Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
3
Cevap
98
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Bir tadı 'güzel' yapan şey nedir?
G
6 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

Bir tarafta balıktan nefret eden, diğer tarafta balık yemeye bayılan iki insan olsun.

Bu iki insan da balık tükettiklerinde, dillerinden beyinlerine gidecek elektrik sinyalleri aynı yapıda, dildeki reseptörlerle etkileşime geçen kimyasalların aynı olmalarından ötürü. Tıpkı aynı şarkıyı kimisi coşkuyla, kimi de kayıtsızlıkla karşılar ya, duyulan sesin özdeş olmasına rağmen, onun gibi.

Çok genel bir soru sormak istemiyorum. Yaşadıklarımızın zevklerimizi nasıl şekillendirdiğini sormuyorum. Yalnızca bir şekilde, bir insan tarafından güzel bulunan bir şey, güzel bulunurken farklı olan şey nedir? Salgılanan belirli bir hormon mu var?



G
6 yıl
Çavuş

Bende merak ettim şu an.Ancak bence çok derin bir cevabı yoktur bu sorunun bana kalırsa alışkanlıkla ve psikolojik bir şeyle ilgilidir...Eskiden rakının tadı o kadar kötü gelirken alıştıkça aslında ne kadar tatlı olddugu kokousunun nek adar güzel oldunu fark ettim.Yada bir insan kötü bir şey yediyse o yemek onun için her zaman kötü mide bulandırıcı olabilir hep o ilk zamanki yediği aklına geldiğinden..Hepimizin vardır öyle tiksiniği şeyler..

önceden çok sevdiğim patlıcan şu an yesem kusturucak derecede bir tat bırakıyor bende..Farklı değil aynı kişide bile ollan bir şey yani alışkanlıklarla ilgili tamamiyle..

Baxılar acıyı çok severken alışkın olmayanlar o kadar acı yiyemez..



M
6 yıl
Yarbay

Etki - Tepki aslinda.

Bir kere, tad alma aslinda burunda oluyor. Agizdan da aliyoruz ama cok cok az. Reseptorlerle algiladigimiz her sey, beynimize farkli bir "kombinasyon" ile iletiliyor. Beynimizin bunu "guzel - kotu" gibi yorumlamiyor. "%66.7 eksi , %12.34 tatli" vs gibi yorumluyor. Bu yorumun, "guzel ya da kotu" olacagina karar veren vucudun verdigi tepkiler oluyor.

Bu tepkiler de, genetik kodlamamizda bulunan bazi ogrenilmis tecrubelerden tut, anne karninda yasadigimiz kisisel tecrubelere gore degisiyor. Ornegin sen jel kivamindaki seyleri sevmiyorsun, yumurtanin kivami seni tiksindirtiyor; bu kivam ile yumurta kokusunu beynine kodlamissin ( Yasanilmis tecrube ile "jeL" yapisini sevmemek birlesiyor ) ve yumurta ile kodladigin yiyecek kombinasyonu beyne geldiginde vucudun buna negatif tepki veriyor.

Ya da burnumuza aseton kokusu geldiginde bunun bizim icin zehirli oldugunu hemen anlamamiz gibi. Bunlar da genetik olarak bize kodlanan ve sayesinde hayatta kaldigimiz tatlar.

Bazen tam tersi de olabilir bu durumun. Vucudunda ihtiyac duydugun bir seyden dolayi canin "turuncgil" ister. Gidip portakal, mandalin yemek istersin. Cunku vucut, kokular ile sende yarattigi tepkileri "ezberlemis" durumdadir. Temel olanlari dogustan gelir. Demir eksikligi bulunan cocuklar toprak yerler. Toprakta demir oldugunu nereden bilirler? Cunku toprak yedikten sonra demir eksikliginin giderilebildigini ogrenmis akrabalardan (muhtemelen insan olmayan) miras kalmistir bu duygu.

Koku almak icin, kokusunu aldigimiz objenin reseptorlere baglanmasi gerekiyor. Yani aslinda b*k kokusu aldigimizda burnumuza gercekten b*k giriyor. Molekuler seviyede en azindan. Farkli konfigurasyonlarda yiyeceklerin tadini alabilmek ve bunu cok hassas sekilde yapabilmek her insanin yapabildigi bir sey degil. Gurmeler ornegin cok hassas sekilde yiyeceklerin icinde ne kullanildigini anlayabiliyor. Benim tanidigim bir teyze, tadina baktigi her yemegi pisirebilecegini iddia ediyordu ornegin. Hangi malzemeler ile yapildigini, hangi cesit yag kullanildigini, hengi malzemeyi ne kadar pisirdigini algilayabiliyormus kendisi.

Anne karnindayken annen her gun sarimsakli corba icse, belki bunun sana uzun vadede zarari olacagi icin vucudun sarimsagi "sevmeyecek". Cunku o etkinin sende olusturdugu tepki iyi degil. Ama annesinden ayri yasayan bir cocuk arada sirada annesiyle bulusmaya gittiginde hep sarimsakli corba iciyorsa; sarimsagi cok sevecek. Cunku bunu onunla bagdastiracak. Ama her iki cocuk da aseton kokusunu hic sevmeyecek. Cunku zehirli.

Bazi zehirlerin vucutta olusturdugu tepki o kadar yuksek ki, burnumuz ile algiladigimiz zaman vucut solunumu kapatiyor, daha fazla solumamak icin. Yani aslinda soludugumuz materyal degil, biz kendi kendimizi "boguyoruz". Bir nevi alerjik reaksyon gibi.

Ben kucukken tiras oldugum berber kulak tuylerini ispirto ile yakardi. Ne zaman ispirto kokusu duysam kulagimda bir sicaklik hissediyorum. Koku cok guclu bir sey : ) ( Bu arada cok guzel bir roman var aklima geldi, firsatini bulursaniz okuyun. Patrik Suskind , yanlis hatirliyor olabilirim isimini, Koku. )



< Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
G
6 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: Mephalay

Etki - Tepki aslinda.

Bir kere, tad alma aslinda burunda oluyor. Agizdan da aliyoruz ama cok cok az. Reseptorlerle algiladigimiz her sey, beynimize farkli bir "kombinasyon" ile iletiliyor. Beynimizin bunu "guzel - kotu" gibi yorumlamiyor. "%66.7 eksi , %12.34 tatli" vs gibi yorumluyor. Bu yorumun, "guzel ya da kotu" olacagina karar veren vucudun verdigi tepkiler oluyor.

Bu tepkiler de, genetik kodlamamizda bulunan bazi ogrenilmis tecrubelerden tut, anne karninda yasadigimiz kisisel tecrubelere gore degisiyor. Ornegin sen jel kivamindaki seyleri sevmiyorsun, yumurtanin kivami seni tiksindirtiyor; bu kivam ile yumurta kokusunu beynine kodlamissin ( Yasanilmis tecrube ile "jeL" yapisini sevmemek birlesiyor ) ve yumurta ile kodladigin yiyecek kombinasyonu beyne geldiginde vucudun buna negatif tepki veriyor.

Ya da burnumuza aseton kokusu geldiginde bunun bizim icin zehirli oldugunu hemen anlamamiz gibi. Bunlar da genetik olarak bize kodlanan ve sayesinde hayatta kaldigimiz tatlar.

Bazen tam tersi de olabilir bu durumun. Vucudunda ihtiyac duydugun bir seyden dolayi canin "turuncgil" ister. Gidip portakal, mandalin yemek istersin. Cunku vucut, kokular ile sende yarattigi tepkileri "ezberlemis" durumdadir. Temel olanlari dogustan gelir. Demir eksikligi bulunan cocuklar toprak yerler. Toprakta demir oldugunu nereden bilirler? Cunku toprak yedikten sonra demir eksikliginin giderilebildigini ogrenmis akrabalardan (muhtemelen insan olmayan) miras kalmistir bu duygu.

Koku almak icin, kokusunu aldigimiz objenin reseptorlere baglanmasi gerekiyor. Yani aslinda b*k kokusu aldigimizda burnumuza gercekten b*k giriyor. Molekuler seviyede en azindan. Farkli konfigurasyonlarda yiyeceklerin tadini alabilmek ve bunu cok hassas sekilde yapabilmek her insanin yapabildigi bir sey degil. Gurmeler ornegin cok hassas sekilde yiyeceklerin icinde ne kullanildigini anlayabiliyor. Benim tanidigim bir teyze, tadina baktigi her yemegi pisirebilecegini iddia ediyordu ornegin. Hangi malzemeler ile yapildigini, hangi cesit yag kullanildigini, hengi malzemeyi ne kadar pisirdigini algilayabiliyormus kendisi.

Anne karnindayken annen her gun sarimsakli corba icse, belki bunun sana uzun vadede zarari olacagi icin vucudun sarimsagi "sevmeyecek". Cunku o etkinin sende olusturdugu tepki iyi degil. Ama annesinden ayri yasayan bir cocuk arada sirada annesiyle bulusmaya gittiginde hep sarimsakli corba iciyorsa; sarimsagi cok sevecek. Cunku bunu onunla bagdastiracak. Ama her iki cocuk da aseton kokusunu hic sevmeyecek. Cunku zehirli.

Bazi zehirlerin vucutta olusturdugu tepki o kadar yuksek ki, burnumuz ile algiladigimiz zaman vucut solunumu kapatiyor, daha fazla solumamak icin. Yani aslinda soludugumuz materyal degil, biz kendi kendimizi "boguyoruz". Bir nevi alerjik reaksyon gibi.

Ben kucukken tiras oldugum berber kulak tuylerini ispirto ile yakardi. Ne zaman ispirto kokusu duysam kulagimda bir sicaklik hissediyorum. Koku cok guclu bir sey : ) ( Bu arada cok guzel bir roman var aklima geldi, firsatini bulursaniz okuyun. Patrik Suskind , yanlis hatirliyor olabilirim isimini, Koku. )
Hocam sağolasın, eline sağlık çok güzel açıklamışsın. Yazdıklarını gayet konsantre bir biçimde okuduğum için,

quote:

Yani aslinda b*k kokusu aldigimizda burnumuza gercekten b*k giriyor. Molekuler seviyede en azindan.


şu kısmı birdenbire görünce çok şiddetli bir kahkaha atmış bulundum

Ben düşünüyordum ki, beynin 'bir hissi kötü olarak yorumlama' mekanizması tetiklendiğinde salgılanan herhangi bir hormon, öznel deneyimimize bir "kötü" algısı olarak yansıyor. Fakat anladığım kadarıyla algının kendisi, 'bir hissi kötü olarak yorumlama' mekanizmasının çalışmasıyla doğrudan bağlantılı.

Yani bir duyumu, x mekanizması tetiklendiğinde salgılanan y hormonu yüzünden "kötü" bulmuyoruz değil mi? Haliyle bir tatla eşzamanlı olarak vücuda y hormonu enjekte edildiğinde, beğenme gibi bir durum açığa çıkması olası gözükmüyor. En merak ettiğim şeyse bu y hormonunun, x mekanizmasının tetiklenmesi üzerinde herhangi bir etkiye yol açıp açamayacağı Yani acaba x mekanizmasının tetiklenmesi, herhangi bir y hormonuyla doğrudan bir ilişki içinde olabilir mi?

Koku'nun filmini izlemiştim ama kitabını okumamıştım, Suskind'in sadece Güvercin öyküsünü okumuştum çok güzeldi, Koku'ya da bakacağım ilk fırsatta teşekkürler.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-73A8A7D1E -- 24 Kasım 2017; 19:49:57 >

DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.