Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
9
Cevap
1043
Tıklama
6
Öne Çıkarma
Oğlumu başkası değil HDP kaçırdı
A
5 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

PKK tarafından kaçırılan çocukları için HDP önünde oturma eylemi yapan ailelerin sayısı 18’e yükseldi. Eylem için İstanbul’dan Diyarbakır’a gelen Saliha Edizer, “Çocuğumu HDP götürdü, başka kimse götürmedi. Çocuğumu istiyorum” dedi.

ocukları dağa kaçırılan Diyarbakır annelerinin, HDP il binası önünde başlattığı oturma eylemine 3 aile daha katıldı. Çocuklarının dağa kaçırılmasında HDP'yi sorumlu tutarak, 3 Eylül'de HDP İl Başkanlığı binası önüne gelen anneler Fevziye Çetinkaya, Remziye Akkoyun ve Ayşegül Biçer'in başlattığı oturma eylemine katılım sürüyor.

18 AİLE OLDU

Diyarbakır'ın merkez Sur ilçesinden baba Süleyman Aydın ile İstanbul'dan anne Saliha ve baba Salim Edizer de çocuklarının dağa kaçırılmasında HDP'nin aracı olduğunu iddia ederek dün oturma eylemine katıldı. Öğleden sonra da 5 yıl önce 17 yaşındayken kaybolan Ramazan Üçdağ’ın annesi Mevlüde Üçdağ eyleme başladı. Eylem yapan aile sayısı 18'e ulaştı.

OĞLUMU LİCE'YE GÖTÜRDÜLER

Baba Süleyman Aydın, oğlu Özkan’ın 4 yıl önce 15 yaşındayken dağa kaçırıldığını söyledi. Aydın, akşam eve gelmemesi üzerine yaptıkları araştırmada oğlunun terör örgütü mensuplarınca dağa kaçırıldığını öğrendiklerini, durumu polise bildirdiklerini belirtti. Lice'ye kaçırılmış olabileceği yönünde duyum aldığını anlatan Aydın, "Lice'ye gittim. Örgüt mensupları, 'Evet oğlun burada' dediler. 'Oğlumu verin' dedim. Teröristlerin oğlumun başka bir yere gönderildiğini söyleyerek, zorluk çıkarması üzerine oradan ayrıldım" dedi.

ÇOCUĞUMU İSTİYORUM

İstanbul'dan gelen anne Saliha Edizer, oğlu Yakup'un Kağıthane HDP İlçe Başkanlığı aracılığıyla kandırılarak dağa kaçırıldığını iddia etti. Edizer, oğlunun 9 Haziran 2015'te 14 yaşındayken kaçırıldığını aktararak, "İstanbul'dan gitti. Lise 2. sınıf öğrencisiydi. Evden çıkmayan bir çocuk birden bire kayboldu. Arkadaşlarını aradık, sorduk dediler ki; Kağıthane ilçeye gönderiyorlarmış. Arkadaşı, 'Sen Kağıthane ilçeye git ben geliyorum' diyormuş. Kağıthane HDP İlçe Başkanlığı imiş. Çocuğumu istiyorum" ifadelerini kullandı. Bütün annelerin yüreğinin yandığına işaret eden Saliha Edizer, şöyle konuştu: “Benim de aynı şekilde yanıyor. Gece, gündüz ağlıyorum. İsterim ki; çocuğum şimdi yanımda olsun. Bana ihtiyacı var o çocuğun. Çocuğu kaçırdılar, götürdüler. Gittiği zaman 14 yaşını bitirmişti. Şimdi 19 yaşına girdi. Hiç haber alamadım. Sadece bir tanıdık, örgüte yakın bir televizyon kanalında görmüş ve o kısmı çekmiş. Bana verdiler, oradan gördük. O olduğunu bildik. Kıyafetler giydirmişler, tıraş etmişler. Lise öğrencisini farklı bir şekil yapmışlar. İstiyorum çocuğum burada olsun. Çocuğumu HDP götürdü, başka kimse götürmedi. Bütün anneler gibi benim de yüreğim acıyor. Oturma eylemi yapacağız, çocuğumuz getirilinceye kadar.”

SELÇUK’A SARILDI

Mevlüde Üçdağ ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’ın aileleri ziyareti sırasında eyleme katıldı. Selçuk’a sarılıp ağlayan Dağ, oğlunun bulunmasını istedi. Bu sırada Bakan Selçuk’un da duygulandığı görüldü.

Ölmeye razıyız

Baba Süleyman Aydın, oğlundan 4 yıldır haber alamadıklarını ve perişan halde olduklarını dile getirerek, HDP il binasındaki oturma eylemine ilişkin şunları kaydetti: "Oğlumu buraya getirmeden götüremezler. Kesin gelir buraya, buradan gönderirler oraya. Onun için ben buradayım. Gerekirse biz de burada ölmeye razıyız. Oğlumuzu versinler. Oğlumu istiyorum, yoksa burada ne işim var? Oğlumu versinler, evime gideyim. Hiç kimsenin tehdidi de umurumuzda değil. HDP olmasa çocuklar nasıl gitsin. Onlar yönlendiriyor çocukları."

Destek bekliyoruz

Türkiye’ye destek çağrısında da bulunan Saliha Edizer, oğluna kavuşma ümidiyle kilometrelerce uzaktan geldiğini ve herkesten destek beklediklerini söyledi. Edizer, “Çocuğumun acısıyla her gün ağlıyorum. Dişi ağrıyordu, o ağrısıyla alıp, götürdüler. Çocuğumu gönderin” dedi.“Allah’ını seven herkes buraya gelsin. Otobüsler kaldırın, her ilçeden her yerden herkes gelsin. Sanatçılardan, futbolculardan Allah rızası için destek bekliyoruz. Evlat sahibi olan olmayan herkes gelsin” diyen Edizer, herkesi yanlarında görmek istediklerini ifade etti.

Her zaman yanınızdayız

Bakan Zehra Zümrüt Selçuk, eyleme yeni katılan Mevlüde Üçdağ’ı sarılarak yaşadığı üzüntüyü paylaştı.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk oturma eylemi yapan aileleri ziyaret etti. Ailelere desteklerini iletmek için oturma eyleminin yapıldığı HDP il binası önüne gelen Bakan Selçuk, buradaki annelerle tek tek görüştü. Ailelere destek mesajı veren Bakan Selçuk, her zaman yanlarında olduklarını söyledi.

Anaların eylemi dönüm noktası

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu üyesi Avukat Ali Elibol, Diyarbakır Barosu’na kayıtlı bazı avukatlarla HDP il binası önüne gelerek Diyarbakır annelerini ziyaret etti. Ailelerle görüşen Elibol, "Barolar Birliği’nin kanunen verilmiş bir görevi var. O görev temel hak ve özgürlükleri korumak ve kollamaktır. Bu görev nedeniyle buraya geldik" dedi. Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi’nden de, oturma eylemine ilişkin yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada görüşlerine yer verilen İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, "Diyarbakır'da eli öpülesi annelerin evlatlarını örgütten kurtarmaya yönelik başlattıkları direniş, terörle mücadelede bir dönüm noktasıdır. Anaların eylemi, Anadolu’nun umududur" ifadelerini kullandı.

https://www.yenisafak.com/gundem/oglumu-baskasi-degil-hdp-kacirdi-3505534





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi AlbatrosD.IIIFazılBey -- 10 Eylül 2019; 10:34:28 >

Şu "kaçırılan" çocuklar dağda Türk askeri ile çatışmıyor mu? Bir operasyon gerçekleşince göğsünüzü gere gere "Mehmetçik, teröristl...
Yoruma Git
Yorumun Devamı Booker DeWitt - 5 yıl +11
B
5 yıl
Yarbay

Şu "kaçırılan" çocuklar dağda Türk askeri ile çatışmıyor mu? Bir operasyon gerçekleşince göğsünüzü gere gere "Mehmetçik, teröristleri etkisiz hale getirdi" demeyecek misiniz?

Neyin duyarını yapıyorsunuz şimdi bu dağa çıkanlar için?





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Booker DeWitt -- 10 Eylül 2019; 13:17:11 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
R
5 yıl
Teğmen

Zaten dağa çıkmak isteyenlerin ilk durağı HDP.
Bu kaçırılan ve dağdaki gençler üzerinden prim yapılacağına kapat HDP yi ve yöneticilerine siyasi yasak getir.Ayakta alkışlarım...



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >

L
5 yıl
Yüzbaşı

HDP'nin kapatılması şart.Bu kadar alenen terör örgütü ile içli dışı olduğu bilinen bir partinin mecliste bulunması,devlet hazinesinden ödenek alması rezalettir.Bu partinin kapatılması ve terör örgütü ile bağı olan tüm üyelerinin tutuklanması elzemdir.

Bunun dışında söylenen her laf boştur...



F
5 yıl
Yüzbaşı

Pekii bu vatandaşların aklı, belediyelere kayyum atanınca mı başlarına gelmiş,
4 yıldır neredeymiş bu analar babalar.
Organize işler bunlar...



H
5 yıl
Binbaşı

8 çocuk yapıp salacağına adam gibi 1 tane çocuk yapıp düzgün eğitim verseydin hdpye gitmezdi çocuğun.



N
5 yıl
Yarbay

Hocam damlar şimdi CHP'liler PKK'yı savunmaya.

Bu annelerimizin yanında olamayanlar oturup bir düşünsün biz ne yapıyoruz diye...



E
5 yıl
Çavuş

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Diyarbakır'daki “Kürt analar”
Yazı başlıklarım genellikle tek başına da bir anlam ifade eder.
Yani aşağı yukarı her başlık bir cümledir benim yazılarımda.
Oysa bu kez öyle yapmadım.
Bir cümleden oluşan başlık kullanmadım, çünkü etrafımız o kadar çok iktidar militanı ve trolü ile dolu ki, ne yazsam mutlaka istismar edilecek.
O halde bu kesimi bir başlıkla harekete geçirmek yerine yazının ve soruların tamamını okutmak gerekiyor.
Diyarbakır'daki HDP binası önünde günlerdir bazı anneler eylem yapıyor.
Söyledikleri şu; “Çocuklarımızı PKK dağa götürdü. Terörist yapacak, bunlara siz aracı oldunuz, evlatlarımızı geri verin.”
İlk duyulduğu anda insana ne kadar masum ve duygusal geliyor değil mi?
Ancak bu konuda şüphelerim var. Tele 1'deki bir sabah sohbetimde “Bu bir iktidar operasyonu” demiştim.
Çünkü PKK terörü son günlerin konusu değil.
1984 yılında ilk kez ortaya çıktığı günden beri var ve o yıldan bu yana pek çok genç dağa çıkarak teröristlere katıldı.
35 yıl içinde dağa çıkan bu gençlerden 15 bini öldürüldü.
Analar çok ağladı.
Teröristlerin öldürdüğü masum binlerce kişinin de anaları ağladı.
Şehit olan güvenlik görevlilerinin anaları da ağladı.
Terörle mücadele adı altında gözaltına alındıktan sonra ortadan kaybolan kişilerin anaları da ağladı.
Yani analar hep ağladı, ağlıyor.
Bu son olaydaki analar da elbette haklılar, isyanları yerden göğe doğru.
Ama bu durum, eylemin iktidar eliyle sürdürülmediği anlamına gelmiyor.
Ve iktidar bu eylemi; soruna bir çözüm bulmak, dağa giden gençleri geri getirmek için değil, son zamanlarda yükselttiği kaba milliyetçi politikanın kamuoyunda daha çok taraftar sağlaması için yaptırıyor.
Şimdi bazı sorular soralım.
Örneğin, aynı analar aynı gerekçelerle AKP il binası önünde bu eylemi yapabilir mi?
Yine valilik önünde veya Ankara'da AKP Genel Merkezi önünde ya da İçişleri Bakanlığı'nda bu eylem yapılabilir mi?
Ama asıl sorularım başka.
BİR: Çocuklar PKK tarafından kaçırıldıysa ilk gidilecek yer polis değil mi?
İKİ: Kaçırılan çocukların aileleri, çocuklarının kaçırıldığına dair şikayette bulundu mu?
ÜÇ: Emniyet güçleri kaçırılan çocukları bulmak için herhangi bir çalışma yapıyor mu?
DÖRT: Cumhurbaşkanı neden İçişleri Bakanı'na, kaçırılan çocukların bulunması yönünde talimat vermiyor da herkesi bu eyleme destek vermeye çağırıyor?
BEŞ: Bakanlar, AKP yöneticileri, yandaş-tetikçi medya herkesi terörize ederek “Analara destek çağrıları” yapıyorsa ve henüz katılmayanları hainlikle suçluyorsa bu eyleme iktidar operasyonu demenin nesi yanlış oluyor?
ALTI: Devlet ne zamandan beri işini yapmak yerine sokak eylemlerine prim vermeye başladı?
Sonuç olarak analar elbette haklıdır.
Ama iktidarın yaptığı da bu haklılık üzerinden toplumda yeni bir kin ve nefret duygusu yaymaktır.
Bu da Türkiye'ye yapılacak en büyük kötülüktür.

BUNU YAZMAK GEREK

Amaç saray sunucusuna reyting kazandırmakmış
Sarayın, İçişleri'ne baksın diye atadığı Süleyman Soylu, yarattığı beklentinin altında ezildi.
Bilmem CNN'de izlediniz mi Soylu'yu.
Söylediklerinden ve tutarsızlıklarından karşısındaki saray sunucusu bile rahatsız oldu gibi geldi bana.
Ama tabii yine önceden verilmiş soruları sormak zorunda kaldığından, Soylu'yu zorlayacak bir tavır takınmadı.
Parantez açıp şunu söyleyeyim; Soylu bütün kötülüklerin anası olarak bir ülkeyi işaret etti. Saray sunucusu bunun hangi ülke olduğunu soramadı. Sorsa çok komik bir durum doğacaktı, çünkü tam o sırada Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu ülke ile ortak Suriye devriyesine çıktığı haberi alt yazı olarak geçiyordu.
Sanki Soylu, tepeden ağır bir fırça yemiş gibiydi.
“Saçmalamayı kes, başımızı derde sokuyorsun, nereden çıkarıyorsun bu kayyum laflarını” denmiş miydi acaba? Çünkü o kadar çekingen, o kadar kekeleyerek konuştu ki, insanın aklına başkası gelmiyor.
Gerçi beni hiç şaşırtmadı.
Önceki gün ve dün ne söylediysem aynısı oldu.
İçişleri'ne bakan Soylu, “Ne Ankara, ne İstanbul belediye başkanlıklarına kayyum atanacağı haberleri doğru değildir” dedi.
Ama Soylu, bir İçişleri Bakanı olarak yanlış harekette bulunulmasın diye bazı belediye başkanlarını uyarıyormuş, iyi niyetle yani, pejmürde etme lafı da buradan geliyormuş.
“İzlemem” demiştim ama mecburen baktım tabii, Türkiye'nin böyle bir zihniyetle yönetiliyor olması içimi çok acıttı açıkçası.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Biz İçişleri Bakanı'nı, çalışırken görmek isteriz
İstanbul'un en kalabalık yerinde,
İstiklal Caddesi'nde,
gencecik üniversite mezunları durakta tramvay bekliyorlar.
İki kişi geliyor, gençlerden para istiyor.
Vermiyorlar.
Sonra olan oluyor.
Para isteyenler bıçak çekiyor, İTÜ mezunu 23 yaşındaki Halit Ayar'ı oracıkta öldürüyorlar.
Ve kaçıp gidiyorlar.
Şimdi iki kişi gözaltına alınmış.
Neye yarar?
Ama soralım bakalım;
Her köşenin polis kaynadığı bir yerde cinayet işleyen birileri nasıl kaçıp gidebiliyor. Yine her tarafı polis dolu olan bir yerde bu tür insanlar nasıl rahatlıkla gezip herkesi rahatsız edebiliyor ve istediklerini alamayınca saldırma cesareti bulabiliyor.
Bunun tek cevabı var bana göre.
Taksim ve İstiklal Caddesi'ni neredeyse adım başı dolduran polislerin tek görevi var.
Muhalif bir ses çıkmasını önlemek.
Polis bunun dışındaki olaylarla ilgilenmiyor, kendi görev alanında görmüyor.
İçişleri Bakanı da kendini “Tanrı yerine” koyarak iri iri konuşmalar yapıyor.
Oysa biz sıradan insanlar, İçişleri Bakanı'nı çalışırken görmek istiyoruz, insanlar sokak ortalarında öldürülürken beğenmediği herkese küfürler yağdırırken değil.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

P
5 yıl
Onbaşı

Pkk mi YPG mi hangisi?



< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >


Bu mesajda bahsedilenler: @Booker DeWitt
W
5 yıl
Yarbay

Yazık,çok yazık , devlet vatandaşını koruyamıyor



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.