Teknoloji Haberleri
Aşağı Git
Tüm Forumlar
Konu Dışı / Off Topic
Ülke ve Dünya Gündemi
Kuru Fasulye Çin’den, Bezelye Kanada’dan!
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir, 1 mobil kullanıcı
63
Cevap 1142
Tıklama 3
Öne Çıkarma
Cevap 1142
Tıklama 3
Öne Çıkarma
-
Kuru Fasulye Çin’den, Bezelye Kanada’dan!
|
Ziraat Mühendisleri Odası’nın tarımsal üretimle ilgili hazırladığı yıl sonu raporlarına göre, son 10 yılda Türkiye’nin baklagillerde ekim alanları daraldı. 2000 yılında 94 milyon dönüm olan Türkiye’deki buğday ekim alanı 2014’te 77 milyon dönüme düştü. Türkiye, Rusya ve Ukrayna’dan buğday, Mısır, Etiyopya, Bangladeş ve Çin’den kuru fasulye, Kanada’dan nohut ve yeşil mercimek, ABD ve Kanada’dan bezelye, İtalya, ABD, Vietnam ve Tayland’dan ise pirinç ithal ediyor. BAKAN ‘TARIMDA BÜYÜDÜK’ DEMİŞTİ Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Aralık sonunda Mersin’de gerçekleştirilen Genç MÜSİAD Mersin Şubesi 9. Genel Kurul Toplantısı’na katılmış ve şu ifadeleri kullanmıştı: “Avrupa’nın 10 yıllık tarım sektörü büyümesi ortalama yıllık 0.24’tür. Yani yüzde 1 bile değil. Biz Avrupa Birliği’nin (AB) yıllık sağladığı tarım sektörü büyümesinin 10 katı daha fazla büyüme kaydettik.” Ancak Türkiye tarımının son 10 yılına bakıldığında ortaya çıkan rakamlar Bakan Eker’in görüşünün gerçeği yansıtmadığını ortaya koyuyor. ‘BAKLİYAT EKİM ALANI AZALDI’ Ziraat Mühendisi Odası (ZMO), TÜİK verilerine dayanarak, buğday, bakliyat, çeltik ve pirinç üretime ilişkin yıl sonu raporları hazırladı. ZMO’nun raporuna göre son 10 yılda Türkiye’deki baklagillerin hem ekim alanı, hem de üretim alanı daraldı. Dünyanın en önemli baklagil üreticilerinden biri olan Türkiye’de 1990’ların başında 2 milyon hektara ulaşan yemeklik bakliyat ekim alanları yüzde 60 azalarak bugün 800 bin hektara düştü. 1990-2013 döneminde baklagil üretimi üretim yüzde 43 azalarak 2 milyon 13 bin tondan 1 milyon 148 bin tona düşerken, aynı dönemde Türkiye’nin nüfusu ise yüzde 35 oranında arttı. 2002 yılında 650 bin ton olan nohut üretimi son 10 yılda yaklaşık 150 bin ton gerileyerek 2013 yılında 560 bin tona düştü. 2002 yılında 500 bin ton olan mercimek üretimi ise 2013 yılında 395 bin tona düştü. Türkiye mutfağının gözdesi olan ve bir zamanlar yoksul halkın sofrasından eksik etmediği kuru fasulye ise 2002 yılında 250 bin ton civarında üretilirken bugün 195 bin tona geriledi. Türkiye bugün Mısır, Etiyopya, Bangladeş ve Çin’den kuru fasulye, Kanada’dan nohut ve yeşil mercimek, ABD, Ukrayna ve Kanada’dan ise bezelye ithal ediyor. Çeltik ithalatının büyük çoğunluğunu ABD, Rusya, Bulgaristan ve Yunanistan’dan yapan Türkiye, pirinç ithalatının büyük çoğunluğu ise İtalya, ABD, Hindistan, Mısır, Vietnam ve Tayland’dan gerçekleştiriyor. ZMO, yıl sonu değerlendirmesinde; üretimin desteklenmesi, koşulların iyileştirilmesi ve çeşitliliğin korunması gibi önlemlerin alınmasını öneriyor. < Resime gitmek için tıklayın > Başka bir kaynak. |
| ülke bitmiş okeye dönüyor akepe uyuyormu? kürtlerin gönlünü hoş etmeye sarf ettikleri eforun binde birini çiftçiye harcayamadılar ah ulan ah |
Bu mesaja 2 cevap geldi.
| Bugday ülkesi iken saman ithal eden Türkiyeye...Hamdolsun ,durmak yok yola devam! |
Bu mesaja 1 cevap geldi.
|
AB olmayan ufacık topraklarında ne yapsam da verimi arttırsam diye uğraşıyor.Çiftçiler ile diğer sektörün gelirlerini dengelemek için muazzam yardımlar yapıyorlar.Bizde ise olan muazzam toprakları nasıl yeni imara açsam da bina diksem derdindeler.Bu çok sövdükleri 2002ye bakalım."Buğday üreticisi 2002 yılında 3 kilo buğdayla 1 litre mazot alabilirken şimdi 7 kilo buğdayla 1 litre mazot alabiliyor." Hem vatandaşa giriyor hem çiftçiye.Bu sistemde mutlu olan 1 kişi bile yok.En büyük zararı ise ülkeye.Senin dışarıya ihraç etmen lazım ama tam tersini yapıyorsun.Aynısı hayvancılıkta da devam ediyor. 12 yıl önce mazotun litre fiyatı 1 kilo şeftali ederken, bugün 3 kilo şeftaliye 1 litre mazot alınabiliyor. Aynı oran ayçiçeği üreticileri için de geçerli. 12 yıl önce 1.5 kilo ayçiçeğine 1 litre mazot alınabilirken, bugün 4.5 kilo ayçiçeği ile aynı oranda mazot alınabiliyor. |
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Angamaite -- 27 Ocak 2015; 0:37:08 >
| Türkiye her geçen gün üretim gücünü yitirmekte , tarıma gelen kotalar dışarıdan ithal ucuz ama çok zaralı gıda ürünleri , yok olan doğal bitkü türleri yerini gdolu zararlı tohumlara bırakıyor , 3 nesil sonra insanlar kısırlaşacak , bir sonraki hatta günümüz nesili erken doğumlar yapacak sonucumu sorunlu hasta hatta özürlü çcuklar , Yediğniz marka fastfoodtan büyük tad alıyorsunuz ama gerçek tadı değil içine giren kimyasallar beyninizin öyle algılamasını sağlıyor hatta bağımlılık yapıyor . Siz obez oluyorsunuz onlar zayıflama hapları size satıyor ,siz hasta oluyorsunuz onlar doktorlarla anlaşıp size bir poşet ilaç satıyorlar , İlaç ne yapıyor karaciğeri doğrudan etkiliyor ,bünyeniz zayıflıyor . Biyolojik silahlar üretiyorlar ardından antibiyotiğini size satıyorlar. Malesef daha pek çok şey var. Son yıllarda olanlar sizi şaşırtmasın böyle devam ederse Allah yardımcımız olsun. |
| Piyasacı yağmacı kendi ülkesini çok uluslu şirketlere pazarlayıp kamu mallarını özelleştiren bir ekonomi anlayışından ne beklenirdi ki hiç şaşırmadım . |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi.
| Akp döneminde tarım yerle bir oldu zaten ,bir çok tarım arazisi gökdelen rezidans avm ile doldu , sonrada cari açık veriyoruz diye ona buna vergi zammı uyguluyorlar. |
Bu mesaja 1 cevap geldi.
Keza hayvancılık da öyle. Üretemeyen Türkiye, yok lan yol, havalimanı yapabiliyoruz.  |
| Duble yol üretimimiz yüksek lütfen çarpıtmayın olayları der akpli... |
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi.
|
İsrail'den alınan laleleri de unutmayın. Bu sayılanlar sadece birkaçı, daha neler neler var. Tarım yok, hayvancılık yok, sanayin desen yabancı şirketlerin ocağı... |
Bu mesaja 2 cevap geldi.
|
Sanayi üretimi yok diyorduk, tarım ve hayvancılığı da batırdılar. Doğru politikalar ile Türkiye rahat rahat kendi nüfusunu kendi besleyebilecek bir ülke "idi". Ne hale geldik. |
|
Çiftçilere yönelik tohum ve mazot desteğinin arttırılacağını söyleyen Davutoğlu, çiftçiye hibe desteğinin ise yüzde 50 arttırılacağını aktardı. Kırmızı mercimek ve kuru fasulyeye yüzde 100 pirim desteği vereceklerini de söyleyen Davutoğlu, ''Bizim şimdiki desteklerimizi diğer iktidarlar hayalini bile kuramazdı.'' dedi. |
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi JQKER -- 27 Ocak 2015; 15:38:41 >
Bu mesaja 3 cevap geldi.
Şu ithal işi bitsin ondan sonra mı ? Kaynak bir de lütfen ? |
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi.
| Hibe filan hikaye, hayvancılık yapana mazot yardımı diyorlar ama vermiyorlar, şahidim buna. Adama 50 milyon takla attırıyorlar zaten, illallah ettiriyorlar yaşadım bunları. |
çiftçiyim bu dedıklerınızın birini daha hiç görmedim ne diyeyim |
Bu mesaja 3 cevap geldi.
Bir ara hayvancılık işine girişelim dedik, hibedir vs bu imkanlardan yararlanlaım dedik ama olacak o kadar'ın daniskası oldu, olacak okadar bile bu kadar abartılı olmamıştı hiç. Çiftçilerle tanıştık, muhabbet ettik, mazot filan alamadıklarını söylediler. Şaşırmadım, biz hayvancılık yapmak için çok uğraştık başaramadık, önümüze hep engel çıkardılar. Joker beyin haberinde yer alanlar oy için kesinlikle, çiftçi neyin ne olduğunu biliyor ama çiftçilikle alakası olmayan hayatında tv, internet harici besi hayvanı görmemiş insanlar bunlara kanıp ülke eyiye gidiy diyorlar. İşin içine bir girin anlarsınız ne demek istediğimi. |
Araştırdım kısa adam demiş demesine de benzer konu 2014 de de geçmiş şimdi 2015 detiyiz ve durum ortada sahtekarlığa devam yani |
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 2 cevap geldi.
Hükümet tarımı korumak ve geliştirmek için adımlar atıyor. Fakat bunlar yıkımın tesirini telafi edecek boyut ve hızda değil. Teşviki kanuni sınırın altında veriyor. Teşvik ilk hâliyle tembelliği artıracak unsurlar taşıyordu; şimdi düzeltildi, üretime veriliyor. Parçalı arazilerin toplanması doğru adım; ama partili rantiye zenginlerini büyütmenin yeni kapısı olmasından endişe ediliyor. Buna dair tedbirler görünürde yok. Tarım sektörünü hedef alan düzenlemelerin bir kısmı, ekonomiden ziyade sosyal politika başlığını hak ediyor. Bazen ‘sandık verimliliği’ her şeyin önüne geçiyor.
Atılan adımların maliyeti doğru hesaplanmıyor. Seçim öncesinde apar topar büyükşehirlerin sayısı artırıldı ve sınırlar genişletildi. Türkiye’nin toplam tarım arazilerinin yüzde 56,8’ine sahip 30 büyükşehirde, 16 bin 82 köy ve bin 591 belde, mahalleye dönüştü. Buraların imara açıldığı/açılacağı söylentileri tarım için yeni bir darbenin habercisi olacak. Büyükşehir yasası, yerel seçimleri kazanmak için siyasi bir adımdı; yeni rant alanları açmak da kârlı görünebilir. Lakin sonu aydınlık değil. Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Ekonomiden Sorumlu Yardımcısı Ali Babacan bile inşaat sektörünün, sanayii ikinci plana ittiğinden şikâyet ediyor. Böyle bir ortamda kimse tarımın hâline ağlamaz. Bu hızla gidersek portakalı taneyle, karpuzu dilimle satan ülkelere yetişeceğiz! Gıda enflasyonundaki yükselişi pansuman tedbirlerle gizlemek uzun süre mümkün olmayacak. AK Parti mutfakla kazandı, oradan kaybedebilir.
Ezcümle; uzmanlar şu uyarıları yapıyor: Türkiye tarımda çalışan nüfusunu kademeli ve planlı biçimde başka alanlara kaydırmalı. İnsan gücünün yerine teknolojiyi ikame edebilmeli, böylece verimi artırmalı. Parçalanmış arazileri bir araya getirecek tedbirleri almalı. Hayvancılıkta da benzer reformlarla kalite ve verim yükseltilmeli. Tarım sektöründe sebat edenleri cezalandırır gibi uygulamalardan vazgeçilmeli.
KAYNAK
< Resime gitmek için tıklayın >
Eskiden elimizde tarım ve hayvancılığımız vardı.Onu bile aldılar ki şu topraklardan alınması en zor şey tarımdı.Büyük başarı diye bunuda sunsanıza A6lı tayfa.