quote:

Orijinalden alıntı: Oldsoundman

< Resime gitmek için tıklayın >



Bu harita 1527 senesinde çizilmiştir.

1637 de Katip Çelebi tarafindan da bize uyarlanmistir.

Görüldüğü gibi burasi Türk yurdu'dur.

Her nekedar bazilari aslini inkar etse de, Fıtrat degisse de Kan ayni Kandır.

Dolayısıyla 1.ci cihan harbinde karsimizdakiler ve sirtimizdan bizi bicaklayanlar ile aynı görüşte olanlar hep varolacaktir.Bu yüzden Andimiz gibi soylemlerin ne kadar onemli oldugu burdan anlasilabilir.

quote:

Orijinalden alıntı: Sonic.Storm

Ben diyorum ki, adamlar büyük devlet olmak için, ulusal bilinç kazanmak için mesela Fransızlar Napolyonizm diye bi ideolojiye ihtiyaç duymadılar. ABD Washingtonizm'le süper güç olmadı. Ki uyduruk, sonradan oluşma, bizim gibi asırlık medeniyet birikimi olmayan bi devletten bahsediyoruz. Öyleyken bile buna ihtiyaç duymadılar. Japonya ve G.Kore'nin böyle ilkel, bağnaz ideolojileri yok ama ulus bilinci anlamında bizden iyiler. Bizde herkes lafta vatanseverken, onlarda icraatte öyle.

AB kriterleri herkes dinen ve vicdanen hürdür diyor, mesela başörtüsü takıyor diye insanların eğitim hakkını elinden almıyor. Kemalizm ise laikliği, demokrasiyi ben kafama göre yorumlarım, ben nasıl istersem öyle olacak diyor. Sonuç ortada, bi tarafta 2.Dünya Savaşı'nda yerle bir olmuş Almanya ve Japonya ve bugün geldikleri noktalar, diğer tarafta 2.Dünya Savaşı'na girip zarar görmediği halde 90 yılda taş üstüne taş koyamamış, gelişmiş ülkelerden biri olmayı başaramamış, sürekli Kemalist askeri darbelerle gündemini meşgul ederek içe kapanmış Türkiye. Herşey bu kadar açık ve netken daha ne yazayım ki? Kemalizm bizi Batı'ya karşı birleştirse yazdıklarını anlayacağım, ama tam tersine bizi içerde böldü, birbirimize düşman etti bugüne kadar.

Cemil Meriç "ideolojiler, insan idrakine giydirilmiş deli gömlekleridir" der. İşte Kemalizm de Türk'ün nizam-ı alem ülküsünü dizginlemek, yok etmek için o manada giydirilmiş bir gömlektir. Avrupa kendi içinde ırkçılığı, bölünmüşlüğü ortadan kaldırdı ve bugünkü seviyesine ulaştı, bizde de etnik milliyetçi akımları körükleyerek parçalanıp bölünmemize, birbirimize düşüp bütün enerjimizi buna harcayarak zayıflamamıza sebep oldu. Kemalizm, derin Avrupa, özellikle iki yüzlü sinsi İngiliz siyasetinin en büyük başarısıdır. Bütün dünyaya çökmek istiyorlardı, önlerindeki tek engel de bu sayede kalkmış oldu. Neyse aklını kullanan neyin ne olduğunu görüyor. Kemalizm bize ne kazandırmış, ne kaybettirmiş herşey ortada.

quote:

iktidar partisinin yerel seçimler öncesinde yaşadığı İstanbul korkusunun yattığı iddia edildi.

Kulislerde, anket alışkanlığı ile bilinen AKP’nin uzun zamandır İstanbul için kötü sonuçlar alındığına dikkat çekilirken; bu sonuçlar nedeniyle gözlerin yeniden Kürt seçmene çevrildiği kaydedildi. AKP'nin, Kürt seçmen olmadan İstanbul’un kazanılamayacağının anlaşıldığı ve yerel seçim ittifakında MHP’den vazgeçildiği, taban düzeyinde HDP ile nabız tuttuğu da kulislerde konuşulanlar arasında.
"Demirtaş ve Kürt siyasetçiler tahliye edilebilir"

Adının yazılmasını istemeyen bir milletvekili, AKP ile HDP arasında henüz çok farkedilmeyen flört olduğunu ifade ederken önümüzdeki günlerde bunun daha belirgin hale gelebileceği iddiasında da bulundu. Kulislerde başta yaklaşık 2 senedir Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve çok sayıda Kürt siyasetçinin cezaevinde tahliye edilebileceği de iddia edildi.

quote:

Andımızın kaldırılması kimin talebiydi?
4-5 dakika

Andımız, 2013'te çözüm süreci kapsamında kaldırılmıştı. Danıştay'ın kararının ardından Andımız yeniden gündeme geldi. Peki Andımız nasıl ortaya çıkmıştı, andımızın yazarı kimdi? İşte tüm cevaplar…

Türkiye ve KKTC'deki ilköğretim okullarında her sabah öğrenciler derse girmeden önce okutulan Andımız tarihçesiyle de dikkat çekiyor.

Andımız ilk olarak, 1933 yılında ortaya çıktı. Mustafa Kemal Atatürk’ün onayıyla okullarda okutulmaya başlanan andımız, dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından hazırlanmıştı.

Andımız metni, söylendiği yıllar içerisinde birkaç kez değişikliğe uğramıştı. 1997 yılında yapılan değişiklikle günümüzdeki son halini alan ant, Türklük ve Atatürk karşıtı cepheler tarafından çok kez kaldırılmak istenmişti.

