Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
4
Cevap
410
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Insan, düşüncesi her an değişebildiğini bilirken, nasıl herhangi bir konuyu ölümüne savunabilir?
A
3 yıl
Er
Konu Sahibi

Bilimsel olarak da kanıtlanan ve aslında kanıtlanmaya ihtiyacı olmayacak kadar herkesin bildiği bir gerçek vardır ki o da;
Bir insan hayatının herhangi bir döneminde düşündüğü herhangi bir şeyin daha sonra ona çok saçma gelmesi, bir dönem ki doğrunun farklı bir dönemin yanlışı olması.. Yani insan değişen, gelişen veya gerileyen bir beyne sahip olması.. Kısacası bir görüşün bir düşüncenin yalnız ve yalnızca o anın doğrusu veya yanlışı olması.

Durumun böyle olduğunu düşünürsek bir fikrin doğruluğunu başka kişilere aktararak, onların da benim gibi düşünmeleri gerektiğini savunuyorsam, bunun yalnız ve yalnızca değişmez mutlak doğru olması gerekmez mi?

Aslında bu konuya felsefi yaklaşmaktansa daha gündelik yaşamdan kafamı kurcalayan birşey var, dini inançlar gereği savunulan görüşleri (öyle çağa göre değişen, o eskidendi şimdi tanrının o buyruğu geçerli değil gibi görüşler değil, öyle olsa yine mutlak olmaz) bir kenara ayırıyorum çünkü o kişi yada toplum zaten mutlak doğruları olan yüzyıllardır değişmemiş ve değişmeyeceğini kesin olarak gördüğü inanç gereği olan düşüncelerdir ve bunu savunması kadar doğal birşey yoktur. Ancak bu ideoloji dışında kalan her düşünce aslında yanlış olmuyor mu? Tabi bilimsel de bazı gerçekler var ancak bilimin bile hemen hemen her alanın - bir anın kesinliğinin başka bir anın yanlışığı geçen zamanda teknolojinin ve bilimin sürekli gelişmesi ıle yeni bulgularla ortaya çıkmıştır.

Yani bir kişi onun tanrıdan geldiğini düşünmedikçe nasıl olur da o düşüncenin sadece o ana o yıla o çağa uygun olduğu için kesin doğruymuş yada karşı görüş kesin yanlışmış gibi savunabilir?



G
3 yıl
Binbaşı

Düşünceleri elbette değişebilir. Fakat ağırlıklı çoğu düşünceyi o konuda benimsemişse, doğruların fazlalığı o kişinin gözünde genelde az olan yanlışı götürüyor.



T
3 yıl
Teğmen

Sokrates alanında bilgili bir çok kişiyi tanımıştı ama farkettiği mesele aslında bir şey bilmemeleri idi, işte onu bilge yapanda bir şey bilmediğini bilmekti. Tabi ancak Sokrates sofistler gibi bilinemezci bir tavırda değildi, Protogoras'ın her şeyin ölçüsü insandır görüşünün zıttı olarak, herkesçe ulaşılabilen temel yargılar olduğunu savunur. Ondan önce   Herakleitos ise her şeyin değişme ve hareket halinde olduğunu söyler. Bu durumda olan hic birşey hakkında konuşmak, iletişim sağlamak mümkün olmuyor. Platon'u idealara götüren sebeplerde burada başlıyor. Bir değişime tabi olmayan tümeller kendini tikellere yansıtarak gösteriyor. Zaten Miletli filozofların ilk aradığıda değişmeyeni bulmaktı,  felsefe de kısmen böyle başlıyor. Şimdi bunlar ontolojinin konusu gibi görünsede episteme ile de bir o kadar alakalı. Değişmeyeni aramak ya da neden değiştiğini aramak felsefenin, bugunde doğa bilimlerinin konusu, ancak değişebilir olanın ölümune neden savunuldugu daha cok psikolojinin konusu gibi. İnsanların bunu yapmasının bir çok sebebi olabilir. Temelde varoluşsal içgudu ile hareket ettiğimiz için, benliğimizi ortaya koyacak ve onu kalıcı kılacak şeylere ihtiyaç duyuyoruz. Haliyle insanlar karekterini idame ettirebileceği ideolojilere ölümüne bağlanıyorlar. Bunun iki yolu var;
1. cahillik 2. ise aşırı bilgi ile elde edilen ön kabuller. Bu ikinci tipten bahsedecek olursak bunlar çoğunlukla tarihsel bilgi ve doğa bilimlerinde görülür. Yıllarca gördüğü eğitimi, onca okuduğu kitabı öylesine benimsemiştir ki adeta onu tanrısallaştırır. Emekle elde ettiği o kadar bilgi, çaba bir hiç olamaz haliyle savunma içgudusu ile hareket eder. Zamanla bu kibre dönüşür ve bilmediğini bilemeyecek kadar kör olmuştur. Tabi asch deneyindeki gibi çevresel uyma probleminin oluşturabileceği etkilenme problemlerini de unutmamak gerek. Ancak şöyle ki bedenler deneyimlerle şekil alan kaplar olsa da, ruh su gibidir, aktığı zaman varacağı yer bellidir



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

A
3 yıl
Er
Konu Sahibi

Ilkkez birisi gordukleri yasadiklari ile degil de akilci bir yaklasimda bulundugunu goruyorum :) Cevap icin tesekkurler.

Yazinizda bahsettiginiz kisiler ile ilgili sadece kulaktan dolma bilgilere sahibim, adi gecen felsefik dusuncelerin cogunu bilmem. Ama soyle seylerin oldunguna onlarca kez sahit olmusumdur. Aklinizda bir konuya yada fikre herhangi bir yaklasim sekliniz vardir. Sonra bir gun karsiniza bir makale cikar ve bu bilmem kac yilinda bilmem hangi felsefecinin adini koydugu felsefik yada sosyolojik yada psikolojik terimin konusuymus.
Yani demem o ki her insan aslinda beyninin bir kosesinde bu teorilerin her birine sahiptir. Ancak yasadiklarimiz ve tecrube ettiklerimiz bizi oyle bir esiri altina almistir ki, surekli birbirimizi elestirmeye, herseye karsi cikmaya meyilli olmus ve objectif dusunmez olmusuz.



G
3 yıl
Yüzbaşı

Bir konunun değişeceğini düşünüp o an hissettiğin şeyi söylememen saçma bence. Neye inanıyorsan ve neye inanmak istiyorsan onu o an güçlü bir şekilde savun yeter.



DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.