eline sağlık cypon, en merak edilen bölümü harika bir çeviriyle okuduk sayende. fakat en civcivli kısımda bitti. harrenhall turnuvası ve sonrası olaylar da aerys başlığı altında olması gerekmiyor muydu? henüz çeviriyi mi tamamlamadın, yoksa ayrı bir başlıkta mı ele alınacak ve yoksa en kötüsü bu konuya değinmiyor mu kitap? |
Aerys ten sonra sahte bahar yilina geciyor sonra da targeryenlarin cokusune geciyor. Hikaye devam ediyor tabi ancak farki bolumler altinda devam ediyor. Ama zor kismi bitti diyebilirim |
Hocam elinize emeğinize sağlık. Çok güzel olmuş. Robert'ın İsyanını merakla bekliyorum. |
Elinize sağlık hocam |
Hocam çeviri için teşekkürler ben şeyi merak ettim, aerys bölümünde tywin-joanna-aerys üçgenine ilişkin çok bilgi bekliyordum ama neredeyse hiç yok, sizin bi bilginiz var mı |
Eline sağlık |
Şimdi şöyle bir durum var. Tyrion 273 FS yılında doğuyor. Bu yıla en yakın tarih 272 FS yılında Joanna'nın Kral'ın Şehri'ne gelip Jaime ile Cersei'yi Küçük Konsey'e tanıtması. Ancak o ziyarette Joanna ile Aerys arasında bir yakınlaşma emaresi yok. Hatta bölümde de yazıyor, Aerys Joanna'yı yerin dibine sokuyor herkesin içinde. Aerys-Joanna arasında birşey varsa, en mantıklı tarih Joanna'nın Tywin ile evlenmeden önce Kraliçe'nin yanında bulunduğu zaman aralığı. Çünkü Aerys'in Kraliçe'nin emrindekilere sulandığı biliyor. Hatta Rhaella Joanna'yı hizmetinden kovuyor bu sebepten. Yazara göre bu durumu en iyi açıklayacak kişi Pycelle ve o da, böyle bir ilişkinin olmadığı, Tywin'in asla başkalarının artıkları ile ilgilenmeyeceğini yazmış kitabında. O yüzden bana göre Aerys'in Joanna ile flörtleri sadece Tywin'i küçük düşürmek veya kızdırmak için yapılmış şeyler. Çoğu hayran Tyrion'ın Aerys'ten olduğuna inanıyor ancak ben ihtimal vermiyorum. |
Ama şöyle de birşey var Ejdarhalarin Dansi'nda Daenerys Barristan'a anne ve babasının sevdiği kişiler olup olmadığını soruyor, Barristan Aerys ile ilgili Joanna ilişkini doğrular nitelikte konuşuyor hatta sorulara kaçamak yanıtlar veriyor, şu da var Barristan "Tywin Aerys in kızı yatağa götürme töreninde yaptıklarını unutacak değildi vs'' gibi bir ifade kullanıyor |
Tamam. Aerys orada ''Keşke İlk Gece Hakkı yasaklanmamış olsaydı'' diyor. Barristan'ın ima ettiği şey o. Aerys ile Rhaella'nın birbirlerini sevmedikleri aşikar zaten herkes tarafından biliniyor. Bu sevgisizliğin kaynağı da Rhaella'nın sürekli düşük yapmasından kaynaklı. Hatta Joanna ikiz doğurunca Aerys ''Yanlış kadınla evlenmişim,'' diyor. Bunlar hep Tywin'i küçük düşürmek için söylenmiş şeyler. Dediğim gibi eğer Joanna ile Aerys arasında bir yakınlaşma olduysa bu ya Tyrion doğmadan bir sene önce Joanna'nın Kral'ın Şehri'ne geldiğinde olacak, ya da Tywin ile Joanna daha evlenmeden olmuş olacak. |
Hocam isyan bölümü ne zamana gelir? Bir de isyandan sonra Kuzey Tarihi mi geliyor? |
Tywinle joanna evlenmeden önce bir ilişki olsa bile tyrion bu ilişkiden doğamayacağına göre tyrion teorisi yanlış demektir. Ki bana hiç olası gelmiyordu zaten. Okurların jonu ve tyrionu illede bir ejderha sırtında görme hevesi var. Ama böyle birşey olmayacak bence. Hatta altıncı kitapta ****rden biri yada ikisi ölecek gibime geliyor. Bence GRRM'nin sürprizi jon yada tyrion değil. Hatta dany'nin bile bi numarası olmayabilir. |
XII. BÖLÜM EJDER'LERİN ÇÖKÜŞÜ YALANCI BAHAR YILI < Resime gitmek için tıklayın > Prens Rhaegar, kış güllerinden olan demeti Lyanna Stark'a uzatırken, Westeros’un tarihinin yazılı olduğu yazmalarda 281 FS yılı, Yalancı Bahar Yılı olarak bilinir. İki yıldır süregelen kış sonucu toprakların üzeri buz bağlasa da sonunda karlar erimeye, ağaçlar yeşillenmeye ve günler uzamaya başlamıştı. Her ne kadar beyaz kuzgunlar uçuşmaya başlamasa da Eski Şehir’deki Hisar’ın üstadları kışın artık sona erdiğine inanmıştı. Bir yandan güneyden sıcak rüzgarlar eserken, bir yandan da Yedi Krallık’ın her köşesinden lordlar ve şövalyeler, Benzersiz Aegon’un zamanından beri yapılmış en büyük en muhteşem turnuva olacağı vaadedilen Lord Whent’in Tanrı Gözü yakınındaki turnuvasına katılmak için Harrenhal’a doğru yol almaya başladı. Harrenhal surları içinde olan olayların birçok kaydı ve ilk elden şahidi olmasından ötürü bu turnuva hakkında epey bir bilgiye sahibiz. Yine de Yedi Krallık’ın en muhteşem şövalyeleri birbirleri mücadele ederken ve Kara Harren’ın lanetli kalesinin salonlarında, çadırlarında ve odalarında toplanmış lordların daha tehlikeli oyunlar oynadığı bu turnuva hakkında hiçbir zaman öğrenemeyeceğimiz şeyler de var. Lord Whent’in turnuvası hakkında birçok efsane ortaya çıkmıştır. Entrikalar, komplolar, ihanetler, isyanlar, atamalar, dinsizlikler, sırlar, gizemler ve daha niceleri. Lakin gerçekleri bilenlerin sayısı bir avucu geçmeyecek sayıdadır ve o kişilerin bazıları bu fani dünyadan göçüp gitmişken, geride kalanlar ise sonsuza kadar susmayı tercih etmiştir. Bu tarihi turnuvayı incelemek isteyen dürüst bir tarihçi kesinlikle somut kanıt ile taraflı düşünceyi birbirinden ayırmalı ve bilenen gerçeklerle tahmin edilenler, şüphelenilenler, inanılanlar ve söylentiler arasına keskin bir çizgi çekmelidir. Somut olarak bilinenler şunlardır: Turnuvanın 280 FS yılının sonlarına doğru Harrenhal Lordu Walter Whent tarafından resmi olarak duyurulmasından kısa süre önce, Lord Whent’in Kraliyet Muhafızı olan küçük kardeşi Sör Oswell Whent abisini ziyarete gelmişti. Duyurulan turnuvanın eşi benzeri olmayacak muhteşemlikte bir etkinlik olacağı ortadaydı keza Lord Whent, Kral Aerys’in tahttaki onuncu yılını kutlama münasebeti ile Lord Tywin Lannister tarafından Lannisport’ta düzenlenen Onuncu Yıl Turnuvası’nda verilen ödüllerin üç katını vereceğini açıklamıştı. Çoğu kimse Whent’in bu kararının eski Kral Eli’nin itibarını geçmek ve hanesinin ne kadar varlıklı olduğunu göstermek amacı taşıdığını düşündü. Ancak geride kalanlar ise bu turnuvanın entrikadan başka birşey olmadığını ve Lord Whent’in bir piyondan farksız olduğuna inanmıştı. Bunu iddia edenler kanıt olarak Lord Whent’in bu kadar muhteşem ödülleri karşılayabilecek serveti olmadığını