Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
5
Cevap
359
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Kitap yazıyorum, yazdığım kısmı yorumlar mısınız?
M
2 yıl
Yarbay

burda hiçbir kitleye ulaşamazsın hocam. eskiden az biraz aktifti, şimdi baktığımda o eski kişiler de pek uğramaz olmuş.



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >


Bu mesajda bahsedilenler: @gokhanunlu
M
2 yıl
Yüzbaşı

Merhaba. Yazdığınız kısmı biraz inceledim. Anladığım kadarıyla psikolojik bir türde yazmaya çalışıyorsunuz. Eleştireye açık olduğunuzu belirttiğiniz için naçizane önerilerim olacaktır:
1. Kurguyu tamamladığınıza emin olduktan sonra hikayenizi yazmaya başlayınız.
2. Aynı kelime ve kelime gruplarını ard arda cümlelerin içinde kullanmayınız çünkü tekrarlar yazının akışını bozmaktadır. Örneğin paylaştığınız metinde geçen "ip" kelimesi gibi.
3. Kendinizden emin olunuz. Yazınıza başlarken kimsenin onayını almak zorunda değilsiniz. İlk harfinden son noktasına kadar meydana çıkacak olan eser sizindir. İyi yada kötü bir eser ortaya koymak yani onu bitirebilmek de bir başarıdır. Siz eseri ortaya koyduğunuzda, türünü, anlatımınızı...vs. beğenenler, beğenmeyenler, anlayanlar, anlamayanlar...vs. illaki olacaktır bu da oldukça doğal bir reaksiyondur. Sizi sevenler zamanla okuyucu kitlenizi oluşturacaktır. Yazım amacınızı bilemediğim için, tanınmak, para kazanmak, bilgi paylaşımı...vs. üslubunuz hakkında yorum yapmayı kendimce uygun bulmuyorum.
4. Her eserinizin sonunda biraz daha ustalaşmış olacaksınız. Eski eserlerinize bakınca "bunu ben mi yazdım. Vasatmış yada iyi değilmiş" gibi özeleştiriler yapmaya başlamanız doğru yolda olduğunuzun işaretidir.
5. Eseriniz her ne şekilde olursa olsun, Türkiye de kitaba ve okumaya değer verilmediğinden beklentilerinizi yüksek tutmamanızı tavsiye ederim. Hassas bir kişiliğiniz varsa sonradan üzülebilirsiniz de.

Çıktığınız bu zorlu yolculukta size başarılar diliyorum. iyi forumlar.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mehmet2661 -- 5 Nisan 2022; 2:14:4 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

G
2 yıl
Er
Konu Sahibi

Merhabalar. Kitabımım yazma aşamasındayım. Bu yüzden bazı tereddütlerim var. Kitabımın başlangıç kısmını yazdım, değişebilir tabiki de. Rica edersem yorumlar mısınız? Konuyu anlayamazsınız şimdilik bu yüzden de konu dışı tüm eleştirilere açığım. Yazma stilim, duyguları geçirebilmem ya da geçiremem gibi şeyler. Şimdiden teşekkürler.


 Bir kaç gündür olduğu gibi yine ışıklar açılmadan uyanmıştı. Her yer öyle bir karanlığa gömülmüş durumdaydı ki gözünün açık mı yoksa kapalı mı olduğunu bile anlayamıyordu. İki tür ses duyuyordu; horlamalar ve çalışan havalandırma. Saatin kaç olduğunun ve ışıkların ne zaman açılacağının farkında değildi. Daha fazla karanlıkta kendi düşünceleriyle baş başa kalmak istemiyordu. Kendi düşüncelerinden kaçmak için binbir türlü yol denemeye başladı: kafasında müzik çaldırmak istedi ama en son dinlediği müziğin ne olduğunu hatta ne zaman dinlediğini bile hatırlamıyordu. Bugünki iş dağılımının nasıl olacağını tahmin etmek istedi, bu kadar kişinin olduğu bir yerde bunu yapmanın da neredeyse imkansız olduğunu çok geçmeden anladı. Buradaki insanlardan neredeyse hiçbirinin adını bile bilmiyordu. Neden buradaydı ki? Hayır, bu sığınağın yaşaması için gereken tek yer olduğunu kendi de biliyordu. Onu rahatsız eden, zeki biri olmasına rağmen neden bu sığınağı yöneten ya da sığınağı geliştiren insanlarla olmadığıydı. İçindeki öfke yine su yüzüne çıkmaya başlamıştı. Artık düşüncelerinden kaçamayacak duruma gelmişti ve kaçınılmaz olan gerçekleşmişti: benliği ile beyni arasındaki savaş yine başlamıştı. “Bu insanlar arasında işim ne? Her sabah neden bir amele gibi çalışıyorum? Ben kalkıp bir şeyler yapmalıyım, bir şeyler geliştirmeliyim. Burada aklıma ve benliğime adeta hakaret ediliyor.” diye düşüncelere daldı. Sonra ise kendi sesi adeta başka bir kişilikle onla konuşmaya başladı: “Aklına ve benliğine hakaret mi? İnsanlık kendini yiyip bitirmeden, buraya düşmeden önce hakaret etmiyorlar mıydı? Geride bıraktığımız hayatta zeki değildin de burada mı zeki oldun? Hayır, hayır. Her daim bu haldeydin. Belki de hiçbir zaman düşündüğün kadar zeki olmadın.” 

 Beyni iki farklı insana ev sahipliği yapıyor gibiydi. Bu tür tartışmaları kendiyle yalnız kaldığında sıklıkla yaşardı. Gözleri kızarır, elleri titrer ve karşısında biri varmış gibi beden dilini kullanırdı. Kendi de bunun farkındaydı, delirmişti. Hayır, delilerde birkaç tahta eksik ise onda sadece birkaç tahta kalmıştı. Aklı bulunduğu gerçekliğe bir iple bağlanmış gibiydi, en ufak sarsıntıda kopup gidecek ve bu hayatta sahip olduğu tek şeyi, aklını, ondan alacak bir ip gibi. Kendi kendine yaptığı bu tür tartışmalar o ipi geriyordu. Hiçbir zaman koparamıyordu ama eğer bu ip kopacaksa kesinlikle bu tartışmalar kopmasına yardım ediyordu. Geçmiş hayatında kullandığı ilaçlar onu dengede tutuyordu, en azından o böyle sanıyordu. Şimdi ise hiçbir şeyi yoktu,; kaçamıyordu, savaşamıyordu. Kendi beyni benliğine karşı bir soğuk savaş başlatmıştı ve yavaş yavaş bu topyekün savaşa dönüyordu. Hissediyordu, korkuyordu. Hiçbir zaman duyguları tarafından yönlendirilmemişti, hiçbir zaman duyguları saf bir şekilde tadamamıştı ama bu içindeki savaş ona saf korkuyu hissettirmişti. Hayır, aklını kaybetmekten de korkmuyordu; sahip olduğu tek şey aklıydı ama buraya gelene kadar aklını yeterince kaybetmişti. Onu asıl korkutanın belirsizlik olduğunu düşünüyordu. Bundan bile emin değildi. Korktuğu şey bile belirsizsizlik içeriyordu, artık ipin kopmasının yakın olduğuna emindi.

 “Hayır, düşündüğüm kadar zekiyim. Hayat önüme doğru şartları koymadı, bu yüzden zekamı kullanamadım. Tek sebebi bu, başka bir şey değil.”. Aslında kendi bile bunun yanlış olduğunu biliyordu. “Hayat önüne doğru şartları koymadı mı? Ne bekliyordun, senin elinden tutup zirveye çıkarmasını mı? Sen bunu kendi sevdiklerini bile yapmadın ama her zaman seni yere sermeye çalışan hayat bunu yapacaktı, öyle mi? Düşündüğün kadar zeki değilsin. Hayır, tam anlamıyla aptalsın. Sana değer verenlere ihanet eden bir aptalsın. İki yüzlüsün”. Yine eski günlere, eski sorunlarına dönmüştü. Hiçbir zaman çözüme ulaştıramadığı, bir daha asla çözüme ulaştıramayacağını düşündüğü sorunlarına. Artık aklını bu gerçekliğe bağlayan ipler fazlasıyla gerilmişti, topyekün savaşın ilk adımı atılmıştı ama beklemediği bir şey oldu: Işıklar açıldı, evet ışıklar açıldı. Ellerinin titremesi geçti, ip gerginliğini kaybetti. “İşçilikle, boş işlerle geçen bir gün daha başlıyor.” diye düşündü. 
Bu düşünce sitem içeriyordu. Kendiyle olan bu hesaplaşmayı yapmak istemiyordu ama kaçtığı için fazlasıyla rahatlamıştı. Evet, iki yüzlüydü. Bu düşünceye ne kadar inanmak istemese de artık çok geçti, biliyordu. Beynindeki o ses onu öyle bir şekilde germiş, yıpratmıştı ki karşı gelemiyordu. “Haklıyım, iki yüzlünün tekiyim. Kendimden kaçmak isteyen bir korkağın tekiyim.” dedi mırıldanarak ama çok geçmeden aklına bir düşünce daha geldi: “Ya iki yüzlü olduğumu kabul etmem de bir iki yüzlülükse?”.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gokhanunlu -- 12 Mart 2022; 22:10:35 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

M
2 yıl
Yarbay

watpad 'a yaz,orda daha çok değerlendıren olur.



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
G
2 yıl
Er
Konu Sahibi

Wattpad’de belirli bir kitleye ulaşmak biraz şans gerektiriyor ama deneyeyim. Teşekkürler.



< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @mahmut716
C
2 yıl
Yarbay

Eleştiriye açık olduğunuzu varsayarak yazıyorum

1-kendini tekrar eden kelimeler çok. "xxx" kelimesi 1 cümle sonra tekrar yer alınca güzel durmuyor
2-kitabın konusunundan bağımsız olarak 3 paragraf okudum karakter kendi kendine konusuyor ama bir yere varamıyor. yani bir olay yok ortada. Bu beni okumadan soğutan bir şey. Karakter odasından mı çıkacak? Mağaradan mı kaçacak? bir şeyler olmalı.



DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.