Türkçenin üstünlüğünü anlamak için yazdığımı okumak yeterli. Reading what i wrote is enough to understand superiority of Turkish Türkçe------ Türkçe-- üstünlük --- anlamak-- için--- yazdığım--- okumak--- yeterli -İngilizce------- Okumak- yazdığım- yeterli --- için -- anlamak--- üstünlük --- Türkçe Şimdi bir üstte yazdığım parçalamalara dikkat ederseniz, Türkçenin mükemmel bir dizilişi var. Daha fazla yorumum yok. |
İskoç ingilizce hocam bile Türkçe'nin İngilizce'ye nazaran ne kadar muhteşem bir dil olduğundan bahsediyordu. Bizimkiler de kendi dillerini yermek için elinden geleni yapıyor... |
İngilizce amerikanın dayak yemesine kadar birinci dil olarak kalacaktır.sonra dünyanın hakimi kimse onun dili at koşturacak.Türkçe sonsuza kadar konuşulacak |
bu baktıgımızda bize çok düzgün geliyor ama sadece ingilizce bilen biri baksa bu nasıl dizilmiş der misal: ingilizce: reading what i wrote is enough to understand superiority of turkish türkçe: okumak yazdığım yeterli için anlamak üstünlük türkçe |
Evet sonra forum düzenini bozmaktan ceza yiyeceksin ![]() |
Mesela kahve sözcüğünün İngilizce'de karşılığı yoktur. Kahve sözcüğünü İngilizce, tamamen Türkçe'den almıştır. Yoğurt sözcüğü tamamen Türkçe'dir ve Türkçe'den İngilizce'ye girmiştir. Araştırırsanız eğer İngilizce'de bir çok Türkçe kelime vardır. Sadece İngilizce'ye değil; dilimiz bir çok medeniyete sözcük satmıştır. |
birde diline girenlere baksan keşke. sattığıyla aldığının farkına bakarsak arada bayağı bir fark var. |
Aq: Put to your vagina. ![]() |
bir ingiliz dili ve edebiyatı öğrencisi olarak ben, türkçemizi daha üstün görüyorum |
Kahve Arapça ![]() |
Edebiyat olarak bakılırsa İngilizce Türkçenin yanından bile geçemez.Çünkü o kadar güzel bir dil ki duygularını ifade edememen için hiçbir engel yok.Fakat ingilizcede bu edebi yapı bizim kadar mevcut değil. Fakat dünyanın ortak kullandığı dildilr.İngilizce. |
Emin ol aldığından çok sattığı sözcük var. Dünya'daki hemen her dilde Türkçe sözcük veya sözcükler vardır. İngilizce ise Dünya'daki her dilden sözcük veya sözcüklerle bir araya gelmiştir. İçerisinde kendilerine ait neredeyse tek kelime bile yok. |
Hangi dilde kaç Türkçe sözcük var? Türk Dil Kurumu (TDK), yabancı dillerde 10 binin üzerinde Türkçe sözcük olduğunu, Türkçe'den en fazla sözcüğün ise Ermeniler ile Sırpların aldığını belirledi. TDK Başkanı Şükrü Haluk Akalın, kurul üyesi Prof. Dr. Günay Karaağaç'ın yürüttüğü çalışmada, bir kültür ve uygarlık dili olarak Türkçe'nin pek çok dile sözcük verdiğinin örnekleriyle ve delillerıyla ortaya konulduğunu belirtti. Akalın, yabancı dillerde 10 binin üzerinde Türkçe sözcük olduğunu, Türkçe'den en fazla sözcüğün ise Ermeniler ile Sırpların aldığını belirlediklerini vurguladı. Türkçe'den Ermenice'ye verilen bu sözcüklerin yanı sıra, Türkoloji'de Ermeni Kıpçakça'sı diye adlandırılan ve 13. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar Karadeniz'in kuzeyinde kullanılan bu dilin tamamen Türkçe'ye dayandığını ifade eden Akalın, şunları kaydetti: ''Bugün Ermenice'de, gerek Türkiye Türkçesi'nden gerek Azerbaycan Türkçesi'nden alınma Türk dili kökenli yaklaşık 5 bin sözcük kullanılıyor. Elbette diller arasındaki bu etkileşim karşılıklıdır. Türkiye Türkçesi yazı dilinde de Ermenice kökenli bazı sözler var. Ama bunların sayısı yalnızca 16'dır.'' HANGİ DİLDE NE KADAR TÜRKÇE SÖZCÜK VAR? Akalın, yazı dilimizdeki yaklaşık 400 alıntıya karşılık Yunanca'ya yaklaşık 3 bin Türkçe kökenli söz verildiğini vurgulayarak, ''Macarca'dan aldığımız 18 söze karşılık bu dilde yaklaşık 2 bin Türkçe alıntı var. Türkiye Türkçesi'nde Rusça alıntı 38 iken, Rusça'daki Türkçe alıntılar yaklaşık 2500'dür. Bütün bunlar Türkçe'nin komşu ulusları ve kültürleri büyük ölçüde etkilediğini gösteriyor'' diye konuştu. Akalın, Çince'de 307, Farsça'da yaklaşık 3 bin, Urduca'da 227, Arapça'da yaklaşık 2 bin, Ukraynaca'da 747, Ermenice'de 4 bin 262, Fince'de 118, Rumence'de yaklaşık 3 bin, Bulgarca'da yaklaşık 3 bin 500, Sırpça'da 8 bin 742, Çekçe'de 248, İtalyanca'da 146, Arnavutça'da yaklaşık 3 bin, İngilizce'de 470, Almanca'da 166 Türkçe kökenli sözcük olduğu ortaya konulduğunu anlattı. Akanın, ''Listeden anlaşılacağı gibi, bir sözcüğümüzün birkaç dile geçtiğini göz önüne aldığımızda dünya dillerindeki Türkçe kökenli sözcüklerin sayısının 35-40 bin civarında olduğu görülür'' dedi. TÜRKÇE'NİN ÇEKİM GÜCÜ Dillerin başka dillere sözcükler vermesi ve başka dilleri etkileri altına almasının ancak bir çekim gücü haline gelmesiyle mümkün olduğunu ifade eden Akalın, ''Bunun için de bilimde, teknolojide kaydedeceğimiz gelişme ve ilerlemenin yanı sıra kültür değerlerimizi, sanatımızı, edebiyatımızı dünyaya tanıttığımız ölçüde Türkçe'nin çekim gücü olma özelliğini sürdürmesi sağlanacaktır'' dedi. Akalın, Türkçe'nin çeşitli dillere verdiği 10 binin üzerindeki sözcüğün hangi dillerde nasıl ve hangi anlamlarda kullanıldığının ''Türkçe Verintiler Sözlüğü'' adlı eserde yayımlanacağını kaydetti. ÖRNEKLER Akalın, Türkçe'nin ad türünden kelimelerin yanı sıra diğer dillere fiil türünden kelimeler de verdiğini vurgulayarak, şunları söyledi: ''Türkçe, başka dillerden sözcükler aldı, ama alıntılarımız içerisinde kök fiiller son derece azdır. Oysa, (çakmak, çatmak, kapamak) gibi pek çok kök fiil Türkçe'den diğer dillere geçmiştir. Fiillerin yanı sıra ünlemlerin hatta deyimlerin ve atasözlerinin de Türkçe'den diğer dillere geçen söz varlıkları arasında olduğunu biliyoruz.'' Akalın, ''Açık, ada, bacanak, bağlama, çakal, çanak, damga, dolma, düğme, gemi, kapak, kayık, kazan, ocak, sağrı, sayı, sarma, toka'' gibi kelimelerin Türkçe'nin bu dillere verdiği binlerce kelimeden yalnızca birkaçı olduğuna dikkati çekti. Akalın, Türkçe'deki ''açık'' sözünün Farsça'da ''açig'' (ağaçsız ve açık yer, alan), Ermenice'de ''açik, açiklik'' (kır, ova, açıklık yer) Macarca'da ''açsik'' (üzeri açık deniz taşıtı, sandal), Rumence'de ''acic'' ve ''ustuacic'' (açık, üstü örtülü olmayan), Bulgarca'da ''açik'' (açık) olarak kullanıldığını bildirdi. Akalın, ''Bacanak'' kelimesinin Türkçe'deki (karıları kardeş olan erkeklerden her biri) anlamıyla Yunanca'da ''bacanakis'', Sırpça'da ''bazanak'', Arnavutça'da ''baxhanak'' biçimlerinde kullanıldığını belirtti. Akalın, Türkçe'deki ''Bilene bir, bilmeyene bin'' deyiminin, Ermenice'de ''Bilana bir, bilmiyana bin'', ''Düşmanın gözü kör olsun'' deyiminin ise ''Dyuşmanı gyozi gyor olsun'' şeklinde geçtiğini ve bunun gibi çok sayıda örnek bulunduğunu belirtti. |
emin ol ingilizce'ye daha çok sözcük girmiştir ![]() |
Daha çok sözcük girmiştir değil de İngilizce başka dillerin sözcükleriyle oluşmuştur desek daha doğru olur. |
Bir dilin kelime türetme yeteneğinin olması, o dili diğerlerinden dillerden üstün kılar bu yönüyle. Dilcilerin ortak görüşüdür. Ufak örnekler vereyim: RAM = Random Access Memory LASER =Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation Yeni icatlarla gündemdeler hep fakat son dönemlerde icat ettiklerine ne kökten gelerek bir isim bulabiliyorlar nede sözcük değiştirerek. Bir ton sözcüğün baş harfini kullanarak kelime türetebiliyorlar. İngiliz dil bilimcilerinden birinin söylediğine göre bu yöntemle kelime türetmek dilin gelişemeyeceğini ve toplumda sınıflar oluşturacağını söylüyor. Dili için endişelenen bir dil bilimci kendisi. Peki dil nasıl toplumsal sınıflar oluşturuyor: Örnek: RAM'in ne olduğunu sadece bilgisayarla ilgilenenler biliyor, açılımını bilmesede. İngiliz çocuk babasına; bak baba bu bilgisayarın Ram'i derse adamcağız doğal olarak en ufak bir fikir bile yürütemiyor Ramin ne olduğuna dair. Ramin asıl anlamları olan "koç veya mancınık" geliyor aklına. Ama ben babama "işte bu da bellek" dediğimde fikir sahibi olabiliyor. Size önerim, varsa vaktiniz, Pf. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun dilimiz üzerine yazdığı kitapları edinip okumanız. Özellikle: Bye Bye Türkçe ve Büyük Uyanış adlı eserlerini. Türkçe'nin matematiksel yapısayla nasıl en iyi bilim dili olduğunu sanırım en anlaşılır şekilde Sinanoğlu anlatıyor. Finlandiya, zamanında bilim dilinin Türkçe olması konusunda zirve düzenlemiş, ne yazıkki kabul ettirememiştir. Nüfusumusuz binde birinin bu olayla ilgili bildiği var mı acaba? Bir dilin diğerinden 30000 fazla sözcük içermesi ya o dili kullanan insanların yaşamlarında ileri seviye olduklarını gösterir yada dilin daha üstün olduğunu. İstisna bulamazsınız ki bir dilbilimci aksini iddia etsin. Örneğin, Avrupa'da kelt kavimleri yoğurdu biliyorlardı. Peki neden yoğurt gibi kısa tek kelime bulmak yerine, uzun uzadıya bozuk süt, mayalanmış süt gibi adlar taktılar. Daha sonra bizden "yoghurt" diye alıp neden cuk diye yazdılar sözlüklerine? Dünyanın hiç bir yerinde kahve ekilip içilmiyor muydu sanki, neden dünyanın istisnasız her yerinde Cafe, Java, Coffee gibi adlar kullanılıyor? Kahvenin Avrupada, Hindistan'da, ve Amerika kıtasında başka bir adı yok. Ancak uzak doğu ülkelerinde vardır kahvenin karşılığı. Sebep, Hint-Avrupa dillerinin kelime Türetme yeteneği olmaması ve doğrudan "Höm, Cöm" diye kök bulunamaması. yeni kök bulmak zordur, özellikle İngilizce gibi düzensiz bir dil üzerinde. Ahmet, mehmet oturup, ses uyumlarına göre yeni Türkçe kök bulabilir, ancak bir ingiliz için bu epey zordur. Peki Avrupalılar metal işçiliği yapmadılar mı tarhite? Neden dillerindeki Metal sözcüğünün kökü demircilikte üstün Mete Han'ın adıdan geliyor. Mete ile tanışmadan önce zırh kullanmıyor muydu bu adamlar? Peki İnglizce'de ki "Attack" sözcüğü neden Kök-Türkçe'deki "at, atılmak" tan geliyor. Atılmayı bizden mi öğrendi bu adamlar? Demekki kullandıkları, bildikleri şeylere bile ad bulmakta zorlanmışlar. Doğrudan etkileşimde oldukları kavimlerden almışlardır. Oktay Sinanoğlu'nun eserlerini okudukça daha ne gibi sözcüklerin yokluğunu hissettikleri görebilirsiniz. Ya kullandıları halde karşılık bulmadılar yada bulamadılar. Bu örnekleri coğrafi konumları ne olursa olsun kullanmış oldukları şeylerden verdim. Daha nicesi çıkar oturup araştırıldığında. Dilimize sözümona aydınlar ve misyonerler tarafından son 10 senede sokulan ne kadar Avrupalı sözcük varsa , onların dilinde de başlıca Kök-Türkçe sözcük var. Pek çok bilimsel terimin doğrudan veya türetme sayesinde Türkçe'leri bulunmasına karşın 1960'dan sonra fazlaca yabancı sözcükler kullanılır olmuş. Bu da bizim ahmaklığımız. Hemen hemen her türlü bilimsel terim için Türkçeleri rahatça ve akılda kalır şekilde türetilmiştir. Bir kökten onlarca gövde türetebiliriz. Hint-Avrupa dillerinde ekle kelime türetilmiyor, değiştirilerek yeni sözcükler oluşturuluyorsa yazık, sürüyle ,kök ve gövdeye sahip olmaları gerekirdi, sandığımızdan dar bir lügatları var demek. Ve bu bir gerçektir ki, Türkçe kendi özünden gelerek asırlarca gelişip büyümüştür. Peki ingilizcenin gelişmesi nasıl gerçekleşmiş? 5 dilden arakladığı sözcükler ve yapılarla. Derler ya dilimizden Arapça ve Farsça sözcükleri çıkarın ortada Türkçe kalmaz diye, peki kimse İngilizce'den Latinceyi damıtıp çıkarmayı düşündü mü, ne kadar İngilizce kalıyor diye? |
Neye dayanarak söylüyorsun? |
ebeveyn ne demek bi araştır bakalım |
nasıl evrensel dil değil? şu an senin okullarında bile öğretiliyor. bir bak bakayım dünayda ingilizce bilen ile türkçe bilen kişilerin farkına.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle