En baştan anlatalım. 1.Tarım ve hayvancılık politikalarında çok yanlışlar var destek yok olsa bile yandaşlara göstermelik destekler veriliyor. 2-Hayvancılık büyükbaştan tutun da kanatlı hayvanlara arılara varıncaya belli islah çalışmaları yok ırk geliştirme çok az varsa bile. 3-Hayvancılık geleneksel yöntemlerle yapılıyor hala küçük köylerde bireysel çiftçiler falan. 4-Tarım hayvancılık için gerekli mevzuatlar yasalar hala eksik veya yanlış. 5-Tarımda örnek vermek gerekirse arazi sorunları var makineler çok eski tarım toprakları giderek imara açılıyor küçülüyor dağılıyor miras kavgaları vs bütün sorunlar almış başını gidiyor çiftçi başına belki 50-100 dekar zor tarla düşerken bu oran abd de 1000 lerce dekar seviyesinde. Toplu ekim dikim yapılıyor son teknolojiyle yani birim maliyet azalıyor. 6-Tarım ve hayvancılıkta kullanılan yem mazot ilaç gübre tohum bakım sıvıları ilaçları vs her şey hemen hemen ithal dolara bağımlı. 7-Ürettik diyelim bunun marketlere pazarlara gelmesi apayrı dert hala mazot kullanan şöförü olan tırlar kullanılıyor kamyonlar köprü yol paraları hammal parası indir bindir nakliye derken aracılar yüzünden fahiş fiyat biniyor. 8-Nakliye sırasında zayiat çok yüksek 1 ton domates tıra yüklendi istanbula 950kg olarak varıyor belki de soğuk hava depoları yok çürüyor bozuluyor. 9-Tarıma dayalı sanayi yok denecek kadar az teknoloji gelişmemiş fazia ( abd de kiraz vişne dondurma fabrikası belgeseli izlemiştim muazzam düzeyde dünyanın bir çok ülkesine donmuş vişne falan satılıyor meraklısı izler bakar). Yani donmuş ürün üretimimiz ya yok yada çok az gelişmemiş kalitesiz. Aklıma gelen bunlar gıdanın pahalı olmasının sebepleri. Ekleme yapılabilir daha. En önemlisi de ziraat mühendisleri işsiz geziyor, çiftçiler ise laf anlamıyor aklı sıra sulama ilaçlama kafasına estiği gibi yapıyor artık her 50 dekar üzeri ekim dikim yapan çitfçinin ziraat mühendisi çalıştırması zorunluluğu gelmeli. Bunu da devlet teşvik vermeli çiftçiye başka türlü gıda türkiyede ucuzlamaz hep daha pahalıya yeriz. En önemli diğer mesele de sulama konusu hala vahşi sulama yapılıyor son teknoloji olan yağmurlama yerine göre damla sulama yapılması gerekiyor. Meyve bahçelerinde tarlalarda bahçelerde vs. Bununda tabi çoğu malzemesi ithal dolarla. Yatırım maliyetleri yüksek. Yapacak bir şey yok tarımda hayvancılıkta son teknolojiye geçmezsek abd nin 1 dolara aldığı meyveyi türkiyede 150tl ye alırız yeriz bulabilirsek o da... Örnek avokado, ejder meyvesi, mango vs gibi egzotik meyvelerin üretilmesi. |
Forum boykot |
Türkiye Avrupa'nın en büyük yüzölçümlü ülkesi ama ve nüfus yogunluğu açısından avrupanin altında . Belçika zamanında sömürge devletleri bile vardı milli takiminda zenci oyuncular var Fransa'nın lacivertli bir ülke ... Ayrıca hiç bir zengin ülkede 35-40 yaşında emekli olan milyonlar göremezsin ama Türkiye'de var. Türkiye'de pahalılığın değil ama fakirliğin nedenlerinden biri budur |
Şimdi de o kadar zarar eden KİT satilmisken bile enflasyon %122yi gördük ( geçen yılki vergilerde yeniden değerleme oranı ) |
Diğer 48 de öyle çok kayda değer değil aslında. 52'nin içinde değilim. |
Nakliyede kullanılan mazotun çok daha pahalı olmasınında etkisi var .. mazot eskiden benzinden çok daha ucuzdu son yıllarda işler değişti . |
Şehirde yaşayan birine git tarım yapmak denmez ama köydeki insanın en azından bir kısmının orada kalması sağlanabilir. Toprakla hayvanla uğraşması zordur. Bir de emeği köylü verir kaymağı başkası yerse yeni nesli kırsalda hiç tutamayız. Bu iş sadece para vermekle olmaz elbette. Devlet yol gösterici de olmalı, rehberlik etmeli. Bir tarım politikamız yok. Rahmetli babam bir toprak analizi yaptırmadı ilgili bakanlığa. Devlet ister ek ister ekme, olmazsa ithal ederim diyor. Bu gidişle domates ile salatalığı bile ithal eder hale geleceğiz. |
Hocam müsaadenle bir kaç ekleme ve düzeltme yapayım; - Tarım konusunda özellikle bir vurdumduymazlık var. Kimse kusura bakmasın ama gerçekten üretmek isteyen zarar ediyor. - Teşvik konusunda rezalet bir denetim var. Yok da diyebiliriz. Adam ekeceğim, üreteceğim diyor. Teşvik alıyor. Hop yatış. - İl Tarım Müd. geçtim, ilçe müd. ve temsilciliklerin umurunda değil üretim. Sabahtan akşama kadar çay-kahve-sigara. (bizzatihi şahidim) - Bir yakınım toprak analizi yaptırmak istedi, 100 dönüme yakın zeytinliği vardı. Ona göre gübre vs yapacak geçen sene. 1 ayda çıkmaz mı sonuç ya. Dayanamadı bastı parayı gitti özelde 2-3 gün içerisinde sonuçları aldı ona göre gübre işini halletti. Böyle de vurdumduymaz. - Herkesin dilinde "Tarlada 1 TL bizde neden 20 TL". Dediğiniz gibi fire de oluyor. Amaaaa buradaki asıl ana gider lojistik. Bir de bu ülkenin en büyük mafyası HAL sistemi. Bu sistemi ya adam edeceğiz ya da toptan kaldırıp kooperatifçilik işini geliştireceğiz. Hal'e giren bir malın fiyatı roketliyor bir anda. Lojistikten sonra en büyük katakulli orada. - Sulama konusunda haklısınız ama bir anda değişmesi mümkün değil. KM'lerce U kanal var vahşi sulama için. 6 ay önce Harran'a gittim. Tüm sulama kanalları delik deşik. Kimsenin umurunda değil. Adam dayamış sifonu harıl harıl su alıyor. Sonra "E benim torpak duzlandı, dövlet yardım etsin". Ulan hayvanlar gibi sulayıp "3 kere ürün aldım 4.'yü de alam" dersen tuzlanır tabi. - Sulama yapıyor devlet, hidrant yapısını getiriyor tarlasının yakınına çiftçi gidip partizan ekibine "E devlet gelsin tarlamın sulama borularını da versin bedavaya" diyor. Böyle de aymazlık içinde. Sonra aşiret edition passatlarda geziyor bazıları. - Mazot, gübre gideri ithal olduğu için çok olunca gerçekten üretim yapmak isteyene engel de çıkarınca (sağolsun partizan mahalle ithalat işlerini severler) "Eeeeh ne üreteceğim ya" diyor. Daha geçen dekarlarca arazi nadas'a bırakılmış. Kimsede üretme hevesi kalmamış. Üretsem zarar. Zaten tüccar gelip ucuza alacak düşüncesi hakim. Özetin özeti; ithalat ile çözerim diyerek regülasyon olmaz. Teşvikini verirsin adam gibi denetlersin. Ama o denetleme işi olmadığı için adamını bulan teşviki alıp ekmiyor bile. Ekse de icar'a veriyor denetim gelirse "aha bak ektim" diye. |
Aynen dediklerin çok doğru güzel bir ekleme oldu konuya teşekkür ederim. Uzun lafın kısası burada devlet çok katı kurallar yasalar yapacak tarım ve haycancılıkta cezaları da hapise kadar çıkacak. Bak bakalım usulsüzlük yapabilecekmi çiftçi. Tüm sorunların çözümü devletten geçiyor ama dediğiniz gibi devlet başta zaten vurdumduymaz kurumlarının hali ortada yatış hepsi al maaşı git evine modunda. Ben de bağcılık araştırmada staj yaptım vaziyet ortada bütün gün çay kahve içiyorlar iş oldummu da 2-3 saat çalışıyorlar o kadar. Daha da uzar bu sorunlar sayfalar yetmez anlatmaya. |
Hocam çözüm aslında çok basit. Hatta şu Dilan Polat olayı bile bu işin başlangıcı olabilir de mevcut yönetim bunu ister mi sanmıyorum. NEREDEN BULDUN geldiği an tüm bu çarpık düzen toparlar. Emin olun toparlar. Türkiye gibi paraya tapılan bir ülkede daha da çabuk toparlar. |
Gıda satmıyorum ama "Food Grade" dediğimiz gıda kimyasalı ithalat ihracatı yapıyorum. Sitrik asit, formik asit gibi. Bu maddelerin çoğu yurt dışından dövizle geliyor ve döviz piyasası üzerinden alınır satılır. Tarımda kullanılan kimyasallar var, özellikle yaprak gübreleri, sıvı gübreler gibi tamamı kimyasal ham madde fiyatları ve bunların nakliyesi üzerinden nakliye giderlerinden anında etkilenen kalemler. Ülkede işçilik, enerji ve depolama giderleri de eklendiğinde ve EN ÖNEMLİSİ ÖN GÖRÜLEMEDİĞİNDE bir işletmecinin yüksek ciro yapması elzem oluyor. Özellikle ciro dedim, kar demedim çünkü 50ye mal edip 100'e sattığınızda 50 birim kar etmiyorsunuz. giderleri 20 hesaplarken 30-40 olabiliyor. Bu nedenle ya yüksek fiyatlandırma yapmalısınız ya da çok yüksek satış rakamları elde etmelisiniz ya da ihracata yönelmelisiniz. İç pazara baktığımızda gıda kalemleri zincir marketler, küçük esnaflar ve pazarcılar tarafından halka ulaşıyor. Bunların da yukarıda bahsettiğim her kalemde giderleri ön görülemez durumda, hal böyle olunca 30-60 gün vade ile mal alan zincir marketlerin eline kalıyorsunuz. Yok ben satış kanalı açayım deseniz bu sefer de pazarlama personeli ve dudak uçuklatacak nakliye ve operasyon giderleri ile karşılaşıyorsunuz. Bu giderler sonunda kar ettiğinizde yine fahiş vergiler ile karşılaşıyorsunuz. 3 aylık vadeyle verdiğiniz bir malda 1 milyon kar etmişseniz devlet 250 binini sizden gelir vergisi olarak istiyor. Size para gelene kadar da döviz cinsinden değeri düşebiliyor ve elde kalan para ile dövize dayalı ham madde ihtiyacınızı karşılayıp artan maliyetlerle üretim yapıp tekrar döngü başlatıyorsunuz. |
İşte denetim mekanizması yok olsa dilan polatlar olmaz. Hiç ummadığın insanlar son model araba alıyor neyle aldın arsa mı sattın yaşadığı hayata bakıyorsun her gün gezme içme yeme paraların kaynağı ne diye soruyorsun söylemiyor. Bu tarz arkadaşlarım da var. Herkes ne koparabilirse türkiyede. Şuan türkiyede en kolay para kazanma yeri haline gelmiş dünyada uyuşturucudan tutun da tüm pislik gayriresmi işler dönüyor. Azıcık ihracatla uğraşan bile 3-5 tane ev alıyor arabaları var 2-3 adet. Sorsan aç geziyom der. Gelir adaletsizliği hat safhada bunun sorumlusu da devlet. Bu ülke çökecek böyle giderse osmanlı nasıl battıysa türkiye de batacak. Böyle gitmez bu ekonomi bu sorunlar bu ülkeyi batırır. |
10 milyon suriyeli 3 milyon afgan 1 milyon pakistanlı 5 milyon diğer milletlerden göçmen yerleşimci var
birde her yıl ülkemizi ziyaret eden 20-30 milyon turist
tarım arazileri malesef tarım dışına çıkılarak parsellenmiş ucuz pahallı satışta
tarım arazileri tarım yerine konut için ayrılmış durumda
birde iklim değişikliği ve verimsiz uygulamalar var
90 milyon ülke nufusu 20 milyon göçmen 30 milyon turist
hadi besle besleye bilirsen