Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
481
Cevap
59216
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Cevap: Styraporla Mantolamanin Zararlari (6. sayfa)
C
12 yıl
Binbaşı

quote:



Orijinalden alıntı: aktuz

verdiğim linkin amacı, straforun aslında spesifik bir ürün cinsi olmadığı, bir marka olduğu, aslında çeşitlerinin bulunduğu ve bu markanın isminin ülkemizde beyaz, düşük yoğunluklu genellikle ambalaj malzemesi olarak kullanılan ürünle özdeşleştirilmiş olduğudur.

Halk dilinde kime sorsanız strafor diye aynı beyaz ürünü anlar.

Teknik insanlar olarak önce neden bahsettiğimizi, neyi konuştuğumuzu bilip ona göre açıklama yapmayı doğru buldum.

strafordan kastım, halk dilinde olduğu gibi, düşük yoğunluklu olan, beyaz ambalaj malzemesidir.

yarım kalmış binalara giderseniz, tuğla arasındaki straforun* nasıl büzüşmüş olduğunu görürsünüz. Arazide dolaşırken yerde gördüğünüz straforun sıcaklık etkisiyle ne hale geldiğine şahit olmuşsunuzdur. strafor dayanıksız olduğundan tuğlaların arasına döşenir ve en üstlerde kenarlarda sırf kötü işçilikten dolayı bile 10-20 cm boşluklar kalır.. aralarında açıklıklar kalır..

Ben duvarın ısınma problemini çözerim, duvara güneş göstermem derseniz, tabiki strafor* u bina yalıtımında kullanabilirsiniz. aksi halde yukarıda yazdığım dezavantajlarla yüzleşirsiniz.

Bir maddenin doğada çözünemiyor olması, ondan imal edilen mamülün doğal yollarla doğada şekil değiştirmediği, ürünün fiziki yapısının her şartta korunduğu anlamına gelmez.

Polimerlerle ilgili makalelerde doğada çözünmekten kasıt, bakteriler tarafından ayrıştırılıp polimerin doğal başka maddelere ayrılmasıdır.

http://building.dow.com/europe/tr/urunler/styrofoam/hakkinda.htm

strafor*'u icat eden firmanın kullanım önerilerinden en başta yazan madde şu şekildedir.

Genel uygulama bilgileri:
STYROFOAM levhalarının doğrudan ve sürekli olarak temas ettiği yüzey sıcaklığı 75 °C aşma durumunda kullanılması tavsiye edilmez. Yüksek ısılara maruz kalma durumunda, yumuşama ve takibinde geri dönüşü olmayan boyut değişikliği, mekanik mukavemetinde zayıflamalar gözlenir.levhaların yüzeylerinin bozulmaması için doğrudan gelecek güneş ışınlarından korunmalıdır.

Üstelik bu uyarılar 30kg/m3 yoğunluğun üzerinde olan STYROFOAM™ IB-A ürünü içindir ve uygulaması içten duvar olarak belirtilmiştir.

hal böyleyken siz 10 kg/m3 EPP ambalaj malzemesini duvarın içerisine koyarsanız, şeklini korumaz.

Makine mühendisleri odasının yayınlarından "Yalıtım" kitabına bakarsanız ya da diğer
www.pud.org.tr/DC/Dokumanlar/EPS_uygulama_sartnamesi.doc
www.antpor.com/karsilastirma.ppt

gibi kaynaklara bakarsanız " duvar arası bile olsa en az 25 kg/m3 yoğunlukta olması gerektiği, polistren taneli köpük kullanılacaksa hangi gazla şişirildiği, yüzey cidar kalınlığının nasıl olduğu araştırılmalıdır vs.." der.

Düşük yoğunluklu (15kg/m3) altı, polistren taneli köpüğün ( halk dilinde strafor ) yani ambalaj malzemesinin bina yalıtımında kullanılması yanlıştır. kullanışlı değildir, göz boyamadır. binayı sözde bayındırlığın belirlediği yalıtım yönetmeliğine uydurmuş olma çabasıdır. İyi niyetle yapılan-yapılmış bir uygulama değildir.

yüksek yoğunluklu XPS levhalar, EPS levhalar ( genel isimleri bunlarında strafordur ama halk dilinde strafor düşük yoğunluklu beyaz malzemedir) iyi yalıtım malzemeleridir. tabiki yerine uygun seçilmelidir. bunların hiç birisi, mesela bir taş yünü kadar sağlıklı değillerdir. Fakat hepsinin yeri ayrıdır, bütçeler ayrıdır, uygulama yöntemleri zorlukları ayrıdır.






aktuz,

Bu soylediklerinize tabiiki katiliyorum. Fakat ilk soylediklerinizi sorgulamak istedim. Ben daha once soyledigim gibi styropor, styrofoam, EPS, XPS hayrani degilim fakat bu malzemeler kotulenince neden kotulendigini anlamak istiyorum. Eger dendigi gibi kotuyse yapmayalim ama yok oyle degilse insanlarimizi zaten zorla basarilan yalitim konusundan sogutmayalim. Pimapen denen, plastik dogramalar kullanilmaya baslaninca, kotu marangozluk ve malzeme ile yapilip esnedigi icin her tarafindan hava sizdiran tahta pencerelere aliskin milletim, gorevini daha iyi yapan Pimapen pencereler icin "eve nefes aldirmaz, sagliksizdir" diye bir yargi gelistirdi. HAVALANDIRMA olayindan bihaber vatandasimiz simdi ayni yaftayi, bu basliginda sayesinde, Styropor ve dahada kotusu genelde isi yalitimina yapistiracak, ureticiler "nefes alan" insaat malzemeleri pazarlamaya basladi bile.

Uygulama dogru yapilmali. EPS veya XPS veya tas yunu, cam yunu, saman vesaire neyse. Kimseye kirtasiyeden gidip el isi icin kullanilan polistiren kopuk kullansin demiyorum. EPS veya XPS uygulanirken onune arkasina kat kat yapistirma, su tutma, boya, UV dayanim, yangin direnci vs icin degisik malzemeler suruluyor, ekleniyor. Ureticiler tarafindan gunumuz teknolojisi ve ekonomisi cercevesinde oldukca uygulanabilir cozum paketleri sunuluyor.


Verdiginiz dokumanlardada styren kopuklerin dogada kolayca cozunemediginden bahsediyor. Bende sagda solda atik halde hirpalanmis styropor parcalari goruyorum. Bunlar dogada cozundukleri icin degil, surtunme ezilme, kirilma kirlenme gibi etkenlerle bu hale geliyor, gordugunuz duvarlarin yarim birakilmis oldugunu soyluyorsunuz. Bir duvarda, kat kat baska yalitim elemaninin icine saklanmis styropor veya styrofoam asirlar devirmeye aday gorunuyor. Bu kadar katmanin altindaki XPS veya EPS'nin 75 derece sicakliga maruz kalacagini hic zannetmiyorum. Bold fontladiginiz ureticinin uyarisi urunu, saklama kosullarinida icererek verilmis olmali. Zaten bu sicakliktaki yuzeyleri kaplamayin demisler, haklilar tutupta bununla ekmek firini cevresini yalitmaya kalkanlar cikabilir. Verdigim linkte sadece Polistiren degil bundan yapilan kopuklerin dogada yuzlerce yil dayandigi soyleniyordu ben sadece polistiren yazmisim. Alttaki linktede

http://www.ehow.com/how_5104315_set-network-between-linux-windows.html

polistiren kopugun dogada cozunup erimedigi fakat "erode" oldugu soyleniyor. "Erode" olmak mekanik olarak asinmak demek. Bu sizin (benimde)gordugunuz hirpalanmis kopukleri acikliyor olabilir.

En son cumlenizde XPS ve EPS'nin tas yunu kadar saglikli olmadigini soylemissiniz, bunu biraz acarmisiniz ?





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cengizumur -- 16 Kasım 2011; 18:23:51 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
T
12 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: mimaryüksel

Bu formu dikatle okuyan takipcileri saygi ilen selamliyorum.


Öncelikle Stroforu savunan Kilimacilarin ne demek istedigini, bana niye karsilar herkesin anliyacagi dille anlatayim.

Benim savundugum tez:
1- Iskelet betonharme binalarimizda 13,5 cm lik tugla kulanarak malzemeden caliyorlar diyorum. Dogrusu en az 40 cm kalinliginda delikli tugla diyorum.
2-Bu malzeme eksikligi nede ilen isinamiyan binalari yalitmak zorunlulugu doguyor. Cünki yakit cok pahali.
3-Stroforla binanin her tarafini mantoladikmi. Isi , hava geceirmeyen pencerede taktikmi binamiz tam bir bidon gibi nefesi alamiyan, bogulan bir bina olur.
4- Nefes almiyan binada, önce saglik, sonra binada küf,koku, boya ve siva dökülmeleri, gibi daha bir sürü sorunlar cikar.
5- Nefes almiyan bina derisi yanlis insana benzer, nefes almazsa ölüme bile gider. Binadada aynen gecerli. Bu mantolamayi yapanlar gece gündüz nefes almasi icin camlari acik tutmak zorundalar.

Bunlar benim savundugum fikirlerim
Ayrica buna benzer bir sürü önceden yazdigim nedenler var.

Simdi sevgili Kilimaci arkadaslar ne diyor ona bakalim

1- Strafor binanin nefesini kesmez. Bunlar kanitlanamaz.
2- Nefes almasina zaten gerek yok. Duvardan iceriye zaten hava girmez, girsede azdir dikate almaya degmez
3- Mantar oldumu veririz kuru havayi, duvarin nemi gider Nem sorunu biter , sizin binanizda saglikli olur, onlarin kilimasi calistigi sürece.
4- Bina bidon gibi nefes almiyorsa almasin, camlarida acip sicagin kacmasina neden olmiyalim

Gelin biz sizin bidon gibi nefes almiyan binanizi kilma motorlari, sensörler takarak ;nem isi olayinida eleoktronik harika makinalari takalim.
Ne gerek var pahali duvar kalinliklarina gerek yok. Mimar havalandirmadan ne anlar. gelin sizin binaniza motorlari takalim.

Sonuc: Benim söyliyecegim kisacasi su:
Sayin Kilimacilar . Takin arkadaslar Motoru binalara , zaten takan takmis, sizinde hakiniz sizde takin. daha saglikli olur.


selam ve saygilarla

www.mimaryuksel




sv:mimaryüksel size ve fikirlerinize katıldığım yerler var sizinle ayrıştığımız noktalarda var izin verirseniz açıklık getirmek istiyorum...

quote:

- Iskelet betonharme binalarimizda 13,5 cm lik tugla kulanarak malzemeden caliyorlar diyorum. Dogrusu en az 40 cm kalinliginda delikli tugla diyorum.


tuğladan çalıyorlar katılıyorum kalın duvar yapmıyorlar aynı fikirdeyim... ama ne yaparsınız mevzuat böyle yapı tekniği bu şekilde ve bunu sadece müteahhitler değil bayındırlık bakanlığı onaylı hastane vergi daireleri belediye binaları tapu daireleri bütün hepsi bu teknikle yapılıyor mühendisi de onaylıyor denetimciside buraya kadar tamam haklısınız... diyelim...peki bu bina yapımı tekniklerini makine mühendislerimi tasarlıyor tabiiki hayır bunu yapan inşaat mühendisleri ve mimarlar yapıyor tasarımını bunları yapanda denetliyende mimarlar mühendisler

delikli tuğla 13 cm olsa ne olur bütün delikleri neyle tıkamayı ve tecrit oluşturmayı başarıcaksınız 3 tane 13 lük tuğla kullanmış olsanız yaklaşık 40 cm eder ama bu tuğlanın yapısını değiştirmez ki delikler hala orada oldukları yerde duruyorlar sadece tuğlanın arasındaki deliklerin mesafesi uzamış olur.. kendinizle veya inşaat işi ile iştigal eden meslektaşlarınızla çelişmiş olmuyormusunuz....

peki ben 100 metrekare bir evin duvarlarına sizin dediğiniz 13 lük delikli tuğla kullanayım ve bana bu duvarları örmenin maliyeti diyelim işçilik ve malzeme dahil 10.000 lira para harcıyayım..

sizde 3 tane 13 lük tuğla kullanın ve 30.000 lira harcayın..

sonuçta ben bir ev için 3000 liraya evime havalandırma sistemi kurarım 5.000 lirayada da evimi izole ederim 22.000 lirada cebimde kalır..

şu an modern binalara bakıyorum bir çoğu cam cephe giydirme cephe ve kesinlikle hava ile dışardan irtibatı kesilmiş durumda örnek vereyim büyük AVM ler 3000 metrekare 5000 metrekare kapalı alanlar hipermarketler büyük devlet daireleri ve bilimum kapalı alanı büyük merkezler bu şekilde yapılan binaların tamamı olsun bireysel kullanım tabir ettiğimiz evler olsun konutlar olsun izolasyon yapılmak zorunda..

hadi modern binaları geçtim eski mimari yapılara gelelim örnek vereyim camiler 1500 lü yıllardan itibaren yaşamış olan Mimar Sinan ki dönemin ve Dünyanın en büyük mühendis ve mimarlarındandır daha sonra eserlerinde kullandığı havalandırma tekniklerindende bahsedicem

sizin deyiminizle sadece kalın duvarlarla örülmüş fakat havalandırması olmayan iklimlendirme sistemi olmayan binalar düşünemiyorum

quote:

Strafor binanin nefesini kesmez. Bunlar kanitlanamaz.


strafor binanın nefesini kesmez ısı alışverişini keser peki neden izolasyon katmanı arttıkça kalınlaştıkça daha iyi izole şartları elde ediyoruz madem öyle1.cm kalınlıkta kullansak yeterlidir demekki ne kadar kalın izole edersek o kadar ısı geçirmez oluyor binalarımız demekki ince izolasyon yapıldığında ısı geçiriyor kalın yaparsak geçirmiyor...

quote:

Nefes almasina zaten gerek yok. Duvardan iceriye zaten hava girmez, girsede azdir dikate almaya degmez


siz havalandırma sistemi deyince ne anlıyorsunuz bunu çözemedim havalandırma sistemi farklıdır iklimlendirme sistemi farklı biz duvarımızdan hava girmesini neden isteyelimki sonuçta sizin kalın duvar dediğiniz sistemde bir şekilde tecrit yani izole siz bunu kalın duvarla yapıyorsunuz biz izolasyon sıvasıyla


quote:

Mantar oldumu veririz kuru havayi, duvarin nemi gider Nem sorunu biter , sizin binanizda saglikli olur, onlarin kilimasi calistigi sürece.


havalandırma sistemini yanlış tanıyorsunuz kısaca bahsedeyim sistem içerideki kirli ve nemli havayı dışarı atarken aynı zamanda dışarıdan içeriye de taze hava alıyor ve daha öncede bahsettim bunu yaparken havalandırılan mahalde ısı değişimi olmuyor (dışarı atılan sıcak hava içeri alınan soğuk havayı ısıtarak %99verimle çalışıyor)

quote:

Bina bidon gibi nefes almiyorsa almasin, camlarida acip sicagin kacmasina neden olmiyalim


bina iyi tasarlanmış bir havalandırma sistemi ile bidon gibi olmaz profesyonel tasarlanmış yapılarda cam açma gibi bir durum olmaz ve dolayısı ile sıcak havanın kaçması gibi bir durumda olmaz...

eğer görüntü kirliliğinden bahsediyorsanız profesyonelce tasarlanmış bir sisteminiz ve binanız varsa bu havalandırma sistemini çatı katına terasa yada bodruma makine dairesine gizleme şansınız proje aşamasında gizlenir....

size kalsa evimizde klima kullanmıyalım evin orta yerinde bir ateş yakalım evi ısıtalım bacayada gerek yok evin içi toz duman olsun

çamaşır makinesi kullanmayalım bir tane tam otomatik leğen alalım çamaşırlarımızı leğende yıkayalım

hatta evimizin ortasında yaktığımız o ateşte yemeğimizi pişirelim aspiratörede gerek yok

bulaşıklarımızı lavaboda yıkarız ..

ütüye gerek yok yatağın altına koyar sabaha kadar üzerinde uyuruz düzelir

elektrik süpürgesi de nedir ki çalı süpürgesi dururken ne gerek var

banyomu yapıcaz evin orta yerinde yanan ateşin üzerinde ısıtırız suyumuzu kombiye gerek yok kalorifermi oda ne ki ?

saç kurutma makinesine de gerek yok ateşin karşısında kuruturuz saçımızı...

ekmeğimizi ateşin üzerine bi teneke koyar ısıtırız kızartırız ne gerek var ki tost makinesi yada ekmek kızartıcıya

buzdolabınada gerek yok günlük yiyecekler alır aynı gün taze taze tüketiriz artanıda telden dolaplara koyarız eskiler bilir elek gibi önü sineklik kaplı dolaplar...

ışık içinde bence gereksiz gündüz çalışır hava karardığında yatar uyuruz....

vs....vs....vs




MİMAR SİNAN’IN TEKNOLOJİSİ

Sinan’ın Teknolojisi de çok geniş ve muhtevalıdır. Sinan, Şantiye Tekniği, Zemin Mekaniği, Yapı Fiziği, Statik ve Cisimlerin Mukavemeti, Hidrolik Yapılar, Ölçme Tekniği, Malzeme Bilgisi, Köprü Yapımı, Mühendislik Yapıları, Şehircilik, İç Mimarlık ve Mimarlık alanlarında bilgi ve teknoloji birikimi ve üretimi yapmıştır. Bunlar bugün için en az iki fakültenin bütün anabilim dallarını içine alacak genişliktedir.

Özellikle cami inşaasında kullandığı teknolojik bilgiler ise şu şekilde sıralanabilir:

*Zemin Mekaniği alanında

-Yapı yeri ve zeminin seçimi, sağlam zeminin bulunması
-Zeminin takviyesinde kazık kullanılması
-Drenaj ve yeraltı suyunun kontrol altına alınması

*Masif Yapılar alanında

-Temel tekniği
-Dilatasyonsuz yapı yapma tekniği
-Üst yapı tekniği (Duvarlar, kemerler, kubbeler vb.)

*Statik-Mukavemet alanında

-Yapının Stabilitesi
-Yatay kuvvetlerin karşılanması:
+Kontrforlar
+Ağırlık Kuleleri
+Genişletilmiş Kemerler
+Plastırlar
+Gergiler
+Optimum yapı elemanı kalınlığı temin etme, ekonomik kesit sağlama

*Akustik alanında

-Ses yalıtım teknikleri
+Katıklı sıva kullanımı
+Yansımaların yutulduğu bölgeler, küpler
-Ses yansıtma teknikleri
+Mihrabın yapısı
+Yansıtıcı yüzeyler
+Sesin yayılması bakımından mekâna uygun biçim ve boyutlarının verilmesi

*Isıtma ve Havalandırma Tekniği alanında

-Kirli havanın ve kandil islerinin atılması
-İslerin toplanması (Süleymaniye Camiinde olduğu gibi)

-Solunum ve buharlaşma yoluyla oluşan nemin atılması
-Isı kayıplarının azaltılması

*Aydınlatma Tekniği alanında

-Gündüz aydınlatması
+Mekanda yeterli ışık düzeyi sağlanması
+Güneş kontrolü
+Pencere kepenkleri ile ışık, ısı ve ses kontrolu
+Vitraylı pencereler
+Alçı pencereler
+Yan revaklar
+Kıble Cephesi revakı (Selimiye Camiinde)
+Kubbelerin aydınlatılması
+Yeterli sayıda pencere yapılması
+Kubbe pencerelerine niş yapılması
-Gece aydınlatması
+Kandiller
+Mumlar

Mimar Sinan'ın eserleri yabancılar tarafından incelenip, bugünün japonya ve avrupasında da benimsenerek kendi ülkelerinde uygulayıp bu gibi alanlarda en üst seviyeye geliyorlar.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
D
12 yıl
Binbaşı

Öncelikle ben yazımı yazmayı tasarladığım dakikalarda Tekirdağlı klimacı arkadaşımız bir yazı yazmış ama yazının bir çok yerinde aslında Mimar yüksel beyi haklı çıkarıyor.Mimar yüksel bey havalandırma olmasın binada yalıtım olmasın demiyor bunlar olsun ama ülkemiz kaynaklarıyla, doğal ve sağlıklı malzeme ile olsun diyor öz olarak.

Şimdi esas konuya gelirsek Mimar yüksel beyin söylediklerinin hemen tamamına katılıyorum özet olarak çok kalın duvarlı, doğal malzemelerden yapılmış,hava alan sağlam ve mümkün olduğunca yerel malzeme ve teknoloji ile yapılmış sağlıklı binalar yapalım diyor.

bunlara katılıoyorum Neden?

Benim ailem toros dağlarının eteklerinde kurulu fakir bir kasabadan.Bu kasaba ve etrafında modern yapılar hızla artsada hala tıpkı aşağıda bahsedeceğim tipte eski tip yapılara da rastlanır. KIşları sıcaklığın ortalama -15 bazen -30 hatta 40 olduğu görülür.
Benim ailemin evi çok kalın içi samanlı kerpiç duvarlıydı çocukluğumdan hatırladığım ve başlığı okuduktan sonra büyüklerime sorduğumda 70 cm duvar vardı dediler.Öyle ya hatırlıyorumda eski türk filmlerindeki gibi yakınlarım akrabalarım bu evin pencere boşluklarına oturabilir hatta burada kadınlar pirinç falan ayıklar dışarıyı seyrederdi.evin günümüzde salon dediğimiz büyük odasında hiçbir duvar yada benzeri sert nesne ile bölünmemiş yerden 20 cm yüksekte taştan bir tekne vardı ve burası evin banyosuydu sadece banyo yapan duvara çakılı iki tahta arasındaki perdeyi çekerdi ve buraya o kişi çıkana kadar kimse girmezdi.Burada sıcak sudan çıkan buharı dışarı atacak ne bir pencere ne delik vs. vardı.
Şİmdi Salonunuzun ortasında bir küvette sadece bir tül perde içinde banyo yaptığınızı düşünün aynen öyle.
Bu evde mutfakta öyle tek pencereli aspiratör falan hak getire ne arar nüfusta 10 kişi yatılı misafir geldiğinde ki sayıyıda düşünün bunlar için pişirilecek yemeği ,çayı ve oluşan buharı nemi.Bu ev aynı zamanda fırın olarakda kullanılan 1930-40 lardan kalma kıçı kırık kuzine gibi minnacık bir şeyle ısınıyordu.İyide ısınıyordu o soğuklarda .Yine Vatani görevimi doğuda kışın 2metre kar olan ve yine -20,30 leri bulan bir yerde yaptım.Evler orada da 60-70cm hatta ağa evleri 1 metre duvarlıydı bu evler 300 400 yıllıktı ve bölgeyi bırakın yüzlerce km yakınlıkta bir alanda odun elde edecek ağaç,kömür vb gibi imkanların olmadığı bir yerdi bu insanlar bir tek şeyle kışın yaşamayı başarabiliyordu oda kalın taş duvarlar ve evlerin altındaki hayvan ağıllarındaki hayvanların tezeğinin ve soluklarının sıcaklığı.Bir başka misal.Herkes eskimoları bilir bunlar fok,balina vs.av peşinde kilometrelerce uzanan kutupların buzluk düzlüklerinde, evlerinden uzakta -ki eskiden evleride buzdandı.,- bir tipiye yakalandıkların da hemen balina kemiğinden baltalarıyla (artık modern aletleride var) buzu 30-40 cm kalınlıktaki kalıplar halinde kesip üstüste koyarak ve yüzeydeki az miktardaki yumuşak karla sıvayarak İglo (kulübe)larını 15-20 dakkada hazırlar ve içine girerek kimi zaman -60 dereceleri bulan fırtınalardan sapa sağlam kalmayı başarırlar.Hatta içlerinde soyunup yemek yerler otururlar saatlerce bazen günlerce. Oderece sıcak olur bunların içi.

Şimdi kuzine, soba vs.gibi günümüzdede kullanılan bir çok ısınma aracının daha 150-200 yıllık mazisi anca var. Peki insanlar binlerce yıldır ne yapıyordu.?Nasıl evlerde yaşıyor nasıl ısınıyordu.Anadoluya bakalım yukarda kendi evimizi örneklediğim gibi kalın duvarlarla.Çatal höyük vb gibi mekanlara hititlerden kalma hattuşaya,antik yunan harabelerine bakalım 60-70 cm hatta yer yer 1 metreyi bulan duvarlar.Bunların yunan harabeleri gibi 1500 2000 yıllık yakın sayılabilecek tarihe sahip olan yenilerinde evlerin bir köşesinde şömine benzeri bacalı bir yer var mutfak ocağı olarkada kullanılıyor ama yetmez ısınmak için (şömine kullananlar bilir) hattuşadaki gibi 4000 yıllık olanlarda buda yok zaten o zamanlar kömürde yok yakacak olarak kullanılacak denli odun ve ormanda.İnsanlar sırf kalın duvar ve hayvan kılından yapılmış kalın giysilerle pekalada kışları geçirebilmişler.

Yine peri bacalarına gidenler bilir (bu bacalara aşağıda bir yerlerde tekrar döneceğim) bunların kalınlıklarınıda görmüşlerdir.Keza selimiye camii vb.gibi başka bazı örnekleri mimar yüksel beyde vermiş.İstanbulda oturanlar gidip ayasofya yada diğer çok eski tarihli kiliseleri ve duvarlarını bir zahmet gidip görüp incelesinler.

Anadoludan örnek verdik,kutuplara kadar gittik şimdi tekrar yakınlara gelelim.

Nereyemi Ortadoğuya.Çağrı filmini hepiniz izlemişsinizdir yada hac ve benzeri vesilelerle gidenler dikkat ettilerse oralardaki tarihi ev ve binaların duvarları 40-50 cm gibi kalınlıklarda taşlardandır.Hatta bir çok modern yapıda çok kalın duvarlıdır.Şimdi bizim insanımızın Çöl deyince sadece aklına sıcak gelir ama çöl demek bilimsel tarifi ile gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farklarının normal dışı olduğu bölgelerdir.Gündüz +40,50 dereceler gece 15-20 lere hatta bazı zamanlar insanı donduracak derecelere iner.Sebebide Güneşten Işıma ile gelen ısı enerjisini bünyesinde depolayıp tutacak bitki ve ağaçların azlığı hatta yokluğudur.Sonuçta gündüz gelen enerji yansıyarak gece kaybolur.Çoğu üniversite mezunu akıllı geçinen insan dan duymuşumdur 'yahu bu arablar neden bizim yazları giydiğimiz gibi şort tişört falan giymiyor? diye modern zamanlarda gündüz ayrı gece ayrı modern kıyafetler giyselerde hala bir çok arap tek parçadan oluşup ayak bileklerine kadar inen ve kalın kumaştan çoğ zaman beyaz renkli 'cebbale' ler giyerler cübbe kelimeside buradan gelir.Bu elbise gündüz sıcaktan gecede soğuktan korur eski zamanlarda hele petrolün yokluğundaki fakirlikte insanlar gündüz yazlık gece kışlık kıyafetler giyemezdi tabii. Hemen bir adım atıp kızıldenize geçerek Mısıra gelelim.Orada da Eski mıısır kalıntılarındaki duvar kalınlıklarına bakalım sonuç çok kalın olduklarıdır ve mısır akdenize olan uzun kıyısı ve dev nil nehrinin ılıman etlaştırıcı etkisi nedeniyle kışları daha soğuktur.Mısıra gelmişken Piramitlere değinmemek olmaz değilmi yoksa mumyaların ahını alırız valla geceleri rüyalarımıza girip ''Bööööööööööğğğğğğ' derler.
Şaka yı geçip ciddiyete dönersek bu devasa yapıların taş boklarınıda göz önüne getirin tabiii o dev yapıyı ayakta tutmak gibi bir 'Asli' amaçları olsada içeriyi 'iklimlendirme' gibi kutsal bir vazifeleride var bu 'kalın' taşların.İnternette azıcık bakanlar bu devasa kalınlıklardaki yapıların ve binlerce ton taş bloğun altındaki mezar odasında ki hiç bir ısıtıcı alet edavat kullanılmadan sağlanan ısıyı bir öğrensinler ve hatta buraya nasıl hangi yöntemlerle hava girdiğini hadi havayı da geçin yılda sadece mezardaki kişinin doğum günü ile tahta çıktığı günlerde bu binlerce ton taşın altındaki odaya nasıl güneş ışığı girdiğini düşünün.Tam bu noktada peri bacalarına dönelim yer yer yerin metrelerce altında ve yüzlerce metre ilerlere uzanan dehliz ve odacıklara nasıl hava girdiğini düşünelim çünkü bu dehlizler ve yukarda bahsettiğim piramitlerin derinliklerinde yeterli oksijen olmazsa o çağın aydınlatma aracı olan meşaleler yanmaz hatta havasızlıktan insanlar yaşayamaz ve buraları kullanamazlardı.Ancak inşa ve yapım aşamasında görece ilkel ve basit teknikler (günümüzün baca delikleri vb. gibi uygulalamalar ) kullanarak binlerce yıl önce hem havalandırma-iklimlendirme hem aydınlatma hemde ısı yalıtımını gayette başarıyla uygulamışlar.

Şimdi bütün bu örneklerde tüm toplumların bulundukları coğrafyada buldukları doğal ve yerel malzemeleri (kutuptaki eskimonun buzu, mısırlının çölde bol olan sarı renkli kum taşı gibi) kullandıklarına dikkat edelim.Bu uzun yazıya hem okuma kolaylığı hemde arada başka arkadaşlar da yazsınlar diyerek ara verip 2.kısımda başka bazı konularada değinmek için ara veriyorum.


Bu mesaja 2 cevap geldi.
X
12 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: cengizumur


quote:



Orijinalden alıntı: memotembelgezer

hayatımda duyduğum en büyük ve pahalı yalan mantolama oldu.ısı tasarrufu yalanı ile mantolama yaptırdılar 2500 tl verdim.ev nemden geberiyor birde gittim nem alıcı aldım onun elektirik parasını veriyorum.söktüreceğim ama ev delik deşik nereye söktürüyorsun ayrıca sıva yaptıracaksın birde.


Duvarlariniz artik daha sicak oldugu icin duvarlarda yogusamayan su buhari ortam havasinda buhar halinde asili kalarak ortam havasinin nemini arttiriyor.

Havada artan nem orani sebebiyle pencerelerde daha fazla yogusma goruyorsunuz.

Hava zaten nemli oldugu icin siz nefes alirken solunum yollarinizdan gerektigi kadar nem cekmiyor bogucu hissediyorsunuz.

Fakat artik duvarlariniz daha sicak oldugu icin duvarlarda, kiyida kosede mantarlanma, kuflenme olmayacak.

Artik daha az yakit parasi veriyorsunuz degilmi ?

Pekiyi hem isi yalitiminin faydalarindan yararlanmak hemde saglikli bir hava solumak mumkun olabilirmi ?

Modern HAVALANDIRMA teknikleri konusunu arastirmaya niyetiniz olurmu ?

Yoksa sokturun gitsin tutanmi var ?




merhaba

bakın size şöyle söyleyeyim. masrafım 2500 tl. her sene 500 tl lik yakıt tasarrufu yapsam 5 sene de ancak yaptığım masrafı çıkarıyorum. 6.sene ancak 500 tl kar edeceğim. ki sene de 500 tl lik yakıt tasarrufu imkansız yapamıyorum.biriken nemi çıkarmak için evi havalandırıp sağladığım ısıyı yeniden atmosfer e yolluyorum.daha sonra soğuyan duvarları tekrar ısıtmak için yarım gün yakıyorum.şimdi hesap kitap bilen herkese şu soruyu soruyorum mantıklı bir yatırım mı bu?paranızı diğer yatırım araçlarında kullansanız 5 sene sonunda %100 artırmanız garanti.şimdi birde deniyor modern havalandırma sistemleri.birde onlar için masraf yapalım tam güzel olsun.polemik olsun diye yazmıyorum ama durum böyle.güzel bir sektör olmuş bu xps yaptır olmadı eps olmadı zırtps yaptır olmadı havalandırma sistemi al.hep para hep para hep bizden gidiyor.bunun neresi enerji tasarrufu?bu yazıyı okuyup daha yaptırmamış olanlar varsa yaptırmayın arkadaşım.bir numarası yok.ancak insanları yakıt tasarrufu bilmem ne yalanı ile kandırıyorlar o verdiğiniz parayı da 5 seneden önce çıkaramazsınız.


Bu mesaja 2 cevap geldi.
T
12 yıl
Yüzbaşı

yazılarımı okuyan herkes beni izolasyon dan tarafım yani o kimyasal artığı yada petrol türevi olan malzemeyi duvara uygulayın tavsiye ederim gibi algılamaya sebeb olduğum anlaşılıyor...

benim tavsiye ettiğim izole edin bunu isterseniz kerpişle yapın ister samanla ister tuğlayla ister taşla istersenizde gazete kağıdıyla benim söylemek istediğim tam olarak bu değil artık modern yapılarda havalandırma ve iklimlendirme şart oldu diyorum bunu kimseye anlatamıyorum...

gidin erzurumda karsta evi olan bir arkadaşımızın durumunu düşünün sizin o 40 cm delikli tuğla duvarınız erzurumun eksi -40 derece soğuğunda işe yarayacağını garanti ediyormusunuz arkadaş..

yada antalyanın mersinin artı + 45 derece sıcağında klima olmadan evin içinde rahat nefes alabileceğinizi düşünebiliyormusunuz arkadaş..

peki madem bu şartlarımız ülkemizin bir gerçeği o zaman niye kabul etmiyoruz ki

bu gün artık 100 metre ve üzeri yapılarda muhakkak ama muhakkak havalandırma ve iklimlendirme düşünülmeli projelendirilmeli bu çok katlı binalarda maliyet sizin sandığınız gibi büyük paralara malolmuyor ama yaptığınız yanlış izolasyon yada yanlış teknik uygulamaları size geri dönüşü olmayan yada olsa bile pahalı sonuçlar doğuracaktır..

benim bireysel konutlarla pek bir sorunum yok yani bir havalandırma ve klimacı olarak ekmek yediğim sektöre böyle bir dayatma yapma içerisinde değilim..

ama yukarda bahsini ettiğim 100 metre ve üzeri toplu konutlar işyerleri resmi daireler toplu yaşam mahalleri havalandırma sistemini düşünmek zorunda

nasıl ki bir bina inşaa edilirken bacası kapısı su tesisatı ısıtma tesisatı düşünülüyorsa artık nefes alan veya almayan binalar için merkezi havalandırma düşünülmeli



A
12 yıl
Yarbay

mutfakta oluşan nemi, banyoda oluşan nemi, çamaşır kurutmayla oluşan nemi doğrudan bu mahallerde havalandırmayla dışarı vermelisiniz.
bu mekanların nemi ev içerisine karışıyorsa bu yalıtımlı yalıtımsız hemen her yapıda problem oluşturur.
Duvarlarınız ve küçük kaçaklar hanedeki insanlar ve bitkilerin oluşturduğu nemi büyük olasılıkla tolere edebilirler.

duvarlarınız yağlı boya ise, tavanlarınız tutkal+yağlı boya ise, doğramalarınız pvc ise, mantolama malzemeniz XPS ise, iyi ısı yalıtımı olsun diye kalın yapıldıysa bunlar nem kontrolünü çok zorlaştırırlar.

başta saydığım mekanların havasını ev havasından mümkün mertebe yalıtmak, ve oraları iyi havalandırmak gerekir. bu mekanların havalandırılması yaşam alanlarınızın konforu önleyecek şekilde soğumasına veya yakıt tüketiminizin ciddi anlamda artmasına sebep olmaz.

bu başta saydığım mekanları havalandırmadan kasıt camı pencereyi açmak değil, mekanlara küçük menfezler yerleştirmek ve ihtiyac anında açılan aspiratörler kullanmaktır.

Yapılarımızda havalandırmanın hesaba alınmadığı, mimari projelerde görselliğin ön planda olduğu malesef doğrudur.

Ev sahiplerinin kolayca her köşeyle, ayrıntıyla ilgilenebildiği, en küçük hava gelen yeri bile kapatabildiği, kontrol edebildiği bir konut ile çadırdan farksız olan, her tarafı dışarıya açık olan, çatısından içeriye kuşların girip uçabildiği bir alışveriş merkezini karşılaştırırken, bütün iklimlendirme başarısını alışveriş merkezindeki cihaz ve sistemlere dayandırmak doğru değildir.
ankarada anatolium vega alışveriş merkezinin veya antares alışveriş merkezinin yarısı inşaat halinde ve dışarıya açıkken de tüm diğer açılan mağazaların olduğu kısımlar sıcak ve problemsizdi. yani bu sistemlerin başarısı değil, o yapıların ve kullanım tarzının karakteristiğidir.



C
12 yıl
Binbaşı

quote:



Orijinalden alıntı: doroşenko

Öncelikle ben yazımı yazmayı tasarladığım dakikalarda Tekirdağlı klimacı arkadaşımız bir yazı yazmış ama yazının bir çok yerinde aslında Mimar yüksel beyi haklı çıkarıyor.Mimar yüksel bey havalandırma olmasın binada yalıtım olmasın demiyor bunlar olsun ama ülkemiz kaynaklarıyla, doğal ve sağlıklı malzeme ile olsun diyor öz olarak.

Şimdi esas konuya gelirsek Mimar yüksel beyin söylediklerinin hemen tamamına katılıyorum özet olarak çok kalın duvarlı, doğal malzemelerden yapılmış,hava alan sağlam ve mümkün olduğunca yerel malzeme ve teknoloji ile yapılmış sağlıklı binalar yapalım diyor.

bunlara katılıoyorum Neden?



doroşenko,

mimaryuksel bey'e katiliyorum derken mimaryuksel bey'in styropor ile mantolama zararlidir fikrine katiliyormusunuz ?

Buradaki ana konu budur.

Konu basligi budur.

Benimde bu konuya dahil olmamin tek sebebi mimaryuksel bey'in iddiasinin icini nasil doldurdugunu gormektir.

Artik nufusumuzun yaridan fazlasi sehirlerde, betonarme, cok katli binalarda yasamaktadir. Sehirlerimizde yasayan halkimizin isi yalitimina ulasmak icin en ideal, belkide tek cozumu burada kotulenen styropor, yada EPS'dir.

mimarkemal bey bu ulkeye faydali olmaya onem veriyor. Bence styropor'a sebep olmadigi zararlari yukleyerek halkimizi tek isi yalitim sansindan sogutmak faydadan cok zarar verir.

mimarkemal bey'in styropor mantolamanin sebep oldugunu soyledigi, nem, kuf, ic ortam'in hava kalitesinin bozulmasi gibi problemler styropor mantolama ile isi yalitiminin yarattigi problemler degildir.

Bunlar dogrudan binanin HAVALANDIRMA strateji/sistemlerinin eksikliginin sonuclaridir.

mimarkemal bey'in kendiside modern HAVALANDIRMA/isitma/sogutma konularindan pek haberdar olmadigini soyleyip bu konulari bizlere birakmaktadir.

Oyle ise benim kendisine tavsiyem eger ic ortamlarin hava kalitesi konusunda problem sebepleri (styropor) ve cozumler uretip bunlari (acikcasi) empoze etmeden once modern HAVALANDIRMA teknolojisi konusunda kendisini biraz gelistirmesidir.

Yoksa kapali mahalde bulunan bir insanin ne miktarda taze havaya ihtiyaci oldugu ve bu miktarin buyuklugunu bilemedigi icin, iddiasini bu miktarda havanin duvarlardan gecebilecegi ama styropor'un bu gecisi engelledigi gibi gercekligi olmayan bir sebebe dayandirabilmektedir.

Sizinde gercekten butun bu fikirlere katildiginizi zannetmiyorum.

Diger fikirlere ve yazinizin devamina gelince,

Benim su anda elimde imkan olsa kendime saman duvarli ve pasif iklimlendirmeli (isitma/sogutma/havalandirma ve hatta giris havasini filtrelemeli) bir ev yaparim. Malzeme yerel olsun, daha dogrusu EKOLOJIK olsun, enerji harcayan sistemler yerine pasif sistemler kullanalim, bunlardan haberdariz (en azindan ben oyleyim diyebilirim). Bu konulara girersem konu iyice dagilir, mesela tas ekolojik bir yapi malzemesi degildir. Tasin elde edildigi madenler, topragi, yuzey yapisini, ekolojik yapiyi bozar. Tasin cikarilip, tasinip, yontulup, sekillendirilmesi gereginden fazla yakit/enerji israfi yaratir. Tas bloklarin yapistirilmasinda kullanilan harc malzemesi, ozellikle cimentonun imalati cevreye en cok zarar veren endustrilerden biridir. Bildiginiz kum'u saglamak icin akarsulara, kumsallara zarar verilir. Burada cok saglikli denen Tas yunu yine ekolojik degildir. Imalatinda yine madenlerden hammadde cikarilir ve bu mineralleri eritmek icin cok fazla isi enerjisi gerekir vesaire, vesaire............


Neyse,

Fantazi yapmayi birakirsam asil konumuz, halkimizin tek isi yalitimi alternatifi olan styropor'un veya EPS'nin sahiden mimarkemal bey'in iddia ettigi sebeplere sahip olup olmadigidir. Iddia cok ciddidir, anekdotal sebep ve tecrubelerin otesine gecip bilimsel bilgi ve analiz gerektirmektedir.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
12 yıl
Binbaşı

quote:



Orijinalden alıntı: memotembelgezer

merhaba

bakın size şöyle söyleyeyim. masrafım 2500 tl. her sene 500 tl lik yakıt tasarrufu yapsam 5 sene de ancak yaptığım masrafı çıkarıyorum. 6.sene ancak 500 tl kar edeceğim. ki sene de 500 tl lik yakıt tasarrufu imkansız yapamıyorum.biriken nemi çıkarmak için evi havalandırıp sağladığım ısıyı yeniden atmosfer e yolluyorum.daha sonra soğuyan duvarları tekrar ısıtmak için yarım gün yakıyorum.şimdi hesap kitap bilen herkese şu soruyu soruyorum mantıklı bir yatırım mı bu?paranızı diğer yatırım araçlarında kullansanız 5 sene sonunda %100 artırmanız garanti.şimdi birde deniyor modern havalandırma sistemleri.birde onlar için masraf yapalım tam güzel olsun.polemik olsun diye yazmıyorum ama durum böyle.güzel bir sektör olmuş bu xps yaptır olmadı eps olmadı zırtps yaptır olmadı havalandırma sistemi al.hep para hep para hep bizden gidiyor.bunun neresi enerji tasarrufu?bu yazıyı okuyup daha yaptırmamış olanlar varsa yaptırmayın arkadaşım.bir numarası yok.ancak insanları yakıt tasarrufu bilmem ne yalanı ile kandırıyorlar o verdiğiniz parayı da 5 seneden önce çıkaramazsınız.




Mantolamanin yakit tasarrufu sagladigi bir yalan degildir.

Bastan kotu/eksik yapilmis binalarda yasiyoruz, sonra bunlari duzeltmeye calisiyoruz. Sizde bunun icin ugrasiyorsunuz. Hem yakittan tasarruf edecegim hem ortam havasi kaliteli olacak diyorsaniz daha masraf etmeniz gerekecek yada vaz gececeksiniz. Seksen model kus serisi arabaniz modifiyeyle (yine 80 model olsun) mersedes olmadi diye sasirmayin. Eksigi yanlis sebeplere yuklemeyin.



M
12 yıl
Teğmen
Konu Sahibi

Bu forma yazilan her cümle, her düsünce cok degerli.
Öncelikle düsüncelerini bizlerle paylasan sizlere tesekür etmek isterim.
Bu formun seviyesi her gecen gün degrli katkilarinizla yükseliyor. Reklam verip su malzeme iyidir, kesin buna bir bakin diyenler haric. Cünki burasi bence malzeme pazarlama, yada mal satma yeri degil. Bu seviyeyi koruyamazsak bir yere varamayiz.

Burasi tekrar ediyorum düsüncelerin özgürce saygi sinirlari icinde kalmasida gerekiyor bence.
( Kimseyi bilerek kirmayi kesinlikle hedeflemem, Aydemir bey rahat olun kirdiysamda özür dilerim)

Burda insanlarin düsüncesine karsi cikiliyor diye ne ben nede hic bir kimse kirilmamali.

O kadar konu birikmiski hepside o kadar önemli konularki.

Ama en önemlisini tekrarlamakta yarar var.

1- Bizler büyük , tarihi gelenekleri olan bir uygarligin devamiyiz. Degisen sartlar, yeni teknoloji ve yüzyila ayak uydurma zorunlugu ve sartlardan dolayi bizlerin yapi kültürüde degisti. Duvar kalinliklarimiz neden inceldi?

2- Degerli tekirdagli kilimacininda belirtigi Mimar ciziyor, mühendis destekliyor, mevzuat uygun, sonuc ortada. Haklisin.

Bizler toplum olarak artik unuttuk kaliba, saglam, dayanikli, konforlu binayi. Mal sahibi istemesi lazim saglam, kalin duvarli binalari. Bu istegin karsisinda ne mimar , ne mühendis nede yönetmelik karsi durur.
Önce toplum olarak artik dogru seyleri piyasadan , devletden , belediyeden, mimardan, mütahitten bizim iztememiz lazim.
Cünki bizim toplumumuz en iyisine , en konforlusuna layik. yanliz talep edelim.

3- Derosenko arkadasin anlatigi 70 cm duvarlari artik neden garipsiyoruz. Neden 13,5 cm duvari. onunda deliklerini disari getirerek örüyoruz. Bakiniz yukardaki Aydemir beyin degerli katkilariyla burya aktardigi resimlere.

Simdi soruyorum kim incelt ti bu duvarlari. Hangi firma niye bu formatda üretti. Itahal ettigi makinanin kalibimi kücüktü.
Nerden cikti bu garip normlar. Sürekli metrekare söyle, maliyet böyle, sartlar söyle denir. Insanin öyle bir varliktirki vicdanini rahatlatmak icin sürekli bahaneler bulur. Bahaneler kendi kendimize bulmamiz bizi ucuruma götürür.

Gecokondu insaatlarinda Biriket tuglalar 25cm/50 cm diye hatirliyorum. Gecekondular bile biraz saglikli. O biriketleri yapan makinalari hatirliyorum. Daha genis yapamiyordu kalibi buydu.

4- Halk olarak dogru is talep etmezsek, küflerle, atmosvere bosa verilen isitma paralariyla, bogusup dururuz.

5- Benim kilimacilardan bekledigim. Saglam kalin duvarlari onlarda istesinler. Ayrica bizlerde onlardan her odanin havasini en saglikli sartlara getirerek,
modern elektonik binalar kuralim. Disar atilan havanin sicakliginindan yaralanarak , binaya taze hava verelim. Bunlarida bedava günes enerjisi veren donanimlarla destekliyelim. devlet de bunlara destek versin.

6- Burda mimar sinan üniversitesinde egitim veren degerli ögretim üyeleride katkida bulunmali. Yildiz Teknik Üniversitesi, Yapi fizigi bölüm baskani Rengin hanimin degrli bilgileri benim egitimimde cok büyük katkilari vardir. Bu insanlari bu toplum ortaya cikartmali.

Bütün bunlarin en iyisini neden istemiyelim. En iyisine kim karsi cikar.

Ben cikmam, aksine saygi duyarim.

Selamlarimla

www.mimaryuksel.com

Not Derosenko arkadasim, katkilarindan dolayi tekrar tesekür ederim, degerli yazinizi baska yerlede kulanabilirmiyim?


Bu mesaja 1 cevap geldi.
T
12 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: mimaryüksel



5- Benim kilimacilardan bekledigim. Saglam kalin duvarlari onlarda istesinler. Ayrica bizlerde onlardan her odanin havasini en saglikli sartlara getirerek,
modern elektonik binalar kuralim. Disar atilan havanin sicakliginindan yaralanarak , binaya taze hava verelim. Bunlarida bedava günes enerjisi veren donanimlarla destekliyelim. devlet de bunlara destek versin.

6- Burda mimar sinan üniversitesinde egitim veren degerli ögretim üyeleride katkida bulunmali. Yildiz Teknik Üniversitesi, Yapi fizigi bölüm baskani Rengin hanimin degrli bilgileri benim egitimimde cok büyük katkilari vardir. Bu insanlari bu toplum ortaya cikartmali.

Bütün bunlarin en iyisini neden istemiyelim. En iyisine kim karsi cikar.

Ben cikmam, aksine saygi duyarim.

Selamlarimla

www.mimaryuksel.com

Not Derosenko arkadasim, katkilarindan dolayi tekrar tesekür ederim, degerli yazinizi baska yerlede kulanabilirmiyim?


sv:mimaryüksel bizler sağlam ve kalın duvarları istiyoruz ve destekliyoruz burda sorun yok binaları biz yapmıyoruz binaları yapanlar sizler mimarlar inşaat mühendisleri

şimdi teknoloji bi hayli yol aldı artık avrupada ısı pompası diye bir sistem kullanılıyor ve bir çok açıdan en verimli sistem hatta ve hatta ısı pompasını kullanan ülkeler kuzey ülkeleri isveç norveç kanada finlandiya gibi ülkelerde revaçta

Fosil yakıtlarin tükenmekte olması ve her geçen gün bu yakıtlarin fiyatlarında ciddi artışlar yaşanması ayrıca çevre bilincinin gelişmesi gibi birçok sebepten ısı pompasının çok yakın bir gelecekte ülkemizde de yaygınlasması kaçınılmaz bir sonuçtur.

Isı pompası en basit tanımıyla elektrik enerjisini kullanarak ısıyı bir yeren başka bir yere taşıma işlemini gerçekleştiren sistemdir. Bilindiği üzere enerji vardan yok, yoktan da var edilemez, yalnızca biçim değiştirir.

doğalgazdan bile daha ekonomik ısınma ve iklimlendirme sistemidir ayrıca doğalgazda olduğu gibi egsoz gazı atığı oluşmadığından çevre kirliliği üretmiyen bir sistemdir.. neyse bu farklı bir konu konuya döneyim hemen

Benim herhangi bir dayatma talebim yok illaki pahalı motorları makineleri binalarımıza koyalım gibi bir talepte bulunmadım bununla beraber herhangi bir marka model seçeneğide sunmadım

bakınız Mimar Sinan eserlerinde bu sistemi kullanmış bunu yaptığı dönemde daha elektrik yoktu ama bu Mimar Sinanı engellememiş ve ustalık eseri olsun kalfalık eseri olsun yaptığı eserlerde bu sistemi başarı ile uygulamış

*Isıtma ve Havalandırma Tekniği alanında

-Kirli havanın ve kandil islerinin atılması
-İslerin toplanması (Süleymaniye Camiinde olduğu gibi)
-Solunum ve buharlaşma yoluyla oluşan nemin atılması
-Isı kayıplarının azaltılması

gibi alanlarda bu işi başarı ile uygulamış ve tüm dünyanın hayranlığını kazanmış ve bunu yaparkende o günün şartları ve teknolojisi ile başarmıştır..


her ne olursa olsun binalar kesinlikle havalandırma sistemi düşünülmeli ister kartondan yap ister 1 metre kalın duvar yap istersen kerpiçten yap ama yapıların içerisinde çamaşır yıkama yemek yapma banyo yapma yada kalabalık insan topluluklarının bulunduğu yerlerde havalandırma sistemi vazgeçilmezdir...

bi örnek vereyim hemen bir sinema salonu düşünün içeride 500 kişi olduğunu varsayalım bu sinema salonunun duvarları 40 cm de olsa 240 cm de olsa salonda insanların nefes alması zorlaşır hatta uzun süre kaldıklarında nefes alamazlar burada uygulaması düşünülmemiş bir havalandırma sisteminin olmaması felaketle sonuçlanır..

benim derdim izolasyon olup olmaması değil insanlar iyi şeylere layıktır ister 50 cm duvar yapın isterseniz EPS veya XPS ama muhakkak yaşam mahallini havalandırmayı gözardı etmeyin yoksa çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalırsınız bunu yaparken ister mekanik ister doğal yollardan yapın ama havalandırma sistemi muhakkak olmalı bir mutfakta aspiratör olmassa olmazdır bir banyoda yine öyle havalandırma olmazsa olmaz yaşam mahallerinde neden olmasın sürekli şartlandırılmış taze hava sağlıktır aksi olursa hasta olursunuz


Bu mesaja 1 cevap geldi.
9
12 yıl
Yarbay

yüksel hocam estağfirullah ne özürü ben sizin için diyorum foruma küsmeyin diyorum. ben sizi üzdüysem ben özür dilerim. iki gün giremedim sağ olsdun yeğen diğer evde kendisine sigara böreği yapıcam diye az kalsın ALLAH muhafaza evi yakıyormuş tavayı sen bırak ateşte bilgisayarla oyna. heryer zifir olmuş kokuyu atamayınca hemen yakın odaları boyaya aldık hiç sorun yokmuş gibi:)) sağlık olsun aman diyorum.

bu arada forum oldukça verimli geçmiş iki gündür süper gerçekten. zorda olsa bilgisayarı akşam üstü çalıştırdım elimden geldiğince okudum. tüm arkadaşların paylaşımları çok güzel herkeze saygılarımla


Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
12 yıl
Teğmen
Konu Sahibi

Cok gecmis olsun aydemir bey,
Yanan tava olsun, Iyiki evi ve keindisini yakmamis. Cok gecmis olsun.

Sizin evin iyice havalandirilmasi lazim. Boyuyarak isi gene binada birakmayin. Sabunlu suylan iyice yikanmasinda fayda var.
Yanan her madde toksit yani zehirde icerir, bunlar islen duvara yapismistir. En sagliklisi yikanmasi.
Ama boya yaptiysaniz daha yikiyamazsiniz.

selamlarimla

www.mimaryuksel.com


Bu mesaja 1 cevap geldi.
9
12 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: mimaryüksel

Cok gecmis olsun aydemir bey,
Yanan tava olsun, Iyiki evi ve keindisini yakmamis. Cok gecmis olsun.

Sizin evin iyice havalandirilmasi lazim. Boyuyarak isi gene binada birakmayin. Sabunlu suylan iyice yikanmasinda fayda var.
Yanan her madde toksit yani zehirde icerir, bunlar islen duvara yapismistir. En sagliklisi yikanmasi.
Ama boya yaptiysaniz daha yikiyamazsiniz.

selamlarimla

www.mimaryuksel.com

yüksel bey, çok sağolun Allah razı olsun. aynen Allah muhafaza mala gelsin cana gelmesin.

yüksel hocam ilk gün gece zaten mutfağı komple sabunlu su ile sildik. ama koku çıkmayınca ertesi gün sağolsun boyacı dostumuz işe el attı. islenme olmamıştı mutfakta. bahanesi ile salon hol ve çocuk odasınıda boyadık perdeleri felanda yıkadık dahada fazlasının yapılması mümkün olmuyor. şuan boya kokusu kokyu yok etmiş gibi gözüküyor. aspraitörüde komple söküp yağ temizleyici ile temizledik.

burda bile dersler var ortam ahavası bakımından çok haklısınız. boyanın zararlarını dahi insan anlıyor. saten ve plastik boya konusunda birkez daha söyledikleriniz aklıma geldi.



İ
12 yıl
Binbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: mimaryüksel

Sayin Tekirdagli.

BASF firmasini bende cok iyi taniyorum. Bu firmanin alman malzemesi icin türkiye ye gelnek istemesi normal.
Bu firmanin gözünü para bütümüs , güclü büyük bir holding.
Tabiki sabah gazetesine verecegi reklamlarla , kendi reklmini yapmasi normaldir.

Bizim bu gibi firmalara kesinlikle ihtiyacimiz yok

saygilarimla

mimar yüksel Özbey

Yüksel bey,

Belli ki BASF firmasını tanıdığınız falan yok. Bu bilgisizlikle, uzmanı olduğunuz konulardaki görüşleriniz de benim için çok değerli kalmıyor, bu kendi tasarrufumdur, sizi ilgilendirmeyebilir tabii..

Ama izin verirseniz BASF hakkında size birkaç bilgi vereyim. BASF dünyanın en büyük kimya firmasıdır. Alman menşeilidir, ancak dünyanın her yerinde vardır.

Türkiye'de de BASF 1888 senesinden beri faaliyet göstermektedir. BASF'in türkiye'ye gelmek istemesi normal değildir, çünkü zaten Türkiye'dedir. Türkiye'de (ki, Business Center Turkey, Middle East and North Africa diye geçer ve bu bölgenin merkezidir) 6 fabrikası (Dilovası, Gebze, Çayırova, Pendik, Burdur, Trabzon) endüstriyel boya, oto boyası, ilaç, deterjan, kozmetik, plastik, genel kimyasallar, tekstil, yapı kimyasalları, poliüretan gibi sektörlerde faaliyet gösteren 4 ana şirketi mevcuttur. Kullandığınız hemen her üründe BASF malzemeleri kullanılmaktadır.

İnşaat sektöründe uzun zamandır YKS olarak bilinen şirket, şu an aslen BASF'in Yapı Kimyasalları şirketidir. Çok yüksek teknoloji ürünler üretir, sizin ihtiyacınız olmayan bu firma şu an Marmaray'ın inşaatında ana tedarikçilerden birisidir (su altındaki bir tünelin inşaasından bahsediyoruz) Aynı şekilde ancak BASF'in kimyasallarıyla 820 küsür metre uzunluğundaki Burj Halife gökdeleni inşaa edilebilmiştir.

Siz burda kendi bildiğinize devam edin tabii isterseniz, ama BASF'in Dilovası'ndaki Emülsiyon ve Yardımcı kimyasallar fabrikasının idari binası, şu an Türkiye'deki 2 LEED GOLD sertifikasına sahip Green Building'ten birisidir, (diğeri sanırım Siemens) bu sertifika enerji verimliliğini betimler ve sertifika tamamen BASF kimyasalları kullanılarak alınmıştır.

Neopor bildiğim kadarıyla Türkiye'de satışta. Daha fazla bilgi isterseniz:

http://www.basf.com.tr/ecp3/solutions_tr/Construction

http://www.basf-yks.com.tr/TR/urunler/yapi_sistemleri/isiyalitim/Pages/default.aspx





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi iasonion -- 19 Kasım 2011; 15:03:44 >
Bu mesaja 2 cevap geldi.
9
12 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: iasonion

quote:

Orijinalden alıntı: mimaryüksel

Sayin Tekirdagli.

BASF firmasini bende cok iyi taniyorum. Bu firmanin alman malzemesi icin türkiye ye gelnek istemesi normal.
Bu firmanin gözünü para bütümüs , güclü büyük bir holding.
Tabiki sabah gazetesine verecegi reklamlarla , kendi reklmini yapmasi normaldir.

Bizim bu gibi firmalara kesinlikle ihtiyacimiz yok

saygilarimla

mimar yüksel Özbey

Yüksel bey,

Belli ki BASF firmasını tanıdığınız falan yok. Bu bilgisizlikle, uzmanı olduğunuz konulardaki görüşleriniz de benim için çok değerli kalmıyor, bu kendi tasarrufumdur, sizi ilgilendirmeyebilir tabii..

Ama izin verirseniz BASF hakkında size birkaç bilgi vereyim. BASF dünyanın en büyük kimya firmasıdır. Alman menşeilidir, ancak dünyanın her yerinde vardır.

Türkiye'de de BASF 1888 senesinden beri faaliyet göstermektedir. BASF'in türkiye'ye gelmek istemesi normal değildir, çünkü zaten Türkiye'dedir. Türkiye'de (ki, Business Center Turkey, Middle East and North Africa diye geçer ve bu bölgenin merkezidir) 6 fabrikası (Dilovası, Gebze, Çayırova, Pendik, Burdur, Trabzon) endüstriyel boya, oto boyası, ilaç, deterjan, kozmetik, plastik, genel kimyasallar, tekstil, yapı kimyasalları, poliüretan gibi sektörlerde faaliyet gösteren 4 ana şirketi mevcuttur. Kullandığınız hemen her üründe BASF malzemeleri kullanılmaktadır.

İnşaat sektöründe uzun zamandır YKS olarak bilinen şirket, şu an aslen BASF'in Yapı Kimyasalları şirketidir. Çok yüksek teknoloji ürünler üretir, sizin ihtiyacınız olmayan bu firma şu an Marmaray'ın inşaatında ana tedarikçilerden birisidir (su altındaki bir tünelin inşaasından bahsediyoruz) Aynı şekilde ancak BASF'in kimyasallarıyla 820 küsür metre uzunluğundaki Burj Halife gökdeleni inşaa edilebilmiştir.

Siz burda kendi bildiğinize devam edin tabii isterseniz, ama BASF'in Dilovası'ndaki Emülsiyon ve Yardımcı kimyasallar fabrikasının idari binası, şu an Türkiye'deki 2 LEED GOLD sertifikasına sahip Green Building'ten birisidir, (diğeri sanırım Siemens) bu sertifika enerji verimliliğini betimler ve sertifika tamamen BASF kimyasalları kullanılarak alınmıştır.

Neopor bildiğim kadarıyla Türkiye'de satışta. Daha fazla bilgi isterseniz:

http://www.basf.com.tr/ecp3/solutions_tr/Construction

http://www.basf-yks.com.tr/TR/urunler/yapi_sistemleri/isiyalitim/Pages/default.aspx

kardeş merhabalar. yukarılarda veya önceki sayfada tekirdağlı dostumuzun. verm,ş olduğu bir link var görmüşsünüzdür sabah gazetesinde yayınlanmış öyle 4cm felan değil nepor isimli eps ürünün kalınlığı. ve camlara saydam bir metalden tempermi desem yeni bir sistemden bahsedilmiş gazetede. ama aynı bilgiler kendi linkinde yok veya ben bulamdım. bu konu hakkında siz basf ı sanırım iyi tanıyorsunuz bizleri bilgilendirebilirmisiniz. çünkü %95 enerji tasarrufundan bahsedilmiş gazeteye yönlendiren linkte. bu çok önemli bir durum. selamlar.


Bu mesaja 2 cevap geldi.
M
12 yıl
Teğmen
Konu Sahibi

Sayin iasonion,
Sizin kibar ve degerli yaziniz icin asagidaki bir iki noktaya aciklik getirmek istiyorum. Sizin adi gecen firmayi bu kadar desteklediginize göre bu firma ilen parasal iliskinizi aciklamamissiniz. Keske bu firma ilen beraber ne is yaptiginiz, simdiye kadar bu adi gecen firmadan ne kadar aldiginizi, yada hic bir sey almadiginiz hakinda da degerli bilgileriniz aktarsaydiniz, daha aydinlanmis olurduk.

Kilimacilardan sonra simdi holding temsilcilerinin degerli katkilarini almak beni sevindiryor.
Ama size bir iki aciklamayi izninizle yapayim. Konuya beraberce aciklik getirelim. Zaten amacimiz bu formu okuyanlari aydinlatmak degilmi?
O zaman aydinlatalim.

1-Öncelikle size acik net olarak belirtmek isterimki; burde hic bir fimanin, yada malzemesinin REKLAMINI ben sahsen yapmadim,

Baska birileri her hangi bir reklam yapiyorsada ben bu firma ve ürününü burda kisisel olarak desteklemiyorum. Sif sizin adi gecen firmaniz degil, genel bir durum bu.

2-Bu formda ele alinan konu büyük Türkiye nin yasamsal sorunu olan enerji, saglikli ,kaliteli binalarin yapiminda azicikda olsa katkida bulunmak, Burda ticari amac gütmeden bir yaraya parmak basmak. Toplumsal bir sorunu herkesin degerli katkilari ilen ( sirf benim degil) belirli bir tartisma düzeyine getirim, Bilgi alisverisinde bulunmaktur.

3- Eger bu formu okuduysaniz, yalitim malzemesi olarak her insanin özgür , kendi istek ve ekonomik sartlarina göre secebilmesi gerektigini cok kez dile getirmisimdir.
Malasef Türkiye sanildigi gibi bir kac büyük metropol ve inlarin sorunlarindan ibaret olmadigini her metropolde yasiyan insana anlatmak zorlugu mevcutur, Türkiyenin en ucra kösesinde bile yalitim sorunu olabilir. Bütün insanlarin sorununa cözüm aranmak durumdadir.

4- Siz adi gecen firmayi tanimadigim cahiligimi elestirirken, degerli bilginizle benim Alman Holdingi dedigim firmaya Siz alman menseli ancak her yerde is yapan demissiniz. Ancak demekle patronlarinin türk oldugunu anladim ; Cahiligime bagislayin. Demek türk firmasiymis.

5- Yazinizda sözü gecen firmanin ne kadar büyük , ne kadar isi yürütügünü gayaet iyi anliyoruz, Cok aydinlandik sagolun. Bunlara itirazimizda yok. Suda muhakak ki bu firma dediginiz türkiye genelinde büyük isleri allah rizasi icin degil, para kazanmak icin yaptigini sizde anlayisla karsilarsiniz bende.
Allah cirolarini kat kat artirsin. Bundan benim en ufak ne karim nede zararim olur. Bu firma öylede böylede zaten isi götürüyor.

6- Bizler burda sagliksiz, dayaniksiz, depremde cöken binalarin sorununu cözmeye calisirken, Sizin temsil ettiginiz büyük holdinglerin ekolojik, saglikli, lotus efektli, hava alan su gecirmeyen malzemeleri burda tanitarak , burda katkida bulunmanizda ben sahsen fayda görürüm.

7- Sizin temsil etiginiz holdingler keske 40 cm kalinliginda pismis tugla duvar üretseydi, secenek olarak depolarda hazir bekletebilir. , Insanlara bu dogru malzemeyi tanitdida, bizmi karsi ciktik.

8- Izniniz olursa, strofor gibi benzeri ürünleri üretip satarsaniz bizde, kendimizce stroforla mantolama ya karsi cikalim. Tabiki sirf kar amacli zararli strafor malzemesini satarken sizin gibi büyük holdingler ilen isimiz olmadigi deme özgürlügümde olsun. Eger izininiz olursa bu düsüncelerimi dile getirme ve yazma özgürlügümde olsun.


Sonuc olarak burda konusalan, tartisilan konuda bana defalarca sorulan soruya tekrar aydinlik getirmeme olanak verdiniz.

Sunu tekrar söyliyeyim ki. Ekonomik saglikli yalitimin tek bir firmanin malzemesi dogrudur, iyidir, kulanin, tavsiye edriz demek kesinlikle yanlistir. Dogu malzeme bizlerin uzaginda degil, NASA teknolojisi, kimyasal buluslar degil. Bizim yüzyillari asan mimarligimiz, insaat bilgimiz yeter diyorum.
Yeterki biz bu bilgi ve malzemeler yurt disi malzeme hayranligini bir tarafa birakarak sahip cikalim iyi analiz edelim.

Bence en dogru malzeme yeine göre gecekonduda kulanilan Piriket keske iki sira yan yana örülerek icide samanli kil ilen dolduralarak yapilsa. Yada köylerdeki killen , su gecirmiyen toprak ilen samanin karistirildigi en az 50cm kalinligindaki toprak duvarlar olsa.
Tekrarliyorum keske holdingler bu konulara el atsa. Dogru dürüst malzeme üretebilseler.
Piyasada satilan 13,5 cm delikli tugla. Buna niye kimse ses cikartmiyor? Dogru mu bu tugla kalinligi? Bunlar piyasada peynir ekmek gibi satiliyor. Kim yanlis dur diyecek bu garip durma? Satin alanmi? Mimarmi? Mühendismi? Belediyemi? Imar bakanligimi? kim?????



selamlarimla

www.mimaryuksel.com


Bu mesaja 1 cevap geldi.
K
12 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: mimaryüksel

Sayin Tekirdagli.

BASF firmasini bende cok iyi taniyorum. Bu firmanin alman malzemesi icin türkiye ye gelnek istemesi normal.
Bu firmanin gözünü para bütümüs , güclü büyük bir holding.
Tabiki sabah gazetesine verecegi reklamlarla , kendi reklmini yapmasi normaldir.

Bizim bu gibi firmalara kesinlikle ihtiyacimiz yok

saygilarimla

mimar yüksel Özbey

Bunu okuyunca 70'li yıllarda "kapitalizme hayır" "yabancı firmalar defolsun" tarzı sloganlarla yaptığımız yürüyüşleri hatırladım.
O zamanlar her nasılsa derin devlet biz gençlerin vatanseverlik ve adalet temelli istemlerini asıl pisliklerden alıp "yabancı tehditlere" yönlendiriyordu, ve hedef te çoğunlukla yabancı firmalardı.
Bu gazla o genç nesil Amerikan-Alman-İngiliz... firmalarına; hatta bu şekilde teknolojik gelişime bile düşman edildi, hatta o zaman oldukça zayıf olan yerli sanayiye bile düşman edildi; sonuçta 70'li yılların sonundaki yıkıma sürüklendik ülkece.

Bu kafanın somut sonuçlarından bazıları şöyle oluyordu:
Motorlu kara araçları konusunda ders alırken hoca gururla "ben kesinlikle ülkedeki komprador kapitalist Tofaş-Oyak gibi firmaların kapısından bile girmem..." diyordu, ve de alkışlanıyordu.
Bu eğitim kafasının sonunda da metrik ve whitworth vidanın farkının ne olduğunu bilmeyen "vatansever" mühendisler mezun oluyordu o yıllarda.

Vatansever-devrimci eğitim diye bu soytarılıklar iteleniyordu memurlar tarafından biz gençlere.

Hadi o günler "karanlık" bir devirdi.
Ama bugün de mimar bir vatandaş BASF gibi, neredeyse dünyanın konusunda 1 numaralı firmasına "ihtiyacımız olmadığını" söyleyebiliyor.

Gelmesin yani.
Gelirse bizi sömürecektir, bu mudur?
Aslında o firma çok şükür 100 yıla yakındır bu ülkede var, ve ondan oldukça faydalandık, ama "salim arkadaşlar" bunun bile farkında değiller.
Tabii ki o adamlar da buraya para kazanmak için geldiler, ama biz onlara muhtaçtık aslında.

Bu kafayı bırakalım beyler.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
9
12 yıl
Yarbay

ben ajlano nickli arkadaşımızın durumu hakkında naçizane bazı bilgiler vermek istiyorum. vereceğim bilgiler tamamen kendi tecrübelerime dayalı. kimse ile iddialaşma durumum yok. sonuçta bu işin ilmini almış arkadaşlar bana slogan tekrarcısı diyebilirler doğrudur. ben bir slogan tekrarcısıda olabilirim. ama sonuçta hiç birşey yazamazsınızda demezler herhalde:)) sonuç fare ile aslan meselesine dönebilir. tabi burda ilmi reddetmek gibi bir durum içine girmiyorum:))

sn ajlan bey, baya uzun yazıcam dünde yazmıştım yayınlayamadım yanlışlıkla çaprazdan kapadım yazılarım güme gitti:))

ajlan bey durmunuzun fotolarını aslında burda yayınlasanız çok iyi olurdu. yinede bekliyoruz sizden fotoları

ajlan bey ve tüm arkadaşlar yorum sizlerin. ben 1999 yılında ilk kez kombi sistem ısıtmalı evle tanıştım. kısa bir sürede doğal gaz ocaklı normal kömür sobalı ve plastik pencereli evde pencere diplerinde ve tavan kenarlarında küf ile tanışmıştım ara kat olmasına rağmen sobanın olduğu odadaydı bu nem. sadece bir kış. bundan öncesi bu yeşillenmeyi bilmiyorduk.

99 yılında ise kombili evde ısınamayıp tüm tavanlarımız ve duvarlarımız aşırı küf oldu. bu arada tavanımızda yağmur yağınca bazı yerlerde akıntı oldu. teras bir dairenin altındaydık halada burda ikametteyiz. üst katımızla ve kombi servisi ile çok uzun süre sorun yaşadık. bu süre zarfında üst komşumuzun bir izolasyoncu tanıdığı duruma bakmaya geldi. tavanlar beter durumdaydı. adam çok önemli bir şey söyledi. eğerki dedi tam hakkınca ısınabilseniz bu rutubet olmaz. biz tavanı yapıcaz hatta tavandaki küfü tamamen kesicez strafor diye bir madde var. komşunuzla anlaşın su yalıtımının parasını o versin straforuda siz verin bir şekilde küften kurtulun dedi. çünkü suyu kessekte tavanda yeşillenmeyi kesemeyiz demişti. komşunuzda diğer alınan rakamlara bakarak strafor döşetmez dedi..

strafor kelimesi aklıma geldi ben straforu ilk kez 1993 yılında sudi arabistanda görmüştüm. dedim adama mavi sert bir köpük değilmi. evet pek bilinmez demek siz gördünüz. dedim bu malzeme arabistandan tuğla aralarına döşeniyordu bizler sadece burası sıcak olduğu için sıcağı kessin diye kullanıyorlar sanıyorduk inşaatçı arkadaşlara kadar dedim. adam güldü biraz dedi bu malzeme kullanılsa hem küf kesilir hemde doğalgazı az yakarsınız demişti.

kombi servisiyle yaşadığım sorunu anlattım. ozamanlar 102 tl büyük paraydı ayda gaz faturası ödemek.. elimde biriken makbuzları gösterdim. yakmak zorundaydık evde bebek vardı nasıl yakmayalım beyefendi dedim. yaz vaktiydi ozamanlar. adam dedi tesisatı komple yıkatın. çok beter para ödemişsiniz dedi. göreceksiniz ev ısınınca duvarlardaki küf bile bitecek dedi.

şimdi strafor konusunda şunu söylemek istiyorum. 1995 ve 1997 yılındada israilde çalıştım orasıda suudi arabistan kadar olmasada sıcak bir ülke ama telaviv in iklimi istanbula benzer tam olmasada istanbul gibi sadece kar yağmaz. ben burda şirketimizin yapmış olduğu 5 altı katlı binalarda ve başka bir şantiyemizdeki gökdelen inşaatında hiç strafor görmedim.. taşyünü vsde görmedim 5-6 katlı binalarımız yaşam alanıydı girişler kesinlikle perde beton olurdu sığınak olurdu. sonrası kalın betonlar kolonlar kalın tuğla ve tuğlanın üstüne yontma sarı kalın taş kullanılıyordu aşağı yukarı taşın kalınlığı 10 cm vardı belki.

şimdi dönersek bizim daireye, üst katımızdaki terasa sadece 2cm straforla birlikte su yalıtımı uygulandı iğrenç oldu işçilik. adam kaç kez tamir etsede. benden tavsiye kimse membranla uğraşmasın. en alta resim basıcam en ideal su ve ısı yalıtımı bence. hatta 2,3 misli daha pahalısı var su ile ilgili ama bu izolasyonda yetiyor 1-2cm daha kalın atılınca. denenmişliği var.. sağolsun bu adamla birazcık kötü olsakta çok önemli bir şey öğrendim. tam ısınan odada nem olmaz peşi sıra kombi firması tesisatımızın değişmesinin şart olduğunu söyledi değiştirdik. bakır tesisat yapıldı. tavandan su almasına rağmen tavan yeşillenmiyordu sadece su alan bölümler yeşilleniyordu 2cm de olsa strafoun faydasını görmüştük. kombimiz çok iyi ısıtıyordu ve duvarlarda izolasyon olmasada baya azalmıştı küf.. ama biz doğal gaz fiyatları yüksek olduğu için full yakamıyorduk full yaksak belki o bölümlerdede küf olmayacaktı. çocukta bu süre zarfında büyümüştü. birde benden hariç ev halkı sıcağı sevmiyordu.

kombimiz hiç tutulmayan baymak olsada.. baymağın italyan ocean firmasına yaptırdığı luna modellerinin en alt serisi eco serisiydi. şimdi ben bu kombiyi en kalite kombiye değişmem:)) yeni serisi A sınıfı felan başka marka felan dinlemem. aynı seri üretilse gene alırım. fakat artık yok luna var ama sistemi değişik başka yerde toplama oceanda üretilmiyor.

dairemiz güney batı kuzey konumlu. ve 2007 yılında sadece kuzey cephe 3cm xp ile yalıtıldı. diğer bölümler ise şöyle dendi elyaflı sıva yapılacak buda ısı yalıtımı sağlıyormuş:)) girmiyim yöneticiler karkolluk oldular hemde kazık yedikleri halde:)) neyse yanlız birazdan foto ekliycem sanki bu sıvanın etkisimi oldu desem yoksa kuzeyden azda olsa yalıtım fayda sağladığı için ısı arttığındanmıdır neyse teammüllere aykırı görülebilir güney batı cephesindeki duvarlardada küflenme tamamen bitti. duvarlarımız en ince duvar 8lik felandır tuğlalar her halde. 6. katta oturuyorlar. annemlerin evidir. ayrıca kendi oturduğum daire ilgilide anlatacaklarım var nem konusunda..

< Resime gitmek için tıklayın >

2-3 gün önce evde mutfakta çıkan sorundan dolayı boya yapmak zorunda kaldık boya esnasında kalorifer peteğinin bu odada kapattık pencere açıldı . oda 18,5 m2 boya sonrası peteği açtık. duvarlarda oluşan macun vs işlemlerden dolyaı nem belli durumda. şimdi eser kalmadı nemden boya bitti.

< Resime gitmek için tıklayın >

yakından çekim petek açık durumda kısa bir petek 80 veya 60cm olabilir. dikkat edersek ısınan tarafta yoğuşma bitmiş kanatlarda mevcut. ilginçtir yeteresiz olsada petek metrajı, oda metrajına göre. bu petek burayı ısıtıyor.

şimdi ben demek istiyorum sayın ajlano kardeşim. sizin odadaki sıcaklığınız 22C size yetebilir ama bu sıcaklık duvarları kurutmaya bana göre yetmez. diğer arkadaşlarımızda katılsınlar pek tabi. ben kendi tecrübemi söylüyorum. şuan diğer evdeyim oturduğum odadaki sıcaklık 27C nem ise %56 nemlendirici çalışıyor inanın. çalışmazsa nem %38-40 lara düşüyor çok kötü boğaz ve solunum yolları kuruyor. bu evde 7. kat diğer eve göre tam tersi teras bir daire. diğer evse teras altı daire.

sayın kardeşim ben sizin nemi kurutamama sorununuza karşı aşağıya birkaç foto daha ekleyeceğim kendime göre diyorum nasıl kurumaz o nem orada. ok siz diyorsunuz yüksel beye katılıp evi komple tecrit ettim şimdi sorun yaşıyorum.. cengiz beye diyorsunuz ısı kaçaklarım var bu yüzden dolayımı nem sorunu yaşıyorum. gerçekten ilginç durum bende şimdi dersem evinizi yeterince ısıtmıyorsunuz. doğrumu yanlışmı bu durumu görüşlerinize sunuyorum.

< Resime gitmek için tıklayın >

sevgili kardeşim bakınız 28 şubat 2010 tarihinde annemlerin evini üstümüzdeki teras dairede su basıncının yüksekliği dolayısyla mutfak ve banyo lavoba eviye bataryalarının flex bağlantıları patlıyor ve resimlerdeki durumu yaşıyoruz. zaten bundan öncede dairede bulunan daire sahibinin kiracısı teras giderlerine bakmadığından yine daire sahibiyle telefonlaşıp duruyorduk. adam kiracı çıkınca yaptırcam terası yeniden diyordu. fotoğraf üst katımızdaki daire girişidir. düşünün alttaki bizim daire ne haldedir.

< Resime gitmek için tıklayın >

bu görüntüde yine üst dairenin odalarından birisi.

< Resime gitmek için tıklayın >

banyo

< Resime gitmek için tıklayın >

bizim daireden bir foto diğer resimlerde tarih olmadığı için, özelliklerden tarih saat gösterdim sabahın 6sında su basıyor. bu resimde saat 11:12 geçiyor. suyu üst daireden iyice boşalttık..biz bu patlamyı evde olduğumuz için ucuz atlattık. sonrasında annem onkoloji tedavisi gördüğü için benim eve geldiler bu küfü solumamak için. bu arada o evdeki kiracıda çıktı. esas pislik daha sonra oldu. evde kimse yok. evin sahibide akıl edemiyorki su vanasını kapatalım diye. bizde zaten akıl gitmiş


< Resime gitmek için tıklayın >

buyrun 1mayısı kutluyoruz. o esnada kiracı sonrası evin içindeki halıları sökmüştük beton çabuk kurusun diyerek.

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

herşeyimiz gitti fazla resim yüklemek istemiyorum. su sabah patlıyor üst terasın yan komşusu sabah namazında fark ediyor. suyu kapatamıyor vana bozuk tam kapanmıyor. bizi aramıyorlar ancak öğleye doğru kahvaltılık almaya giderlerken su asansörün içine dolmaya başlayınca akıllarına geliyoruz. şimdi bu betondan ne hayır gelir kum oldu resmen. üst katın oda şaplarına kadar kazımayı düşündük bir miktar kazıdık mahkemelik olduk 3-aşağı 5 yukarı eşyaları aldık bizdende bir miktar çıktı. sadece tvler kurtuldu üst resimdeki tv yi çok uzun süre çalıştırmadık.

< Resime gitmek için tıklayın >

bu tvyi ilk su baskınında örtmüştük damlama çok olmamıştı çok ağır büyük bir cihaz bu fotonun çekildiği tarihte kiracı komşu daha çıkmamıştı. sonradan birkez daha içerdeyken banyo bataryası iyi sıkılmadığı için kaçak yapıyor onuda ben çıkp tekrar sıktım. evden biz çıkınca tv yi Allahtan iyice örtmüşüz yoksa tavandan belli giderdi.

yani 3 kez su baskını olmuş oldu önceki teras kaçakları hariç. varın düşünün bu beton nasıl kurur.

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

dikkat edersek çok kısa zamanda yeni izolasyon yapıldı. yani beton bir tür hapsoldu başka çaremiz yoktu. inanın bu evde artık rutubet yok.. benzer bir şekilde benim evde bir durum var salon tam ısınamıyor orayada kısa zamanda izolasyon yapmıştık oranın duvarındaki nemi hala kurutamadım. geçen yıl kombi yaktık tam ısınmadı foruma bile yazdım bu durumu.. şimdi bu duvarın en çok ıslanan bölümünde nem var zaten hastalık sebebi ile benim evde durmuyoruz. bu sebeple nemi hiç ölçmedim şuan ölçsem zaten yüksektir orda ısı yok.

< Resime gitmek için tıklayın >

bakınız bu resimde tv üstündeki korniş kenarındaki nemde su patlamasından önce kaçaklardan dolayı olan nem. şimdi bu bölümdede nem yok.

sayın arkadaşım ajlan bey ve tüm arkdaşalar. ve konu sahibi yüksel bey. kendimce önemli durumlar anlattığıma inanıyorum sizlerde aratık yorum yaparsınız. ben ajlan beyin sorununun yeterince evin ısınmadığı teşhisinde bulundum. burda strafor zararlı konusu ayrı bende izolasyon tamken hala havanın bunaltıcı olduğunu belirtmek istiyorum duvarlarda yoğuşamayan nemi soluduğumuza inanıyorum. her nekadar önerilsede aslına nemlendiricilerin ürettiği neminde çok faydalı olduğuna inanmıyorum. herkeze selam ve saygılarımla.



İ
12 yıl
Binbaşı

Merhaba,

quote:

Sizin kibar ve degerli yaziniz icin asagidaki bir iki noktaya aciklik getirmek istiyorum. Sizin adi gecen firmayi bu kadar desteklediginize göre bu firma ilen parasal iliskinizi aciklamamissiniz. Keske bu firma ilen beraber ne is yaptiginiz, simdiye kadar bu adi gecen firmadan ne kadar aldiginizi, yada hic bir sey almadiginiz hakinda da degerli bilgileriniz aktarsaydiniz, daha aydinlanmis olurduk.


Tipik haksız olup kendini haklı çıkartma refleksi. Saklayacağım birşey yok. BASF'te çalıştığımı gururla söyleyebilirim. Yalnız bir konuda çok büyük bir yanılgınız var, BASF benim değil. Senelik 65 Milyar Eur cdirosu olan bir şirkettir BASF, benim olsa inanın tüm donanımhaber'le paylaşırdım bu ciroyu, gene koymazdı.

Ama unutmamanız gereken bir nokta var. Ben bir profesyonelim. Annemin karnından BASF'te çalışarak doğmadım, muhtemelen BASF'te çalışarak da ölmeyeceğim. Aldığım para da emeğimin karşılığı aylığımdır. Ancak mesleğim gereği, yani bir kimya mühendisi olarak, henüz BASF'te çalışmaz iken, okuldan yeni mezun iken de yukarda saydığım bilgileri bildiğim için gene aynı şeyleri yazardım emin olun. Bunun BASF'te çalışmakla alakası yok, sektör ve konu hakkında cahil olup olmamakla alakası var.

quote:

Kilimacilardan sonra simdi holding temsilcilerinin degerli katkilarini almak beni sevindiryor.


Herhangi bir holding'i de temsil etmiyorum. Çalıştığım şirketi de temsil ettiğim söylenemez. Herhangi bir şekilde BASF'i teknik olarak öven veya reklamını yaptığım bir yazı da bulamazsınız. Yazdığım şeylerin hepsi, BASF'te çalışmasanız da internetten küçük bir araştırmayla çıkarılabilecek sonuçlardır ve hiç biri yalan, yanlış değildir. O yüzden lütfen konu hakkında bilgisizliğinizi ve haksızlığınızı şu "holding'in adamı" refleksiyle kapatmaktan vazgeçin.

quote:

1-Öncelikle size acik net olarak belirtmek isterimki; burde hic bir fimanin, yada malzemesinin REKLAMINI ben sahsen yapmadim,

Baska birileri her hangi bir reklam yapiyorsada ben bu firma ve ürününü burda kisisel olarak desteklemiyorum. Sif sizin adi gecen firmaniz degil, genel bir durum bu.


Reklam yapılmasını desteklemiyorsunuz, kabul edilebilir, ancak bir basın açıklamasını (o yazılan reklam değildir) referans alarak yalan yanlış bilgilerle dünyaca ünlü bir şirketi yerin dibine sokma hakkını kendinizde görebiliyorsunuz. Reklam destekleyip desteklememeniz sizin bileceğiniz iştir, ancak reklamı yapılıyor diye bir firmayı abuk subuk bilgilerle yermek (türkiye'ye gelmesinler) haksızlıktır.

Kaldı ki, bahsi geçen basın açıklamasındaki firma ismi bile yurtdışındaki firmanın marka ismidir. Türkiye'deki muadili (daha önce de belirttiğim gibi) YKS olarak düşünülebilir. Bunun bile ismi geçmiyor, sadece yaratılan teknolojiden bahsediliyorken, neyin reklamı yapıldığını söyler misiniz?

quote:

2-Bu formda ele alinan konu büyük Türkiye nin yasamsal sorunu olan enerji, saglikli ,kaliteli binalarin yapiminda azicikda olsa katkida bulunmak, Burda ticari amac gütmeden bir yaraya parmak basmak. Toplumsal bir sorunu herkesin degerli katkilari ilen ( sirf benim degil) belirli bir tartisma düzeyine getirim, Bilgi alisverisinde bulunmaktur.


Pek güzel. Peki enerji, sağlık ve kaliteli binaların yapımındaki katkıyı ne şekillerde yapmayı planlıyorsunuz? Bilgi alışverişi diyorsunuz, dünyaca ünlü ve enerji verimliliği konusunda inanılmaz bilgi birikimine, teknolojiye sahip bir firmanın basın açıklamasından yola çıkarak "para canavarı" diyorsunuz. O bahsettiğiniz binaların enerji verimliliği konusunda sadece BASF değil, bir çok firma (Mavi Kale diye bildiğiniz marka ikinci büyük kimya devi Dow'a aittir mesela) kafa patlatıyor. Bunların burada paylaşılması mı reklam?

quote:

3- Eger bu formu okuduysaniz, yalitim malzemesi olarak her insanin özgür , kendi istek ve ekonomik sartlarina göre secebilmesi gerektigini cok kez dile getirmisimdir.
Malasef Türkiye sanildigi gibi bir kac büyük metropol ve inlarin sorunlarindan ibaret olmadigini her metropolde yasiyan insana anlatmak zorlugu mevcutur, Türkiyenin en ucra kösesinde bile yalitim sorunu olabilir. Bütün insanlarin sorununa cözüm aranmak durumdadir.


Evet herkesin kendi istek ve ekonomik şartlarına göre istediği yalıtım malzemesini seçebilmesi gerekmekte. Bütün insanların sorununa da çözüm aranmak durumunda. Bununla herhangi bir markanın burda dile getirilmesinin ilişkisi nedir, çözemedim şahsen. Kaldı ki şahsi kanaatim, insanların doğru ve kaliteli marka ve ürünlerle, gerektiğinde bilgilendirilmesidir. (BASF malzemesi kullanıp memnun kalmayan birileri varsa da konuşulmalı)

quote:

4- Siz adi gecen firmayi tanimadigim cahiligimi elestirirken, degerli bilginizle benim Alman Holdingi dedigim firmaya Siz alman menseli ancak her yerde is yapan demissiniz. Ancak demekle patronlarinin türk oldugunu anladim ; Cahiligime bagislayin. Demek türk firmasiymis.


