“Atalarımızın uyguladığı şiddetin bedelini ödüyoruz” |
“Deli değiller. İnanmak üzere eğitilmişler, bilmek üzere değil. İnanç manipüle edilebilir. Tehlikeli olan bilgidir.” |
“Hükümetler, ömürleri uzadıkça aristoklaşma eğilimindedir. Tarihte bu şablonun dışına çıkabilmiş bir hükümet olmamıştır. Aristokrasi geliştikçe, yönetici sınıfı iktidar için değil de kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeye başlar; bu sınıf kalıtsal kraliyet, finansal imparatorlukların oligarkları ya da yerleşik bürokrasi olabilir.” |
“Geçmişte yaşamak imkansız, şimdide yaşamak zor, gelecekte yaşamak ise israftır.” |
“Hukuk dilinin karman çorman cümleleri, içimizdeki şiddet duygusunu kendimizden gizleme ihtiyacımızdan doğmuştur. Bir insanın hayatından bir saat almak ile o insanın hayatını almak arasında yalnızca derece farkı vardır. Bir saatle bile ona şiddet uygulamış, enerjisinden tüketmiş olursunuz.” |
“Anayasalar nihai tiranlığa dönüşür,” dedi Paul. “O kadar büyük ölçekte organize bir kudrettir ki, başa çıkılamaz. Anayasa harekete geçirilmiş toplumsal güçtür ve vicdanı yoktur. En yüksekteki kadar en alttakini de ezebilir, haysiyeti ve bireyselliği ortadan kaldırabilir. Kararsız bir denge noktası vardır ve önünde hiç bir kısıtlama yoktur.“ |
“Hapishaneler, sadece mahkemelerin ve polisin işe yaradıkları yanılsamasını yaratmak için gereklidir. Bir tür iş güvencesidir.“ |
“Daha 15 yaşındayken sessizliği çoktan öğrenmişti bile...” |
"Köklerimizden koparıldık," dedi Yueh. "Huzursuzluğumuzun sebebi bu." "Köksüz bir bitkiyi öldürmek ne kolaydır," dedi Jessica. "Özellikle de onu düşman bir toprağa ekersen." Biz daha çok birbirimizin kökünü koparmakla meşgulüz. |
Bunu nasıl yapıyorsun? Bana bir gün anlatmalısın. Nasıl kaygılarını bir anda bir kenara atıp gündelik meselelerle uğraşmaya geçebiliyorsun? Bene Gesseritlere özgü bir şey olsa gerek. "Kadınlara özgü," dedi Jessica. |
Yueh’nin ona gösterdiği film-kitabı düşündü... “Arakis: İmparator Hazretleri’nin Çöl Botanik Test İstasyonu.” Baharatın keşfinden öncesinden kalma eski bir film-kitaptı. Paul kitaptan aldığı hafızaya kaydedici sinyaller sayesinde, kitaptaki isimleri resimleriyle birlikte hatırlayabiliyordu: Saguaro, eşek çalısı, hurma ağacı, kum mineçiçeği, eşekotu, fıçı kaktüsü, tütsü çalısı, sarı ağaç, katranruhu çalısı; cüce tilki, çöl şahini, kanguru faresi... |
okuyanlar yorum yapabilirler |
“Bir hükümdarın kafatasını barındaran bu kayalık türbe, duaları yerine getirmez. burası yalnızca ağıtların yakıldığı bir mezarlıktır. buranın sesini ancak rüzgarlar duyar. gece yaratıklarının çığlıkları ve yükselip ilerleyen iki ay, günün bittiğini söylüyor. Artık daha fazla ricac gelmeyecek. Konuklar şölenden ayrıldı. bu dağdan inen yol nasıl da bomboş...” |
“Bir konu hakkında, tamamen cahil hale gelecek kadar çok şey bilmek mümkündür.” |
“ÖZGÜRLÜĞÜ ARA VE ARZULARIN TUTSAĞI OL. DİSİPLİNİ ARA VE KURTULUŞU BUL.” |
“Arkadaşlar hatırlatırım tüm savaşlardan, unutmadığımız. hepsi süzülür yaralarımıza, savaşlardan aldığımız. o yaralar ki hep acılı yerlerdir, bizim savaştığımız savaşlar geride kalsın, hiç gerekmesin tekrar aramamız sorarım size, nedir harcadığımız ve nedir aldığımız?” |
“Barışın varlığı için sorunların çözülmesi gerekir. Oysa biz sorun çözmüyor, çözmeye çalışıyoruz o kadar. Sabit bir çözüm, tanımı gereği ölü bir çözümdür. Barışın asıl sorunu dehayı ödüllendirmek yerine hataları cezalandırmaya yönelmesidir.” |
“Ben kötü değilim” dedi şeytan. “anlamadığınız şeyleri bana yaftalamaya çalışmayın” |
gücünle çölü yarıyorsun; çöldeki ejderin kafalarını kırıyorsun. evet, kumulların arasından yükselen bir hayvansın sen: koç gibi boynuzlusun ama ejder gibi konuşuyorsun |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >