Son yıllarda Atatürk’ün tuttuğu takım toplumun ilgisini çeken konulardan biri oldu. Yeni Yüzyıl Gazetesi’nde çalıştığım günlerde sevgili ağabeyim Ergun Hiçyılmaz, Atatürk’ün Beşiktaşlı olduğunu iddia eden bir yazı yazdı. Fenerbahçeli Ergun ağabeye Fenerbahçeliler’den müthiş tepki geldi. Çünkü Onlar Atatürk’ün Fenerbahçeli olduğunu söylüyorlardı. Gerekçeleri ise büyük önderin Fenerbahçe Kulübü’nü ziyaret etmesi ve anı defterine yazı yazması... 12.08.2005
Cumhuriyet Gazetesi’nde, bu günlerde ‘Ölümünün 90. yılında Tevfik Fikret’ başlıklı bir dizi yayımlanıyor. Değerli araştırmacı yazar Orhan Karaveli’nin bizlere aktardığı bilgilere göre Atatürk 1930’lu yıllarda sık sık Galatasaray Lisesi’ni ziyaret eder. Bunlardan birinde, zamanın İçişleri Bakanı, Galatasaray Lisesi mezunu Şükru Kaya müdür odasında ağırladığı Atatürk’e sorar: - İstanbul’da bunca okul varken neden özellikle burası Paşam? Yoksa siz de ‘bizden’ misiniz? - O da ne demek çocuk? - Yani Galatasaraylı msınız? - Ben kulüp tutmam, çünkü hepsi ‘benimdir’! Sivil ve özellikle asker, toplumun tamamına hizmet edenler bir kulüp tutsalar bile bunu açıklamazlarsa isabet ederler. Aksi halde otoriteleri sarsılır. Tavsiye etmem. - O halde niçin buradayız? - Çünkü burada Tevfik Fikret’i görür gibi oluyorum. Fırsat bulursam gene geleceğim, ‘onun’ öğrencisi olduğu ve müdürlük yaptığı bu irfan müessesesine... Hele ‘odası’... Olduğu gibi korunması gereken paha biçilmez bir müzedir benim gözümde. İşte size Atatürk’ün neden Atatürk olduğunu kanıtlayan tarihi diyaloglarından biri daha. Atatürk sonuç olarak bir insan. Ama öyle bir insan ki, karşılaştığı her toplumsal soruna ilişkin müthiş bir zeka parlaklığı gösteriyor, öngörülerinde yanılmıyor ve insanı alabora edecek olaylar karşısında bile doğru tutum ve davranışlarda bulunuyor. Uyan ey büyük Atatürk, uyan da kurduğun Cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevli olanların nasıl bir tutkuyla takımların peşine takıldıklarını gör. Başbakanlar takımlarının şampiyon olmasını aleni dile getirirler, ‘onlar misafirdi, misafir cezalandırılmaz’ diyerek tuttuğu takımın ceza almasına engel olurlar. Gazeteciler boyunlarında tuttuğu takımın renklerindeki kaşkolunu boynuna dolayıp basın tribününe girer. En ünlü gazeteciler tuttukları takımın yönetim kurulunda görev yapar ve kulübün kongre üyesi olmasından dolayı övünürler. Önemli bir derbi olduğu zaman millet meclisinde vekil bulunmaz. Toplumun tamamına hizmet eden gazetecilerden biri yaptığı haber yüzünden bu günlerde üyesi olduğu kulübün Haysiyet Divanı’na verilir. Atatürk’ün bu görüşleri doğrultusunda toplumun tümüne hizmet etmek görevi olan gazetecilerin en azından üyesi olduğu kulüplerden istifa etmeleri gerekmez mi? Veya külüpler gazetecilerin üyeliklerini askıya alıp bundan sonrası için gazeteciyi kulüp üyeliğine kabul etmemeleri gerekmez mi?. ------------------------------------------------------------------------
Bu mesaj çoğunun gene sinirlerini alt üst edecek... E buarada Atatürk hangi takımlıymış ?
Metin Tükenmez
mtukenmez@fanatik.com.tr
Son yıllarda Atatürk’ün tuttuğu takım toplumun ilgisini çeken konulardan biri oldu. Yeni Yüzyıl Gazetesi’nde çalıştığım günlerde sevgili ağabeyim Ergun Hiçyılmaz, Atatürk’ün Beşiktaşlı olduğunu iddia eden bir yazı yazdı. Fenerbahçeli Ergun ağabeye Fenerbahçeliler’den müthiş tepki geldi. Çünkü Onlar Atatürk’ün Fenerbahçeli olduğunu söylüyorlardı. Gerekçeleri ise büyük önderin Fenerbahçe Kulübü’nü ziyaret etmesi ve anı defterine yazı yazması...
12.08.2005
Cumhuriyet Gazetesi’nde, bu günlerde ‘Ölümünün 90. yılında Tevfik Fikret’ başlıklı bir dizi yayımlanıyor. Değerli araştırmacı yazar Orhan Karaveli’nin bizlere aktardığı bilgilere göre Atatürk 1930’lu yıllarda sık sık Galatasaray Lisesi’ni ziyaret eder. Bunlardan birinde, zamanın İçişleri Bakanı, Galatasaray Lisesi mezunu Şükru Kaya müdür odasında ağırladığı Atatürk’e sorar:
- İstanbul’da bunca okul varken neden özellikle burası Paşam? Yoksa siz de ‘bizden’ misiniz?
- O da ne demek çocuk?
- Yani Galatasaraylı msınız?
- Ben kulüp tutmam, çünkü hepsi ‘benimdir’! Sivil ve özellikle asker, toplumun tamamına hizmet edenler bir kulüp tutsalar bile bunu açıklamazlarsa isabet ederler. Aksi halde otoriteleri sarsılır. Tavsiye etmem.
- O halde niçin buradayız?
- Çünkü burada Tevfik Fikret’i görür gibi oluyorum. Fırsat bulursam gene geleceğim, ‘onun’ öğrencisi olduğu ve müdürlük yaptığı bu irfan müessesesine... Hele ‘odası’... Olduğu gibi korunması gereken paha biçilmez bir müzedir benim gözümde.
İşte size Atatürk’ün neden Atatürk olduğunu kanıtlayan tarihi diyaloglarından biri daha. Atatürk sonuç olarak bir insan. Ama öyle bir insan ki, karşılaştığı her toplumsal soruna ilişkin müthiş bir zeka parlaklığı gösteriyor, öngörülerinde yanılmıyor ve insanı alabora edecek olaylar karşısında bile doğru tutum ve davranışlarda bulunuyor.
Uyan ey büyük Atatürk, uyan da kurduğun Cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevli olanların nasıl bir tutkuyla takımların peşine takıldıklarını gör. Başbakanlar takımlarının şampiyon olmasını aleni dile getirirler, ‘onlar misafirdi, misafir cezalandırılmaz’ diyerek tuttuğu takımın ceza almasına engel olurlar. Gazeteciler boyunlarında tuttuğu takımın renklerindeki kaşkolunu boynuna dolayıp basın tribününe girer. En ünlü gazeteciler tuttukları takımın yönetim kurulunda görev yapar ve kulübün kongre üyesi olmasından dolayı övünürler. Önemli bir derbi olduğu zaman millet meclisinde vekil bulunmaz. Toplumun tamamına hizmet eden gazetecilerden biri yaptığı haber yüzünden bu günlerde üyesi olduğu kulübün Haysiyet Divanı’na verilir.
Atatürk’ün bu görüşleri doğrultusunda toplumun tümüne hizmet etmek görevi olan gazetecilerin en azından üyesi olduğu kulüplerden istifa etmeleri gerekmez mi? Veya külüpler gazetecilerin üyeliklerini askıya alıp bundan sonrası için gazeteciyi kulüp üyeliğine kabul etmemeleri gerekmez mi?.
------------------------------------------------------------------------
Bu mesaj çoğunun gene sinirlerini alt üst edecek... E buarada Atatürk hangi takımlıymış ?