Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 5 misafir
100919
Cevap
4060604
Tıklama
47
Öne Çıkarma
Cevap: En Son İzlediğiniz Film ve Yorumlarınız (4844. sayfa)
S
7 yıl
Yarbay

M
7 yıl
Yüzbaşı



7/10

Konusu güzeldi. Yaşadığımız dünyaya dair çok güzel bir eleştiri yapıyor ancak film çok sakin ve ağır ilerliyor. Fazla sürükleyici değil.



L
7 yıl
Yarbay

< Resime gitmek için tıklayın >

Güzel film olmuş, başları biraz uzun ve sıkıcı geldi ama sonra tam hızlandı.

8/10



S
7 yıl
Yarbay

< Resime gitmek için tıklayın >

http://www.imdb.com/title/tt3748528/

7/10

Gereksiz tatsız tuzsuz bir film olmuş. Star Wars gününde izledik bir de.


Sırf Vader sahneleri hatrına bir puan fazla verdim.



S
7 yıl
Yarbay

Hundraettåringen som smet från notan och försvann



10/6

http://www.imdb.com/title/tt4940370



T
7 yıl
Yüzbaşı

Olmamış. 10/6

< Resime gitmek için tıklayın >



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

M
7 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: Ed Wood



Erotik gerilimi her saniyesinde iliklere kadar hissettirebilen, sarsıcı bir yapım Ah-ga-ssi. İntikam üçlemesiyle herkesin dilinde yer edinen Güney Koreli auteur Park Chan-wook'un destansı başyapıtı. Galli yazar Sarah Waters'ın Victoria dönemi İngiltere'sinde geçen 'Ustaparmak' romanından uyarlanmış. Tamamen farklı bir coğrafyaya; Güney Kore'ye adapte edilen hikayesi mevcut. 1930'lar döneminde Japonya işgali altındaki Kore'de işleniyor olması aynı zamanda öykünün burjuvazi, sömürgecilik noktasına da yönelmesine sebebiyet vermiş. İki kadının ataerkil ve baskıcı cinsel modellere karşı koyuşunu hakiki dille anlatıyor. Kadınları; cinsel hazları, maddi tutkuları üzerine kukla gibi kullanan erkeklere de Park Chan-wook adeta bir manifesto çekiyor gibi. Heteroseksist anlayışa meydan okuyarak proleter/burjuvazi hükümlerinin, hanımefendi ve hizmetçi aşkıyla beraber tuzla buz olduğu da görülmekte. Üç bölümden oluşan olay örgüsü var.

Dönem atmosferinin harika yansıtıldığını söylemek gerek. Lezbiyen gotik görünümünün yanında prodüksiyon ve kostüm başarısını da göz ardı edersek olmaz. Kullanılan her bir eşya tarihsel tınıları beraberinde getirirken, konakların biçimlendiği mimari yapıların içerisini tamamlamaları muazzam derecede göz alıcı.


Soylu bir ev sahibi ve hizmetçi aşkı söz konusu olunca haliyle aradaki burjuva katmanları eriyip gidiyor. Sevdiği kadını 'emzirmek' kadar anaç fikre sahip klasik duyguların ötesinde saf aşkın hikayesi de denebilir. Ayrıca bu yapımda erkeklerin iğrenç tatminlerine yer olmadığı gibi erkeklere de yer yok. Hideko'nun teyzesinin intihar edip, Sook-Hee'nin annesinin idam edilmesi var. İkisinin de geçmişi ölümle bezenmiş. Baba figürü yok, bunun yerine feminen bakış açısı ve annelik ön planda. Hatta ikisinin de birbirlerine ihanet ediyor olmaları bile umurlarında değil. İkisi de birbirlerine sırılsılam aşık olduklarının farkında. Kısacası, Pedro Almodovar'ın kadınları savuşunun başka açıdan serviş edilişi.

En dikkat çekici husus, tabii ki de ikinci bölümde bizlerin Hideko'yla biraz daha tanışık olduğumuz bölümden geliyordu. Zengin kesimin erotik (hatta ileri giderek mazoşistleşen) hayallerini süsleyen hikaye okumaları sapkınlığın gözler önüne serilmesine yardımcı olurken, aynı zamanda insanın yer yer midesini bulandıran iğrençliğe götürüyor. Bir kadının onca erkeğin önünde tiyatral anlamda hayli inandırıcı okumalar meydana getirmesi son derece ütopik tasarlanmış. Sook-he'nin yırttığı kitaplardan birinde ahtapotun kollarıyla sarılan bir kadın resmi var. Bu ahtapot, Hideko'nun mahzen korkusunu da beraberinde yaşadığı simgesel bir figür. 'Balıkçının Karısının Rüyası' adıyla bilinen meşhur erotik Japon gravüründe bu korkuya muntazam bir gönderme yapılıyor. İnsanın, daha doğrusu erkeğin canavarlaşması böylece ahtapotun bedeniyle resmediliyor.

Kurguda geriye doğru sarılıp farklı açılardan aynı sahnelere bakıyor oluşumuz yer yer gereksiz tekrarlara düşüyor. Ancak buna rağmen karakterlerin, daha önceki bölümde rastlamadığımız durum tepkileri sahnelerden ve mevcut bölümden kopmayıp, yine sıkıca sarılmamızda büyük etken. İnsanda şok etkisi yaratan twistleri ise yönetmenlik dokunuşunun önemini vurguluyor. Nihayetinde bolca avamlık barındıran yerli yersiz sevişme sahnelerine maruz kalıp, hiçbir sihir katmayıp da bu hikaye sunulabilirdi. Ancak yönetmen koltuğunun başında Park Chan-wook gibi isimler olunca tadından yenmez haller alıp izleyiciyi farklı modlara sürüklemek mümkün. Lezbiyen saflığı gösteriş biçimi olarak La vie d'Adèle iyi referans olacaktır. Tabii ki hikayenin bu denli farklı sunuluyor olmaması o filmin başyapıt olamamasında önemli bir unsur. Entrika dolu hikaye örgüsü ve twist bakımından da Les Diaboliques adlı Fransız yapımı enfes örneklerden biri olabilir. İşte Ah-ga-ssi tam da bunların potporisi olduğu için dillere destan, kasvetli, gerilim dolu, tutkulu...


2016 yılının en iyi ve en sükseli gösterimlerinden, sakın kaçırmayın.


9/10


Üçlemenin oldboy dışındaki filmlerini tavsiye eder misiniz


Bu mesaja 1 cevap geldi.
E
7 yıl
Yarbay

Tabii ki. Haklı İntikam biraz daha yeraltı konulu, İntikam Meleği ise görselliğin en iyi olduğu film üçlemede. Özellikle ardı ardına izlenirse çok daha yerinde olur.




Bu mesajda bahsedilenler: @Mr.Prestige
V
7 yıl
Teğmen

< Resime gitmek için tıklayın >

Muhteşem bi film ya, tek kelimeyle muhteşem. Özgün senaryo, müthiş kurgu, zirvede oyunculuklar... Bittiğinde "ne filmde be kardeşim" dediğim ender yapımlardan.

8.5/10



G
7 yıl
Yarbay

< Resime gitmek için tıklayın >



Ateşböceklerinin Mezarı

1988 yapımı anime.

2.Dünya savaşı sırasında annesini kaybetmiş ve babasından haber alamayan bir abi ve kız kardeşin yaşadıklarını gerçekçi dille anlatıyor.

Gözlerinizin dolmaması mümkün değil.

Savaşın,barınma sıkıntısının özellikle de açlığın ne kadar kötü bir şey olduğunu filmi izlerken yeniden anlıyorsunuz.

Ve birçok şeyi sorgulamama sebep oldu:Yanı başımızda olan savaşı,insanların neler yaşadıklarını,bizlerin onlara nasıl davrandığını(filmdeki kötü teyze sağolsun).

Kulaklarımda Satsukinin hıçkırıkları uzun bir yankılanacak.

< Resime gitmek için tıklayın >






çocukların yakın akrabası olan kadın senden nefret ediyorum.Birazcık iyi davransan olmaz mıydı?Hem onların pirincini kullan hem de onları hazırcılıkla tembellikle suçla..

Neden onların evden ayrılmasına izin verdin :(

Satsuki sen açlıktan ölmeyi hak etmiyordun :(










< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-3626416A3 -- 6 Mayıs 2017; 11:19:35 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
İ
7 yıl
Binbaşı

Dalida.



8/10



Müzikler güzel. Oyunculuklar güzel. Gideri var , boşsanız izleyin.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

A
7 yıl
Yarbay

< Resime gitmek için tıklayın >
Son zamanlarda izleyip en eğlendiğim film oldu.Tavsiye ederim 8.5/10



E
7 yıl
Yarbay



Dinin dogmatik sistemini eleştiren, bununla beraber absürd mizah anlayışla pekişten bir yapım. Monty Python and the Holy Grail filminden daha başarılı olduğu kesinlikle söylenemez. Din temelli esprileri beraberinde getirmesi ve sadece 6 oyuncunun 40 farklı karaktere can vermesi gibi farklılıklar olunca dikkat çekiciliği daha fazla oluyor. Gösterildiği ilk günden bu yana birçok ülkede yasaklanmıştır. Belli ön yargılarla yaklaşılmadığı sürece sahnelerin gerçekten akılcı, komik işlendiği görülebilir. Bunları da aşağılayıcı şekilde çekelim rant kaygımız olmasın bakış açısıyla yapmadıkları net. Ne zaman ki kendi fikrimizden olmayan bir anlatıma saygı duyabiliriz, işte o zaman gerçekten bir şeylerin değiştiği görülebilir. Henüz filmin başında ince mizah hemen göze çarpıyor aslında;


Meryem, İsa'yı ahırda doğurmuştur. İncil'de, ikonografik tüm gösterimlerde de bu sıkça işlenir. Bilgeler ahıra girdikleri sırada onun mesih olduğunu düşünüp çeşitli hediyeler sunuyorlar. Fakat başlarında hare yok. Dışarda haresi olanları gören bilgeler de dönüp direkt olarak hediyelerini geri alıyorlar. Fakat zaman içinde Brian şans eseri yaptıkları mesih yerine konuluyor.


Monty Python ekibine aşina olanlar için eşsiz bir gösteri.


7/10



G
7 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: Ed Wood



Erotik gerilimi her saniyesinde iliklere kadar hissettirebilen, sarsıcı bir yapım Ah-ga-ssi. İntikam üçlemesiyle herkesin dilinde yer edinen Güney Koreli auteur Park Chan-wook'un destansı başyapıtı. Galli yazar Sarah Waters'ın Victoria dönemi İngiltere'sinde geçen 'Ustaparmak' romanından uyarlanmış. Tamamen farklı bir coğrafyaya; Güney Kore'ye adapte edilen hikayesi mevcut. 1930'lar döneminde Japonya işgali altındaki Kore'de işleniyor olması aynı zamanda öykünün burjuvazi, sömürgecilik noktasına da yönelmesine sebebiyet vermiş. İki kadının ataerkil ve baskıcı cinsel modellere karşı koyuşunu hakiki dille anlatıyor. Kadınları; cinsel hazları, maddi tutkuları üzerine kukla gibi kullanan erkeklere de Park Chan-wook adeta bir manifesto çekiyor gibi. Heteroseksist anlayışa meydan okuyarak proleter/burjuvazi hükümlerinin, hanımefendi ve hizmetçi aşkıyla beraber tuzla buz olduğu da görülmekte. Üç bölümden oluşan olay örgüsü var.

Dönem atmosferinin harika yansıtıldığını söylemek gerek. Lezbiyen gotik görünümünün yanında prodüksiyon ve kostüm başarısını da göz ardı edersek olmaz. Kullanılan her bir eşya tarihsel tınıları beraberinde getirirken, konakların biçimlendiği mimari yapıların içerisini tamamlamaları muazzam derecede göz alıcı.


Soylu bir ev sahibi ve hizmetçi aşkı söz konusu olunca haliyle aradaki burjuva katmanları eriyip gidiyor. Sevdiği kadını 'emzirmek' kadar anaç fikre sahip klasik duyguların ötesinde saf aşkın hikayesi de denebilir. Ayrıca bu yapımda erkeklerin iğrenç tatminlerine yer olmadığı gibi erkeklere de yer yok. Hideko'nun teyzesinin intihar edip, Sook-Hee'nin annesinin idam edilmesi var. İkisinin de geçmişi ölümle bezenmiş. Baba figürü yok, bunun yerine feminen bakış açısı ve annelik ön planda. Hatta ikisinin de birbirlerine ihanet ediyor olmaları bile umurlarında değil. İkisi de birbirlerine sırılsılam aşık olduklarının farkında. Kısacası, Pedro Almodovar'ın kadınları savuşunun başka açıdan serviş edilişi.

En dikkat çekici husus, tabii ki de ikinci bölümde bizlerin Hideko'yla biraz daha tanışık olduğumuz bölümden geliyordu. Zengin kesimin erotik (hatta ileri giderek mazoşistleşen) hayallerini süsleyen hikaye okumaları sapkınlığın gözler önüne serilmesine yardımcı olurken, aynı zamanda insanın yer yer midesini bulandıran iğrençliğe götürüyor. Bir kadının onca erkeğin önünde tiyatral anlamda hayli inandırıcı okumalar meydana getirmesi son derece ütopik tasarlanmış. Sook-he'nin yırttığı kitaplardan birinde ahtapotun kollarıyla sarılan bir kadın resmi var. Bu ahtapot, Hideko'nun mahzen korkusunu da beraberinde yaşadığı simgesel bir figür. 'Balıkçının Karısının Rüyası' adıyla bilinen meşhur erotik Japon gravüründe bu korkuya muntazam bir gönderme yapılıyor. İnsanın, daha doğrusu erkeğin canavarlaşması böylece ahtapotun bedeniyle resmediliyor.

Kurguda geriye doğru sarılıp farklı açılardan aynı sahnelere bakıyor oluşumuz yer yer gereksiz tekrarlara düşüyor. Ancak buna rağmen karakterlerin, daha önceki bölümde rastlamadığımız durum tepkileri sahnelerden ve mevcut bölümden kopmayıp, yine sıkıca sarılmamızda büyük etken. İnsanda şok etkisi yaratan twistleri ise yönetmenlik dokunuşunun önemini vurguluyor. Nihayetinde bolca avamlık barındıran yerli yersiz sevişme sahnelerine maruz kalıp, hiçbir sihir katmayıp da bu hikaye sunulabilirdi. Ancak yönetmen koltuğunun başında Park Chan-wook gibi isimler olunca tadından yenmez haller alıp izleyiciyi farklı modlara sürüklemek mümkün. Lezbiyen saflığı gösteriş biçimi olarak La vie d'Adèle iyi referans olacaktır. Tabii ki hikayenin bu denli farklı sunuluyor olmaması o filmin başyapıt olamamasında önemli bir unsur. Entrika dolu hikaye örgüsü ve twist bakımından da Les Diaboliques adlı Fransız yapımı enfes örneklerden biri olabilir. İşte Ah-ga-ssi tam da bunların potporisi olduğu için dillere destan, kasvetli, gerilim dolu, tutkulu...


2016 yılının en iyi ve en sükseli gösterimlerinden, sakın kaçırmayın.


9/10


Hocam bu film bir seri mi? Eğer öyleyse hangi filmlerden ibaret? Ve sıralaması nedir?



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 2 cevap geldi.
S
7 yıl
Yarbay

R
7 yıl
Yarbay

< Resime gitmek için tıklayın >

Konusu: Sektör dışından dört kişi büyük bankaların, medyanın ve hükümetin görmekten kaçındığı şeyi, ekonominin küresel çöküşünü gördüğünde akıllarına bir fikir gelmişti: Büyük Açık. Cesur yatırımları, onları her şeyi ve herkesi sorgulamalarının gerektiği modern bankacılığın karanlık, hassas noktasına götürecek. Michael Lewis’in çok satan kitabına ve gerçek bir hikayeye dayanan, Adam Mckay’in yönettiği Büyük Açık filminde başarılı oyuncular Christian Bale, Steve Carell, Ryan Gosling ve Brad Pitt rol alıyor. Filmin senarist koltuğunda ise Adam McKay ve Charles Randolph oturuyor.

Her ne kadar bankacılık terimleri zaman zaman kafa karıştırıp oldukça yordu. Filmde beni şaşırtan en büyük nokta Steve Carell'ın müthiş oyunculuğuydu. İlk kez bu tarz bir rolde izlediğim için fazlasıyla etkiledi.

9/10


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
7 yıl
Yarbay

A
7 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: RevivaL

< Resime gitmek için tıklayın >

Konusu: Sektör dışından dört kişi büyük bankaların, medyanın ve hükümetin görmekten kaçındığı şeyi, ekonominin küresel çöküşünü gördüğünde akıllarına bir fikir gelmişti: Büyük Açık. Cesur yatırımları, onları her şeyi ve herkesi sorgulamalarının gerektiği modern bankacılığın karanlık, hassas noktasına götürecek. Michael Lewis’in çok satan kitabına ve gerçek bir hikayeye dayanan, Adam Mckay’in yönettiği Büyük Açık filminde başarılı oyuncular Christian Bale, Steve Carell, Ryan Gosling ve Brad Pitt rol alıyor. Filmin senarist koltuğunda ise Adam McKay ve Charles Randolph oturuyor.

Her ne kadar bankacılık terimleri zaman zaman kafa karıştırıp oldukça yordu. Filmde beni şaşırtan en büyük nokta Steve Carell'ın müthiş oyunculuğuydu. İlk kez bu tarz bir rolde izlediğim için fazlasıyla etkiledi.

9/10


Hocam belki ızlemissındir ama Inside Job izleyebilirsin üstüne.



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
A
7 yıl
Yarbay

The Revenant 9/10



Sürünme sahneleri biraz kısa tutulsa iki saatte bitse çok daha güzel olacakmış, dalıp dalıp gittim izlerken. Görüntüler muazzam, belgesel izler gibi zaten ortalık.



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >

A
7 yıl
Yüzbaşı

Normalde bu tarz filmlerde sıkılırdım ama buna bayıldım

Reisin en karizma olduğu film bence

8/10





< Resime gitmek için tıklayın >



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >