Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
5
Cevap
299
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Bayraklar devletler ve kavramlardan tiksinmek uzerine..
L
3 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

Insanlari bu semboller ve kavramlardan sogutacak hatta tiksindirecek noktaya getiren seyler nelerdir?

Din, bireyle bu olgular arasinda uzlastirici midir yoksa bir arac/stepne midir?

Bu uzlastiricilik; devletler, bayraklar ve diger sembollerin, butun mesruiyetini insandan aldigi noktada, insan oguten ve bir somuru aracina donuserek herkesi bir cenderede cekip ceviren bir aygit karsisinda dine karsi bir antipati olusturur mu?

Din boyle bir arac olmaktan kurtarilmak icin ne yapilmali?

Devletin yurttasa, yurttasin devlete tekrar kavusturulmasi icin neler yapilmalidir?





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi legen wait for it dary -- 14 Ocak 2021; 22:36:54 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

N
3 yıl
Moderatör

quote:

Insanlari bu semboller ve kavramlardan sogutacak hatta tiksindirecek noktaya getiren seyler nelerdir?


Devlet gibi yapay yani insan ürünü denebilecek mefhumlardan ve bu mefhumlara neredeyse akılsız bir şovenlik derecesinde önem verilmesinden hiç hazzetmemek olabilir. Bir insanın kendisinin yarattığı bir meta için canından olması bireyci rasyonaliteye ters bir durum. Sonuçta bir yandan son derece soyut bir kavram olan "devletin bekası" ifadesi her zaman için varsayıldığı gibi the common good'a (ortak faydaya) karşılık düşmeyebilir. The common good belki de bireyin sıhhatinde saklıdır; devletin gücünde ve mutlak homojen birliğinde değil.

quote:

Din, bireyle bu olgular arasinda uzlastirici midir yoksa bir arac/stepne midir?


Din daha çok bu olguları kültürden dini almış bireyin gözünde meşrulaştırmak ve bu olgulara kozmolojik ve hukuki bir zemin sağlamak için varolan bir dünya anlayışına ve normlar - ritüeller dizisine verilen isim. Olgular diye söz ettiğimiz şüphesiz ki devlet, iktidar, siyasal rejim, siyasi otorite, yaptırım gücü, sosyal nizam ve ülke. Sultan Süleyman ne diyordu: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi. Osmanlı gibi geleneksel toplumlarda iktidar, devlet, nizam her zaman için dinle özdeşleştirilmiştir. Bu sebeple misal Osmanlı'da itaat etmeyen, isyan eden veya yasaları çiğneyenler için "Hain-i Din ü Devlet" gibi bir ifadeye başvurulmuştur. Bir toplumun gelişmişlik seviyesini aslında kendi devletini ilahi veya dini bir nesne olarak görmekten çıkmaya başlayıp onu herkese yönelik belirli faydalar gözeten bir sosyal sözleşme (social contract) veya kamu malı (Res Publica) gibi algılamaya başlamasıyla, yani bir toplumun gelişmişlik düzeyini esasında devletin esasında hiç de ilahî ve doğadan olmayan; esasında yapay insan ürünü doğasını kabul etme düzeyiyle ölçebiliriz.

quote:

Bu uzlastiricilik; devletler, bayraklar ve diger sembollerin, butun mesruiyetini insandan aldigi noktada, insan oguten ve bir somuru aracina donuserek herkesi bir cenderede cekip ceviren bir aygit karsisinda dine karsi bir antipati olusturur mu?


Rasyonalist aydınlanma ve sekülerleşme süreci de sözkonusuysa dine karşı antipati gelişimi de sözkonusu olabilir. Avrupa'daki Aydınlanma Çağı zaten böylesi bir süreçti. Aydınlanmanın büyük filozoflarına bakarsanız hepsinin genel olarak dinlere, özelde ise Hıristiyanlığa düşman olduklarını görürsünüz. Voltaire, Hume, Gibbon, Montesquieu vs olarak liste gidiyor. İlginç bir şekilde bu filozoflar Muhammed Peygamber'i bir rasyonalist ve reformcu olarak algıladıkları için İslamiyet'e ve peygamberine karşı duyguları kiliseye ve Hıristiyan din adamlarına karşı olan duygularından çok daha olumluydu.

quote:

Din boyle bir arac olmaktan kurtarilmak icin ne yapilmali?


Toplumsal ve siyasi değil; bireyci ve gizemci yapı kazanarak. Antik zamanlarda Eleusis gizemleri, Dionysios kutlamaları vb gizem dinleri belirli cemaatlere sahip olsalar da, bu dinlerin dini deneyimi ve pratikleri ciddi ölçüde bireyseldi ve haliyle bu kültlerden doğru dürüst siyasi hareket ve ideoloji çıkmamıştır. Tam aksine misal eski Roma devleti kendi devlet dini ve atalar geleneği (Religio et Mos Maiorum) çerçevesinde kontrolden çıkmış derecede bireysel davranışlar sergileyen Dionysios gizemcilerini senato kararıyla (senatus consultum) yakalayıp cezalandırmıştır çünkü ritüelleri kontrol etmede uzmanlaşmış ve bir rahip memurlar (pontifices) ordusuna sahip bulunan Roma senatosu Dionysosçuların keyfi hareketlerini ve alkol partilerini kontrol altında tutamamıştır. Geleneksel bir toplumda kabul görmüş yeni bir din anlayışının insanları rayından çıkardığı korkusu esas yerleşik dini (Religio'yu) temsil eden Roma senatosunu sarmıştır. Günümüzde Avrupa'da da deistik inançlar hızla yayılmakta, Hıristiyanlık inancı da özellikle Katolik Kilisesi'nin fazla hoşuna gitmeyen şekilde bireysel bir din anlayışına doğru hızla sapma göstermektedir. Türkiye'de de İmamhatiplerde deist, agnostik ve ateist patlaması var.

quote:

Devletin yurttasa, yurttasin devlete tekrar kavusturulmasi icin neler yapilmalidir?


Devletin insan yaşamı ve toplum nizamı için zaruri bir varlık olduğunu öğreterek. Devletin ortak fayda ya da kamu mevzusu fonksiyonuna özel bir vurgu yaparak.



< Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >


Bu mesajda bahsedilenler: @legen wait for it dary
L
3 yıl
Binbaşı
Konu Sahibi

Tesekkur ederim, ayrintili tesekkur etmek isterdim bos vakit bulamiyorun



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

R
3 yıl
Yarbay

Eğitimde merhamet , vatana ihanet diye uygun adım yürütülürdük çok baba bir astek vardı ben bu saçmalığa inanmıyorum marşı değiştirin demişti erbaşa ... o günden beri dediğini düşünürüm



G
3 yıl
Binbaşı

Nat epey kapsamlı bir açıklama yapmış zaten. Söylemek istediklerim çok benzer. Bunun yanında kısaca vurgulamak istediğim şey bayrak, ulus gibi motifler 17. asırdan sonra siyasi organizasyonun temel motifleri haline geldi. Bundan evvel hiçbir şey barış halinde ve güllük gülistanlık değildi. İmparatorluklar ulus, bayrak gibi motiflere yaslanmaktan ziyade hanedancı ya da teokratik bir anlayışla hareket ettiler.

Dolayısıyla genel anlamda siyasi otoriteden tiksinmekten bahsediyorsak başka mesele, çağdaş siyasetin ulus devlet üzerine inşa edilmesinden tiksiniyorsak başka mesele. Yine hangi düzlemde konuştuğumuz da önemli. Devletin kendi iç organizasyonunda siyasi elitlere çıkar sağlamak üzerine vatandaşlarına yük bindirmesi mi asıl şikayet yoksa uluslararası arenada ülkenin çıkarları doğrultusunda sürekli halkını bir savaş haline sokması, teyakkuzda tutması mı?



G
3 yıl
Binbaşı

Soyut şeylerden hiç tiksinmedim ama bir açıklama yapmak gerekirse insanların dolan bilinçaltları ve yine yapay bazı kavramlar insanları bu tiksintiye itiyor gibi geliyor bana.



DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.