Elliki gibi içeriden çökerten ayakbağı var |
Akaryakıt fiyatları, ekilebilir tarım arazilerinin hızla azalması, sürekli yükselen döviz kuruna bağlı artan girdi maliyetleri, milli gelirden tarıma ve çiftçiye verilen deste... |
Akaryakıt fiyatları, ekilebilir tarım arazilerinin hızla azalması, sürekli yükselen döviz kuruna bağlı artan girdi maliyetleri, milli gelirden tarıma ve çiftçiye verilen desteğin devede pire düzeyinde kalması ve ticari yolsuzluklar... Biri de TR gelişmekle olan ülke demiş, hiç güleceğimiz yoktu. |
Çünkü Türkiye gelişmekte olan bir ülke. Var mı başka sorun kardeşim? |
Denetim yok ondan pahalı, denetim olsa en az %30 daha ucuz olması gerekirdi, enflasyon ve dolar kuruna ve de maaşlara göre. |
Bakliyat ürünleri çok ucuz gerçi onların menseine bakınca çin misir gibi ülkeler çıkıyor yerli bakliyat 2 kat fiyatı olmakta. Boş sayılan tarla vardı ne ekeyim dedim herkes hayvan yemi ekiyor baktim farklı birşey de bulamadım ürün toplayacak insanda yok köyde . Organik ürünler pahalı diye onu düşündüm ama sertifika gerekiyor ve 5 sene denetlendikten sonra sertifika verildiği için 5 sene yine boş kalacak gibi . Bende devletin engelleme yapmayacağı, vatandaşın neden fiyatı böyle demeyecegi ,vergi memuruyla muhatap ettirmeyecek fidan diktim ebayda amazonda satmak için |
Şu an gıdadaki ekstrem fiyatlar yüksek enflasyondan dolayı, zaten enflasyonun basit tamımı bu: Fiyatların genel seviyesindeki artış. Ama Türkiye'nin yüksek enflasyonu yokken ve enflasyonunu ağırlaştıran görece yükek gıda pahalılığı üreten değil, ithal eden ülke olmasından, varolan üretiminin de ithalata dayanmasından kaynaklanıyor. Türkiye modern bir tarım makinesini çalıştırmak için gereken fosil yakıttan ilgili makinenin kendisine, faydalanacağı büyükbaş hayvan sürülerine ekeceği tohumlara kadar genelde ithalat kalemleri üzerinden gıdaya ilişkin - tarım ve hayvancılık -sektörlerini yürüttü. Bu şekilde kağıt üstünde ekonomisi çabuk büyüdü ama bunun bir bedeli var. Diğer ülkelerdeki alım gücüne nispetle Türkiye'nin gıda alım gücü performansı gerçekten hep vasat oldu ve bunu düzeltmeye yönelik samimi bir niyet ve uzun vadeli bir girişim hiçbir zaman olmadı. Türkiye bu sorunlarını düzeltemediği için istikrarlı da büyüyemiyor. Bir sefer büyürken sonrasında yavaşlıyor. Dünya sıralamasında ekonomik büyüklük bakımından geri kalıyor. Başka bir deyişle Türkiye kendisinin ne şekilde olursa olsun büyüme takıntısı ve eforunu baltalıyor. Kapitalist bir piyasa ekonomisi açısından büyüyebilmek gayet olumlu bir durum. Ama mesele doğru şekilde büyümek, uzun vadeyi düşünerek stratejik planlamayla katma değerli büyümek. Gıda ile işgili sektörleri destekleyen çeşitli sanayilere, araştırmalara, girişimlere vb ağırlık vermek, bu şekilde - üretim sürecinde yerlileşen - gıda dövize daha az sırtını yaslayıp zaten güçlenen bir yerli kura daha çok dayanarak daha ucuz hale gelebilir. |
Elliki gibi içeriden çökerten ayakbağı var |
üretim yok yeterince devlet destek vermiyor yeterince ithalattan para kazanan aracı yandaş tipler var üstüne habire suriyeli ve kaçak girişi oluyor batı sınırından çıkışa izin verilmiyor vs.... |
aracı çok esnaf ürüne çılgın kâr marjı koyuyor yaşadığım şehirde hem parekende hem toptan satış yapan büyük bir market var ürünün üzerinde 2 etiket var parekende fiyatı ile toptan fiyat arasında %30 fiyat farkı var parekende satarkende %30 kâr ile satış yapsa al sana kafadan %60 kâr ile ürün satışı daha bunun aracısı var müsait olunca resim çeker eklerim |
Kıtlık... |
Akaryakıt fiyatları, ekilebilir tarım arazilerinin hızla azalması, sürekli yükselen döviz kuruna bağlı artan girdi maliyetleri, milli gelirden tarıma ve çiftçiye verilen desteğin devede pire düzeyinde kalması ve ticari yolsuzluklar... Biri de TR gelişmekle olan ülke demiş, hiç güleceğimiz yoktu. |
sebebi nüfus. 85 milyonluk ülkenin üretimi 10 milyonluk belçikayla aynı. belçikada üretilen 10 elmayı 10 kişi yerken senin ülkende üretilen 10 elmayı 85 kişi yiyo bundan dolayı elemek için alanlar azalana kadar zam yapıp duruyolar |
gelişmiş ülkeden kastın; almanya ülkesi sanırım. bizim mutfak masrafı 800-900 euro arası. asgari ücretli olsak maaşın %60'ı idi. normal bir işte 2000 euro alsak maaşın %40'ı %50'si idi. bitti o ucuz dünya dönemi. amerika enflasyon çıkarıyor. siz de biz de uyucaz işte . |
Türkiye bir üretim ülkesi değil. Hiçbir zaman da olmadı. Toprakalrı öyle aman aman bereketli de değil bu da uydurma. Toplam buğday üretimi nüfus devasa arttığı halde 80liyılalrdan bile düşük. Hayvancılık zaten başlı başına bitik. Bir de sokak köpeklerine paylaştırıyoruz eti. Mesele budur. Çiftçi hayvancı desteklenmeli. |
Üretim tüketimden az. İnsanlar beleşciliğe alışmış. Adam şehirde çöplükte kirada oturup asgari ücretle çalışmayı tercih ediyor. Kimse köye gidip milyonluk arazilerde tarım yapmak istemiyor.. Kimseyi suçlamıyorum ben de olsam gitmem. Bugün ortalama 50 bin lira aylık maaşı düzeyini köye gitsem yatarak kazanırım. Aylık değil tabi, yıllık üretimden. Bir hesap yaptım bizim atıl arazide net kar 800 bini rahat bulur. Aya bölsen ortalama maaş ortaya çıkar. Bizim şehirli ergenlerin şu klaik ezberine ayar oluyorum. Köylü desteklenmeli. Kendine şu soruyu niye soran yok. Madem gelecek tarımda hayvancılıkta sen niye çoluk çocuğuna bu geleceği dayatmıyorsun. Tarım dışı alanda bir küçük bir gelecek görsen oraya bodoslama dalıyorsun da buraya niye dalmıyorsun. Bu ikiyüzlülükle söylenen tarım desteklenmeli nutuklarını kimse iplemez. Bana 1 milyon versen ben gitmem, tıpkı senin gitmediğin gibi. Zaten tarım destekleniyor. Dünyada tarıma çok yüksek destek var, ama tarıma yönelen yine çok az. Dışardan gazel okumakla olmuyor. Elini taşın altına bi koy da gör hanyayı konyayı. Konya ovasında bir yerden başla. Kravat takıp saçını jöleleyerek, makyaj yap ve saç uzatarak mini etek giyerek masa başında beleşçilikle olmuyor bu işler.. gel bakalım şu er meydanına |
varolan üretim de geri gidiyo, ileri gitmesi gerekirken. tarımda reform yok. bizim İzmir mesela dünyada en çok üzüm üretilen ova idi. şimdi bakmadım ama bu durum değişmiş olabilir çünkü şuanki köyde gözümle gördüğüm 25 sene öncesine göre kesinlikle daha düşük. ilerleme yok ama gözle görülür gerileme var. |
Alüvyon ovaları bereketli. Diğer yerler genç toprak. 60 70 milyon yaşında falan. Amerika Avrupa gibi milyar yıllık geçmişi yok. Amerika Avrupa gibi eski kıtalar milyar yıl boyunca yağmurla yıkanıp elementler homojen dağıldı, toprak tuzundan arındı. Biz ise Tuzunu hala atamamış topraklara sahibiz (70 milyon yıl kadar önce Anadolu okyanus tabanı imiş) |
Hocam İç Anadolu'nun Niğde'sinde bile kiraz gibi bir meyve yetişiyor, daha ne kadar bereketli olacak, yapma lütfen. ![]() < Resime gitmek için tıklayın > |
Küçük oluyor işte tonaj basmıyor kanadadaki gibi. 60 70 metre ağaçlar oluyor nasıl büyüyor o kadar sanıyorsun. Bide tuz gölü var mesela, yağışlarla topraktan aldığı tuzu hala o göle götürüp orada biriktiriyor. Bu işlemin milyar yıl sürmesi lazım. Anadoluda 60 70 milyon yıldır var bu sadece. İyice düşün bak, milyar yıl boyunca yıkanması diyorum. Yani pasifik okyanusunun anadolunun üzerine 50 kere dökülüp yıkadığını düşün. Ama yağmur olarak tabiki. Birde okyanuslar bu yüzden tuzlu dur buda sana bonus bilgi olsun ![]() |
Ah gençler ah, 90'lı yılların ortalarında DİE (şimdiki TÜİK hani içine edilen TÜİK) adam gibi rakam açıklardı. O zamanlar da ciddi enflasyon vardı. %150'leri görmüştü. Merak eden için: https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_enflasyon O zamanlar da her şeye zam gelirdi ama maaşlarımız ezilmeyecek şekilde artırılır, alım gücümüz düşmezdi. Bir de kamuda TASARRUF denilen mekanizma işletilir, partizan kesimlere paralar akıtılmazdı. Şimdiki durumlar ortada. Kamuya kene gibi yapışmış mahallenin gençleri 3 kuruş için burada ona buna hakaret edip ekran görüntülerini ağababalarına gönderiyorlar. Sonra da "Bu fiyatlar neden yüksek, gıda neden böyle" |
Neden mesela bir insan maaşının %60-70 ni gıdaya vermek zorunda ? Gelişmiş ülkelerde bu oran sadece %20-30 iken
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tarafsiz Goz -- 20 Kasım 2023; 0:48:18 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >