Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
30
Cevap
769
Tıklama
1
Öne Çıkarma
Varoluş amacınız ne?
K
4 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

Çözebilen beri gelsin.



Güzel bir soru. Bunu genellikle insan kendisiyle veya etrafıyla sıkıntılar yaşamaya başladığı vakit sorar. Sanıyorum ki sende de durum bu şekilde.

Açıkçası bir vakitler hayatın a...
Yoruma Git
Yorumun Devamı physFx - 4 yıl +13
Sabretmeye gelmişim bu dünyaya.
Yoruma Git
Guest-4233D93C7 - 4 yıl +6
G
4 yıl
Onbaşı

Sabretmeye gelmişim bu dünyaya.



< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >

K
4 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

Neyin imtihanı? Bu imtihanı ne kadar gerçekleştirebiliyorsun mesela?




Bu mesajda bahsedilenler: @EfsaneManx
D
4 yıl
Çavuş

Varoluş amacım yokoluş ben yok olmak için var oldum



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

H
4 yıl
Yarbay

Aci çekmek



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >

P
4 yıl
Çavuş

Güzel bir soru. Bunu genellikle insan kendisiyle veya etrafıyla sıkıntılar yaşamaya başladığı vakit sorar. Sanıyorum ki sende de durum bu şekilde.

Açıkçası bir vakitler hayatın amacı olmazsa olmazmış gibi düşünüyordum. Sanırım bize küçüklüğümüzden beri dikte edilen yol göstermeleri ve bazı belli başlı yollar sebebiyle böyle düşünüyoruz. Okula gitmek zorundayız, iyi notlara sahip olmaj zorundayız, iyi bir lisede okumak, iyi bir üniversitede okumak zorundayız. İyi, prestijli bir meslek sahibi olmak zorundayız gibi bir şey. Herkes neyin nasıl yapılması gerektiğini biliyor, ama yapmaya gelince herkes yapamıyor. Bizim yerimize başkaları kararlar veriyor ve bize hedefler belirliyor oldu. Bir yandan iyi bir yandan kötü bir şey. Özellikle benim ailemdeki gibi, bu işte dengeli olamayan bir ailenin çocuğu isen.

Nitekim, ben üniversiteye kadar belli bir amaca göre hayatımı yaşamadan ilerledim. Canım o an ne istediyse o benim önceliğin oldu gibi, genellikle de bilgisayar oynuyordum. Bilgisayar oyunlarındaki rekabet, iletişim ve takım işleri çok ilgimi çekiyordu. Lisede e-spor oyuncusu olmak istedim (tamam, benim yerime utanmanıza gerek yok) birçok anlamda çabaladım ama hep donanım eksikliğinden ötürü geride kaldım, ailem destek vermedi. Her neyse, lise sonda üniversite sınavı yılında çok endişeliydim, geleceğim anlamında. Aklımda üzerinde kendimi geliştirdiğimiz yazılım alanı vardı, aklıma yıllardır yatan bir şeydi. O sebeple bilgisayar mühendisi olmak istedim, yılın son 6 ayı hiçbir şekilde ders çalışmayarak, dersleri boşlayarak sınava girdim. Yahu ne olacak, bir 100k sıralama yapar, iyi kötü bir mühendislik okuruz yani dedim. Sınav sonuçları geldi, dökülmüştüm. 260k sıralama, hiçbir mühendisliğe giremiyorum. Neyse ki merkez illerdeki temel bilimlere (istatistik, kimya, fizik, biyoloji vb.) girebiliyordum. Tamam dedim, bana en yakın İstatistik bölümü. İstatistik bölümünü tercih ettim, başarılı bir şekilde yerleştim. Fakat, erken bir şekilde boş zamanlarımı değerlendirmek için part-tike bir yazılım şirketinde (daha çok Google reklam ajansı) yazılım geliştirici olarak işe başladım. Tam olarak profesyonel değildim tabi ki ama önceden free-lance deneyimim vardı. Her neyse, birkaç ay zor dayandım. Hep kendime memur hayatı yaşamak istendiğimi, ofiste sabah 9 akşam 5 masabaşı çalışmak istemiyorum derdim. Fakat, yaptığım şeyin hiçbir farkı yoktu. Çalışma saatleri biraz fazlaydı ve cumartesi günleri de çalışma vardı. Sonra bunalıma girip, bir sürü şeye söve söve her sabah işe gider oldum. Hayatın amacını sorgular oldum. İyi ki bu durumu erken yaşta gördüm. Hayat amacım olan, bilgisayarı mühendisliğinden (en azından programcılık yani) soğudum ve bir süre hayat amacı anlamında boşluğa düştüm. Okuduğum bölümü, yazılım amaçlı okuyordum. Hâliyle o amaç bana boş gelince, okuduğum bölümün de bir anlamı kalmadı. O sebeple okulu da boşlandım ve bölüm değiştirme kararı aldım.

Bu esnada tüm gün yurtta kalarak, amaçsız bir hayata sahiptim. Güzel yani, hiçbir dikte yoktu. Kimse karışamıyordu, istediğim zaman kalkıp, istediğim zaman uyuyordum. İstediğim her şeyi yapıyordum. İş veya okul gibi değil. Bunalım yok fakat amaç da yok. Kendimce araştırmalar yaparken, hayatta bir amacımız olması gerekmediğini savunan filozofların, düşünürlerin düşüncelerini öğrendim. Kimisine göre hayat tamamen bir müzik, danstan ibaret. Yahut da ne zaman nereye gideceği belli olmayan, rüzgarda savrulan bir yaprak gibi. Nereye vardığının, nasıl vardığını hiçbir önemi yok. Hiçbirimiz müziği dinlerken sonunu merak ederek dinlemez veya sonu için dinlemez. Çünkü müziğin doğasında, sonun bir önemi yoktur ama bütüne bağlıdır. Müzik dinlerken, müziğin her anını yaşamaya çalışırız, her enstrümanı farklı farklı ses çıkarmasından zevk alırız. Bana kalırsa, hayat da aslında böyle. Bizler sadece biraz fazla anlam yüklüyoruz.

Hayat; siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.
- John Lennon

Hayatta hep bir amaç uğruna planlar yapar dururuz ama genelde ne kadar çalışsak da veya çalışmasak da hel başarılı olamayız. Bazı kontrolümüz dışındaki faktörler bizi o amaçtan alıkoyar. O an etrafa, kendimize, yaşadığımız kişilere, dünyaya öfkelenir ve söveriz. Onu sorgularız. Ama bir şeyi gözden kaçırırız; amaç sahibi olmak da müzik dinlemek gibidir. Amacı tamamladıktan sonra boşluğa düşeriz, yine amaçsız kalmışızdır. Ee, şimdi ne yapacağım? Bunca yılı bunca emeği ne için harcadım? Amaç sahibi olmanın güzel yani, o macerasıdır. O yapmak istediğimiz, erişmek istediğimiz şey için yaptıklarımız, yaparken karşınıza çıkan zorluklar, onlara karşı nasıl tepki gösterdiğimiz güzeldir. Çünkü, o amaca ulaştıktan sonra yine bir döngünün başına varmış oluruz.

Peki ne yapmak lazım? Benim düşüncemle, olabildiğince erişmesi zor, yolculuğu bir o kadar güzel bir hedef belirleyebiliriz. Bu sayede, o amaca ulaşamasak bile o amaçta ilerlerken, her aşamada bile mutlu olabiliriz. Ama sonunda erişemeyiz. Amaçsızlığı biz tanımlarız, sonu belli olmayan bir amacımız vardır.

Ben boşta kaldığım yıl, roket bilimcisi/mühendisi olmaya karar verdim. Aklıma yattı ve çok zevkli bir hayal, amaç olarak geldi. Her tamamlayacağım kilometre taşında düşünmediğim kadar çok mutlu olacağım. Hatta geçmişte, son bir iki yılda çok küçük olsa da bu hedefta tamamladığım bazı şeylerin bana verdiği o güzel hissi hiçbir şekilde unutamıyorum. İlk yaptığım yakıt, malzemeleri satın almak, ilk amatör roketimi hazırlamak ve onu ateşlemek, ondan önce yaptığım onlarca başarısız çalışma, ilk defa yaptığım roketin kulağımı birkaç dakika sağır edecek şekilde basınç oluşturması gibi gibi... Bu arada bu hedefim için, fizik bölümüne yatay geçiş yaptım. Şuan okuduğum bölümden ve hayatımın amacı olan şeyden yeterince memnunum. Kestiremediğim geleceğim, beni tek merak ettiren şey, onun için yaşıyorum.

Her hayat, farklı bir yolculuktur. Herkes kendine özgü bir biçimde ilerler.

Videoyu izlemek için tıklayınız

Videoyu izlemek için tıklayınız





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi physFx -- 26 Eylül 2020; 2:19:12 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
4 yıl
Yüzbaşı

Yarım ekmek kokoreç olmak 😌



< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >

E
4 yıl
Er

quote:

Orijinalden alıntı: physFx

Güzel bir soru. Bunu genellikle insan kendisiyle veya etrafıyla sıkıntılar yaşamaya başladığı vakit sorar. Sanıyorum ki sende de durum bu şekilde.

Açıkçası bir vakitler hayatın amacı olmazsa olmazmış gibi düşünüyordum. Sanırım bize küçüklüğümüzden beri dikte edilen yol göstermeleri ve bazı belli başlı yollar sebebiyle böyle düşünüyoruz. Okula gitmek zorundayız, iyi notlara sahip olmaj zorundayız, iyi bir lisede okumak, iyi bir üniversitede okumak zorundayız. İyi, prestijli bir meslek sahibi olmak zorundayız gibi bir şey. Herkes neyin nasıl yapılması gerektiğini biliyor, ama yapmaya gelince herkes yapamıyor. Bizim yerimize başkaları kararlar veriyor ve bize hedefler belirliyor oldu. Bir yandan iyi bir yandan kötü bir şey. Özellikle benim ailemdeki gibi, bu işte dengeli olamayan bir ailenin çocuğu isen.

Nitekim, ben üniversiteye kadar belli bir amaca göre hayatımı yaşamadan ilerledim. Canım o an ne istediyse o benim önceliğin oldu gibi, genellikle de bilgisayar oynuyordum. Bilgisayar oyunlarındaki rekabet, iletişim ve takım işleri çok ilgimi çekiyordu. Lisede e-spor oyuncusu olmak istedim (tamam, benim yerime utanmanıza gerek yok) birçok anlamda çabaladım ama hep donanım eksikliğinden ötürü geride kaldım, ailem destek vermedi. Her neyse, lise sonda üniversite sınavı yılında çok endişeliydim, geleceğim anlamında. Aklımda üzerinde kendimi geliştirdiğimiz yazılım alanı vardı, aklıma yıllardır yatan bir şeydi. O sebeple bilgisayar mühendisi olmak istedim, yılın son 6 ayı hiçbir şekilde ders çalışmayarak, dersleri boşlayarak sınava girdim. Yahu ne olacak, bir 100k sıralama yapar, iyi kötü bir mühendislik okuruz yani dedim. Sınav sonuçları geldi, dökülmüştüm. 260k sıralama, hiçbir mühendisliğe giremiyorum. Neyse ki merkez illerdeki temel bilimlere (istatistik, kimya, fizik, biyoloji vb.) girebiliyordum. Tamam dedim, bana en yakın İstatistik bölümü. İstatistik bölümünü tercih ettim, başarılı bir şekilde yerleştim. Fakat, erken bir şekilde boş zamanlarımı değerlendirmek için part-tike bir yazılım şirketinde (daha çok Google reklam ajansı) yazılım geliştirici olarak işe başladım. Tam olarak profesyonel değildim tabi ki ama önceden free-lance deneyimim vardı. Her neyse, birkaç ay zor dayandım. Hep kendime memur hayatı yaşamak istendiğimi, ofiste sabah 9 akşam 5 masabaşı çalışmak istemiyorum derdim. Fakat, yaptığım şeyin hiçbir farkı yoktu. Çalışma saatleri biraz fazlaydı ve cumartesi günleri de çalışma vardı. Sonra bunalıma girip, bir sürü şeye söve söve her sabah işe gider oldum. Hayatın amacını sorgular oldum. İyi ki bu durumu erken yaşta gördüm. Hayat amacım olan, bilgisayarı mühendisliğinden (en azından programcılık yani) soğudum ve bir süre hayat amacı anlamında boşluğa düştüm. Okuduğum bölümü, yazılım amaçlı okuyordum. Hâliyle o amaç bana boş gelince, okuduğum bölümün de bir anlamı kalmadı. O sebeple okulu da boşlandım ve bölüm değiştirme kararı aldım.

