Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
77
Cevap
1712
Tıklama
4
Öne Çıkarma
Cevap: Pek ısınamadığınız filozoflar (4. sayfa)
N
4 yıl
Yüzbaşı

Yok herhalde.
Aklıma gelmiyor şuan



< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >


Bu mesajda bahsedilenler: @Zodion
L
4 yıl
Yarbay

Niçe hala okuyorum onun dışında bu ikisi kadar ilgilendiğim Spinoza vardı onla da ilgiliyim hala. Kanta ilgimi ciddi ölçüde kaybettim bu ikisinde sorun yok şu an :D Bunlarla bağlantılı olarak Deleuze okuycam biraz. Ulus Baker okudum daha yeni o da Deleuze'ün Türkiye şubesi sayılabilir Onun dışında senle konuştuğumuz zamanlardan beri Doğu felsefesi -Çin ve Hint- falan okudum biraz ama ona da ilgim bir tık azaldı şu aralar, yine de okuyorum. Tao'yla ilgiliyim baya falan filan. Bunlar dışında belirgin bir yönelim yok şimdilik ama belirgin olmayan pek çok yönelim mevcut


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Zodion
Z
4 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: LePortaBim

Niçe hala okuyorum onun dışında bu ikisi kadar ilgilendiğim Spinoza vardı onla da ilgiliyim hala. Kanta ilgimi ciddi ölçüde kaybettim bu ikisinde sorun yok şu an :D Bunlarla bağlantılı olarak Deleuze okuycam biraz. Ulus Baker okudum daha yeni o da Deleuze'ün Türkiye şubesi sayılabilir Onun dışında senle konuştuğumuz zamanlardan beri Doğu felsefesi -Çin ve Hint- falan okudum biraz ama ona da ilgim bir tık azaldı şu aralar, yine de okuyorum. Tao'yla ilgiliyim baya falan filan. Bunlar dışında belirgin bir yönelim yok şimdilik ama belirgin olmayan pek çok yönelim mevcut
Spinoza iyidir,candır.Ciddi doğu medeniyeti okuması yapmadım henüz.Felsefeden biraz uzaklaştım.Ama düzelecek tüm bunlar''Kanta ilgimi ciddi ölçüde kaybettim''Bruh


Bu mesaja 1 cevap geldi.
L
4 yıl
Yarbay

Ben de uzaklaştım biraz ama şimdi geri dönüyorum gibi. Gerçi eskisi kadar yoğunlaşamam artık sanırım çünkü diğer disiplinler de felsefe kadar önemli bence yani bunu daha iyi anladım.Bruh niye dedin o meme'i çok görsem de hala anlamını tam bilmiyorum


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Zodion
Z
4 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: LePortaBim

Ben de uzaklaştım biraz ama şimdi geri dönüyorum gibi. Gerçi eskisi kadar yoğunlaşamam artık sanırım çünkü diğer disiplinler de felsefe kadar önemli bence yani bunu daha iyi anladım.Bruh niye dedin o meme'i çok görsem de hala anlamını tam bilmiyorum
Doğru yolda ilerlediğinin işareti.Felsefede derinleştikçe diğer disiplinlerin kapısı açılır daha doğrusu felsefe onu talep eder.Tıpkı önceden matematikçi olup felsefe yönelen husselr örneğindeki gibi.Gerçi bu iki durum birbirinden çok farklı Çünkü kanta ihanet ettin :(https://knowyourmeme.com/memes/bruh





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 30 Eylül 2020; 0:8:22 >

N
4 yıl
Moderatör

quote:

Orijinalden alıntı: LePortaBim

Teşekkürler zahmet ettin. Şimdi düşündüm de Nietzsche'nin filolog zamanlarından başlayıp yazdığı nerdeyse sonuncu kitap Ecce Homo'ya kadar Herakleitos'dan hiç vazgeçmemiş olması herhalde anlamlı. Yani genel olarak haklısın sanıyorum.Zerdüşt iddiası ilginçmiş onu daha önce görmemiştim. Tabii ki kanıtlaması zor bir iddia ve aynı şekilde reddetmesi de bu yüzden. Ama doğrudan Zerdüşt Herakleitos'un modeli olarak Nietzsche'nin bilinçli kurguladığı bir karakter olmasa bile dolaylı etkisi mutlaka vardır, o dolaylı etkiyi Nietzsche'nin kendisi de hissetmemiş olabilir.
Nietzsche için bir de tamamen delirmeden önce kendisine mektupta Dionysos dedirtecek kadar ehemmiyet taşıyan Dionysosçu - Apolloncu karşıtlığı da önemli bir yere sahip daha doğrusu Nietzsche bu karşıtlığı çok kabaca ifade edersek Dionysos'u yaşamsal güçlerle ve doğanın kudretiyle özdeşleştirip Apollon'u yaşam düşmanı ahlâksal, hoşnutsuz, sağaltıcı ve muhafazakâr bir yapıyla bağdaştırarak kendisi icat ediyor. Eğer Nietzsche Herakleitos'a kendisinin bu konseptsel karşıtlığı çerçevesinde olumsuz davransaydı mesela ben burada yaptığım Nietzsche Herakleitos ilişkisi savunusunu yapamazdım. Dionysosçuluğa en hoyrat vurguları yaptığı zaman da Herakleitos'un kendisine en yakın olduğunu ve belki de tanrısal olma (?) yarışında bir tek ondan şüphe duyduğunu beyan ediyor. Nietzsche Herakleitos konusunda mesela Dionysosçuluk konusunda olduğundan çok daha tutarlı. İşin ilginci, aslında ilginç de olmayıp muhtemelen Nietzsche'nin nihilistik addettiği modern hedonizm karşıtlığıyla bağlantılı olarak, Nietzsche Dionysosçu kutlama ve orjilere çatan Herakleitos'a katılırcasına Herakleitos'a ayrılmış ders notlarında Baküsçülüğe zararlı ve müphem der. Dahası gerek MÖ.6 yüzyılda Efesli Herakleitos'un gerekse de MÖ 2.yüzyılda Roma senatosunun Baküsçülüğe karşı tavrı ahlâki durmaktadır. Roma devleti kendi sosyal düzeninin ve religio'sunun (aile düzenini ve ahlak yapısını kollayan tanrılardan onay almaya dayalı resmi anayurt inancının) bekası için kaygı taşıyorken Herakleitos ise kendi varlık kuramı ve ahlak felsefesi çerçevesinde "ıslak-sulu-akılsız" algıladığı Baküsçülere çatmaktadır. Nietzsche'nin mimariyle ve müzikle karakterize ettiği Apolloncu moral öğeyi yermesi ama bir yandan hayran olduğu Herakleitos'u "en iyi şekilde ancak mermer bir yapının dinginliği yanında kendinden geçtiği sırada veyahut bir kahin gibi konuşurken tasavvur edilebilir" şeklinde anlatması kahinlerin baş tanrısı ve Pythia'nın ilhamcısının Apollon olduğunu düşününce bir tezat yaratıyor. Nietzsche ya bu tutarsızlıklarından komple habersizdi ya da daha iyi ihtimalle bu tutarsızlıkları bir noktada çok üstün gördüğü için, yine bu çerçevede ilgi çekici ve eleştiriye açık oldukları için bunları takmıyordu. Esas hakikati dile getirirken ahret bir detayın küçümsenmesi ve görmezden gelinmesi Nietzsche'ye göre çok filozofça ve aristokratik bir davranış olacaktır. Tabii bu tamamen benim yorumlamama giriyor. Nietzsche ne denli aykırı ve orijinal bir düşünür olursa olsun, ergence bir felsefenin parçası olmaya da oldukça müsait. Forumda daha önce bir arkadaşın da dediği gibi, herkes çok terbiyeli ya da uslu-yetişkin olacak değil ya.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 30 Eylül 2020; 10:46:18 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

Z
4 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

Heidegger always going to electrical room since his nihilist manner that has.And never ever report even if he see dead body.Cuz heidegger says discourse i.e senseitivy about current circumference is bad and remaining silent is virtueHeidegger is kinda sus@Ted Mosby One player called deleuze always goes with bunch of crewmate.He find meaning in jointing every and each person have already aliveNobody sus himMeanwhile kant has been hitted the emergency button-A player:What-Kant:I have already finished all my task.Pls do your task so we can build kingdom of ends-And kant added:İmpostors goals signifier of their moral code of being gargabe.They are just hypothetical kids





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 30 Eylül 2020; 11:38:17 >
Bu mesaja 2 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Ted Mosby
T
4 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: Zodion

Heidegger always going to electrical room since his nihilist manner that has.And never ever report even if he see dead body.Cuz heidegger says discourse i.e senseitivy about current circumference is bad and remaining silent is virtueHeidegger is kinda sus@Ted Mosby One player called deleuze always goes with bunch of crewmate.He find meaning in jointing every and each person have already aliveNobody sus himMeanwhile kant has been hitted the emergency button-A player:What-Kant:I have already finished all my task.Pls do your task so we can build kingdom of ends-And kant added:İmpostors goals signifier of their moral code of being gargabe.They are just hypothetical kids
Meanwhile; Ted Kaczynski keeps murdering whole crew, sabotaging electrics 7/24 and he stays away from other people. Yet, nobody suspects him.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ted Mosby -- 30 Eylül 2020; 12:9:8 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
Z
4 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: Ted Mosby

Meanwhile; Ted Kaczynski keeps murdering whole crew, sabotaging electrics 7/24 and he stays away from other people. Yet, nobody suspects him.

Alıntıları Göster
You have forgetten mentioned about 9 vs 1 impAnother game/Polus mapHallacı mansur has been joinedAt emergency meeting he submitted that is imp while actually not.Cuz he believes could grasp meaning of enlightenment via burn out





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 30 Eylül 2020; 11:59:12 >

N
4 yıl
Moderatör

quote:

Orijinalden alıntı: Zodion

Heidegger always going to electrical room since his nihilist manner that has.And never ever report even if he see dead body.Cuz heidegger says discourse i.e senseitivy about current circumference is bad and remaining silent is virtueHeidegger is kinda sus@Ted Mosby One player called deleuze always goes with bunch of crewmate.He find meaning in jointing every and each person have already aliveNobody sus himMeanwhile kant has been hitted the emergency button-A player:What-Kant:I have already finished all my task.Pls do your task so we can build kingdom of ends-And kant added:İmpostors goals signifier of their moral code of being gargabe.They are just hypothetical kids
Sevgili Zodion İngilizce gramerin kafasını gözünü yarmışsın. İngilizce şu an elinde can verdi; hele başlangıçta tenseler (future are / is going to + verb kalıbını mı yoksa are / is + verb + ing present continuous tense mi kullanıyorsun?) birbirine girmiş, iki tense'in de gramer yapısında bulunan to be'nin üçüncü tekil şahıs formu is ortada yok ve ayrıca inevitable future denebilecek söz ettiğim future kalıbını kullandıysan görünürde bir verb de yok. Is / are going to kendi başına bir verb değil, bir verb ile supply etmen lazım. Ayrıca the / a gibi artikellere de başvurmalısın. "That has" yerine "has that" demelisin, word sıralaman yanlış ve "that has" çok farklı bir anlama çıkıyor. That has ile zaten cümlen eksik ortada ifadenin devamı yok. His nihilist manner neyin sahibi - possessor'u? Havada kalmış bir iyelik var. Even if'i the first conditional if kalıbında kullanmaya çalışmışsın ama gramerini yanlış kurmuşsun. Noun (isim) olan silence yerine adjective (sıfat) formu silent'ı kullanıp hata yapmışsın. Şöyle düşün, sessizlik erdemdir dersin sessiz erdemdir demezsin. Üçüncü tekil şahıs present simple kullanımında gramer hataların var "he sees" ve "he finds" olacak. "One player called" demek yerine "One player that called" demen çok daha anlamlı olur yine buna rağmen dediklerin tam anlaşılmıyor ve gramer sorunlarından ve bazı kelimeleri - kalıpları alışılmışın dışında kullanımından ötürü bir şeye benzemiyor. Yine de belli ki kısmen bir İngilizce kulağın, İngilizceye maruz kalmışlığın var (exposure is crucial when you are learning a language); sana tavsiyem eğer oturup tek başına İngilizce gramer ve kalıp bilgisi çalışmak (practice) fazla zor veya karmaşık geliyorsa düzgün bir kursa yazılıp onun da yardımıyla birazcık pratik yaparak İngilizce gramerini geliştirebilirsin. Yaptığıma gramer Nazizmi deme çünkü bunlar basit hatalar değil.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 30 Eylül 2020; 12:58:5 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
Z
4 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: Nat Alianovna

Sevgili Zodion İngilizce gramerin kafasını gözünü yarmışsın. İngilizce şu an elinde can verdi; hele başlangıçta tenseler (future are / is going to + verb kalıbını mı yoksa are / is + verb + ing present continuous tense mi kullanıyorsun?) birbirine girmiş, iki tense'in de gramer yapısında bulunan to be'nin üçüncü tekil şahıs formu is ortada yok ve ayrıca inevitable future denebilecek söz ettiğim future kalıbını kullandıysan görünürde bir verb de yok. Is / are going to kendi başına bir verb değil, bir verb ile supply etmen lazım. Ayrıca the / a gibi artikellere de başvurmalısın. "That has" yerine "has that" demelisin, word sıralaman yanlış ve "that has" çok farklı bir anlama çıkıyor. That has ile zaten cümlen eksik ortada ifadenin devamı yok. His nihilist manner neyin sahibi - possessor'u? Havada kalmış bir iyelik var. Even if'i the first conditional if kalıbında kullanmaya çalışmışsın ama gramerini yanlış kurmuşsun. Noun (isim) olan silence yerine adjective (sıfat) formu silent'ı kullanıp hata yapmışsın. Şöyle düşün, sessizlik erdemdir dersin sessiz erdemdir demezsin. Üçüncü tekil şahıs present simple kullanımında gramer hataların var "he sees" ve "he finds" olacak. "One player called" demek yerine "One player that called" demen çok daha anlamlı olur yine buna rağmen dediklerin tam anlaşılmıyor ve gramer sorunlarından ve bazı kelimeleri - kalıpları alışılmışın dışında kullanımından ötürü bir şeye benzemiyor. Yine de belli ki kısmen bir İngilizce kulağın, İngilizceye maruz kalmışlığın var (exposure is crucial when you are learning a language); sana tavsiyem eğer oturup tek başına İngilizce gramer ve kalıp bilgisi çalışmak (practice) fazla zor veya karmaşık geliyorsa düzgün bir kursa yazılıp onun da yardımıyla birazcık pratik yaparak İngilizce gramerini geliştirebilirsin. Yaptığıma gramer Nazizmi deme çünkü bunlar basit hatalar değil.

Alıntıları Göster
Teşekkürler tenkitlerin için.Sokak ingilizcesinde(sokak ingilizcesine meraklı değilim zaten) sorun olmayacak şeyler belki bir çoğu lakin doğrusunu öğrenmek her daim evladır.Writingimin kötü olduğunu biliyorum zatenGoing to konusunda kafamda direkt tense olmadan kodladım farkında olmadan(çünkü going to go lu durumlarda direkt going to denmesi kafamı karıştırdı) goes to doğru olan.Basit ve dikkatsizlğim yüzünden edindiğim hata.E dolayısıyla be yardımcı fiili de kaçmış oldu.Dediğim gibi çok temel bir hata(Diğer cümlede neden goes diyip bunda demediğimi ben bile bilmiyorum)Articleları bilerek kullanmıyorum.Hangi durumda kullanılıp kullanılmayacağı kafama tam oturmadı.Bunun hakkında okuduğum kitapta çok detaya girilmişti elbetteOrada ki that has relavite clause.Gerek yoktu galiba since he has nihilist manner denebilir basitçeİflerde past tense kullanılır doğru.Never ever var ya orada tereddüt ettim.Oysa iflerde present time olsa dahi past kullanılabilirSilent.Basit ve dikkatsizce bir hata.Cambridge sözlükten yardım alıp isim olan versiyonunu bulmalıydım.Mesela signifier kelimesini buna dikkat ederek yerleştirdimThat daha doğal duruyor evet.Diğerleri kadar ciddi bir hata olmasa daMim yapmak için ingilizce felsefe sözlüğüne hatta spesifik filozofun hangi kavram için hangi kelimeye bakarsam eğer doğal tabiri bulmam akşamı bulurdu.O nedenden ötürü kulağa en doğal gelenleri geçtim.Bu eleştirin biraz nitpick olmuş kanımca.Anahtar kavramlara dediğinden uyguladım amaçlar krallığının ingilizcesinin kingdom of ends olduğunu bilmiyordum meselaGrammer çalışmasının üzerinden bir yıl geçmesinin ve reading abanmanın acı sonuçlarıPeki diğer yazıda tespit edebildiğin bir hata var mı ? Söylersen sevinirimEdit:Orada ki if third conditional.And never ever report even if he will see dead body.Hiç oturmadı değil mi ? Yapmam gerekeni hemen söyleyeyim.And hasnt been never ever reported even if he saw dead body olacaktı.Tenseleri batırmamdan dolayı senin bile kafan karışmış





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 30 Eylül 2020; 16:23:10 >

D
4 yıl
Yarbay

N
4 yıl
Moderatör

quote:

Edit:Orada ki if third conditional.And never ever report even if he will see dead body.Hiç oturmadı değil mi ? Yapmam gerekeni hemen söyleyeyim.And hasnt been never ever reported even if he saw dead body olacaktı.Tenseleri batırmamdan dolayı senin bile kafan karışmış


Heidegger will never ever report even if he sees a dead body (dead body yerine corpse daha uygun ve şık bir alternatif) diyebilirsin, first conditionlarla farazi bir durumu anlatabilirsin. Tamam yine sentence absürd duruyor ama en azından gramer ve anlam olarak doğru. Third conditionlar geçmişte yaşanmış ama başka türlü olabilecek durumları aktarıyor Heidegger geçmişte böyle bir yaşadı mı ki bir de Heidegger ever would have never reported even if he had seen a corpse olacak ki bu Heidegger'ın sanki bir ceset görmemiş olduğu için haber verdiği yoksa bir ceset görmüş olsaydı bile bu hayatta asla ama asla hiçbir şekilde haber vermemiş olacağı anlamını veriyor. Yani third condition ile çıkan anlam tam olarak: Heidegger bir ceset görmüş olsaydı bile, asla ama asla haber vermezdi [ama görmemiş olduğu için haber verdi / vermişti]. Artık gerçekleşmesi imkansız alternatif bir geçmişten söz ediyorsun. Bu sebeple gerçekleşmesi mümkün farazi durumları anlatan first ve second conditionlar yazdığın absürd ifadeye daha uygun, Heidegger would never ever report even if he saw a (aynı zamanda a article'ını artık daha rahat kullanabiliriz zira artık geçmişteki belirli bir olaydan - belirli bedenlerden söz etmiyoruz) corpse yani Heidegger bir ceset görseydi bile hiçbir şekilde haber vermezdi ya da Heidegger will never ever report if he sees a corpse yani Heidegger bir ceset görürse bile asla ama asla haber vermeyecek. Peki hangisi daha uygun, muhtemelen the second condition (if + past tense sentence + sentence with would + first form verb, Heidegger would never ever report even if he saw a corpse - Heidegger bir ceset görseydi bile hiçbir şekilde haber vermezdi ). Eğer "and" bağlacı ile daha önceki cümledeki Heidegger öznesiyle even if cümleni zaten alışılmışın dışında ve kuraldışı bağlamasaydın cümlende özneler eksik kalacaktı ve tamamen anlaşılmaz olacaktı. İngilizcede kurallı cümlelerde pronoun ya da noun kullanmak zorundasın, çünkü İngilizcede şahıs çekimleri başka türlü sağlanamaz. He or Heidegger would never ever report demelisin, yalnızca would report ya da report'da şahsı ya da özneyi belli eden hiçbir şey bulunmuyor. Bunun tek istisnası present simple'da üçüncü tekil şahsa çekimlemede verb'ün "s" takısı alması, to be verb'ünün birinci tekil ve üçüncü tekil şahıslarda belirli özel formlara sahip olması "am" veya "is" gibi. Reports veya is deyince bunun üçüncü tekil şahsa ait olduğunu anlıyorsun ama pek tabii yalnızca reports veya is diyemezsin böyle bir şey yok. Yalnızca "go" diyemezsin "I go" ya da "he goes" demelisin tabii imperative (emir) modunda komut olarak "Go!" ya da "Report!' deme istisnası haricinde. Diğer mesajında görünürde eksik veya gramatik olarak yanlış kullanılan bir iki kalıpla beraber article ve verb eksiklerin bulunuyor ama onları biraz zorlayıp sen bulabilirsin. "Believes could" nedir mesela ya da "while actually not" değil "while is actually not" olacak. "At emergency meeting" yerine "in an emergency meeting'i" kullanman çok daha iyi yani acil bir (o "bir'i" karşılamak için "an" artikelini kullanmalısın yoksa İngilizce olarak kulağı inanılmaz tırmalıyor; Türçedeki gibi cümle içinde dümdüz acil toplantıda yazamazsın) toplantıda faaliyette bulunma durumu sözkonusu bunu "at" değil, "in" preposition'ı karşılıyor. "Via burn out" yerine "via burning out". Gördüklerim bunlar, atladığım yerler için affola.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Zodion
S
4 yıl
Çavuş

Selamlar. Ben mahalledeki yeni çocuğum:) Çocuğum dediğime bakmayın epeyce yaşım var, Tıpçıyım, sözelim pek iyi olmadı eskiden beri. Daha çok uğraştığım şey psikoloji. Freud, Jung, Kohut çok okuduğum şeyler. Ama felsefeyi de amatörce okuyorum epey bir zamandır. Bu arada forumda fazla kimseyi takip edemedim ama Nat Alianovna ve Zoldion’dan faydalanacağımı hissettim. Nat’ın bu kadar seri, uzun ve yanlışsız yazmasına şaşırdım. Çok yetkin bir dilleri, üslupları var, konularına fazlasıyla hakimler ve nazikler. Kimi yazılarını word dosyasına kaydedip sonradan okumak üzere sakladım. Konu itibarı ile pek ısınamadığım filozof başlarda Nietzsche idi. Sokratesi çok sevdim. Aristodan faydalandım. Ama Marx ve Foucault beni derinlemesine etkiledi. Zıt kutuplarda olabilirler ama düşüncelerinin derinliğine bakan bir okuyucu olarak kendi görüşlerime katabileceğim çok şeyler oldu. Heideggeri anlamaya çalıştım, bir kısmını anladım özellikle varoluşçu terapiye katkılarının olduğu minvalde. Husserl’de bir gariplik sezdim anlamak için epey uğraştım ama Husserl’den çok onun fikirlerini alıp ileri götüren Sartre’ye takılı kaldım. Dönüp bakınca Sartre kişisel hayatımı epeyce etkiledi sanırım. En sevilmeyen düşünürlerden birisi olduğunu biliyorum, kimse onu ciddiye almıyor. Ama bence çok sevimli:) Aslında John Lennon ve Neil Young’ı da ben düşünür gibi görüyorum. Wittgenstein okudum ve beğendim, birkaç sırrını bana açtı gibi geldi. Pek de ısınamadığım filozof yok galiba. Birisi bir gün bir sözü bir yazısı ile çıkageliyor, beğeniyor, üzerinde düşünüyorum. Felsefelerinin anafikrini anlamaya çalışıyorum, yukardan bir bakış açısı ile bütün manzarayı görebileceğim bir yere çıkmaya çalışıyorum. Bunu yapmadan  önce bütün coğrafyayı karınca misali dolaşıp yer yüzü şekillerini tanımak aslında daha sıhhatli. Ama o denli zaman ve imkanım yok, eğitimim de o yönde değil. Ben de kolaya kaçmaya bakıyorum. Çeşit iyidir, bir markete gittiğinizde sebze reyonunda yalnızca patates ve kabak görmek istemezsiniz. Renk ararsınız. Canlı kırmızılar, kahverengi ve morlar, sarı tonlular vb. Sulu, yumuşak, katı ve sert olanlar :)  Birkaç filozof hakkında konu açıp konuşabilir miyiz merak ediyorum. Benim için eğitici olabilir. Ben de bir şeyler katabilirim belki. Herkese selam sevgiler…


Bu mesaja 1 cevap geldi.
Z
4 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: Nat Alianovna

quote:

Edit:Orada ki if third conditional.And never ever report even if he will see dead body.Hiç oturmadı değil mi ? Yapmam gerekeni hemen söyleyeyim.And hasnt been never ever reported even if he saw dead body olacaktı.Tenseleri batırmamdan dolayı senin bile kafan karışmış


Heidegger will never ever report even if he sees a dead body (dead body yerine corpse daha uygun ve şık bir alternatif) diyebilirsin, first conditionlarla farazi bir durumu anlatabilirsin. Tamam yine sentence absürd duruyor ama en azından gramer ve anlam olarak doğru. Third conditionlar geçmişte yaşanmış ama başka türlü olabilecek durumları aktarıyor Heidegger geçmişte böyle bir yaşadı mı ki bir de Heidegger ever would have never reported even if he had seen a corpse olacak ki bu Heidegger'ın sanki bir ceset görmemiş olduğu için haber verdiği yoksa bir ceset görmüş olsaydı bile bu hayatta asla ama asla hiçbir şekilde haber vermemiş olacağı anlamını veriyor. Yani third condition ile çıkan anlam tam olarak: Heidegger bir ceset görmüş olsaydı bile, asla ama asla haber vermezdi [ama görmemiş olduğu için haber verdi / vermişti]. Artık gerçekleşmesi imkansız alternatif bir geçmişten söz ediyorsun. Bu sebeple gerçekleşmesi mümkün farazi durumları anlatan first ve second conditionlar yazdığın absürd ifadeye daha uygun, Heidegger would never ever report even if he saw a (aynı zamanda a article'ını artık daha rahat kullanabiliriz zira artık geçmişteki belirli bir olaydan - belirli bedenlerden söz etmiyoruz) corpse yani Heidegger bir ceset görseydi bile hiçbir şekilde haber vermezdi ya da Heidegger will never ever report if he sees a corpse yani Heidegger bir ceset görürse bile asla ama asla haber vermeyecek. Peki hangisi daha uygun, muhtemelen the second condition (if + past tense sentence + sentence with would + first form verb, Heidegger would never ever report even if he saw a corpse - Heidegger bir ceset görseydi bile hiçbir şekilde haber vermezdi ). Eğer "and" bağlacı ile daha önceki cümledeki Heidegger öznesiyle even if cümleni zaten alışılmışın dışında ve kuraldışı bağlamasaydın cümlende özneler eksik kalacaktı ve tamamen anlaşılmaz olacaktı. İngilizcede kurallı cümlelerde pronoun ya da noun kullanmak zorundasın, çünkü İngilizcede şahıs çekimleri başka türlü sağlanamaz. He or Heidegger would never ever report demelisin, yalnızca would report ya da report'da şahsı ya da özneyi belli eden hiçbir şey bulunmuyor. Bunun tek istisnası present simple'da üçüncü tekil şahsa çekimlemede verb'ün "s" takısı alması, to be verb'ünün birinci tekil ve üçüncü tekil şahıslarda belirli özel formlara sahip olması "am" veya "is" gibi. Reports veya is deyince bunun üçüncü tekil şahsa ait olduğunu anlıyorsun ama pek tabii yalnızca reports veya is diyemezsin böyle bir şey yok. Yalnızca "go" diyemezsin "I go" ya da "he goes" demelisin tabii imperative (emir) modunda komut olarak "Go!" ya da "Report!' deme istisnası haricinde. Diğer mesajında görünürde eksik veya gramatik olarak yanlış kullanılan bir iki kalıpla beraber article ve verb eksiklerin bulunuyor ama onları biraz zorlayıp sen bulabilirsin. "Believes could" nedir mesela ya da "while actually not" değil "while is actually not" olacak. "At emergency meeting" yerine "in an emergency meeting'i" kullanman çok daha iyi yani acil bir (o "bir'i" karşılamak için "an" artikelini kullanmalısın yoksa İngilizce olarak kulağı inanılmaz tırmalıyor; Türçedeki gibi cümle içinde dümdüz acil toplantıda yazamazsın) toplantıda faaliyette bulunma durumu sözkonusu bunu "at" değil, "in" preposition'ı karşılıyor. "Via burn out" yerine "via burning out". Gördüklerim bunlar, atladığım yerler için affola.
Öncelikle emeklerin için tekrar teşekkürlerİf konusunda haklısın.Uygun bir yapıda kullanmak gerekiyor.Ve cümle kulağıma genelarize edilebilirmiş gibi geliyorPronoun konusuna gelecek olursak metinlerde aynı cümlenin birden fazla kullanımı rahatsız ettiği için sadece object öznesini bıraktım.Ama bunda da haklısın.Çünkü anlambilim ve sentaks bahsettiğim şekilde çalışmaz.Benim perspektifimden doğru gibi kabul edilen şematikler ortak doğru olmayabilir.İmge dünyası farklıdır ziraBelieves could dikkatsizliğim.Modal verbler her zaman mid positionda olmalıdırAmong us oyununda emergency meeting acil durum anında toplanıp konuşulan yeri ifade ettiğinden(ya da bana göre geldiğinden) at prepositionun uygun olduğunu düşündüm.Ama acil durum sürecinde yapılan konuşma olarak alınırsa in kullanılabilirDoğru anladıysam ing aynı zamanda state,yani durum belirteci.Run man demek yerine running man denir mesela.Koşma durumunu içinde olduğundan



K
4 yıl
Binbaşı

Karl Marx. Bizim 1.60 Almanı delirten de o, ondan sonra niye Hacı Şakir yaptın oluyor.



Z
4 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: Sailor64

Selamlar. Ben mahalledeki yeni çocuğum:) Çocuğum dediğime bakmayın epeyce yaşım var, Tıpçıyım, sözelim pek iyi olmadı eskiden beri. Daha çok uğraştığım şey psikoloji. Freud, Jung, Kohut çok okuduğum şeyler. Ama felsefeyi de amatörce okuyorum epey bir zamandır. Bu arada forumda fazla kimseyi takip edemedim ama Nat Alianovna ve Zoldion’dan faydalanacağımı hissettim. Nat’ın bu kadar seri, uzun ve yanlışsız yazmasına şaşırdım. Çok yetkin bir dilleri, üslupları var, konularına fazlasıyla hakimler ve nazikler. Kimi yazılarını word dosyasına kaydedip sonradan okumak üzere sakladım. Konu itibarı ile pek ısınamadığım filozof başlarda Nietzsche idi. Sokratesi çok sevdim. Aristodan faydalandım. Ama Marx ve Foucault beni derinlemesine etkiledi. Zıt kutuplarda olabilirler ama düşüncelerinin derinliğine bakan bir okuyucu olarak kendi görüşlerime katabileceğim çok şeyler oldu. Heideggeri anlamaya çalıştım, bir kısmını anladım özellikle varoluşçu terapiye katkılarının olduğu minvalde. Husserl’de bir gariplik sezdim anlamak için epey uğraştım ama Husserl’den çok onun fikirlerini alıp ileri götüren Sartre’ye takılı kaldım. Dönüp bakınca Sartre kişisel hayatımı epeyce etkiledi sanırım. En sevilmeyen düşünürlerden birisi olduğunu biliyorum, kimse onu ciddiye almıyor. Ama bence çok sevimli:) Aslında John Lennon ve Neil Young’ı da ben düşünür gibi görüyorum. Wittgenstein okudum ve beğendim, birkaç sırrını bana açtı gibi geldi. Pek de ısınamadığım filozof yok galiba. Birisi bir gün bir sözü bir yazısı ile çıkageliyor, beğeniyor, üzerinde düşünüyorum. Felsefelerinin anafikrini anlamaya çalışıyorum, yukardan bir bakış açısı ile bütün manzarayı görebileceğim bir yere çıkmaya çalışıyorum. Bunu yapmadan  önce bütün coğrafyayı karınca misali dolaşıp yer yüzü şekillerini tanımak aslında daha sıhhatli. Ama o denli zaman ve imkanım yok, eğitimim de o yönde değil. Ben de kolaya kaçmaya bakıyorum. Çeşit iyidir, bir markete gittiğinizde sebze reyonunda yalnızca patates ve kabak görmek istemezsiniz. Renk ararsınız. Canlı kırmızılar, kahverengi ve morlar, sarı tonlular vb. Sulu, yumuşak, katı ve sert olanlar :)  Birkaç filozof hakkında konu açıp konuşabilir miyiz merak ediyorum. Benim için eğitici olabilir. Ben de bir şeyler katabilirim belki. Herkese selam sevgiler…
Fuko markın negatifi zaten.Gerçek anlamda felsefeyle ilgilenmene sevindim.Felsefe sadece yararlı değil,kırılma anı ''doğru yola'' ulaşmak için yürütülmek zorunda olunan süreç.Şeylerin incelenmesi aklınıza gelmeyecek alanları ve sapakları bile içine alabilir.Bu sapakların kendi içinde düğümlenmemesi meselesi de dair.Bu anlamda felsefe tarihinin yanlış ve ''modernist'' anlamda yorumlandığını düşünüyorum.Sadece ilerleme yok.Zizekian bir ilerleme varAyrıca felsefeyi yorulma ya da kategorilerin eksik toplamı olarak tanımlamayı severim.İstersen detaya inebilirim





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 2 Ekim 2020; 12:53:7 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
4 yıl
Çavuş

quote:

Orijinalden alıntı: Zodion

Fuko markın negatifi zaten.Gerçek anlamda felsefeyle ilgilenmene sevindim.Felsefe sadece yararlı değil,kırılma anı ''doğru yola'' ulaşmak için yürütülmek zorunda olunan süreç.Şeylerin incelenmesi aklınıza gelmeyecek alanları ve sapakları bile içine alabilir.Bu sapakların kendi içinde düğümlenmemesi meselesi de dair.Bu anlamda felsefe tarihinin yanlış ve ''modernist'' anlamda yorumlandığını düşünüyorum.Sadece ilerleme yok.Zizekian bir ilerleme varAyrıca felsefeyi yorulma ya da kategorilerin eksik toplamı olarak tanımlamayı severim.İstersen detaya inebilirim

Alıntıları Göster
Evet, düşüncelerini daha ayrıntılı olarak okumak isterim zamanın varsa...



DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.