E

Onbaşı
25 Mart 2013
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
1 üye
Görüntülenme (?)
52 (Bu ay: 0)
Gönderiler Hakkında
E
3 yıl
Kapanma Coronavirüse Çare Değil
bu yazıyı dünkü nöbette yüzlerce covid-19 hastası ile muhattap olmuş bir sağlık çalışanı ve temmuz ayında covid-19'u geçirmiş biri olarak giriyorum. Temmuz ayında başıma gelenleri https://forum.donanimhaber.com/covid-19-ve-gun-gun-basima-gelenler--144601454 adresinde anlatmıştım. Herkes 15 yada 30 günlük kapanmanın çözüm olacağına inanıyor ama bu çok yanlış bir düşünce. Bu sıkıntıdan kurtulmanın en önemli şartı mart-nisan ayında ki gibi vatandaşa duyarlılık kazandırmaktır. Mart-nisan döneminde hastalığın yeni görülmesi nedeniyle insanlarda bilinmemezlikten kaynaklanan bir korku ve çekince durumu vardı. Çünkü hastalığa yakalanan kişilerin ölüp ölmeyeceğini yada sakat kalıp kalmayacağını kimse bilmiyordu. Zamanla hastalık yayılıp herkesin çevresinde bu hastalığa yakalanıp iyileşenler oldukça vatandaşta "grip gibiymiş, birşey olmuyormuş" algısı oluştu ve duyarlılık azaldı. Çevresinde covid-19 nedeniyle vefat eden kimse bulunmayan kişiler bu sebeple tedbirlere ve uyarılara aldırmamaya hatta alınan tedbirlerden şikayet etmeye başladılar. Mart-nisan döneminde yeme-içme ve eğlence mekanları kapatıldığında herkes işi ciddiye aldığından caddeler ve meydanlar bomboştu, kimse akraba-komşu ziyareti yapmıyordu fakat şimdi bu duyarlılık azaldığı için mekanlar yine kapatılmasına rağmen caddeler ve meydanlar iğne atsan yere düşmez vaziyette ve hala duyarlı olduğunu söyleyen kişi bile akraba-komşu ziyaretini tehlikesiz olarak görüyor. 15-30 günlük kapanma sürecinde 50 bin covid-19 pozitif olan kişiden 49 binini ve temaslılarını tespit edip karantinaya alsanız bile kaçırdığınız o bin kişi sebebiyle 3-5 ay sonra vaka sayıları yine günümüz seviyelerine ulaşacaktır. Eğer bu salgınla mücadele edilmek isteniliyorsa bir şekilde vatandaşa mart-nisan ayında ki duyarlılık hatta korku yeniden kazandırılmalıdır.
E
4 yıl
Covid-19 ve gün gün başıma gelenler.
bu yazının aynısını ekşi sözlüktede paylaştım.


112 acil personeliyim temmuz ayının 12 sinde sabah nöbetten çıkmıştım yorgunluk hissediyordum ama normal nöbet yorgunluğudur dedim ve eve gelip yattım. normalde nöbet çıkışları 4-5 saat uyumak bana yetiyordu ama o gün 10 saat uyumama rağmen yorgunluğum geçmemişti. ertesi gün yorgunluğa birde ishal ve öksürük ve baş ağrısı eklendi. bu durum bende şüphe uyandırınca maltepe devlet hastanesi acil servisine gittim. daha önce bu hastanede test yaptırmıştım. acil servisteki dr akciğer filmi çekip bir boğazımı kontrol etti. ve filimde akciğerler temiz diyerek ilaç yazarak gönderdi beni. test vs yapılmadı. ertesi gün bende koku ve tat alma kaybı oluşunca şüphelerim iyice arttı ve test yaptırmak için kartal eğitim ve araştırma hastanesine gitmeye karar verdim. normalde test yaptırdığımız zaman çalışan sağlığı ve güvenliği birimine haber vermemizi isteniyordu. birime test yaptıracağımı haber verdim. ancak daha sonra filmimin temiz olması nedeniyle gereksiz yere hastaneyle uğraşmak istemediğim için vazgeçtim. çalışan sağlığı biriminde ki personel belirtilerimi söyleyince test yaptırmam için ısrar etti ve bu sebeple gidip test yaptırdım. kartal eğitim ve araştırma hastanesinde acil servisten gittiğimde hasta kayıt biriminden direkt pcr örnek alma odasına yönlendirildim herhangi bir muayene vs yapılmadı ve örnek verdim. normalde test yaptırdığım günün ertesi günü yine nöbetim vardı fakat bu belirtiler ile risk teşkil ettiğim için şefle konuşup test sonucu çıkana kadar izin istedim. normalde bir gün önce alınan test sonuçları ertesi gün saat 10 gibi açıklanıyordu ama o gün bir türlü açıklanmadı bende bunun üzerine rapor aldım. akşam saatlerinde test sonucu negatif olarak çıktı. fakat bu aralar ateşim 39 dereceyi görmeye başlayınca bu covit-19 değilse bile ne boyle beni süründürüyor dedim. yılla boyunca hiç bu şekilde hasta olmamıştım. ertesi güne maltepe devlet hastanesi enfeksiyon hastalıkları bölümüne randevu alıp gittim. orada ki dr test sonucu negatif ise covid değilsindir dedi. ve neden muayene için kartalı seçmediğimi sordu. oraya gittiğimde doktor muayenesi olmadığımı direkt pcr örneği verdiğimi söyledim. doktor kan tahlili istedi. ağrılar ve ateş yüzünden duramadığımı söyleyip ilaç yazmasını rica ettim fakat teşhis konmadan ilaç yazamayacağını söyleyip yazmadı. bunun üzerine bende aile hekimime gidip durumu ona anlattım. aile hekimim bu belirtiler varsa kesin covid-19 dur diyerek covid tedavisinde kullanılan azitro isimli ilacı ve ateş düşürücü ilaç verdi. ertesi gün tahlil sonuçları çıkıp tekrardan maltepe devlet hastanesine gittiğimde doktor bana test sonuçların normal diyerek hiçbir şey yazmadan yolladı. durumu işyerinde ki bir doktora telefonsa anlatınca neden bt cekilmediğini sorup sultanbeyli devlet hastanesinde ki tanıdık bir doktoru aradı ve sultanbeyli devlet hastanesine gitmemi istedi ilk başta uzak olduğu için gitmek istemesemde ısrar ettiği için ve orada ki doktorun beni bekliyor olmasından dolayı gittim. kan tahlili ve pcr yeniden yapıldı ayrıca tomografi çekildi. tomografi sonucunda her iki lobtada buzlu cam görüntüsü gözüktü için kovid tanısı konuldu. 10 tablet plaquenil verildi. kan tahlili sonuçları çıkana kadar 2 saat bekledim. hastanede yatıp yatmayacağınıza kan tahlili sonuçlarına göre karar veriliyor. kan tahlili iyi çıkınca eve gönderdiler beni. bu gün ilçe sağlık tarafından arandım. Ben ve ailem 14 gün karantinaya alındık.

edit: 1 ve2 ağustosta verdiğim testler negatif çıktı. Zayiat vermeden atlattık çok şükür.
E
5 yıl
Spor salonu üyelik iptali
Merhaba bir spor salonuna 1700 TL olarak üye oldum ve daha sonra 3 gün sonra o salondan memnun olmadım için üyelikten vazgeçtim İlk başta 200 TL ön kayıt ücreti ödedim vazgeçtiğimi söylediğimde ise bunun için sözleşme bedelinin %30 bedelini odemem gerektiğini sözleşmede bu şekilde bir madde yer aldığını söylediler ve 200 liraya ilave olarak 300 TL daha ödeme yapmamı istediler. 7 iş günü geçmeden iptal talebim olmasına rağmen benden böyle bir ücret talep edebilirler mi teşekkür ederim
E
5 yıl
İnternetten hastalık araştırma hastalığı siberkondria
Bazı kişiler sağlıkla ilgili daha çok kaygı taşıyor. Herhangi bir rahatsızlıkta kendileri ya da yakınları için büyük endişe duyup hemen internete sarılıyorlar. Bilgi erişiminin kolay hale geldiği bu dünyada internetten hastalıklarla ilgili sayısız doğru ya da güvenilir olmayan bilgiye ulaşmak mümkün. Ama dikkatli olmakta fayda var. Zira teknoloji sağlık konusunda yanılmanıza neden olabiliyor. Hastalıklarla ilgili kaygı yaşayan ve ‘hastalık hastası’ ya da ‘hipokondriyak’ olarak anılan kişiler, günümüzde ‘siberkondria’ya maruz kalıyor.




Siberkondria nedir?

Siberkondria olan kişiler, internette ulaştıkları bilgilerle kendi kendine teşhis koyarak kaygı bozukluğu yaşıyorlar. Acıbadem Fulya Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Meral Akbıyık, kaygı bozukluğuna neden olan siber tehdit siberkondriayı anlattı.




Siberkondria nasıl ortaya çıkıyor?
Kişilerin bedensel yakınmalara verdikleri tepkiler birbirinden farklıdır. Bu yakınmalar bazen kişiyi hastalıkla ilgili düşünüp durmaya sonrasında da sağlıkla ilgili davranışlarda aşırılıklara itiyor. Kimi zaman kaygılar, doktor başvurusundan kaçmaya sebep olurken kimi zaman ise tekrarlayan doktor ziyaretlerine rağmen kişinin kaygıları yok olmuyor. Hastalıkla ilgili uğraş devam ederken internet devreye giriyor ve hastalık kaygısına siber bir özellik katıyor. Siberkondria hastalığında kişilerin internette karşılaştıkları bilgiler kaygıyı artırıyor, kişi artık daha muhtemel rahatsızlıklar yerine en ciddi, en kötü seyirli hastalıklara yoğunlaşıyor. Günlük uğraşları ikinci plana atıyor, sohbetleri hastalıklarla ilgili kaygı üzerine yoğunlaşıyor. Bu kapsamda siberkondria, hayatın pek çok alanında işlevsellik kaybı yaşanmasına da sebep olabiliyor.


‘Kanser oldum’ deniyor
Sürekli olarak vücudunda yanlış giden bir şeyler olduğuna dair kaygılar taşıyan kişi, bu belirtilerin çok ciddi bir hastalık olduğuna inanıyor. Siberkondria olan kişiler, kendi bedensel şikayetleri ile ilgili internet ortamında araştırma yaparak birçok tanı ile karşılıyor. Öksürük şikayeti olan kişi basit bir solunum yolu enfeksiyonu yerine akciğer kanseri olduğu, başı ağrıyan kişi yorgunluk yerine beyin kanaması geçirdiği ile ilgili ciddi kaygılar yaşayabiliyor. İnternet araştırmaları sıklaşabiliyor, en kötü senaryoyu destekleyen tüm bilgiler gerçekçi kabul ediliyor, daha olası açıklamalar ise göz ardı ediliyor. Bu durum sağlıkla ilgili kaygıları besleyen bir yöntem olarak hastalık kaygısı bozukluğunun kısır döngüsünü tamamlamaya yarıyor.


‘Sağlığı’ internette arıyorlar
İnternet kullanımının kaygı bozukluğuna etkisi üzerine yapılan bir takım araştırmalar var. 2006 yılında ABD’de internet kullanım biçimleri ile ilgili yapılan bir araştırmada, internet kullanıcılarının yüzde 80’inin sağlıkla ilgili internet araması yaptığı belirleniyor. 500 kişinin katıldığı bir diğer araştırmada ise internetten alınan bilgilerin grubun yüzde 40’ında kaygıyı artırdığı, yüzde 50’sinde ise azalttığı sonucuna ulaşılıyor. Araştırmacılar bazı katılımcılarda kaygı artışı yaşanmasının sebebinin edinilen bilgilerden faydalanma biçimleriyle ilgili olduğunu düşünüyor.


Doktora gidilmeli
İnternet üzerinden hastalıklarla ilgili araştırma yaparken ilk olarak güvenilir siteleri takip etmek gerekiyor. Edinilen bilgilerin gerçeklik ihtimallerini değerlendirmek, bilgilerin gerçeğe uygun olup olmadığını sorgulamak ise kaygıyı kontrol altında tutmak için en önemli etkenler olarak görülüyor. Sağlıkla ilgili yoğun kaygı yaşayan ve gün boyu internet üzerinden araştırmalar yapan kişiler, kaygı duydukları belirtilerle ilgili bir doktora başvurmalılar. Doktor önerilerine uyulması ve süreklilik sağlanması gerekiyor. Gerekli muayene ve tetkikler sonrası hekimin ciddi bir rahatsızlık olmadığına dair bilgi vermesi kaygının azalmasını sağlamıyorsa psikiyatrik destek gerekli oluyor. Artık bedensel belirtilerden çok, bu belirtileri yorumlama biçimini ele alan psikoterapi yöntemleri ve psikofarmakolojik müdahaleler de etkili oluyor.

kayankhttps://www.acibadem.com.tr/Hayat/Bilgi/internetten-hastalik-tanisi-koyuyorsaniz-siberkondria-olabilirsiniz

4 ay önce burun içinde çıkan kist nedeni ile bende malesef interneten bakma hatasına düştüm. Düşmez olaydım olay bir kanser türünden giriyor birinden çıkıyor araştırdıkça korkuyorsunuz korktukça araştırıyorsunuz. Bunun bir hastalık olduğunu öğrenip yine saçma bir şekilde bunuda internetten araştıdığımda ise yine konu şizofreniden tut okb ye kadar gidiyor. Kısacası internetten hastalık felan araştırmayın arkadaşlar.
E
5 yıl
burundan kemik eğriliği ameliyatı oldum
çarşamba günü devlet hastanesinde ameliyat oldum. Salı sabahı nöbetten çıkmış evde uyurken telefonum çaldı hastaneden arıyorlardı. Sıradaki hastanın enfeksiyon rahatsızlığı olması nedeni ile beni çağırdılar Tamam dedimo gün gün hastaneye yatırdılar saat gece 12 ye kadar yemek içmek serbest sonrasında su bile yasak sabah olunca saat 9 gibi görevli gelip bana ameliyat kıyafetini verdi saat 9:30 gibi de yatakla birlikte ameliyathaneye götürdüler ameliyata girmek için sıra sıra hastalar bekliyordu ben tam uyandırma ünitesinin önünde bekliyordum bir tane kadın hastalara fırça atar gibi uyan uyuma diye bağırıyordu. Bir saatte şimdi burada beklerim derken hop diye beni içeri aldılar. Yataktan ameliyat masasına geçtim görevli bildiğin iple masaya bağladı sonra açmısın ilaç alerjin varmı gibisinden birkaç soru sorup koluma damar yolunu açtılar. İlk ilacı verdiklerinde biraz mayıştım ikinciyi verilerken biraz sersemliceksin haberin olsun dediler ki ben o ara gitmişim. Daha sonra yine o uyan uyuma diye sesleri duyunca dedim ki tamam ameliyat bitmiş uyandırma odasındasın ölmeden kurtulmuşsun 5-10 dk sonra odaya alınmıştım odama geldiğimde saat 13:30 du tamamen kendime gelmem 15:00 buldu ama yinede ayağa kalktığımda başım dönüyordu. 5 saat boyunca yemek içmek yasak ilk gece hastanede kaldım ve ertesi sabah ayrıldım şu an ağrım sızım olmadı ama tek sıkıntım ara ara olan kanamalar ve arada sırada tamponların tıkanması şu an 2 saatte bir serum fizyolojik ile burun deliklerimi yıkıyorum. şu anda burun deliklerimin birinden şeffaf diğerinden ise kanlı bir akıntı geliyor. o uyuz tampon bir hafta burumda kalıcakmış ayrıca burnumda bir kist vardı burun kemiğinin altına doğru gittiğinden doktor tamamını almamış içini boşaltıp çıkan berrak sıvıyı patolojiye göndermiş.
E
5 yıl
Her doktor ayrı birşey söylüyor
Arkadaşlar merhaba sağ köprücük kemiğimin üzerinde vucuttaki diğer benlere göre biraz daha büyük bir ben var. Bununla ilgili 2 ay önce bir cildiye doktoruna gittiğimde iyi huylu zararsız dedi ama tatil dönüşü biraz büyüyüp rengi biraz koyulaşınca iki ayrı doktora gittim. Bir tanesi zararsız dedi bir diğeri ise displastik ben olduğunu ve plastik cerrahına giderek aldırmam gerekdiğini söyledi benim bu yüzden kafam karıştı. Sizce bu konuda nasıl bir yol izlemeliyim. Bennin resmi aşşağıdaki gibi < Resime gitmek için tıklayın >
E
5 yıl
Olta tavsiyesi
Arkadaşlar amatör olarak balık avlamak için olta almak istiyorum. Decathlon olta setlerine baktım ama sorduğum bazı kişiler o oltaların çok dandik olduğunu ve bir işe yaramaz söyledi. Sizce aşşağıdaki oltalar yeni başlayan biri için nasıldır. Yorumlara baktığımda ikinci olta için çok iyi yorumlar gelmiş. Ama ben karar veremedim
https://www.decathlon.com.tr/ufish-sea-350-olta-seti-id_8350932.html?LGWCODE=2001716;119903;6841&gclid=CjwKCAjw4LfkBRBDEiwAc2DSlC0y7pLSgI5qn_S6haZU6RtO9v8fd2pMsil3N_1EjIb1rtgLsBs9mxoC54sQAvD_BwE

https://www.decathlon.com.tr/tr/pageReviews?productId=8243120&collaborator=0
E
5 yıl
Kimseyi Torpilim olmadığına inandıramıyorum
Daha önce bu konuyu ekşi sözlüktede paylaşmıştım Ben bir kamu kurumunda taşeron içi olarak çalışıyorum.İşe girerken ciddi manada hiçbir kimseden yardım torpil vs almadım. İşyerindeki herkes kendini işe kimin soktuğundan bahsederken bana sordukları zaman torpilim yok cevabını alınca inanmıyorlardı. Kimin aracılığı ile işe girdiğimi ısrarla soruyorlardı ve bende ısrarla torpilim olmadığını onlara anlatmaya çalışırken Şeflerimden birisi geçen günlerde beni bir kenara çekip. "sen kim bu işe soktu bana güvenebilirsin beden laf çıkmaz şube müdürümü tanıyorsun o mu soktu seni işe" dedi ben yine herzamanki gibi yok diyince bu sefer vites büyütüp "il müdürünümü taıyorsun " dedi. ben yine ısrarla yok dedikte oda ısrarla vites büyütüp sırasıyla müşteşar, milletvekili, bakandan topilli olup olmadığımı sordu yine ısırala yok diyincede bana "oğlum burada çalışan 150 kişinin 149 u torpille girmiş bir tek senmi torpilin olmadan girdin" cevabını verdi. Ben şimdi bunları kendime inandırmak için ne yapabilirm ?
E
6 yıl
Çocukken Hiç Camide Dayak Yedinizmi
Arkadaşlar çocukken travma şimdi ise trajikomik anılarım var onları anlatmak istiyorum. Açık açık yerde söyliyeyim istanbul maltepe zümrütevlerde ki narlıdere cami.

1. DAYAK: Caminin hemen yakınınıda bir park var o zamanlar 9-10 yaşımdayım parkta oynarken tuvaletim geldi napsam derken arkadaşın biri camide tuvalet var oraya gidelim dedi. Gittik tam tuvalete giricekken caminini hizmetlisi olan sağır dilsiz bir amca var pat küt girişmeye başladı ki anlatamam. Arkadaşla ağlaya ağlaya kaçtık parka geri geldiğmizde parktaki diğer çocuklar o amcanın caminin tuvaletlerini temizlediğini o yüzden giren herkesi dövdüğünü söyledi.

2. DAYAK: ilk olaydan 2-3 gün sonra yine parkta oynuyorum bu seferde susadım. Eve gidip su içmek istediğimi söyediğimde yine aynı arkadaşım camiye gidip içelim dedi. ilk başta yok olmaz dövdü ya amca bizi demiştim arkadaşımda tuvalete girdik diye dövdü biz sadece su içicez birşey yapmaz dedi. Yine tutuk caminin yolunu. İlk başta o yaşlı amca yoktu. Abdest alına yere girip kana kana suyu içtik. Bu sefer zalım bizi tam çıkarken yakaladı. Yine bir iki tokat yiyip kurtulduk.

3. DAYAK. 2. dayağın ertesi günü yine aynı parkta oynuyoruz. Birden bire parktaki çocuklar sağa sola kaçışmaya başladı noluyor derken yine o sağır dilsiz hizmetli amcayı gördüm yakaladığına yapıştırıyor tokadı. Bu sefer dayak yiyemem diyip topuklarım totoma vura vura kaçarken bir yere takıldım düştüm dizlerim kanadı. Sonradan öğrendiğime göre bu kezde birileri yine caminin tuvaletine girmiş ama bu kez amca yakalayamamış amcanın da aklına direkt parkta oynayan çocuklar geldiğinden parka bu şekilde bir baskın yapmış



son olarak bir fıkra ile tamamlamak istiyorum.


Başıboş bir eşek nasılsa bir camiye girmiş, hoca eşeği döverek dışarıya çıkarmaya uğraşırken, oradan geçen bir Bektaşi babası bu hali görerek hocaya sormuş .

-Eşeği niçin dövüyorsun be hoca efendi.

Hoca hışımla cevap vermiş .

-Gelmiş camiye girmiş.

Bektaşi teskin etmek için şöyle demiş .

-Canım hoca efendi, onun aklı erer mi? Yapmış bir yanlışlık, girmiş camiye, bak ben giriyormuyum hiç?.."
E
6 yıl
Evrak Kayıt Programı
Db yolunu güncellemeyi unutmayınız.
-Kurum içi evrak kaydetme/güncelleme
-Personel tanımlama ve yetki seviyesi belirlerme
-Evrakların takibi.
-Kuruma dışarıdan gelen/giden evrakların takibi

< Resime gitmek için tıklayın >
< Resime gitmek için tıklayın >


indir
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.