rukaku muhtemelen kız oldu çünkü kyouma göğüslerine bakarken orayaı utanıp kapattı, dahası mayushii rukaku-chan diye hitap etti. ancak rukaku'nun cinsiyetini değiştirmek çok büyük bir risk oldu ve bu riskin başka sonuçlarının olmaması çok ilginç geldi. dizi boyunca en çok gerildiğim andı herhalde çünkü cinsiyetimiz toplum içinde nasıl yaşadığımızdan tutun kimle tanıştığımıza kadar çok etkili oluyor, kadın-erkek eşitliği olan toplumlarda bile. ben açıkçası cinsiyeti değişince kyouma'nın ibm 5100'ü kaybetmesini ve işlerin iyice sarpa sarmasını bekliyordum, sonuçta aleti rukaku sayesinde buldular ve rukaku'nun hayat çizgisinde çok büyük bir değişiklik oldu, bunun ibm olaylarına da yansıması gerekirdi ama yansımamış. bu kötü düşünülmüş bence.

bu bölümde upa metal'in bahsi geçtiği için açıp ilk bölümü bir daha izledim. çünkü kyouma'nın daru'ya attığı mesaj sonrası gelecek değişmiş ve basın konferansı iptal olmuştu, bu yüzden de mayushii'nin hiçbir zaman metal upa'sı olmamıştı ve 9. bölümde bu yüzden "keşke metal upa'm olsa." gibi bir laf ediyordu.

ki ilk bölümle ilgili şüphelerim baştan beri vardı. bu şüpheler bölümün adının ingilizce çevirisinin "turning point" olması ve kyouma'nın karakteriyle başlamıştı. kyouma ilk bölümün ilk dakikalarında inanılmaz karizmatik bir karakter, telefonda yaptığı konuşma hiç de anlamsız gibi gelmiyor ancak ilerleyen bölümlerdeki konuşmaları genelde friends'ten chandler'ın "hi, i am chandler, i make jokes when i am uıncomfortable." şakası tadında, ara sıra da iç sesi işlevi görüyordu. ancak ilk bölümdeki konuşma resmen birisine yapılıyordu ve anlamsız değildi.

kyouma'nın karakterine gelirsek, bu "karizmatik" karakter hali dediğimiz an profesörün yaptığı konferansa kadar, hani kyouma'nın "siz bunları john titor'dan çalmışsınız." diye bağırdığı ve makise'nin konferansa girip onu dışarı çıkardığı an var ya, işte o an muhtemelen genç kurama. sanıyorum ki kyouma serinin sonlarına doğru fiziksel olarak geçmişe gitmeyi de bulacak, makise'nin konferans öncesi 15 dakika önceki haline gidip bir şeyler söyleyecek ve sonra geri kaybolacak, biz de o andan itibaren genç kyouma'yı izlemeye başlayacağız. normalde mesajla uyarırdı ama söyleyeceği o kadar önemliymiş ki geçmişe kendisi gitmek zorunda kaldı. dahası ortada bir uydu gizemi de mevcut. ilk bölüme dönünce fark ettim ki o uydu resmen birileri tarafından (örgüt?) yerleştirilmiş. yaşlı kyoruma da bunu görüyor ancak artık bunu görmesinin bir önemi olmasa gerek, mayushii'nin mesajı üzerine geri aşağıya iniyor ve metal upa sahnesi yaşanıyor. uydunun öneminin kalmamasının sebebi ise muhtemelen her şeyin bitmiş olması, kyouma'nın son iş olarak mikase'yi uyarmak için fiziksel olarak geçmişe dönüp görevini tamamlaması. "turning point" adı da buradan geliyor.

bu ışınlanma için cern'in lhc'si ve kara deliğinden de güçlü bir enerji kaynağına ihtiyacı var haliyle. makise o ışınlanmayı "çok küçük bir yerden çok büyük bir hedefi geçirmeye çalışıyorlar ve geçirilmek istenen şey eziliyor, jöleye dönüşüyor." demişti, mesela mikrodalga sayesinde atılan mesajların bölünmesinin sebebinin de bu olduğunu düşünüyorum. atılan mesajların kapasitesi 36 byte oluyor. bunun üstündeki mesajlar bölünüyor, tıpkı insanların jöleye dönüşmesi gibi. aynı şekilde ilk bölümde mikrodalgaya bütün halinde atılan muzlar jöle oluyor ve yer değiştirmiyor ancak bir tane muz atıldığı zaman yer değiştirebiliyor.

tabi hala açıklayamadığım şeyler var. ilki genç kyouma'nın duyduğu çığlık, çığlık bir erkekten geliyor. makise'nin bıçaklandıktan sonraki çığlığı olamaz. herhalde yaşlı kyouma'nın attığı çığlığı (belki geçmişe döndükten bir süre sonra jöleye dönüştü?) duydu. ya da ben çok abartıyorum, cesedi alakasız biri gördü ve ona çığlık attı. bir diğer açıklayamadıım nokta kyouma'nın daru'ya attığı mesajın neden geçmişe gittiği ve geleceği değiştirdiği. bunun olmaması gerekiyordu çünkü o an mikrodalga çalışır pozisyonda değildi, yani başka birinin elinde mikrodalgayla aynı işlevi gören başka bir alet olmalı ve kyouma'nın mesajı attığı sırada bunu kullanmalı. belki john titor'dur. hoş zaten yaşlı kyouma'nın john titor olduğuna dair bir düşüncem de var, orası apayrı bir mevzu. gençliğinde öğrendikleri şeyle yaşlanınca gençliğini uyarmaya başlıyor.

okabe'nin 3 hafta önceki haline bakıp "iyi şanslar." demesi ve rozetleri verdiğini gördükten sonra iyi ki yapmışlar bile dedirtti.

yapımcılar sanki görmeyi en az arzu ettiğim alternatif hikayeyi seçmişler. ben şahsen fb'nin hikayesini, kurisu'nun çocukluğunu, kurisu'nun sern için çalıştığı, okabe'nin bir terörist olduğu 2036 yılını bile görmeyi tercih edecekken fragman'daki altyazıyı yanlış anlamadıysam "okabe bir kere kurtarmaya gitti, başarısız oldu, 2. defa dönmedi, kurisu oralarda bir yerde" gibi salak bir konuyu seçmişler. yani yanlış anlamadıysam 23. bölüm sonunda okabe'nin gelecekteki hali "seni kandırdım, oraya tekrar git." diyordu ya, okabe gitmemiş işte. gerçekten en az arzu ettiğim alternatif hikayeydi yahu.

hikayede çok fazla tesadüf var. bence bunun sebebi steins gate dünyasında yaşayan okabe'nin alfa-beta ve diğer dünya çizgilerini ilmek ilmek planlaması. bunu yapıyor çünkü steins gate bozulmamalı ve orada arkadaşları ve kurisu ile birlikte mutlu mesut yaşamaya devam etmeli.