Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
23
Cevap
1758
Tıklama
1
Öne Çıkarma
MEHDÎ ALEYHİSSELAM -ZUHURU ÇOK YAKIN-
L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

Ehli sünnet vel cemaat itikadı ışığında; sahih kaynaklar, islam alimlerinin görüşleri ve günümüzde yaşanan olaylar çerçevesinde bir konu. Sizlerdende yardım bekliyorum konuya çünkü her gün yeni gelişmeler yaşanıyor dünyada. Kıyamet alametlerinin sadece büyükleri kaldı gerçekleşmeyen. Bu kadar yakınken sizinde bilgilenmenizi istedim. Çünkü mehdî a.s zuhur ettiğinde birçok insan kendisine düşman olacak ve deccalin yanında yer alacak. Tehlike büyük, zaman dar. Hep birlikte bilgilenmemiz gerekiyor. ALLAH C.C ümmeti Muhammed’in yardımcısı olsun. Bizi bize bırakmasın. Amin.

Bismillahirrahmanirrahim

Öncelikle islam alimlerinin videolarıyla konuya giriş yapalım. İzlemenizi tavsiye ederim. Çünkü konuyu tek bir başlıkta değil, bilgi çok olduğu için güncelleyerek devam ettirmek istiyorum. Şunuda özellikle vurgulamak isterim Hadis-i Şerif var mehdî a.s ben mehdiyim demeyecek. Zaten şemaili şerifide belli. Yani sahte olup olmadığını anlamak kolay. Ben mehdiyim diyen değildir. Hepsi detaylı eklenecek konuya. Başlıyoruz…



https://www.youtube.com/watch?v=iwXdPmE0uLU


https://www.youtube.com/watch?v=07qpA4SbssY

@HeraldOfDİSASTER
@kabus2224





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi laptopal99 -- 2 Ekim 2022; 22:43:8 >

L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

İlk video aczmenditv yazdığına bakmayın onlar kesmişler videoyu uzun versiyonu şudur videonun

https://www.youtube.com/watch?v=gV93WgPK8ms



L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

Seyyid Abdülkâdir Geylânî -kuddise sırruh-


"Bu saf ve temiz kul, Allah tarafından seçilmiş, sevilmiş ve Hakka cezbedilmiştir.


İlâhî hikmetlerin çözüldüğü kapıya yalnız bu insan yetişmiştir.


Hidayet yolları buna açıktır.


İstidat bunda çok büyüktür ve bütün sırları anlamak kabiliyeti vardır.


Bunda bilgi sonsuz, hikmet ölçüsüzdür.


Bu zât, Allah yolunda bir şâhtır.


Kulları, Hakk yola çağırır, kötülükleri onlara o gösterir.


Kıyamet günü şefaatçidir.


Dünyada temizdir.


Allah indinde her şeyi makbul ve merguptur.


Doğrudur, doğruluğu tasdiklidir.


Resul ve nebilerin vekilidir, işte peygamberler bunu vekil etmişlerdir.


İşte son had buraya kadardır. İnsanoğlunun son durağı bu makama varır. Buradan öte peygamberlik başlar.


Sana bu insan lâzım, bunu ara, bulunca muhalefet etme, sözlerine darılma, uzak kalmaktan hoşlanma.


Onu sev ve sözlerine bağlan, her nereye varsan böyle birini ara ve zihninde onu gezdir.


Şunu bil ki: O ne söylerse selâmet ondadır. Helâk, bataklık başkadadır."



L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

İmâm-ı Rabbânî -kuddise sırruh- Hazretleri buyururlar ki:


"Aynel-yakin ve Hakkal-yakin babında ne diyebilirim ki? Onu söylesem bile, kim anlar ve kim idrak eder? Zira bu türlü marifetler, velâyet kapsamı dışındadır. Zira velâyet erbâbı, bunları idrakten aciz durumdadırlar; tıpkı zâhir ulemâsı gibi. Onu kavramaktan yana kusurludurlar.


Bu ilimler, nübüvvet nurlarının kandilinden alınmıştır. Onun sahibine salât, selâm ve tahiyyet, ikinci binin yenilenmesi ile buna tazelik ve canlılık hâsıl olmuştur; bütün güzelliği ile, zuhura gelmiştir.


Bu ilimlerin ve marifetin sahibi, bu binin müceddididir. Ki bu, ona bakanlara gizli bir mânâ değildir. Bilhassa, zâta, sıfata ve ef'ale dair ilim ve marifetinde...


O ilim ve marifet; haller, vecidler, tecelliyat ve zuhurat libasına girmiştir. Bu dikkat sonunda, elbette bileceklerdir ki, bu marifet ve ilimler, ulemânın ilimleri, evliyanın da marifeti ötesindedir. Hatta, onların ilimleri, bu ilimlere nisbetle kabuk kalır. Bu marifet dahi, o kabuğun özüdür.


Hidayet eden Sübhan Allah'tır.


Bilesin ki,


Her yüz sene başında bir müceddid gelip geçti. Ne var ki, yüz senelerin başında gelen müceddid ile, bin senenin başında gelen müceddid bir değildir. Bunların arasındaki fark, bin ile yüz arasındaki fark gibidir. Hatta daha da fazla...


Müceddid o zâttır ki: O müddet içinde ümmete her ne gibi feyz varidatı gelirse onun vasıtası ile gelir. İsterse o vaktin kutupları, evtadı, ebdali ve nücebası bulunsun.


Bir şiir:


"Allah'a ne zorluğu olur;


Âlemi bir şahsa doldurur."


Selâm hidayete tabi olup Mütabaat-ı Mustafa'yı bırakmayanlara. Ona ve âline üstün salâtlar ve selâmlar... Keza, enbiya ve resullerden, mukarreb meleklerden ve salih kullardan kardeşlerinin hemen hepsine." (317. Mektup)


"Nice uzun asırlar ve çok uzun zamanlar geçtikten sonra böyle bir cevher dünyaya gelir." (260. Mektup)


"Kararmış olan âlem onun zuhur nuruyla aydınlanır. Onun hidayet ve irşat nurları bütün âleme yayılır." (260. Mektup)



L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

Videoyu izlemek için tıklayınız

Bazı hocalar küçük kıyamet alametlerinden sadece taş yağmasının kaldığını söylüyor. Bu haberi es geçmiş olabilirler.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi laptopal99 -- 3 Ekim 2022; 9:54:58 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

Topkapı sarayındaki kutsal emanetler.
Mehdî a.s zuhur ettiğinde bazı şehirlerde duracak biat alacak Konya’ya uğrayacak örneğin İstanbulda ise topkapı sarayına gelecek kutsal emanetleri alacak. Kerametle bütün emanetler ilk gün ki haline dönecek ve Mehdi a.s peygamber efendimizin s.a.v kılıcını kuşanacak tekbir getirecek Allahuekber sonra cümbüşü izleyin. İnşAllah.


< Resime gitmek için tıklayın >
< Resime gitmek için tıklayın >
< Resime gitmek için tıklayın >





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi laptopal99 -- 3 Ekim 2022; 10:31:49 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

Videoyu izlemek için tıklayınız

Konya’ya uğrayacak Mehdi a.s Selam olsun Konya'ya. Hazır mısın Konya?





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi laptopal99 -- 3 Ekim 2022; 11:2:30 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

G
2 yıl
Binbaşı

bu duruma yönelik bir hadis bilmiyorum ben şu anda şu kitaplara bakıyorum elimdeki ve internetten kaynaklara bakıyorum



< Resime gitmek için tıklayın >


< Resime gitmek için tıklayın >


-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------




bu konu hakkında benim kitaplarda okuduğum hadis olrak geçen derleme tam anlamıyla şu videoda





https://www.youtube.com/watch?v=RGohVPbdyvU

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------





bahsedilen olayla ilgili olarak ilk olarak bence savaş öncesi Muhammed a.s. ın hadislerinde bahsedilen öncesi olaylar incelenmeli takip altına alınmalı




Bu mesajda bahsedilenler: @laptopal99
G
2 yıl
Binbaşı

RIYAZUS SALİHİN


-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


< Resime gitmek için tıklayın >


Bu mesaja 2 cevap geldi.
L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

Deccal, kıyametin büyük alâmetlerinden olup mü’minlerin başına gelecek en büyük imtihandır.

Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Mekke ile Medine dışında, deccâlin ayak basmadığı bir yer kalmaz. Mekke ile Medine’nin bütün yollarında saf tutmuş melekler bu iki şehri korur. Deccâl kumlu, çorak bir yere iner. Ardından Medine üç defa sarsılır; Allah Teâlâ orada bulunan kâfir ve münafıkları dışarı çıkarır.” (Müslim, Fiten, 123. Krş. Buhârî, Fedâilü’l-Medîne, 9, 26, 27, Tevhîd 31; İbn-i Mâce, Fiten, 33)



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

Resûlullah (s.a.v):

“Hz. Âdem’in yaratıldığı zamandan kıyametin kopacağı ana kadar deccâlden daha büyük bir fitne yoktur” buyurmuşlardır. (Müslim, Fiten 126. Ayrıca bkz. Ahmed, IV, 19-21)



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

< Resime gitmek için tıklayın >

Mehdi arapça yazılışı.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

< Resime gitmek için tıklayın >


Deccâl

Yalancı, hilekâr, hakkı bâtıla, iyiyi kötüye karıştıran kimse mânâsına gelen “Deccâl” hakkında Kur’ân-ı Kerîm’de bir bilgi bulunmamaktadır. Deccâl’in âhir zamanda ortaya çıkacağı, Allah Teâlâ’nın kendisine verdiği birtakım imkân ve kâbiliyetlerle hârikulâde hünerler sergileyeceği ve böylece bazı insanları saptıracak bir yalancı ve sahtekâr olduğunu ise hadîs-i şerîflerden öğrenmekteyiz.

Nevvâs ibn-i Sem’ân -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

Bir sabah Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz Deccâl’den uzun uzun bahsetti. Sonunda yorulup sesini alçalttı. Sonra tekrar yüksek sesle konuştu. Biz O’nun anlatışına bakarak Deccâl’in Medîne civârındaki hurmalıklara gelip dayandığını zannettik. Tekrar yanına gittiğimiz zaman üzüntümüzü anlayıp:

“–Hayrola, bu ne hâl?” buyurdular.

Biz de:

“–Yâ Rasûlâllah! Sabahleyin Deccâl’den bahsettiniz. Kâh alçak sesle kâh yüksek sesle konuştuğunuz için, biz onun hurmalıklara gelip dayandığını sandık.” dedik.

Bunun üzerine şöyle buyurdular:

“–Sizin adınıza Deccâl’den başka şeylerden daha çok korkuyorum. Şayet Deccâl, ben aranızdayken çıkarsa, onun oyununu bozar, delillerini çürütürüm. Eğer ben aranızdan ayrıldıktan sonra çıkarsa, artık herkes kendini ona karşı savunup korumalıdır. Zaten Allah Teâlâ mü’minleri onun kötülüklerinden koruyacaktır.

Deccâl; kıvırcık saçlı, patlak gözlü, (câhiliye devrinde ölen) Abdüluzzâ bin Katan’a benzeyen bir gençtir. Sizden onu gören, Kehf Sûresi’nin baş (ve son) tarafından onar âyet okusun.

O, Şam ile Irak arasındaki bir yerden çıkacak. Sağa-sola, her yana kötülüğünü yayacaktır. Ey Allâh’ın kulları, îmânınızı koruyup direnin!”

“–Yâ Rasûlâllah! Deccâl’in yeryüzünde kalma süresi ne kadardır?” diye sorduk. Şöyle buyurdular:

“–Kırk gündür. Bir günü bir yıl kadar, bir başka günü bir ay kadar, bir diğer günü de bir hafta kadardır; geri kalan günleri ise sizin bildiğiniz günler gibidir.”

Biz yine:

“–Yâ Rasûlâllah! Bir yıl kadar olan günde, kılacağımız bir günlük namaz kâfî gelecek mi?” dedik.

“–Hayır, siz namaz vakitlerini ona göre takdir ve hesap ediniz!” buyurdular.

Biz bu defa:

“–Yâ Rasûlâllah! Onun yeryüzündeki sürati ne kadardır?” diye sorduk. Şöyle buyurdular:

“–Rüzgârın sürüklediği bulut gibi insanların yanından geçer. İlâh olduğunu söyleyerek insanların kendisine îman etmelerini ister, onlar da îman ederler. Göğe yağmur yağdırmasını emreder, yağmur yağar. Yere bitki bitirmesini emreder, otlar, çayırlar biter. İnsanların otlatmaya gönderdikleri hayvanları daha gösterişli, semiz ve sütleri daha bol olarak döner.

Daha sonra başka insanların yanına giderek onları kendine inanmaya davet eder. Fakat onlar kendisine inanmayıp teklifini geri çevirirler. Deccâl de yanlarından ayrılıp gider. Lâkin sabahleyin suları çekilip çayır ve çimenleri kurur, hayvanları da helâk olur.

Deccâl, bir ören yerine uğrayıp; «Definelerini ortaya çıkar!» der. O harâbedeki defineler, arı beyinin peşinden giden arılar gibi Deccâl’in arkasından gider.

Sonra Deccâl, babayiğit bir genci yanına çağırıp onu kılıcıyla ikiye biçer; vücudunun her parçası bir yana düşer. Ardından ona seslenir. Delikanlı gülümseyen bir çehreyle ona doğru gelir.

Deccâl böyle işler yaparken, Allah Teâlâ, Mesîh bin Meryem -aleyhisselâm-’ı gönderir.

Mesîh, boyanmış iki elbise içinde, ellerini iki meleğin kanatları üzerine koyarak Dımaşk’ın doğusundaki Akminare’nin yanına iner. Mesîh, parıldayan yüzüyle başını yere eğince saçlarından terler damlar, başını kaldırınca inci gibi nûrânî damlalar dökülür. Onun nefesini koklayan kâfir derhâl ölür. Nefesi, baktığı yere ânında ulaşır.

Mesîh, Deccâl’in peşine düşer, onu (Kudüs yakınındaki) Bâbülüd’de yakalayıp öldürür. Sonra Îsâ -aleyhisselâm-, Allah Teâlâ’nın kendilerini Deccâl’in şerrinden koruduğu birtakım insanların yanına gelir, onların yüzlerini okşayarak Deccâl fitnesinin sona erdiğini söyler ve kendilerine Cennet’teki yüksek derecelerini haber verir…” (Müslim, Fiten, 110)[23]

***

Şüphesiz Deccâl fitnesi, insanoğlunun yeryüzünde göreceği en büyük fitnedir. Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Hazret-i Âdem’in yaratıldığı zamandan kıyâmetin kopacağı âna kadar Deccâl’den daha büyük bir fitne yoktur.” buyurmuşlardır. (Müslim, Fiten 126)[24]

Bu sebeple bütün peygamberler ümmetlerine bu fitneden söz etmiş ve onları îkaz buyurmuşlardır.[25] Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de Deccâl’in fitnesinden Allâh’a sığınmış, dolayısıyla bizim de ondan Cenâb-ı Hakk’a sığınmamızı tavsiye etmiştir.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, büyük Deccâl’den önce “ümmetinden otuz kadar yalancı Deccâl” çıkacağını, bunların kendilerini peygamber olarak tanıtıp “Ben Allâh’ın elçisiyim” diyeceklerini haber vermiştir.[26] Gerçekten de tarih boyunca, anlatılan cinsten nice yalancılar çıkmış, Allah Teâlâ onların hepsini kahreylemiştir. Büyük Deccâl de şüphesiz aynı âkıbete uğrayacak, rezil ve zelil olacaktır.

***

Rib’î bin Hırâş şöyle anlatır:

Ebû Mes’ûd el-Ensârî -radıyallâhu anh- ile birlikte Huzeyfe ibn-i Yemân’ın yanına gittim. Ebû Mes’ûd ona:

“–Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’den Deccâl hakkında duyduklarını söyleyebilir misin!” dedi. Huzeyfe -radıyallâhu anh- da şunları söyledi:

“Deccâl, yanında bir su ve bir de ateş olduğu hâlde ortaya çıkacak. Bazılarının onun yanında gördüğü su, gerçekte su olmayıp yakıcı ateştir. Bazılarının onun yanında gördüğü ateş de gerçekte ateş olmayıp, soğuk ve tatlı bir sudur. Sizden Deccâl’e kim yetişirse, ateş olarak gördüğü tarafta bulunsun. Zira o, tatlı, içimi güzel bir sudur.” (Buhârî, Enbiyâ 50, Fiten 26; Müslim, Fiten 105, 108)

Sahîh-i Müslim’de geçen bir rivâyete göre Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Ben Deccâl’in yanında ne bulunduğunu iyi bilirim. Onun beraberinde iki nehir vardır. Biri beyaz su gibi görünür, diğeri yanan ateş gibi. Bir kimse Deccâl’e yetişirse, ateş şeklinde gördüğü nehre gelip gözünü yumsun. Sonra başını eğerek ondan içsin. Çünkü o soğuk sudur.” buyurmuştur.

Daha başka rivâyetlerde, “Deccâl’in yanında Cennet ve Cehennem’e benzer iki şey bulunduğu, onun Cennet dediği şeyin ateş, yani Cehennem olduğu” da belirtilmektedir. (Bkz. Müslim, Fiten, 109)

Nemrûd’un dağ gibi ateşini İbrahim -aleyhisselâm-’a gül bahçesi yapan Allah Teâlâ, Deccâl’e kanmayan, onun oyununa gelmeyen îmanlı kişilere bu sahtekârın sözde ateşini, tatlı ve serin bir su yapacaktır. Onun ateşi, mü’minlere hiçbir zarar veremeyecektir.

Muhtemelen Deccâl, insanları sağlam bir imtihandan geçirmesi, gerçek mü’minle öyle olmayanı birbirinden ayırması için, kendisine büyük imkânlar verilmiş büyük bir fitnecidir. Mü’minler Deccâl’i yalanlamalı; yanındaki ateş gibi, Cehennem gibi görünen şeyden korkmamalıdır. Zira o, aslında ateş değil rahmettir; Cehennem değil, Cennet’tir.[27]

***

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Mekke ile Medîne dışında, Deccâl’in ayak basmadığı bir yer kalmaz. Mekke ile Medîne’nin bütün yollarında saf tutmuş melekler bu iki şehri korur. Deccâl; kumlu, çorak bir yere iner. Ardından Medîne üç defa sarsılır; Allah Teâlâ orada bulunan kâfir ve münâfıkları dışarı çıkarır.” (Müslim, Fiten, 123)[28]

Deccâl’in yeryüzünde Mekke ile Medîne dışındaki bütün yerleşim bölgelerini dolaşacağını, dolayısıyla herkesin onunla çetin bir imtihana tâbî tutulacağını bu hadîs-i şerîf açıkça beyan etmektedir. Allah Teâlâ iki harem bölgesini, yani Mekke-i Mükerreme ile Medîne-i Münevvere’yi ve dolayısıyla orayı terk etmeyen samimî müslümanları Deccâl’den koruyacaktır.

***

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“İsfahan yahudîlerinden taylasanlı yetmiş bin kişi Deccâl’in ardından gider.” (Müslim, Fiten, 124)

Deccâl’e inanan ve ona değer verenler arasında yahudîler en önde yer alacaklardır. Deccâl, yeryüzünün her yerini dolaşacağı gibi, İsfahan’a da gidecektir. İsfahan yahudîlerinden taylasanlı yetmiş bin kişi ona arka çıkacaktır.

***

Bir gün Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, içinde Ümmü Şerîk’in de bulunduğu bir mecliste Deccâl’den söz ederek;

“İnsanlar Deccâl’den kaçıp dağlara sığınırlar.” buyurmuşlardı. Yiğit İslâm mücâhidlerinin Deccâl karşısında tutunamayıp kaçmaları Ümmü Şerîk’i hem üzmüş hem de meraklandırmıştı. Bu sebeple:

“–Yâ Rasûlâllah! O gün Araplar nerede olacak?” diye sordu.

Allâh’ın Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Onlar o gün pek azdır.” buyurmak sûretiyle Deccâl’in karşısında duramayacaklarını, onun şerrinden ve fitnesinden kaçıp kurtulmaya çalışacaklarını ifâde ettiler. (Müslim, Fiten, 125)[29]

***

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Yedi şey gelmeden evvel, sâlih ameller işlemekte acele ediniz! Yoksa siz gerçekten;

(İbadeti, helâl ve haram hudutlarını) unutturan fakirlik,
Azdıran zenginlik,
(Her şeyi) bozup perişan eden hastalık,
Aklı ve idrâki zaafa uğratarak saçma-sapan konuşturan ihtiyarlık,
Ansızın geliveren ölüm,
Gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi Deccâl ve,
Kıyâmetten başka bir şey mi beklediğinizi sanıyorsunuz?
Kıyâmet ise, belâsı en müthiş ve en acı olandır.” (Tirmizî, Zühd, 3/2306)

***

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle anlatmışlardır:

“Deccâl ortaya çıkınca, mü’minlerden biri onun bulunduğu tarafa doğru gider. Deccâl’in silâhlı adamları onun önüne çıkarak:

«–Nereye gitmek istiyorsun?» diye sorarlar.

«–Şu ortaya çıkan adamın yanına!» der.

Deccâlin adamları:

«–Sen bizim Rabbimize inanmıyor musun?» diye sorarlar.

O da:

«–Bizim Rabbimiz’in gizli bir yanı yok ki O’nu bırakıp başkasına inanalım.» der.

Deccâl’in bazı adamları:

«–Öldürün şunu!» derler.

Bir kısmı ise:

«–Tanrınız, haberi olmadan bir kimseyi öldürmeyi yasaklamadı mı!» derler ve o mü’mini Deccâl’in yanına götürürler. O mü’min Deccâl’i görünce diğer mü’minlere:

«–Ey mü’minler! Bu adam Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in kendisinden bahsettiği Deccâl’dir!» diye seslenir.

O zaman Deccâl adamlarına:

«–Bunu iyice bir dövün!» der.

Onu dövmek üzere tutarlar. Deccâl tekrar:

«–Yakalayın şunu, yarın kafasını!» der.

Sırtına ve karnına vurarak onu dayaktan geçirirler. Bu defa Deccâl:

«–Bana îmân etmiyor musun?» diye sorar.

O mü’min:

«–Sen yalancı Mesîh’sin» der.[30]

Deccâl’in emri üzerine onu testereyle baştan aşağı ikiye biçerler. Deccâl o zâtın ikiye bölünen cesedinin arasından yürüyüp geçtikten sonra ona:

«–Ayağa kalk!» der. O da doğrulup kalkar.

Deccâl tekrar:

«–Bana îmân ediyor musun?» diye sorar. O ise:

«–Senin hakkındaki kanaatim iyice pekişti.» dedikten sonra halka dönerek:

«–Ey insanlar! O benden sonra artık kimseyi öldürüp diriltemez!» der.

Deccâl onu kesmek için yakalar. Fakat Allah Teâlâ o mü’minin boynundan köprücük kemiğine kadar olan kısmı bakır hâline dönüştürür. Bu sebeple Deccâl ona bir şey yapamaz. Bunun üzerine Deccâl onu ellerinden ve ayaklarından tutup fırlatır. Halk onu Cehennem’e attığını zanneder. Hâlbuki o Cennet’e atılmıştır.”

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, sözlerini şöyle tamamladılar:

“İşte bu mü’min, Âlemlerin Rabbi’ne göre insanların en büyük şehîdidir.” (Müslim, Fiten, 113)[31]

Deccâl’in mâhiyetini, onun hile ve düzenbazlıklarını çok iyi bilen bu mü’minin, Hızır -aleyhisselâm- olduğunu söyleyenler olmuştur.

Deccâl’in silâhlı adamlarının yanında Deccâl’e meydan okuyan bu şuurlu mü’minin; “Bizim Rabbimiz’in gizli bir yanı yok ki O’nu bırakıp başkasına inanalım!” demesi, mü’minlerin Cenâb-ı Hakk’ı bütün sıfatlarıyla tanıdıklarını, O’nun varlığından, birliğinden ve kudretinden aslâ şüphe etmediklerini, O’nun kusursuz ve mükemmel olduğuna îman ettiklerini ifâde içindir.

Bu durum, fitneler ve mânevî tehlikeler karşısında gönüllerin “mârifetullâh” ile feyizlenmesinin ne kadar mühim olduğunu ortaya koymaktadır. Îman ve irfânıyla Deccâl’in karşısında yiğitçe dik duran o mü’minin hâli, âhir zaman fitneleri ve kıyâmet alâmetlerine dâir Kur’ân ve Sünnet bilgisinin bir mü’mine ne kadar faydalı ve lüzumlu olduğunu da açıkça ortaya koymaktadır.

Bu hadîs-i şerîf, Deccâl belâsının ortaya çıktıktan bir müddet sonra tamamen biteceğini göstermektedir. Dolayısıyla bu fitneyle imtihan edilecek mü’minlerin vazifesi; îmanlarına daha sıkı sarılarak aslâ gevşememek ve korkuya kapılmadan Deccâl’e karşı îman cesaretiyle direnmektir.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi laptopal99 -- 11 Ekim 2022; 14:49:8 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >


Bu mesajda bahsedilenler: @HeraldOfDİSASTER
L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

Deccâl’in Vasıfları
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Bütün peygamberler, ümmetlerini yalancı ve kör Deccâl’in tehlikesine karşı uyarmışlardır. Şunu bilin ki, onun bir gözü kördür; ama sizin azîz ve celîl olan Rabbiniz tek gözlü değildir.

Deccâl’in iki gözünün arasına kâfir (ke-fe-re) diye yazılmıştır.” (Buhârî, Fiten 26, Tevhîd 17; Müslim, Fiten 101, 102)[32]

“…Onun bu gözü, üzüm salkımından dışarı fırlamış üzüm tanesi gibidir.” (Buhârî, Fiten 26, Tevhîd 17; Müslim, Îmân, 274)[33]

Bu ve benzeri hadîs-i şerîflerde bildirildiği üzere Deccâl’in bazı vasıflarını şöyle hulâsa edebiliriz:

* Deccâl’in iki gözü de sakattır. Sağ gözü, üzüm salkımından dışarı fırlamış üzüm tanesi gibi patlaktır. Sol gözü ise tamamen siliktir, ışığı sönmüştür, görmez.

Deccâl’in mü’minler tarafından rahatlıkla görülebilecek, tanınabilecek ve hatırlanabilecek vasıflara sahip olarak yaratılması, Cenâb-ı Hakk’ın müstesnâ bir lûtfudur. Fakat o çetin imtihanla karşılaştığında bu ilâhî lûtfun gereğini yerine getirebilmek, sarsılmaz bir îmâna sahip olan samimî mü’minlerin kârıdır.

* Deccâl’in iki gözünün arasına, onun yalancılığını göstermek üzere, “kâfir” veya “ke-fe-re” diye yazılmıştır. Her mü’min, Arapça okumayı bilmese bile, kalbine doğacak bir ilham ile bu yazıyı anlayıp sezecektir. İlâhî rahmetten nasîbi olmayanlar ise okuma bilseler dahî bu yazıyı göremeyeceklerdir.

* Deccâl’in yanında, kendilerini imtihan ettiği kişilere mükâfat ve cezâ olarak vereceği Cennet ve Cehennem’e benzeyen bir şey vardır. Fakat o yalancının Cennet dediği şey aslında Cehennem’dir. Yani Deccâl’in Cennet dediği yere giren kimse, ona inanmış, oyununa kanmış olduğu için görünüşte Cennet’e, fakat gerçekte Cehennem’e girmiş olacaktır. Ona karşı çıktığı için Deccâl’in Cehennem’ine atılan kimse de aslında Cennet’e girmeyi hak etmiş olacaktır.

* Deccâl’in saçı kıvırcık olup yaşı da oldukça gençtir.

* İri cüsseli, fakat kısa boyludur.[34]

* Deccâl doğu tarafından, muhtemelen Horasan veya İsfahan’dan yahut Şam ile Irak arasında bir yerden çıkacaktır.[35]

* Allah Teâlâ, Mekke ile Medîne’yi meleklerle koruyacağı için Deccâl bu iki mübârek beldeye giremeyecektir.

* Deccâl, kendisinden önce çıkacak olan otuz kadar yalancı deccâl gibi önce; “Ben Allâh’ın elçisiyim.” diyecek,[36] sonra da ilâh olduğunu söyleyecektir.

* Deccâl, zuhûr ettiği zamanda yaşayanlar için ağır bir “îman imtihanı” olacağından, ona, yağmur yağdırma, yeşillikleri kurutma, yer altından defineleri çıkarma gibi büyük imkânlar verilecektir. Deccâl’e verilen bu fevkalâde güçler, îmânı zayıf kimseler için büyük bir tehlike teşkil edecektir.

* Deccâl, yahudî asıllı biri olduğu için,[37] kendisine en çok ilgi gösterip destek verecek olanlar da yahudîler olacaktır.

* Deccâl sadece bir kişiyi testereyle kesip ikiye biçecek, sonra onu diriltecek, buna rağmen o mü’min kendisinin bir yalancı ve Deccâl olduğunu yüzüne haykıracak, bu hâdiseden sonra da Deccâl artık kimseyi öldürüp diriltemeyecektir.

* Deccâl’i Hazret-i Îsâ -aleyhisselâm- öldürecek ve bu büyük fitneye son verecektir.

Deccâl’den Korunmak İçin
Deccâl fitnesinden Cenâb-ı Hakk’a sığınmak, Peygamber Efendimiz’in ümmetine yaptığı mühim bir tavsiyedir. Nitekim, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

“Biriniz teşehhüdü bitirdikten sonra şu duâyı okuyarak dört şeyden Allâh’a sığınsın:

“Allâh’ım! Cehennem azâbından, kabir azâbından, hayatın ve ölümün iptilâlarından ve Deccâl fitnesinin şerrinden Sana sığınırım!” (Müslim, Mesâcid, 128)

***

Ayrıca Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz;

“Kehf Sûresi’nin baş tarafından on âyet ezberleyen kimse Deccâl’den korunur.” buyurmuştur. (Müslim, Müsâfirîn, 257; Ebû Dâvûd, Melâhim, 14)

Yine kaynaklarda, Kehf Sûresi’nin sonundan on âyet okumanın tavsiye edildiği de kaydedilmektedir. Bu sûrenin baş tarafındaki ilk on âyette Cenâb-ı Hakk’ın zâtını ve sıfatlarını bilmekten söz edilmekte ve O’nun Ashâb-ı Kehf’i zâlim Dakyanus’un şerrinden koruduğu anlatılmaktadır. Muhtemelen bu alâka sebebiyle, Deccâl’i görenlerin, bu sûrenin ilk on âyetini okumaları tavsiye edilmiştir.[38]

***

Hadîs-i şerîfte Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in;

“Sizin adınıza Deccâl’den başka şeylerden daha çok korkuyorum...”[39] buyurmuş olması, esasen îmânı kuvvetli kimseler için Deccâl’in büyük bir tehlike teşkil etmeyeceğine işaret etmektedir.

Şu hâlde Deccâl fitnesinden korunabilmek için takvâ ehli bir müslüman olmak, ilmiyle amel eden ihlâslı âlimler yetiştirmek, Kur’ân ve Sünnet istikâmetinde bir hayat yaşamak lâzımdır. Zira ancak böyle kimseler, Cenâb-ı Hakk’ın lûtuf ve ihsânı ile Deccâl denen hilekârın karşısında yer alacaklar, ona mağlûp olmayacaklar ve neticede Cennet’i hak edeceklerdir.

Şüphesiz ki Deccâl’i tanımanın en şaşmaz ölçüsü “Kitap ve Sünnet”tir. Dînî bir iddia ile ortaya çıkan insanları dâimâ bu iki ölçüyle mîzân etmek gerekir.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in;

“…Eğer Deccâl ben aranızdan ayrıldıktan sonra çıkarsa, artık herkes kendini ona karşı savunup korumalıdır...”[40] buyurması da, her müslümanın dînini iyi bir şekilde öğrenmesi gerektiğini göstermektedir. İslâm’ı iyice öğrenip yaşadıkları takdirde, Deccâl’in büyüğü de küçükleri de müslümanları aldatamayacaktır.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >


Bu mesajda bahsedilenler: @HeraldOfDİSASTER
L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

Bu hadisi şerifi idrak etmeye çalışınız.
Nübüvvet içinizde, Allah’ın dilediği kadar devam eder; sonra dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra, nübüvvet sisteminde bir hilafet olacaktır. Bu da Allah’ın dilediği kadar devam eder; ardından Allah onu da -dilediği zaman- ortadan kaldırır. Sonra ısırıcı bir saltanat olur. O da Allah’ın dilediği kadar devam eder, sonra Allah dilediğinde onu ortadan kaldırır. Daha sonra ceberut bir saltanat/bir krallık/zalim yönetimler başa gelir; o da Allah’ın dilediği kadar devam eder, ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra, nübüvvet sisteminde bir hilafet olur.” buyurdu ve sonra sustu. (bk. Ahmed b. Hanbel, 4/273)

ŞU AN CEBERUT DEVRİNDEYİZ ;)



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

L
2 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

Detaylı bir video olmuş. Hangi dakikada hangi konu var yazılmış videoda.Videoyu izlemek için tıklayınız





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi laptopal99 -- 11 Ekim 2022; 19:13:59 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

P
2 yıl
Yarbay

KUR AN DA YAZMAYAN HİÇ BİR ŞEY DOĞRU DEĞİLDİR.


ONLAR ANCAK İNSANLARIN KENDİ PLANLARIDIR

HADİSLERİN ÇOK AZI DOĞRUDUR..ZAMAN İÇİNDE İNSANLARCA EKLEMELER YAPILMIŞTIR.

HAZRETİ MUHAMMED SİZİ VEDA HUTBESİNDE UYARMIŞTI

SİZLER HALA KUR AN DIŞI ŞEYLERİN PEŞİNDEN GİDİYORSUNUZ...

KİMSE BİLEMEZ...ANCAK ALLAH IN PLANLARI OLACAK.

ALLAH İLHAM VERİR İNSANA ANCAK HİÇ BİR İNSAN NE OLACAĞINI BİLEMEZ.

BAŞKA KİMSE GELMEYECEK...KUR AN SON UYARI.

ALLAH İNSANLARI KENDİ PLANLARINDA BOĞULMALARI İÇİN YALNIZ BIRAKABİLİR.



insan ancak kendi kuyusunu kazar...

sizin islam bilgini dedikleriniz ancak kulaklarına söyleneni biliyor

kimse ne olacağını bilmiyor.

işleyen insanın sonu.

son peygamber geldi son kez anlattı ve gitti


< Resime gitmek için tıklayın >


başka yardım gelmeyecek...

insanlar hızla kendi sonlarına doğru ilerliyor

sıcak....daha sıcak olacak.

depremler daha güçlü vuracak

fesat daha hızlı yayılacak

uyarılmıştınız

doğru yol gösterilmişti

siz de görmezden gelmiştiniz.

sonu görmek zor değil.

ilahi bir yardım gelmezse

o yardım da ancak Allah tan gelir

insandan değil

insan acizdir.

sadece Allah kurtarır sizi...

kimse olacakları bilmiyor

Allahtan başka...

uyanın.


< Resime gitmek için tıklayın >

oyun değil.


Videoyu izlemek için tıklayınız

başka yardımcınız yok.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pspsexer -- 12 Ekim 2022; 0:0:12 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

K
geçen yıl
Yüzbaşı

Tarih, ortadoğu kökenli dinlerde bir çok kez mesih ve mehdi beklentisinde olan insanlar olduğunu yazıyor, hâlâ da yazmaya devam ediyor.

Mehdi inancının kaynağı yahudilik ve oluşumu islam şia kolunda...
Mesih inancının kaynağı zaten yahudilik...

Yahudilerin mesih beklentisinin bir sonucu olarak, İsa ile hristiyanlık, Muhammed ile islam dini ortaya çıktı.
İslam dininde ortaya çıkan mehdi kavramının bir sonucu olarak, Bahailik adında yeni bir dinin daha ortaya çıkmasına neden oldu.



Y
geçen yıl
Yüzbaşı

Kardeş sizi ne düşünürsünüz bilmem biz Nurculara göre Mehdi Bediüzzaman Said-i Nursi hazretleridir





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yotundaşi -- 18 Kasım 2022; 11:46:2 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
K
geçen yıl
Yüzbaşı

Mehdilikle mesihlik arasında ne fark var?

Günümüzün mesihi Hasan Mezarcı nedir sizce?


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Yotundaşi