İnternette öylesine dolaşırken bu konuya rastladım. Kaynaklar sağlam kaynaklar değil. Örneğin bir tanesi aşağıda linkini verdiğim site. http://gizemcozucu.wordpress.com/page/2/ Bu keşfi Richard C. Hoagland yapmış. (Bir uzay bilimleri müzesinde temsilcilik / bekçilik (tam emin değilim), NASA da danışmanlık ve son olarak da Apollo projesi boyunca Walter Cronkite ve CBS News'e danışmanlık yapmış.) Hemen alttaki resim temsili bir çizim. Bir altında ise NASA'nın çektiği fotoğraf var. NASA'nın bu konuda ki açıklaması ise "Tüplerin aslında lav püskürmeleri sırasında oluşmuş yapı bozulmaları olduğu" şeklinde. Sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda? < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > |
Apollo projesi kapsamında ilk insanlı uzay yolculuğu 1967 yapılmıştır. Sonuncusu ise 1972 de... Yaklaşık 5,5 sene içerisinde 12 fırlatma gerçekleştirilmiş. Yani 5 buçuk sene boyunca, senede ortalama 2 fırlatma yapmışlar. Bunlardan Apollo 11, 12, 14, 15, 16 ve 17 ayın yüzeyine iniş yapmış. Yani 6 defa aya gidilmiş. O senelerde böyle büyük ve pahalı bir projenin altından kalkabilecek kadar bütçeye sahip olması abd'nin şaşırtıcı. Olabilir ancak yinede bu kadar kısa zamanda, bu kadar kontrolsüzce, sadece gitmiş olmak için gidilmiş gibi görünen bir projeye bu kadar yatırım yapılmış olması ilginç. Evet, bugün uzay araştırmaları için önemli kapılar açmış bir proje diyebiliriz. Gitmek ve inmek için çözüm bulunmuş olabilir. Peki ya aydan tekrar havalanıp, yerçekiminden kurtulmak için nasıl bir teknoloji kullanmışlar? Platform yok, o günkü teknoji de malum... Bu bir seneryo olabilir mi? İnternette dolaşan ay yolculuğunu (sözde) senaryo olduğunu ispat eden fotoğrafları biliyorum. Fakat benim için pek birşey ifade etmiyor. Daha teknik olarak bunun mümkün olup olmayacağını açıklayabilecek arkadaşlar var mı? Mümkünse nasıl? |
Bu konuyu açmamdaki amaç Kuantum Teoris'nin tam anlamı ile anlaşıldığı bir kaynağın doğmasına aracılık etmektir. Bu teori hakkında bilgilerim kısıtlıdır. Bu sebeple Kuantum Teorisi ile ilgili bir anlatımdan ziyade çok kabaca bir giriş yapacağım. Forumun diğer üyelerinin katılımı ile de konunun dallanıp budaklanarak anlaşılır bir mertebeye geleceğini umut ediyorum. Bildiğim kadarıyla Kuantum Teorsi'nin doğuşu aşağıdaki 3 deneyin (bu deneyler hakkında detaylı bilgi sunmayacağım) ortaya çıkardığı krizlere karşı Max Planck, Albert Einstein ve Niels Bohr'un ilerisi sürdükleri çözümler ile olmuştur. 1. Kara Cisim Işınımı ve Morötesi Felaket (Planck'ın Kuantumu) 2. Fotoelektrik Etki (Einstein'ın Işık Parçacıkları) 3. Parlak Çizgi Işık Tayfı (Bohr Atomu) Her bir deney ışınım ve maddenin etkileşimini içermiştir. Ölçümler doğru ve yeniden elde edilebilir biçimde olmasına karşın bir takım paradokslar doğurmaktadır. (Bu deneyler, sonuçları ve çözümleri konu içerisinde detaylıca tartışılabilir.) Aşağıdaki 6 madde klasik fiziğin, kuantum fiziğinden öncekki temel ve değişmez varsayımlarını içermektedir. 1. Evren, bir mutlak zaman ve uzay çatısı içinde kurulu dev bir makinedir. Karmaşık hareket, makinenin iç parçalarının basit bir hareketi olarak anlaşılabilir. 2. Newton'a göre her hareketin bir nedeni vardır. Eğer bir kütle hareket ediyorsa, bu hareketi neyin meydana getirdiği mutlaka keşfedilebilir. 3. Determinizm. (Belirlenimcilik.) 4. Işığın özelliklerini tarif eden Maxwell'in elektromanyetik dalga teorisi. 5. Hareket halindeki enerjiyi temsil eden iki fiziksel model vardır : Parçacık ve Dalga 6. Bir sistemin, sıcaklık ya da sürat gibi özelliklerini istenilen doğruluk derecesine göre ölçmek mümkündür. Atom sistemlerinin de istisna olmadığı düşünülürdü. Ancak Kuantum Teorisi'nin ortaya çıkışıyla beraber, mutlak doğru olduğuna inanılan bu varsayımların şüpheli oldukları ortaya çıktı. Bu ön bilgiler ışığında, "Kuantum Teorisi nedir?" "Kuantum Teorisi'nin klasik fiziğin temel varsayımlarına karşı sunduğu açıklamalar nelerdir?" "Bugün, Kuantum Teorisi'nin geldiği son nokta nedir?" gibi sorularla ilgili bilgi ve görüşleriniz nelerdir? |
Forumun her yanında ilgili ilgisiz bir çok konuda evrim teorisi hakkında tartışmalar sürüp gidiyor. Konuya vakıf olmayan veya hiç bir araştırmaya girmeden, konu ile ilgili bilgi sahibi olmadan, her hangi bir bilimsel çalışmaya hizmet etmeyen sitelerde okudukları makalelere dayalı ezberler ya da alıntılarla yazan pek çok üye mevcut. Halkımız kulaktan dolma bilgilerle (buna ne kadar bilgi denebilir orası tartışmalı) konuşmaya pek meyilli. Evrim teorisi veya benzer teorilerin her bir parçası ayrı ayrı birer araştırma konusuyken basit bir matematik formülü gibi bir izah ummak bilim ile alakası olmayan insanlardan beklenecek bir davranıştır. Bir soru soruluyor ve bu sorunun cevabı veriliyor ancak ardından "Nasıllar" ile gelen sorular; Öncelikle, az önce söylediğim gibi, o her bir nasıl sorusunun cevabı zaten başlı başına birer araştırma konusudur. Kısa cevaplarla da tatmin olunmuyor. Aramızda, sonu gelmeyen ve bir çoğuda pek bir anlam içermeyen sorulara tüm ayrıntıları ile cevap verebilecek, evrim teorisi üzerinde araştırma ve çalışmalar yapan bilim insanları olduğunu da düşünmüyorum. Öyleyse "nasılar" ile başlayan sorunların ayrıntılı cevaplarını gerçekten merak eden, kaynağından araştırır ve cevaba ulaşır. Bunu yapmayan birinin zaten teoriye merak duyduğu veya öğrenmek istediği düşünülemez. Benim bu konuyu açmamdaki asıl amaç aslında "doğal seçilim" ile ilgili çok kısa bir açıklama yapmaktı. Bu teoriyi öğrenmek istemeyen (ama hakkında konuşmaktan da vazgeçemeyen) hemen herkesin bilerek ya da bilmeyerek yaptığı bir yanlışı düzeltmek istiyorum; Doğal Seçilim En basit haliyle doğal seçilim, mevcut yaşam koşullarına daha uyumlu olan canlı bireylerin, diğer bireylere oranla hayatta kalma ve üreme şansının daha üstün olması ile ortayan çıkan evrimsel mekanizmadır. Renk, iklim koşulları, besni zinciri (av-avcı ilişkisi), bitki örtüsü v.b. dış etkenler doğal seçilim sürecinde rol oynarlar. Dış çevreye uyum halinde olan bireyler kalıtsal özelliklerini nesilden nesile aktararak varlığını devam ettirirken uyumsuz bireyler yok olmaya mahkum kalırlar. Yani aslında ortada bilinçli olarak (bilerek) gerçekleştiren bir eylem yoktur. En kısa ve öz haliyle doğal seçilim mekanizması budur. Yanlış veya eksiklerim varsa düzeltiniz. Ancak lütfen doğal seçilimden bahsedildiği anda bilinçli olarak yapılan bir eylemden bahsediliyormuş gibi tepki vermeyiniz. |
Sistemimde yüklü olan Sound Blaster SBX AE-5 Plus ses kartı ile uzun süredir problem yaşıyorum. Bilgisayara herhangi bir yazılım, donanım yüklediğimde windows ses kartını görmeyi bırakıyor. Ancak slot değiştirdiğimde tekrar görüyor. Sonra, en ufak bir yeni yüklemede, (program, yazılım güncelleme, ekran kartı veya başka bir sürücü güncelleme fark etmiyor) sistem yine ses kartını görmüyor ve yine slot değiştirmek zorunda kalıyorum. Sürekli kasayı açıp slot değiştirmekten gına geldi. Bunun sebebi ne olabilir? Slot değiştirmeden bu sorunu çözmenin bir yolu yok mu?
msi z77a-g43 anakart
i5 3470 işlemci
msi 1060 6gb ekran kartı
AE-5 Plus ses kartı
16 gb ram
Samsung 500GB 870 EVO SATA 3 ssd
500 gb hard disk