Bir kere BASF bir holding değildir. BASF, Almanya merkezlidir, Ludwigshafen'dadır merkezi, ancak neredeyse tüm dünyada kurulu başka BASF tüzel kişilikleri de vardır. Almanya'da kurulu BASF şirketi 2008'e kadar BASF AG (BASF A.Ş. gibi çevirebilirsiniz) iken bugün tüm Avrupa Birliği'nde resmen tanınan bir tüzel kişilik olduğundan BASF SE (societas europaea; avrupa şirketi gibi çevirebilirsiniz) adıyla tanımlanır. BASF SE'nin dışında bir çok başka ve çok büyük BASF şirketi de mevcuttur, örneğin BASF Corporation BASF'in hissedarı olduğu bir Amerikan şirketidir. BAE'de, yabancı şirketler tek başlarına var olamadığından BASF Kanoo olarak bir joint venture olarak yer almaktadır. Bu şirketlerin tamamının yönetiminde Almanlar kadar diğer ülkelerden de üst düzey yöneticiler vardır. BASF patron şirketi değildir, o yüzden patronlar türk veya alman diye bir ayrım yapılamaz. Ancak size şu kadarını söyleyebilirim, Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgenin CEO'su Alman'dır, ancak Yapı Kimyasalları şirketinin genel müdürü Türk'tür.

quote:

5- Yazinizda sözü gecen firmanin ne kadar büyük , ne kadar isi yürütügünü gayaet iyi anliyoruz, Cok aydinlandik sagolun. Bunlara itirazimizda yok. Suda muhakak ki bu firma dediginiz türkiye genelinde büyük isleri allah rizasi icin degil, para kazanmak icin yaptigini sizde anlayisla karsilarsiniz bende.
Allah cirolarini kat kat artirsin. Bundan benim en ufak ne karim nede zararim olur. Bu firma öylede böylede zaten isi götürüyor.


Tüm ticari kuruluşlar gibi, elbette BASF de sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde para kazanmak için iş yapıyor? Sizin veya benim kamu yararına veya allah rızası için çalışmadığımız, iş yapmadığımız gibi. Ancak sadece BASF değil, neredeyse bu tip tüm ciddi ve büyük firmalar kazandıkları parayı sosyal aktivitelere, toplum yararına, ve hatta gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak için de kullanıyorlar. Hemen hepsi daha verimli ve daha kaliteli bir enerji kullanımı için ne kadarlık ArGe masrafı yapıyorlar biliyor musunuz? Hatta biraz daha tabana inelim; BASF'in 3 senede 81 ilde 81 devlet lisesinin kimya - biyoloji laboratuvarlarını sıfırdan baştan yapıp modernize etmekte olduğunu biliyor musunuz? BASF'in dünya çapında cirosunun artmasının bana da öyle aman aman bir katkısı yok; ancak en azından bu şirketin öyle kafanızda kurguladığınız "paragöz aç alman şirketi" olmadığını çok net görebiliyorum.

quote:

6- Bizler burda sagliksiz, dayaniksiz, depremde cöken binalarin sorununu cözmeye calisirken, Sizin temsil ettiginiz büyük holdinglerin ekolojik, saglikli, lotus efektli, hava alan su gecirmeyen malzemeleri burda tanitarak , burda katkida bulunmanizda ben sahsen fayda görürüm.


Elbette görmeniz gerekir. Ancak siz bu tip bir girişimi reklam olarak niteleyeceğinizi de açık açık belirtiyorsunuz. Dolayısıyla buradaki haklı tutumunuz daha önce yazdıklarınızla çelişiyor.

quote:

7- Sizin temsil etiginiz holdingler keske 40 cm kalinliginda pismis tugla duvar üretseydi, secenek olarak depolarda hazir bekletebilir. , Insanlara bu dogru malzemeyi tanitdida, bizmi karsi ciktik.


Dediğim gibi BASF babamın oğlunun değil, BASF'in Yönetim Kurulu'nda da değilim ve hatta temsilcisi de değilim. Tuğla üretip üretmemesi konusunda pek bir yorum yapamam, ancak şunu diyebilirim ki, BASF bir kimya şirketidir, ürettiği ürünler de kimyasal veya türevi malzemelerdendir. Tuğla üretimine belki katgkı malzemesi olarak hammadde sağlıyordur bilmiyorum, ancak ürettiği yalıtım malzemeleri tüm dünyaca kabul görmüş ve kullanılan yüksek teknoloji materyallerdir.

quote:

8- Izniniz olursa, strofor gibi benzeri ürünleri üretip satarsaniz bizde, kendimizce stroforla mantolama ya karsi cikalim. Tabiki sirf kar amacli zararli strafor malzemesini satarken sizin gibi büyük holdingler ilen isimiz olmadigi deme özgürlügümde olsun. Eger izininiz olursa bu düsüncelerimi dile getirme ve yazma özgürlügümde olsun.


Strofor dediğiniz malzemeyi 1951'de BASF'in kendisi icat etmiştir. Asıl ticari marka adı Styropor'dur ve kimyasal olarak expandable polystyren'dir (eps) Bugün straforu bir çok farklı üretici de üretmektedir. BASF straforu, salt bina yalıtım malzemesi olarak değil, bir çok farklı uygulama ve sektör için üretir. 1951'den bu yana ısı yalıtım teknolojileri çok gelişmiştir, ve styropor uygulanacaksa uygun bir uygulama firması tarafından yaptırılmalıdır. Şahsi kanaatim, ısı ve enerji yalıtımı için styrpor'un yerine bugün geliştirilen diğer ısı yalıtım malzemelerinin kullanılmasıdır. (bu arada sizin zararlı dediğiniz styropor hala ısı yalıtım malzemesi olarak yaygın bir şekilde bir çok uygulamada sorunsuz olarak kullanılmaktadır) Bunları kullanma, kullanmama özgürlüğünüz var tabii ki, destekli argümanlara dayandığı sürece.


quote:

Sunu tekrar söyliyeyim ki. Ekonomik saglikli yalitimin tek bir firmanin malzemesi dogrudur, iyidir, kulanin, tavsiye edriz demek kesinlikle yanlistir. Dogu malzeme bizlerin uzaginda degil, NASA teknolojisi, kimyasal buluslar degil. Bizim yüzyillari asan mimarligimiz, insaat bilgimiz yeter diyorum.
Yeterki biz bu bilgi ve malzemeler yurt disi malzeme hayranligini bir tarafa birakarak sahip cikalim iyi analiz edelim.


"Holding temsilcisi(!)" gibi acayip bir şekilde tanımladığınız kendim adıma, böyle bir şekilde (BASF malzemesi çok iyidir, çok acayiptir, almayan, kullanmayan bin pişman olur) gibi bir şey yazdığımı düşünmüyorum. Kendi adıma kesinlikle çok aşina olduğum bir sektör değil BASF'in bu kolu, ama asıl sebep tabii ki böyle bir hakkı kendimde görmememdir.

Gelgelelim, teknolojiye ve gelişmelere bu kadar kapalı olmanızın da, hayalini kurduğunuz o kaliteli ve verimli ısı-enerji yalıtımına sizi ulaştırmayacağını bilmenizi isterim. Bizim yüzyılları aşan mimarlığımız, inşaat bilgimiz bugün, o pek sallamadığınız teknoloji ve gelişmeler sayesinde çok daha fazla ilerde. Bunun yurtdışı malzeme hayranlığıyla alakası yok, inanın türkiye'de de sadece çok bilmiş mimarlar yok, çok iyi arge çalışmaları yapan bilim adamları ve mühendisler de var. Türkiye'de inşaat sektörü de, teknolojisi de bir çok açıdan Avrupa düzeyinde. Yeter ki o teknoloji doğru ve yerinde kullanılsın.

quote:

Bence en dogru malzeme yeine göre gecekonduda kulanilan Piriket keske iki sira yan yana örülerek icide samanli kil ilen dolduralarak yapilsa. Yada köylerdeki killen , su gecirmiyen toprak ilen samanin karistirildigi en az 50cm kalinligindaki toprak duvarlar olsa.
Tekrarliyorum keske holdingler bu konulara el atsa. Dogru dürüst malzeme üretebilseler.
Piyasada satilan 13,5 cm delikli tugla. Buna niye kimse ses cikartmiyor? Dogru mu bu tugla kalinligi? Bunlar piyasada peynir ekmek gibi satiliyor. Kim yanlis dur diyecek bu garip durma? Satin alanmi? Mimarmi? Mühendismi? Belediyemi? Imar bakanligimi? kim?????


Gene teknik olarak çok bilgim olmadığı için pek birşey diyemiyorum. Ancak diğer kim dur diyecek sorunuza, bir mühendis olarak tek diyebileceğim maliyet unsurlarıdır.



M
12 yıl
Teğmen
Konu Sahibi

Sayin Koca usta,

Öncelikle holdinglere sizin gibi yorgun bir demokratin destek vermesine inanin cok üzüldüm.

Onlar zaten güclü ve paralari var. Benim küf icinde oturan insanlarimin dertlerine derman, sorunlarinin cözümüne katkida bulnmami nerden , eskilere bagladiniz anlamadim.
Siyaset bu demek. O zamanlar birilerinin sizi yönlendirmesinden dem vururken bugün holdinglerin kar amacli insanlari yönlendirmesine razi oluyorsunuz. Hep birileri tarafindan yönlendirlmek kötü bir his. Bence insan özgür olmali. Paranin gücün tarafinda olmak, güclüyü desteklemek kolay. Destekleyin de sakincasi yok.

Biraz daha bu konuda aciklama getirmekte yarar görüyorum. Degerli görüslerinize arz olunur:

1-Benim Türkiye de yasiyan her insani ne menseeli olursa olsun yaniltip strafor satan insanlari ayirt etmeden yanlis yaptiklarini anlatmaya calisiyorum.
Ben yorgun degilim. Bu yazilarimi yazarkende ne biryerlerden sirtim sivazlaniyor, nede cebime bir lira giriyor. Aksine zarari bile dokunuyor.

2-Türkiye deki vatandasimiz icin hic birini ayirt etmeden yetersiz de olsa bilgilerimi burda aktariyorum. Istiyen okur deger verir. istiyende sizin gibi siyasete cekebilir.
Burda yazdiklarimdan binasini straforla kaplayip , küf ve nemde yasiyan holding hisadarida, calisanida faydalanabilir.

3- Sunu belirteyimki; ben hic bir firmanin, globelesmis dünya da artik ne menseli,nede hangi ana sermayali olduguyla ilgilenmiyorum. Cirolarinin ne muhtesem olduguyla hic ilgilenmiyorum. Zenginin mali fakirin cenesini yorarmis derim kendi kendime.

4-Burda siyaset yapip Kapitalizmin ve Globalizmin su anki durumuyla, sizin 70 li yilardaki birikimlerinizden pismanliginz ilen , benim uzaktan yakindan alakam yok,. Kesinlikle siyasete girmekde istemem. Burasi siyaset üstü bir tartisma formudur diyorum.

5- Benim holdinglerin mal satmasina, pazarlama yapmasina, onlarin istdigi gibi milyarlarca cirolarla istedikleri gibi türkiyede ve dünyada cirt atmalarina ne diyebilirimki. benim ne hadime.

6- Burda tekrarliyorum hic bir firmanin marka reklamini yada kötülemsini yapmiyorum. Burda genel olarak strafor yalitimin sagliksiz, iyi bir yöntem olmadigini.
Cözümünde cok basit oldugunu, Sadece binanin duvarlarinin kalin taslarla yapilmasi gerektigini belirtmek istiyorum. Her holding satsin bu kalin taslardan bende destekliyeyim.
Yoksa isteyen istedigini üretsin satsin, Hata strafor yapacaklara biraz düsünün, yapanlara sorun, zararlarini görün izninizle diyelim.

7- Vatandaslarimizin Aman Alman mali, kesin güzel saglikli, gibi bence cok önyargili düsünceyi elestirmem, benim en dogal hakim.
Care alman firmasinin üretigi malzemede gibi düsünceleri elestirmek , bizim anadolu mimarimizin daha saglikli cözüm üretiklerini gene belirteyim.

8- Burda anadolu mimarliginin tarihden gelen engin bilgisini ön plana cikartmak, yerli yabanci firmalarin, babasinin hayrina malarini ve kendilerinin övmesine aldanmamalirini tavsiye ettim. gene ederim.
Anadolu mimarligindan ayrilanlarin, holdinglerin ( (yerli dahil) parlak , süslü laflarla satiklari malzemelerin zamanla gercek yüzünü gösterdigini. Vatandaslarimizin küf ve nem icnde yasadiklarini belirtelim. Lütfen bu konuda sikayet eden degerli katkilarinda bulunan yazilari lütfen okuyunuz.

9-Son olarak izninizle size bir sorus soruyorum? Sizce kim söylemeli evdeki küfün nedeni , calinmis duvar kalinligi, sonrada strafor oldugunu. Holdingde calisanmi?

Yoksa benim gibi burada daha bir sürü katkisi olan benim gibi düsünen degerli insanlarmi vede sizin saldirdiginiz helal ekmek yemis bir mimarmi??

Sizden bir ricam olacak izininizle. Sizden özelikle istirham ediyorum Birakin görevimi yapayim. Lütfen

Gölge etmeyin baska ihsan istemem.


selamlarimla

www.mimaryuksel.com


Bu mesaja 2 cevap geldi.