Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
6
Cevap
919
Tıklama
0
Öne Çıkarma
!!!
S
14 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

Yâre sitem yüklü hecelerle seslenmenin, kurdeşen sancılara ilişmekten; dahası, tâ derinlerden fışkıran bir hisle çelişmekten korkmayanların hamurundan yoğrulur aşk. Aşk, Yunus'ları Yunus, Yavuz'ları Yavuz eyleyen, bülbül misâli güle şarkılar söyleyen, âheste bir rüzgârın kod adıyla semaya kanat vurduğu demlerin esrârı değil de nedir?

Yıldırımların ayağı takılıp da düşerken göklerden, bir âşığın yüreciğinde hengâmelere meydan açar ayrılıklar? Hicrân içre dokunaklı matemlere dönüşüveren vuslat ardı sabahların, mesnetsiz gözyaşlarıyla yıkandığını bilmeyen biçârelerden medet ummayalı, ennihayet bir yârin gözlerine göz yummayalı çok vakit oldu? İlhamlar küstü bahara? Goncalar gül olmak makamına ermeden soldu? Kime ne söylesem, kime ne desem? Bilemiyorum
Sen değil misin beni Yusuf'un atıldığı kuyularda, sonsuz hüzünlerin dün ve yarına çok uzak kaldığı bir yokluğa mahkum eden? Uzak ufuklardan süzülen gölgelerin kanat izinde yitirdiğim sen! Yedi Tepe ile avunmakta mısın? Hâlâ? Evet hâlâ ruhumun taarruzlarıyla aşındırmaktan bıkmadığım inat kalesini savunmakta mısın? Gürz olup indin ya başıma! Ilık bir ecel misâli karışıp, vâveylâlar ile cemre olup sindin ya gözyaşıma? Diyecek bir şey kalmadı ey per-i efsâ!
Şiirimi kadınsız, dilimi adınsız ve şu perişan ömrü murâdınsız koydun ya? Beni bir nefeste tüketerek, bir şairin ruhunu içmenin dehşetengiz zevkine doydun ya?. Cehennemin kapılarında karşılaşmaktan da korkmazsın artık?! Yürü? Başın dik, bahtın eğik? Yürü? Adımların âheste? Dilinde o beste? Ve? Elinde? Elinde, kalbimin alfabesiyle yazılmış Berceste? Yürü? Peşin sıra savrularak akan bir ırmağım şimdi Sen çölüm oldun. Önce gülüm oldunVe işte? Kapıma dayanan ölüm oldun
Karadır rengi, beyaza küsen her kelâmın. Ne sen varsın, ne hâyâlin ne de bir selâmın! Hani? Hani zaman parmağına dolarken şu cânı? Kırgınlıkların avucuna bırakmayacaktın o son ânı? Sana senden ilticâ eder oldum artık? Bir zavallı mektup bu aşk? Bir ucu yanık, bir ucu yırtık? Şirpençelere mekân olan gönülden firar etmen boşa?! Sen ebediyen mahpussun gözlerimde? Baktığım aynalardan sıyırdığım yüzünü, yüzüme yüz diyerek giydim bundan sonra? Bu sebepten ey Gam Gülü! Sen ben ağladıkça gülemezsin! Yalvarma sakın ecelim gelsin diye? Ben sana ermedikçe? Sen seni benden esirgedikçe? Ölemezsin! Çünkü beni turâb ettin ayağına? Ben sarmaz isem seni, turâba ne yüzle varacaksın? Kendini önce benimle sonra turâb ile karacaksın?. Dil, şâd olmaktan gayrı; senle dert aşına ekmek banmayı dilerken? Yürü kahrın karanlık yurduna?.
... / ...
Güvercinlerin âhı, şadırvanların sesi?
Ötelerden duyulur, gözyaşımın bestesi?
Kedere yâr eyledi gönlümün bercestesi?!
Çerağda gam, dilde gam; beyhude gül destesi?
Elif aşktır, nun sabır; elifteyim, hem nunda !
Ney misâli inlerim, her şiirin sonunda?

Gece bir uzun yokuş, basamak basamak gam!
Ömür çöl, vuslat serâp ve dahi susamak gam?
Kış hasreti içinde başlar baharla kavgam,
Çiğ düşen sabahlarda solar en körpe şıvgam?
Elem yârdır, gam yârdır, yârdan öte yâr gelir!
Nâfile? Her dem beni masaldan sayar gelir?

Gör ki masal değilim, solur mu hiç masallar?
Özür dile! İnsafsız olur mu hiç masallar?
Kaldı ki gönüllerde, öfke kılınç mı sallar?
Çaresiz sahillere vurmaya mecbur sallar?
Erdem imiş, şân imiş? Aşkta alperen olmak!
Nihâyet sevdâ için, kör bakıp gören olmak?

....../......

Kör bakıp gördüğüm sen isen? Beni benden edene; gözüme, sözüme haciz koyana boynum büküktür?
Unutma! Yenilenler her daim yenenlerden büyüktür?

Güçer kafa



F
14 yıl
Yarbay

S
14 yıl
Yarbay

güçer kafa okuyan biri enteresan


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
14 yıl
Yarbay

Kıştayım… Kar ile nâr arasında… Aklıma batan kıymık, ruhumu kanatır olmuş… Ruh dediğim, turkuaz kanatlarını gökyüzünün en yakıcı katlarına sürterek uçan hayalgâhımdır. Dil teşne derler ya… Mızrabımın titrediği demlerde kelâma sürüklenen sel, âhımdır.

Kıştayım… Hıçkırıklarıma eşlik eden serçelerin meçhul bakışına maruz kaldığımı saklayarak. Kalemime hayat veren mürekkebin rengi olan siyahı, hâl divanında behemehal aklayarak! Şiir… Ayazda açmaya korkan bir çiçekmiş… Aman Ya Rabbi! Aklıyla arası hoş olmayan şairin dedikleri de gerçekmiş…

Kıştayım… Kabuğunu terk eden incilerin gerdana dizildiği yerde… Toprağın bağrında uyuklayan cevherin güneşle gözlerinin kamaştığı ân… Rüzgârın fısıltısından ürken yaprakların, soluk endişelerini gönül ardı ederken… Üşüyorum… Ellerim kan içinde… Tutun beni! Düşüyorum…

Güçer Kafa


Teşekkürler s£stavina


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
14 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

Salınarak gelen gecenin eteklerine tutunan depresif anlar… Söyletmeyin beni şimdi! Beni kim anlar? Tutku denen yağlı direğe çıkanların savurduğu yalanlar… Bir defa dahi çözülmez mi sanırsınız? Bakmayın ötelerden öteye kıvrılıp giden patikanın dumanlara erdiği yere! Kıskanırsınız…


Bu mesaja 1 cevap geldi.
F
14 yıl
Yarbay

Of kardeşim gündüz vakti hüzünlendim şimdi ya..Çok güzeller


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
14 yıl
Yarbay




...

Vapurlar… Şirket-i Hayriye zamanından kalma bir tahayyülle salınıyor amma… Vakit o vakit değil… Ben, yine o bıkmaz usanmaz aşığım lakin, İstanbul o İstanbul değil… Aydınger üzerinde, enine boyuna, plancı gözüyle bağrını çize çize kanattığın şehrimi kendin gibi vefâsız etmişsin yazık… Kendini bana çok görmeni kabul edemesem de; anlamaya çalışabilirim. Lâkin, İstanbul’umu bana düşman etmeni affedemem! Anlıyor musun?

Ellerim koynumda, son defa çıktım Sirkeci’den Sultanahmet’e… O eski, kadirşinas tramvayların boşluğunu doldurduğunu zanneden ucûbe metal nesneleri nefretle seyrederek… Teknolojiyi çarmıha gerdim hayallerimde… Her şey mazi için kıyâma kalktı içimde… Şehrin parlak ışıkları, zift misâli kirletirken gökyüzünde asılı yıldızların enfes manzarasını, köhnemiş hissettim kendimi… Ve sonra anladım, seninle aramızda sulha varmayı beceremeyen mücadelenin ebediyete kadar bitmeyeceğini… Sen bu zamana ait olmakla, yozlaştırılmış duyuşlara mantık kılıfı giydirerek solmakla mesut oluyorsun… Meğer eski kavramını eskitecek kadar geçmişin adamıymışım ben… Çağları, aşkın örekesinde eğiremedikten sonra bir araya gelemezmişiz meğer….

Sonra, daha da derin bir tefekküre gömüldü dimağım… Gömüldükçe harap oldu, hayalinin toynaklarıyla paramparça ettiğin can otağım! Modern tahlillerinin beni budamasına müsaade edişimin adına aşk demişim. Her nefeste gök çene kaparken ve yer çene! Sen diyerek sendelemişim… Kıyasıya sebil ettiğim varlığımdan, bir yudum içmeye cesaret etseydin, belki de bozulurdu bu kara büyü… Belki de yazmak zorunda kalmazdım bu ifritten suale mahkum edilmiş öyküyü…

...



DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.