Özel bir şey isteyeceğim fazla zamanınızı almaz sizin için 5 dakikalık iş diye düşünüyorum. Yardımcı olur musunuz? |
Merhaba arkadaşlar bugünün analizleri bu şekilde. Ben aralarından hiç seçim yapamadım hepsine aynı derecede güveniyorum. Yaptığınız kuponları paylaşırsanız hep birlikte aralarından seçim yapalım. Bu maçlarla ilgili bildiğiniz önemli bir detay, istatistik, sakat/cezalı bilgisi vs. varsa paylaşın bu şekilde çıkan bilgilerle tahminler örtüşürse daha sağlıklı olur. < Resime gitmek için tıklayın > İlk defa görüp bir şey anlamayan arkadaşlar ilk açtığım konuyu inceleyebilirler. https://forum.donanimhaber.com/m_121931133//tm.htm |
Bugünün analizleri bu şekilde beyler. Herkese bol şans ![]() Kodu kalın olanlar benim seçtiklerimdir. < Resime gitmek için tıklayın > |
Merhaba arkadaşlar, Bugünkü kuponum bu şekilde. Toplam oran 4,41 - 50 tl salladım. 476 - 1.5Ü - 1.30 488 - 3.5A - 1.30 490 - İY0 - 1.80 491 - 2.5A - 1.45 Bol şans. |
Pazartesi programı için analizler aşağıdaki gibi arkadaşlar. < Resime gitmek için tıklayın > İlk defa görüp bir şey anlamayan arkadaşlar ilk açtığım konuyu inceleyebilirler. https://forum.donanimhaber.com/m_121931133//tm.htm#121952743 < Resime gitmek için tıklayın > |
Merhaba arkadaşlar, Oran istatistiklerini kullanarak Pazar maçlarını analiz ettim. Biliyorsunuz bahis şirketleri bir maçın oranını belirlerken belli bir sistem kullanır, risk analizi yaparlar ve o maça dair bütün değişkenleri göz önünde bulundurarak oranlar belirlerler. Zaten dünyadaki tüm bahis şirketlerinin oranları aşağı yukarı aynıdır. Çünkü hepsi hemen hemen aynı analizi yaparlar. Fakat biri 1.50 veriyorsa diğeri 1.55 verir. Bu da aralarındaki rekabetten dolayı. Türkiye'de ise dünyadaki tüm bahis şirketlerinden düşük oran vardır. Benim yaptığım şey de, İddaa şirketinin bu analizler sonucunda ne kadar başarılı olmuş bunu bulmak. Yaptığı analizler sonucunda kaç tanesi yatmış, kaç tanesi tutmuş bunları belirlemek. Mesela İddaa'da iki maçın 1-X-2 oranı 1.50-3.30-4.30 olsun. Birinci maç nasıl sonuçlanırsa ikinci maçında benzer şekilde sonuçlanma ihtimali yüksektir. Kesindir demiyorum, yüksektir diyorum. Çünkü birinci maçta o oranlar belirlenirken hangi değişkenler varsa (takımların performansları, geçmiş maçları, sakat/cezalı oyuncuları vs. daha bir sürü değişken var) ikinci maçta da bu değişkenler aynıdır. Bu yüzden oranlar aynı çıkmıştır. Ve yine bu yüzden oranları aynı olan maçların sonuçlarının aynı veya benzer olma ihtimali de yüksektir. Şimdi yapmamız gereken hangi oranlar hangi şekilde sonuçlanmış bunları bulmak. Bunun için İddaa oranlarının istatistiğini tutan bir çok site var. Ben de bunlardan birini kullanarak Pazar maçlarını analiz ettim. 12 maç için toplamda 24 tahminde bulundum. Tutma oranı sütununda yazan 3/4 gibi rakamlar o ligde bu oranlarda kaç maç yapıldığını ve bunların kaç tanesinin tuttuğunu gösterir. Misal ilk tahmin, 423 kodlu maçın tutma oranı 4/4 yani o ligde 4 maç oynanmış. Ve bunların 4'ü de MS1 bitmiş. Aynı maç için yüksek ihtimalli bir tahmin daha var; yine ikinci tahminimiz 423 - H1 demişiz tutma oranı 3/4 yani o ligde bu oranlarda oynanan 4 maçın 3'ü H1 bitmiş. Başka bir örnek verecek olursak; 470 kodlu maçımız için 3 tahminimiz var. O ligde bu oranlarla daha önce bu ligde oynanan 5 maç varmış. Bu 5 maçın 5'i İY0, 4'ü KGY, 4'ü 2.5A bitmiş. Bu arada meraklısı için belirteyim, oran analizi yapılırken 2004 sonrası tüm maçlar dikkate alınmıştır. İddaa'nın açtığı tüm oran çeşitleri analize dahil edilmiştir. (MS, İY, A/Ü, H, İY/MS, KG, ÇŞ, TG) Cumartesi maçları için bu şekilde 39 tahminde bulunmuştum 26'sı geldi. Bu 24 tahminin de 16-17 tanesinin geleceğini düşünüyorum. Aralarından aklınıza yatan olursa seçin oynayın. Sonuçlar belli olunca editleyeceğim. Bol şans :) < Resime gitmek için tıklayın > |
Sabah uyandigimda günes henuz dogmamisti. Dun gece hepsini bitirmeden uyumak yok diye basladigim yaprak testler yerlerde geziyordu. Dakikalarca ugrasip cozemedigim mantik sorusuna sinirlenip tum sayfalari sinirle savurdugumu ve yataga gecip uyudugumu hatirladim. Bir an once uyku sersemligimi uzerimden atip kahvalti yapmam ve testleri toparlayip calismaya devam etmem gerekiyordu. Sabahin ayazi guzel carpar dedim ve balkona ciktim. Gunes yavas yavas yukselmeye baslamis, sabahin ilk isiklari ile birlikte meydan hareketlenmeye baslamisti. Istanbulda gun baslamisti. Her gecen dakika gittikce kalabaliklasan otobus duragi, bir an once caddeyi silip supurup evine gitmek icin acele ile kosturan belediye iscileri ve sesleri caddede yankilanan simitci... "sicak sicak taze simiiiiiiit!" Ustumdeki uyku sersemligi ile kahvalti yapmam zaten kisa surecek gibi degildi. Simitci dayinin sesi kulagimda yankilaniyordu. Evet bu havada belki sicak degildi simitler ama sabahin bu saatinde en azindan taze oldugu kesindi. Kahvalti icin guzel fikirdi. Simitci dayi diye seslendim. Henuz gurultu kirliligi pek baslamamis olan caddede sesimi duyurmam zor olmadi. Geliyorum diye isaret ederek iceri girdim. Ihtiyacim olan tek sey bir kac lira bozuk para ve anahtarimdi. Anahtari attim cebime ama bozuk para bulamadim o anda. Her zaman cebimde kalan bozukluklari attigim kucuk kutuyu da ufak kardesim supurmustu. Cuzdana baktim saglam 50 lira var. Adam daha belki siftah yapmamis 50 lira vermek ayip olacakti.Bir an vazgecmeyi dusundum ama dayiyi beklettikten sonra asagiya inmemek daha ayip olurdu. Anahtarla birlikte 50 lirayi da kaptim ve dayiyi daha fazla bekletmemek ici hizlica merdivenlerden asagi indim. Icimden insallah kufur yemeyiz diyordum. 2 simit sar dayi ama 50 liram var hic bozugum yok dedim. Bende de yok ama canin sagolsun sonra verirsin dedi. Oyle olmaz dayi bir daha nerde denk geliriz hem seni ilk defa goruyorum burda dedim. Evet dedi nadiren gecerim burdan. Bir yandan caddenin sonundaki bufeyi kestim, kepenkleri acilmisti. Bekle dayi bozdurup geleyim o zaman dedim ve hizlica bufeye dogru ilerlemeue basladim. Bufeye gelmeme az kala karsidan gelen guzel giyimli ve bakimli kiz dikkatimi cekti. Trafige kapali, sadece yayalarin gezdigi, alisveris yaptigi genis bir caddenin tam ortasinda yavas yavas yuruyerek ilerleyen genc bir kiz. Normalde gun icindeinsan seline donusen bu cadde, o saatte henuz cogu dukkanin acilmadigi, tek tuk insanin gectigi bir haldeydi. Hafta ici gununde ve bu saatte ayakta olan bir insanin gidecegi tek yer isyeri olur genelde. Tabi benim gibi simit almak icin pijamasiyla asagiya inenler haric. Ve isine giden insanin adimlari gec kalmama telasi ile hizli ve buyuk olur. Bu hanim kizimiz ise sanki gunesli bir gunde sahil kenarinsa deniz havasi aliyormuscasina ellerini paltosunun ceplerine sokusturmus, basini onune egerek agir agir ilerliyordu. Aklinin binbir turlu dusuncelerle kapli oldugu her halinden belli oluyordu.Ve bu hali benim oldukca dikkatimi cekmisti. O beni henuz fark etmemisti ama gittikce ben ona yaklasiyordum, o da bana. Iyice yaklasmayi bekledim. Bellki o anda kafasini kaldirirda goz goze gelebilirdik. Neredeyse bufe hizasina gelmis ve bu hikayenin de baslamasan bitecegini dusunmeye baslamisken kafasini kaldirdi. Sol tarafindaki bufeyi gordu ve oraya yoneldi. Bunu gorunce tabi ister istemez adimlarim hizlandi. Bufede kizin onunde bir kisi vardi. Neyseki o onu beklerken ben de hemen arkasindan yetisebildim. Ondeki adam alacagini aldi ve cekildi. Hanim kizimiz bufeye dogru egildi ve marlboro light istedi. Benim de zaman zaman kullandigim bir sigaradir marlboro light. Bunu duyunca uzun zamandir icmedigimi fark ettim. Hanim kizimiz sigarasini ve para ustunu aldiktan sonra arkasini dondu. Iste o an... Sanirim 2 saniye surdu o an. Ama o 2 saniyede ben gozlerinin mavi derinliginde bogulmustum. Krem rengi sapkasinin altindan sarkan sari saclari, soguktan catlamis olmasina ragmen hala cekiciligini yitirmemis kirmizi dudaklari ve denize denizden daha cok benzeyen mavi gozleri... Kiz onumden ayrildiginda bufecinin buyrun sorusuna "ben de" diyebildim sadece. Anlamadi ve neeeey dedi. Oyle bir ney dedi ki, kalindan inceye dogru giden tiz e harfini oyle bir uzatti ki, sabah sabah ugrastirma beni ne istiyorsan soyle cabuk der gibiydi. Ben de dedim, marlboro ligt istiyorum. Sigarayi ve para ustunu alip arkami dondugumde hangi yone gittigini bile gormeye firsat vermedi. Eeh dedim, bir daha karsilasir miydik acaba diye dusunmeye basladim. Normalde sipsevdi biri degilim fakat Onun o gizemli cok farkli bir etki birakmisti uzerimde. Simitci dayiyi hatirladim. Hemen gidip parasini verdim ve simitleri aldim. Eve gidip cay koymaya usendim o an. Madem kahvaltiyi hazira ve kolaya getirdik cayi da o sekilde yapmaliydim. Sigarami da almistim nasil olsa. Sahile indim ve 7/24 kucuk minibusuyle cay satan amcadan karton bardak lezzeti ile cayimi aldim. Normalde kalabaliktan oturacak bank bulsak iyidir diye ic gecirdigimiz banklari o saatte istedigim gibi secebilirdim. Banklara dogru ilerlerlerken oturma alaninin en sonunda gordugum sey cayi elimden dusurmeme sebep oldu. Evet o hanim kiz. Evet evet oydu. Orada tek basina oturmus denize karsi sigarasini tutturuyordu. Bense dokulen cayla yanan elimi umursamiyor, uzaklardan ona bakiyordum. Yanik acisini iyice hissettigimde kendime geldim. Hemen geri dondum ve bu sefer iki cay aldim. Sogumasin diye hizli hizli adimlarla kiza dogru ilerledim. Tam arkasindan iyice yaklastiktan sonra durdum. Arkadan yanasirsam korkabilir diye dusundum ve sag tarafa gectim. Beni hala gormuyor, kafasini hafif sola cevirmis dalgin gozlerle denizi izliyordu. Iyice yaklastim ve ayagimi bilerek yere surttum. Nihayet kafasini cevirdi ve "o anı" bir daha yasadim. Ne oldugunu bilmiyorum, ne diyecegimi, nasil davranacagimi hic bilmiyorum. ne yapacagim hakkinda bir fikrim yoktu. Iki elimde iki karton bardakta cay, elimden sarkan posette iki simit. Karsisina dikilmis o an'ı yasiyordum. Bir anda kendime geldim ve dedimki... Part1 bu kadr olsun. Talep gelirse devamini yazacagim PART2 Iyice yaklastim ve ayagimi bilerek yere surttum. Nihayet kafasini cevirdi ve "o anı" bir daha yasadim. Ne oldugunu bilmiyorum, ne diyecegimi, nasil davranacagimi hic bilmiyorum. ne yapacagim hakkinda bir fikrim yoktu. Iki elimde iki karton bardakta cay, elimden sarkan posette iki simit. Karsisina dikilmis o an'ı yasiyordum. Bir anda kendime geldim ve dedimki..."Yabancı biriyle kahvaltı etmek ister misin yoksa yemekten önce tanışalım mı?" O anda ben böyle bir cümleyi nasıl kurdum, nasıl tasarladım, tek nefeste hiç kekelemeden ağzımdan nasıl çıkardım anlamadım. Düşünsem bu kadar olmazdı sanırım. Doğaçlama kurduğum cümle ile kızı resmen paradoksa düşürmüştüm. Ya benimle yabancı biri olarak yemek yiyecek, ya da benimle tanıştıktan sonra yemek yiyecekti. Cümlenin ağzımdan çıkması ile hanımefendinin bana cevap vermesi arasında geçen iki saniyede ben onu nasıl çıkmaza düşürdüğümü, her halükarda benimle yemek yemek zorunda kaldığını düşünmeye başlamıştım bile. Önce hafiften istemsiz bir gülümsemesi ve sonra anında ciddi bir tavır alması... Sonrada ağzından çıkan üç kelime... "Şaka mısın sen ya?" Biraz önce o iki saniye içerisinde hiç böyle bir cevaba ihtimal vermemiştim, fazla iyimser davranmıştım sanırım. Ama olsun, tabiki hemen kabul edecek hali yoktu. "Sizi biraz önce büfede gördüm, sigara almışt..." cümlemi tamamlamaya fırsat kalmadan sözümü kesti. "Sabah sabah beni mi takip ediyorsun sen nerden çıktın ya?" Çırpındıkça battığımı hissettim o an. Gözümün önünde istemeden tam burada hiçbir şey demeden arkamı dönüp gittiğim canlandı. Yok, yok. Böyle olmazdı. En azından reddedilsem bile amacımın kötü olmadığını, onu takip eden bir sapık görüntüsünden kurtulmam gerektiğini düşündüm. Artık tanışma, çay içme amacımdan vazgeçip sırf bu görüntüden kurtulayım yeter diyordum. Kaldığım yerden devam ettim: "Müsaade ederseniz cümlemi tamamlayayım. Büfede gördüm sizi biraz önce sonrasında ben simit almaya gittim buraya geldiğinizi bilmiyordum. Çay alıp kahvaltımı yapmak için buraya geldim ve çay alırken tekrar sizi gördüm. Nedense içimden size de bir çay almak geldi ve aldım." Bu açıklamadan sonra en azından kaşını çatması bir nebze olsun azalmıştı. Doğru yolda olduğumu anlayınca devam ettim. "Bu arada çayınız soğuyor." Artık ortam iyice yumuşamıştı. Ayağa kalktı ve elimden çayı aldı. "Çay için teşekkürler. Tanışmaya gelince, artık 'insan' sınıfından bir kişiyle bile tanışmaya tahammülüm yok. Kahvaltıyı da unut, ben tokum." dedi ve arkasını dönerek yürümeye başladı. Tipik kezban işte nolacaktı yani bi çay içsek, biraz simit yesek, biraz da martılara versek. Filmlerde böyle oluyordu ya bende niye tutmadı :( Mutsuz son. |
Beyler pazartesi gunune biletim kesildi Adana'ya gidiyorum is gorusmesi icin. Eger olumlu gecerse temelli orada yasayacagim. Gidip de donememek var hakkinizi helal edin. Adana icin tavsiyeleriniz vardir elbet? |
Yer istanbul yaş 24 Evden sırt çantamı alıp çıktım tek başıma bütün gün gezip dolaşıyorum geceleri de banklarda yatıyorum. Gün içinde kitap okuyorum internette takılıyorum vs ama cok sıkılmaya başladım tavsiyesi olan varsa alırım bir dal. Edit1: takılıp zaman geçirmek için halısaha tavsiyesi ve geceleri bankta uyumak yerine hastanelerin bekleme salonunda uyuma fikirleri geldi gayet güzel ![]() Farklı tavsiyeleri bekliyorum Edit2: Arkadaşlar tavsiyeleriniz için teşekkürler. Hastaneye alternatif havalimanı önerisi geldi. En azından daha sessiz olur diye düşünüyorum yazdım bunu da :) Bu arada yarı hava yağmurluymuş o yüzden o gün için tek gecelik bir otele gireyim diyorum. Uygun bir yer bilen var mı? Anadolu-Avrupa yakası fark etmez ucuz olsun yeter. ![]() Edit3: CSB diyen arkadaşlar konuyu terk edebilir. SS isteyen arkadaş olmuş öğleden sonra çamlıca tepesine çıkacağım wifi bulup ss atarım. Edit4: Arkadaşlar İstanbul içinde toplu taşımanın gittiği her yere gidebilirim sıkıntı yok. Eğer derseniz ki şuraya git şunu yap vs. güzel bir fikir gelirse gidip yapar SS çeker paylaşırım. Yaratıcı fikirlerinizi bekliyorum. Şuraya git şöyle bağır, şöyle bir trollük yap vs demeyin. Yaratıcı ve yapılması makul bir fikir olsun ![]() Edit5: Yağmur yağdığı ve çok fırtına olduğu için tepeye çıkmadım. Üstümde ve çantamda tişörtten baska bir şey yok çnkü uzun kollu vs. Yarın hava iyi olursa yarın çıkacağım. Edit6: Bu arada herkesin merak ettiği soruları yanıtladım ama tüm yorumları okuyamayan yeni gören arkadaslar aynı soruları soruyor o yüzden tekrar özet geçeyim. Tel şarjı sorun olmuyor 5S +S3 telefonlarım var kullanıyorum ikisi de uçak modunda kimseyle irtibatım yok. İnternet wifi ve şarjı cafelerde hallediyorum bi çay içip 3-4 saat oturuyorum. Self servis cafeleri tercih ettiğim için kimse gelip kardeş sen hayırdır demiyor. Simit Sarayı mesela bilen bilir. Girişte çayını al, terasa çık, akşama kadar otur ![]() Evden çıkarken sadece not bıraktım. "Merak etmeyin 3-5 güne gelirim" vs. Duş olayını hamamlarda hallediyorum. Çamaşır olayı henüz gerek kalmadı çantada yeterince tişört boxer çorap vs var. Yetmezse gider BİM den alırım veya bi yerde yıkarım. Gece uyku olayını park bahçe meydan kalabalık yerlerde geçiriyorum genelde gece uyanık olup sabah etraf daha hareketli olunca vurup kafayı yatırıyorum. Zaten İstanbullular bilir çoğu meydan 7/24 hareketli. Tavsiyeler arasında havalimanı ve hastanelerde uyuma fikirleri geldi. Bu gece Atatürk Havalimanında olacağım. Yarın gece de bi hastaneye konuk olacağım :) Edit7: İş bul çalış diyenler olmuş. Çalışıyordum zaten işten yeni ayrıldım kpss ye gircem olmazsa askere gitcem. Sahilde takıl kızlarla tanış demiş bi arkadaş. Yazdım bunu da. Hava güzel olursa zaten çamlıca tepesine çıkacaktım dönüşte sahile uğrarım belki düşer bişeyler sonucu yazarım b ![]() Bu gece havalimanından yarın da yağmur yağmazsa çamlıca tepesi ve sahilden SS atacağım. Edit8: Havalimanı madodan ss geldi. Şifreyi öğrenmek için çaya 5 tl bayıldım. Bi g.o alırım. < Resime gitmek için tıklayın > Edit9: Çamlıca tepesinden nihayet ss geldi. Dün yağmur yağdığı için gidememiştim ama bugün gittim sonunda. Yine yağmurluydu ama gitmesem de olmazdı. Hava bulutlu olduğu için manzara biraz kötü ama idare eder < Resime gitmek için tıklayın > Dönüşte de üsküdar sahilde günbatımı manzarasını yakaladım :) < Resime gitmek için tıklayın > Edit10: İlk günden bi kaç fotoğraf paylaşayım. Gündüz unkapanındaki surların üzerine çıkmıştım. Çıkarken çok zorlandım ama final güzel olmuştu :) < Resime gitmek için tıklayın > Akşam taksim meydanında demokrasi nöbetine uğradım. Yemeği suyu beleşe getirdim. ![]() ![]() < Resime gitmek için tıklayın > Gece nöbet bitince hemen arka taraftaki gezi parkına yerleştim. Bankın üzerine kartonları koydum. Ayakkabıları da çantaya koyup yastık yaptım mis gibi olmuştu. Motor da bana ait ama ilk günden sonra kullanmadım toplu taşıma araçlarını kullanıyorum. < Resime gitmek için tıklayın > Maçı da kahvede izledim. Başta Muslera olmak üzere tüm renktaşlarımı tebrik ediyorum. < Resime gitmek için tıklayın > Edit11- 14 Ağustos Pazar: @the_executioner kardeşimin tavsiyesine uyup cumartesi gecesini Bezmi Alem hastanesinde geçirdim. Orada wifi bulamadığım için ss atamadım dün gece. Şu an kahvaltı yaptığım cafeden bağlanıyorum. Çorbası dediğin kadar varmış kardeşim gece karşıdan metrobüsle gelip topkapıdan oraya yürüdükten sonra iyi gelsi ![]() Ama rahat edemedim yahu koltuklar iki kişilik aralarında kol dayama yerleri olduğu için sığamadım boy 185 ![]() ![]() < Resime gitmek için tıklayın > Sabah egzersizinden bir kesit :) Fotoyu telefonu çantaya dayatarak videoya aldım sonra videodan kestim. < Resime gitmek için tıklayın > Edit12: Moda sahilinde takıldım bugün uzun bir süreden sonra ilk defa geliyorum çok beğendim. Epey değişmiş. Moda Sahilden "napacan? Simit mi atacan? Diye bakan martı ![]() < Resime gitmek için tıklayın > Sahilin yan tarafında bir park var "Yoğurtçu Parkı" Sol kesim toplanmış forum gerçekleştiriyor. Gündem darbe. Arkadaki pankarttan da okunabiliyorsa... < Resime gitmek için tıklayın > Ben burayı çok beğendim bu gece burda konaklamaya karar verdim. 15.08 pazartesi günü için bir planım yok. Önerilerinizi bekliyorum ![]() Edit13- 15 Ağustos Pazartesi Dediğim gibi pazar akşamını burada geçirdim. Bir kaç kişiyle sohbet ettim. < Resime gitmek için tıklayın > Gece geç saatlerde de hemen han yaraftaki sahile gittim orda çardak gibi bir yer vardı miss gibi. Kuruldum hemen ![]() < Resime gitmek için tıklayın > Bu gece uyumadan önceki manzaram; < Resime gitmek için tıklayın > Bu da sabah kalkınca ![]() < Resime gitmek için tıklayın > Edit14- 15 Ağustos Pazartesi part2 Kadıköy meydanında bi cafede oturmuş şarjımı doldururken kitap okuyordum. Baktım şarj dolmuş tam kalktım arka sokaktan silah sesleri geldi. Hesabı ödeyip çıktım meydandaki polisler toplanmış. Görgü tanığından olayı dinliyorlar. Çocuk korkusundan kekelemekten hiç bişey anlatamadı ![]() < Resime gitmek için tıklayın > Biri birine sıkmış kaçmış diğeri de havaya ateş ede ede peşinden kovalamış. Duyduğum böyleydi. < Resime gitmek için tıklayın > Yerdeki boş kovanlar < Resime gitmek için tıklayın > Fotoları çektikten sonra kafeye döndüm editledim şimdi bostancıya gidicem. 6 gündür hiç aksiyon yaşamamıştım ne olacak acaba diye bekledim hep. Bu da aksiyon sayılırsa tabi... Edit15- 15 Ağustos Pazartesi part3 Dediğim gibi Bostancı sahilde geçirdim bugünü. Şu an akşam yemeği yediğim yerden bağlanıyorum. Her zamanki gibi sahilde takılıp kitap okuyup müzik dinleyecektim ama baktım bi tane halk plajı çıktı önüme. Çantada da kapri vardı atladım denize ![]() < Resime gitmek için tıklayın > Burada oturanlar çok şanslı. Sahil şeridi boyunca koşu parkurları yürüyüş yolu bisiklet yolu spor alanları vs. var. Avrasya maratonuna hazırlanan biri olarak bizim oralarda böyle şeyler yok çok özendim şu an. Bu da sahilden çektiğim bir kedicik. Habersizmiş gibi çek panpa dercesine poz verdi :) < Resime gitmek için tıklayın > Edit16 - 16 Ağustos Salı Yeni bir günden merhaba beyler :) Dün dediğim gibi denize gittim yemek yedim va sonra sahile geri döndüğümde baktım kenardaki belediyeye ait sahalarda basket voleybol futbol vs oynuyorlar. Gidip izleyeyim dedim minyatür kale oynayanlar vardı. Sahadan orta yaşlı göbekli adamın biri kenara oturup onları izlediğimi görünce yanıma geldi kardeş yerime oynar mısk dedi geçtim oymadım. 4'erli takımlar, karşılıklı iki minyatür kale. Sonradan anladım ki kimse kimseyi tanımıyor. Yorulan, sıkılan varsa yerine oynamak isteyen biri giriyor. Güzel ter attım gece 2 gib olmuştu oyun bitti sonunda:) < Resime gitmek için tıklayın > Maç bittikten sonra 4-5 kişi kaldık hepimiz çimlere serildik seyyar çaycı geldi çay verdi su verdi vs muhabbet ettik. Dinlendikten sonra herkes eve gitmek için ayaklandı, selamlaştı vs baktım herkes farklı yöne gidiyor yolu aynı olanlar yolda muhabbete devam ediyor ben de iyi akşamlar diyerek kimsenin gitmediği tarafa yöneldim ![]() Gece saat 2 civarı artık yatma vakti gelmişti. Sabah plajdaki şezlongları kestirmiştim gözüme. Nöbetçi falan yoksa gider sızarım dedim baktkm kimse yok ohh mis. ![]() Arkada da lavabo vardı bi kaç çamaşır yıkadım astım arkaya herşey benim için hazırlanmıştı sağolsunlar ![]() < Resime gitmek için tıklayın > Tam uyuyacaktım ki 3 sene önce arkadaşlarla tatilimizin son gecesi denizle vedalaşmamız aklıma geldi manyak bişeydi. Neden olmasın dedim ve soyunup kendimi kara sulara bıraktım. Gece denizin tadı başka oluyor bilen bilir :) tabi biraz dondum ama değdi ![]() En son kurulanıp nihayet yatağıma yerleştim. Plaj sepsessiz, etrafta kimsecikler yok. Ay ışığının aydınlattığı kara sulara karşı ayaklarımı uzattım ve keyif sigaramdan sonra muhteşem bir uyku... < Resime gitmek için tıklayın > Edit17 - 16 Ağustos Salı Bugün kahvaltı yapacak yer araken bir baktım bir yerde kahvaltı tabağı 29 TL yazıyor içerisi de tıklım tıklım. Yuh dedim. Tamam buralar hep pahalı mekanlarla dolu da bu kadarı abartı geldi. Ama bana da birşey anımsattı. Bugüne kadar kahvaltıları ya poğça-börek şeklinde yapmıştım yada öğün atlayıp direkt öğle yemeği yemiştim. Daha önce nasıl aklıma gelmedi dedim ve daldım migrosa. Peynir, zeytin, helva, domates, salatalık, simit, sandviç ekmeği... Hepsi 7 TL tuttu :) Sahile geçip belediye tesisinden de 1 TL ye çay aldım. Keyfime diyecek yoktu. Zenginler van kahvaltısına koşsun, benim için en kral kahvaltı budur. Hem manzaralı, hem ucuz, hem de doyurucu. Hepsini bitiremedim hatta arttı ![]() < Resime gitmek için tıklayın > Kalan yiyecekleri kuş ve kedilere verdim. Kediler beyaz peynire bayılıyormuş, yeni öğrendiğim ![]() Kargalar domates, salatalık, zeytin hiç affetmiyor ne attıysam yedi. Hele ki zeytine bayılıyorlar. Bir tanesine zeytin atarken diğeri havada uçup kaptı. O sırada kamera kayıtta olsa efsane görüntü çıkardı :) < Resime gitmek için tıklayın > Attığım peynirleri yemek yerine yavrularına yediren, onlar yemeklerini yerken etrafı gözleyen anne kedi... < Resime gitmek için tıklayın > Edit18 - 16 Ağustos Salı- part2 Bugün kahvaltıdan sonra çok sakin ve boş geçti pek bir şey yapmadım. Bostancı'dan kadar yürüdüm ordan vapura binip Eminönüne geçtim. Balık-Ekmek + Turşu yemiyormuşum uzun zamandır onu fark ettim ve süreyi daha fazla uzatmadım götürdüm bi tane :) Ordan da yürüyerek Gülhane parkına geçtim havanın verdiği ağırlık ve yorgunlukla uyudum bie kaç saat bankta. Buraya da uzun zamandır uğramıyordum. İyi oldu. Geceyi Sultanahmet-Ayasofya meydanında geçirmeyi düşünüyorum. Banklarını sevdim ![]() Etrafta da bayağı bie polis noktası ve güvenlik önlemi var, güvenli görünüyor son zamanlardaki terör saldırılarından sonra. Vapurdan kız kulesi < Resime gitmek için tıklayın > Gülhane'den boğaz manzarası. İstanbulda olup sa burada hala çay içmeyen varsa en kısa sürede gelmeli. < Resime gitmek için tıklayın > Yarın Atatürk Arberetumu'na gitmeye karar verdim. Planımda bie değişiklik olmazsa onlarca doğa fotoğrafı sizlerle olacak :) Edit19 - 16 Ağustos Salı- part3 Slayer_00 nickli abimizin forumdaki konusunu gördüm starbucks da çalışıyormuş yorumlar tavsiyelerde bulunuyordu. 8 gündür bir çok cafeye gittim wifi ve şarj ihtiyacı için fakat hiç buraya gelmemiştim. Konuyu gördükten sonra bir de starbucks ı deniyim dedim. Şu an konuda şiddetle tavsiye ettiği Cold Brew'imi yudumlarken sizlere bu mesajı yazıyorum. Orta boy 8 tl bayıldım.. Biraz koydu ama neyse, lezzetine değer :) Burdan Slayer_00 a teşekkür ediyorum. Bu arada hangi şubedesin? PM gönder istersen belki yolum düşer ![]() Ha bir de wifi için normal bağlantı yok wiispoter diye bi şey koymuşlar bağlandığın zaman sms ile onay istiyor. Benim gibi telefonunu uçak modunda kullanan biri için sorun oldu. Çözümü yan taraftaki cafenin wifi şifresini almakta buldum ![]() < Resime gitmek için tıklayın > Edit20 - 17 Ağustos Çarşamba part1: Çarşamba gününün ilk saatleri... Az kalsın donuyordum sanırım. Sultanahmet meydanında polis noktası var saat gece 1 gibi geldim. Selam verdim polisle ayaküstü muhabbet ettik sonra yaptıklarımı anlattım adamın ağzı açık kaldı ![]() Bi süre muhabbet ettikten sonra yan taraftaki banka geçtim vurdum kafayı yattım. İlk başta herşey iyi güzel hoş, hava fena değil üşümüyorum. Başımda sabaha kadar nöbet tutan polis var en güvenli gecem olacaktı eğer olsaydı. ![]() Ama titreye titreye uyandığımda saat 04.15 ti. Hayatımda bu kadar titrediğimi hatırlamıyorum. Sahillerde denize sıfır yatarken biraz soğuk oluyordu sabaha karşı ayaz ama uyumaya engel olacak kadar rahatsız edici olmamıştı hiç. Sanırım bu gece sıcaklıklar düştü veya Sultanahmet üç tarafı denizle çevrili olduğu için sabah ayazı daha soğuk olabiliyordurmdiue düşündüm bilmiyorum belki de saçmadır ![]() Kalktım toparlandım yürümeye başladım bir süre. Hala titriyordum. Hızlı hızlı yürüdüm bir süre fakat yine de titreme devam ediyordu. Baktım olacak gibi değil, üşütmekten iyidir diyip açık bi yer bakmaya başladım. Meydandaki 24 saat tek açık mekan Sultanahmet camii altındaki Sultan Restaurant. Hem açık olan tek mekan, hem de turistik bi mekan olmasından fiyatlar acayip pahalı. Fotodaki köfte ekmeğe 15 tl bayıldım bi afiyet olsun alırım ![]() Üstelik çay ikramları bile yokmuş çay 4.5 tl su 2.5 tl bişi içmedim kuru kuru yedim. Neyseki wifileri varmış sağolsunlar onu düşünmüşler en azından. < Resime gitmek için tıklayın > Edit21 - 17 Ağustos Çarşamba part2: Köfteciden sonra sabah namazı vakti gelmişti Sultanahmer camiine girdim. Normalde camide yatılmasına ve yatanlara karşıyım ama bu sefer aşırı ayaz yüzünden mecbur kaldım. Gece yattığım yan yana koyulmuş onlarca bank... Benim için dev bir yatakhaneyi andırıyordu ![]() http://i.hizliresim.com/oEYbY7.jpg " target="_blank">< Resime gitmek için tıklayın > Gece uyumadan önce Sultanahmet Camii < Resime gitmek için tıklayın > Sabah; < Resime gitmek için tıklayın > Şarj ve öğle yemeği mevzularını hallettikten sonra istikamet Atatürk Arboretumu ![]() Edit22 - 17 Ağustos Çarşamba part3: Şarj ve öğle yemeğini hallettikten sonra tam yola çıkacaktım ki aklıma motosikletim geldi. Kaç gündür aynı yerde duruyor bir şey olmuş mudur diye gidip bakmak istedim. Gittim baktım yerinde bıraktığım gibi duruyordu. Giderken istikamet olduğu için biraz zaman kaybettim. Atatürk Arboretumu da İstanbul dışında sayılır zaten biraz uzakta kalıyordu ama yine de gitmek istedim. Metro ile Sarıyerde aktarma yaptım saat 15 gibiydi. Oradan binmem gereken otobüse bindim veee tebrik edin uyuyakaldım ![]() Cebimdeki telefonda wifi olmadan bir işe yaramıyordu zaten. Biraz dolandım gezdim İnternete girebileceğim bir yer aradım ama nafile. Bayağı bir yürüdükten sonra köy merkezine geldim köy kahvesinden bağlanıyorum. Köy kahvesi teknolojiye yenik düşmemiş wifi bağlatmış. :) Gece kalacak bir yer bulup sabah erkenden tekrar gitmeyi deneyeceğim. Umarım bu sefer başarılı olurum ![]() Özetle, bugün hiçbir şey yapmadığımı söyleyebilirim. Boş geçmemek adına bulunduğum yerin konumunu atayım. İstanbul'un kuzeyinde Belgrad ormanlarının içindeki köylerinden birindeyim;Bahçeköy. Bunu 5 dk önce bulduğum görmüş olduğunuz kahveden internete bağlanınca anladım. ![]() < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Aslında gideceğim yer bir kaç km uzaklıkta ama bu saatten sonra gitmenin bir anlamı kalmadı o yüzden yarın gideceğim. Ondan sonra da eve dönmeyi düşünüyorum bakalım ![]() Edit23 - 17 Ağustos Çarşamba Part4: Arkadaşlar iyi akşamlar herkese. Son yorumlarınız oldukça iç açıcı. Konunun bu kadar tutacağını bu kadar beğeni alacağını ve bu ufak maceramın bu kadar ilgi çekeceğini hiç tahmin etmezdim. Benim için de oldukça keyifli oldu. Sanırım bu paylaşımları yapmasam ben de bu kadar eğlenmezdim. Keşke önceden planladığım bir şey olsaydı da, daha düzenli daha güzel rotalarda gezebilseydim. "Tabi kafa nereye ben oraya" rotasının da tadı başka. Böylene şeye karar vermem ile çantamı hazırlayıp evden çıkmam arasında 1 saat ya vardır ya yoktur. 11 gündür yaptığım tüm planlarım en fazla 1 saat sonrasını kapsıyor. ![]() Bu gece son gecem olacak yarın akşama doğru dönmeyi planlıyorum. O yüzden güzel bir final düşündüm. Bahçeköy'ün köy kahvesinde çayımı içtim emekli ve orta yaşlı amcalarla muhabbet ettim. Yabancı olduğum direkt belli oluyor zaten ilgilerini çekince laf lafı açtı bayağı bir muhabbet ettik. Bahçeköy İstanbul sınırları içinde olup, İstanbul ile alakası olmayan bir yer. Sokakta hala tanışmasalar bile birbirlerini selamlayan insanlar mevcut. Hatta atla gezeni bile gördüm ![]() Her neyse, telefonum enerjiye, ben de muhabbete doyduktan sonra otobüs durağına ulaştım. Daha merkezi bir yere gitmem gerekiyordu çünkü geceleri işlek bir yeri yoktu oranın. Durağa ulaştığımda kalkmasına 1 dk kalan 2 otobüs vardı ikisinden birini seçecektim. Biri Beşiktaş, diğeri Sarıyer. Beşiktaşta daha önce sabahlamıştım o yüzden Sarıyer'i tercih etmek istedim fakat oralarda da gece kalabileceğim bir yer olup olmadığından emin değildim. Her türlü vardır aslında ama biraz turlamam gerekebilirdi. Bir yandan da ayaklarım artık yürümekten su toplamış olduğu için en kısa sürede bildiğim bir yere ulaşmayı düşünüyordum. Ben bunları düşünüp hala karar vermeye çalışırken şöförler kontağı açtı, motorları ısıtmaya başladı. O anda cebimden bozuk para çıkardım. Nereye gideceğime yazı-tura karar verecekti. Bu noktada Özgürlük kavramına yeni bir tanım eklemek istiyorum: "Nereye gideceğinize yazı-tura ile karar verebiliyorsanız, Özgüsünüzdür." Yazı tura sonunda Beşiktaş çıktı. Bindim otobüse. Güzergah Sarıyer üzerindeydi. Sarıyer'den sahile bağlandık. Sarıyer sahilden Beşiktaş sahile kadar tüm mekanlar yavaş yavaş hareketlenmeye başlamıştı. Bir çok semtte gün bitmişken, burada her şey yeni başlıyordu. Sahilden ilerleyip Ortaköye ulaştık. Burdan biraz daha ilerisi Beşiktaş ama ben geçerken burada inmek istedim. Bilmeyenler için söylüyorum, burası da sabaha kadar işlek meydanlardan biri. Hatta İstanbul'lu olmayanlar da mutlaka görmüştür o fotoğrafı. Boğaz köprüsü ile sahile sıfır olan bir caminin aynı kareye sığdığı yer, Ortaköy Camii ve Boğaziçi Köprüsü. (Yeni adı 15 Tem. Şehitler Köprüsü) Gece performansı oldukça berbat olan telefonumun kamerası ile bu