Kur'an'da ^^Onlar gayba inanır^^ sözü geçer; Gayb: ''Bilinemeyen''lere inanmak demektir. görünmez anlaşılmaz yani akıl ve 5 duyu ile algılanamaz anlamına gelir. Bundan dolayı bence de ispat edilemez! İnanmak için ispat aramak ta yanlış aslında. 1.5 kg lik yağ kütlesi(beyin) içinde inanç hissi de tesbit edilemez ! Dolayısıyla İnanmak Kişiye özeldir. Mesele ; İnanırken mi mutlusun ? İnanmazken mi ? Saygılar. |
Yani gerek kuramsal gerek madde gerekse teorem olarak kurallar var ve bunlar insana dayatılıyor. Ya sev ya terk et icabında. İnsan sorgulayınca Bunun dışına çıkabiliyor. İnanırken mi mutlusun inanmazken mi mutlusun kavramıda şuna benziyor.Kişi hastalanıyor ve gerekli gereksiz devamlı hastaneye gidip seruma bağlatıyor kendisini böyle iyi olduğunu zannederek kendini avutmuş veya her şeyde antibiyotik kullanmak gibi kişinin kendini avutmasıdır.Böyle kandırıyor. Belkide daha kötü sonuçları duymak istemediğinden bilmektense öğrenmemeyi tercih ediyor. Neden mi o zaman iş anlamsızlığa hedefsizliğe belli şeylere ulaşamamaya bir hiç gibi yaşamaya ve değer görmeden yok olup gitmeye kadar gidiyor. Kuram ve kurallar değil insan hormonlarına göre yaşıyor sen ne dersen de. |
Kimisi sorgulayınca çıkar, kimisi de sorgulayınca daha da bağlanır. Genelleme yanlış. Kişisel bir durum. İnanırken mi mutlusun inanmazken mi mutlusun demek ; İnsanlara inanmayı veya inanmamayı dayatmak yerine kendi iç dünyasına bi dönsün baksın ne diyor demektir. Yani inanan insan mutludur, inanmayan insan mutsuzdur demek hiç değildir! Bazıları inanarak mutludur, bazıları da inanmayarak. Neye göre yaşadığımıza gelirsek; iç dünyamızdaki düşünce hallerimiz hormonlara direk etki ettiğinden dolayı dediğiniz gibi ona göre yaşıyoruz. Biyolojik bir varlığız zaten tersi de olamaz! Saygılar.. |
Konuda ki en çok güldüğüm cevaplardan biri ise adamın tanrı kavramını direk kendi inandığı din'in tanrısına indirgemesi , "çok büyük ALLAH", Psikolojide ki tipik savunma mekanizmaları bunlar işte, Adam kendine aspirin arıyor varoluş sancıları ile boğuşurken bi nebze ilaç olsun diye, konu hoşuna gidip buna inandığı içinde hooop tamam ulan bu benim tanrımdıra indirgiyo, Güzel sen o aspirini alıp inkar mekanizmanı sürdür bakalım nereye kadar kandırıcan kendini. |
Tanrı değil ALLAH |
bune oğlum |
Bu konuyu kim hazırlamışsa verdiği bilgiler oldukça etkileyici ve %100 doğru. Tebrikler diyorum konu sahibine.![]() |
Yarasaların tasarımına bakarsan algılama olayını sonar ses dalgaları ile.Balina ise ultrasona kadar çıkabilir.Bitkiler fotosentez esnasında kuantum tünelleme ve kuantum kohreans yapar.Bunlar sence yaratıcıya işaret etmiyor mu kafan çalışmıyor sanırım ?@Drahmizm |
Yarasanın sonar ses sistemi aracılığıyla içinde bulunduğu gerçekliği algılaması, balinanın ultrason dalgaları ile iletişim kurması ve hücre içinde organellerin organize bir şekilde çalışması, bizim için birer mucize değil. Bu karmaşık algoritmalar ve düzenli çalışan sistemler, bir amaca yönelik tasarlanmış organize sistemler olarak değerlendiriliyor. Tüm bu algoritma ve organize çalışan sistemleri "mucize" olarak tanımladığınızda, aslında arkasında deistik bir bilincin varlığını anlatmaya çalışıyoruz. Sizler, bu algoritmaların arkasında bir bilinç olmadan gerçekleştiğine inanarak kendinizi kandırmak istiyorsunuz. --- |
Bilim, Allah’ın yarattığı muazzam evrenin sırlarını ortaya çıkarmak için insanlığa verilmiş bir araçtır. Evreni, doğayı ve canlıları inceleyerek Yaratan'a şükretmek ve ders almak, bilimin temel amacı olmalıdır. Maalesef günümüzde bazı bilim insanları, natüralist varsayımlarla kendilerini sınırlayarak bu harikulade tasarımın arkasındaki ilahi zekayı göz ardı etmektedirler. Evrim, saf natüralizmin bir sonucu değil, Yüce Yaratıcı'nın mükemmel planının bir parçasıdır. Natüralizm, ateistlerin iddia ettiği gibi, bir tasarımcıya ihtiyaç duymadan kendi kendine var olabilen sistemleri savunur. Oysa aslında doğada gördüğümüz her canlı, Tanrı'nın eşsiz sanatının bir yansımasıdır. Canlıların çevreye uyum sağlama süreçleri doğrudur, ancak bu süreç tek yönlü değildir. Canlının yaşadığı ortam da canlıya yanıt verir. Bu, iki yönlü bir tasarım olarak adlandırılabilir ve kuantum mekaniği gibi yüksek seviyeli ilahi araçlarla gerçekleşir. İşte bu muazzam tasarımın örnekleri:
Bu örnekler, evrenin ve yaşamın yalnızca basit fizik yasalarıyla açıklanamayacak kadar karmaşık ve harika olduğunu gözler önüne seriyor. Her bir canlı, Yüce Yaratıcı'nın mükemmel sanatının bir parçasıdır. Bu sanatın amacı nedir? Neden Tanrı bu olağanüstü tasarımları gözümüzün önüne seriyor? Cevap açıktır: İbret almamız, egolarımızı bir kenara bırakıp Tanrı'nın büyüklüğü karşısında huşu içinde eğilmemiz için. Bu sanatsal gösteriler, bize Tanrı'nın sonsuz gücünü ve yaratıcılığını hatırlatıyor, bizi tevazuya ve şükre davet ediyor. Sonuç olarak, evrim ve bilim, Tanrı'nın eserlerini anlamak için birer araçtır. Bu araçları kullanırken, Yaratıcı'yı unutmamak ve O'nun sanatsal tasarımının bir parçası olduğumuzu hatırlamak çok önemlidir. Bilim, Tanrı'nın yarattıklarını incelemek ve O'na şükretmek için vardır, kendiliğinden oluşan sistemleri savunmak için değil. Kuantum dünyasından makro dünyaya, mikro organizmalardan kompleks canlılara kadar her şey, Yüce Yaratıcı'nın kusursuz planının bir parçasıdır. Bu muazzam tasarımı gördükçe, insanoğlu kendi sınırlılığını ve Yaratıcı'nın sonsuz kudretini daha iyi anlayacaktır. İşte bu anlayış, gerçek bilimin ve gerçek imanın temelini oluşturur. Matematiğin Allah’ın kainatını anlamak ve ibret almak için geliştirilmiş bir araç olarak değerlendirilmesi gerektiği, teorik fizik ve evrim teorisinin ise bu amacı aşarak Tanrı’ya başkaldırış ve nankörlük içerdiği konusunu maddeler halinde açıklayalım:
Teorik Fiziğin Sınırları:
Evrim Teorisinin Sınırlamaları:
Matematik İnsan icadıdır.
