1. sayfa
herkesin zihninde yer edinebilmiş, ya da herkesin zihninde farklı yer edinmiş yerleri betimlemeye ne gerek var. örneğin hastahanenin nasıl göründüğünü herkes bilir. ya da "cennet gibi orman" dendiğinde nasıl bir yer olabileceği hayal edilebilecekken kelime fazlalığı yapıp da okuyucunun midesinin bulandırılmasına ne gerek var |
Balzac oku ama tadını alarak; fikrin değişecektir. |
başlığı açan çok güzel bir konuya değinmiş. ama bazen çok ilginç betimlemeler oluyor. mesela elif şafaIn bir kitabında bir kadının ne kadar çirkin olduğunu betimlemesi vardı. gayet güzeldi. ya da ihsan oktay anar'ın absürt betimlemeleri güzel oluyor. ama böyle sıradan otu böceği betimleyen yazarlar beni öldürüyor. ben bunları çok yeteneksiz olarak görüyorum. bir farklılık yaratamadıkları için sayfaları betimlemelerle doduruyorlar. |
Betimelemesiz hikaye olmaz. betimleme yalnızca bulunan ortamı tanıtmak için değil aynı zamanda kişinin ruh halini, psikolojik ortamını daha iyi vurgulamak için de başvurulan bir yöntemdir. Örneğin karakterin karamsar olduğunu vurgulamak yerine yazar havayı betimler ve havanın bulutlu olduğunu söyler gibi vs, bu basit bir örnek ama betimlemeleri salt betimleme olarak düşünmeden farklı şeylerle simgelerle eşleştirebilirseniz tad alır ve niçin gerekli olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz diye düşünüyorum . ![]() |
Uzun betimlemeler okuyucuyu sıkar zaten. Usta yazar onun dozunu bilir. Öz bir şekilde anlatır. |
sırf senin icin betimleme yapmıycam, merak etme. ![]() |
turganyev başta olmak üzere rus edebiyatı yazarlarına yeteneksiz diyorsunuz hocam bu durumda farkında mısınız ![]() |
onların özellikleri üstün yetenekleri değil ki? o dönemde onlar varmış sadece? her alanda böyledir ilkler her zaman hatırlanır ama sonradan gelenler daha iyi işler yaparlar. mesela arşimet sanki çok büyük birşey yapmış gibi anlatılır halbuki einsteinin yaptılarını görse hiçbir şey anlayamaz. ya da bana desenizki halide edip mi iyi elif şafak mı tabii ki elif derim. ama hangisi önemli halide edip tabii ki. |
Betimleme olmassa olaya tam hakim olamazsın, hayal gücün gelişmez. Hastane örneği vermişsin misal istanbulda eskiden şehzadelerin yazlığı olarak kullanılan bir saray var orası şimdi hastane olarak kullanılıyor, o hastaneyi betimleme yapmadan nasıl anlatıcaksın. Ama haklı olduğun yerlerde var bazıları çok çok çok uzatıyor hiç birşey anlamadığın gibi kafanda karışabiliyor. |
Betimleme yapmayın demek biraz abes olabilir, betimleme yoksa roman yazmayın desen yeridir yani ![]() Ama çook betimleme yapmayın dersen haklısın. Ha bide herkesin bu konuda yeteneği olacak diye birşey de yok, yeteneksizin yaptığı betimleme daha fena. ![]() |
hayatında hiç turgenyev, dostoyevski falan okudun mu merak ediyorum. o dönemde onlar varmış, yetenekli değillermiş. vay be. ![]() |
daha yeni dostoyevskinin yer altından notlarını okudum hiç de öyle otu böceği tasvir etmiyordu. ki özellikle psikolojik tasvirleri çok severim. burda eleştirdğim şey hiçbir farklılık getirmeyen betimlemeler. mesela hastane odası betimlemesi çok saçma çünkü bir hastane odasında ne olur herkes bilir genelde. ama bahsi geçen hastane odasında olağanda farklı bir durum varsa bu tasvir edilebilir normaldir. mesela hastane odasında 1 metreye 2 metre ölçülerinde bir barış manço posteri varsa bunu tasvir edeceksin tabi. |
Ben de sevmiyorum betimlemeleri. Olaydan kopmama neden oluyor. Daha çok öyküleyici anlatım tarzında yazılan kitaplar okumayı tercih ediyorum bu yüzden |
yeraltından notlar tür olarak roman olmadığından betimleme olmaması normal ![]() |
1. sayfa
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.