Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
55
Cevap
5560
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Cevap: Neden herkes yazılımcı olmak ister ? (2. sayfa)
B
17 yıl
Yarbay

quote:

Orjinalden alıntı: peacefire

evet dediklerinizde haklısınız, ama matemetik konusunda birşeyler demek isterim :)
mesela ben kendimin matemetiğinin pek iyi olduğunu sanmıyorum ama analitik düşünce yeteneğimin olduğuna inanıyorum, programcılıkta bence matematik bilgisinden çok matematiksel düşünce yeteneği önemlidir... yoksa öss'de çok yüksek puanlar alıpta bilgisayar mühendisliğinde zar zor okuyan insanlar biliyorum çok onlar için programcılık çok kolay olmalıydı diye düşünüyorum....
bu arada aslında bir bakıma iyi bilmeyenlerin olması değerimiz anlaşılıyor bu sayede :) ama itibarımızda düşüyor kurunun yanında yaşta yanar hesabı

Aynen hocam katılıyorum sana. Neyse başarılı olan kazansın demek düşüyor bizlere. Adam gibi bi referansı olmayan yazılımcı olmuş adamda çok. Ama adı yazılımcı.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
17 yıl
Onbaşı

Yukarıdaki yorumlar gerçekten çok doğru tespitler. Programcılar olarak kod misali olayları iyi analiz edip yoruma çok net şekilse kodlamışınız . Metematiksel düşünme gerekiyor orası çok doğru. Derste gördüğümüz matematikle karıştırılmamalı. Üniversite meselesine gelince onuda çok iyi gözlemlemişiniz. Bunun birkaç sebebi var
Sebinden önce biz neyiz.
1- Biz bilgiyiz. Emredilemeyiz. Rica ediliriz. Çünkü yük işçisi değiliz. ortada bir kutu olur al şunu şuraya götür dersiniz. o götürmezse müdür kucaklar götürür.yani senin emsalin rahatlıkla bulunur . Şu evrakları yaz hemen dersin çok hızlı yazıyordur belki ama yazmam dese bile onu atıp daha yavaş yazan biri bile olsa bulursun yani her insanın yapabileceği işde emir işler. Bizde ise soyut bilgi var. Bizden bunu isteyen kendi yapamadığı için ihtiyacı olduğu için ister. o konuda seni üstün tutar ve ...... bey şuna bir bakarmısınız bu projeyi yapmak istiyoruz. Yardımcı olurmusunuz vs.İnsan kaynakları yönetiminde de bizden ALTIN YAKALILAR olarak bahsedilir. internette araştırıp bakabilirsiniz. He bazıları der seni atar başk programcı alır. işte o öyle olmuyor. sen orada belli müddet çalştı isen oranın işleyişini de kaptıysan işte o zaman iş değişiyor ama tabi terbiye sınırlarını aşmıyoruz herkes kademesini seviyesini bilecek ister yaparım ister yapmam dye birşey yok. Dışı altın içi tezek olmanın lüzumu yok. Sen işini doğru yap kime bişey yapmaz.
2- hal böyle olunca tabi, değer fazla o zaman parada fazla olacak. yani iyi bir elemansanız bilgisayar konusunda "herşeyden birşey birşeyden herşey"'i (Powered by Sakıp SABANCI) bilme konusunda ileriliyorsanız. orası sizi atıp donanımdan ihtiyaçları kadar anlayan bir eleman yazlımdan tam donanımlı anlayan bir eleman , sistem arızaları için bir eleman olarak 3 ayrı eleman almaktansa. size fazla vercektir. Yani bilgisayarcıyı tatmin etmek zorundasınız.

---Şimdi neden herkes programlamacı olmak istiyor sorusuna cevap. Böyle birdurumda kim ALTIN YAKALILAR'dan olmak istemezki?

Şimdiiii bunlara binaen ünideki eğitimin sebepleri.

1- Diyelim üniyi bitirdiniz dışarıya açılsanız çok güel paralar kazanacaksınız. Bilginize güvenmiyorsunuz. Ne yaparınız?
El-Cevap = Üniversitede düşük maaşa öğretim görevlisi kalırsınız.

2- Diyelim bilginize güveniyorsunuz ama piyasaya güvenmiyorsunuz. ben ünide öğretim görevlisi kalayım burada kendimi geliştiririm yrd.doc doc. .... gibilerinde yükselirim yararlı olurum :D yüzde 60 yanlış. ünide kalıyorlar bilmesi gerekeni öğreniyorlar. gelişim yerlerde sürünüyor. adam doc. C ve C++ biliyor. derslerde vb yi kötülüyor yeren yere vuruyor. c ile yazdığını getir vb ile on katı iyisini yazayım dersin bakar. çünkü hiç araştırmamış bile arayüzünü görmeyipte sallayanları bile biliyoruzki iş o kadar vahim. doc oluyopta hiç program sonlandırmamış kişi biliyorum. yani programa başlamış sonunu getirmemiş. Böyle insanlar size ne verebilir. Size diyecekleri kelimeler söyleyeyim. hocam sqli biraz gösterirmisiniz. mantığını kavramak istiyorum. Ya onlar sonraki işler veya onlar basit işler bak şunun şunun kitabını vereyim veya al veya döküman vereyim incele kavrarsın hemen zaten. :D kendi bilmiyor ki :D. Sql elbette biliyorlardır ben yalnızca sql üzerine örnek verdim.

3- yüzde 60dan bahsetmiştim. yüzde 40 gerçekten kendini çok iyi geliştirir. Fakat müfredat dışına çıkmaz. müfredat da berbat olduğu için onun haricinde kendini gelişmen gerek. müfredat dışında bişey sorarsan cevaplamaz bile geçiştirir. Kendi o kadar öğrenmek için çaba göstermiştir ya neden sana öğretsinki demi..............................(10 puanlık soru noktaları doldurunuz.). kendi türk evladına öğretmez eşrefi mahluk.

4- yüzde 40 zaten dışarıdada çalışıyor oluyor. Şimdi diyeceklerki nasıl ? ker üniveritede mi var bilmiyorum ama benim bildiğim ünilerde öğretim görevlileri belli kademeye gelene kadar doc. olmsı lazımdı galiba. üni dışında başka bir kurumda çalışamaz. Onunda çaresi var. Mesela benim yaptığım büyük çaplı projelerde öğretim görevlileri vardı fakat işe babaları gözüküyordu . Babalarını çalışıyor olarak gösteriyorlar. Yani adam emek ve bilgisini sana vermiyor ve şikayette edemiyorsun ben buna bişey sordum söylemedi gibi. müfredat neyse o kardeş oluyor:D

5- Amaaa o yüzde 40'ın içinde öyle insanlar varki. yeterki gelsinler. ben onlara öğretirim. hatta bu çocukta iş var bunun elinden tutup iyi yerlere getireyim. hem ahlaken hemde iş olarak çok süper çocuk diyenleride gördüm. ve öylesine mutlu oluyorum ki. İnnnnnşallah herkes böyle insanlara denk gelir.


Son Soru/

===Peki ünide neden iyi eğitimciler çok ok neden iyi eğitimciler özel sektöre gidiyorda ünide kalmıyor.

El-Cevap= Çok basit dedik ya bilgisayarcıyı para konusunda tatmin etmek gerek. Piyasadaki programlamacılarn bir çoğu ilk yıl kendi arabasına ,2. yıl kendi evine sahip olanlar bile oluyor.
bir öğretim görevlisi kendini rahat geçindirebiliyorsa 5 yıla anca alır arabayı.bir adet brodway tüplü palio. bunlar küçümsenecek şeyler değil. Bunu bulamayanlarda çok. Allah herkese en iyisini versin. Benim anlatmak istediğim soyut kavramı, seni ilerletecek bilgi yüklü insanın yeri burasımıdır. Tartışılır. Böyle bir durumda kendine güveniyorsan neden orda kalasınki ?





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pcorsan -- 1 Ekim 2008; 10:03:22 >

M
17 yıl
Binbaşı

B
17 yıl
Yarbay

quote:

Orjinalden alıntı: muratgun

havalı bir iş

Biraz da asosyallere hitap eden bir iş bence.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
17 yıl
Onbaşı

İçine kapanık insanlara hitap etmiyor bence. çok nadir kesimi genele yaymak yanlış. eğer içine kapanıksan yazacağın tek program çeşidi var oda telefon defteri veya hesap makinesi gibi programlar. piyasadaki büyük programlar insan ihtiyaçlarına çözüm. mesela insanlarla muhattap olmalısınki muhasebe programı yazasın onun kullandıkları kullanmadıkları gerekli gereksiz şeyleri analiz edip koda dökmek için. bu piyasada iş yapmış programlar içinde geçerli. Amerikan filmlerindeki şişedibi gözlüklü insanlara pek aldanmayın derim. hangi programlama firma patronu takoz. bi bakın cıvıl cıvıl neşeli insanlar. Özellikleçok ince espirilerde iyidirler. Tavsiye ederim. :D





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pcorsan -- 1 Ekim 2008; 14:10:48 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
B
17 yıl
Yarbay

quote:

Orjinalden alıntı: pcorsan

İçine kapanık insanlara hitap etmiyor bence. çok nadir kesimi genele yaymak yanlış. eğer içine kapanıksan yazacağın tek program çeşidi var oda telefon defteri veya hesap makinesi gibi programlar. piyasadaki büyük programlar insan ihtiyaçlarına çözüm. mesela insanlarla muhattap olmalısınki muhasebe programı yazasın onun kullandıkları kullanmadıkları gerekli gereksiz şeyleri analiz edip koda dökmek için. bu piyasada iş yapmış programlar içinde geçerli. Amerikan filmlerindeki şişedibi gözlüklü insanlara pek aldanmayın derim. hangi programlama firma patronu takoz. bi bakın cıvıl cıvıl neşeli insanlar. Özellikleçok ince espirilerde iyidirler. Tavsiye ederim. :D

İnsan ilişkileri başka, genele yaydığım yok. İnsanların ihtiyaçlarını tabi ki dinleyeceksin yeni, orjinal, problemlere çözüm getirebilen fikirler ancak öyle sağlanır zaten. Tanıdığım işletmelere bilhassa gider fikir alışverişi yapıp sohbet ederim.Ama her akşam dışarı çıkıp içki içip abazalık yaparak yaşamak başka. Benim kastetmek istediğim birazda bu. Eğer yazılımcı oluyorsan bence bazı şeylerden fedakarlık edeceksin.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
17 yıl
Onbaşı

:D o zaman programlamacıların gecesi günüzü yok. pek birşeyden fedakarlık etmenene gerek yok. benim ortağamla sabah 8 den akşama kadar kodlarla boğuşuruz. akşam çıkar bi sinema birer kola. turlarız filan. sonra eve. Ama senin deiğin içki abazalık. o tip insanlardan zaten bir cacık olmaz :D sadece programcı değil yani. He sıfırsan bazı şeyleri geceni bile veriyorsun ilk zamanlar bilgi soyut olduğu için kendini kanıtlama düşüncesi oluyor. bende ilk zamanlar projeleri erken bitireyim diye geceleri bile yazıyordum. Ama senin dediğin hiç biryerde başarılı olamaz. o konuda çok haklısın.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pcorsan -- 1 Ekim 2008; 15:08:33 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
B
17 yıl
Yarbay

quote:

Orjinalden alıntı: pcorsan

:D o zaman programlamacıların gecesi günüzü yok. pek birşeyden fedakarlık etmenene gerek yok. benim ortağamla sabah 8 den akşama kadar kodlarla boğuşuruz. akşam çıkar bi sinema birer kola. turlarız filan. sonra eve. Ama senin deiğin içki abazalık. o tip insanlardan zaten bir cacık olmaz :D sadece programcı değil yani. He sıfırsan bazı şeyleri geceni bile veriyorsun ilk zamanlar bilgi soyut olduğu için kendini kanıtlama düşüncesi oluyor. bende ilk zamanlar projeleri erken bitireyim diye geceleri bile yazıyordum. Ama senin dediğin hiç biryerde başarılı olamaz. o konuda çok haklısın.

Aslında aynı şeyleri söylüyoruz. Benim asosyallik dediğim birazda şöyle. Hani bilgisayar başında çok durup dışarıdan bakanlar o şişe dibi gözlüklüler gibi bilgisayar başında kök salmış sanıyorlar fakat öyle değil. Onların gözünde de asosyal oluyoruz haliyle. Bide şu özenti vardır hep; "bilgisayar başında napıyosun olum kalk biraz gez kızlara asıl serserilik yap" falan Yanlış şeyler bunlar bence. Yeteri kadar sosyal olduğumu düşünüyorum.Onların asosyallik kavramı içki içip abazalıksa asosyalim o zaman Yazılımcılarda hayat yokda demiyorum. Hayatıda yaşıyacaksın kodda yazacaksın.Hayattan kendini somutlamakda çok kötü tabi.Özel sektörde yazılımcıysan sosyal hayata alışkında olmak gerekir.Aktif olmak gerekir. Aktif olmayan adamı özel sektör tutmaz zaten.Hem aktif olacaksın aktif olduğun kadarda icraat göstereceksin.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
17 yıl
Onbaşı

zuhahaha valla "bilgisayar başında napıyosun olum kalk biraz gez kızlara asıl serserilik yap" lafı ayyyynen. serserilik kelimesi hariç aynısı kullanılıyordu. bir kelimesi bile eksik değil okadar yani."bilgisayar başında napıyosun olum kalk biraz gez kızlarla takıl".Şu lafı da ailem diyordu. "Kırıcam o bilgisayarı bütün gün başındasın kalk çık dışarı kız gibi evde oturma" fiş çekilir evden yollanır. Akşam yine "lan uyu biraz sabah bilgisayar akşam bilgisayar ne var onda okadar anlamadım ki hasta bu çocuk ya valla hasta" aslında çıkıp arkadaşlarla yine geziyorduk o kadarda odun değildik ama onlar benim gezdiğim kadar evde durunca o yatmak için, garip geliyordu. Yaş 20 ye geldiğinde programlamadan ve web sitelerinden güzel para kazanmaya başlayınca babam gece dayanamayıp uyandırdı dediği cümle şu "Galiba geceleri uyumadığına değdi he" :D sana katılıyorum kardeşim.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pcorsan -- 1 Ekim 2008; 15:33:39 >

I
17 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: Ali777

Arkadaslar sizde iyice vurdunuz ya...

Muhendislik fakultesine gidin ve mufredati bir gorun, sonra konusun bence... Universite bilgisayar muhendislerini piyasa programlari yazacak sekilde hazirlamiyor, muhendislikten anladiginiz olay farkli. Sizlerin piyasada gordugunuz programlama araclaridir, ve her aracin kendine ozgu bir arabirimi vardir. Universite muhendisi tek bir arabirimini kullanacak sekilde egitmiyor, muhendise her ortam icin gerekli bir alt-yapi hazirliyor.

Bilgisayar muhendisliginin tarihini ne kadar bildiginizi ispatladiniz iste.... Bill Gates ve Steve Jobs dunya bilgisayar tarihinde en basarili iki pazarlama adamidir. Bunlar ayni zamanda cocuk yastan beri program yazdiklari icin iyi programcidir, ama onlarin sirketlerinin basarili olmasinin tek sebebi iyi pazarlama adami olmasidir....

Bugun cevrenizde kullandiginiz herseyin altinda universite ve arastirma vardir. Sabahlara kadar labaratuvarlarda odev ve tez hazirlamadiginiz icin bunlari bilmezsiniz.

Bilgisayar programciligi hedef degildir, aractir. Program bir fikrin bilgisayar diline dokulmesidir, bu araclari kimler ne zaman nasil icaat etti? Zamaninda matematik problemlerini cozmek icin matematikciler algoritma ile ilgileniyormus, sonra elektronikciler mekanik makineden elektronik makineye gecmis ve oyle baslamis. Bugunku teknolojinin temeli ordu ve akademik arastirmadir.


Son derece doğru.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
17 yıl
Onbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: ISIS


quote:

Orjinalden alıntı: Ali777

Arkadaslar sizde iyice vurdunuz ya...

Muhendislik fakultesine gidin ve mufredati bir gorun, sonra konusun bence... Universite bilgisayar muhendislerini piyasa programlari yazacak sekilde hazirlamiyor, muhendislikten anladiginiz olay farkli. Sizlerin piyasada gordugunuz programlama araclaridir, ve her aracin kendine ozgu bir arabirimi vardir. Universite muhendisi tek bir arabirimini kullanacak sekilde egitmiyor, muhendise her ortam icin gerekli bir alt-yapi hazirliyor.

Bilgisayar muhendisliginin tarihini ne kadar bildiginizi ispatladiniz iste.... Bill Gates ve Steve Jobs dunya bilgisayar tarihinde en basarili iki pazarlama adamidir. Bunlar ayni zamanda cocuk yastan beri program yazdiklari icin iyi programcidir, ama onlarin sirketlerinin basarili olmasinin tek sebebi iyi pazarlama adami olmasidir....

Bugun cevrenizde kullandiginiz herseyin altinda universite ve arastirma vardir. Sabahlara kadar labaratuvarlarda odev ve tez hazirlamadiginiz icin bunlari bilmezsiniz.

Bilgisayar programciligi hedef degildir, aractir. Program bir fikrin bilgisayar diline dokulmesidir, bu araclari kimler ne zaman nasil icaat etti? Zamaninda matematik problemlerini cozmek icin matematikciler algoritma ile ilgileniyormus, sonra elektronikciler mekanik makineden elektronik makineye gecmis ve oyle baslamis. Bugunku teknolojinin temeli ordu ve akademik arastirmadir.


Son derece doğru.


Müfredatı verilen eğitimi çok iyi biliyorum ev arkadaşlarımdan. Her ortam için alt yapı hazırlıyor diyorsunda neyin altyapısı ? yukarıdaki paragraftan anlaşılan birkaç şey var 1-orada bilgisayar adı altında gereksiz kısımlar öğretiliyor 2- bilgisayarın herşeyi ön hazırlık olarak anlatılıyor. mantığı kavratılıyor. üniden mezun oluyorsun. herşeyden azcık birşey bildiğin için hiçbirşey yapamıyorsun. bir okadarda mantığı ilerletmeye çalışıyorsun 3-bu çevremizde kullandığımız herşey derken programlardan mı bahsediyorsun eğer öyle ise biraz komik.Çünkü araştırsa ne olur adobeyi araştırmasa ne olur. O yazıpta önüme sunmadıktan sonra. zaten kullanıyoruz. Ama geri kalan herşeyden bahsediyor ise gereksiz bir cümle. Çünkü konu ile alakasız. veya mühendislikte her bişey anlatılıyor.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
I
17 yıl
Yüzbaşı

Madem biraz daha ayrıntıya gireceğiz;
başlayalım o zaman...

Ben bilgisayar bilimleri mühendisliği okudum.
Yani bizzat bu zorluğu yaşadım.
Sistem çözümleme ağırlıklı okuduk.
Yazılıma ilişkin çok fazla konu gördük.
Bunları sınavlarda bir güzel sordular..
Bölüm derslerinin sınavlarının diyebilirim ki %80'i
kitap-defter açık olurdu. Ve genelde TEK soru olurdu.
Yaptın mı geçtin; yapamadın-kaldın.
Bu arada, her 15 günde bir, ödev hazırlayıp verirdik.
Soruya ilişkin araştırma yaparsın, önceden bulunmuş
çözümlerle kendi özgün çözümlerini birleştirip kısa bir "çözüm raporu" sunarsın;
bundan not alırsın, daha sonra bu raporu "gerçekleştirip" yani programını yazıp
derleyip, doğru sonucu alınca da ne kadar sürede ne yaptığını açıklayarak
bir rapor daha hazırlayıp sunarsın ve ondan da not alırsın..
- bu kadar acımasız ve basit idi-

Öğretilen içerik hem Türkçe hem de İngilizce idi.
Bilgisayar terimi ilk kez bizim bölümde
telaffuz edildi örneğin..

Öğretilen pekçok "şey" bugün etrafımızda olan şeylerdir.
yazılım teknikleri, donanım yapısı, veritabanı tasarımı vs.vs.vs.

1-
Biz bunları boş yere öğrenmedik. Becerikli olanlarımız
kendilerini geliştirmeye çalıştı, diğerleri belli bir noktada kaldılar.
Pek çoğunuz, yazılım tekniklerinden bi'haber program yazıyorsunuz.
monte carlo, round robin ... zamanında bulunmuş akıllı çözüm yöntemleri..
Kaçınızın bunlardan haberi var?
Biraz daha ileri gidelim, yapay zekaya merak salan arkadaşlar için soruyorum:
neural networks, genetic algoritmalar ne işe yarar ki..?
Kaç tane sıralama algoritması vardır, ve hangisi hangi ortamda
daha avantajlıdır..
Bunları "ukalalık" taslamak için yazmıyorum.
Ama önceki araştırmaları bilmeden, koskoca okyanusta
yolunu nasıl bulacaksın..

Bunlar mı boş yere öğretildi ?

2-
Bilgisayar bilimleri müh. içinde "sibernetik" olan bir kavramdır.
Sibernetik, makine-makine ; makine-insan ve insan-insan iletişimini
içerir. Davranış bilimleri de okuduk, antropoloji de gördük.
"her şeyden az az verip mezun olmak" doğru bir gözlem;
adamlar sana dünyanın teknolojisini öğretmeye kalksalar, yıllar yetmez.
Onun yerine "nosyon" kazanmanıza ve bilgiye nasıl ulaşabileceğinize odaklanmışlar.
Bugün elinizde o kadar çok imkan var ki; bizim zamanımızda PC'ler daha
satılmaya başlanmamıştı, internetin adı okunmuyordu...
Lütfedip araştıracak ve kendinizi geliştireceksiniz.
Üniversite Lise değildir. Artık burada kendi başınıza
araştırma yapıp, önceki çalışmalarda neler yapılmış
öğrenmek ve bilmek zorundasınız - bunun şakası yok.

Üniversite, hayata atılmadan önceki son sığınağınızdır,
burada size verilenlere çok dikkat etmelisiniz,
yoksa sudan çıkmış balığa dönersiniz.

Hayatta her şeyi öğrenmemiz daha doğrusu tecrübe etmemiz
olanaksızdır.. O kadar vaktimiz yok. Başkalarının deneyimlerinden
sonuçlar çıkartmak ve bu deneyimleri küçümsememek zorundayız.

3-
Ali777 adlı arkadaşın bahsettiği "bugün kullanılan herşeyin altında araştırma-üniv. var"
cümlesinden çok kısıtlı bir anlam çıkarmışsın..
Belki "her şey" değil ama; kritik bir çok şeyin kökeninde araştırma vardır
bu bir gerçek.
Mühendislik ise biraz farklı.. Bir mühendise, söz gelimi PI sayısını
kullanacaksa, noktadan sonra kaçıncı hanede durması gerektiği
anlatılır. Bu biraz da yaşayarak öğrenilir.
Deneyim burada her şeyden daha önemli hale gelir..
Kişi bu nosyonu öğrenmek ve hayatına aktarmak
zorundadır; ancak o zaman mühendis olabilir. Yoksa,
diplomasında yazdığı için değil.


Biraz sert ifadeler olduysa kusura bakmayın;
biz kolay bir eğitimden geçmedik; gerçekten zordu.
Üstelik cebinde 2 kuruş parayla okumak daha da zordu
(3 kuruş bile değil !).
Ben ortalama bir öğrenciydim. Buna rağmen, mezun olduktan sonra
çok güzel projeler yaptığımı söyleyebilirim.
Şimdi bu eğitimin hiç bir anlamı olmadığını söylemeniz,
biraz üzücü ve pek çok mühendis bunu hakaret sayabilir.
İnsanlar bu konularda çok uğraş veriyor, çabalıyor, üretiyor.
Bunları bir cümleyle yok sayamazsınız...

Meslekler içinde, belki de en nankörü, en acımasızı
bilgisayar mühendisliğidir..
Bir doktorun ilaç yazma yetkisi vardır.
Bir avukatın temsil, savunma hakkı vardır ve bilirkişilik yapabilir.
Bir muhasebeci tutmak zorundasınız, o olmadan şirket yönetemezsiniz.
Bir mimar evinizin çizimini yapar, evinizin kontrolörlüğünü yapar.
Ev biter siz değişikliklik yapmak isterseniz onun onayını almak zorundasınızdır.
Bu liste uzar gider.
Ama bil.müh.lerinin ne bir odaları vardır, ne de imza-kaşe yetkileri bulunur.
Üstelik herhangi biri onun mesleğini yapabilir.
Bu o kadar kolaydır ki, insan kolayca "böyle bir meslek için okul okumaya ne gerek var"
diyebilir; haklıdır da - eğer yüzeysel gözlem yapıyorsa..
Yazdığı programlar elle tutulup, gözle görülen bir şey değildir.
Elektrik yoksa, eseri de yoktur.
Üstelik eseri, kopyalanıp bedava dağıtılabilir.
Bir yılda geliştirdiği bir yazılımın demosu, 5 dakikada biter insanlar
"bir sene boyunca bunu mu yaptın" derler...


Bu mesaja 1 cevap geldi.
İ
17 yıl
Binbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: ISIS

Madem biraz daha ayrıntıya gireceğiz;
başlayalım o zaman...

Ben bilgisayar bilimleri mühendisliği okudum.
Yani bizzat bu zorluğu yaşadım.
Sistem çözümleme ağırlıklı okuduk.
Yazılıma ilişkin çok fazla konu gördük.
Bunları sınavlarda bir güzel sordular..
Bölüm derslerinin sınavlarının diyebilirim ki %80'i
kitap-defter açık olurdu. Ve genelde TEK soru olurdu.
Yaptın mı geçtin; yapamadın-kaldın.
Bu arada, her 15 günde bir, ödev hazırlayıp verirdik.
Soruya ilişkin araştırma yaparsın, önceden bulunmuş
çözümlerle kendi özgün çözümlerini birleştirip kısa bir "çözüm raporu" sunarsın;
bundan not alırsın, daha sonra bu raporu "gerçekleştirip" yani programını yazıp
derleyip, doğru sonucu alınca da ne kadar sürede ne yaptığını açıklayarak
bir rapor daha hazırlayıp sunarsın ve ondan da not alırsın..
- bu kadar acımasız ve basit idi-

Öğretilen içerik hem Türkçe hem de İngilizce idi.
Bilgisayar terimi ilk kez bizim bölümde
telaffuz edildi örneğin..

Öğretilen pekçok "şey" bugün etrafımızda olan şeylerdir.
yazılım teknikleri, donanım yapısı, veritabanı tasarımı vs.vs.vs.

1-
Biz bunları boş yere öğrenmedik. Becerikli olanlarımız
kendilerini geliştirmeye çalıştı, diğerleri belli bir noktada kaldılar.
Pek çoğunuz, yazılım tekniklerinden bi'haber program yazıyorsunuz.
monte carlo, round robin ... zamanında bulunmuş akıllı çözüm yöntemleri..
Kaçınızın bunlardan haberi var?
Biraz daha ileri gidelim, yapay zekaya merak salan arkadaşlar için soruyorum:
neural networks, genetic algoritmalar ne işe yarar ki..?
Kaç tane sıralama algoritması vardır, ve hangisi hangi ortamda
daha avantajlıdır..
Bunları "ukalalık" taslamak için yazmıyorum.
Ama önceki araştırmaları bilmeden, koskoca okyanusta
yolunu nasıl bulacaksın..

Bunlar mı boş yere öğretildi ?

2-
Bilgisayar bilimleri müh. içinde "sibernetik" olan bir kavramdır.
Sibernetik, makine-makine ; makine-insan ve insan-insan iletişimini
içerir. Davranış bilimleri de okuduk, antropoloji de gördük.
"her şeyden az az verip mezun olmak" doğru bir gözlem;
adamlar sana dünyanın teknolojisini öğretmeye kalksalar, yıllar yetmez.
Onun yerine "nosyon" kazanmanıza ve bilgiye nasıl ulaşabileceğinize odaklanmışlar.
Bugün elinizde o kadar çok imkan var ki; bizim zamanımızda PC'ler daha
satılmaya başlanmamıştı, internetin adı okunmuyordu...
Lütfedip araştıracak ve kendinizi geliştireceksiniz.
Üniversite Lise değildir. Artık burada kendi başınıza
araştırma yapıp, önceki çalışmalarda neler yapılmış
öğrenmek ve bilmek zorundasınız - bunun şakası yok.

Üniversite, hayata atılmadan önceki son sığınağınızdır,
burada size verilenlere çok dikkat etmelisiniz,
yoksa sudan çıkmış balığa dönersiniz.

Hayatta her şeyi öğrenmemiz daha doğrusu tecrübe etmemiz
olanaksızdır.. O kadar vaktimiz yok. Başkalarının deneyimlerinden
sonuçlar çıkartmak ve bu deneyimleri küçümsememek zorundayız.

3-
Ali777 adlı arkadaşın bahsettiği "bugün kullanılan herşeyin altında araştırma-üniv. var"
cümlesinden çok kısıtlı bir anlam çıkarmışsın..
Belki "her şey" değil ama; kritik bir çok şeyin kökeninde araştırma vardır
bu bir gerçek.
Mühendislik ise biraz farklı.. Bir mühendise, söz gelimi PI sayısını
kullanacaksa, noktadan sonra kaçıncı hanede durması gerektiği
anlatılır. Bu biraz da yaşayarak öğrenilir.
Deneyim burada her şeyden daha önemli hale gelir..
Kişi bu nosyonu öğrenmek ve hayatına aktarmak
zorundadır; ancak o zaman mühendis olabilir. Yoksa,
diplomasında yazdığı için değil.


Biraz sert ifadeler olduysa kusura bakmayın;
biz kolay bir eğitimden geçmedik; gerçekten zordu.
Üstelik cebinde 2 kuruş parayla okumak daha da zordu
(3 kuruş bile değil !).
Ben ortalama bir öğrenciydim. Buna rağmen, mezun olduktan sonra
çok güzel projeler yaptığımı söyleyebilirim.
Şimdi bu eğitimin hiç bir anlamı olmadığını söylemeniz,
biraz üzücü ve pek çok mühendis bunu hakaret sayabilir.
İnsanlar bu konularda çok uğraş veriyor, çabalıyor, üretiyor.
Bunları bir cümleyle yok sayamazsınız...

Meslekler içinde, belki de en nankörü, en acımasızı
bilgisayar mühendisliğidir..
Bir doktorun ilaç yazma yetkisi vardır.
Bir avukatın temsil, savunma hakkı vardır ve bilirkişilik yapabilir.
Bir muhasebeci tutmak zorundasınız, o olmadan şirket yönetemezsiniz.
Bir mimar evinizin çizimini yapar, evinizin kontrolörlüğünü yapar.
Ev biter siz değişikliklik yapmak isterseniz onun onayını almak zorundasınızdır.
Bu liste uzar gider.
Ama bil.müh.lerinin ne bir odaları vardır, ne de imza-kaşe yetkileri bulunur.
Üstelik herhangi biri onun mesleğini yapabilir.
Bu o kadar kolaydır ki, insan kolayca "böyle bir meslek için okul okumaya ne gerek var"
diyebilir; haklıdır da - eğer yüzeysel gözlem yapıyorsa..
Yazdığı programlar elle tutulup, gözle görülen bir şey değildir.
Elektrik yoksa, eseri de yoktur.
Üstelik eseri, kopyalanıp bedava dağıtılabilir.
Bir yılda geliştirdiği bir yazılımın demosu, 5 dakikada biter insanlar
"bir sene boyunca bunu mu yaptın" derler...


Doğrusu dök içini rahatla tarzı bir yazı yazmışsınız :) Ülkemizdeki bütün mühendislik mezunları bence aynı dertlerden muzdarip genel olarak. Ama ben size şunu sormak istiyorum.
"Üniversite de size öğretilen şeyleri ne için öğrendiniz yada öğrenmeye gayret ettiniz ?" Üniversite insanı gerçek hayat şartlarına,iş hayatına hazırlayan bir geçiş ortamı sadece. Ben şu anda Kayseri de çalışıyorum. Bilgisayar yazılımı üzerine doğru dürüst bir eğitimde aldığımı söyleyemem. Ben kendimi iş hayatında okul öncesi ve sonrası hep gerçek işlerle uğraşarak yetiştirdim. Uğraştığım şeyler belki bahsettiğiniz o mantık ve yapay zeka uygulamalarından çok küçük şeylerdi :) . Ama içinde bulunduğum hayat şartlarında bu mesleği icra edebilmek için bana yeterliydi. Uzun yıllar pratik işlerde bazen yetersiz işlerde çalışarak şu an kendimce bir yerlere geldiğimi zannediyorum. Şu anda bir şirkette ABAP programcısıyım , biraz da Java ile ilgileniyorum. Geldiğim noktada bana son derece yeterli geliyor. Varmak istediğim nokta şu "Bence birşeylerin uygulanma biçimine o kadar takılmışsınız ki gerçekte ne için çalışıldığının farkında değilsiniz." :)

Sonuçta programcılıkta her meslek gibi işini seven takip eden meraklı kişilerin başarılı olacağı bir meslek. Bence işin eğitim kısmına gerekenden çok önem veriyorsunuz. O sadece bir etikettir. Hani şöyle bir söz vardır. "Kişiyi elbisesi ile karşılar. Karakteri ile uğurlarsınız". Programcılıkta böyledir yani bir kişi ilgili bir üni. okumuş diye programcılıkta başarılı olacak diye bir kaide yok bence. Bu da her meslek gibi spesifiktir.

Eğer üniversitede hayatınızı teorik biçemler içinde geçirecekseniz. Tezlerle ve teorik yapay zeka kanunlarıyla gönlünüzce uğraşırsınız. Ama benim bildiğim ve gördüğüm iş hayatında bunlar yok. :) Yeni şeyler yapmıyormuyuz geliştirmiyormuyuz yapıyoruz ama bunlarda belirli imkanlar çerçevesinde oluyor. Bazı şeylere mantık ehliyle ve gerçek çerçevelerden bakmak acı vericidir ama olması gerek bu bence.

Önceki yazılarımdan birinde şöyle bir cümle kullanmıştım. "Bu sektörde konuşan çok ama iş yapan az olur." Profiline bir isim bile yazmaya korkarak kim olduğunu saklayarak yazı yazmak kolaydır. Ama hayatın gerçeklerini de görmek lazım. Hayatta her zaman gayret eden ve çalışan insanlar gerçekten başarılı olur.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
17 yıl
Onbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: Aspci79


quote:

Orjinalden alıntı: ISIS

Madem biraz daha ayrıntıya gireceğiz;
başlayalım o zaman...

Ben bilgisayar bilimleri mühendisliği okudum.
Yani bizzat bu zorluğu yaşadım.
Sistem çözümleme ağırlıklı okuduk.
Yazılıma ilişkin çok fazla konu gördük.
Bunları sınavlarda bir güzel sordular..
Bölüm derslerinin sınavlarının diyebilirim ki %80'i
kitap-defter açık olurdu. Ve genelde TEK soru olurdu.
Yaptın mı geçtin; yapamadın-kaldın.
Bu arada, her 15 günde bir, ödev hazırlayıp verirdik.
Soruya ilişkin araştırma yaparsın, önceden bulunmuş
çözümlerle kendi özgün çözümlerini birleştirip kısa bir "çözüm raporu" sunarsın;
bundan not alırsın, daha sonra bu raporu "gerçekleştirip" yani programını yazıp
derleyip, doğru sonucu alınca da ne kadar sürede ne yaptığını açıklayarak
bir rapor daha hazırlayıp sunarsın ve ondan da not alırsın..
- bu kadar acımasız ve basit idi-

Öğretilen içerik hem Türkçe hem de İngilizce idi.
Bilgisayar terimi ilk kez bizim bölümde
telaffuz edildi örneğin..

Öğretilen pekçok "şey" bugün etrafımızda olan şeylerdir.
yazılım teknikleri, donanım yapısı, veritabanı tasarımı vs.vs.vs.

1-
Biz bunları boş yere öğrenmedik. Becerikli olanlarımız
kendilerini geliştirmeye çalıştı, diğerleri belli bir noktada kaldılar.
Pek çoğunuz, yazılım tekniklerinden bi'haber program yazıyorsunuz.
monte carlo, round robin ... zamanında bulunmuş akıllı çözüm yöntemleri..
Kaçınızın bunlardan haberi var?
Biraz daha ileri gidelim, yapay zekaya merak salan arkadaşlar için soruyorum:
neural networks, genetic algoritmalar ne işe yarar ki..?
Kaç tane sıralama algoritması vardır, ve hangisi hangi ortamda
daha avantajlıdır..
Bunları "ukalalık" taslamak için yazmıyorum.
Ama önceki araştırmaları bilmeden, koskoca okyanusta
yolunu nasıl bulacaksın..

Bunlar mı boş yere öğretildi ?

2-
Bilgisayar bilimleri müh. içinde "sibernetik" olan bir kavramdır.
Sibernetik, makine-makine ; makine-insan ve insan-insan iletişimini
içerir. Davranış bilimleri de okuduk, antropoloji de gördük.
"her şeyden az az verip mezun olmak" doğru bir gözlem;
adamlar sana dünyanın teknolojisini öğretmeye kalksalar, yıllar yetmez.
Onun yerine "nosyon" kazanmanıza ve bilgiye nasıl ulaşabileceğinize odaklanmışlar.
Bugün elinizde o kadar çok imkan var ki; bizim zamanımızda PC'ler daha
satılmaya başlanmamıştı, internetin adı okunmuyordu...
Lütfedip araştıracak ve kendinizi geliştireceksiniz.
Üniversite Lise değildir. Artık burada kendi başınıza
araştırma yapıp, önceki çalışmalarda neler yapılmış
öğrenmek ve bilmek zorundasınız - bunun şakası yok.

Üniversite, hayata atılmadan önceki son sığınağınızdır,
burada size verilenlere çok dikkat etmelisiniz,
yoksa sudan çıkmış balığa dönersiniz.

Hayatta her şeyi öğrenmemiz daha doğrusu tecrübe etmemiz
olanaksızdır.. O kadar vaktimiz yok. Başkalarının deneyimlerinden
sonuçlar çıkartmak ve bu deneyimleri küçümsememek zorundayız.

3-
Ali777 adlı arkadaşın bahsettiği "bugün kullanılan herşeyin altında araştırma-üniv. var"
cümlesinden çok kısıtlı bir anlam çıkarmışsın..
Belki "her şey" değil ama; kritik bir çok şeyin kökeninde araştırma vardır
bu bir gerçek.
Mühendislik ise biraz farklı.. Bir mühendise, söz gelimi PI sayısını
kullanacaksa, noktadan sonra kaçıncı hanede durması gerektiği
anlatılır. Bu biraz da yaşayarak öğrenilir.
Deneyim burada her şeyden daha önemli hale gelir..
Kişi bu nosyonu öğrenmek ve hayatına aktarmak
zorundadır; ancak o zaman mühendis olabilir. Yoksa,
diplomasında yazdığı için değil.


Biraz sert ifadeler olduysa kusura bakmayın;
biz kolay bir eğitimden geçmedik; gerçekten zordu.
Üstelik cebinde 2 kuruş parayla okumak daha da zordu
(3 kuruş bile değil !).
Ben ortalama bir öğrenciydim. Buna rağmen, mezun olduktan sonra
çok güzel projeler yaptığımı söyleyebilirim.
Şimdi bu eğitimin hiç bir anlamı olmadığını söylemeniz,
biraz üzücü ve pek çok mühendis bunu hakaret sayabilir.
İnsanlar bu konularda çok uğraş veriyor, çabalıyor, üretiyor.
Bunları bir cümleyle yok sayamazsınız...

Meslekler içinde, belki de en nankörü, en acımasızı
bilgisayar mühendisliğidir..
Bir doktorun ilaç yazma yetkisi vardır.
Bir avukatın temsil, savunma hakkı vardır ve bilirkişilik yapabilir.
Bir muhasebeci tutmak zorundasınız, o olmadan şirket yönetemezsiniz.
Bir mimar evinizin çizimini yapar, evinizin kontrolörlüğünü yapar.
Ev biter siz değişikliklik yapmak isterseniz onun onayını almak zorundasınızdır.
Bu liste uzar gider.
Ama bil.müh.lerinin ne bir odaları vardır, ne de imza-kaşe yetkileri bulunur.
Üstelik herhangi biri onun mesleğini yapabilir.
Bu o kadar kolaydır ki, insan kolayca "böyle bir meslek için okul okumaya ne gerek var"
diyebilir; haklıdır da - eğer yüzeysel gözlem yapıyorsa..
Yazdığı programlar elle tutulup, gözle görülen bir şey değildir.
Elektrik yoksa, eseri de yoktur.
Üstelik eseri, kopyalanıp bedava dağıtılabilir.
Bir yılda geliştirdiği bir yazılımın demosu, 5 dakikada biter insanlar
"bir sene boyunca bunu mu yaptın" derler...


Doğrusu dök içini rahatla tarzı bir yazı yazmışsınız :) Ülkemizdeki bütün mühendislik mezunları bence aynı dertlerden muzdarip genel olarak. Ama ben size şunu sormak istiyorum.
"Üniversite de size öğretilen şeyleri ne için öğrendiniz yada öğrenmeye gayret ettiniz ?" Üniversite insanı gerçek hayat şartlarına,iş hayatına hazırlayan bir geçiş ortamı sadece. Ben şu anda Kayseri de çalışıyorum. Bilgisayar yazılımı üzerine doğru dürüst bir eğitimde aldığımı söyleyemem. Ben kendimi iş hayatında okul öncesi ve sonrası hep gerçek işlerle uğraşarak yetiştirdim. Uğraştığım şeyler belki bahsettiğiniz o mantık ve yapay zeka uygulamalarından çok küçük şeylerdi :) . Ama içinde bulunduğum hayat şartlarında bu mesleği icra edebilmek için bana yeterliydi. Uzun yıllar pratik işlerde bazen yetersiz işlerde çalışarak şu an kendimce bir yerlere geldiğimi zannediyorum. Şu anda bir şirkette ABAP programcısıyım , biraz da Java ile ilgileniyorum. Geldiğim noktada bana son derece yeterli geliyor. Varmak istediğim nokta şu "Bence birşeylerin uygulanma biçimine o kadar takılmışsınız ki gerçekte ne için çalışıldığının farkında değilsiniz." :)

Sonuçta programcılıkta her meslek gibi işini seven takip eden meraklı kişilerin başarılı olacağı bir meslek. Bence işin eğitim kısmına gerekenden çok önem veriyorsunuz. O sadece bir etikettir. Hani şöyle bir söz vardır. "Kişiyi elbisesi ile karşılar. Karakteri ile uğurlarsınız". Programcılıkta böyledir yani bir kişi ilgili bir üni. okumuş diye programcılıkta başarılı olacak diye bir kaide yok bence. Bu da her meslek gibi spesifiktir.

Eğer üniversitede hayatınızı teorik biçemler içinde geçirecekseniz. Tezlerle ve teorik yapay zeka kanunlarıyla gönlünüzce uğraşırsınız. Ama benim bildiğim ve gördüğüm iş hayatında bunlar yok. :) Yeni şeyler yapmıyormuyuz geliştirmiyormuyuz yapıyoruz ama bunlarda belirli imkanlar çerçevesinde oluyor. Bazı şeylere mantık ehliyle ve gerçek çerçevelerden bakmak acı vericidir ama olması gerek bu bence.

Önceki yazılarımdan birinde şöyle bir cümle kullanmıştım. "Bu sektörde konuşan çok ama iş yapan az olur." Profiline bir isim bile yazmaya korkarak kim olduğunu saklayarak yazı yazmak kolaydır. Ama hayatın gerçeklerini de görmek lazım. Hayatta her zaman gayret eden ve çalışan insanlar gerçekten başarılı olur.


ISIS Güzel açıklama yapmışın sağol. Baştaki gülücükler sana değil. Ama gerçekten okumak başka ama senin anlattığın o teoriler gerçekten saçma ki ben biliyorum. Abi okumak yanlış değil. Verilen eğitimin içinde yanlışlıklar var. O öğreniklerin kültürden öteye gitmiyor sen mühendissin. O biraz farklı konu. Senin anlattığına göre. Programlamacılıkta üniversitedeki müfredatı uygulasan yandınki ne yandın. 4 yıl sonunda her dille hesap makinesi yazarsın. Ondan ötye gitmezzz. :D He bazıları diyecek kendini de geliştirmen gerek bi programlama mantığını öğrenmek zor değil. hele birde yatkınsan. Sonra algoritma düşünce tarzın varsa deme keyfine. Ama 4 yıl bilmesi gerekeni değil öğretilmesini isteneni öğretiyorlar. Neyse abiler gerçekten kalp kırmaya gerenk yok. Çok biliyorsanız çalıştığınız gecelerdeki yaptığınız programları gösterirsiniz. veya ben okumadan senden çok biliyorum dediğiniz bilginizi kodlara dökeriniz. Yani öğretileni veya öğrendiklernizi koda dökün. Gerisi biraz saçma ve boş.


Bu mesaja 2 cevap geldi.
B
17 yıl
Yarbay

@pcorsan bu hesap makinelerine takılmanı anlıyamadım bu arada meraktan soruyorum sen ne okudun?



S
17 yıl
Teğmen

quote:

Orjinalden alıntı: pcorsan


quote:

Orjinalden alıntı: Aspci79


quote:

Orjinalden alıntı: ISIS

Madem biraz daha ayrıntıya gireceğiz;
başlayalım o zaman...

Ben bilgisayar bilimleri mühendisliği okudum.
Yani bizzat bu zorluğu yaşadım.
Sistem çözümleme ağırlıklı okuduk.
Yazılıma ilişkin çok fazla konu gördük.
Bunları sınavlarda bir güzel sordular..
Bölüm derslerinin sınavlarının diyebilirim ki %80'i
kitap-defter açık olurdu. Ve genelde TEK soru olurdu.
Yaptın mı geçtin; yapamadın-kaldın.
Bu arada, her 15 günde bir, ödev hazırlayıp verirdik.
Soruya ilişkin araştırma yaparsın, önceden bulunmuş
çözümlerle kendi özgün çözümlerini birleştirip kısa bir "çözüm raporu" sunarsın;
bundan not alırsın, daha sonra bu raporu "gerçekleştirip" yani programını yazıp
derleyip, doğru sonucu alınca da ne kadar sürede ne yaptığını açıklayarak
bir rapor daha hazırlayıp sunarsın ve ondan da not alırsın..
- bu kadar acımasız ve basit idi-

Öğretilen içerik hem Türkçe hem de İngilizce idi.
Bilgisayar terimi ilk kez bizim bölümde
telaffuz edildi örneğin..

Öğretilen pekçok "şey" bugün etrafımızda olan şeylerdir.
yazılım teknikleri, donanım yapısı, veritabanı tasarımı vs.vs.vs.

1-
Biz bunları boş yere öğrenmedik. Becerikli olanlarımız
kendilerini geliştirmeye çalıştı, diğerleri belli bir noktada kaldılar.
Pek çoğunuz, yazılım tekniklerinden bi'haber program yazıyorsunuz.
monte carlo, round robin ... zamanında bulunmuş akıllı çözüm yöntemleri..
Kaçınızın bunlardan haberi var?
Biraz daha ileri gidelim, yapay zekaya merak salan arkadaşlar için soruyorum:
neural networks, genetic algoritmalar ne işe yarar ki..?
Kaç tane sıralama algoritması vardır, ve hangisi hangi ortamda
daha avantajlıdır..
Bunları "ukalalık" taslamak için yazmıyorum.
Ama önceki araştırmaları bilmeden, koskoca okyanusta
yolunu nasıl bulacaksın..

Bunlar mı boş yere öğretildi ?

2-
Bilgisayar bilimleri müh. içinde "sibernetik" olan bir kavramdır.
Sibernetik, makine-makine ; makine-insan ve insan-insan iletişimini
içerir. Davranış bilimleri de okuduk, antropoloji de gördük.
"her şeyden az az verip mezun olmak" doğru bir gözlem;
adamlar sana dünyanın teknolojisini öğretmeye kalksalar, yıllar yetmez.
Onun yerine "nosyon" kazanmanıza ve bilgiye nasıl ulaşabileceğinize odaklanmışlar.
Bugün elinizde o kadar çok imkan var ki; bizim zamanımızda PC'ler daha
satılmaya başlanmamıştı, internetin adı okunmuyordu...
Lütfedip araştıracak ve kendinizi geliştireceksiniz.
Üniversite Lise değildir. Artık burada kendi başınıza
araştırma yapıp, önceki çalışmalarda neler yapılmış
öğrenmek ve bilmek zorundasınız - bunun şakası yok.

Üniversite, hayata atılmadan önceki son sığınağınızdır,
burada size verilenlere çok dikkat etmelisiniz,
yoksa sudan çıkmış balığa dönersiniz.

Hayatta her şeyi öğrenmemiz daha doğrusu tecrübe etmemiz
olanaksızdır.. O kadar vaktimiz yok. Başkalarının deneyimlerinden
sonuçlar çıkartmak ve bu deneyimleri küçümsememek zorundayız.

3-
Ali777 adlı arkadaşın bahsettiği "bugün kullanılan herşeyin altında araştırma-üniv. var"
cümlesinden çok kısıtlı bir anlam çıkarmışsın..
Belki "her şey" değil ama; kritik bir çok şeyin kökeninde araştırma vardır
bu bir gerçek.
Mühendislik ise biraz farklı.. Bir mühendise, söz gelimi PI sayısını
kullanacaksa, noktadan sonra kaçıncı hanede durması gerektiği
anlatılır. Bu biraz da yaşayarak öğrenilir.
Deneyim burada her şeyden daha önemli hale gelir..
Kişi bu nosyonu öğrenmek ve hayatına aktarmak
zorundadır; ancak o zaman mühendis olabilir. Yoksa,
diplomasında yazdığı için değil.


Biraz sert ifadeler olduysa kusura bakmayın;
biz kolay bir eğitimden geçmedik; gerçekten zordu.
Üstelik cebinde 2 kuruş parayla okumak daha da zordu
(3 kuruş bile değil !).
Ben ortalama bir öğrenciydim. Buna rağmen, mezun olduktan sonra
çok güzel projeler yaptığımı söyleyebilirim.
Şimdi bu eğitimin hiç bir anlamı olmadığını söylemeniz,
biraz üzücü ve pek çok mühendis bunu hakaret sayabilir.
İnsanlar bu konularda çok uğraş veriyor, çabalıyor, üretiyor.
Bunları bir cümleyle yok sayamazsınız...

Meslekler içinde, belki de en nankörü, en acımasızı
bilgisayar mühendisliğidir..
Bir doktorun ilaç yazma yetkisi vardır.
Bir avukatın temsil, savunma hakkı vardır ve bilirkişilik yapabilir.
Bir muhasebeci tutmak zorundasınız, o olmadan şirket yönetemezsiniz.
Bir mimar evinizin çizimini yapar, evinizin kontrolörlüğünü yapar.
Ev biter siz değişikliklik yapmak isterseniz onun onayını almak zorundasınızdır.
Bu liste uzar gider.
Ama bil.müh.lerinin ne bir odaları vardır, ne de imza-kaşe yetkileri bulunur.
Üstelik herhangi biri onun mesleğini yapabilir.
Bu o kadar kolaydır ki, insan kolayca "böyle bir meslek için okul okumaya ne gerek var"
diyebilir; haklıdır da - eğer yüzeysel gözlem yapıyorsa..
Yazdığı programlar elle tutulup, gözle görülen bir şey değildir.
Elektrik yoksa, eseri de yoktur.
Üstelik eseri, kopyalanıp bedava dağıtılabilir.
Bir yılda geliştirdiği bir yazılımın demosu, 5 dakikada biter insanlar
"bir sene boyunca bunu mu yaptın" derler...


Doğrusu dök içini rahatla tarzı bir yazı yazmışsınız :) Ülkemizdeki bütün mühendislik mezunları bence aynı dertlerden muzdarip genel olarak. Ama ben size şunu sormak istiyorum.
"Üniversite de size öğretilen şeyleri ne için öğrendiniz yada öğrenmeye gayret ettiniz ?" Üniversite insanı gerçek hayat şartlarına,iş hayatına hazırlayan bir geçiş ortamı sadece. Ben şu anda Kayseri de çalışıyorum. Bilgisayar yazılımı üzerine doğru dürüst bir eğitimde aldığımı söyleyemem. Ben kendimi iş hayatında okul öncesi ve sonrası hep gerçek işlerle uğraşarak yetiştirdim. Uğraştığım şeyler belki bahsettiğiniz o mantık ve yapay zeka uygulamalarından çok küçük şeylerdi :) . Ama içinde bulunduğum hayat şartlarında bu mesleği icra edebilmek için bana yeterliydi. Uzun yıllar pratik işlerde bazen yetersiz işlerde çalışarak şu an kendimce bir yerlere geldiğimi zannediyorum. Şu anda bir şirkette ABAP programcısıyım , biraz da Java ile ilgileniyorum. Geldiğim noktada bana son derece yeterli geliyor. Varmak istediğim nokta şu "Bence birşeylerin uygulanma biçimine o kadar takılmışsınız ki gerçekte ne için çalışıldığının farkında değilsiniz." :)

Sonuçta programcılıkta her meslek gibi işini seven takip eden meraklı kişilerin başarılı olacağı bir meslek. Bence işin eğitim kısmına gerekenden çok önem veriyorsunuz. O sadece bir etikettir. Hani şöyle bir söz vardır. "Kişiyi elbisesi ile karşılar. Karakteri ile uğurlarsınız". Programcılıkta böyledir yani bir kişi ilgili bir üni. okumuş diye programcılıkta başarılı olacak diye bir kaide yok bence. Bu da her meslek gibi spesifiktir.

Eğer üniversitede hayatınızı teorik biçemler içinde geçirecekseniz. Tezlerle ve teorik yapay zeka kanunlarıyla gönlünüzce uğraşırsınız. Ama benim bildiğim ve gördüğüm iş hayatında bunlar yok. :) Yeni şeyler yapmıyormuyuz geliştirmiyormuyuz yapıyoruz ama bunlarda belirli imkanlar çerçevesinde oluyor. Bazı şeylere mantık ehliyle ve gerçek çerçevelerden bakmak acı vericidir ama olması gerek bu bence.

Önceki yazılarımdan birinde şöyle bir cümle kullanmıştım. "Bu sektörde konuşan çok ama iş yapan az olur." Profiline bir isim bile yazmaya korkarak kim olduğunu saklayarak yazı yazmak kolaydır. Ama hayatın gerçeklerini de görmek lazım. Hayatta her zaman gayret eden ve çalışan insanlar gerçekten başarılı olur.


ISIS Güzel açıklama yapmışın sağol. Baştaki gülücükler sana değil. Ama gerçekten okumak başka ama senin anlattığın o teoriler gerçekten saçma ki ben biliyorum. Abi okumak yanlış değil. Verilen eğitimin içinde yanlışlıklar var. O öğreniklerin kültürden öteye gitmiyor sen mühendissin. O biraz farklı konu. Senin anlattığına göre. Programlamacılıkta üniversitedeki müfredatı uygulasan yandınki ne yandın. 4 yıl sonunda her dille hesap makinesi yazarsın. Ondan ötye gitmezzz. :D He bazıları diyecek kendini de geliştirmen gerek bi programlama mantığını öğrenmek zor değil. hele birde yatkınsan. Sonra algoritma düşünce tarzın varsa deme keyfine. Ama 4 yıl bilmesi gerekeni değil öğretilmesini isteneni öğretiyorlar. Neyse abiler gerçekten kalp kırmaya gerenk yok. Çok biliyorsanız çalıştığınız gecelerdeki yaptığınız programları gösterirsiniz. veya ben okumadan senden çok biliyorum dediğiniz bilginizi kodlara dökeriniz. Yani öğretileni veya öğrendiklernizi koda dökün. Gerisi biraz saçma ve boş.

.. ama üniversitelerde öğretilenlerin hiç birisi boşa değil ama her alanda yoğunlaşamıyınca hemen boşa diyip atıyoruz bir kenara ayrıca algortmayı yani programlamanın mantıgını anlamak hiçte o kadar kolay değildir dediğin gibi hesap makinesi ile bitseydi iş kimler programcı derdi kendine kimler ama hiç bir zaman mühendisler sevilmemişlerdir yok işte sadece imza atar birşay yaptıgı yok siz onların tasarlaıdıg sistemler tasarlıyabiliyor musunuz ki? Kodlamak zor değil altyapıyı oluşturmak zor bir mühendis bu bilgisayar mühendisi de olmak zorunda değil eğer gerçekten mühendislik fakültesini layıkıyla kalmadan bitirmiş ise o sonrazdan da yazılım öğrenip daha üst seviyelere çıkabilir programcılardan iş ki istesin.. Şunu da hatırlatayım meslek liselerinde verilen eğitim teknik eğitim fakültelerinde gösterilen eğitimden daha yüksektir ama mühendislk apayrı bu bir farklı tartışma ama o yüzden teknik eğitim faültesi mezunları mühendislik ünvanı alamıyorlar yoksa bilgisayar programcılığı yapmayan mı yok yani anlayacagınız mühendis diploması size çok dğerler katıyor.. ama kimse bunlara göre yargılanmamalı


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
17 yıl
Onbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: Ulas_KAMACI


quote:

Orjinalden alıntı: pcorsan


quote:

Orjinalden alıntı: Aspci79


quote:

Orjinalden alıntı: ISIS

Madem biraz daha ayrıntıya gireceğiz;
başlayalım o zaman...

Ben bilgisayar bilimleri mühendisliği okudum.
Yani bizzat bu zorluğu yaşadım.
Sistem çözümleme ağırlıklı okuduk.
Yazılıma ilişkin çok fazla konu gördük.
Bunları sınavlarda bir güzel sordular..
Bölüm derslerinin sınavlarının diyebilirim ki %80'i
kitap-defter açık olurdu. Ve genelde TEK soru olurdu.
Yaptın mı geçtin; yapamadın-kaldın.
Bu arada, her 15 günde bir, ödev hazırlayıp verirdik.
Soruya ilişkin araştırma yaparsın, önceden bulunmuş
çözümlerle kendi özgün çözümlerini birleştirip kısa bir "çözüm raporu" sunarsın;
bundan not alırsın, daha sonra bu raporu "gerçekleştirip" yani programını yazıp
derleyip, doğru sonucu alınca da ne kadar sürede ne yaptığını açıklayarak
bir rapor daha hazırlayıp sunarsın ve ondan da not alırsın..
- bu kadar acımasız ve basit idi-

Öğretilen içerik hem Türkçe hem de İngilizce idi.
Bilgisayar terimi ilk kez bizim bölümde
telaffuz edildi örneğin..

Öğretilen pekçok "şey" bugün etrafımızda olan şeylerdir.
yazılım teknikleri, donanım yapısı, veritabanı tasarımı vs.vs.vs.

1-
Biz bunları boş yere öğrenmedik. Becerikli olanlarımız
kendilerini geliştirmeye çalıştı, diğerleri belli bir noktada kaldılar.
Pek çoğunuz, yazılım tekniklerinden bi'haber program yazıyorsunuz.
monte carlo, round robin ... zamanında bulunmuş akıllı çözüm yöntemleri..
Kaçınızın bunlardan haberi var?
Biraz daha ileri gidelim, yapay zekaya merak salan arkadaşlar için soruyorum:
neural networks, genetic algoritmalar ne işe yarar ki..?
Kaç tane sıralama algoritması vardır, ve hangisi hangi ortamda
daha avantajlıdır..
Bunları "ukalalık" taslamak için yazmıyorum.
Ama önceki araştırmaları bilmeden, koskoca okyanusta
yolunu nasıl bulacaksın..

Bunlar mı boş yere öğretildi ?

2-
Bilgisayar bilimleri müh. içinde "sibernetik" olan bir kavramdır.
Sibernetik, makine-makine ; makine-insan ve insan-insan iletişimini
içerir. Davranış bilimleri de okuduk, antropoloji de gördük.
"her şeyden az az verip mezun olmak" doğru bir gözlem;
adamlar sana dünyanın teknolojisini öğretmeye kalksalar, yıllar yetmez.
Onun yerine "nosyon" kazanmanıza ve bilgiye nasıl ulaşabileceğinize odaklanmışlar.
Bugün elinizde o kadar çok imkan var ki; bizim zamanımızda PC'ler daha
satılmaya başlanmamıştı, internetin adı okunmuyordu...
Lütfedip araştıracak ve kendinizi geliştireceksiniz.
Üniversite Lise değildir. Artık burada kendi başınıza
araştırma yapıp, önceki çalışmalarda neler yapılmış
öğrenmek ve bilmek zorundasınız - bunun şakası yok.

Üniversite, hayata atılmadan önceki son sığınağınızdır,
burada size verilenlere çok dikkat etmelisiniz,
yoksa sudan çıkmış balığa dönersiniz.

Hayatta her şeyi öğrenmemiz daha doğrusu tecrübe etmemiz
olanaksızdır.. O kadar vaktimiz yok. Başkalarının deneyimlerinden
sonuçlar çıkartmak ve bu deneyimleri küçümsememek zorundayız.

3-
Ali777 adlı arkadaşın bahsettiği "bugün kullanılan herşeyin altında araştırma-üniv. var"
cümlesinden çok kısıtlı bir anlam çıkarmışsın..
Belki "her şey" değil ama; kritik bir çok şeyin kökeninde araştırma vardır
bu bir gerçek.
Mühendislik ise biraz farklı.. Bir mühendise, söz gelimi PI sayısını
kullanacaksa, noktadan sonra kaçıncı hanede durması gerektiği
anlatılır. Bu biraz da yaşayarak öğrenilir.
Deneyim burada her şeyden daha önemli hale gelir..
Kişi bu nosyonu öğrenmek ve hayatına aktarmak
zorundadır; ancak o zaman mühendis olabilir. Yoksa,
diplomasında yazdığı için değil.


Biraz sert ifadeler olduysa kusura bakmayın;
biz kolay bir eğitimden geçmedik; gerçekten zordu.
Üstelik cebinde 2 kuruş parayla okumak daha da zordu
(3 kuruş bile değil !).
Ben ortalama bir öğrenciydim. Buna rağmen, mezun olduktan sonra
çok güzel projeler yaptığımı söyleyebilirim.
Şimdi bu eğitimin hiç bir anlamı olmadığını söylemeniz,
biraz üzücü ve pek çok mühendis bunu hakaret sayabilir.
İnsanlar bu konularda çok uğraş veriyor, çabalıyor, üretiyor.
Bunları bir cümleyle yok sayamazsınız...

Meslekler içinde, belki de en nankörü, en acımasızı
bilgisayar mühendisliğidir..
Bir doktorun ilaç yazma yetkisi vardır.
Bir avukatın temsil, savunma hakkı vardır ve bilirkişilik yapabilir.
Bir muhasebeci tutmak zorundasınız, o olmadan şirket yönetemezsiniz.
Bir mimar evinizin çizimini yapar, evinizin kontrolörlüğünü yapar.
Ev biter siz değişikliklik yapmak isterseniz onun onayını almak zorundasınızdır.
Bu liste uzar gider.
Ama bil.müh.lerinin ne bir odaları vardır, ne de imza-kaşe yetkileri bulunur.
Üstelik herhangi biri onun mesleğini yapabilir.
Bu o kadar kolaydır ki, insan kolayca "böyle bir meslek için okul okumaya ne gerek var"
diyebilir; haklıdır da - eğer yüzeysel gözlem yapıyorsa..
Yazdığı programlar elle tutulup, gözle görülen bir şey değildir.
Elektrik yoksa, eseri de yoktur.
Üstelik eseri, kopyalanıp bedava dağıtılabilir.
Bir yılda geliştirdiği bir yazılımın demosu, 5 dakikada biter insanlar
"bir sene boyunca bunu mu yaptın" derler...


Doğrusu dök içini rahatla tarzı bir yazı yazmışsınız :) Ülkemizdeki bütün mühendislik mezunları bence aynı dertlerden muzdarip genel olarak. Ama ben size şunu sormak istiyorum.
"Üniversite de size öğretilen şeyleri ne için öğrendiniz yada öğrenmeye gayret ettiniz ?" Üniversite insanı gerçek hayat şartlarına,iş hayatına hazırlayan bir geçiş ortamı sadece. Ben şu anda Kayseri de çalışıyorum. Bilgisayar yazılımı üzerine doğru dürüst bir eğitimde aldığımı söyleyemem. Ben kendimi iş hayatında okul öncesi ve sonrası hep gerçek işlerle uğraşarak yetiştirdim. Uğraştığım şeyler belki bahsettiğiniz o mantık ve yapay zeka uygulamalarından çok küçük şeylerdi :) . Ama içinde bulunduğum hayat şartlarında bu mesleği icra edebilmek için bana yeterliydi. Uzun yıllar pratik işlerde bazen yetersiz işlerde çalışarak şu an kendimce bir yerlere geldiğimi zannediyorum. Şu anda bir şirkette ABAP programcısıyım , biraz da Java ile ilgileniyorum. Geldiğim noktada bana son derece yeterli geliyor. Varmak istediğim nokta şu "Bence birşeylerin uygulanma biçimine o kadar takılmışsınız ki gerçekte ne için çalışıldığının farkında değilsiniz." :)

Sonuçta programcılıkta her meslek gibi işini seven takip eden meraklı kişilerin başarılı olacağı bir meslek. Bence işin eğitim kısmına gerekenden çok önem veriyorsunuz. O sadece bir etikettir. Hani şöyle bir söz vardır. "Kişiyi elbisesi ile karşılar. Karakteri ile uğurlarsınız". Programcılıkta böyledir yani bir kişi ilgili bir üni. okumuş diye programcılıkta başarılı olacak diye bir kaide yok bence. Bu da her meslek gibi spesifiktir.

Eğer üniversitede hayatınızı teorik biçemler içinde geçirecekseniz. Tezlerle ve teorik yapay zeka kanunlarıyla gönlünüzce uğraşırsınız. Ama benim bildiğim ve gördüğüm iş hayatında bunlar yok. :) Yeni şeyler yapmıyormuyuz geliştirmiyormuyuz yapıyoruz ama bunlarda belirli imkanlar çerçevesinde oluyor. Bazı şeylere mantık ehliyle ve gerçek çerçevelerden bakmak acı vericidir ama olması gerek bu bence.

Önceki yazılarımdan birinde şöyle bir cümle kullanmıştım. "Bu sektörde konuşan çok ama iş yapan az olur." Profiline bir isim bile yazmaya korkarak kim olduğunu saklayarak yazı yazmak kolaydır. Ama hayatın gerçeklerini de görmek lazım. Hayatta her zaman gayret eden ve çalışan insanlar gerçekten başarılı olur.


ISIS Güzel açıklama yapmışın sağol. Baştaki gülücükler sana değil. Ama gerçekten okumak başka ama senin anlattığın o teoriler gerçekten saçma ki ben biliyorum. Abi okumak yanlış değil. Verilen eğitimin içinde yanlışlıklar var. O öğreniklerin kültürden öteye gitmiyor sen mühendissin. O biraz farklı konu. Senin anlattığına göre. Programlamacılıkta üniversitedeki müfredatı uygulasan yandınki ne yandın. 4 yıl sonunda her dille hesap makinesi yazarsın. Ondan ötye gitmezzz. :D He bazıları diyecek kendini de geliştirmen gerek bi programlama mantığını öğrenmek zor değil. hele birde yatkınsan. Sonra algoritma düşünce tarzın varsa deme keyfine. Ama 4 yıl bilmesi gerekeni değil öğretilmesini isteneni öğretiyorlar. Neyse abiler gerçekten kalp kırmaya gerenk yok. Çok biliyorsanız çalıştığınız gecelerdeki yaptığınız programları gösterirsiniz. veya ben okumadan senden çok biliyorum dediğiniz bilginizi kodlara dökeriniz. Yani öğretileni veya öğrendiklernizi koda dökün. Gerisi biraz saçma ve boş.

.. ama üniversitelerde öğretilenlerin hiç birisi boşa değil ama her alanda yoğunlaşamıyınca hemen boşa diyip atıyoruz bir kenara ayrıca algortmayı yani programlamanın mantıgını anlamak hiçte o kadar kolay değildir dediğin gibi hesap makinesi ile bitseydi iş kimler programcı derdi kendine kimler ama hiç bir zaman mühendisler sevilmemişlerdir yok işte sadece imza atar birşay yaptıgı yok siz onların tasarlaıdıg sistemler tasarlıyabiliyor musunuz ki? Kodlamak zor değil altyapıyı oluşturmak zor bir mühendis bu bilgisayar mühendisi de olmak zorunda değil eğer gerçekten mühendislik fakültesini layıkıyla kalmadan bitirmiş ise o sonrazdan da yazılım öğrenip daha üst seviyelere çıkabilir programcılardan iş ki istesin.. Şunu da hatırlatayım meslek liselerinde verilen eğitim teknik eğitim fakültelerinde gösterilen eğitimden daha yüksektir ama mühendislk apayrı bu bir farklı tartışma ama o yüzden teknik eğitim faültesi mezunları mühendislik ünvanı alamıyorlar yoksa bilgisayar programcılığı yapmayan mı yok yani anlayacagınız mühendis diploması size çok dğerler katıyor.. ama kimse bunlara göre yargılanmamalı


Benim ünide okuduklarım hiç bir işime yaramadı desem yeridir. Şu anda kendi bildiklerimle çok iyi yerlerdeyim Allaha şükür. bir tane hoca bile gelip diemezki ben sana şu dili şu tarzı öğrettim. Onlar senden benden beter be bir çoğu. bir çok şeye çamur atarlar aha yukaılarda vb kaldırıldı vb.net geldi diyenler gibi cahildirler ki o zaman C# java gibi dillerde kaldırıldı çünkü java.net c#.net var. bilgisayar programlama dili ile .net programlama dilini ayırt edemiyorlar. neden. çünkü bilmiyorlar öğrenmemişler. Bilmedikleri şey onlar için bitmiş işe yaramaz olarak görürler. o yüzden hocanın dediğin yap yaptığını yapma üniler için geçerli değil. Bu benim görüşüm. Sizinkine diyeceğim birşey yok. ben kendi üni hariç bir çok ünide öğrenci personel olarak görme imkanım oldu hocalarla konuşma imkanıda. Bu benim görüşüm dediğim gibi saygı duyulup duyulmaması gördüklerim gerçekler karşısında umurumda olmaz.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
17 yıl
Teğmen

@pcorsan

Hangi üniversitenin hangi bölümünden kaç yılında mezun oldugunuzu sorabilirmiyim?





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ser Blood -- 2 Ekim 2008; 21:25:15 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
17 yıl
Onbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: Ulas_KAMACI

@pcorsan

Hangi üniversitenin hangi bölümünden kaç yılında mezun oldugunuzu sorabilirmiyim?


Malesef soramazsın. En ufak bir kullanıcı bilgisi başıma çok dert açıyor. 4 yıllık programlama





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pcorsan -- 2 Ekim 2008; 21:28:18 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
17 yıl
Teğmen

quote:

Orjinalden alıntı: pcorsan

quote:

Orjinalden alıntı: Ulas_KAMACI

@pcorsan

Hangi üniversitenin hangi bölümünden kaç yılında mezun oldugunuzu sorabilirmiyim?


Malesef soramazsın. En ufak bir kullanıcı bilgisi başıma çok dert açıyor. 4 yıllık programlama


Bu bir kullanıcı bilgisi değilki çünkü sizin mezun oldugunuz üniveriste herneyse en az 40 kşi mezun oluyor ayrıca dünyanın hiç bir yerinde direk 4 yıllık programlama gibi bir lisans bölümü yok en azından yurtdışı bile ise bir alt dalı vardır türkiye isee yazılım mühendislği bile öyle gecemez??


Bu mesaja 1 cevap geldi.