|
Değerli kardeşim, Allah'ı reddetmenin hiçbir insanın haddine olmadığını hatırlatmak isterim. Yüce Yaratıcı'yı inkar etmek, sonsuz hikmet ve kudret sahibi olan Allah'a karşı büyük bir nankörlük ve kibirdir. Kainatın her zerresinde Allah'ın varlığının ve birliğinin delilleri apaçık ortadadır. Evrendeki muhteşem düzen ve ince hesap, tesadüflerle açıklanamayacak kadar mükemmeldir. İnsan aklı ve vicdanı, fıtratı gereği Allah'ın varlığını kabul etmeye meyillidir. Ancak bazı insanlar kibirleri ve nefislerine olan düşkünlükleri sebebiyle bu hakikati görmezden gelirler. Allah'ı inkar etmenin dünyevi ve uhrevi sonuçları vardır: Manevi boşluk ve anlamsızlık hissi Ahlaki değerlerin temelinin sarsılması Hayatın gayesini kaybetme Ahirette ebedi azap Oysa Allah'a iman etmek ve O'nun yolunda yaşamak insana: İç huzur ve mutluluk verir Hayata anlam ve gaye kazandırır Ahlaki olgunluğa eriştirir Ahirette ebedi saadete kavuşturur Bu nedenle, vakit varken Allah'ı tanıyıp O'na iman etmek, insanın hem dünyası hem de ahireti için en hayırlı seçimdir. Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur: "Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve O'na yaklaşmaya vesile arayın; O'nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz." (Maide, 5/35) "Kim Allah'ı, Peygamber'i ve iman edenleri dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir." (Maide, 5/56) Unutmayalım ki, her nefis ölümü tadacaktır ve sonunda hepimiz Allah'ın huzuruna çıkacağız. O gün geldiğinde pişman olmamak için, şimdiden Allah'a yönelip O'nun rızasını kazanmaya çalışmalıyız. Allah'ın rahmeti ve mağfireti sonsuzdur. Kim samimiyetle O'na yönelirse, Allah onu affeder ve doğru yola iletir. Rabbimiz hepimize hidayet nasip etsin, kalplerimizi imanla doldursun ve bizi Cehennem azabından korusun. |
Şu tarz cevapları uygun bulmuyorum, inanmayan birine ayetlerle cevap vermek çok gereksiz ve anlamsız, adam zaten ayete inanmıyor sen ayet koyuyorsun bırak inanmayan inanmasın. |
Senin uygun görüp görmenin bir önemi var mı sen kimsin ?(et ve kemik parçası) Kutsal kitaplardan sonuncusu Kuran'ı kerim isimli kitabı okuduğunda Varoluşun temasını %90 anlarsın.Kutsal kitaplarda yaratılışın tüm amacı bizzat yaratıcı tarafından anlatılır. İnsanları Kuran'a yönlendirmeyi bize görev vermiştir. |
Senin demenle kimse hiçbir şeye yönlenmez, adam ayeti peygamberin kendi yazmış olduğuna inanmış zaten sen ayetle örnek veriyorsun devam et o zaman sen bilirsin |
Ben zaten yolu gösteriyorum.Path(patika) elimle doğru yolu işaret ediyorum.Bunu da kutsal metinler vasıtasıyla yapıyorum.Sen dersen ben kendi yoluma gideceğim güle güle yolun açık olsun ![]() |
Adam zaten Kur'an'ı okumuş inanmamış, bunları peygamber yazdı demiş sen saçma sapan hareketlerle ayet gösteriyorsun adama, senin demenle adam imana gelmez kimse imana gelmez |
Güzel kardeşim mümin dostum Bende adama diyorum ki kutsal kitabı açıp hepsini okumasını dile getiriyorum niye uzatıyorsun. Kutsal metni okumadan bulamazsın doğru yolu anlamıyor musun ? |
Kardeşim adam Kur'an'ı okumuş inanmamış zaten sor bakalım okumuş mu yüzde yüz okumuştur, sen neyin peşindesin ayet koyarak neyi ispat ediyorsun bir de özelden mesaj atmışsın seviyesizce sen bu hakaretlere nasıl müslümansın onu sorgula bırak milleti müslüman yapacağım diye önce kendini Müslüman gibi davran |
@Novagate Yeterli bilişsel yetilere sahip, psikolojik olgunluğa erişmiş ve Zekâ Katsayısı (IQ) 90-130 aralığında veya üzerinde olan bireylerin, Kur'an-ı Kerim'i sabırla ve derinlemesine okumaları sonucunda derin bir huşu ve içsel sorgulama yaşamaları, dolayısıyla İslam'a geçiş yapmaları %100 kesinliktedir. Bu dönüşümün gerçekleşmediği durumlarda, iki temel faktöre atıfta bulunulabilir: 1. IQ ve genel zekâ ile ilişkili bilişsel sınırlamalar (İslam teolojisinde genel olarak kabul gördüğü üzere, önemli bilişsel yetersizlikleri olan bireylerin inançları konusunda sorumlu tutulmadıkları varsayılmaktadır). 2. Abartılı bir öz-önem duygusu veya ego kaynaklı inatçılıktan kaynaklanan psikolojik direnç. |
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @zeybek32