Bilindiği gibi FFP, 2011 ve 2012 finansal dönemlerinde kulüplerin elde ettiği sonuçlara göre 2012-2013 sezonunda uygulanmaya başlayacak ve ilk men cezası 2014-2015 sezonunda verilecek. FFP birçok finansal değerlendirme içeriyor:
* Kulüplerin vadesi geçmiş borcu olmayacak
* sözleşmeler yazılı olacak
* önceki sezondan transfer-futbolcu-antrenör-vergi-SGK gibi konularda vadesi geçmiş borcu olmayacak
* mali tablolar IFRS usulüne göre düzenlenecek ve gelir ile gider dengede olacak.
(Detaylar için: UEFA FFP Resmi Yönetmeliği)
Mali tablolar, Bağımsız Denetim Şirketi tarafından, IFRS esasına göre hazırlanmış Bilanço, Gelir Tablosu, Nakit akım Tablosu ve Bütçeden oluşmaktadır (Future financial information). Yıllık Gelirlerinin %100’ünden fazla borcu olanlar ile çalışan ücretleri toplam gelirinin % 70 ini aşan kulüpler için UEFA ilave açıklama isteme hakkını saklı tutuyor. FFP kurallarını incelediğimizde, UEFA’nın bu konuya “Başa baş” noktası kadar önem vermemekle birlikte oluşacak aşırılıklara hassas olduğu ve lisans vermeme nedeni sayabileceğini düşünmek makul bir değerlendirmedir.
Başa baş noktasının hesaplanmasında, asıl faaliyetiniz dışından elde edeceğiniz AVM kirası, vb. kiralar dikkate alınırken, Gayrimenkul Satış Geliri vb. gibi varlık satışı gelirleri ancak yerine yeni bir gayrimenkul alınmaması kaydıyla hesaba katılacaktır. Burada bahsedilen gelir ve giderler sadece bir yıl için değil, kümülatif olarak dikkate alınıyor. Bunun anlamı 2012 yılında 100 milyon avro zarar ettiyseniz, 2013 yılında 95 milyon avro kar etmeniz gerektiğidir.
Başa baş Noktasının kabul edilebilir tolerans düzeyi 5 milyon avrodur. Eğer ortaklar kulübe borç verme şeklinde değil de hisse almak, yani sermaye enjekte etmek suretiyle bu farkı karşılıyorsa 45 milyon avrodur. Miktar sonraki yıllarda azalıyor (Türkiye’de Futbol Kulüpleri dernek şeklinde örgütlendiği için bu çok uygulanabilir bir çözüm gibi görünmüyor).
UEFA Kulüp Lisanslama ve FFP Madde 72’ye göre, bu kurallara uymayanlar UEFA disiplin düzenlemelerine göre cezalandırılacak.
Bildiğiniz gibi Türkiye’de Futbol Kulüpleri dernek olarak örgütleniyorlar ve IFRS esasına göre düzenlenmiş konsolide bilanço ve gelir tabloları yok. Ancak bu konuda tamamen de kör sayılmayız. Elimizde bazı bilgiler ve bu bilgilere istinaden değerlendirme yapabileceğimiz tahminler var:
1) Kulüplerin bir kısmı halka açık şirkettir ( Fenerbahçe Sportif Hizmetler San. ve Tic.A.Ş., Beşiktaş Futbol Yatırımları A.Ş., Galatasaray Sportif San.ve Tic.A.Ş., Trabzonspor Sportif San.ve Tic.A.Ş.)
2) Bunlardan Beşiktaş’ın bütün gelir ve giderleriyle halka açıldı. Trabzonspor’un gelirlerinin tamamı, Galatasaray’ın ise stad geliri hariç bütün gelirlerinin halka açık şirkete ait.
3) Fenerbahçe bütün gelirlerini halka açık şirkete devretti. Ancak bunun istisnaları var. Örneğin:
* Fenerium elde ettiği gelirlerden halka açık şirkete sadece 1.5 milyon USD aktarıyor. Oysa diğerlerinde mağazacılık gelirlerinin tamamı halka açık şirketin içinde gibi görünüyor.
* Stadyum gelirini ise sadece 8 mio USD karşılığı, Galatasaray hiç, diğerleri ise tamamını halka açık şirkete devretmiş.
* Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi gelirlerinin de sadece % 20’sini halka açık şirkete devretmiş, fazlası dernek tüzel kişiliğine gelir oluyor.
4) Halka açık şirketin gelir tablolarını incelediğimizde Fenerium, Fenerkart , Fenercell, Fenernet, Fenerbahçe Dergisi, Ankara’daki Otelin geliri, Topuk yaylası geliri gibi gelirlerin yer almadığını görüyoruz.
5) Kulüpler dernek olduğu, bu nedenle halka açık şirketlerin (HAŞ) bilgileri eksiklikler içerebileceği için olağan mali genel kurulda yayınlanan ve basına açıklanan gelir bütçesi rakamlarını kullanmak sağlıklı sonuçlara ulaşılmasını neredeyse kesin hale getiriyor. Daha önce belirtildiği gibi Beşiktaş ve Trabzonspor’un hemen hemen bütün gelirlerinin halka açık şirket içinde olduğunu biliyoruz. Belki Trabzonspor’un istisnaları olabilir ama gelir yaratma kapasitesinin oldukça sınırlı olması nedeniyle sonucu etkilemeyecektir. Bu konuda tahmin yapma zorunluluğu daha çok Fenerbahçe ve Galatasaray için geçerli, çünkü Fenerbahçe’nin HAŞ dışında çok önemli kaynakları ve gelir yaratma potansiyeli var. Ancak Galatasaray Sportif A.Ş. ‘yi incelediğinizde, Stadyum Gelirleri dışında hemen hemen tümünün halka açık şirket üzerinde olduğu anlaşılıyor.
Yeri gelmişken vurgulamakta yarar var. Galatasaray Sportif A.Ş. ile ilgili Birleşme Duyuru metnini okuduğunuzda sanki stad gelirleri bu şirketin içinde yer alıyormuş gibi algı oluşuyor. Yani yanlış bilgi veriliyor:
Birleşme Duyuru Metni
Oysa küçük yatırımcıya olan sorumluluk ve etik değerler gereği bu konu açıkça vurgulanmalıydı. Ayrıca Galatasaray Sportif A.Ş.’ nin internet sitesinde stadla ilgili olarak yer alan ilginç bir bilgi de var: Bazıları tarafından 500 milyon USD edeceği ifade edilen, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı Başmüfettişi Sinan Erol tarafından işgalci oldukları belirtilen Ali Sami Yen Stadı Üst Kullanım Hakkına sadece 24.098.854.-TL değer biçilmiş!
6) Çalışmanın anlamlı sonuç vermesi açısından Başa baş uygulamasının 2012 yılında devreye gireceği dikkate alınarak 3 aylık sonuçlar tam yıla tamamlanarak kullanılacaktır. Bu önemli ölçüde kulüpler lehine sonuç verecek.Çünkü kulüplerin ağırlıklı giderleri sezon açıldıktan sonra olmaktadır.Gişe Hasılatı çok kombine satıldığı için yılın 3 aylık döneminde mali tablolara yansımıştır. 3 aylık sonuçlar açıklandıktan sonra yaklaşık % 6-7 civarında kur artışı olmuştur. Genellikle döviz borcu olan, oyuncu bonservis bedel ve ücretlerini döviz olarak ödeyen kulüplerimiz için bu çok ciddi bir giderdir. Oysa bu durum, çalışmada kulüpler lehine dikkate alınmamıştır, olası gelir kayıplarını ortadan kaldıran bir uygulamadır.
7) Fenerbahçe ve Galatasaray için bütçe rakamları ile halka açık şirket bilgileri konsolide edilerek, diğerleri için açıklanan 3 aylık bilgiler 4 ile çarpılarak kullanılacaktır.
8 ) Herhangi bir yanlış anlaşılmaya neden olmamak için Galatasaray’ın bütçe rakamları kulüp tarafından basına açıklandığı haliyle , Fenerbahçe’nin ise gelir kaynaklarına ilişkin bir değerlendirme yapılarak kullanılacaktır.
9) Fenerbahçe’nin 2011 yılına ilişkin gelir bütçesi 367 milyon TL.’dir (İşte Fenerbahçe’nin Bütçesi)
Galatasaray’ın Sportif Dışındaki bütçesi 105 mio TL., gider bütçesi ise 104 mio TL.’dir (Ünal Aysal Konuşuyor)
10 ) Fenerbahçe’nin 2011 yılı gider bütçesine ilişkin basında bilgi yer almıyor. Ancak 2010 yılı giderlerinin 299 milyon TL olduğu açıklandı. Gelir bütçesi 314 den 367 ye arttığına göre giderleri de aynı oranda % 20 artırarak 346 miylon TL. olarak almak çok mantıksız olmayacaktır. Şimdi herkes Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi gelirinden mahrum olduğunu yazacak, ancak Fenerbahçe çok isabetli ve bilinçli bir davranışla oyuncularını satmış, hem giderlerini düşürüp hem de elde ettiği bonservis bedelleriyle gelirlerini artırarak tablosunda Şampiyonlar Ligi kaybının en az iki katı pozitif etki yaratmıştır. Oysa diğer kulüplerimiz FFP’den tamamen habersiz gibi davranıp bu konuda herhangi bir tedbir almadıkları gibi zaten zararda olan gelir tablolarındaki zararı artırıcı futbolcu yatırımları yaptılar. Yapmaktalar.
11) Fenerbahçe’nin diğer klüplere göre bir başka avantajı da Şükrü Sarçoğlu Stadı’nın kulübün kaynaklarıyla yapılmış olmasıdır. IFRS esaslarına göre Üst Kullanım Hakkına sahip olduğunuz bir stada yaptığınız yatırımı her yıl piyasa şartlarında değerlendirerek gider yazabilirsini.Fenerbahçe Spor Klübü Derneği’nin kamuoyuna açıklanan giderlerinde bu da yer alıyordur. Ancak FFP kurallarına göre itfa giderleri başa baş noktasının hesaplanmasında gider olarak kabul edilmiyor. Bu durumda 2010 yılı mali yılında 299 milyon TL. olarak açıklanan giderlerin FFP’e göre değerlendirme yapılırken daha düşük hesaplanacağı ve 15 milyon TL. artıda olan gelir-gider dengesi farkının, gelirler lehine açılarak pozitif farkın artacağı ve bunun Fenerbahçe açısından diğer kulüplere nazaran bir üstünlük oluşturduğu açıktır
(Fenerbahçe’ye 367.4 milyon TL bütçe )
12) Fenerbahçe’yi rakiplerine göre daha avantajlı hale getiren diğer konu da Kenan Evren Lisesi’nin yerine yapılacak Kültür ve Ticaret Merkezi ile Ataşehir’de yapılan Spor Salonu ve Ticaret Merkezi gayrimenkul geliştirme projeleridir.
(Fenerbahçe bu okul için Milli Eğitim Bakanlığı’nın yerini tespit ettiği 3 tane okul yapmayı taahhüt etti. Bu okullardan 2 tanesi bitti, üçüncüsü de bu sene tamamlanıyor. Okulların tanesi yaklaşık 15-20 milyon TL. ye mal oldu.Harcanan paraları Net Bugünkü Değer getirdiğiniz takdirde Fenerbahçe’nin kasasından çıkan para yaklaşık 100-120 milyon TL. civarındadır)
Emsal projeleri düşündüğünüzde her birinin yıllık 35 milyon USD civarında gelir getirmesi çok ihtiyatlı bir tahmindir.Yani bu iki proje bittiğinde Fenerbahçe doluluğu garanti olan iki yeni Şükrü Saraçoğlu Stadına sahip olacaktır. Projelerin değerleri 1 milyar USD civarındadır.
13) Sorgulanması gereken konu Fenerbahçe’nin 367 milyon TL.lik gelir hedefinin ne ölçüde gerçekçi olduğunu tespit etmektir. Şimdi bu konuyu bakalım:
* Fenerbahçe naklen yayın gelirlerinin % 12.6 sını almaktadır (Sirküler). Yani 321 milyon USD olan yayın gelirinden payına düşen 40.5 milyondur. Bugünkü TL. karşılığı yaklaşık 75 milyon TL.
* Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadının yaklaşık geliri 100 milyon TL. (Fenerium 2. stadımız).
* Basında Fenerium’un cirosu ile ilgili 100 milyon TL.’yi aştığına dair haberler var ancak biz kötümser bir tahminle bu tutarı da 80 milyon TL. olarak dikkate alıyoruz.
14) Fenerbahçe’nin ayrı bir paragrafta değerlendirmeyi gerektiren başka ürünü ise FENERBAHÇE KART’tır ve bilinenin aksine Galatasaray ve Beşiktaş kulüp taraftar kartlarından çok ayrı bir özellik taşımaktadır. FENERBAHÇE KART Türkiye’nin satın alındığında kulübe bağış yapılan İLK ve TEK kartıdır. Diğer kulüplerin taraftar kartları ise bankalarla yapılmış cobrand kartlardır: GSBONUS, BJKBONUS gibi. FENERBAHÇE KART aynı zamanda bu özelliği de taşımaktadır.Diğer klüplerin FENERBAHÇE KART benzeri bir taraftar kart uygulaması varsa bile kayda değer bir sonuç yaratmamaktadır. Bu aynı zamanda Fenerbahçe ile taraftarı arasındaki bağın da ne kadar güçlü olduğunu bir göstergesidir. FENERBAHÇE KART sayısı her ikisinin iki katına yakındır.Fenerbahçe’nin buradan elde etiği gelir de yaklaşık 30 mio TL.’dir (Taraftar Kart)
15) Şu anda 400 bin adedi aşan Fenercell’den yıllık 5 milyon TL civarında gelir elde etmektedir. İsim hakkından ise yıllık 6 mio TL.
16) Fenerbahçe’nin, Reklam ve Sponsorluk gelirlerinden yıllık 100 milyon TL. elde etmesi çok gerçek dışı bir rakam olmayacaktır.
17) Fenerbahçe Spor Klübü açıklanan 367 milyon TL.’nin çok üzerinde bir rakama (396 milyon TL) ulaştığı için ilave gelir saymaya gerek görmüyoruz, ama FBTV, oyuncu satış (ki 2011 yılında 30 milyon EUR civarında olacaktır) gelirleri, basketbol ve voleyboldan elde edilen gişe hasılatları vb. gibi diğer kalemleri eklemiyoruz.
18) Diğer önemli konu Bağımsız denetim raporlarıdır. UEFA, Bağımsız Denetçi Şartlı Görüş verir veya negatif bir durum beyan ederse, bunu FFP kurallarının çiğnenmesi olarak kabul ediliyor. 4 kulübümüzün KAP’a gönderdiği bağımsız denetim raporlarında şartlı görüşler var.B unlardan Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor için verilen şartlı görüşler mali konularla iligili ve bugünden yarına düzelmesi çok zor. Fenerbahçe için verilen şartlı görüş ise sadece soruşturma süreci ile ilgili ve geçici bir durumu ifade ediyor.Trabzonspor ve Beşiktaş’ın bağımsız denetim raporlarında hem soruşturma süreci hem de mali konularla ilgili şartlı görüşler var.
19) Uluslararası Muhasebe Standardı 38′ in 76 bendi kapsamında maddi olmayan duran varlıkların maliyet tutarı dışında bir tutardan muhasebeleştirilmesi için, maddi olmayan duran varlık rayiç değerinin tespitini yapabilecek aktif piyasa veya otoritenin bulunması gerekiyor. Türkiye’de böyle aktif bir piyasa olmadığı için düzenlenen IFRS Bilançolarda oyuncular satın alma bedeliyle maddi olmayan duran varlıklar kaleminde muhasebeleştiriliyor. Ancak bu durumda Galatasaray ve Beşiktaş’ın çok ciddi problemleri çıkıyor. Çünkü önceki yıl zararları nedeniyle sermayeleri negatife dönüyor. Bu aynı zamanda TTK madde 324’e de aykırılık oluşturuyor. Her iki klüp Bağimsiz Denetimlerini yapanlar dışında değerlendirme şirketlerine (Beşiktaş kim olduğunu belirtmemiş, Galatasaray Galaxi Sport Management Ltd.) aktiflerini yeniden kontrol ettirerek TTK 324’e aykırılığı çözmüşlerdir.
Ancak IFRS’in yukarıda belirtilen hükmü gereği bunlar bağımsız denetim raporuna şartlı görüş olarak yansıyacaktır. UEFA FFP oyuncu değerlendirmeyi (satış olmamışsa), aktif değerleyip sermayeyi yükseltmeyi uygun bulmuyor. UEFA FFP kurallarına göre negatif sermaye FFP’nin açıkca çiğnenmesi anlamına geliyor ve disiplin süreci başlatmak için yeterli bir olumsuzluk oluşturuyor.Galatasaray’ın bu olumsuzluğu ortadan kaldırması için 365 milyon TL., Beşiktaş’ın ise 453 milyon TL. sermaye artırması gerekiyor (2011 yılına ilişkin tahmini zarar rakamları dahil).
Galatasaray ve Beşiktaş Spor Klübü Derneklerinin bu kadar nakit parası, HAŞ dışında varlıkları veya sermayeleri varsa sorun olmaz doğal olarak, ama bu rakamlara sahip olmadıklarını tahmin etmek çok zor değil. Burada belirtmeden geçmemek gerekiyor eğer statlarını kendileri yapmış olsalardı üst kullanım hakkı olmasına rağmen elde ediliş değeri ile itfa edilen tutarı düştükten sonra kalan kısmı sermayelerine ilave edebilir ve bu sorunu görece hafifletmiş olabilirlerdi.
2011 Yılı Gelir ve Borçları
Açıklamalar :
Tabloda boş bırakılan bölümler o konuya ilişkin bilgi olmadığı anlamına gelmektedir.
Bu tablolar hazırlanırken Halka Açık Şirketler için Kamuyu Aydınlatma Platformuna yapılan (KAM) açıklamalar kullanılmıştır.
Bütçe rakamları için ise kulüpler tarafından yapılan basın açıklamaları kullanılmıştır.
2011 yılı rakamları halka açık şirketler için açıklanan ilk 3 aylık rakamların tam yıla tamamlanması ile oluşturulmuştur.
Fenerbahçe için bütçe rakamları 2011 yılında halka açık şirketi de kapsamaktadır. Ancak Galatasaray bütçe açıklamalarını sportif AŞ hariç yaptığı için HAŞ (Halka Açık Şirket) ve bütçe rakamları birleştirilerek gelir ve gider rakamları oluşturulmuştur.
Tabloda toplama çıkarma yöntemi doğru sonuç vermeyecektir. Çünkü HAŞ’in geçici gelir ve gider rakamları dikkate alınmamış, doğrudan net kar veya zarar rakamına yer verilmiştir.
Beşiktaş bütün gelir ve giderleriyle halka açıldığı için doğrudan HAŞ’i baz almak yanıltıcı olmayacaktır. Ayrıca Trabzonspor başlangıçta gider kısıtlaması yöntemini uygulayarak halka açılmış, daha sonra şirket birleşmesini tamamlayarak giderlerini de HAŞ’e aktarmıştır. Ama hem bazı gelir, hem de bazı gider kalemlerinin dışarıda kaldığını düşünsek bile sonucu çok değiştirecek etkisi olmayacaktır. Her iki kulübün de basına yansıyan bir bütçe açıklaması bulunmamaktadır.
Beşiktaş Futbol A.Ş.’nin mali tabloları incelendiğinde önümüzdeki dönemde futbolculara sözleşme gereği ödenmesi gereken borçlara ilişkin herhangi bir bilgi bulunamamıştır.
Trabzonspor Sportif A.Ş.’nin gelir tablosunda mahiyeti hakkında bilgi verilmeyen 12.745.012 .-TL.lık bir tutar bulunmaktadır! Bu tutarın kamuya da yansıyan ve stadın düzenlenmesi için verilen devlet yardımından oluşabileceği düşünülmektedir. Ayrıca bilançoda 18.133.920 .-TL. Şampiyonlar Ligi geliri yer almaktadır.
Trabzonspor Sportif A.Ş.’nin toplam gelirinin ilk çeyrekte 27 milyon TL. ve karının da 3.3 milyon TL. olduğu göz önüne alınırsa bu tutarlar gelir tablosunun artıya dönmesini sağlayan önemli rakamlardır ve geçicidir. Yani bu tutarlar olmadığında anılan gelir tablosunun yıllık 100 milyon TL. civarında bir zarar üreteceği açıktır! Yine Trabzonspor Sportif A.Ş.’nin gelir tablosunda da sözleşmeden kaynaklanan ve oyunculara ödenecek garanti ücretler belirtilmemiştir. Bu konudaki bilgiler tıpkı Beşiktaş Futbol A.Ş’nde olduğu gibi borçluluğu olumsuz yönde etkileyecektir.
Tabloda Trabzonspor A.Ş. ile ilgili gelir ve giderler aynı iken gelir tablosunda kar oluşmasının nedeni faaliyet dışı geçici gelirlerdir.
Fenerbahçe’nin Borcu Ne Kadar
İşte Fenerbahçe’nin Bütçesi
Ünal Aysal Konuşuyor
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Herşeyden önce belirtmek gerekir ki bu çalışma taraftar gözlüğü takılarak yapılmış bir çalışma değildir. Her veri kamuya açık bilgilere dayandırıldığı ve kaynak belirtildiği gibi, sadece Fenerbahçe aleyhine olacak konularda inisiyatif kullanılmıştır.
Yukarıdaki bilgiler detaylı olarak incelendiğinde ortaya çıkan gerçek Fenerbahçe dışındaki diğer kulüplerimizin sürdürülebilir, istikrarlı gelir kaynakları yaratamadıkları, ağırlıklı olarak naklen yayın gelirlerine bağlı kaldıklarıdır.
Bu durum ayrıca UEFA FFP’in en önemli amaçlarından biri olan kulüplerin bağımsızlığı konusunda da önemli bir eksiklik oluşturmaktadır. Çünkü tek gelir kaynağına bağlı olma ve gelir kaynaklarını çeşitlendirememek, gelir kaynağından gelecek baskılara karşı güçsüzlük oluşturduğu gibi, kamu kaynaklarından yardım alma çabasını dolayısıyla siyasi etkiye açık olma sonucunu doğurmaktadır. Bu durumun son derece yaygın olması Türk Futbolu adına ilerleyen günlerde UEFA nezdinde çok ciddi sorunlar oluşturacaktır. UEFA finansal olarak bağımsız olmamanın müsabaka sonuçlarını tehdit ettiğini düşünmektedir.
Fenerbahçe’nin taraftar bazlı sürdürülebilir, istikrarlı gelir kaynakları vardır. Ayrıca geliştirilen çok ciddi iki gayrimenkul projesiyle de bu gelirlerin geleceği ve artışı garanti altına alınmıştır. Fenerbahçe’nin azalacak gelirlerini dikkate alarak hemen oyuncularını satması ve bu operasyonun gelirleri artırarak, giderleri azaltması da bu konuyu son derece bilinçli ve yakından takip ettiğinin en açık delilidir.
Diğer kulüplerden sadece Trabzonspor gelir açısından kriterlere yakın gibi görünmektedir. Oysa Şampiyonlar Ligi ve niteliği tam anlaşılamayan faaliyet dışı paralar düşünüldüğünde onların da çok ciddi gelir yaratma problemleri olduğu açıktır. Borçluluk konusu da eksik olmasına rağmen UEFA FFP kriterlerinin çok üzerindedir.
Sayın Sadri Şener’in durumu da Trabzonspor için ayrı bir problemdir. Çünkü Sayın Şener Trabzonspor açısından UEFA FFP kurallarına göre ilgili taraftır (related party). Dolayısıyla IFRS tablolara göre düzenlenecek UEFA FFP raporlarında konsolidasyona tabi tutulmasa bile dipnot bölümünde, TMSF ve bankalara olan vadesi geçmiş borçları belirtilmelidir. Bu durum da UEFA FFP ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır.
Trabzonspor Spor Klübü derneğinin HAŞ’e olan borcu ve bununla ilgili Bağımsız Denetçi’nin verdiği şartlı görüş de ayrıca sorun oluşturmaktadır.
Galatasaray ve Beşiktaşın durumu ise UEFA FFP ilkelerinin yanına dahi yaklaşamamaktadır. Hem gelir rasyoları (kabul edilebilir marj 5 milyon EUR’dur) hem de borçluluk rasyoları UEFA FFP ilkelerinin çok uzağındadır.
Galatasaray ve Beşiktaş için ayrıca negatif sermaye problemi çözülmesi oldukça güç bir aykırılık oluşturmaktadır. Bağımsız Denetçi tarafından mali konulara ilişkin şartlı görüşler gibi.
Galatasaray’ın yaptığı açıklamaya göre 78 milyon USD vadesi geçmiş borcu bulunmaktadır.
Bu kulüpler Fenerbahçe gibi çok önceye dayanan bir finansal düzen ve bilincin parçası olmadıkları ve 2012 yakın bir tarih olduğu için gelir artırıcı tedbirler alıp bu konuda başarılı olup UEFA FFP kriterlerine uymaları imkansızdır. Tek çözüm giderlerini azaltmalarıdır. Ama bu üç kulübümüzün Fenerbahçe karşısında düştükleri bu finansal çıkmazı sportif başarıyla kapatmaya çalışma çabası tamamen kontrolsüz duruma geldi. Mali durumu daha avantajlı olan Fenerbahçe, ileride karşılaşacağı zorlukları göz önüne alarak bir takım tasarruf tedbirleri uygularken onlar kontrolsüz bir şekilde harcama yapmaya devam etmişlerdir. Bu konuda attıkları her yeni adım çözümsüzlüğe biraz daha yaklaşmaları anlamına gelmekte, Fenerbahçe ile aradaki farkın daha da açılmasına neden olmaktadır.
Bu konuda önemli aktörlerden biri de Türk Medyasıdır. Aradaki rekabeti körükleyip bundan yarar sağlamak amacıyla, değişen şartları görmezden gelmiş ve diğer kulüpleri sürekli sportif başarı konusunda yönlendirerek ortaya çıkan farkın daha da büyümesine neden olmuştur. Oysa tablo değişmiş ve Fenerbahçe ile diğerleri olmuştur. Bunu görmezden gelmek sadece diğerlerinin durumunu biraz daha içinden çıkılmaz hale sokmaktadır.
Camialarda bu konudaki bilinç o kadar zayıftır ki Adnan Polat gibi, şirket birleşmesi gibi son derece zor bir süreci başarıyla tamamlayarak sadece Galatasaray’a değil Fenerbahçe ve Trabzonspor’a da ciddi katkı sağlayan, öyle veya böyle Galatasaray’ı bir stad sahibi yapan, giderler konusunda farkındalığı olan, gelirleri önemli ölçüde artırmış , finansal açıdan Galatasaray camiasının en başarılı asyılabilecek Başkanı Adnan Polat adeta kovulurcasına kulüpten ayrılmak zorunda bırakılmıştır.
Şartlar böyle devam eder ve değişmezse Fenerbahçeliler hiç üzülmesin bundan sonra 100 yıl peşpeşe Fenerbahçe şampiyonluğu yaşanır. 3 Temmuz operasyonuna rağmen. Ancak rekabet duygusunun bu denli yara aldığı bir ortamda bundan keyif alırlar mı bilmiyoruz.
Bu nedenle değerli rakiplerimizden rica ediyoruz. Lütfen kendinize finansal olarak daha fazla önem verin ve tabloyu böylesine keyifsiz hale getirmeyin.
Sonuç olarak; medyanın adı gibi bilmesine rağmen sustuğu gerçeği söylemek bize düşüyor:
2013-2014 sezonundan sonra Türkiye’den, UEFA FFP kriterlerine uyum yeterliliği olan tek takım Fenerbahçe’dir.
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
* Kulüplerin vadesi geçmiş borcu olmayacak
* sözleşmeler yazılı olacak
* önceki sezondan transfer-futbolcu-antrenör-vergi-SGK gibi konularda vadesi geçmiş borcu olmayacak
* mali tablolar IFRS usulüne göre düzenlenecek ve gelir ile gider dengede olacak.
(Detaylar için: UEFA FFP Resmi Yönetmeliği)
Mali tablolar, Bağımsız Denetim Şirketi tarafından, IFRS esasına göre hazırlanmış Bilanço, Gelir Tablosu, Nakit akım Tablosu ve Bütçeden oluşmaktadır (Future financial information). Yıllık Gelirlerinin %100’ünden fazla borcu olanlar ile çalışan ücretleri toplam gelirinin % 70 ini aşan kulüpler için UEFA ilave açıklama isteme hakkını saklı tutuyor. FFP kurallarını incelediğimizde, UEFA’nın bu konuya “Başa baş” noktası kadar önem vermemekle birlikte oluşacak aşırılıklara hassas olduğu ve lisans vermeme nedeni sayabileceğini düşünmek makul bir değerlendirmedir.
Başa baş noktasının hesaplanmasında, asıl faaliyetiniz dışından elde edeceğiniz AVM kirası, vb. kiralar dikkate alınırken, Gayrimenkul Satış Geliri vb. gibi varlık satışı gelirleri ancak yerine yeni bir gayrimenkul alınmaması kaydıyla hesaba katılacaktır. Burada bahsedilen gelir ve giderler sadece bir yıl için değil, kümülatif olarak dikkate alınıyor. Bunun anlamı 2012 yılında 100 milyon avro zarar ettiyseniz, 2013 yılında 95 milyon avro kar etmeniz gerektiğidir.
Başa baş Noktasının kabul edilebilir tolerans düzeyi 5 milyon avrodur. Eğer ortaklar kulübe borç verme şeklinde değil de hisse almak, yani sermaye enjekte etmek suretiyle bu farkı karşılıyorsa 45 milyon avrodur. Miktar sonraki yıllarda azalıyor (Türkiye’de Futbol Kulüpleri dernek şeklinde örgütlendiği için bu çok uygulanabilir bir çözüm gibi görünmüyor).
UEFA Kulüp Lisanslama ve FFP Madde 72’ye göre, bu kurallara uymayanlar UEFA disiplin düzenlemelerine göre cezalandırılacak.
Bildiğiniz gibi Türkiye’de Futbol Kulüpleri dernek olarak örgütleniyorlar ve IFRS esasına göre düzenlenmiş konsolide bilanço ve gelir tabloları yok. Ancak bu konuda tamamen de kör sayılmayız. Elimizde bazı bilgiler ve bu bilgilere istinaden değerlendirme yapabileceğimiz tahminler var:
1) Kulüplerin bir kısmı halka açık şirkettir ( Fenerbahçe Sportif Hizmetler San. ve Tic.A.Ş., Beşiktaş Futbol Yatırımları A.Ş., Galatasaray Sportif San.ve Tic.A.Ş., Trabzonspor Sportif San.ve Tic.A.Ş.)
2) Bunlardan Beşiktaş’ın bütün gelir ve giderleriyle halka açıldı. Trabzonspor’un gelirlerinin tamamı, Galatasaray’ın ise stad geliri hariç bütün gelirlerinin halka açık şirkete ait.
3) Fenerbahçe bütün gelirlerini halka açık şirkete devretti. Ancak bunun istisnaları var. Örneğin:
* Fenerium elde ettiği gelirlerden halka açık şirkete sadece 1.5 milyon USD aktarıyor. Oysa diğerlerinde mağazacılık gelirlerinin tamamı halka açık şirketin içinde gibi görünüyor.
* Stadyum gelirini ise sadece 8 mio USD karşılığı, Galatasaray hiç, diğerleri ise tamamını halka açık şirkete devretmiş.
* Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi gelirlerinin de sadece % 20’sini halka açık şirkete devretmiş, fazlası dernek tüzel kişiliğine gelir oluyor.
4) Halka açık şirketin gelir tablolarını incelediğimizde Fenerium, Fenerkart , Fenercell, Fenernet, Fenerbahçe Dergisi, Ankara’daki Otelin geliri, Topuk yaylası geliri gibi gelirlerin yer almadığını görüyoruz.
5) Kulüpler dernek olduğu, bu nedenle halka açık şirketlerin (HAŞ) bilgileri eksiklikler içerebileceği için olağan mali genel kurulda yayınlanan ve basına açıklanan gelir bütçesi rakamlarını kullanmak sağlıklı sonuçlara ulaşılmasını neredeyse kesin hale getiriyor. Daha önce belirtildiği gibi Beşiktaş ve Trabzonspor’un hemen hemen bütün gelirlerinin halka açık şirket içinde olduğunu biliyoruz. Belki Trabzonspor’un istisnaları olabilir ama gelir yaratma kapasitesinin oldukça sınırlı olması nedeniyle sonucu etkilemeyecektir. Bu konuda tahmin yapma zorunluluğu daha çok Fenerbahçe ve Galatasaray için geçerli, çünkü Fenerbahçe’nin HAŞ dışında çok önemli kaynakları ve gelir yaratma potansiyeli var. Ancak Galatasaray Sportif A.Ş. ‘yi incelediğinizde, Stadyum Gelirleri dışında hemen hemen tümünün halka açık şirket üzerinde olduğu anlaşılıyor.
Yeri gelmişken vurgulamakta yarar var. Galatasaray Sportif A.Ş. ile ilgili Birleşme Duyuru metnini okuduğunuzda sanki stad gelirleri bu şirketin içinde yer alıyormuş gibi algı oluşuyor. Yani yanlış bilgi veriliyor:
Birleşme Duyuru Metni
Oysa küçük yatırımcıya olan sorumluluk ve etik değerler gereği bu konu açıkça vurgulanmalıydı. Ayrıca Galatasaray Sportif A.Ş.’ nin internet sitesinde stadla ilgili olarak yer alan ilginç bir bilgi de var: Bazıları tarafından 500 milyon USD edeceği ifade edilen, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı Başmüfettişi Sinan Erol tarafından işgalci oldukları belirtilen Ali Sami Yen Stadı Üst Kullanım Hakkına sadece 24.098.854.-TL değer biçilmiş!
6) Çalışmanın anlamlı sonuç vermesi açısından Başa baş uygulamasının 2012 yılında devreye gireceği dikkate alınarak 3 aylık sonuçlar tam yıla tamamlanarak kullanılacaktır. Bu önemli ölçüde kulüpler lehine sonuç verecek.Çünkü kulüplerin ağırlıklı giderleri sezon açıldıktan sonra olmaktadır.Gişe Hasılatı çok kombine satıldığı için yılın 3 aylık döneminde mali tablolara yansımıştır. 3 aylık sonuçlar açıklandıktan sonra yaklaşık % 6-7 civarında kur artışı olmuştur. Genellikle döviz borcu olan, oyuncu bonservis bedel ve ücretlerini döviz olarak ödeyen kulüplerimiz için bu çok ciddi bir giderdir. Oysa bu durum, çalışmada kulüpler lehine dikkate alınmamıştır, olası gelir kayıplarını ortadan kaldıran bir uygulamadır.
7) Fenerbahçe ve Galatasaray için bütçe rakamları ile halka açık şirket bilgileri konsolide edilerek, diğerleri için açıklanan 3 aylık bilgiler 4 ile çarpılarak kullanılacaktır.
8 ) Herhangi bir yanlış anlaşılmaya neden olmamak için Galatasaray’ın bütçe rakamları kulüp tarafından basına açıklandığı haliyle , Fenerbahçe’nin ise gelir kaynaklarına ilişkin bir değerlendirme yapılarak kullanılacaktır.
9) Fenerbahçe’nin 2011 yılına ilişkin gelir bütçesi 367 milyon TL.’dir (İşte Fenerbahçe’nin Bütçesi)
Galatasaray’ın Sportif Dışındaki bütçesi 105 mio TL., gider bütçesi ise 104 mio TL.’dir (Ünal Aysal Konuşuyor)
10 ) Fenerbahçe’nin 2011 yılı gider bütçesine ilişkin basında bilgi yer almıyor. Ancak 2010 yılı giderlerinin 299 milyon TL olduğu açıklandı. Gelir bütçesi 314 den 367 ye arttığına göre giderleri de aynı oranda % 20 artırarak 346 miylon TL. olarak almak çok mantıksız olmayacaktır. Şimdi herkes Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi gelirinden mahrum olduğunu yazacak, ancak Fenerbahçe çok isabetli ve bilinçli bir davranışla oyuncularını satmış, hem giderlerini düşürüp hem de elde ettiği bonservis bedelleriyle gelirlerini artırarak tablosunda Şampiyonlar Ligi kaybının en az iki katı pozitif etki yaratmıştır. Oysa diğer kulüplerimiz FFP’den tamamen habersiz gibi davranıp bu konuda herhangi bir tedbir almadıkları gibi zaten zararda olan gelir tablolarındaki zararı artırıcı futbolcu yatırımları yaptılar. Yapmaktalar.
11) Fenerbahçe’nin diğer klüplere göre bir başka avantajı da Şükrü Sarçoğlu Stadı’nın kulübün kaynaklarıyla yapılmış olmasıdır. IFRS esaslarına göre Üst Kullanım Hakkına sahip olduğunuz bir stada yaptığınız yatırımı her yıl piyasa şartlarında değerlendirerek gider yazabilirsini.Fenerbahçe Spor Klübü Derneği’nin kamuoyuna açıklanan giderlerinde bu da yer alıyordur. Ancak FFP kurallarına göre itfa giderleri başa baş noktasının hesaplanmasında gider olarak kabul edilmiyor. Bu durumda 2010 yılı mali yılında 299 milyon TL. olarak açıklanan giderlerin FFP’e göre değerlendirme yapılırken daha düşük hesaplanacağı ve 15 milyon TL. artıda olan gelir-gider dengesi farkının, gelirler lehine açılarak pozitif farkın artacağı ve bunun Fenerbahçe açısından diğer kulüplere nazaran bir üstünlük oluşturduğu açıktır
(Fenerbahçe’ye 367.4 milyon TL bütçe )
12) Fenerbahçe’yi rakiplerine göre daha avantajlı hale getiren diğer konu da Kenan Evren Lisesi’nin yerine yapılacak Kültür ve Ticaret Merkezi ile Ataşehir’de yapılan Spor Salonu ve Ticaret Merkezi gayrimenkul geliştirme projeleridir.
(Fenerbahçe bu okul için Milli Eğitim Bakanlığı’nın yerini tespit ettiği 3 tane okul yapmayı taahhüt etti. Bu okullardan 2 tanesi bitti, üçüncüsü de bu sene tamamlanıyor. Okulların tanesi yaklaşık 15-20 milyon TL. ye mal oldu.Harcanan paraları Net Bugünkü Değer getirdiğiniz takdirde Fenerbahçe’nin kasasından çıkan para yaklaşık 100-120 milyon TL. civarındadır)
Emsal projeleri düşündüğünüzde her birinin yıllık 35 milyon USD civarında gelir getirmesi çok ihtiyatlı bir tahmindir.Yani bu iki proje bittiğinde Fenerbahçe doluluğu garanti olan iki yeni Şükrü Saraçoğlu Stadına sahip olacaktır. Projelerin değerleri 1 milyar USD civarındadır.
13) Sorgulanması gereken konu Fenerbahçe’nin 367 milyon TL.lik gelir hedefinin ne ölçüde gerçekçi olduğunu tespit etmektir. Şimdi bu konuyu bakalım:
* Fenerbahçe naklen yayın gelirlerinin % 12.6 sını almaktadır (Sirküler). Yani 321 milyon USD olan yayın gelirinden payına düşen 40.5 milyondur. Bugünkü TL. karşılığı yaklaşık 75 milyon TL.
* Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadının yaklaşık geliri 100 milyon TL. (Fenerium 2. stadımız).
* Basında Fenerium’un cirosu ile ilgili 100 milyon TL.’yi aştığına dair haberler var ancak biz kötümser bir tahminle bu tutarı da 80 milyon TL. olarak dikkate alıyoruz.
14) Fenerbahçe’nin ayrı bir paragrafta değerlendirmeyi gerektiren başka ürünü ise FENERBAHÇE KART’tır ve bilinenin aksine Galatasaray ve Beşiktaş kulüp taraftar kartlarından çok ayrı bir özellik taşımaktadır. FENERBAHÇE KART Türkiye’nin satın alındığında kulübe bağış yapılan İLK ve TEK kartıdır. Diğer kulüplerin taraftar kartları ise bankalarla yapılmış cobrand kartlardır: GSBONUS, BJKBONUS gibi. FENERBAHÇE KART aynı zamanda bu özelliği de taşımaktadır.Diğer klüplerin FENERBAHÇE KART benzeri bir taraftar kart uygulaması varsa bile kayda değer bir sonuç yaratmamaktadır. Bu aynı zamanda Fenerbahçe ile taraftarı arasındaki bağın da ne kadar güçlü olduğunu bir göstergesidir. FENERBAHÇE KART sayısı her ikisinin iki katına yakındır.Fenerbahçe’nin buradan elde etiği gelir de yaklaşık 30 mio TL.’dir (Taraftar Kart)
15) Şu anda 400 bin adedi aşan Fenercell’den yıllık 5 milyon TL civarında gelir elde etmektedir. İsim hakkından ise yıllık 6 mio TL.
16) Fenerbahçe’nin, Reklam ve Sponsorluk gelirlerinden yıllık 100 milyon TL. elde etmesi çok gerçek dışı bir rakam olmayacaktır.
17) Fenerbahçe Spor Klübü açıklanan 367 milyon TL.’nin çok üzerinde bir rakama (396 milyon TL) ulaştığı için ilave gelir saymaya gerek görmüyoruz, ama FBTV, oyuncu satış (ki 2011 yılında 30 milyon EUR civarında olacaktır) gelirleri, basketbol ve voleyboldan elde edilen gişe hasılatları vb. gibi diğer kalemleri eklemiyoruz.
18) Diğer önemli konu Bağımsız denetim raporlarıdır. UEFA, Bağımsız Denetçi Şartlı Görüş verir veya negatif bir durum beyan ederse, bunu FFP kurallarının çiğnenmesi olarak kabul ediliyor. 4 kulübümüzün KAP’a gönderdiği bağımsız denetim raporlarında şartlı görüşler var.B unlardan Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor için verilen şartlı görüşler mali konularla iligili ve bugünden yarına düzelmesi çok zor. Fenerbahçe için verilen şartlı görüş ise sadece soruşturma süreci ile ilgili ve geçici bir durumu ifade ediyor.Trabzonspor ve Beşiktaş’ın bağımsız denetim raporlarında hem soruşturma süreci hem de mali konularla ilgili şartlı görüşler var.
19) Uluslararası Muhasebe Standardı 38′ in 76 bendi kapsamında maddi olmayan duran varlıkların maliyet tutarı dışında bir tutardan muhasebeleştirilmesi için, maddi olmayan duran varlık rayiç değerinin tespitini yapabilecek aktif piyasa veya otoritenin bulunması gerekiyor. Türkiye’de böyle aktif bir piyasa olmadığı için düzenlenen IFRS Bilançolarda oyuncular satın alma bedeliyle maddi olmayan duran varlıklar kaleminde muhasebeleştiriliyor. Ancak bu durumda Galatasaray ve Beşiktaş’ın çok ciddi problemleri çıkıyor. Çünkü önceki yıl zararları nedeniyle sermayeleri negatife dönüyor. Bu aynı zamanda TTK madde 324’e de aykırılık oluşturuyor. Her iki klüp Bağimsiz Denetimlerini yapanlar dışında değerlendirme şirketlerine (Beşiktaş kim olduğunu belirtmemiş, Galatasaray Galaxi Sport Management Ltd.) aktiflerini yeniden kontrol ettirerek TTK 324’e aykırılığı çözmüşlerdir.
Ancak IFRS’in yukarıda belirtilen hükmü gereği bunlar bağımsız denetim raporuna şartlı görüş olarak yansıyacaktır. UEFA FFP oyuncu değerlendirmeyi (satış olmamışsa), aktif değerleyip sermayeyi yükseltmeyi uygun bulmuyor. UEFA FFP kurallarına göre negatif sermaye FFP’nin açıkca çiğnenmesi anlamına geliyor ve disiplin süreci başlatmak için yeterli bir olumsuzluk oluşturuyor.Galatasaray’ın bu olumsuzluğu ortadan kaldırması için 365 milyon TL., Beşiktaş’ın ise 453 milyon TL. sermaye artırması gerekiyor (2011 yılına ilişkin tahmini zarar rakamları dahil).
Galatasaray ve Beşiktaş Spor Klübü Derneklerinin bu kadar nakit parası, HAŞ dışında varlıkları veya sermayeleri varsa sorun olmaz doğal olarak, ama bu rakamlara sahip olmadıklarını tahmin etmek çok zor değil. Burada belirtmeden geçmemek gerekiyor eğer statlarını kendileri yapmış olsalardı üst kullanım hakkı olmasına rağmen elde ediliş değeri ile itfa edilen tutarı düştükten sonra kalan kısmı sermayelerine ilave edebilir ve bu sorunu görece hafifletmiş olabilirlerdi.
2011 Yılı Gelir ve Borçları
Açıklamalar :
Tabloda boş bırakılan bölümler o konuya ilişkin bilgi olmadığı anlamına gelmektedir.
Bu tablolar hazırlanırken Halka Açık Şirketler için Kamuyu Aydınlatma Platformuna yapılan (KAM) açıklamalar kullanılmıştır.
Bütçe rakamları için ise kulüpler tarafından yapılan basın açıklamaları kullanılmıştır.
2011 yılı rakamları halka açık şirketler için açıklanan ilk 3 aylık rakamların tam yıla tamamlanması ile oluşturulmuştur.
Fenerbahçe için bütçe rakamları 2011 yılında halka açık şirketi de kapsamaktadır. Ancak Galatasaray bütçe açıklamalarını sportif AŞ hariç yaptığı için HAŞ (Halka Açık Şirket) ve bütçe rakamları birleştirilerek gelir ve gider rakamları oluşturulmuştur.
Tabloda toplama çıkarma yöntemi doğru sonuç vermeyecektir. Çünkü HAŞ’in geçici gelir ve gider rakamları dikkate alınmamış, doğrudan net kar veya zarar rakamına yer verilmiştir.
Beşiktaş bütün gelir ve giderleriyle halka açıldığı için doğrudan HAŞ’i baz almak yanıltıcı olmayacaktır. Ayrıca Trabzonspor başlangıçta gider kısıtlaması yöntemini uygulayarak halka açılmış, daha sonra şirket birleşmesini tamamlayarak giderlerini de HAŞ’e aktarmıştır. Ama hem bazı gelir, hem de bazı gider kalemlerinin dışarıda kaldığını düşünsek bile sonucu çok değiştirecek etkisi olmayacaktır. Her iki kulübün de basına yansıyan bir bütçe açıklaması bulunmamaktadır.
Beşiktaş Futbol A.Ş.’nin mali tabloları incelendiğinde önümüzdeki dönemde futbolculara sözleşme gereği ödenmesi gereken borçlara ilişkin herhangi bir bilgi bulunamamıştır.
Trabzonspor Sportif A.Ş.’nin gelir tablosunda mahiyeti hakkında bilgi verilmeyen 12.745.012 .-TL.lık bir tutar bulunmaktadır! Bu tutarın kamuya da yansıyan ve stadın düzenlenmesi için verilen devlet yardımından oluşabileceği düşünülmektedir. Ayrıca bilançoda 18.133.920 .-TL. Şampiyonlar Ligi geliri yer almaktadır.
Trabzonspor Sportif A.Ş.’nin toplam gelirinin ilk çeyrekte 27 milyon TL. ve karının da 3.3 milyon TL. olduğu göz önüne alınırsa bu tutarlar gelir tablosunun artıya dönmesini sağlayan önemli rakamlardır ve geçicidir. Yani bu tutarlar olmadığında anılan gelir tablosunun yıllık 100 milyon TL. civarında bir zarar üreteceği açıktır! Yine Trabzonspor Sportif A.Ş.’nin gelir tablosunda da sözleşmeden kaynaklanan ve oyunculara ödenecek garanti ücretler belirtilmemiştir. Bu konudaki bilgiler tıpkı Beşiktaş Futbol A.Ş’nde olduğu gibi borçluluğu olumsuz yönde etkileyecektir.
Tabloda Trabzonspor A.Ş. ile ilgili gelir ve giderler aynı iken gelir tablosunda kar oluşmasının nedeni faaliyet dışı geçici gelirlerdir.
Fenerbahçe’nin Borcu Ne Kadar
İşte Fenerbahçe’nin Bütçesi
Ünal Aysal Konuşuyor
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Herşeyden önce belirtmek gerekir ki bu çalışma taraftar gözlüğü takılarak yapılmış bir çalışma değildir. Her veri kamuya açık bilgilere dayandırıldığı ve kaynak belirtildiği gibi, sadece Fenerbahçe aleyhine olacak konularda inisiyatif kullanılmıştır.
Yukarıdaki bilgiler detaylı olarak incelendiğinde ortaya çıkan gerçek Fenerbahçe dışındaki diğer kulüplerimizin sürdürülebilir, istikrarlı gelir kaynakları yaratamadıkları, ağırlıklı olarak naklen yayın gelirlerine bağlı kaldıklarıdır.
Bu durum ayrıca UEFA FFP’in en önemli amaçlarından biri olan kulüplerin bağımsızlığı konusunda da önemli bir eksiklik oluşturmaktadır. Çünkü tek gelir kaynağına bağlı olma ve gelir kaynaklarını çeşitlendirememek, gelir kaynağından gelecek baskılara karşı güçsüzlük oluşturduğu gibi, kamu kaynaklarından yardım alma çabasını dolayısıyla siyasi etkiye açık olma sonucunu doğurmaktadır. Bu durumun son derece yaygın olması Türk Futbolu adına ilerleyen günlerde UEFA nezdinde çok ciddi sorunlar oluşturacaktır. UEFA finansal olarak bağımsız olmamanın müsabaka sonuçlarını tehdit ettiğini düşünmektedir.
Fenerbahçe’nin taraftar bazlı sürdürülebilir, istikrarlı gelir kaynakları vardır. Ayrıca geliştirilen çok ciddi iki gayrimenkul projesiyle de bu gelirlerin geleceği ve artışı garanti altına alınmıştır. Fenerbahçe’nin azalacak gelirlerini dikkate alarak hemen oyuncularını satması ve bu operasyonun gelirleri artırarak, giderleri azaltması da bu konuyu son derece bilinçli ve yakından takip ettiğinin en açık delilidir.
Diğer kulüplerden sadece Trabzonspor gelir açısından kriterlere yakın gibi görünmektedir. Oysa Şampiyonlar Ligi ve niteliği tam anlaşılamayan faaliyet dışı paralar düşünüldüğünde onların da çok ciddi gelir yaratma problemleri olduğu açıktır. Borçluluk konusu da eksik olmasına rağmen UEFA FFP kriterlerinin çok üzerindedir.
Sayın Sadri Şener’in durumu da Trabzonspor için ayrı bir problemdir. Çünkü Sayın Şener Trabzonspor açısından UEFA FFP kurallarına göre ilgili taraftır (related party). Dolayısıyla IFRS tablolara göre düzenlenecek UEFA FFP raporlarında konsolidasyona tabi tutulmasa bile dipnot bölümünde, TMSF ve bankalara olan vadesi geçmiş borçları belirtilmelidir. Bu durum da UEFA FFP ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır.
Trabzonspor Spor Klübü derneğinin HAŞ’e olan borcu ve bununla ilgili Bağımsız Denetçi’nin verdiği şartlı görüş de ayrıca sorun oluşturmaktadır.
Galatasaray ve Beşiktaşın durumu ise UEFA FFP ilkelerinin yanına dahi yaklaşamamaktadır. Hem gelir rasyoları (kabul edilebilir marj 5 milyon EUR’dur) hem de borçluluk rasyoları UEFA FFP ilkelerinin çok uzağındadır.
Galatasaray ve Beşiktaş için ayrıca negatif sermaye problemi çözülmesi oldukça güç bir aykırılık oluşturmaktadır. Bağımsız Denetçi tarafından mali konulara ilişkin şartlı görüşler gibi.
Galatasaray’ın yaptığı açıklamaya göre 78 milyon USD vadesi geçmiş borcu bulunmaktadır.
Bu kulüpler Fenerbahçe gibi çok önceye dayanan bir finansal düzen ve bilincin parçası olmadıkları ve 2012 yakın bir tarih olduğu için gelir artırıcı tedbirler alıp bu konuda başarılı olup UEFA FFP kriterlerine uymaları imkansızdır. Tek çözüm giderlerini azaltmalarıdır. Ama bu üç kulübümüzün Fenerbahçe karşısında düştükleri bu finansal çıkmazı sportif başarıyla kapatmaya çalışma çabası tamamen kontrolsüz duruma geldi. Mali durumu daha avantajlı olan Fenerbahçe, ileride karşılaşacağı zorlukları göz önüne alarak bir takım tasarruf tedbirleri uygularken onlar kontrolsüz bir şekilde harcama yapmaya devam etmişlerdir. Bu konuda attıkları her yeni adım çözümsüzlüğe biraz daha yaklaşmaları anlamına gelmekte, Fenerbahçe ile aradaki farkın daha da açılmasına neden olmaktadır.
Bu konuda önemli aktörlerden biri de Türk Medyasıdır. Aradaki rekabeti körükleyip bundan yarar sağlamak amacıyla, değişen şartları görmezden gelmiş ve diğer kulüpleri sürekli sportif başarı konusunda yönlendirerek ortaya çıkan farkın daha da büyümesine neden olmuştur. Oysa tablo değişmiş ve Fenerbahçe ile diğerleri olmuştur. Bunu görmezden gelmek sadece diğerlerinin durumunu biraz daha içinden çıkılmaz hale sokmaktadır.
Camialarda bu konudaki bilinç o kadar zayıftır ki Adnan Polat gibi, şirket birleşmesi gibi son derece zor bir süreci başarıyla tamamlayarak sadece Galatasaray’a değil Fenerbahçe ve Trabzonspor’a da ciddi katkı sağlayan, öyle veya böyle Galatasaray’ı bir stad sahibi yapan, giderler konusunda farkındalığı olan, gelirleri önemli ölçüde artırmış , finansal açıdan Galatasaray camiasının en başarılı asyılabilecek Başkanı Adnan Polat adeta kovulurcasına kulüpten ayrılmak zorunda bırakılmıştır.
Şartlar böyle devam eder ve değişmezse Fenerbahçeliler hiç üzülmesin bundan sonra 100 yıl peşpeşe Fenerbahçe şampiyonluğu yaşanır. 3 Temmuz operasyonuna rağmen. Ancak rekabet duygusunun bu denli yara aldığı bir ortamda bundan keyif alırlar mı bilmiyoruz.
Bu nedenle değerli rakiplerimizden rica ediyoruz. Lütfen kendinize finansal olarak daha fazla önem verin ve tabloyu böylesine keyifsiz hale getirmeyin.
Sonuç olarak; medyanın adı gibi bilmesine rağmen sustuğu gerçeği söylemek bize düşüyor:
2013-2014 sezonundan sonra Türkiye’den, UEFA FFP kriterlerine uyum yeterliliği olan tek takım Fenerbahçe’dir.
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >