Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir, 1 mobil kullanıcı
186
Cevap
5929
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Cevap: kuran okumak icin super zeka olmakmi gerekiyor? (10. sayfa)
M
10 yıl
Yarbay

Vizelerim var,ev işleri var bu kadar yoğunluğun arasında işi gücü bırakmış seninle uğraşıyorum kalkmış bana "Pardon kuzenim yazmış" havasında cevaplar veriyorsun.Nisa 24'ü 2 sayfadır söylüyorum aç oku yeterince açık diyorsun.Gerektiğinde insanlara gramer bilmem ne diye ahkam kesiyorsun ama 2 sayfadır söylediğin ayeti buraya yapıştırmadın bile şimdide kalkmış pardon Bunun yanında Nisa 22'i de bu konuda yazdık tartıştık gelmiş bu ayetti diyorsun.Güldürüyorsun beni Humiyettin güldürüyorsun.Bu gülme komik olduğu için değil acı gülüşler.Haline acıyorum..

Şaşılık demiştim.Okuduğunu anlamada sıkıntı var bu nokta önemli.Tebliğ Nedir? Nasıl yapılır diye ayet vermişim.Ayette Tebliğin nasıl olması gerektiği anlatılıyor.Tebliğin anlamı şudur hikmet nerden çıktı gibi absürt soru da bir senden beklenir.Ben orda tebliğ=hikmet demiş miyim? Hikmet ve güzel söz tebliğ yöntemidir demişim değil mi? Bunun yanında hikmet Peygamberimizin Sünnetidir;
*Eğer Allah Teâlâ'nın fazl ve rahmeti senin üzerine olmasaydı elbette onlardan bir tâife seni şaşırtmaya kasdedecekti. Halbuki, onlar kendi nefislerinden başkasını şaşırtmazlar ve sana hiçbir şeyden zarar veremezler. Ve Allah Teâlâ sana kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilir olmadığın şeyleri öğretti. Ve Allah Teâlâ'nın fazlı senin üzerine pek büyük olmuştur.(Nisâ 113)

Öncelikle Tebliğ'in sadece Müslümanlara yapıldığını kim söyledi? Konuyu saptırmak için neden böyle değişik yollara başvuruyorsun.Maide 99 ile konu ne alaka? Bağlantıları kurmama yardımcı olur musun? Maide 99'da tebliğ kelimesi geçiyor diye hemen "ooo hemen kopyalıyayım" mı dedin

Yukarıda ahkam kesiyorsun demiştim.Ezbere gidiyorsun ezbere.Birileri bir şeyler yazmış robot gibi kopyala/yapıştır başka olay yok.Sana BENİM YAZDIĞIM AYETLERİ TEK TEK HER YÖNÜYLE NASIL DEĞİŞTİRMİŞİM anlat,açıkla demiştim.Kalktın böyle olamaz dedin başka ayetleri verdin O ayetleri de şimdi ben yazacağım sonra başka ayetler kopyalayacaksın.E hani GRAMATİK inceleme.Gramer olarak inceleme nasıl olur onu da söyliyeyim.Her bir kelimenin anlamını(Kur'an meali sitesinden bakarak değil) buraya yazarsın.Nasıl çekimlendiğini anlatırsın.Sonra da bak burda burda sen anlamını değiştirmiş dersin.Kalkıpta verdiğim ayetler için hiçbir açıklama yapmayıp bana yeni ayetlerle gelmek "ya onu geçelim işte şeyyy" tarzı cümlenin yeşilidir efendim.Önce incelemeni yapacaksın bekliyorum.

İnceleme yaparken bir soru daha sorayım.Şimdi domuz etinin haram olduğu Kur'an da yazıyor ama Domuz yağı yazmıyor.Gördüğümüz üzere hiçbir ayette yağı İSİM OLARAK yok.Peki ne yapacağız? Domuz eti yemeyip domuz yağı yiyebilir miyiz? Sonuçta SANA GÖRE bir şey haram edilmişse ÖZEL OLARAK İSMİNİN GEÇMESİ gerekiyor.

Bunların yanında bana Peygamberimizi bir anlatır mısın ya? Mesela insanlara sohbetler vermiş midir? Ayet gelince sadece Kur'an'ı okuyup bırakmış mıdır yoksa ayetler üzerine sohbetler vermiş midir? Kur'an da mesela doğum tarihi veya annesi-babası kim yazmıyor.Yani şimdi bunlar yazmıyor diye hiçbirini tanımıyor muyuz? Bunun yanında Peygamberimiz veya Hz.Muhammed demek yerine Elçi diyerek BASİTE indirgemen karakterini ortaya döküyor..


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Hümiyettin
H
10 yıl
Yarbay

Eğer istemiyorsanız cevap verip tartışmaya girmezdiniz. Özür dilediğim halde hatalı davranışım ile dalga geçerek haklı çıkmaya çalışıyorsunuz. Tebliğ ve hikmetin eşit olduğunu söylemedim. Sizin dediğiniz gibi bir soru da sormadım. Sadece ''hikmet nedir'' diye ayrıca bir soru sordum. Yazdıklarımı çarpıtarak bana söylemediğim lafları ithaf ediyorsunuz.

''Hikmet'', Kuran'dan ayrı olarak verilen özellik değildir. Kuran içerisinde yer alır. Şu ayet bu konuya açıklık getiriyor :

'' Bu bildirdiklerimizi, sana âyetlerden ve hikmet dolu Kur'ân'dan okuyoruz.'' (Ali İmran 58)

Tebliğin sadece Müslümanlara yapıldığını da söylemedim. O ayetlerde inanmayanlara karşı hitap edildiği için o ifadelerin onlara özgü olduğunu iddia ettiğiniz için sadece Müslümanlara hitap edilen ayetler içerisinde aynı ifadenin kullanılmasını örnek gösterdim.

Şahsi olarak ekleme yapamayacağım için mecburen ayetleri kopyalamak zorundayım. Onun dışındakilerin hepsi şahsi fikirlerimden ibarettir. Kelime üzerinde tartışma olan ayetlerde o kelime incelenir ama bu ayetlerde öyle bir durum söz konusu değil. Arapça bilgisi konusunda bilen kişilerin de yardımcı olması gerektiğini söylemiştim. Amaçları fikirleri karşılaştırarak doğruyu bulmak yerine kendi fikirlerini körü körüne savunmak olan kişiler yardımcı olmayacaktır.

Eğer kelimeler konusunda yanlış yaptığımı düşünüyorsanız ve bilginiz varsa doğrusunu açıklarsınız. Hatalı olan da yanlışını fark eder.

Ayetleri değiştirmediniz. Doğru olarak alıntı yaptınız ama anlatılmak isteneni çarpıtarak bambaşka bir yöne çekiyorsunuz. Gerekli açıklamayı da yaptım. Haram ve helal yiyecekler konusunda ve haram veya helal demek ile ilgili onlarca ayeti görmezden geliyorsunuz. O ayetler varken hala alakasız örnekler veriyorsunuz. ''Domuz'' dediğinizde hücresel seviyeden toplamına kadar ayrı ayrı ele alınmaz. Domuz denildiğinde kemiği, yağı, kanı, eti ile bütündür. Yağı da domuz etinde yer aldığına göre tüketilemez. Aynı yapının içerisinde yer alıyorlar.

Peygamberimiz insanlara sohbet vermiş olabilir. Ayetler gelince onlara duyurmuştur. Onun dışında hüküm koyma yetkisine sahip değildir. Hadislere göre siz haklı çıkacaksınız ama Kuran'a göre ayetleri duyurmuştur ve tek görevi de budur. Bunun dışında yaptıkları dini hüküm kapsamında değildir.



'' “Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrâhim, İsmail, İshak, Yakub ve onların torunlarına indirilene; Mûsâ ve İsâ'ya verilenlere, Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbirisinin arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk” deyiniz.'' (Bakara 136)

İnsanlara isimleriyle hitap etmekte bir sakınca yoktur. Allah isimleriyle hitap etmemizi emrediyor. Kuran'ın hiçbir yerinde isimlerinin yanına ek getirilmemiştir. Ayrıca defalarca farklı şekillerde hitap ettim.

Kuran'da ''peygamber'' kelimesi de geçmez. ''Peygamber'' olarak çevrilen kelimenin aslı ''resul'' ve ''nebi'' kelimeleridir. İkisi de ayrı olarak özellikle kullanılmıştır.

Elçi demek onun görevinin doğru olarak ifade edilmesidir. Hem resul, hem nebi, hem de elçi denilebilir.

Devamlı olarak tartıştığı kişiyi aşağılama çabasında olan birisi karakter dersi vermesin.


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Mr.Lucky
M
10 yıl
Yarbay

Geç bu işleri Humiyettin geç.Neyse meseleye dönelim;
"Tebliğ kelimesi ''duyurmak, bildirmek'' gibi anlamlara gelir. Hikmet nedir ? " Bunlar senin cümlelerin.Yazdıklarından ve benim verdiğim cevap karşılaştırılarak ne anlaşıldığını forum'a bırakıyorum.

Taaa en başından dediğim gibi Kur'an'ın orjinaline hakim olmadan meal ile tartışmaya girersen daha çok üzülürsün çok.Bu iş Google Amcaya Kur'an da Hikmet yazarak çıkan ayetlerden kopyala/yapıştır yapmaya gelmez Humiyettin.Satır satır,kelime kelime ayetleri inceleyecek,ayetlerde ki nüans farklarını öğreneceksin.Öğreneceksin ki Kur'an'ı Kerim'in mahiyetini anlayabilesin.Verdiğin ayetin ve benim verdiğim örneğin Arapçasını okursan kullanılan Hikmet kelimeleri'nin Kur'an da ki bu iki öğreneğe benzer ayetlerde kullanılan Hikmet kelimeleri ile inceliği anlarsın.Senin bana aha da gerçeği budur diye verdiğin veya Kur'an da bu anlamda kullanılan Hikmet Kelimelerinin benim bildiğim kadarıyla tamamında EL HÂKİMİ geçer.El-Hakim Allah'ın bir sıfatır.Benim verdiğim örnekte ise VEL HİKMETE kelimesi kullanılır.Bu kelime ile Kur'an'ın içinde olmadığı ayetler ile çok açıktır.Buyrun efendim;
**(Melekler, Meryem'e hitaben İsa hakkında sözlerine devam ettiler:) Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretecek.(Âli İmrân 48)
**Yoksa onlar, Allah'ın lütuf ve kereminden insanlara verdiği nimetleri kıskanıyorlar mı? Şüphesiz biz, İbrahim ailesine de kitap ve hikmeti vermiştik. Hem de onlara büyük bir mülk ve saltanat ihsan ettik.(Nisâ 54)
**Hikmeti dilediğine verir. Kime de hikmet verilmişse şüphesiz ki, ona pek çok hayır verilmiştir. Bunu ancak akıl sahibleri anlar(Bakara 269)

Domuz konusunda o yöntem sizin yönteminizdir.Siz her bir nesnenin,her bir canlının birebir Kur'an da geçmesi gerektiğini,yorum yapılmayacağını ve eğer nesnenin ismi özel olarak geçmiyorsa haram olmadığını savunuyorsunuz değil mi? Mesela TAŞIYICI ANNELİK,SPERM BANKASI,EVLİLİKLER konusunda olduğu gibi.Domuz eti örneği de aynen bunlar gibidir.Domuz eti ile domuz yağı farklı nesnelerdir.Bir hayvanın bir parçasını yemek helal olduğu gibi başka bir parçasını yemek haram olabilir.Öküz,Tosun gibi hayvanları yemek helaldir fakat onların cinsel organlarını yiyemezsiniz bu haramdır.Sizin mantığınıza göre ayette tosun geçmişse TOSUNU komple yiyebilirsiniz manası çıkarmak yanlıştır.Domuz yağının helal olmadığını bende biliyorum ama siz kalkıpta bana domuz eti derken hepsini kastediyor yorumunda BULUNAMAZSINIZ.Şayet böyle bir yorum da bulunursanız kendi fikirleriniz ile taban tabana ÇELİŞMİŞ OLURSUNUZ.Çünkü siz Kur'an'ın YORUMLANMAYACAĞINI,Kur'an'ın yorumunun diğer AYETLER olduğunu savunuyorsunuz.Öncelikle neyi savunduğunuzun bilincine varmalısınız.Bu konuda anlaşmışızdır umarım..

Peygamberimiz sohbetler yapmış dediniz evet güzel.Eee peki neler anlatmış? Bu anlatılanlar nelerdir peki? Ayetleri açıklamış mıdır mesela? İnsanlara neyin nasıl yapıldığını anlatmış mıdır? Bu sohbetlerin içeriklerine HADİSLER ile ulaşmıyor muyuz?

Ayet nedir? Ayet Allah sözüdür.Allah tabi ki Peygamberlerini isimleriyle hitap edecek sen kendini ne sanıyorsun? Nerede isimleriyle hitap etmeni söylüyor acaba? Kur'an da bu kelimesi geçmez,şu kelimesi geçmez olayına geldin yine.Çelişkiler çelişkiler.Hazret ifadesi saygı anlamındadır.Peygamberimiz derken ona karşı samimiyetimizi ve saygımızı belli ederiz.Allah'ın ayetlerde Peygamberlerine saygı mı duymasını bekliyorsun?
Resul ve Nebi kelimelerini de bilmiyordum çok yardımcı oldun..

Aşağılama çabaları mı? Bu ülkede hırsıza hırsız demek suç onu anladıkta cahile cahil demekte suç olmuş..


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Hümiyettin
H
10 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: Mr.Lucky

Geç bu işleri Humiyettin geç.Neyse meseleye dönelim;
"Tebliğ kelimesi ''duyurmak, bildirmek'' gibi anlamlara gelir. Hikmet nedir ? " Bunlar senin cümlelerin.Yazdıklarından ve benim verdiğim cevap karşılaştırılarak ne anlaşıldığını forum'a bırakıyorum.

Taaa en başından dediğim gibi Kur'an'ın orjinaline hakim olmadan meal ile tartışmaya girersen daha çok üzülürsün çok.Bu iş Google Amcaya Kur'an da Hikmet yazarak çıkan ayetlerden kopyala/yapıştır yapmaya gelmez Humiyettin.Satır satır,kelime kelime ayetleri inceleyecek,ayetlerde ki nüans farklarını öğreneceksin.Öğreneceksin ki Kur'an'ı Kerim'in mahiyetini anlayabilesin.Verdiğin ayetin ve benim verdiğim örneğin Arapçasını okursan kullanılan Hikmet kelimeleri'nin Kur'an da ki bu iki öğreneğe benzer ayetlerde kullanılan Hikmet kelimeleri ile inceliği anlarsın.Senin bana aha da gerçeği budur diye verdiğin veya Kur'an da bu anlamda kullanılan Hikmet Kelimelerinin benim bildiğim kadarıyla tamamında EL HÂKİMİ geçer.El-Hakim Allah'ın bir sıfatır.Benim verdiğim örnekte ise VEL HİKMETE kelimesi kullanılır.Bu kelime ile Kur'an'ın içinde olmadığı ayetler ile çok açıktır.Buyrun efendim;
**(Melekler, Meryem'e hitaben İsa hakkında sözlerine devam ettiler:) Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretecek.(Âli İmrân 48)
**Yoksa onlar, Allah'ın lütuf ve kereminden insanlara verdiği nimetleri kıskanıyorlar mı? Şüphesiz biz, İbrahim ailesine de kitap ve hikmeti vermiştik. Hem de onlara büyük bir mülk ve saltanat ihsan ettik.(Nisâ 54)
**Hikmeti dilediğine verir. Kime de hikmet verilmişse şüphesiz ki, ona pek çok hayır verilmiştir. Bunu ancak akıl sahibleri anlar(Bakara 269)

Domuz konusunda o yöntem sizin yönteminizdir.Siz her bir nesnenin,her bir canlının birebir Kur'an da geçmesi gerektiğini,yorum yapılmayacağını ve eğer nesnenin ismi özel olarak geçmiyorsa haram olmadığını savunuyorsunuz değil mi? Mesela TAŞIYICI ANNELİK,SPERM BANKASI,EVLİLİKLER konusunda olduğu gibi.Domuz eti örneği de aynen bunlar gibidir.Domuz eti ile domuz yağı farklı nesnelerdir.Bir hayvanın bir parçasını yemek helal olduğu gibi başka bir parçasını yemek haram olabilir.Öküz,Tosun gibi hayvanları yemek helaldir fakat onların cinsel organlarını yiyemezsiniz bu haramdır.Sizin mantığınıza göre ayette tosun geçmişse TOSUNU komple yiyebilirsiniz manası çıkarmak yanlıştır.Domuz yağının helal olmadığını bende biliyorum ama siz kalkıpta bana domuz eti derken hepsini kastediyor yorumunda BULUNAMAZSINIZ.Şayet böyle bir yorum da bulunursanız kendi fikirleriniz ile taban tabana ÇELİŞMİŞ OLURSUNUZ.Çünkü siz Kur'an'ın YORUMLANMAYACAĞINI,Kur'an'ın yorumunun diğer AYETLER olduğunu savunuyorsunuz.Öncelikle neyi savunduğunuzun bilincine varmalısınız.Bu konuda anlaşmışızdır umarım..

Peygamberimiz sohbetler yapmış dediniz evet güzel.Eee peki neler anlatmış? Bu anlatılanlar nelerdir peki? Ayetleri açıklamış mıdır mesela? İnsanlara neyin nasıl yapıldığını anlatmış mıdır? Bu sohbetlerin içeriklerine HADİSLER ile ulaşmıyor muyuz?

Ayet nedir? Ayet Allah sözüdür.Allah tabi ki Peygamberlerini isimleriyle hitap edecek sen kendini ne sanıyorsun? Nerede isimleriyle hitap etmeni söylüyor acaba? Kur'an da bu kelimesi geçmez,şu kelimesi geçmez olayına geldin yine.Çelişkiler çelişkiler.Hazret ifadesi saygı anlamındadır.Peygamberimiz derken ona karşı samimiyetimizi ve saygımızı belli ederiz.Allah'ın ayetlerde Peygamberlerine saygı mı duymasını bekliyorsun?
Resul ve Nebi kelimelerini de bilmiyordum çok yardımcı oldun..

Aşağılama çabaları mı? Bu ülkede hırsıza hırsız demek suç onu anladıkta cahile cahil demekte suç olmuş..

''Tebliğ kelimesi duyurmak, bildirmek gibi anlamlara geliyorsa hikmet nedir ?'' olarak değil, onu ilk cümleden ayrı bir soru olarak yönelttim. Sizin anladığınız gibi değil.

Arapça bilmeniz düşüncelerinizin daha doğru olmasını sağlayamıyor. Maalesef görmediğiniz halde Allah'ın yasakladığı zanna uyarak iftira atıyorsunuz ve mutlak olarak doğru konuştuğunuzu sanıyorsunuz. Allah ıslah etsin.

Hikmet kelimesi Kuran'da birçok ayette yer alıyor. Bu kelimenin geçtiği ve konuyla ilgili olan ayetleri incelememiz gerekiyor.Kuran'da yer alan ve Arapça'da ''vel'' olarak geçen bağlaç Türkçe'deki gibi sadece iki varlığı ayrı ayrı tanımlamak için kullanılmıyor. Bunun en açık örneğini Bakara suresi 238 ayette görebilirsiniz :

''Namazları ve orta namazı koruyun. Tam bir saygıyla Allah'ın huzurunda kıyam edin.''

Bu ayette görüldüğü gibi ''ve'' bağlacı birbirinden bağımsız iki varlığı ifade etmekle sınırlı değildir. Öyle olsaydı ''namazlar'' ve ''orta namaz'' iki ayrı namaz çeşidi olurdu. Buna benzer örnekler olarak Gaşiye 23, Bakara 129 ve Müzemmil 14'e bakabilirsiniz.

Eğer ''vel hikmete'' ifadesi anılan şeylerin farklı olduğunu gösteriyorsa Maide suresi 110. ayete göre İncil ve Tevrat kitap değil demektir.

''ve iz allemtukel kitâbe vel hikmete vet tevrâte vel incîl(incîle)''

''Kitap'' ifadesi geçtiği halde İncil ve Tevrat'ın ''vel'' ile ayrılması onların kitap olmadığına delil olur ama bu hatalı bir çıkarımdır. Oysa Tevrat ve İncil de birer kitaptır.

Allah şu ayetlerde ''hikmetin'' Kuran içerisinde yer aldığını vurguluyor :

''Bunlar, hakîm (hikmet ve hükümle dolu) olan Kitab’ın Âyetleri’dir.'' (Lokman 2)

''Hakîm (hüküm ve hikmet sahibi) Kur’ân’a andolsun.'' (Yasin 2)

''Ve muhakkak ki O (Kur’ân), katımızda Ümmülkitap’tadır. Gerçekten Âli’dir (yücedir), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).'' (Zuhruf 4)

'' Bu sana tilavet ettiklerimiz (anlattıklarımız), âyetlerden ve Hakîm olan (hüküm ve hikmet içeren) Zikir’dendir.'' (Ali İmran 58)

''Elif, Lâm, Râ. İşte bunlar, Hikmetli Kitab’ın âyetleridir.'' (Yunus 1)

İsra suresi :

''26: Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.
27: Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.
28: Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti istemek için onlardan yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak bir söz söyle.
29: Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.
30: Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Çünkü O, gerçekten kullarından haberdardır ve onları görmektedir.
31: Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.
32: Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.
33: Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.
34: Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.
35: Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir.
36: Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.
37: Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.
38: Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir.
39: Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilâh edinme. Sonra kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.''


Ayetlerde net bir şekilde ifade edildiği gibi ''hikmet'', kesinlikle Kuran'ın kendisinde yer alıyor.


Her nesnenin isminin özel olarak geçmesi zorunlu değildir. Mesela içki ile ilgili ayetlerde votka, rakı, bira gibi ayrı ayrı yazmıyor ama ''sarhoşluk veren zararlı içkiler'' şeklinde genel olarak ifade ediliyor. Kuran'da o konu ile ilgili bir ayet yok ise haram diyemeyiz. İçki konusunda bazı yararları olduğu ama zararlarının daha fazla olmasından dolayı haram olduğu söyleniyor. Allah'ın dediği gibi birçok alanda yararlı olarak kullanılıyor. Eğer domuz etinin içindeki yağın bir ayrıcalığı olsaydı içkide olduğu gibi Allah mutlaka hüküm verirdi.

Ayetlere ilave bir anlam veya Kuran dışı bir ilave getirmiyorum. Sadece var olan ayet üzerine Kuran sınırları içerisinde kalarak düşünmeye çalışıyor.

Kuran'da peygamberimizin sadece elçi olduğu belirtildiği için ayetlerin açıklamasını yapmak onun görevi değildir.


Bakara suresi 136. ayette Allah bize o şekilde hitap etmemizi emrediyor :

'' “Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrâhim, İsmail, İshak, Yakub ve onların torunlarına indirilene; Mûsâ ve İsâ'ya verilenlere, Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbirisinin arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk” deyiniz.'' (Bakara 136)



M
10 yıl
Yarbay

Ayetlerin sadece mealden değil orjinalinden yoluna çıkılması taraftarıyım.Arapça'yı da öyle çok iyi bilmem.Arapça'yı bilmek daha doğru olduğumuzu sağlıyor veya sağlamıyor ama kalkıpta DİLİ BİLMEYEN biri bunu söylüyorsa komiktir.

Ve kelimesinin iki kelimeyi,cümleyi bağlama özelliği yanında vurgu özelliği var.Yani bana kalkıpta bak bu bu ayetlerde vurgu özelliği kullanılmış o zaman bu ayette de vurgu özelliği kullanılmıştır demek "ben işime gelen ayeti alırım" cümlesinin kibar halidir.Yani o örneğe göre böyledir,tamamını buna göre yorumlarız demek Bakara 219;
**Sana şarap ve kumardan soruyorlar. De ki: «Bu ikisinde büyük bir günah ve insanlara bazı yararlar vardır. Ancak günahları yararlarından daha büyüktür.» Yine sana neyi başkalarına vereceklerini soruyorlar. De ki: «Sizi sıkmayanını.» Allah, düşünesiniz diye, ayetlerini size böylece açıklıyor.(Bakara 219)
Şarap ve Kumar'ın aynı şeyler olduğu hatta Şarabın Kumarı veya Kumarın Şarabı kapsadığı anlaşılır.Ben sana inceleme yap dediğim de sen bunu mu anladın?
Gâşiye ve Müzzemil ayetleri arasına BAKARA 129'u sıkıştırıp bu da onlar gibidir demek ne demek? İyi o zaman Bakara 219 da bu 3 örnek gibidir diyelim..
**Ey Rabbimiz! Onların arasında onlardan bir resûl gönder ki, onlara âyetlerini okusun. Onlara kitap ve hikmet talim etsin. Ve onları nezih bir hale getirsin. Şüphe yok ki Sen, evet Sen azîzsin, hakîmsin.(Bakara 129)

"""Eğer ''vel hikmete'' ifadesi anılan şeylerin farklı olduğunu gösteriyorsa Maide suresi 110. ayete göre İncil ve Tevrat kitap değil demektir."""
Bu senin cümlen.Şimdi bu cümleyi bir inceleyelim.Öncelikle "vel hikmete" ifadesi anlılan şeylerin farklı olduğunu gösteriyor ibaresi nereden çıktı? El-Hakimu ve Hikmete aslında birbiriyle anlam yönünde bağdaşan fakat iki farklı kelimedir.El-Hakimu Hikmeti de içine alır.Matematik'te daha ilkokulda öğretilen EŞİT KÜME - DENK KÜME farkı gibidir.Ha işte ben bu farklılığın olduğunu anlatırken sen ise "hikmete" kelimesinin kendi başına cümlede bir farklılık oluşturacağını anlamışsın ve buna göre cevap vermişsin.Böyle bir anlamı yok.Bununla birlikte Kitabe kelimesinin kökü Arapça'da ki yazmak fiili olan ketebedir.Hz.İsa ile ilgili Al-i İmran 48 ve Maide 110 da Kitabet kelimesinden maksat yazmadır.

Bana Edip Yüksel'den,Yaşar Nuri'den veya diğerlerinden meal getirirsin anlarım.Zaten işine geldiği gibi Arapçasına bakmadan hangisi hoşuna gidiyorsa,hangisi fikirlerine tez oluşturuyorsa onun mealini kopyalayıp yapıştırıyorsun.Yani sırf parantez içinde hikmetli hikmet dolu kelimeleri var diye ALİ MİHR meali'de kullanılmaz el insaf yahu.İşinize gelmediği zaman sapık diyorsunuz,sözüne uyulmaz diyorsunuz işinize geldiği zaman kullanırım ne olmuş havasındasınız.Böyle bir kafanın mealini kullanan kişiyle bende tartışmaya girmişim
Videoyu izlemek için tıklayınız

Bunun yanında o verdiğin ayetlerin tamamında HAKİMU yani El-Hakim kelimesi kullanılmıştır.Bir önceki mesajımda yazdığım şeyleri tekrar tekrar etmeme rağmen halen daha aynı kafa.Geçen mesajda Al-i İmran 58 üzerinden açıklama yaparken yine aynı ayeti kopyalamışsın

Senin ÇARK mekanizması çalışmaya başladığına göre artık bu tartışmayı benim kendi açımdan sonlandırmamın zamanı geldi.2 sayfa boyunca Kur'an'da isim olarak geçmiyorsa serbestlik vardır diyen sensin yahu.Genel ifadeler geçtiğini,özele indirgenmeyeceğini ilk dakikadan beri söylüyorum.Bu genel ifadeler Peygamberimize yorum ve açıklama yetkisi verir diyorum.Sen ise eğer özel olarak geçmiyorsa olmaz çünkü Kur'an da APAÇIKTIR,EKSİKSİZDİR gibi ayetler var buna ters düşer diyorsun.Kur'an çerçevelerini belirlemekten kastımın ne olduğunu artık anladığınızı sanıyorum.Halen daha yağın bir ayrıcalığı bilmem ne

Ayetin sonunda deyiniz var diye hepsine ismi ile hitap edin anlamı çıkıyor he Amentünün esaslarından bahsedildiği bir ayette çıkardığı anlama bak Motomot düşünce'ye muhteşem bir örneksin.Ha çark demişken bunları göstermezsem olmaz

< Resime gitmek için tıklayın >

* * *

< Resime gitmek için tıklayın >

Evet yukarıda dediğim gibi bu tartışmayı kendi adıma sonlandırıyorum..





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mr.Lucky -- 18 Nisan 2015; 12:04:19 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Hümiyettin
D
10 yıl
Teğmen

Normal kitap okumak ne ise Kuran okumakda budur.Ben çok özel şeyler göremedim.

Yok anlam yok meal durumları bu işten para kazanan zümrenin kutsama ve gelir kapılarını kaybetmeme için yaptıkları faliyetlerdir.



H
10 yıl
Yarbay

Tüm çevirilerde o kelime ''hakim'' olarak geçiyor ve Arapçası da sözlüklerde ''hüküm ve hikmet sahibi'' olarak geçiyor. Tam anlamını karşılayan çeviri olduğu için onu verdim. O adamı tanıyorum ve taraftarı olduğum birisi değildir. Art niyetli bir eleme yapsaydım sadece ''hikmet'' yazan diğer onlarca çeviriden birini koyardım.

Bir ayette farklı kullanılması onun tüm diğer ayetlere genellenmesini gerektirmez. Hepsini Kuran bütünlüğü içinde ele almak ve ona göre değerlendirmeliyiz. Şu ayetlere hiç değinmediniz :

quote:

Allah şu ayetlerde ''hikmetin'' Kuran içerisinde yer aldığını vurguluyor :

''Bunlar, hakîm (hikmet ve hükümle dolu) olan Kitab’ın Âyetleri’dir.'' (Lokman 2)

''Hakîm (hüküm ve hikmet sahibi) Kur’ân’a andolsun.'' (Yasin 2)

''Ve muhakkak ki O (Kur’ân), katımızda Ümmülkitap’tadır. Gerçekten Âli’dir (yücedir), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).'' (Zuhruf 4)

'' Bu sana tilavet ettiklerimiz (anlattıklarımız), âyetlerden ve Hakîm olan (hüküm ve hikmet içeren) Zikir’dendir.'' (Ali İmran 58)

''Elif, Lâm, Râ. İşte bunlar, Hikmetli Kitab’ın âyetleridir.'' (Yunus 1)

İsra suresi :

''26: Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.
27: Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.
28: Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti istemek için onlardan yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak bir söz söyle.
29: Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.
30: Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Çünkü O, gerçekten kullarından haberdardır ve onları görmektedir.
31: Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.
32: Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.
33: Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.
34: Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.
35: Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir.
36: Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.
37: Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.
38: Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir.
39: Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilâh edinme. Sonra kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.''


Ayetlerde net bir şekilde ifade edildiği gibi ''hikmet'', kesinlikle Kuran'ın kendisinde yer alıyor.


Bunlara tek tek çevirilerine ve Arapça kelimelerine bakabilirsiniz. Hepsinde ''hüküm ve hikmet sahibi'' anlamına gelen ''hakim'' ifadesi Kuran için kullanılıyor. İsra suresinde sadece 39. ayette o şekilde geçiyor. Bu ayetlerle birlikte değerlendirildiğinde dediğim gibi olması Kuran içi çelişki olmaması için daha uygundur. Onlarca ayette hikmetin Kuran'da olduğu söylendiği halde diğer gösterdiğimiz ayetlerde tam tersinin yazması Nisa suresi 82. ayete ters olurdu.

Kuran için ''hakim'' denilmesi onun ''hüküm ve hikmet içeren'' olduğun anlamına gelir.

quote:

Benim verdiğim örnekte ise VEL HİKMETE kelimesi kullanılır.Bu kelime ile Kur'an'ın içinde olmadığı ayetler ile çok açıktır.Buyrun efendim;
**(Melekler, Meryem'e hitaben İsa hakkında sözlerine devam ettiler:) Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretecek.(Âli İmrân 48)
**Yoksa onlar, Allah'ın lütuf ve kereminden insanlara verdiği nimetleri kıskanıyorlar mı? Şüphesiz biz, İbrahim ailesine de kitap ve hikmeti vermiştik. Hem de onlara büyük bir mülk ve saltanat ihsan ettik.(Nisâ 54)
**Hikmeti dilediğine verir. Kime de hikmet verilmişse şüphesiz ki, ona pek çok hayır verilmiştir. Bunu ancak akıl sahibleri anlar(Bakara 269)


Yukarıda alıntıladığım kısımda ''vel hikmete'' ifadesini onu Kuran dışı bir vahiy olarak değerlendirmemiz gerektiğine delil olarak gösterdiniz.

Dediğiniz gibi ''ketebe'' kelimesi ''yazmak'' anlamına geliyor. O ayetlerde kullanılan ''el-kitabe'' ise yazılmış olan bir kitabı işaret eder. Bunu Türkçe'de de kullanıyoruz. Aynı kökten gelmesi kelimenin türetilmiş halinin kökünü ifade ettiğini göstermez. İkisi de ayrı birer kelime ve birbiriyle alakalı ama farklı anlamları var.

Allah'ın emri olursa peygamberin yorum yapma yetkisi olur. Allah ayetlerinde peygamberin sadece elçi olduğunu defalarca vurguladığı halde inkar ettiğiniz için tartışma hep aynı noktada dönüyor. Peygamberin ayetleri açıklama ve onun üzerine yorum yapma yetkisi olduğu gösteren tek bir ayet getirin.


Bakara suresi 136. ayette Müslümanlara bu şekilde hitap etmesi gerektiği söyleniyor.

'' “Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrâhim, İsmail, İshak, Yakub ve onların torunlarına indirilene; Mûsâ ve İsâ'ya verilenlere, Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbirisinin arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk” deyiniz.''

Siz üstünüze alınmayıp rivayetlere uymaya devam edebilirsiniz.

Son koyduğunuz iki ekran alıntısında da herhangi bir çelişki yer almıyor. İlk görüntüde size soruyorum ve ikincisinde de kendi fikrimi söylüyorum. Burada herhangi bir zıt ifade yer almıyor.

Kuran'ı açıklamak için dış kaynaklardan bir ilave yapmıyorum. Kuran ayetleri dışında bir delil de getirmiyorum. Sadece var olan ayetin üzerine konuşuyorum ama siz peygamberin ayetin anlattığının dışında birçok şeyi ifade ettiğini gösteren, ayetten bile daha kapsamlı açıklamak olduğunu söylüyorsunuz. Allah ise kitabının apaçık ve eksiksiz olduğunu söylüyor:


''Apaçık olan bu kitaba andolsun.'' (Duhan 2)

''Apaçık kitaba andolsun ki,'' (Zuhruf 2)

''Bunlar, apaçık kitabın âyetleridir.'' (Şuara 2)

''Tâ, sîn. Bunlar, Kur'ân'ın ve apaçık bir kitabın âyetleridir.'' (Neml 1)

''Bunlar, apaçık kitabın âyetleridir.'' (Kasas 2)

'' Biz peygambere şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. O kitap, ancak Allah'tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur'ân'dır.'' (Yasin 69)

'' “Bana sadece apaçık bir uyarıcı olduğumdan dolayı vahyediliyor.” '' (Sad 70)

''Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.'' (Enam 114)

Tüm bu ayetlere karşı delil olarak getirebileceğiniz bir ayet olmadı. Sadece dolaylı yoldan rivayetleri savunmaya çalıştınız. Eğer tartışmaya devam etmek isterseniz benim için sorun değil ama istemiyorsanız da sizin kararınızdır. Buraya kadar tüm yazdıklarımızı okuyan üçüncü kişiler değerlendirsin. Belki bizim için veya başkaları için hayırlı olur. Allah kim yanlış yolda ise onu doğru yola iletsin.




Bu mesajda bahsedilenler: @Mr.Lucky
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.