Bu esnada tüm gün yurtta kalarak, amaçsız bir hayata sahiptim. Güzel yani, hiçbir dikte yoktu. Kimse karışamıyordu, istediğim zaman kalkıp, istediğim zaman uyuyordum. İstediğim her şeyi yapıyordum. İş veya okul gibi değil. Bunalım yok fakat amaç da yok. Kendimce araştırmalar yaparken, hayatta bir amacımız olması gerekmediğini savunan filozofların, düşünürlerin düşüncelerini öğrendim. Kimisine göre hayat tamamen bir müzik, danstan ibaret. Yahut da ne zaman nereye gideceği belli olmayan, rüzgarda savrulan bir yaprak gibi. Nereye vardığının, nasıl vardığını hiçbir önemi yok. Hiçbirimiz müziği dinlerken sonunu merak ederek dinlemez veya sonu için dinlemez. Çünkü müziğin doğasında, sonun bir önemi yoktur ama bütüne bağlıdır. Müzik dinlerken, müziğin her anını yaşamaya çalışırız, her enstrümanı farklı farklı ses çıkarmasından zevk alırız. Bana kalırsa, hayat da aslında böyle. Bizler sadece biraz fazla anlam yüklüyoruz.

Hayat; siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.
- John Lennon

Hayatta hep bir amaç uğruna planlar yapar dururuz ama genelde ne kadar çalışsak da veya çalışmasak da hel başarılı olamayız. Bazı kontrolümüz dışındaki faktörler bizi o amaçtan alıkoyar. O an etrafa, kendimize, yaşadığımız kişilere, dünyaya öfkelenir ve söveriz. Onu sorgularız. Ama bir şeyi gözden kaçırırız; amaç sahibi olmak da müzik dinlemek gibidir. Amacı tamamladıktan sonra boşluğa düşeriz, yine amaçsız kalmışızdır. Ee, şimdi ne yapacağım? Bunca yılı bunca emeği ne için harcadım? Amaç sahibi olmanın güzel yani, o macerasıdır. O yapmak istediğimiz, erişmek istediğimiz şey için yaptıklarımız, yaparken karşınıza çıkan zorluklar, onlara karşı nasıl tepki gösterdiğimiz güzeldir. Çünkü, o amaca ulaştıktan sonra yine bir döngünün başına varmış oluruz.

Peki ne yapmak lazım? Benim düşüncemle, olabildiğince erişmesi zor, yolculuğu bir o kadar güzel bir hedef belirleyebiliriz. Bu sayede, o amaca ulaşamasak bile o amaçta ilerlerken, her aşamada bile mutlu olabiliriz. Ama sonunda erişemeyiz. Amaçsızlığı biz tanımlarız, sonu belli olmayan bir amacımız vardır.

Ben boşta kaldığım yıl, roket bilimcisi/mühendisi olmaya karar verdim. Aklıma yattı ve çok zevkli bir hayal, amaç olarak geldi. Her tamamlayacağım kilometre taşında düşünmediğim kadar çok mutlu olacağım. Hatta geçmişte, son bir iki yılda çok küçük olsa da bu hedefta tamamladığım bazı şeylerin bana verdiği o güzel hissi hiçbir şekilde unutamıyorum. İlk yaptığım yakıt, malzemeleri satın almak, ilk amatör roketimi hazırlamak ve onu ateşlemek, ondan önce yaptığım onlarca başarısız çalışma, ilk defa yaptığım roketin kulağımı birkaç dakika sağır edecek şekilde basınç oluşturması gibi gibi... Bu arada bu hedefim için, fizik bölümüne yatay geçiş yaptım. Şuan okuduğum bölümden ve hayatımın amacı olan şeyden yeterince memnunum. Kestiremediğim geleceğim, beni tek merak ettiren şey, onun için yaşıyorum.

Her hayat, farklı bir yolculuktur. Herkes kendine özgü bir biçimde ilerler.



Çok iyi bir yorum dostum. Bu konuda daha farklı düşünmemi sağladı.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
W
4 yıl
Binbaşı

Bitmesini bekliyorum



G
4 yıl
Yüzbaşı

tanrıların takdirini kazanmak. hepsine inanıyorum garanti olsun.



T
4 yıl
Binbaşı

Varoluş amacımı bulmak...



P
4 yıl
Çavuş

Teşekkür ederim hocam. Yazdığım yorumun ilginizi çekmiş olması sizde bir değişiklik oluşturmuş olması beni çok sevindirdi. Açıkçası kimse umursamaz diye düşünüyordum ama sizin gibi ilgisini çekmiş insanlar görmek beni şaşırttı.

< Resime gitmek için tıklayın >



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >


Bu mesajda bahsedilenler: @engineer7
A
4 yıl
Er

Tükenmek



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >

B
4 yıl
Teğmen

1 gün daha yaşamak



< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >

G
4 yıl
Yüzbaşı

Yokoluşa kadar Dünya yı deneyimlemek



< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >

G
4 yıl
Yarbay

Söylesem hapis yatarım



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >