M

Yüzbaşı
18 Mayıs 2007
Tarihinde Katıldı
Takip Ettikleri
1 üye
Görüntülenme (?)
45 (Bu ay: 0)
Gönderiler Hakkında
M
11 yıl
Motorsiklet Sürmek Ve Kazalar
Benim aklımı kurcalayan bir soru var motorsiklet sürmek ve kazalar noktasında.Uzun süredir gerek kaza videoları gerekse yorumcuların,usta acemi herkesin bazı farklı ve ortak yorumları var.20 yıldır motor kullanıyorum ciddi bir düşme kaza yaşamadım diyende var,suda kayıp düşende,düz yolda düşende...Motor kazalarını izlediğimde dikkatimi çeken bazı hususlar oldu.

- Kazaların çoğu diğer araçlardan kaynaklanıyor.
- Tek başına motor kazaları pek yok olanlarında çoğu basit denecek düşmeler.
- Tekli kazaların çoğundada viraj veya ana konuya bakarsak motorun kayması ile ilgili bir durum var.


Şimdi sorum şu;

Bilinçli kullanıldığında eğitime önem verildiğinde usta sürücülerde (yarışlar dışında) ciddi kaza yaşayan yok.Ama eski tecrübeli olupta kaza yapan çok.Bu işin bir sırrı var mıdır? Yani motorsikleti adam gibi ciddi bir kaza yapmadan sağlıklı şekilde sürmenin bir yolu yok mu? Yoksa illa her motor süren ciddi kazaya karışıyor mu?

Bunu şundan soruyorum,kaza yapan arkadaşların forumlarda kazayı anlatırken genelde ilk söyledikleri "aslında benim hatamdı" demeleri.

Zira diğer açıdan düz mantıkla bakıldığında bir ulaşım aracı olmaktan çok bir ölüm makinası mıdır motorsiklet? Yoksa adam gibi bir zevk ya da ulaşım aracı mıdır? Bunu ayıran konu nedir? Burada bir parantez açıp tecrübenin motorda pek etkili olmadığı,daha doğrusu düşe kalka tecrübe etmektense ciddi eğitimlere katılıp amerikayı tekrar keşfetmeden öğrenmek olduğu.

İşin eğitimini alıpta ciddi kaza yapan yok gibi.

Tabi genelde hep kazalar ön planda.Kaza yapmayan anlatmıyor forumlarda,kaza yapanlarsa direk forumlarda paylaştığından belkide böyle algılanıyor.

Anladığım kadarı ile motorsiklet mesela durup dururken kaymıyor.Kullanım hatası ve tecrübe eksikliğinden kaynaklanıyor.Kaya düşe tecrübe gelişiyor ve eğer ciddi bir kaza olmazsa usta olunuyor ki bu seferde farklı tecrübeler gündeme geliyor.Halbuki tecrübeler sonucunda geliştirilmiş eğitimler sonucunda motor hakimiyeti geliştirilirse düşüp kalkmadan (yada asgari düzeyde kazalar ile) bu iş çözülebiliyor.

Anlaşılması gereken,motorsiklet kullanma anlamında diğer taşıtlar gibi değil.İsterseniz 30 yıllık motorcu olun yinede hiç bilmediğiniz bir durum gerçekleşebiliyor bireysellik anlamında.Halbuki eğitimler alınıp yetenek sürekli ileriye taşınsa kazalar asgari düzeye inecek.

Hadi 30-40 la kaymak bir tarafa 100 km/h in üzerinde motorun kayması ölüme demek.Örneğin motor neden ıslak zeminde kayar? Ben bisikletle bile ıslak zeminde kaymıyorum Allah cc korusun.Kaldıki bu anlamda bisiklet daha sıkıntılı değil mi aslında? Bundan anladığımda şu; motorsiklet güçlü bir mekanik sistemle sürülüyor.Bisiklette insanın üretebileceği tork yada beygir gücü lastiği kaydıramazken,aynı durum motorun gücünü lastiklere doğru uygulayamazsak kayma yaşanacağı....Yani zemine,dönüş açısına,duruş şeklimize ,lastiklere vs...göre belirli kurallar çerçevesinde dönmek lazım ki buda ancak eğitimle olabilecek bir şey...Yok ben bu işi biliyorum 10 yıldır motorcuyum dersek hiç karşılaşmadığımız veya henüz tecrübe etmediğimiz bir zemin vs yada durumda düşmemiz kaçınılmaz olabilir.(mi?)

O halde eğitimlere dikkat edip maliyetine katlanır ve tam ve sağlam ekipman kullanarak güvenliğe dikkat edildiğinde yinede illa düşecek miyiz bu motordan? Hep acaba ne zaman ilk kazamı yapacağım diye düşünerek rahat rahat gezilmesi mümkün mü?

Konu hakkında acemi-usta her türlü yorumu bekliyorum.Belki herkes için faydalı olabilecekte bir başlık olur.Çünkü; forumlarda genelde şu sorular var?

- Hangi kotoru alayım?
- Scooter dan vitesliye geçeceğim?
- Scooter tavsiyesi?
vs vs..

Ama şu sorular yok?

- Viraj eğitimi nedir?
- Ciddi motor eğitimlerine katılan arkadaşlar var mı?
- Eğitime katılmanın ne gibi faydalarını gördünüz?


....

Tüm bunları özümsediğimde sonuç sanki motor sürücülerinde tıpkı otomobil sürücülerinde olduğı gibi genel bir "ben bu işi bilirim" durumu mu var?

Yanlış anlaşılmasın,doğru ve eğriyi anlamaya çalışıyorum...

Saygılarımla
M
15 yıl
1998 mondeo masrafsız bakımlı temiz
11.500 TL


1998 Model Ford Mondeo 168.000 km de.Tüm bakımları özel ford servisinde düzenli olarak yaptırıldı.Bakım kayıtları mevcuttur.

Hiç bir borcu yok.2009 ikinci vergi taksidi ödendi.

Muayenesi yeni yaptırıldı.30 MAYIS 2011 e kadar muayenesi geçerli.

Ön ve Arka takım komple elden geçirildi;

Tüm amortisörler orjinal mondeo amortisörleri yeni sıfır takıldı,viraj demir lastikleri,ön ayna disk ve balataları,sıfır 4 adet V sınıfı lastikler,Orjinal ford akü,hepsi sıfır yapıldı.Bunlar için yaklaşık 3.000 tl masraf yapıldı.

Baskı balata ve trigger değişeli daha 30 bin km civarında oldu.Trigger 80-90 bin km kadar gidiyor.Orjinal ford kayışı.Baskı balata çok iyi durumda.

En küçük çürüğü döküğü yok.Masrafsız.İç döşemeleri tertemiz.Yırtık dökük değil.

Orjinal ford çelik (alaşımlı) jantlar.

Araçta boya yok,vuruk,darbe,değişen yok.Aracım orjinaldir.Ve bakımlıdır.

1 gram bile yağ eksiltmesi yoktur.Motoru çok iyi durumda ve bakımlı.Ayrıca motorda ve çevresinde en küçük yağ sızıntısı kaçağı yok.Orjinal fordun önerdiği yağdan başkası konulmadı her 10 bin bakımında bujileri,filtreleri değiştirildi.Bakımları aksatılmadı ve kayıtları mevcut.Radyatör temizliği yapıldı.Kliması sorunsuz.

Çift yangın tüpü,muayene çantası,istetmesi,krikosu mevcuttur.Yıllık toplam vergisi 471 tl.İndirimli 312 tl.(156 tl x 2 taksit)

Sis far yeri vardır.Ama ben taktırmadım.İsteyen taktırabilir.

Tarla işlerine gidip geleceğim için dizel clio,hyundai era crdi 1.5 veya herhangi bir dizel araç ile (gereken fark verilerek) takas olabilir görüşülür.Neden derseniz bu araç asfalt arabası,konforlu.Bozuk tarla yollara vurmak akıllıca değil.Bu nedenle satıyorum.
M
15 yıl
PDA sizce nasıl
Arkadaşlar sizce bir pda qwert denilen dahili klavyeye mi sahip olmalı yoksa dokunmatık dijital klavyeye mi ?

Siz hangisini tercih ediyorsunuz ?

Bana QWERT dahili klavye daha pratik ve hoş geliyor.dokunmatık klavyenin tek elle kullanılamaması sorunu var,küçük dokonuşlar yapma zorunluluğunuz var vs...ayrıca ekranı sürekli elleyip kirletiyorsunuz buda ayrı bir durum...

Qwert cihazı geniş hale getirsede kayan kapaklı sistemler ile sanıyorum tercihte ön plana çıkacaklar.

Dokunmatik ekrandan klavye daha çok web gezintisi yapacaklar iin kullanışlı gibi...

Birde tüm pda larda word ve excel dosyası oluşturup üzerinde çalışılabiliyor mu ? yoksa bazıları sadece mevcut bir dosyayı açmanızı mı sağlıyor ?

MOTO Q da word excel doyaları oluşturmanız mümkün ama asus un 600 ytl lik qwert li modelinde yok bu özellik sadece açabiliyorsunuz...Yada bu window mobile yüklü bir pda ya office yüklenmesi ile mi mümkün oluyor ? O halde neden açıyorda düzenleyemiyorsunuz ?

saygılarımla
M
16 yıl
Mercedes ve Bmw ....
Uzun dönemdir bu iki aracıda inceliyorum.Ancak aklımda kalan ve sormak istediğim bazı sorular var.

Genelde mercedes ve bmw kullanıcılarının arasındaki sürtüşme spor ve konfor hatta dahada önemlisi görünüm açısından olmakta.

Bana göre bmw severleri buna iten ana sebep bu araçların özellikle görüntülerinin güzelliği iken mercedesçileri çeken isen konfor,ve sağlamlık olarak öne çıkıyor.

Ancak bmw gibi araçlar genelde spor kullanıma eğilimli kişilerce zorlanarak kullanıldıklarından mıdır yoksa nedendir bilinmez özellikle 200 bin km den sonra motorları genel olarak göçük durumda...Buna rağmen mercedeslerde aksine aile yaklaşımı içinde kullanılmalarından mıdır yoksa sağlamlıklarından mı 500 binde bile yağ bile yakmadan devam edenleri azımsanmayacak kadar çoktur...

Bu araçların motor rektifiyelerinin tutarları düşünüldüğünde ciddi anlamda sorunlar var demektir.

Bmw lerde yağ yakma sorununun esası nedir ?

Mercedesler neden yağ yakmıyor ?

Bunların cevapları benim anladığım gibi mi ?

Bugün 1995 model bmw ve mercedeslere baktığımızda mercedeslerin yürüyenlerinin hala taş gibiyken iç görünüm olarak bmw lerin daha cillop olduğu,mercedeslerin ise iç tasarım ve dış görünüm olarak bmw nin gerisinde kaldığı görülüyor...Buna karşılık mercedestede motor sağlamlığı öndeyken aynı yaştaki bmw lerin motor kayıpları en azından mercedeslere oranla daha fazla...

Tamam olayı mercedes veya bmw takıntısından çıkaralım (konuya cevap verecek diğer arkadaşlarıda düşünerek) 1995 modelde siz olsanız mercedes ve bmw almıyorsanız ne alırdınız ? Hangi aracı 200 binde alıpta 500 bine kadar rektifiyesiz kullanabilirsiniz ?
M
16 yıl
Yol tutuş deyince ne anlıyoruz ?
Yol tutuş yüksek hızlarda güven duyarak aracınızı sürmek,hangi hızla gittiğinizi aracın size hissettirmemesi midir ? yoksa spor kullanımlarda aracın yola sağlam basması mıdır ?

Yüksek hızlarda bile aracın yola yapışıyormuşçasına direksiyon kontrolü vermesi midir yol tutuş yoksa virajlarda savrulmaması mı ?

200km/s hızla bile giderken size sanki 100 km/s le gidiyormuşsunuz hissi vermesi midir ? Eğer öyleyse aracın içeriye aldığı ses ve özellikle ön cam yapısıda bu güvene etki eden unsurlar olmaz mı ?

Aslında tam olarak sormak istediğim,aracı yere yaklaştırmak,spor amortisör ve yay kullanarak sertleştirmek yüksek hızlarda gerçektende stabil bir sürüş sağlıyorsa bu fark tam olarak nedir ? Yani diyelimki daha evvel otobanda oldukça rüzgarlı bir günde 140 km/s hızda sağdan ve soldan rüzgar salınımı yaparak zorlaşan kullanım sert spor yay ve amortisörler ile hangi hızlara kadar size güvenli sürüş sunabilir ?

Örneğin yol tutuşu çok iyi araçlarda yüksek hızlarda bile direksiyon hakimiyeti mükemmelken sonradan yol tutuşu artırılan araçla aynı etki yakalanabiliyor mu ?

Bunun bir örneği otobanda sol şeritte hızla ve güvenli seyreden araçların aslında hızlı gidebiliyor olmaları değil,diğer aracın titremeye başladığı hızlardan daha yüksek hızlarda bile titreşimsiz ve sessiz sürüş sağlaması mıdır ?

Mersedes gibi bir aracın bile konfor süspansiyonları nedeniyle virajlarda savrulabildiğini ama buna rağmen otobanda sol şeritte en rahat giden araçların audi,bmw,mersedes gibi araçların olması bizim modifiyeli araçlar ile o düzeye erişmemizi sağlar mı ?


Biraz karışık ve uzun oldu sanırım.Ama çoğu kişinin sandığı gibi aracın yerden yüksekliği yol tutuşla direk ilgili değil ki bunun örneğini bmw x-5 lerin o yüksekliğine rağmen çok stabil olmaları ile anlayabiliyoruz.

Nedir bu işin size göre gerçek sırrı ?

Bana göre araçta en büyük güvenlik yol tutuşun en iyi olmasıdır.Neden derseniz kazayı önleme ve kazadan kaçabilmek airbag sayısından daha önemli diye düşünüyorum.Amaç yanlış anlaşılmasın yüksek hızlar yapmak yada hız delisi olmak değildir.Yüksek hızlarda bile stabil gidebilen bir araç daha düşük hızlarda daha iyi yola basacak ve daha fazla güven verecektir.

Öyle araçlar varki,120-140 aralığında bile titriyor ve çok hızlı ve tehlikeli gidiyormuşsunuz gibi size hissettiriyor,ama aynı şekilde yüksek motorlu ağır araçlar ise 200 le bile gitseniz sanki 100 le gidiyormuşsunuz gibi rahat ve güven veren bir sürüş sunuyor...

İşte tam bu anlattıklarımı sağlayan olay yay,amortisör vs midir ?
M
16 yıl
Yol tutuş deyince ne anlıyoruz ?
Yol tutuş yüksek hızlarda güven duyarak aracınızı sürmek,hangi hızla gittiğinizi aracın size hissettirmemesi midir ? yoksa spor kullanımlarda aracın yola sağlam basması mıdır ?

Yüksek hızlarda bile aracın yola yapışıyormuşçasına direksiyon kontrolü vermesi midir yol tutuş yoksa virajlarda savrulmaması mı ?

200km/s hızla bile giderken size sanki 100 km/s le gidiyormuşsunuz hissi vermesi midir ? Eğer öyleyse aracın içeriye aldığı ses ve özellikle ön cam yapısıda bu güvene etki eden unsurlar olmaz mı ?

Aslında tam olarak sormak istediğim,aracı yere yaklaştırmak,spor amortisör ve yay kullanarak sertleştirmek yüksek hızlarda gerçektende stabil bir sürüş sağlıyorsa bu fark tam olarak nedir ? Yani diyelimki daha evvel otobanda oldukça rüzgarlı bir günde 140 km/s hızda sağdan ve soldan rüzgar salınımı yaparak zorlaşan kullanım sert spor yay ve amortisörler ile hangi hızlara kadar size güvenli sürüş sunabilir ?

Örneğin yol tutuşu çok iyi araçlarda yüksek hızlarda bile direksiyon hakimiyeti mükemmelken sonradan yol tutuşu artırılan araçla aynı etki yakalanabiliyor mu ?

Bunun bir örneği otobanda sol şeritte hızla ve güvenli seyreden araçların aslında hızlı gidebiliyor olmaları değil,diğer aracın titremeye başladığı hızlardan daha yüksek hızlarda bile titreşimsiz ve sessiz sürüş sağlaması mıdır ?

Mersedes gibi bir aracın bile konfor süspansiyonları nedeniyle virajlarda savrulabildiğini ama buna rağmen otobanda sol şeritte en rahat giden araçların audi,bmw,mersedes gibi araçların olması bizim modifiyeli araçlar ile o düzeye erişmemizi sağlar mı ?


Biraz karışık ve uzun oldu sanırım.Ama çoğu kişinin sandığı gibi aracın yerden yüksekliği yol tutuşla direk ilgili değil ki bunun örneğini bmw x-5 lerin o yüksekliğine rağmen çok stabil olmaları ile anlayabiliyoruz.

Nedir bu işin size göre gerçek sırrı ?

saygılarımla
M
16 yıl
ASLANI NASIL BİLİRDİNİZ ?
M
16 yıl
EN SPOR ARAÇ HANGİSİ ?
En çevik,sağlam ve yol tutuşu en iyi araçlar sadece mersedes,bmw,jaguar,audi vs gibi araçlarda mı var ? Yol tutuştan kastım yüksek hızlarda bile hızınızı anlamadan gidebildiğiniz,rüzgarlı havalarda hızlı iken salınmayan,200 üzerinde bile giderken direksiyon hakimiyeti iyi olan sadece ağır ve pahalı araçlar mıdır ?

Değildir şudur budur diyorsanız neden istanbul-ankara otoyolunda en solda uçan araçlar hep bmw x5,mersedes,vs gibi araçlardır ?

Neden subarular vs yok ortalarda accordlar,mondeolar vs nerede

Tecrübelerinizi paylaşırsanız sevinirim....
M
16 yıl
Vcd izlerken projeksiyon ekranı bulanıklaşıyor
Vcd kalitesi düşük bilindiği gibi.Bilgisayardan izlemeye kalktığımda bilgisayar 800*600 a geçiyor otomatik olarak.Görüntü 1024 e göre daha iyi olmakla birlikte yakın plan çekimlerde net ama uzak çekimlerde yada uzaktaki nesnelerde ciddi bir bulanıklık görülüyor.Manuel olarak 1024 yada daha yüksek çözünürlüğü seçersem bu defada ekran boyutu küçülüp görüntü tamamen bulanık bir hal alıyor.Başka bir vcd de denedim çok daha iyi idi.

Bulanıklık yapan kanal d nin çıkardığı vcd lerden orjinal.Kopya cd değil.Buna rağmen vcd ler arasında görüntü kalite farkı olabilir mi ?

Bu vcd lerin kalitesiz kayıt olmasında mı ?

Bağlantılarla ilgili bir sorun mu ?

Yoksa pc den yada projeksiyondan yapılması gereken bir ayarla mı ilgili ?


Birde uzaktaki nesne yada kişilerin net seçilmemesi ama yakın planlı sahnelerde çok net görüntü olması kontrastlamı yoksa çözünürlükle mi ilgilidir ?

Yani ekranda yakın çekim 2 kişi olduğunda çok süper net bir görüntü.Kişilerin yüzlerindeki her ayrıntı çok net.Pixelleşme yok.Ama bu iki kişinin daha uzağında kalan kişilerde ise;uzaklığına göre artan flu görüntü neden kaynaklanıyor ?

Cihazın perde ile arasındaki mesafenin 5 metre olması bu duruma etki eder mi ? Yani perde ile arasındaki mesafe düştükçe netlik artar mı ?

Ayrıca objektif üzerindeki ekranı büyültüp küçülten ayar yerine perde-projeksiyon mesafesini ayarlamak daha mı etkili olur ?

Teşekkürler.
M
16 yıl
Kontrast mı daha önemlidir, çözünürlük mü ?
Yaklaşık 15 gündür yaptığım araştırmalara göre lcd projektörler genelde daha iyi olarak kabul ediliyor.Ancak bazı şartlara bağlı olarak.Lcd projektör ün kontrastı yüksek olmalı ve dahada önemlisi çözünürlüğü yüksek olmalı.Çünkü eğer çözünürlük yüksek olursa ve çözünürlüğe uygun oranda ekran büyüklüğü ile kullanılırsa pixel olayı ancak çok yakın mesafeden belirgin oluyor.

Bir örnek ile açıklamaya çalışırsak diyelimki 800*600 bir projektörümüz var.Kontrastı ne olursa olsun eğer görüntüyü 300cm*200cm oranında büyütür iseniz pixelleşme fazla olacak bundan dolayıda netlik olmayacaktır.Çünkü görüntü alanı ne kadar büyürse büyüsün görüntüyü meydana getiren nokta (piksel) sayısı sabit olacağından ve bundan dolayıda görüntü büyüdükçe piksellerin arasındaki mesafe açılacağından ya çok geriden izlemek yada net olmayan görüntüye katlanmak gerekecektir.İzleme mesafesi arttıkça pikseller arası mesafe göz tarafından algınamayacağı ve resmi daha genel göreceği için daha kaliteli görüntü oluşturacaktır.

Kontrasttan anladığım ise görüntülerdeki nesnelerin renkleri arasındaki ölçülebilir belirgin farklılıklardır.Buda keskinlik arzeder ve detaylar ve resimdeki nesneler gerek renk gerekse görüntü anlamında dahada belirginleşirler.Buda gerçeklik olgusunu ön plana çıkaracaktır.Lcd teknolojisinde renkler daha parlak oluşturulduğundan düşük kontrastlarda dahi dlp ye oranla (aynı çözünürlük ve kontrast değerlerinde) lcd daha net bir görüntü sunacaktır.Kısaca renklerin canlılık dediğimiz belirginliği daha net olacaktır.Mesela bir filmdeki herhangi bir karede yer alan iki renk nesne renkler net olduğunda daha parlak canlı ve doğal olarakta net görülecektir.Daha net bir örnekte ise şöyle açıklayabiliriz sanıyorum;diyelimki izlediğimiz filmdeki karakterin üzerinde bulunan gömlek lacivert.Bunun üzerindeki ceket ise siyah.Kontrast ne kadar yüksek olursa ceket daha siyah gömlekte daha lacivert görülecek ve buda netlik duygusunu artırıp gözün algılama zevkini artıracaktır.Heleki izlediğimiz kişinin gömleğindeki düğmeler desenler;desenleri oluşturan renkler ne kadar canlı ve parlak olursa detayların algılanması dahada güçlenecektir.

Bir sonbahar görüntüsü düşünelim.Bir göl ve etrafındaki ağaçlar,ağaçların yapraklarındaki suya düşen yansımalar,göl üzerindeki bir kuşun suya düşen silüeti vs.Şimdi kontrastı düşük olan cihazlarda göl üzerindeki yansımalar çok net olmayacaktır.Bir ağa ve yapraklarının suya yansımasını kesin çizgilerle göremeyeceksiniz demektir.Ama kontrast oranı yüksek ise o zaman ağacın sudaki gerçek yansımasını hatta sudaki yansımalarda küçücük bir yaprağın,gökyüzünden kaynaklı tüm doğal görüntülerin gözünüzle net bir şekilde ayrıldığını görebileceksiniz.

İlginç bir örnek oldu ama umarım faydalı ve açıklayıcı olmuştur.

Bununla birlikte görüntüyü oluşturan asıl etmen ve detay bilgisi ile aynı görüntüyü düşünür isek;çözünürlük arttıkça örneğin 800*600 de bir yaprağı oluşturan diyelimki 1000 nokta ise 1280 çözünürlükte bu 5000 nokta gibi olacaktır.Doğal olarakta bir görüntü ne kadar fazla piksel ile oluşturulmuş ise o kadar net olacaktır.

Bununla ilgilide şöyle bir örnek vererek konuyu bağlamak istiyorum.

Şimdi elinize bir kağıt alın ve bir yuvarlak içi boş daire çizin.bunun içerisine kırmızı mavi yeşil kalemler ile 100 adet nokta koyun.Şimdi başka bir daire çizin ve içine 500 nokta koyun.İki dairede aynı büyüklükte olsun.İşte ikinci daire yüksek çözünürlüğü ilk daire ise düşük çözünürlüğe çok basit bir örnektir.

Aynı şekilde noktaları koyarken kullandığınız kalemlerin parlak yada mat olmasıda bir nevi kontrasta örnektir.Kontrast özellikle renklerin geçişlerinde belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.Daha net ve parlak kalemlerle noktaladığınız daire daha net görülecektir.

SONUÇ : Görüntü teknolojilerinin tümünde çözünürlük ve kontrast vazgeçilmez iki ana unsurdur.Eğer bir görüntüde netlik,berraklık,detaylar ve göz zevki manzaralar hatta performans bekliyorsanız mutlaka kontrastı ve çözünürlüğü yüksek olan modelleri seçmelisiniz.

Piksel olayını daha net görebilmek için bilgisayarınızdaki çözünürlük ayarlarını değiştirerek bakabilirsiniz.

Ancak çözünürlük kontrastan daha önde.HD teknolojisinin kontrasttan ziyade çözünürlük ölçüsü olduğu unutulmamalıdır.Kontrast daha ziyade karanlık sahnelerde ve öenmli detaylarda kendisini belli edecektir.Yoksa aydınlık çekimlerde farkı anlamak zordur.O nedenle renklerde kalite çoğu cihazda parlak ve yüksek olduğundan daha çok siyah ve beyaz farklarında kontrast oranı belirginleşecektir.

Öğrendiklerimi paylaşmak istedim.Umarım faydalı olur.

Eksiklerimi veya varsa yanlışlarımı düzeltirseniz sevinirim.

Saygılarımla
oguz3259

========================

Fiyatların daha çok çözünürlükle arttığına dikkat edilirse çözünürlüğün neden daha önde olduğu anlaşılacaktır.Cihazınızın çözünürlüğüne uygun ekran büyüklüğünde ve doğru parlaklık ve renk ayarları ile izlerseniz daha fazla kontrast elde etmiş olursunuz.

======================

Aynı şekilde televizyonunuzdaki kontrast değerlerini artırıp azaltarak kontrastın nasıl bir etki ve öneme sahip olduğunuda görebilirsiniz.Kontrastı düşürdükçe ekranınınız zor seçilmeye ve kararmaya başlayacaktır.Parlaklığı artırmakta kontrasta etki etmektedir.Parlaklıkla birlikte renk doygunluğunuda bir miktar artırırsanız kontrast bir miktar daha artacaktır.

DLP lerde genelde kontrast oranları yüksek.Ortam havasına karşı daha dayanıklılar.Lcd de ise zamanla bu toz ve kirlenme görüntü kalitesini düşürüp renkleri ve görüntüyü matlaştırıyor.Lamba değişiminde DLP ler yeni gibi olabilirken LCD lerde görüntü kaybı yaşanabiliyor.

LCD önde başlasa ve avantajlı olsa bile bu nedenle DLP den daha çabuk yıpranıyor ve eskiyor.

Bu açılardan bakıldığında ise DLP teknolojisi öne çıkıyor.

Bunlar dışında bakılırsa en kaliteli görüntü yüksek çözünürlüğe sahip LCD lerden alınıyor.Yüksek çözünürlük ve uygun izleme mesafesi ile pixelleşme etkisi en aza iniyor.

DLP lerdeki rainbow efektini görmedim.sanıyorum ekrana vuran ışığın 7 renk şeklinde görülmesi olayı.Böyle anladım ama doğrumu değilmi bilgi sahibi arkadaşlar yazarlarsa sevinirim.

=====================

Bu bilgiler ışığında ve forumdaki tecrübeli arkadaşlarında desteği ile burada özellikle ev sineması ve sunum amaçlı olarak öne çıkan cihazlara ait paylaşımlarda bulunmaya çalışacağım.
DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.