ve kesinlikle birilerinin adını gizleyip el altından Lord Whent’i finanse ederek Harrenhal Lordu’nun bu muhteşem turnuvanın sahipliğinden gelecek şanı almasına yardım ettiğini öne sürdü. Elimizde bu sözde ‘’karanlık kişi’’ hakkında en ufak bir kanıt olmamasına rağmen bu düşünce günümüzde bile kabul görmektedir. Eğer böyle bir ‘’karanlık kişi’’ var ise bu kişi kimdi ve neden bu turnuvadaki etkisini saklamayı seçmişti? Yıllar boyu ortaya düzinelerce isim atılmasına karşın o isimler arasından sadece bir tanesi gerekli ilgiyi uyandırmıştır ve o kişi de Ejderkayası Prensi Rhaegar Targaryen’dır. Eğer bu söylenceye inanır isek, Prens Rhaegar Lord Walter’ın kardeşi Sör Oswell’i aracı kullanarak Lord Walter’ı böyle bir turnuva düzenlemeye ikna etmiştir. Harrenhal’a olabildiğince fazla lordu ve şövalyeyi çekmek için Prens, Lord Whent’i finanse ederek büyük ödüllerin verileceğini ilan ettirmiştir. Söylenir ki Prens’in aslında turnuva ile ilgisi ve alakası yoktu onun asıl amacı diyarın her köşesinden olabildiğince fazla lordu ve şövalyeyi bir araya getirerek adeta gayriresmi bir Büyük Konsey oluşturmak, böylece de çılgınlıkları ayyuka çıkmış babası Kral II.Aerys ile nasıl bir yol izleneceğini ve olası bir naiplik dönemi ilanını veya tahttan feragatini tartışmak amacındaydı. Eğer gerçekten de turnuvanın asıl amacı buysa, Rhaegar Targaryen’ın oynadığı oyun, çok tehlikeli bir oyundu. Her ne kadar çokları Aerys’in delirdiğini düşünüyor olsa da, çoğunluğun Aerys’in tahtan indirilmesine karşı çıkacağı kesindi. Aerys’in kaprisleri ile birlikte birçok lord hali hazırda büyük servet ve güç kazanmışken, başa Prens Rhaegar’ı geçirip bütün bu ayrıcalıkları yitirmeyi göze alamazlardı. Çılgın Kral kendisine karşı düşman olduğunu düşündüğü kimselere karşı aşırı derecece zalim olsa da, aynı zamanda makamlar, onurlar, topraklar ve altın konusunda aşırı derecede savurgan olabiliyordu. II.Aerys’in dört bir yanını saran pohpohlayıcı lordlar kralın çılgınlıklarından çok çok fazla gelir sağlamışlardı ve olası her fırsatta Prens Rhaegar’ı kötüleyerek babasının oğluna duyduğu şüpheleri alevlendirmeye çalışıyorlardı. Çılgın Kral’ın taraftarlarının başını Küçük Konsey’deki lordlar çekmekteydi: Hazine Başı Qarlton Chelsted, Donanma başı Lucerys Velaryon, Kanun Başı Symond Staunton, Muhbir Başı hadım Varys ve Simyacılar Locası üstadı Rossart, Kral’ın güvenini kazanmış kişilerdi. Prens Rhaegar’ın destekçileri ise başkentteki genç lordlardan oluşmaktaydı. Lord Jon Connington, Bakire Havuzu’ndan Sör Myles Mooton ve Sör Richard Lonmouth Prens Rhaegar’ın destekçilerin başında gelmektedir. Bunun yanında Prenses Elia ile birlikte başkente gelen Dorne’lular da Rhaegar taraftarıydı özellikle de Elia’nın amcası ve Kraliyet Muhafızları’nın yeminli bir şövalyesi olan Prens Lewyn Martell. Ancak Rhaegar’ın dostları ve Kral’ın Şehri’ndeki müttefikleri arasındaki en büyük destekçisi hiç şüphesiz Sör Arthur Dayne nam-ı diğer Sabahın Kılıcı’dır. Baş Üstad Pycelle ile Kral Eli Lord Owen Merryweather bu iki grup arasındaki barışı dengede tutmak gibi talihsiz bir görevi üstlenmişlerdi ve bu rekabet gün geçtikçe daha da artıyordu. Pycelle’in Hisar’a gönderdiği bir mektupta, Kızıl Kale içindeki kutuplaşmanın adeta bir yüzyıl önceki Ejderhaların Dansı savaşı öncesindeki Kraliçe Alicent ile Prenses Rhaeyra arasındaki çatışmayı hatırlattığından bahsetmektedir ve eğer Prens Rhaegar ile Kral’ın destekçileri arasında bir orta yol bulunmaz ise buna benzer kanlı bir çatışmanın kaçınılmaz olduğunu söylemektedir. Eğer Prens Rhaegar’ın babasına karşı bir darbe hazırlığında olduğuna dair en ufak bir delil olsaydı, Kral Aerys’in taraftarları kesinlikle bu delili kullanıp Prens’i alaşağı etmeye çalışırlardı. Bazı Aerys yanlılarının Kral’ın ‘’sadakatsiz’’ oğlunu evlatlıktan reddedip Demir Taht’ın varisi olarak genç Viserys’i ilan etmesini söyleyebilecek kadar ileri gittikleri doğrudur. Bu isteğin temeli de Prens Viserys’in yedi yaşında olması ve olası bir hükümdar değişiminin kesinlikle naiplik dönemi başlatacağı ve kralliğı naiplerin yöneteceği gerçeği vardır. Bu çatışmaların eşiğinde Lord Whent’in böylesine büyük bir turnuva tertiplemesi heyecanın yanında şüpheleri de beraberinde getirdi. Lord Chelsted Majesteleri’ne turnuvayı yasaklaması gerektiğini önerdi ve Lord Stauunton daha da ileri giderek bundan sonra turnuva düzenlemenin kanunen yasaklanması gerektiğini belirtti. Bu tür etkinliklerin yerel halk arasında çok tutuluyor olmasından ötürü Lord Merryweather Kral’a turnuvayı yasaklamanın sadece ona olan tepkiyi alevlendireceğini belirttiğinde Kral başka bir yol izleyip turnuvaya bizzat katılacağını duyurdu. Bu önemli bir karardı keza II.Aerys Duskandale Muhalefeti’nden beri Kızıl Kale’nin dışına adımını atmamıştı. Kral’ın bu kararı vermesindeki amacın elbetteki düşmanlarının onun burnunun dibindeyken komplolar kurmaya cesaret edemeyeceklerini düşünmesiydi. Ayrıca Baş Üstad Pycelle’in bize söylediğine göre Aerys, böylesine büyük bir turnuvanın halkın sevgisini geri kazanmasına yardım edeceğini düşünmüştü. Eğer kralın gerçekten de böyle bir niyeti varsa bu çok büyük bir hataydı. Kral’ın turnuvaya bizzat katılıyor olması turnuvayı daha büyük ve prestijli hale getirmiş olsa da, diyarın her bir köşesinden turnuva alanına gelen şövalyeler ve kordlar kendilerini yöneten krallarının ne hale geldiğini gördüklerinde büyük bir şok geçirdiler. Uzun sarı tırnakları, karmakarışık olmuş sakalları ve aylardır yıkanmadığı için pislikten keçeleşmiş saçları sadece Aerys’in ne kadar çıldırdığının bir kanıtı sayılabilirdi. Dış görünüşü dışında Aerys’in tavırları da aklı başında bir insanı andırmıyordu. Kral gözüp açıp kapayıncaya kadar melankolik bir tavırdan kahkahalara boğulabiliyordu. Harrenhal’da olup da o günlerin kaydını tutan birçok kişi kralın anlık gülmelerini, ağlamalarını, bir anda öfkelenmesini ve uzun sessizliğini kaleme almıştır. < Resime gitmek için tıklayın > Çılgın Kral, II.Aerys, Bütün bunların ötesinde Kral II.Aerys şüpheciydi; kendi oğlu Prens Rhaegar’dan, turnuvanın sahibi Lord Whent’ten hatta turnuva için Harrenhal’a gelmiş her lord ve şövalyeden şüpheleniyordu. En çok da turnuvaya katılmamış olanlardan, Casterly Kayası Lordu, emekli Kral Eli Tywin Lannister’dan şüpheleniyordu. Turnuvanın açılış töreninde Kral Aerys, Kraliyet Muhafızları’nın yeni yeminli kardeşi olarak Sör Jaime Lannister’ın atandığını şatafatlı bir gösteri ile bütün diyara duyurdu. Genç şövalye diyardaki lordların neredeyse yarısının bakışları altında, üzerindeki beyaz zırhı ile çimenlere diz çökerek Kraliyet çadırının önünde bağlayıcı yeminini etti. Sör Gerold Hightower onu ayağa kaldırıp omuzlarına beyaz pelerinini geçirdiğinde kalabalıktan özellikle Batı Toprakları’ndan gelenler arasında büyük bir alkış koptu. Tywin Lannister’ın kendisi Harrenhal Turnuvası’na katılmamış olsa da, ona yeminli düzinelerce lord ve yüzlerce şövalye Kraliyet Muhafızları’nın yeni şövalyesi için uzun ve çoşkulu bir tezahüratta bulundu. Kral ise bundan memnun oldu. Bize söylenenlere göre Majesteleri çılgınlığının neticesinde halkın kendisine tezahürat yaptığını düşünmüş. İmkansız gibi görünen bu olay gerçekleşmesine rağmen, Kral II.Aerys yeni koruyucusu hakkında ikilemde kalmaya başladı. Baş Üstad Pycelle’in bize söylediğine inanırsak Kral Sör Jaime’yi Kraliyet Muhafızları arasına alarak eski dostu Lord Tywin’i onurlandırmayı düşünmüştü ancak Majesteleri geç de olsa Lord Tywin’in oğlunun gece veya gündüz demeden yanından ayrılmayacağını fark etti. Üstelik elinde tuttuğu kılıcı ile. Bu düşünce onu o kadar korkuttu ki, Pycelle’in anlattıklarına göre o geceki ziyafette tek bir yiyeceğe bile dokunmadı. Hemen sonrasında II.Aerys Sör Jaime’yi yanına çağırdı (kimileri tuvaletteyken yanına çağırdığını söyler ancak bu çirkin detay sonradan eklenen uydurma bir hikaye olabilir) ve Sör Jaime’yi Kral ile birlikte turnuvaya gelmeyen Prens Viserys ile Kraliçe Rhaella’ı korumak için Kral’ın Şehri’ne gitmesini emretti. Lord Kumandan Sör Gerold Hightower Sör Jaime yerine kendisinin gidebileceğini söylese de Aerys bu öneriyi reddetti. Turnuvada mızrak tutmayı uman genç şövalye için bu garip sürgün elbette ki büyük bir hayal kırıklığıydı. Yine de Sör Jaime yeminine sadık kaldı ve hemen hazırlanıp Harrenhal’daki başka hiç bir olaya katılmadan Kızıl Kale’ye doğru yola çıktı. Tabi Çılgın Kral’ın aklında olaylar bu şekilde gerçekleşmedi. Yedi gün boyunca Yedi Krallık’taki en soylu şövalyeler ve lordlar, Harrenhal’un surlarının gölgesi vuran meydanda kılıçları ve mızrakları ile mücadele verdiler. Geceleri ise kalenin Yüz Yürek Salonu’nda galipler ve mağluplar birlikte içki içip ziyafet çekerek kutlama yaptılar. Tanrı Gözü yakınındaki bu gece ve gündüzler hakkında birçok şarkı ve hikaye mevcuttur ve bazılarının gerçekliği ise su götürmezdir. Lakin bu hikayeleri ve fıkraları tekrar tekrar anlatmak bizim işimiz değil, şarkıcıların ve masalcıların işidir. Ama oluşturduğu önemli sonuçlar neticesi ile iki büyük olayı atlayıp geçemeyiz. Bu iki büyük oladan ilki, üzerine beyaz büvet ağacı boyalı zırh giyen zayıf bir şövalyenin nam-ı diğer gizemli şövalyenin ortaya çıkışıdır. Şövalyeye ''Gülen Ağaç Şövalyesi'' adı verilmiştir ve bir günde üç kişiyi atından düşürerek yerel halkın sevgisini kazanmıştır. Kral II.Aerys ise gizemlerden zevk alan bir kişi değildi hiç kuşkusuz. Majestelerine göre gizemli şövalyenin kalkanındaki beyaz ağaç ona gülüyordu ve ortada hiçbir kanıt olmamasına rağmen gizemli şövalye ona göre Sör Jaime Lannister’dı. Kral gördüğü herkese yeni Kraliyet Muhafızı’nın ona karşı gelip turnuvaya geri döndüğünü anlattı. Öfke içinde Kral, kendisine bağlı şövalyelerine yarınki mücadeleleri içide Gülen Ağaç Şövalyesi’ni mağlup etmelerini, böylece miğferini çıkarıp onu herkese ifşa etmelerini emretti. Ancak gizemli şövalye o gece ortadan kayboldu ve bir daha bulunamadı. Bu durum Kral’ı daha da korkuttu keza ona göre yakınında olanlardan biri ona bir çeşit uyarı veriyor ve ‘’Bu hain yüzünü göstermeyecek,’’ diyordu. Veliaht prens Rhaegar Targaryen, herkesi şaşırtarak zıhını kuşandı ve dört Kraliyet Muhafızı da dahil olmak üzerine karşısına çıkan her bir rakibi alt etti. Final mücadelesinde rakibi Sör Barristan Selmy’yi, Yedi Krallık içinde en iyi mızrak kullanan şövalyeyi alt ederek turnuvanın şampiyonu oldu. Söylenene göre Rhaegar’a yapılan tezahüratlar insanı sağır edecek seviyedeydi lakin Kral Aerys bu kutlamalara katılmadı. Oğlunun kılıç ve mızrak kullanma yeteneğinden gurur duymak bir yana Majesteleri oğlunu önünde duran net bir tehdit olarak gördü. Lord Chelsted ile Lord Staunton bu şüpheyi daha da alevlendirerek, Prens Rhaegar’ın turnuvada yer almasının asıl sebebinin yerel halkın desteğini almak, ne kadar iyi bir şövalye olduğunu kanıtlayıp Fatih Aegon’un gerçek varisi olduğunu herkese göstermek olduğunu söyledi. Ve şampiyon olan Ejderkayası Prensi, turnuvanın Güzellik ve Sevgi Kraliçesi olarak Kışyarı Lordu’nın kızı Lyanna Stark’ı seçip mızrağının ucuna asılı olan mavi gül demetini onun kucağına koyunca Kral’ın yanındaki yalakalar ve Rhaegar karşıtları bunu vatana ihanetin açık bir kanıtı olarak Kral’a sundular. ‘’Prens eğer isyan başlatıp Kışyarı’nın yardımını istemiyor ise, neden turnuvada onunla birlikte gelen eşi Elia Martell’e böylesine ağır bir hakaret edip Stark kızını turnuva kraliçesi ilan etti? Lyanna Stark erkeksi, vahşi ve Prenses Elia Martell’de olan güzelliğin zerresi bile olmayan biriydi o yüzden böylesine bir davranış kesinlikle Kışyarı’nı Prens Rhaegar’ın tarafına çekmek ve ortaklık kazanmak için yapılmış bir hareketti,’’ diye fısıldadı Symond Staunton Kral’ın kulağına. Eğer bu doğruysa, o zaman neden Lyanna’nın erkek kardeşleri Prensin Lyanna’yı onurlandırmasını gördüklerinde bu kadar öfkeden çıldırmış haldelerdi? Kışyarı varisi Brandon Stark kız kardeşinin onurunu düşünerek, Rheagar’ın karşısına çıkmaması için zorla tutulmuştu çünkü Lyanna uzun zaman önce Fırtına Burnu Lordu Robert Baratheon ile nişanlanmıştı. Brandon’ın küçük kardeşi Eddard Stark ve onun yakın arkadaşı Lord Robert daha sakin davransalar da onlar da bu durumdan memnun olmamışlardı. Robert Baratheon için bazıları, prensin bu hareketi sonunda güldüğü ve Lyanna’ya hak ettiğini verdiğini söylediğini yazmıştır. Ancak onu daha yakından tanıyanlar bu hakaret yüzünden yüzünün asıldığını ve daha o günden Ejderkayası Prensi’ne kin tuttuğunu söylemişlerdir. Böylece basit bir mavi gül demeti, Yedi Krallık’ı ortadan bölecek, Rheagar Targaryen ile birlikte binlercesini mezara götürecek ve Demir Taht’a yeni bir kralı oturtacaktı. 281 FS yılındaki Yalancı Bahar iki aydan az sürdü. Yılın sonuna doğru gelindiğinde kış Westeros’a bütün şiddeti ile döndü. Yılın son gününde Kral’ın Şehri’ne kar yağmaya başladı ve Karasu Nehri’nin ağzı buz tuttu. Kar yağışı en iyi ihtimalle iki hafta aralıksız sürdü ve Karasu Nehri’nin tamamı dondu, şehirdeki bütün evlerin çatılarında buz sarkıtları oluştu. < Resime gitmek için tıklayın > Ejderkayası Prensi Rhaegar Targaryen, Soğuk rüzgarlar Kral’ın Şehri’ni döverken, Kral Aerys ateş üstadlarına dönüp ateş büyüleri ile kışı defetmelerini emretti. Bir ay boyunca Kızıl Kale’nin duvarlarında büyük yeşil alevler yandı. Lakin Prens Rhaegar bu manzarayı göremedi. Üstelik kendisi oğlu Aegon ile eşi Prenses Elia’nın yanında Ejderkayası’nda da değildi. Yeni yılın gelişi ile birlikte veliaht prens yarım düzine yakın arkadaşı ile birlikte onu Nehirova’ya götürecek bir yolculuğa çıktı. Harenhal’dan yaklaşık elli beş kilometre uzakta Rhaegar Kışyarı’ndan Lyanna Stark ile karşılaştı ve onu kaçırarak kendisi ile birlikte ailesinin, bütün akrabalarının ve diyarın yarısını da yok edecek olan ateşin fitili yaktı. |
hocam bu blackfyre kılıcının akıbeti hakkında bi bilgi var mı |
Kılıç en son Acıçelik'teydi o da alıp Dar Deniz Ötesi'ne götürdü. Sonraki Karaalev isyanlarında isyan liderlerinin Karaalev'i taşıdığından bahsedilmiyor. Ancak ben kılıcın Altın Birlik tarafından saklandığını düşünüyorum. Şuan da büyük ihtimalle IIyrio'dadır. |
kayıp stark çocuklarının kimliğinin kanıtlanması için ulukurtlarının kullanılması gibi Aegon Targaryen-Blackfyre'ın da kimliğinin kanıtlanması için kılıç kullanılabilir diye düşünüyorum |
Arkadaşlar bir tane sorum var, bu arada çevirmen arkadaşa çok teşekkür ederim, umarım epsilon ithaki gibi yapmaz da bu diyarı konu alan diğer kitapları da basar. https://www.youtube.com/watch?v=03thy4tnBgM Bu videoda anlatılanlar bu kitaplardan alınma mı, yan, bu videoyu izlersem bunları da okumama gerek var mı? |
Birazı belki alınmış olabilir. Ama bu History and Lore videoları her sezon sonunda yayınlanıyor. The World of Ice and Fire, 2014 yılında çıktığı için, videolar ondan daha önce hazırlandı. Cypon 'un çevirisi çok detay içeriyor. Eğer daha az detay bana yeter dersen sadece videoları izlemeni öneririm. Videolardan sonra daha da ilgini çeker ise çeviriyi de okursun. Ben öyle yaptım. Bu arada Cypon 'a çeviri için çok teşekkür ederim. |
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Cypon -- 10 Temmuz 2015; 12:09:51 >
Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle