YouTube'da gordugum bir arac kamera uzun yol videosu. Konsept olarak hoşuma gitti ve böyle düz yollarda araç kullanmanın çok daha az yorucu olacağını düşündüm. EDIT: 2x hızla izlemenizi tavsiye ederim. Videoyu izlemek için tıklayınız |
Merhabalar, Montreal Auto Show kapsamında Toyota'nın tamamen hidrojenle çalışan aracı Mirai'yi test etme şansım oldu. Test sürüşü öncesi yapılan fazla bir şey yoktu, yalnızca kaza vs. durumlarda sigorta için ehliyet bilgilerine bakıyorlar. Prius Prime (Plug In hybrid) veya Mirai test etme şansım vardı ve ben bunu seçtim. Aracın fotoğrafını çekme imkanım maalesef olmadı zira hidrojenli bir aracı test edeceğimden dolayı heyecanlıydım. Hidrojenin avantajı dünyada en çok bulunan element olması. Öncelikle aracın içi gayet güzel, Prius'u andırıyor. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > İlk iki fotoğrafı ben çekmedim fakat 3. benim :) Araç uzun, geniş ve ağır. 4890mm uzunluğu, 1890mm genişliği ve 1850 kilo ağırlığı var. Donanım olarak olması gereken her özelliği var (Önden çarpma önleme sistemi, şerit takip, kör nokta asistanı, geri kamera, ön-arka sensörler, koltuk-direksiyon ısıtma, sürücü-yolcu elektrikli deri koltuk vs.) Bunun yanısıra hoşuma giden bir özellik klima kontrollerine özel bir renkli ekran olması. Aracın dış görünüşü bence çekici değil, fakat aerodinamik açıdan çok başarılı. Bir depo hidrojenle 500 kilometre yaptığı, ve Toyota'nın bu aracı 3 yıl ücretsiz yakıtla satacağı söylendi. Araç genel olarak konfor odaklı bir yapıda, direksiyon fazlasıyla yumuşak ve (buranın çukurlu yollarında) herhangi bir anormallik yoktu. Gelelim motora: 113kW (152 beygir) motor gücüne sahip, ve motor elektrikli. Başka bir motor hidrojeni elektriğe çeviriyor. 1 ileri şanzımanı var. Bundan dolayı elektrikli araçlarda da olan ani tork var, yani gaza hangi hızda basarsanız basın torku fark ediyorsunuz. Fakat elektrikli arabalarda olmayan bir gecikme var, gaza şehir içinde normalden biraz fazla bastığınız zaman sanki araç sanki bir vites düşürüyormuş gibi bekliyor. İlginç geldi bana. POWER ve ECO modları var fakat ben kısa süreli kullanımda bir fark göremedim. Aracın içinde herhangi bir motor sesi yoktu. İlginç bir şekilde direksiyonun sol tarafında bir H2O butonu var, nedenini sorduğum zaman bana kapalı bir garaja girmeden önce aracın ürettiği suyu boşaltması için olduğunu söylediler. (Hidrojen yakıtla havadaki oksijenin birleşiminden su çıkıyor ve bu aracın tek emisyonu) Aracın fiyatı (Şu anda Kaliforniya ve Japonya'da satılıyor) şu an 57.500 Amerikan Doları civarında, fakat birçok eyalet yalnızca fosil yakıtla çalışmayan araçlara (hybrid, elektrikli, hidrojen) 8000 dolara kadar destek veriyor. Benzer donanımlı Corolla'nın 23.000 Dolar civarına satıldığını düşünürsek fiyatı ÇOK yüksek. Ayrıca hidrojen istasyonlarının kurulum maliyetleri çok yüksek olduğu için yakın zamanda yaygınlaşmayacağı kesin. Test sürüşünde yanımdaki temsilci, bana aracın deposunu doldurmak için yaklaşık 100 kilometre uzaktaki başka bir şehre gitmelerinin gerektiğini söyledi. |
Merhabalar, 2013 MacBook Air'imin bir anda donup kapanmasi uzerine acil bir bilgisayara ihtiyacim oldugu icin 2015 13" MacBook Pro aldim. < Resime gitmek için tıklayın > Yurtdisinda yasiyorum, ve Apple Store'da tum MacBook'lari deneme, ve 2015 ile 2016 MacBook Pro'yu karsilastirma sansim oldu. Oncelikle klavyeyi begenmeyenler arasindayim. 3 senedir MacBook Air kullaniyorum, ve ilk etapta o bilgisayari secmemde klavyenin etkisi coktu. 2016 oncesi MacBook Pro'larda bu klavyenin daha da derin olmasini da buyuk bir avantaj olara goruyordum. Klavye alisilabilir duruyor, ama yuksek fiyatlara alinan bu cihazlara "alismak" zorunda kalmamaliyiz bence. Trackpad'in buyumesi buyuk bir arti. 120GB modelin kaldirilmasi da guzel bir hareket. Touch Bar guzel bir eklenti, ama fiyati bana yuksek geldi. (Yaklasik 300 dolarlik bir fark var, ve Touch Bar disinda daha yuksek islemci hizi ve daha fazla USB-C portu geliyor) Genel olarak USB-C Portlarina bir sey demek istemiyorum, cunku gittikce daha cok populerlesiyor bu port. FAKAT, MacBook Pro aslen profesyonellere hitap eden bir cihaz. Retina oncesi MacBook Prolarda da, retina Pro'larda da HDMI, Ethernet veya SD kart okuyucu gibi ekstra portlar var. Fakat yeni Pro'da hicbir sey yok. (Bu aslinda gelecek icin kotu bir adim degil, zira USB-C bu farkli portlarin yapabildigi her seyi yapiyor, fakat adaptor gerekli) MagSafe'in kaldirilmasi benim icin bir dezavantaj, ama cihazi sagdan veya soldan sarj edebiliyor olmak buyuk bir arti. Bir de ufak bir detay, ben bilgisayarimi ses sistemine bagliyorum, ve 2005'ten beri uretilen tum MacBooklar dijital ses verebiliyordu 3.5mm jacktan. 2016 MacBook'larda bu kaldirilmis. Internette yorumlarda yeni MacBook Pro'nun "Pro" bir bilgisayar olmadigi, yalnizca buyutulmus bir MacBook oldugunu soyluyorlar. Ben buna katilmiyorum, yalnizca portlarin USB-C olmasi yuzunden bunun soylenmesi bana adil gelmiyor. Gelelim bu MBP'ye, Oncelikle Apple'in ogrenci indirimi ve yeni rMBP'nin cikmis olmasi ile yasadigim yerdeki Apple Store'dan uygun fiyata aldim. Benim aldigim cihaz sifir, ama refurbished bir cihaz alsaydim 256GB modelini ayni fiyata alabilecektim. (Ama bana teslim edilmesi 10 gune yakin surecekti, ve benim finallerim icin bir bilgisayara acil ihtiyacim vardi) Retina ekran olmasi MacBook Air ile karsilastirinca cok net ve cok guzel, bunun disinda HDMI portunun olmasi guzel bir arti. Genel olarak performans (uygulama acilis hizlari, ses ve video editleme) 2013 Air'e ve 2013 rMBP'ye gore cok daha iyi. Fakat macOS'daki gorsel efektler daha akici olabilirdi. Yani Air'daki efektler (belki cozunurluk daha dusuk oldugu icin) daha akici geliyordu. Trackpad'deki Force Touch cok islevsel degil. En islevsel ozelligi trackpad'in istedigimiz her tarafina dokunabiliyor ve sesini kapatabiliyor olmamiz. Onun disinda, bence Macbook'taki Force Touch iPhone veya Watch'daki kadar islevsel degil. Pil omru (MacBook Air'den daha guclu olmasi ve pilinin daha kucuk olmasina ragmen) gayet iyi. WiFi-Bluetooth surekli acik, parlaklik orta seviyede ve iTunes, Safari ve Word acik bir sekilde 11 saat cok rahat gidiyor sarji. Sonuc olarak, bu bilgisayari yaklasik 10 gundur kullaniyorum ve 3 senedir kullandigim Air'dan sonra guzel bir yukseltme oldu. Fakat, durust olmak gerekirse Air bozulmus olmasaydi ve benim acil bir bilgisayara ihtiyacim olmasaydi degistirmezdim, zira Air performans olarak Pro'dan cok geride degildi. (Gunluk kullanim, video editleme ve Java-C kodlama) 2015-2016 MacBook Pro'yu da karsilastirmak gerekirse, performans olarak baz modeller arasinda cok ciddi bir fark yok. Fakat 2016 rMBP cok daha hafif ve kompakt. Klavye alisma gerektirir sanirim, ama alistiktan sonra bir sorun olmayacaktir. (Ben su an icin eski MacBooklardaki klavyeleri daha cok begeniyorum ama bu bilgisayardan sonra bir daha Mac alirsam zaten Butterfly klavyeye sahip olacak) Pil omru olarak su an icin sorunlar var sanirim, fakat onumuzdeki 2-3 aylik surecte tamamen cozulecektir sanirim. 2016 guncellemesi radikal bir degisim getirdi, ve su an icin cok sevilmese de yakin gelecekte herkes alismis olacak. Daha onceden Mac kullanmamis olsam sanirim 2016 rMBP'yi alirdim, ama su durumda hem fiyat avantaji hem de 2015'in tasariminin alisildik olmasi beni 2015 almaya itti. Bir de yasadigim yerde hem universite icinde hem de sehirde ikinci el pazarinin genis olmasi, ve Apple urunlerinin fazla deger kaybetmemesi ileride yeni tasarim Pro'ya gecmek istersem su an odeyecegimden cok daha fazla odemeden gecebilmemi sagliyor. Herhangi bir konuda (Air, Pro, üniversite) sorunuz varsa mutlulukla cevaplarim. Iyi forumlar :) |
Merhabalar, Ağustos ayında Lufthansa ile Frankfurt aktarmalı Montreal e uçup, Aralık ayında Lufthansa'nın alt kuruluşu olan Swiss ile Zürih aktarmalı geri geleceğim. (Tüm biletler Lufthansa'nın sitesinden alındı.) Lufthansa miles&more hesabı açtım, ve öntanımlı olarak 2500 mil geldi. Şu anda Miles&Smiles hesabımda 2370 mil var. Lufthansa bu uçuşlara toplam 5937 mil veriyor, Türk Hava yolları ise gidiş uçuşuna, normalde Lufthansa'nın verdiği 4882 milin tamamını verirken, dönüş uçuşuna sınıfından dolayı (Y sınıfı) hiç mil vermiyor. Önümüzdeki (en az) 4 yıl boyunca İstanbul-Montreal uçmaya devam edeceğim. Ya THY ya da yine Lufthansa ile (Evet, THY direkt uçuyor Montreal'e hatta bir aralar fiyatları 2800TL civarıydı, sonra bir anda 4000TL oldu) Miles&Smiles numaramı Lufthansa sitesinden ekledim. Bu soruyu da şu an aslında, Miles&Smiles'a diğer havayollarının millerini işlemenin zor olduğunu duyduğum için soruyorum. Teşekkürler. |
Öncelikle merhabalar. Şöyle Bir sisteme sahibim: MSI 990FXA-GD65 AMD FX-8350 MSI HD7950 (Tek fanlı) Seagate 5B Harddisk Aerocool Xpredator + 1100W PSU 80Gold 8GB RAM Makinede Kasadan çıkan stok fanlar (2x23cm) ve stok işlemci soğutucusu dışında bir soğutma ekipmanı yok. Şu anda üzerinde Windows 8.1 var, sistemi ilk kurduğumda da Windows 7 vardı. Hafta içleri çok meşgul olmadığımdan dolayı geceleri geç saatlere kadar bilgisayarla uğraşabiliyorum (kodlama ve -daha az sık- oyun). Bilgisayarın bulunduğu odada ayrıca bir projektör ve amfi var, fakat pencere sürekli üstten açık. Bilgisayarda uzun süreden beri harddiskten diye düşündüğüm bir performans düşüklüğü vardı, hatta Watch Dogs oynarken fps 30-35 üzerine çıkamıyordu (1280x720 - High). Sistemde aynı zamanda Norton IS de lisanslı olarak kurulu ve oyun oynarken kapalı. Bugün CoD: Ghosts oynarken, render etmesi zor bir sahnede fps değerleri bir anda çok düştü (10'un altına) ve sistem yanıt vermedi. Zorla kapatıp tekrar açtım, açtıktan sonra 5 dakika sistem yine aralıklı yanıt vermemeye başladı, fakat sonrasında düzeldi. Sistem ısısı değerlerine bakıyorum, fakat orada -özellikle işlemcinin- bana verdiği değerler pek tutarlı değil (bunu yazarken tekrar baktım, 21C gösteriyor) Sistemde ekran kartı driver'ı en güncel sürüm. Bad sector gibi bir durum da yok Geleyim sorularıma: 1. Acaba neden CPU sıcaklığı okuyamıyor? 2. Normalde yaşamadığım ani fps düşüşü ve akabinde kilitlenmeyi neden yaşadım? 3. Fanlarda yetersizlik mi var? Bir CPU fanı mı almalıyım? (Overclock yok) 4. Harddiskte neden ani okuma hızı düşüklüğü var? Teşekkür ederim. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > |
Öncelikle merhabalar. Şöyle Bir sisteme sahibim: MSI 990FXA-GD65 AMD FX-8350 MSI HD7950 (Tek fanlı) Seagate 5B Harddisk Aerocool Xpredator + 1100W PSU 80Gold 8GB RAM Makinede Kasadan çıkan stok fanlar (2x23cm) ve stok işlemci soğutucusu dışında bir soğutma ekipmanı yok. Şu anda üzerinde Windows 8.1 var, sistemi ilk kurduğumda da Windows 7 vardı. Hafta içleri çok meşgul olmadığımdan dolayı geceleri geç saatlere kadar bilgisayarla uğraşabiliyorum (kodlama ve -daha az sık- oyun). Bilgisayarın bulunduğu odada ayrıca bir projektör ve amfi var, fakat pencere sürekli üstten açık. Bilgisayarda uzun süreden beri harddiskten diye düşündüğüm bir performans düşüklüğü vardı, hatta Watch Dogs oynarken fps 30-35 üzerine çıkamıyordu (1280x720 - High). Sistemde aynı zamanda Norton IS de lisanslı olarak kurulu ve oyun oynarken kapalı. Bugün CoD: Ghosts oynarken, render etmesi zor bir sahnede fps değerleri bir anda çok düştü (10'un altına) ve sistem yanıt vermedi. Zorla kapatıp tekrar açtım, açtıktan sonra 5 dakika sistem yine aralıklı yanıt vermemeye başladı, fakat sonrasında düzeldi. Sistem ısısı değerlerine bakıyorum, fakat orada -özellikle işlemcinin- bana verdiği değerler pek tutarlı değil (bunu yazarken tekrar baktım, 21C gösteriyor) Sistemde ekran kartı driver'ı en güncel sürüm. Bad sector gibi bir durum da yok Geleyim sorularıma: 1. Acaba neden CPU sıcaklığı okuyamıyor? 2. Normalde yaşamadığım ani fps düşüşü ve akabinde kilitlenmeyi neden yaşadım? 3. Fanlarda yetersizlik mi var? Bir CPU fanı mı almalıyım? (Overclock yok) 4. Harddiskte neden ani okuma hızı düşüklüğü var? Teşekkür ederim. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > |
Merhabalar, Yaklaşık 1 senedir kendim topladığım bir bilgisayar kullanıyorum. Üzerinde MSI 990FXA-GD65 Anakart ve 2x Kingston HyperX 1600mhz RAMler var. Fakat ben ne yaptıysam bu ramleri 1600mhz'de çalıştıramadım. BIOS'ta direkt MHz ayarlanabilecek bir bölüm yok. AIDA64 veya MSI'ın kendi programından baktığımda 1366MHz de çalıştığını söylüyor. 1600MHz'ye ayarlamak için ne yapmalıyım? 1366MHz de yeterli demeyin çünkü sonuçta 1600MHz için ekstra bir meblağ ödedim. İlginiz için teşekkür ederim. |
Herkese tekrar merhabalar, Daha önce de Everest'in KM8320 modelini incelemiştim, bu sefer de KM2921 modelini inceleyeceğim. Öncelikle KM8320 ve KM2921 arasındaki süreçte bana verdiği destekten dolayı Segment Bilgisayar'a , Ahmet Bey'e ve en önemlisi Sayın Üsame Bey'e @SegmentDestek teşekkürlerimi sunmam gerekir. Daha önce birçok farklı fiyat aralığında birçok farklı ürün kullandım fakat hiçbirinde bu kadar iyi ve hızlı destek almamıştım, kesinlikle satış sonrası destekte 1 numaralar. Gelelim ürün incelememize. Ürünün Everest'in sitesindeki linki budur:http://www.everest.info.tr/urunler/everest-km-2921-kirmizi-multi---media-kablosuz-klavye---mouse-set-psuxe/ Ayrıca Gold, İstanbul Bilişim gibi teknoloji mağazalarında da satılmakta. (Gold'da ₺47, İstanbul Bilişim'de ₺39 fiyat etiketine sahip. Ürünün kırmızı, gri ve siyah versiyonları var. Bendeki kırmızı. Kutunun içinden cihazlar için piller çıkıyor. Mouse 2xAAA Klavye ise 1xAA pil ile çalışıyor. Ürünün kutusu bilindik markalarınkine benziyor, < Resime gitmek için tıklayın > Kutusunda ürün hakkında genel bilgiler veriliyor. Arka kısmında üç renk seçeeneği de gösterilmiş. Yalnızca ufak bir detay gözüme çarptı. Yine arka kısımda mouse'da ileri ve geri butonları olduğu yazıyor, fakat mouse'da bunlar yok. Bu çok önemli değil, zaten o tuşlara 8320'de sürekli parmaklarım çarpardı. Bu arada alıcının uzaklığı önemli değil, fakat alıcı ile sizin (setin) arasına hiçbir şey girmemeli, yoksa ufak kesintiler olabiliyor. < Resime gitmek için tıklayın > Mouse'a baktığımızda kompakt bir dizayn görüyoruz. Ele tam oturuyor. Üzerinde herhangi bir kısayol tuşu yok. Yalnızca sol tık, sağ tık, kaydırma tekerleği ve DPI değiştirme tuşu var. < Resime gitmek için tıklayın > Mouse'un altında ise açma-kapama tulu, optik alıcı ve (pil için) kapak açma tuşu var. < Resime gitmek için tıklayın > Bu arada ne mouse'un ne de klavyenin üzerinde EVEREST yazmıyor, yalnızca alt kısımlardaki etiketlerde isim var. Bu set sanıyorum çok yeni, bu yüzden sonraki parti ürünlerde muhtemelen isim olacaktır, veya gold'da ve istanbul bilişim gibi yerlerdekilerde zaten vardır. Alıcıyı koymak için ve pilleri takmak için olan tuşa basıyoruz ve alışılmışın dışında bir durumla karşılaşıyoruz. Kapak komple geliyor, yani kapak açıkken sol ve sağ tuşun üzerindeki kapak da geliyor. < Resime gitmek için tıklayın > Buna çok ilginç diyorsanız daha bir şey görmediniz. Pilleri çıkardık ve < Resime gitmek için tıklayın > Fotoğraflarda çok net değil, fakat dikkatli bakarsanız görürsünüz. İki pil takılan yer de birbirinin aynısı, yani ikisinde de (-) uç aşağıda. AMAN DİKKAT pilleri böyle takarsanız benim gibi saatlerce sorun nerede diye uğraşırsınız. Olay şu; sağdaki pil yuvası ters. Yani (+) uç aşağıya gelecek. Bunu duyun içine yazmışlar, fakat çok zor görünüyor. O şekilde takınca mouse alıcısının ışığını görüyor ve mutluluktan havaya uçuyorsunuz. Sonrasında kullanmaya başlayınca, mouse'un tepkilerini çok beğendim. Herhangi bir takılma, titreme vs. yok. Yani mouse'u çok beğendim. Bu da karanlıkta görünümü, bu fotoğrafı çekmem çok zor oldu çünkü mouse'nin lazeri dokunmayınca kısa sürede kapanıyor. < Resime gitmek için tıklayın > Gelelim klavyeye. Klaveynin tuşlar arası mesafesi başarılı, yani yanlış tuşa basma imkanı düşük. Fakat tuşlar biraz sert geldi bana, ama kısa sürede alıştım, şimdi yazmak daha rahat. Ayrıca tuşların derinliği de orta seviyede, yani ne çok sığ ne de çok derin. Klavye, multimedya tuşlarına da sahip. < Resime gitmek için tıklayın > Sırasıyla Müzik programını aç, durdur/başlat, Tamamen durdur, geri al, ileri al, ses kapat, ses aç ve ses kıs tuşları var. Ancak bunları 8320'deki ezberlemenize gerek yok, çünkü hepsinin üzerinde rahatça anlaşılabilecek şekilde sembolleri var. Ayrıca F12'nin yanında Bilgisayarım'ı açan bir tuş, ve Caps Lock sütununun solunda yukarıdan aşağıya doğru İnternet Tarayıcısı aç, Mail programı aç, Ara, Sayfayı yenile ve Sık Kullanılanları aç tuşları var. İlginç bir şekilde Enter çok hassas, neredeyse alt kısmına hafifçe dokunmamla dahi devreye giriyor. Çoğu sette olmadığı gibi bu klavyede de Caps Lock ve Num Lock uyarıları yok. Çok hızlı yazmama rağmen aktarmada herhangi bir sıkıntı olmadı. Sonuç olarak, ben bu seti çok beğendim. Setin tasarımı çok iyi ve malzeme kalitesi de başarılı. Başarılı, kaliteli ve uygun fiyatlı bir set arayanların ilk tercihi olmalı. Klavye 8 Mouse 9 Malzeme Kalitesi 9 Komut mesafesi 8 SATIŞ SONRASI: 10!!! (Değerlendirme kişiseldir ve multimedya seti değerlendirildiği unutulmamalıdır) Dipnot: Everest, bu modele yeni TL işaretini koymayı da unutmamış. |
Öncelikle iyi günler, 8 Mart günü bilgisayarımı da aldığım yerden hediye olarak verilen EVEREST KM 8320 Kablosuz Klavye ve Mouse incelemesini yapacağım. Öncelikle Kutu içeriğinden bahsedeceğim: * Klavye * Mouse * Klavye için bir AA pil * Mouse için iki AAA pil * Kullanma Kılavuzu - Garanti Belgesi < Resime gitmek için tıklayın > (Kendi çektiğim resimleri de ekleyeceğim) Ürün vatanbilgisayarda 46TL'ye satılıyor haftasonları. Ürünün malzeme kalitesi genel olarak başarılı, benimkisinde tek problem klavyeyi yükseltmek için kullanılan çubuklardan biri biraz gevşek kalmış, onları kullanmadığım için sorun teşkil etmiyor Gelelim incelemeye: (Öncelikle söylemeliyim ki, kutusunun üzerinde Gaming yazıyor ama ürün oyun için özel üretilmemiş, yani herhangi kişiselleştirilebilir tuşları, arkadan aydınlatması, fan desteği, mouse'da fps desteği vs. yok) KLAVYE: * Klavye ve mousenin alıcısını bilgisayarın arkasına taktığım zaman (kasa ile aramda 3 metre ve güçlü bir WiFi alıcısı olmasının da etkisi ile) mousenin tepkilerinde problem oluştu. Sonrasında alıcıyı öne aldım ve o zamandan beri hiç problem yaşamadım. * Gaming Klavye olarak belirtilmiş, ancak kısayol tuşlarının olmaması onun gaming klavyesi olmasına pek izin vermiyor (zaten 46TL ye daha fazlasını beklemiyordum) + Klavyenin tuşları arasında yeterli aralık var, yani yazarken problem yaşamıyorsunuz. + W,A,S,D ve ok tuşlarının farklı renkte olması (malzemesi farklı değil) benim gibi karanlıkta oyun oynayanlar için çok işe yarıyor. + Kesinlikle klavyenin tepkileri çok başarılı. Hızlı yazarım, ancak klavye yazdığım bir harfi bile aktarmakta problem yaşamadı. + Pil durumu için 1 ay oldu problem yok, bilgisayar ile bağlantı kesilince veya uzun süre kullanılmayınca kendini uyku moduna alıyor. - Multimedya tuşları işe yarıyor, ancak yerlerini ezberlemeniz lazım, çünkü küçükler ve üzerlerindeki kabartmaları anlamanız için ÇOK dikkatli bakmanız gerekiyor. (Şahsen ezberlemek 15 dakikamı aldı, ve şu anda istediğim tuşlara rahatça basabiliyorum) -Caps lock ve Num Lock tuş ışığı yok, biraz tahmin ile kullanıyorum, Caps-Num Lock açık olup olmadığını belirten programlar var onu kuracağım) MOUSE: + DPI değiştirme tuşları gerçekten işe yarıyor, 400-800-1600DPI seçenekleri var, ve ledlerle DPI durumunu öğrenebiliyorsunuz. + Tıklamalarda problem yok, rahatça tıklanıyor, aktarmakta da en ufak bir problem yaşamıyor. + Solağım, sol veya sağ elde rahatça kullanılabiliyor. + İleri ve geri gitme tuşu çok gerekli değil, ancak alışınca işe yarıyor. + Her yüzeyde problemsiz çalışıyor (Tabi ki Cam hariç) + Ek ağırlıklar işe yarıyor, tıklama yaparken doğruluğu artırıyor - İleri-Geri tuşları solda olduğu için bazen istemeden basıyorum (Sol elde kullanıyorum o yüzden) - Bazen sabit dururken parke yüzeyde titreme yapıyor (Kesinlikle mouse pad ile veya başka yüzeyde iken yapmıyor) - Bazen mouse ile çok sert hareketler yapınca ağırlıklar ses yapıyor Sonuç olarak önyargı ile baktığım bu ürün çok hoşuma gitti ve şu an herkese öneririm, gönül rahatlığı ile alabilirsiniz. Fiyat/Performans oranı 10/10. 46TL lik fiyatı ufak kusurlarını unutturuyor, zaten hiçbiri kullanıma engel değil)Yalnız ürün ne kadar uzun ömürlü bilemiyorum (1 aydır kullanıyorum , hiçbir sorun yok ancak 1-1.5 sene sonra ne olur bilemem) Malzeme Kalitesi : 9 Tepkiler-Algılama: 10 Mouse: 8 Klavye: 9 Saygılarımla EDİT: Caps Lock ve ağırlıklar eklendi. EDİT2: Ürünün oyun için özel olarak üretilmediği eklendi. GÜNCEL: 6 ay sonunda izlenimlerim. Mouse Sol tuşu basılı tutarsanız kısa süre sonra kendisi basmayı bırakıyor. Yani FPS oyununda sürekli ateş ederken arada duruyor gibi düşünün. Veya okey oyununda taşı sürüklerken bırakıyor, ve yerine okeyi atıyor gibi (yaşadım). Servise gönderdim, tamiri yapılmış ama şu an 90% kondisyonda gibi. Tepkisel bazda da bir sıkıntısı yok. Klavyenin pilini 6 aydır değiştirmedim, ve hala iyi durumda. Mouse pilini birkaç kez değiştirdim. Çekimi iyi, kasa ile aramda 5 metre var (pc projektöre bağlı), ve herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Tuşa bastığımda geç algılama vb. |
Burası kurulum yapılan evin ve internet durumunun bir özeti, atlayabilirsiniz
İki katlı, kalın duvarlı ve büyükçe bir ev için kablosuz internet altyapımızı iyileştirmemiz gerekti. ADSL varken tek modem/router ile internet bağlantımızı iyi kötü sağlıyorduk. Fibere geçince işler karıştı. 2-3 sene önce TP-Link Archer C50 model kodlu bir router almıştık. Alırken benim gözümden kaçtığı için Ethernet girişinin 100 megabit/saniye olduğunu, dolayısıyla 100Mbps'den hızlı internetten yararlanamadık. Zaten o zamanlar internet hızımız 50Mbps olduğu için bu bir sorun yaratmıyordu. Çekim gücü ile ilgili sorunlarımızı da iki tane Wi-Fi extender ile nispeten çözebiliyorduk. Fakat ben evden çalıştığım için özellikle Teams toplantıları bağlantı kopmalarından dolayı eziyet oluyordu.
Fiber (ve telefon kablosu) ana kapının orada sonlanıyor. Evde en çok zaman geçirilen oda evin öteki ucunda, ve yatak odası hem o uçta hem de üst katta.
Bu durumda eğer alt kattaki Wi-Fi genişleticiye bağlıysanız 75Mbps civarı, üst kattakinde ise (bolca bağlantı sorunu ile birlikte) 35Mbps civarı alabiliyorduk.
Türk Telekom'un fiber kablosu eve geliyor, ONT cihazı ile Ethernet'e dönüyor, sonra kendilerinin verdiği (ve çok zayıf olan) ZTE router'a giriyor. Elimizdeki Archer C50 cihaz Türk Telekom'un kısıtlamalarına cevap veremediği için ZTE router'ı yalnızca kablolu olarak cihazımıza bağladık, kablosuz interneti de oradan verdik.
Araştırma süreci
Şu anki sistemde internet 500Mbps'e yükseltildiği için yeni bir sistem şart oldu. Genelde bu cihazlar bir kere alınıp senelerce kullanıldığı için hem olabilecek en iyi özelliklere hem de garanti süresi uzun olan cihazlara bakmaya karar verdik, bu konuda (biraz da işim gereği) araştırma işi bana düştü. Dünyanın her tarafında alışveriş sitelerinde bolca yanlış bilgi var (Amazon vs. dahil) bu yüzden de uzunca bir süre araştırma yapmam gerekti.
Olması gereken iki özellik Wi-Fi 6 ve Mesh özellikleriydi. Bir cihaz fiberin olduğu yere, bir cihaz oturma odasının olduğu yere, bir cihaz da üst kata konulacaktı.
Öncelikle önüme çıkan (ve çokça duyduğum) ilk cihaz TP-Link Deco X60 oldu. Fakat hem fiyatı, hem de cihazların Wi-Fi kapsama alanlarının çok iyi olmamasından dolayı eledim. Xiaomi AX3000 de güzel bir modeldi, fakat Mi'nin kendi sitesinde satışta olmadığı ve yine kapsama alanının çok iyi olmamasından dolayı eledim.
Sonra yine daha önce forum sitelerinde gördüğüm Keenetic modellerine bakmaya başladım, ve Sprinter modeli gözüme takıldı. Aslına bakarsanız Deco veya AX3000 gibi yalnızca Mesh için üretilmiş bir cihaz değil. Fakat Keenetic (Zyxel'den ayrılmış bir firma, ama sahibi kim vs. fazla bir bilgi yok) çok akıllıca bir hamle yapmış, ve cihazlarının yazılımlarına fazlaca önem vermiş. Öyle olunca belirli bir zaman önce neredeyse bütün router'larına Mesh özelliği gelmiş. Bütün ürünleri aynı yazılımı kullandığı için (yine beklenmedik ve akıllıca bir hareket) herhangi bir router'larını alıp Mesh'e dahil edebiliyorsunuz. Mesela Deco X60 yine TP-Link üretimi olan başka router'larla Mesh ağı kuramıyordu. Xiaomi de öyle.
Ayrıca cihazlarına 3+1 (internetten kayıtlarını yaptığınız zaman) yıl garanti veriyorlar ürünlerine.
Bu arada Hopper ile Sprinter arasında yalnızca USB port farkı var. USB portuna ihtiyaç olmadığı için Sprinter tercih ettim.
Sonuç olarak 3 tane Keenetic Sprinter Router siparişi Hepsiburada üzerinden (satıcı: Hepsiburada) Cumartesi günü verildi ve Pazartesi günü teslimatı yapıldı.
Kurulum
Buraya kadar her şey çok güzel ve kolaydı. Ben evde olmadığım için kurulumu ailem yapacak, ben de elimden geldiğince görüntülü konuşma ile destek verecektim. İnternet sitelerinde ve YouTube'da kurulum ile ilgili birçok doküman ve video var, bu güzel bir artı.
İnternette gördüklerime göre bu cihazı Türk Telekom'un router'ı yerine kullanabilecektik, hazırlıkları ona göre yaptık. Bu arada Türk Telekom'un ONT cihazından gelen Ethernet kablosunu başka bir cihazda kullanabilmek için kullanıcı adı, şifre, VLAN ID (TT için genelde 35 oluyormuş bu değer), ve Türk Telekom'un size verdiği router'ın MAC adresine ihtiyacınız var. (Bu da cihazın arkasında yazıyor)
Cihazların arayüzü tamamen Türkçe, ve ilk bakışta kurulum çok kolay gibi duruyor. Fakat ilk kurulum ekranı fazlaca yavaş, ve bu ilk kurulum ekranından yalnızca en başta çıkabiliyorsunuz. Ayrıca yukarıda bahsettiğim VLAN ID ve MAC adresini bu sihirbazda yazamıyorsunuz, dolayısıyla internete bağlanamıyor. İnternete bağlanamayınca da kurulum ekranından çıkamıyorsunuz. Yaklaşık 30 dakika bu ekranda takılı kaldık.
Dedik ki tamam, uğraşmayalım, TT'nin verdiği router üzerinden internete bağlansın, öyle daha kolay olur. TP-Link Router'ın çok kolay bir şekilde yaptığı işi bu router'da yapamadık. Cihazın ana ekranından da, ilk kurulum ekranından da bağlayamadık. Router'ın bu sistemde çalışmaması imkansız, ama herhangi bir dokümantasyon da bulamadık bu konuyla ilgili.
Cihazın ana ekranına gelince Keenetic'in YouTube'da paylaştığı fiber internet kullanım videosunu takip ederek kurulumu tamamladık. Burası nispeten kolaydı, ve internete bağlanabildik.
Ben ağ ürünleriyle fazlasıyla içli dışlıyım, o yüzden eğer bilgisayarın başında ben olsam muhtemelen daha kısa sürede çözebilirdim. Fakat bu cihazlar sonuçta ev içi kullanım için, kurulum genel olarak bu kadar zor olmamalı. Evine bir modem/router alacak bir kişi bu zorluklardan dolayı cihazı iade edebilir.
İlk cihazı internete bağlamak ne kadar zorsa, Mesh sistemini kurmak o kadar kolaydı. 5 dakika gibi bir sürede 3 cihazlı Mesh sistemini kurabildik.
Sonra ben cihazın ayarlarına bakarken DNS ayarlarından daha hızlı olan Cloudflare DNS'i seçtim. Kısa süre sonra da kapattım. Ufak tefek başka ayarları da değiştirdim. Birkaç dakika çok iyi çalıştıktan sonra internet tamamen gitti. Cihaz, IP alamadığını söylüyordu. Tabi ben bunu DNS'e bağlamadığım için 2 saat kadar sorunu bulmaya çalıştım. Ev ahalisi de gerilmeye başladığı için yine işin kolayına kaçalım ve TT'nin router'ına bağlayalım cihazı dedik. Yine yapamadık onu.
DNS sonradan aklıma geldi, ve DNS'in iki farklı yerden kapatılması gerektiğini fark ettim (yine herhangi bir dokümantasyon yoktu bu konuda). Kapattım, düzelmedi. Cihazı kapatıp açtık, ve sonunda internete tekrar bağlanabildik. Bir daha da sorun çıkartmadı. Muhtemelen Türk Telekom bu DNS işine izin vermedi ve bağlantıyı kabul etmedi.
Çekim gücü
Evin diğer ucundaki router ana router'a ortalama 648Mbps hızla, üst kattaki ise 720Mbps ile bağlanıyor. Wi-Fi 6'dan (AX) önce bu tür Mesh sistemlerde büyük hız kayıpları olağandı, fakat MU-MIMO gibi özellikler eklenince kayıplar fazlasıyla azaldı. Ana router'a bağlıyken 520Mbps indirme alırken, evin diğer ucundaki router'dan 450Mbps civarı indirme hızları alınabiliyor. Aslında evin diğer ucundaki router daha ortaya konumlandırılırsa daha iyi performans alınabilir, fakat estetik açıdan pek mümkün gibi durmuyor. Üst katta da yine bu hızlar alınıyor.
Herhangi bir donma, takınma, cihazın kilitlenmesi gibi bir sorun yaşamadım.
Cihazın donanım ve yazılımsal özellikleri
Cihaz donanım olarak fena değil. Çift çekirdekli 900Mhz bir işlemciye ve 256MB RAM'e sahip. Xiaomi tek çekirdekli ve 256MB RAMli iken, Deco X60 4 çekirdekli ve 512MB RAMli. Yani fiyatına göre normal diyebileceğim bir durumda. Cihazın arkasına 4 tane Gigabit ethernet portu var. Keenetic Hopper'da USB 3.0 portu varken bu cihazda yok (ve aralarındaki tek fark bu). Anten gücü olarak da 5dBi yazılmış, tahminime göre 4x5dBi olmalı. WPA3 güvenlik standardını destekliyor.
Cihazın asıl önemli kısmı yazılımı. Sürekli güncelleme alıyor dediğim gibi.
- Xiaomi'de ve Deco'da olmayan VLAN Tagging (yani benim Fiber interneti TT'nin router'ı olmadan kullanmama izin veren) opsiyonu var.
- Cihazın arayüzüne herhangi bir yerden Statik IP olmadan erişebiliyorsunuz. Aynı şekilde ayarlamanız halinde kurduğunuz yerel ağa da Statik IP olmadan erişebiliyorsunuz. Kimileri için ÇOK önemli bir özellik. Size internet bağlantı hızları konusunda detaylı bilgi verebilmemin sebebi de bu, çünkü uzaktan erişebiliyorum.
- VPN, DNS vs. ayarlayabiliyorsunuz. DNS kısmı bizim sistemde sıkıntılı, fakat VPN sorun çıkartmaz herhalde. Deneyeceğim bir şey değil.
- QoS, yani hem daha hızlı hem de daha az gecikmeli (ping) internet gerektiren uygulama ve oyunlara bağlantı önceliği tanıma konusunda çok iyi.
- Cihazın kendi arayüzü yetmezse terminal üzerinden birçok farklı işlem yapma olanağı (denemedim.)
- Cihaza ikinci, hatta üçüncü internet bağlantısını kurabiliyorsunuz. Örneğin bir fiber bağlantınız var, bir başka internet bağlantınız var (Ethernet veya Wi-Fi üzerinden) ve bir de 4.5G USB modeminiz var. Üçünü de cihaza tanıtıp, eğer biri devre dışı kalırsa diğerini, yoksa üçüncüyü kullan diyebiliyorsun. Belli bir yere kadar da iki bağlantıyı birleştirebiliyor. İki bağlantı hızını birleştirip bazı yerlerde daha hızlı indirme/yükleme hızına sahip olabiliyorsunuz. (Denemedim)
- Kendi torrent istemcisi var. (Denemedim)
- Misafir ağı tabi ki var, ve her cihaza ayrı internet hızı atayabiliyorsunuz. Hangi cihazın hangi router'a ne hızla bağlandığını da gerçek zamanlı gösteriyor.
- Kullanmadığınız özellikleri cihazdan silebiliyorsunuz. Yüklü gelmeyen özellikleri de yine arayüz üzerinden yükleyebiliyorsunuz. Güncellemelerle de yeni özellikler ekliyorlar. Mesh özelliği eski cihazlara güncelleme ile gelmiş mesela.
- En önemlisi de, bütün cihazları aynı yazılımı kullanıyor. Ben şimdi 4. bir cihaz eklemek istesem markanın daha ucuz veya ileride çıkacak yeni bir modelini alıp sistemime ekleyebilirim.
Aklıma gelmeyen veya daha görmediğim özellikleri de vardır. Ama genel olarak diğer router'larda olmayan veya gizli olan özellikleri eklemişler.Bunlar iyi yanları. Fakat arayüz dediğim gibi her ne kadar kullanımı kolay gibi gözükse de, bazı ayarlara ulaşmak zor ve herkesi memnun etmeyebilir. TP-Link Deco alan birisi muhtemelen çok kısa sürede bu kurulumu tamamlayabilecekti, ama biz saatler harcadık. Tamam, interneti TT'nin router'ından alacaktı ama Keenetic bunu yapamadı zaten.
Kesinlikle kurulum ve ana ekran için bir "basit" mod eklemeleri lazım.
Android ve iOS için uygulamaları da var, fakat o uygulamalar da fazla basit.
Sonuç
Türk Telekom, Fiber altyapısından kendi router'larını çıkartmanızı istemiyor. Bu yüzden bu konuda resmi bir yöntem belirlememişler ve iş router üreticilerine kalmış. Çoğu zaten desteklemiyor. Keenetic burada akıllıca bir iş yapmış ve hem kendi destek doküman ve videolarını yayınlamış, hem de ciddi bir kullanıcı kitlesi oluşturmuş. Cihazın çoğu özelliği ile ilgili internette arama yapınca karşınıza ya resmi, ya da forumlarda paylaşılmış gayriresmi bilgiler çıkıyor.
Fakat bu kadar gelişmiş özelliği olan bir cihaz, Ethernet üzerinden aldığı kısıtlamasız (kullanıcı adı vs. gerektirmeyen) interneti kolayca paylaşamıyor. Burada da hem puan kaybediyor, hem de müşteri.
Donanım olarak dediğim gibi fena değil. 1500 lira civarındaki (mesh olan veya olmayan) router'larla benzer donanıma sahip.
Yalnızca bir router'a ihtiyacım olsa bu cihazı almazdım, zira pahalı. 700-1000 lira arasında birçok Wi-Fi 6 router var, normal bir kullanıcı için de yeterli olacaklardır. Fakat benim için VLAN ve Mesh desteği işin içine girince en makul opsiyon bu. Yazılımın gücünü kullanarak cihazlarına birçok özellik ekliyorlar, bu özelliklerden birine ihtiyacı olan kişi de doğal olarak bu cihazlara yöneliyor.