pardon yanılmışım sözlerimi geri aldım |
Fenerbahçe Sportif AŞ ve Stattan sorumlu yöneticimiz İlhan Ekşioğlu FB TV’de yayınlanan Gündem Programı’nda Yasir Kaya’nın sorularını yanıtladı. İlhan Ekşioğlu, Beşiktaş maçı sonrasında spor kamuoyunda “Fenerbahçe kötüye mi gidiyor, kulüpte neler oluyor?” şeklindeki yorumlara yanıt olarak şunları söyledi: “Beşiktaş maçı sonrası rakibimize suni bir zafer havası yaratılmaya çalışılıyor. “Maçın oyuncusu” olarak rakip takım kalecisinin seçilmesi de bunun bir göstergesi. Halbuki, karşılaşmayı izlediğiniz zaman sahada etkin olan tarafın Fenerbahçe olduğunu görebilirsiniz. 2-2’lik beraberliği zafer olarak kutluyorlar. Biz Fenerbahçe olarak bugüne kadar bu tarz durumların arkasına saklamamayı ilke edindik. Ancak Beşiktaş’a baktığınız zaman geçen yılki kötü gidişte takımımızı 4-3 yendikleri maçta Pancu’yu kahraman ilan ettiler. Dahası bütün kötü gidişi de taraftarlarının gözünde bu maçla temizlemeye çalıştılar. Ancak baktığınızda kahraman ilan edilen Pancu’nun şu anda nerede olduğu ve hangi takımın formasını giydiğini bile kimse bilmiyor. Bu derbi maçındaki 2-2’lik beraberlikle kendi kötü gidişlerini yine örtmeye çalıştılar. Beşiktaş’ın da tıpkı her kulübün yapması gerektiği gibi puan durumu ile yüzleşmesi gerekiyor. Bizim Beşiktaş’la 3 sezonda toplam puan farkımız 60. Şimdi birileri ‘Hayır, puan durumu 45 diyebilir’ ancak kimse merak etmesin bu sezonun sonunda o puan farkı 60 olacaktır.” Ligin kalitesiz olduğu iddialarının Fenerbahçe’nin son dönemlerde üst üste şampiyon olmasının ardından çıktığını söyleyen Ekşioğlu sözlerine şöyle devam etti: “Sezon başlamadan önce Fenerbahçe’nin 20 puan farkla şampiyon olacağını çünkü Türkiye Ligi’nin kalitesiz olduğu söyleniyordu. Ancak şimdi görülüyor ki her takım her takımı yenebilir. Bu da ligimizin kaliteli ve ne kadar zorlu bir lig olduğunu gösteriyor. Fenerbahçe son iki sezondur şampiyon olduğu için bu tip ifadeler kullanılıyor.” Sergen Yalçın’ın Anelka ve Alex ile ilgili açıklamaları ile ilgili olarak da konuşan İlhan Ekşioğlu, “Ekmeğini ayakları ile kazanan bir insanın kendi meslektaşları için kullandığı ifadeler çok yanlış. Ayrıca böyle eleştiriler yapan bir insana sormak gerekir, Anelka’nın bu güne kadar oynadığı takımların kalitesi Avrupa tarafından biliniyor. Sezon başında bize 20 milyon euro teklif gelmesine karşın Anelka’yı satmadık. Şimdi Sergen’e sorarlar; ‘Anelka dünya çapında bir oyuncu onun Avrupa’da oynadığı yıllarda sen nerdeydin ne yapıyordun?’ Sergen Yalçın’ın bu anlamda sürekliliğini tartışmak gerekir. Anelka dünyaca ünlü takımlarda oynarken kendisi Siirt’te oynuyordu. Alex ise son iki sezondur Fenerbahçe’yi sırtlayan isim. Brezilya’da şampiyon oldukları yılda takımının kaptanlığını yapmış, kalitesi tartışılmaz bir isim. Bu açıdan bakıldığında Alex ve Anelka’yı eleştirmek bu ismin haddi değil. Bu hafta lige baktığınızda Beşiktaş haftanın takımı olarak gösteriliyor ancak bence haftanın takımı Ankaraspor’du. Çok iyi bir futbol oynadılar” şeklinde konuştu. Takımımızın oynayacağı karşılaşmalar ve taraftarlarımız ile ilgili olarak Ekşioğlu, “Biz Fenerbahçe olarak müthiş bir taraftar kitlesine sahibiz. Taraftarımız rahat olsun çünkü bu sene onları mutlu edeceğiz. İki kupayı da kazanarak 100. yılımızda kulübümüzü en iyi şekilde temsil edeceğiz. Bizler Fenerbahçe camiası olarak Başkanımız, yönetim kurulumuz, takımımız, teknik heyetimiz ve taraftarlarımız ile kenetlendik. Bunu hiçbir söz ya da tavır değiştiremez. Ligde ve kupada oynayacağımız maçların hepsine ayrı ayrı konsantre oluyoruz. Bu hafta deplasmanda oynayacağımız Kayserispor maçından en iyi skoru alarak çıkacağız. 8 Mart’ta oynayacağımız Türkiye Kupası maçında Galatasaray ile karşı karşıya geleceğiz. Bu maçta da taraftarımızı memnun edecek bir galibiyet almayı hedefliyoruz” diye konuştu. 100. Yıl Kombine Kartları, toplu bilet satışı ve Fenerbahçe Kart ile ilgili olarak da konuşan İlhan Ekşioğlu, “100. yıl kombine kartlarının satışı devam ediyor. Taraftarımıza gösterdiği ilgi için çok teşekkür ediyoruz. 22 bin olan kombine sayımızı 30 bine çıkartmak istiyoruz. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nı diğerlerinden ayıran en önemli özelliklerden biri stadımızı 35 bin ya da 40 bin taraftarımız doldurduğunda az kişi geldi diye eleştiri alıyoruz. Bu da Fenerbahçe’nin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Bu sezon ilk kez toplu bilet satışı başlattık bu da taraftarımız için büyük bir rahatlık oldu istedikleri maça biletlerini rahatlıkla alabiliyorlar. Fenerbahçe Kart ise her Fenerbahçelinin sahip olması gereken bir kimlik niteliğinde. Buradan büyük bir gurur ile söyleyebilirim ki bugün itibari ile 20 bin barajını geçtik. Bu büyük bir rakam. Bu 20 bin kart sahibinin 10 bini Classic Fenerbahçe Kart sahibi diğer 10 bin ise Gold ve Platinum Kart sahibi olarak dikkat çekiyor. Bu kart hedefimiz 100. yılımızda 100 bin rakamına ulaşacak.” dedi. Taraftarımıza son olarak içlerini ferah tutmalarını ve takımımızın bu sezon iki kupayı da müzemize getireceğini söyleyen Ekşioğlu, “Taraftarımıza bizi destekledikleri ve her zaman yanımızda oldukları için teşekkür ediyoruz. Onlar içlerini rahat tutsunlar ve yapılan eleştirilere kulak asmasınlar, sinirlenmesinler. Takımımız yapılan kötü eleştirilere sahada yanıt verecektir” diyerek sözlerini tamamladı. |
Eğer bu kaleciye galatasaray ın attığı 3. ve 4. golü fenerbahçe atsaydı fener kaleciyi satın almış diye yırtınırdınız![]() ne gollerdi değilmi görüşleriniz lütfen?? |
çok şey yazmak istiyorum ama o küfür edenlerin anneleride dahil bütün anneler değerli olduğu için o yüzden Allah ınızdan bulun diyeceğim.. |
Meclis'te 'Cim Bom' şoku Türkiye Doping Kontrol Merkezi Başkanı Prof. Dr. Aytekin Temizer, 1971-1974 yılları arasında Galatasaray'ın, teknik direktörü Brian Birch'in getirdiği dopingli ilaçlarla üç kez üstüste şampiyon olduğunu iddia etti. Türk sporunda yaşanan şike, şiddet, rüşvet ve haksız rekabet iddialarını araştırmak üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, doping konusunda çarpıcı iddiaları gündemine aldı. Türkiye Doping Kontrol Merkezi Başkanı Prof. Dr. Aytekin Temizer, komisyon üyesi milletvekillerine, 1971-1974 yıllarında Galatasaraylı futbolculara doping ilacı verildiğini öne sürdü. Yeni Şafak'a bu iddiayı doğrulayan Temizer, "İlaçları veren Teknik Direktör Birch gidince futbolcuların hepsi tek tek hastalandı" dedi. Dopinge örnek olarak GS'lileri gösterdi Meclis Araştırma Komisyonu, hafta içinde yaptığı toplantıda doping iddiaları konusunda Türkiye Doping Kontrol Merkezi Başkanı Prof. Dr. Aytekin Temizer'i dinledi. Yaklaşık 2.5 saat süreyle komisyon üyesi milletvekillerine doping kullanımı konusunda bilgiler veren Temizer, futbol camiasını karıştıracak iddialarda bulundu. Doping Merkezi'nin 1990 yılından itibaren faaliyete geçtiğini anlatan Temizer, bu tarihten önce doping kullanımının daha fazla olduğunu söyledi. Temizer, bu iddiasına örnek olarak 1971-1974 tarihleri arasında GS'yi 3 yıl üst üste şampiyon yapan futbolcuların doping ilacı kullanmasını gösterdi. 'Şişelerle ilaç getiriyordu' Aytekin Temizer, GS'nin teknik direktörlüğünü yapan İngiliz Brian Birch'in futbolculara doping ilacı verdiğini anlattı. Birch'in kendi ülkesinden şişe ve çantalarla ilaç getirdiğini belirten Temizer, "Teknik direktör gidince futbolcular tek tek hastalanmaya başladı. Futbolcuların hastalığı sorulunca 'hastalandı işte' diye geçiştirdiler. Nedenini açıklamadılar. Tabii birçok sebebi olabilir. Bizim çıkardığımız varsayım şu; futbolcular uzun dönem doping ilacı kullandı. Sonra ilaç alınmayınca tek tek hastalandılar. O dönem Doping Merkezi olmayınca rapor tutulmadı" dedi. Komisyon üyeleri, Temizer'in gündeme getirdiği doping iddiası karşında şok oldular. Yeni Şafak'a konuşan Aytekin Temizer, kendilerinin yaptığı değerlendirmenin bu yönde olduğunu belirterek, "Aksi olsa idi bu futbolcuların neden hastalandığı konusunda açıklama yapılırdı" bilgisini verdi. Özdenak: Doping testinde malzemecinin idrarını verdim 1971-1974 tarihleri arasında GS'de futbol oynayan Gökmen Özdenak, doping iddialarını Yeni Şafak'a değerlendirdi. Temizer'in iddiasını "sallamış" diye kabul etmeyen "Birch gelince müthiş bir tempo yakalandı. Salı ve perşembe günleri idman yapılırdı. Diğer takımlar bile bizi imrenirdi. Dilimizi çıkarana kadar idman yapardık" dedi. Özdenak, doping konusunda yaşadığı tarihi bir olayı ise şöyle anlattı: "Çok güzel oynadığımız bir maçta tam 3 gol birden attım. Maç bittikten sonra duş aldım. Soyunma odasının dışına çıkarak bir kenarda sigara içiyordum. Malzemeci Ahmet abi geldi; 'Abi dışırda beyaz gömlekli bir adam elinde şişe ile seni soruyor' dedi. Yanına gittim 'İdrar örneğini alacağız' dedi. 'Tamam' dedim. İçeri geçtim, idrar verecektim. Bir türlü idrar veremedim. Su içiyorum, sigara içiyorum. Ama başaramadım. Bunun üzerine Ahmet abiye 'abi senin idrarını verelim' dedim. Kabul etti. Bir hafta sonra federasyondan beni çağırdılar. 'İdrar sonuçların kötü. Hastalık tespit ettik. Lisansını iptal edeceğiz' dediler. Ben de idrarın bana ait olmadığını söyledim. Böylece olay kapandı. O dönemden bunu hatırlıyorum." İŞTE DOPİNG YAPTIĞI İDDİA EDİLEN FUTBOLCULAR 1970-1971 GS TAKIMI Yasin, Nihat, Ekrem, Muzaffer, Tuncay, Aydın, Samim, Tarık, Ergün, Savaş, Olcay, Bülent, Talat, Metin Kurt, Ayhan, Ahmet, Cengiz, Gökmen, B.Mehmet, Suphi, Uğur, Yıldırım, Turan 1971-1972 GS TAKIMI Yasin, Nihat, Ekrem, Samim, Muzaffer, Tarık, Tuncay, Aydın, Bülent, Savaş, Olcay, Ahmet, Ayhan, Metin, Suphi, Gökmen, B. Mehmet, Uğur, Yıldırım 1972-1973 GS TAKIMI Yasin, Nihat, Ekrem, Muzaffer, Tarık, Tuncay, Aydın, Bülent, Olcay, Ahmet, B.Mehmet, Metin, Korhan, Gökmen, K.Mehmet, Uğur, Arif VELİ TOPRAK /YENİ ŞAFAK http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=77102 |
beni ilgilendirmez ama trt haberlerinde duydum yabancıların para almasından sebep Türk futbolcular protesto etmiş sabah antremanına çıkmamışlar. |
ben fenerbahçeliyim istanbuldaki maçlara giderim bu güne kadar bir federasyon başkanı lehine stada maç seyretmeye gelse dahi bağrıldığını duymadım aleyhine bağrıldığına çok şahit oldum. ligin ilk haftası bağzı takım taraftarlarınca federasyon başkanı lehine ama o hafta maçına gittiği stadta ama gitmediği bağzı stadlarda bağrıldı bu bağıranların amacı beklentisi ne olabilir yada federasyon başkanı lehine neden bağırılır yorumlarınız varsa lütfen!! |
Haram, harem ve mazlum! F.Bahçe zalim, G.Saray mazlum! Yazılı ve görsel medyada bir geyiktir gidiyor. Biri 'fakir ama onurlu', diğeri 'zengin ve şımarık' pespayeliği dizboyu. Esneye esneye omurgasızlaşmış bir diğeri de, fırsattan istifade fasulyeden 'duruş' dersleri verme çabasında. Bugün 'helal ve haram' dersi vermeye kalkışanlar, dün Türk futbolunu ve değerlerini, siyaset, derin devlet, mafya desteğiyle 'haremlerine' kapatanlardır. 'Proje takım' örtülü ödeneklerden bile beslenmiştir. Daha 4 sene önce Jardel'e 28 milyon dolar verebilen 'mazlum takım' ile diyafon sabıkalısı 'duruş takımı' tapulu gayrimenkul zenginidirler. Ama 'zalim' takımın bir tek tapulu gayrimenkulü yoktur. Siyaset, TFF, MHK tarafından korunmaya alışmış mazlum takım hala 'avanta rant' peşindedir. 'Duruş takımı' plaza inşaatlarını yıllar önce tamamlamış, avanta arsasına yeni iş merkezlerinin inşa etmek üzeredir. Ancak 'zalim takım'ın bu yönde en küçük talebi yoktur. 'Mazlum takım', öteden beri kendisine özenen kardeşi 'duruş takımı' ile birlikte federasyon seçimlerinin belirleyicisidir. 'Mazlum takım' ve 'duruş takımı' binlerce bedava bilet dağıtmakla meşguldür. 'Zalim takım' ise tek bir bedava bilet dağıtmadan gelirlerini yükseltip, kaynaklarını doğru yatırımlara dönüştürmenin derdinde... 'Mazlum takım', stat projesine 14.5 milyon dolar verir, 'zalim takım' kendi dayanışması ile 5 yıllık kombinelerle, locaları tribünleri temelden kiralayarak, krizde stat inşaatı yapar... Arabesk bir mazlum edebiyatıdır gidiyor ki; Kemalettin Tuğcu öykülerine bile rahmet okutur. Parasını zamanında alan 'zalim ve onursuz', parasını geç alan ise 'fakir ama onurlu' denklemi. Sanki bu futbolcular 'asgari ücretle' çalıştırılıp, idmanlara 'akbil' yardımıyla gidiyorlar. Bakın altlarındaki arabalara, yaşadıkları evlere ve takıldıkları mekanlara... Bırakın bu meseleyi haramiler ve haremleştirenler çözsün. Bırakın da yüzleşsinler! hasan ali atsoy |
http://www.sabah.com.tr/2004/12/21/spo101.html son paragrafa bakın sonra fenere bok atın Lucescu sattı Sinan Engin: Lucescu, Cordoba'yı ve Nouma'yı satmıştı. İddialıyım; bizde ikinci yılında şampiyonluğu da sattı. Beşiktaş'ın eski menajeri Sinan Engin, atv'de kendisini eleştiren Mircea Lucescu'ya şok cevaplar verdi. İşte Engin'in olay yaratacak açıklamaları: "Lucescu benim için eğitimsiz demiş. O önce yemek yemeyi, çatal bıçak kullanmayı öğrensin. Elleriyle yemek yiyor. Kültür yabancı dil bilmekle olmuyor. Bugün Kapalıçarşı'da ne hanutçular 7-8 dil biliyorlar. Ama adam olmak ayrı şey. Lucescu önce adam olsun. KORKAĞIN TEKİ Onunla ilgili bildiklerimi anlatırsam, insan içine çıkamaz. Kendisi korkağın, yalamanın teki. İnsanların yüzüne farklı, arkasından farklı konuşur. Bana inanmayan Ahmet Yıldırım'a, Sergen'e, İlhan'a sorsun. 18 yaşındaki çocuk Okan Koç, Kocaeli'de nasıl üzerine saldırdı, Sinan Kaloğlu nasıl onu dövmeye çalıştı, Ahmet Dursun Roma'daki Lazio maçında nasıl yüzüne hakaret etti; önce bunları bir anlatsın. ADAM SATAR Gidip 'Ahmet Dursun'un ayrılma sebebi Sinan Engin'dir' demiş. Yalan. Kendisi asıl nasıl Nouma'yı sattığını, nasıl Cordoba'yı sattığını anlatsın. Adam satmanın kralı onda. Yönetim "Nouma'yı göndereceğiz" diyor, "Olur" diyor. Başkan Serdar Bilgili "Cordoba'nın maç sattığından şüpheleniyorum" diye kendisine soruyor, "Doğrudur" diyor. Cordoba'nın maç sattığını tasdik ediyor. Buna adam satma denir, Lucescu hem Nouma'yı hem de Cordoba'yı satmıştır. YETKİM Mİ VAR! Madem ben Ahmet Dursun'u sattırdım, sen orada necisin, tuzluk musun? Futbolcu transfer etmeye yetkisi bile olmayan Sinan Engin, tek başına bir oyuncuyu gönderecek. Bu palavralara kimse inanmaz. HÖT DEDİN Mİ... Herkesin yüzüne güler, sonra arkasından konuşur, çünkü korkağın tekidir. Lazio maçından sonra oyuncular "Korkak oynadık" diye üzerine yürüdü. Onların tepkisinden korktu. Rövanşta 8 kişi ile takımı hücuma kaldırdı. 10 dakikada 2 gol yedik; turu verdik. O kadar korkak ki, birisi "Höt!" dedi mi, hemen dediğini yapıyor. İLHAN DÖVÜYORDU Galatasaray maçında oyundan alındı diye İlhan Mansız onu yumruklayacaktı, ben engelledim. Onu dayaktan kurtardım. Ondan sonra İlhan'ı oyundan almaya "Dayak yerim" diye hep korktu. Bu sefer devamlı Sergen'i çıkarmaya başladı. Çünkü Sergen oyundan alınınca İlhan gibi saldırmıyordu. O da dayak yemekten korkmayacağı futbolcuları oyundan alıyordu. NİYE İLLE DE BECALİ? İbrahim Altınsay adeta yalvardı 'Hasselbaink'i alalım' diye. Lucescu kabul etmedi. Niye? Birincisi yıldız oyuncularla çalışamaz. Çünkü onların ağırlığını kaldıramaz. İkincisi Hasselbaink gelse manevi evladı Pancu tribüne çıkacaktı. Üçüncüsü ve en önemlisi büyük ihtimalle devre arasında Adrian İlie'yi almayı kafasına koymuş. Ne tesadüftür İlie'yi Becali'den aldık. Sen hep Becali'den oyuncu al, oh ne ala! Sanki insanlar anlamıyor. Artık nasıl biri olduğunu anlamışsınızdır. YALAMADIR 57-58 yaşına kadar bir kariyeri yoktu. Kariyerini Galatasaray ve Beşiktaş'ta yaptı. İnsanlar önce Galatasaray'dan nasıl kovulduğunu, nasıl yalama olduğunu araştırsınlar. Ahmet Çakar ona demediğini bırakmadı. O ise bir deplasman dönüşü uçaktan iner inmez Ahmet Çakar'a yaranmak için hemen onun programına koştu. Kendisine demediğini bırakmayan Ahmet Çakar'a yaranmak için sabahlara kadar stüdyoda kaldı. Lucescu böyle bir adam işte. ŞAMPİYONLUĞU VERDİ Beşiktaş'ı ben ve futbolcular şampiyon yaptık, Lucescu değil. Madem o kadar iyi hoca, ikinci yıl niye şampiyon yapamadı? İddialıyım ve şunu söylüyorum: Beşiktaş'ın ikinci yıldaki şampiyonluğunu Lucescu satmıştır. Kendi futbolcuları Cordoba ve Nouma'yı satan bir insan şampiyonluğu niye satmasın ki? BU HAKEM İTİRAFIDIR Ona o kadar söyledim, 'Hakemler hakkında konuşma' diye. Ama dinlemedi. Samsunspor maçında Cem Papila bazı şeyler yapmış olabilir, ama ondan sonraki maçlarda bize yardım eden hakemler bile oldu. 'Galatasaray istediği hakemi tayin ettiriyor, biz niye alamıyoruz?' diyordu. Aslında bir sezon önce Galatasaray'da nasıl şampiyon olduğunu itiraf etmek istiyor." |
Unutmadık Sayın Ulusoy ! İkinci Ulusoy dönemi geçtiğimiz hafta yapılan Federasyon seçimleri ile start aldı. Haluk Ulusoy daha önce 22.Aralık.1997-22.Temmuz.2004 tarihleri arasında tam 7,5 yıl bu görevi icra etmiş, bu zaman diliminde gerek kişisel gerekse kurumsal karar ve uygulamaları ile birçok kesimin tepkisini çekmişti. Haksız rekabet, eşitlik ve adalet duygusundan yoksun bu dönemin ardından Ulusoy, son seçimlerden önce adaylığını ilan ettiği basın toplantısında, takipçisi olacağımız sözler sarf etti.“ Noksanlarımı ve kusurlarımı tek tek gözden geçirdim. Bunlardan gerekli dersleri çıkardım, değiştim... Futbolu geliştirip, bugün bulduğum yerden değil dün bıraktığım yerden daha ileriye götürmeye geliyorum“ . Böylesine iddialı sözler sarf eden Ulusoy, 19.Ocak.2006’da yapılan kongreyi 109 oyla kazanarak, yukarıda sarf ettiği sözleri uygulama şansını elde etti. Yargı kararı olmadığı müddetçe elbette herkes kamuoyu önünde suçsuzdur. Ancak, geçen 7,5 yıllık süreçte yaşanan olayları düşündüğümüz zaman, Ulusoy „Vicdanlarda henüz beraat etmemiştir“. Değiştiğini ifade eden sayın Ulusoy’un elbette bunu ispatlamaya hakkı vardır. Sayın Ulusoy’un bu hakkına saygı duyuyor, hem kendisinin hemde spor kamuoyu’nun hafızalarını tazelemeleri için geçmişe, yani o 7,5 yıllık sürece kısa bir yolculuk yapmak istiyoruz. Bu yolculuk esnasında amacımız, geçmişte kendisinin de kabul ettiği hatalarını hatırlatmak, nelerin takipçisi olacağımızı tüm spor kamuoyunun dikkatine sunmaktır. Futbol Federasyonu’nun Toprakbank ile yaşanan ilişkisi, bu süreçte ismi geçen İş Bankası ile olan ilişkileri, kurumun müfettişleri tarafından Ulusoy’un uyarılmasına rağmen tepkisiz kalması ne kadar tesadüfse, yıllar sonra Futbol Federasyonu’nun hesaplarını incelemeyi aklına getiren devletin tututumuda o kadar tesadüftür. Bu denetimlerin yıllar boyu yapılmamış olması ise dönemin hükümet ortakları ile ilgili tutumlarından kaynaklanmaktadır. Başkanlığı süresince özellikle Federasyon yardımlarından yüklüce miktarlar alan başta Beşiktaş, Galatasaray, ve Çaykur Rizespor gibi kendisine yakınlığı ile tanınan camialar yine aynı ayrıcalıklara tabi tutulacak mı? Hakem atamalarına yaptığı müdahalelerle tanınan Ulusoy, geçmiş dönemde birçok maçın hakem atamasına müdahalede bulunarak ilgili maçların sonuçlarına isteyerek yada istemeyerek, dolaylı yoldan etkide bulunmuştur. 2001/2002 sezonunda şampiyonluk yarışı veren Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki yarışın galibi, bariz hakem hataları ile Galatasaray lehine sonuçlanmıştır. Aynı dönemde görev yapan hakemler Mutlu Çelik ve Bülent Uzun, daha sonra patlak veren birçok skandalda başrol oynamıştır. Ali Aydın, Selçuk Dereli ve İsmet Arzuman gibi hakemlerin imza attığı skandallar ise halen hafızalardaki tazeliğini korumaktadır. Sayın başkan, yeni dönemde hakemlere geçmişte olduğu gibi telkinlerde bulunacak mı? İstediği maça istediği hakemi atayacak mı? Türk Futbolu’na hizmet etmek için tekrar göreve geldiğini iddia eden sayın Ulusoy, ülke futbolu’nun kalitesini yükseltmek, futbol standartlarımızı Avrupa seviyesine getirmek için ne gibi çalışmalara imza atacak? Seçimlerden önce hükümetle birlikte uyum içinde çalışmak onlarla birlikte büyük başarılara imza atmak istediğini belirten sayın Ulusoy, AB uyum yasaları sürecinde birgün gerçekleşmesi kaçınılmaz olan „AB üyesi ülkelerin Futbolcularına, Türkiye kapısını sonuna kadar açacak mı?“ Yabancı sınırlamasını kaldırarak, Türk Futbolu’na bir kalite getirmeyi düşünüyor mu? Geçmiş dönemde oluşturulan haksız rekabet ortamı, özellikle Galatasaray’a sağlanan imtiyaz ve ayrıcalıklar, yeni dönemde de gösterilecek mi? Futbolcu transferinden maç ertelemelere kadar birçok konuda ismi geçen camiaya sağladığı ayrıcalıkları unutmadık. Hakan Şükür için uzatılan transfer sezonlarından, futbolcu transferinde federasyon imkânlarının kullanılmasına kadar birçok yanlı ve yanlış tutumları hatırlatmakta fayda görüyor, bunların sıkı bir takipçisi olacağımızı ifade etmek istiyoruz. Maçların keyfi ertelenmesi, stadlarda yaşanan olaylara çifte standart uygulaması, İnönü ve Sami Yen’de şişeler, kesici aletler havada uçuşurken, Saraçoğlu’nun bir poşet çekirdek yüzünden kapatılması gibi olayları tekrar yaşayacak mıyız? 7,5 yılı birkaç satıra sığdırmamız elbette mümkün değil. Olabildiğince kısa ve öz olarak yaşanan sıkıntı ve duyulan rahatsızlıkları ifade etmeye çalıştık. Ancak gerek görülmesi halinde tüm olayları tek tek ve tarihine göre sıraya sokacak bir arşivimiz olduğunu bilmenizde fayda görüyor, bugün sizleri alkışyalanlar kadar balık hafızalı olmadığımızı hatırlatmak istiyoruz. Temennimiz bu arşivin kullanılmaması yönünde. Bu hususta sizin tercihleriniz, bu görevdeki kaderinizi belirleyecek. Fenerbahçe camiası ve taraftarları olarak, hiçbir zaman kimseden bir ayrıcalık, bir korunma veya kollanma talebimiz olmadı. Bundan sonra da olması söz konusu değildir. Söylediğimiz ve savunduğumuz tek bir olgu var „ADALET ve EŞİTLİK“. Bunun tesisi ise, Futbolumuzu yöneten ve yönlendiren kurumların sergileyeceği tutumla mümkündür. Haksız rekabet ortamından uzak, kanun ve kuralların herkese eşit uygulandığı bir ortam istiyoruz. Evet sayın Ulusoy, takipçiniz olacağız…“ADALET VE EŞİTLİK“ ilkesine olan hassasiyetinizi, hatalarınızdan ne kadar ders aldığınızın, ne kadar değiştiğinizin, aldığınız bütün karar ve uygulamalarınızın takipçisi olacağız. Çünkü biz sizin geçmişinizi „UNUTMADIK“. Çünkü siz bizim vicdanımızda henüz beraat etmediniz. Temennimiz, tüm camialarla barışık, Türk Futbolu için mücadele eden bir yönetim anlayışı sergilemeniz, bu bağlamda İnönü ve Sami Yen’de olduğu kadar Saraçoğlu’nda da maç seyredebilmenizdir. ANTU < Resime gitmek için tıklayın > |