ikiliyi ben de bir araya getirdim. İkisinin de aynı kareye sığması için belli bir açı var ve bu açıyı yakalamak isteyen onlarca kişi arasında telefonu denize düşürmeden fotoğraf çekebilmek bence kolay bir şey değil ![]() Özgürlük kavramına bir başka tanım daha ekleyerek sizi fotoğrafla başbaşa bırakıyorum. ![]() Gideceğiniz durağa henüz ulaşmamışken otobüsten inebiliyor ve program değiştirebiliyorsanız, Özgürsünüzdür." < Resime gitmek için tıklayın > Dediğim gibi, yarın akşam evde olmayı planlıyorum. Bu gece sokaklardaki son gecem. Yarın da son günüm olacak. Güzel olduğunu düşündüğüm ufak bir rota çizdim. Akşam eve ulaştığımda finali evde yapacağım. İyi akşamlar ![]() EVE DÖNÜŞ! : Edit24 - 18 Ağustos Perşembe SON! : Başka bir konuda yazdığım mesajdan dolayı geçici süre ile ceza almıştım. Sonunda cezam bitti ve yarım kalan konumu tamamlayabiliyorum. Çarşamba gecesi sokaklardaki son gecem, perşembe günü de son günümdü. Son günümde güneşin doğuşunu ve batışını fotoğraflamak istedim. Güneşle birlikte gezmeye başlayıp yine güneş battığında eve dönecektim. Akşam Ortaköy'deydim. Akşam yemeği ve şarj ihtiyaclarını burda giderdim sonrasında bulunduğum 1. köprüden 2. köprüye kadar sahil boyunca yürüdüm yaklaşık 3 saat boyunca. Şafak çökmesine çok az bir süre kalmıştı Rumelihisarındaydım. Ulaştığımda şirin bir misafir karşıladı beni. Emin değilim ama sanırım bir leylek ![]() < Resime gitmek için tıklayın > Gecenin zifiri karanlığında simsiyah denizin dibinde, dalgaların sesi eşliğinde güzel bir sigaramı tüttürdüm. Düşünmek güzel şey. Artık yavaş yavaş güneş pırıltıları denize yansımaya başlamıştı. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Sabah olduğunda ilk otobüs ile Bahçeköy'e geçtim. Orada kahvaltımı yaptıktan sonra Atatürk Arboretumuna ulaştım. Şehir içinde korunmuş bir bölge. Şehirden sıkılıp bir nebze de olsa doğada nefes almak isteyenlerin tek noktası. Orman yolu panoromik çekim < Resime gitmek için tıklayın > Burada da ormanın içinden yola çıkmış bir kaplumbağa tarafından karşılandım. < Resime gitmek için tıklayın > Gölde yüzen kuğular. < Resime gitmek için tıklayın > Ve kenarda otlananlar... < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Bu hayvancağıza kim ceza verdi? ![]() < Resime gitmek için tıklayın > Orman havasındaki bol oksijen ister istemez yorgunluğa yol açıyor. Gecenin de verdiği uykusuzlukla çok fena uykum geldi. Güzel bir yatak buldum ve geçtim yattım tertemiz orman havasında. Şehirde yaşayan insanlar için bu büyük bir lüks. < Resime gitmek için tıklayın > Kalktığımda ise bomba gibiydim. < Resime gitmek için tıklayın > Akşam gün batımını izlemek ve fotoğraflamak için Çengelköydeki tarihi Çınaraltı'na gitmeye karar vermiştim. Ormandan çıkıp Beşiktaş'a ve oradanda vapura binip Üsküdar'a geçtim. Üsküdardan da tekrar otobüse binerek Çengelköy'e ulaştım. Mekana ismini veren efsane çınar ağacı. Yaklaşık 800 yaşında ve hala ayakta. Sağ taraftan çıkan kolu tüm mekanım gölgelenmesini sağlıyor. < Resime gitmek için tıklayın > İskeleye geçtim ve yavaş yavaş batan güneş... < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Güneş de battıktan sonra artık bana ev yolu görünmüştü. Artık 11 gecenin ardından yatağımda uyuyabilecektim. ![]() Ailemin tepkisini soran arkadaşlar olmuştu. Ailem aşırı bir tepki vermedi sadece merak etmişler, telaşlanmışlar vs. Yakın arkadaş çevremden de kızanlar küsenler oldu habersiz bıraktığım için. O kadar. Diğer tüm her şey bıraktığım gibiydi. Fakat şunu söyleyebilirim ki, benim için zevkli ve eğlenceli küçük bir macera oldu. Kafamı dinledim, kendimi dinledim, rahatladım. Hayatımda bazı yeni kararlar aldım. Köklü değişiklikler yaptım. Her şeyden ve herkesten kısa bir süreliğine de olsa uzaklaşmak, yalnız kalmak... Bunlar her insanın ihtiyacı olan şeyler. İhtiyaçlarınızı ertelemeyi ![]() |
İlk maceramı bilen bilir bilmeyenler için link ;
https://forum.donanimhaber.com/2-gundur-sokakta-kaliyorum-edit-11-gun-oldu-eve-dondum--119450181#119450181
Şimdi yeni bir maceraya atılmak istiyorum ama aynısını yapmak istemiyorum daha farklı bir şey düşünüyorum. Benim aklımda başka bir şehre gidip hayata tutunmaya çalışmak, bir şeyler satıp para kazanmak (su, simit vs.) önceleri dışarda kalıp sonra bir pansiyon veya bekar evi veya butik otelde kalmak falan var ama tam netleştirmedim henüz. Fikir aşamasındayım.
Güzel fikirleriniz olursa beklerim ortaya yapmaya değer bir şey çıkarsa uygulayacağım.