İşte yıllara göre andımızın yaşadığı değişimler:

1933 (ilk hali)

Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

1972 (ikinci düzenleme)

Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk: açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim. Ne mutlu Türküm diyene.

1997 (üçüncü düzenleme)

Türküm, doğruyum, çalışkanım, İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene!

PKK TALEP ETTİ, 2013’TE KALDIRILDI

Rejim karşıtı uç ideolojilerin sürekli hedefinde olan andımız, ilk kez çözüm süreci olarak adlandırılan dönemde kaldırıldı. Birçok sivil toplum kuruluşunun tepkisine aldırış etmeksizin kaldırın andımız, çözüm sürecinin tarafı olan PKK terör örgütünün de “kaldırılsın” talebinde bulunduğu konulardan biriydi.
dolmabahce-mutabakati11.jpg

DANIŞTAY’IN ANDIMIZ KARARI

Çözüm sürecinde AK Parti’nin kaldırdığı andımızla ilgili en büyük tepkilerden birisi de Türkiye’nin en büyük sendikalarından biri olan Türkiye Kamu-Sen’den gelmişti. Dönemin Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk (İYİ Parti Adana Milletvekili), konuyu yargıya taşımız ve andımızın kaldırılmasına karşı kampanyalar düzenlemişti.

Koncuk’un yargıya taşıdığı konu, Danıştay’ın verdiği kararla yeni bir boyut kazandı. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in yargıya taşıdığı konuyla ilgili karar veren Danıştay 8. Dairesi, 2013'teki düzenlemenin iptaline karar verdi. Böylece okullarda andımızın yeniden okunmasının önü açıldı.

AK PARTİ VE HÜKÜMET SENDİKALARINDAN TEPKİ

AK Parti ve hükümete yakınlığıyla bilinen sendikalardan Danıştay’ın kararına tepki gelmesi dikkat çekti.

AKP Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Bekir Bozdağ, Danıştay'ın kararına tepki göstererek, "Öğrenci andı kararı ile Danıştay 8. Dairesi; hukuka uygunluk denetiminin sınırlarını aşmış, kendisini yürütmenin yerine koymuş, yürütmenin takdir hakkını yok saymış dahası yürütmenin takdir yetkisini bizzat kullanmıştır. Kısaca; anayasa ve yasayı alenen çiğnemiştir" ifadelerini kullandı.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Danıştay'ın andımız kararına ilişkin "Anayasamıza göre Danıştay, yerindelik denetimi yapamaz, idarenin yerine geçerek karar veremez" ifadelerini kullandı.

Öte yandan hükümete yakınlığıyla bilinen Memur-Sen'e bağlı Eğitim-Bir-Sen Andımız'la ilgili, "Gerici, baskıcı, militarist, totaliter zihniyetin ürünü olan öğrenci andının kaldırılmasına, toplumsal barışın ve uzlaşının sağlanması, demokratik bir Türkiye’nin inşası adına biz de Eğitim-Bir-Sen olarak destek vermiştik" dedi.

quote:

Orijinalden alıntı: Sonic.Storm

Böyle bi resmi devlet ideolojisi yok. "Marx ve Engels'in dönemin rejimi hakkındaki tanımları" diyor, okumadan attın heralde. Ayrıca;

"Marx ve Engels’in yazınında Bonapartizm “kapitalist toplumda icra-i görevdeki kesimin, bir kişinin yönetiminde olması ve devletin diğer tüm bölümlerine ve topluma diktatörce bir kuvvet uygulayabilmesi" olarak kullanılmaktadır."



Bildiğin Kemalizm'i tarif etmiş burda

quote:

Sözcü gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk ise bugünkü köşesinde, konuyla ilgili olarak dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Öztürk, 2009 yılında Mazlum-Der tarafından açılan bir davada, dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun ve AKP'nin Andımız için yaptığı savunmayı yazdı.

AKP'nin yaptığı savunmada, Andımız'da yer alan ifadelerin, Anayasa'nın 2. maddesiyle doğrudan bağlantılı olduğu vurgulanırken, "Öğrenci Andı'nda yer alan ifadeler Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na aykırılık taşımamaktadır" denildi.

Öztürk,"Nimet Çubukçu AKP'nin bakanı değil miydi? Dün, Andımız'ı canla başla savunan, bugün ise Andımız'ın okunmamasına öncülük yapan AKP'lilere sormak gerekiyor peki değişen ne oldu" diye belirtti.

Saygı Öztürk'ün yazısının ilgili kısmı şu şekilde:

"AKP yöneticilerinin bugün karşı çıktıkları Andımız'ı, çok değil, 2009 yılında Mazlum-Der tarafından açılan davada nasıl savunma yaptıklarına bakalım. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'ydu. Danıştay'a andımızın kaldırılmasına ilişkin davaya karşı, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı savunmayı okuyalım:

'Öğrenci Andı'nda yer alan ifadeler Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na aykırılık taşımamaktadır. Öğrenci Andı'ndaki ‘Ülküm, yükselmek ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim' ifadeleri Anayasa'nın 2. maddesiyle doğrudan bağlantılı ve ilişkilidir. Anayasa'nın 2. maddesinde belirtildiği üzere ‘Türkiye Cumhuriyeti'nin insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı bir hukuk devleti olduğu' belirtilmişti.'

Nimet Çubukçu AKP'nin bakanı değil miydi? Dün, Andımız'ı canla başla savunan, bugün ise Andımız'ın okunmamasına öncülük yapan AKP'lilere sormak gerekiyor peki değişen ne oldu? O Andımız, 1933 yılından bu yana okunmuyor muydu?"