerek sarhoş olan gençlerin sayısının diğer ülkelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlendi.

Türkiye 18 yaş altı hamilelikte de araştırma kapsamındaki ülkeler arasında en yüksek orana sahip ülke oldu.

İçki ve sigara ile 18 yaşaltı hamilelik oranlarının dikkate alındığı "riskli davranış" sınıflamasında Türkiye, Meksika'nın ardından dünyanın en kötü durumdaki ikinci ülkesi oldu.

Yapılan tüm eğitim seferberliklerine karşın Türkiye çocukların eğitimi konusunda da dünyanın en kötü durumdaki ülkesi oldu.

5 ÇOCUKTAN BİRİNİN AİLESİ FAKİR

Lüksemburg'da çocuk başına ortalama gelir Türkiye'dekinin 7 katı olurken, Türkiye'de her 5 çocuktan 1'inin ailesinin fakir olduğu belirlendi.

Türkiye'de fakir çocuk sayısının Danimarka'dan 9 kat daha fazla olduğu da araştırmada vurgulanan noktalar arasında.

Okula gönderilmeyen çocuklar ve bebek ölümleri sıralamasında da Türkiye en kötü ülke oldu. Türkiye'de yaşları 15 ile 19 arasında değişen kızların yarısının ne bir okula ne de herhangi bir mesleki eğitim kursuna gittikleri belirlendi. Bu oran Türkiye'yi 30 ülke arasında en kötü durumdaki ülke yaptı.

Okullarda çocuklara karşı diğer çocuklar tarafından zorbalık ve fiziksel şiddet uygulanmasının da en çok Türkiye'de yapıldığı, buna karşın okulu en çok seven çocukların Türk çocukları olduğu belirlendi.

Söz konusu 30 ülke şöyle:

Avustralya
Avusturya
Belçika
Kanada
Çek Cumhuriyeti
Danimarka
Finlandiya
Fransa
Almanya
Yunanistan
Macaristan
İzlanda
İrlanda
İtalya
Japonya
Kore
Lüksemburg
Meksika
Hollanda
Yeni Zelanda
Norveç
Polonya
Portekiz
Slovakya
İspanya
İsveç
İsviçre
Türkiye
İngiltere

KAYNAK:http://www.stratejikboyut.com/news_detail.php?id=23231
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.